Orta Avrupa gezimizi kaldığımız yerden anlatmaya devam ediyorum. En son Viyana ve ardından "Wienerwald Turu" ile Avrupa'nın en büyük yer altı gölü "Seegrotte" ve Kaplıca Kenti "Baden"'i gezmiştik. Şimdi rotamızı Macaristan'ın Başkenti Budapeşte'ye yöneltiyoruz ancak öncesinde; güzergahımız üzerinde bulunan; Orta Avrupa'nın en zengin başkentlerinden biri ve tarihi dokusuyla mutlaka görülmesi gereken yerlerin başında yer alan Slovakya'nın başkenti Bratislava var.
Slovakya; Avusturya, Çekya, Macaristan, Polonya ve Ukrayna ile sınır komşusu. Üstelik, Viyana'ya sadece 50 km. mesafede yer alıyor. Bu yüzden Viyana'ya ve Budapeşte'ye gelince, komşu ülke Slovakya'nın başkenti Bratislava'yı görmeden dönmek olmaz. Biz de, sonradan pişmanlık duymamak için, ekstra tur kapsamında olan Bratislava'yı teğet geçmek istemiyoruz ve en doğru kararı vererek, vakit bu vakittir diyoruz.
Tuna Nehri
Ve Baden'den hareketle yaklaşık bir saat sonra Slovakya'nın Başkenti Bratislava'ya ulaşıyoruz. Avrupa'nın pek çok kenti gibi Bratislava'ya da hayat veren Tuna Nehri üzerinden geçerek şehre giriş yapıyoruz. Tuna Nehri, Bratislava'nın tam ortasında yer alıyor. Tabii her zaman olduğu gibi yine kulağımız rehberimizde, gözlerimiz Başkent Bratislava'da, otobüsün içinde seyir halinde; bir sağ tarafa, bir sol tarafa bakına bakına ilerliyoruz.
Tuna Nehri üzerinde, eski ve yeni şehri birbirinden ayıran pek çok köprü bulunuyor. Sağımızda gemiler, demir köpürler ve ilginç mimarisiyle - Novy Most Köprüsü - dikkat çekiyor. 1967-1972 yılları arasında inşa edilmiş olan köprünün üzerinde bir de şehri, Tuna Nehri üzerinden kuşbakışı izleyeceğiniz bir Ufo Gözlem Kulesi yer alıyor. Ayrıca manzaraya karşı lezzetli yemeklerle buluşacağınız bir restoranı bulunuyor.
Daha ileride ise tersaneler ve köpürüyü geçince sol tarafımızda ise Cumhurbaşkanlığı binası ve Parlamento Binası yer alıyor.
Novy Most Köprüsü
Dünyanın en büyük 7. asılı köprüsü.
Tuna Nehri üzerinde, eski ve yeni şehri birbirinden ayıran pek çok köprü bulunuyor. Sağımızda gemiler, demir köpürler ve ilginç mimarisiyle - Novy Most Köprüsü - dikkat çekiyor. 1967-1972 yılları arasında inşa edilmiş olan köprünün üzerinde bir de şehri, Tuna Nehri üzerinden kuşbakışı izleyeceğiniz bir Ufo Gözlem Kulesi yer alıyor. Ayrıca manzaraya karşı lezzetli yemeklerle buluşacağınız bir restoranı bulunuyor.
Daha ileride ise tersaneler ve köpürüyü geçince sol tarafımızda ise Cumhurbaşkanlığı binası ve Parlamento Binası yer alıyor.
Bratislava Kalesi
Bratislava'nın en dikkat çekici sembolü olan Bratislava Kalesi, yüksek bir kaya üzerine inşa edilmiş. Stratejik bir öneme sahip olan Kale, 19. yüzyıla kadar kullanılmış. Napolyon saldırılarında yerle bir olan kale, 19. yy'ın ortalarında restore edilmiş. Günümüzde 'Tarih ve Arkeoloji Müzesi' olarak hizmet veren kare şeklinde ve dört köşeli yapı, görkemli duruşuyla, kente her geleni vakur bir şekilde selamlıyor. Bu selama otobüsün içinden ben de kadrajımla karşılık veriyor ve o anı fotoğraf karesinde de olsa ölümsüzleştirmek istiyorum.
