Sabahın bu sessizliğinde kıpır kıpır ahenkle ötüşen kuşlar içimdeki senfoniye ayak uyduruyorken,
gece boyu çisil çisil yağan yağmurun ardından, fırından yeni çıkmış bir somun ekmeğin kokusu gibi içime işleyen bu toprak kokusu gözlerimi parıldatıyorken,
yeni ektiğim sarı, pembe, beyaz kasımpatıların, çocukluk hayallerimi süsleyen masal kahramanları gibi dizilmiş, balkonumda bana gülümsüyorken,
ve masmavi çivitlenmiş, köpük köpük yıkanmış beyaz çamaşırlar gibi ipe dizilmiş duran bu pırıl pırıl bulutlar başımın üzerinde gökyüzünü aydınlatıyorken…
Böylesine, ışıl ışıl, pırıl pırıl, canlı mı canlı, ayılmış ve uyanmışsam!
Ve işte böyle bir anda,
Ve işte böyle bir anda,
Kelimeler kol kola girmiş, yan yana dizilmiş mesut ve bahtiyar yeni açmaya yüz tutmuş tomurcuk çiçekler gibi oracık da o an filizlenivermişse!
Onlar hoş bir melodinin kucağına kendisini atıvermiş bir çift hünerli ayaklar ve kollar gibi ahenkle dans ederken….
bense onları böylesine güzel manzara eşliğinde seyrederken ve dizelerdeki yerlerini alırken hiçbir yere kaçmasınlar istiyorum…
O an hafızam kayıt etsin ve ben onları resmedebileyim sonra da güzel bir çerçeveye koyup akıl duvarlarımda özel bir köşeye kırılmadan yerleştireyim istiyorum…
Ve ne zaman ki bir melodi duysam tekrar o çerçeveye bakıp müthiş gösteri ile tekrar kendime geleyim ve yine delleneyim coşayım istiyorum…
Dünya böylesine değişiyorken, hayat ellerimizden olanca hızıyla akıp gidiyorken, ne bu günümüz yarına ne de yarınımız bu güne benzeyecekken!
Milyonlarca insan içinde hep varken, çoğu kez de birbirine yabancı iken…
Ne sürekli kederli olacağını düşünmek nede sürekli mutlu olacağını bilmek koskoca bir aptallık iken…
Oysa asıl olan bu hayatın, içimizdeki duvarları yıkmak olduğunu ve aydınlığın o koca bir yürek olduğunu bilmek varken…
Ve tüm bunları bildiğim halde yine de sabırsızlığım, endişem, kaygım beni bırakmaz iken!
Kendine dahi böylesine şaşkın ve anlaşılmaz iken, başkalarını anlamanın ve seni de başkalarının anlamasını beklemenin ne denli anlamsız olduğunu bilip dururken!
Çoğu kez hiçbir şeyden!
Bazen de her şeyden!
Gülmek, ağlamak, kederlenmek, sevinmek, sıkılmak, haykırmak geliyorsa içimden!
Ama en önemlisi coşkuyu duyabiliyorsa yüreğim!
İşte bu yüzden hafızama sımsıkı sarılıyorum böyle anlarda, çünkü onları silik soluk bir halde merdiven altlarında yırtılmış ve paslanmış bir sandık içinde sararmış bir fotoğrafa bakar gibi görmek istemiyorum…
Biliyorum ki kalbim her zaman böylesine coşamaz
Görsel: Onexposure-1x.com/photos/screeners-choice/12187/
Kelimelerin kol kola girmiş, yan yana dizilmiş mesut ve bahtiyar yeni açmaya yüz tutmuş tomurcuk çiçekler gibi oracıktaysa o an filizleniverdir sihirli değneğinle kurumuş tüm değnekleri.Tam zamanı... somon kokusunun odalara yayıldığı şu anda kasımpatları var güçleriyle mesajlarını gönderiyorken evrene ekle tüm güzel dileklerini yanlarına sarıp sarmalasın bizleri ve gelecek tüm anları. sevgilerimle.
YanıtlaSil