Bu arada rehberimiz, başkent Bratislava'yı dolaşmadan önce, genel olarak Slovakya'nın kısa bir tarihini anlatıyor bize. Tabii ben de sizlere!
Bölgenin tarihi MÖ. 5 yüzyılda Slav kabilelerine kadar uzanıyor. Sonra 8 asır boyunca Macarların hakimiyetinde kalıyor. Ve uzun yıllar Bratislava Macaristan'ın başkenti oluyor. 1. Dünya Savaşı sonrasında ise Çeklerle Slovaklar birleşerek Çekoslovakya'yı kuruyorlar. Doğu Bloku ülkeleri arasına giren Çekoslovakya (1948) o tarihten itibaren komünizmle yönetiliyor. Yaklaşık 40 yıl sonra "Kadife Devrim"'le komünizm'de çökünce, 1993'de Çekoslovakya ile Slovakya barışçıl bir şekilde ikiye ayrılıyor. Bu ayrılışın ardından bu defa Bratislava Slovakya'nın başkenti oluyor. Ekonomik olarak sıkıntılı bir süreç yaşansa da, ülke 2004'te Avrupa Birliği'ne girince refaha kavuşuyor.
450 bin nüfusu ile Bratislava küçücük ama bir o kadar da sevimli bir şehir. Şehirde Almanların, Macarların, Çeklerin, Yahudilerin izleri kadar Türklerin de izleri var. Osmanlılar Mohaç Seferi sırasında bölgede epeyce bir tahribat yapmış, ancak yine de şehri alamamış.
Bölgenin tarihi MÖ. 5 yüzyılda Slav kabilelerine kadar uzanıyor. Sonra 8 asır boyunca Macarların hakimiyetinde kalıyor. Ve uzun yıllar Bratislava Macaristan'ın başkenti oluyor. 1. Dünya Savaşı sonrasında ise Çeklerle Slovaklar birleşerek Çekoslovakya'yı kuruyorlar. Doğu Bloku ülkeleri arasına giren Çekoslovakya (1948) o tarihten itibaren komünizmle yönetiliyor. Yaklaşık 40 yıl sonra "Kadife Devrim"'le komünizm'de çökünce, 1993'de Çekoslovakya ile Slovakya barışçıl bir şekilde ikiye ayrılıyor. Bu ayrılışın ardından bu defa Bratislava Slovakya'nın başkenti oluyor. Ekonomik olarak sıkıntılı bir süreç yaşansa da, ülke 2004'te Avrupa Birliği'ne girince refaha kavuşuyor.
450 bin nüfusu ile Bratislava küçücük ama bir o kadar da sevimli bir şehir. Şehirde Almanların, Macarların, Çeklerin, Yahudilerin izleri kadar Türklerin de izleri var. Osmanlılar Mohaç Seferi sırasında bölgede epeyce bir tahribat yapmış, ancak yine de şehri alamamış.
Bu bilgilerin ışığında, Eski Şehir 'Stare Mesto' yu gezebiliriz artık. Yayalar için özel hazırlanmış, trafiğe kapalı olan eski şehri yaya olarak dolaşmaya başlıyoruz. Orta Çağ’dan itibaren Alman göçmenler, Macarlar, İtalyanlar ve kalabalık bir Yahudi topluluğu; şehrin farklı yerlerine kendilerine özgü izler bırakmışlar. Barok mimarisiyle bezeli, daracık parke taşlı sokakların arasında, tarihi dokunun içinde artık biz de varız.
St. Martin Katedrali
Pamataj
St. Martin Katedrali'nin tarihi 14. yüzyıla uzanmaktaymış. Bir zamanlar
Macar krallarının ve kraliçelerinin taç giydirme törenleri bu katedralde yapılırmış.
Pamataj
St. Martin Katedrali'nin ön tarafındaki küçük meydanda
Yahudi Soykırımını tasvir eden
"Pamataj" Anıtı, pek çok turist gibi bizim de dikkatimizi çekiyor.
Yahudi Soykırımını tasvir eden
"Pamataj" Anıtı, pek çok turist gibi bizim de dikkatimizi çekiyor.
Sabahın erken saatlerindeyiz, henüz dükkânlar açılmamış. Tarihi sokaklarda sadece turist kafileleri yer alıyor. 10'dan sonra kafeler, restoranlar, mağazalar açılacak. Şimdi tatlı bir kıpırdanış var, yavaş yavaş kepenkler açılıyor. Garsonlar masaları düzenliyor. Bizde ise meraklı gözlerle; yabancı olduğumuz ve ilk kez ayak bastığımız Bratislava'nın arnavut kaldırımlı, parke taşlı sokaklarında dolaşmanın, müthiş heyecanı var.
Tuna Nehri üzerindeki güzel şehir Bratislava'nın, St Michael Gate'e doğru
uzanan eski kent sokaklarında yürüyoruz. Tarihi mirasını cömertçe gözler önüne seren yapılar arasında çağdaş çizgilerden izler de gözümüze çarpıyor. Bu şehirde, eski ve yeni çok iyi harmanlanmış görünüyor.
Barok mimarisiyle bezeli zarif yapılar.
Genç delikanlı Mozart Tableti önünde poz verirken :)
Oldukça zengin bir kültür mirasına sahip olan Bratislava'da, yürüdüğümüz her yerde ünlü yazarların, ressamların, kâşiflerin ve müzisyenlerin izlerine rastlıyoruz. Pek çoğu bu şehirde doğup büyümüş, önemli eserler vermiş. Bu yüzden tarihi yapıların dış cephelerinde, her an bir sanatçının duvar büstüyle yada adının yer aldığı bir panoyla karşılaşıyoruz.
Franz Liszt (Bratislava) Tableti
Dünyaca ünlü besteci Franz Liszt (1811-1896),
Bratislava'da pekçok konser verir.
Bratislava'da pekçok konser verir.
Bratislava'nın en meşhur sokaklarından biri olan Stare Mesto'da yavaş yavaş hareketlilik başlamış görünüyor. Eski şehrin sokaklarında sağlı sollu, kafeler, restoranlar, hediyelik eşya satan mağazalar ve kimi tarihi yapıların 2. ve 3. katlarında da pek çok konsolosluğun yer aldığını görüyoruz. Köşebaşında ise, şahane bir illüstrasyon afişle karşılaşıyorum. Afişin üzerinde adımın İngilizce açılımı olan 'inspire'i görünce, poz vermeden geçemiyorum önünden.
St. Micheal Kapısı
Bir zamanlar tarihi kentin çevresi surlarla kaplıymış. Bu surlardan kente -güvenliği ve kontrolü sıkı tutabilmek amacıyla- 4 ayrı kapıdan girilirmiş. İşte bu kapılardan günümüze kadar ayakta kalabilen ve yüksekliği 51 metreye uzanan; St. Micheal Kapısına ulaşıyoruz. St Michela Kapısı, Orta Çağ ile Modern Çağı, yani eski şehir ile yeni şehri birbirine bağlamakta.
Kapının üstündeki gotik kulenin bazı odaları, günümüzde müze olarak kullanılıyor. Ne yazık ki biz zamanla yarıştığımız için kuleyi dolaşamıyoruz, ancak sizin aklınızda olsun, geniş zamanlarda bu kenti gezerseniz eğer, mutlaka kuleye çıkınız, özellikle kulenin en üst katından, Tuna manzaralı, 360 derecelik panoramik bir Bratislava seyrini, hem kendiniz hem de bizim için gerçekleştiriniz olur mu!
"Sıfır Kilometre Taşı"
Kuleye çıkamamış olabiliriz ama belki de aradığımızı gökte değil yerde buluruz kim bilir? Bu yüzden yerlere dikkatlice bakmayı ihmal etmiyoruz. St. Micheal Kapısı'nın altından geçerken bu defa bir yön pusulasıyla karşılaşıyoruz. Pusulanın üzerinde ise 29 farklı başkentin, bulunduğumuz noktaya olan uzaklığı belirtilmiş. Tabi ki gözümüz ilk önce kendi başkentimize yöneliyor. Buranın, İstanbul'a uzaklığı neymiş? derseniz! 1231 kilometreymiş.
Bu kapının bizim için bir başka önemi de,
Osmanlılar 1543'te Estergon’u fethedince, kardinal kaçıp işte bu kapıdan geçmiş.
Osmanlılar 1543'te Estergon’u fethedince, kardinal kaçıp işte bu kapıdan geçmiş.
Bratislava Belediye Binası
Ülkenin en eski taş binası. Yapı aynı zamanda 1868 yılında kurulan şehrin
en eski müzesi "Bratislava Şehir Müzesi"'ne de ev sahipliği yapıyor.
İç Avlu'da ise; Noel Pazarları, festival ve konserler için kullanılmaktaymış..
Saat Kulesi ve Franciscan Klisesi
Saat Kulesi'nin tarihi 14 yy.a uzanıyor.
Primatial Palace - Eski Kışlık Sarayı
17. yüzyılda Estergon başpiskosuna ait olan bölgede yer alan saray,
klasik tarzda inşa edilmiş. Üzeri alegorik heykellerle ve vazolarla süslü olan sarayın
en tepesindeki heykel ise, sarayın ilk sahibi Kardinal Jozef Batthyanyi'nin heykeli oluyormuş.
*Fransa ve Avusturya arasında imzalanan Bratislava "Pressburg Barış"Antlaşması 26 Aralık 1805 tarihinde bu sarayın Aynalar Salonu’nda (Hall of
Mirrors) imzalanmış. Eski Belediye Sarayı olan 'Primatial Palace' günümüzde halka açık, konserler için kullanılmakta imiş.
***
***
Sokaklar, muhteşem heykellerle bir açık hava müzesine dönüşmüş.
Ana cadde ile eski şehri birbirine bağlayan tarihi köprü üzerinde
buram buram romantizm rüzgârları esiyor.
Bir yanda sokak müzisyenleri,
bir yanda köprünün ferjojelerinde
❤ aşk kilitleri ❤
Bratislava Postanesi ve duvarında Slovak Mucit
Jozef Murgas (17 Şubat 1864 - 11 Mayıs 1929) Tableti
Bratislava doğumlu Slovak Mucit: Jozef Murgas,
Mimar, Botanikçi, Ressam ve Roma Katolik Rahibi.
Kablosuz telgrafı icat eden
mobil iletişimin geliştirilmesine,
bilgilerin ve
insan sesinin kablosuz iletilmesini sağlayan bilim adamı.
***
Şehir Merkezi: Hlavne Namestıe Meydanı
Maximilian Çeşmesi - 1572’ de inşa edilmiş.
Maximilian Çeşmesi günümüzde,
özellikle turist kafileleri için bir buluşma noktası.
özellikle turist kafileleri için bir buluşma noktası.
Napolyan Askeri Heykeli
Heykel, Napolyon'un 1805 yılında Bratislava'ya gelişini temsil ediyor.
Rehberimiz "Napolyon Askeri Heykeli"'nin bir de hikâyesi olduğunu
söyleyerek başlıyor anlatmaya.
Hikâyeye göre; Napolyon'un askerlerinden biri olan
Hubert isimli bir adam, Bratislava'nın yerlisi olan güzel
bir kadına aşık olur. Ve ardından bu ülkede kalmaya karar vererek
şarap üretimine başlar. Aşık olduğu kadınla hayatı devam etmiş midir! bilinmez?!
ama "Hubert" adı, Slovakya'nın en ünlü şarap markası olmayı başarır.
Elinde fötr şapkası ile gelip geçenleri selamlamakta!
Shone Naci'nin de Napolyon askerine benzer bir aşk hikâyesi var.
Hikâyeye göre; 19. yüzyıl sonlarında Bratislava'da yaşayan,
Ignar Lamar isimli bir adam, güzel bir kadına aşık olur.
Ancak aşkına karşılık bulamayan bu adam, büyük bir hayal kırıklığı yaşar
ve sonunda delirir. İlerleyen zamanlarda Lamar, içine düştüğü boşluğu,
elinde fötr şapkasıyla, yoldan gelip geçen kadınlara reveranslar yaparak, onlara
çiçekler vererek gidermeye çalışır.
Cumil
Bratislava'da, fotoğrafı en çok çekilen heykel.
Başında baretiyle bir belediye görevlisi, rögar kapağını kaldırmış, birbirine kenetlediği kollarını çenesine dayamış, etrafına tebessümle
bakmakta!. Sevimli yüzü ve oldukça komik görüntüsü ile Cumil, herkesin ilgi odağı olmayı başarmış.
Eski kent merkezinde yer alan Cumil heykeli 1997'de yapılmış. Heykel, 2. Dünya Savaşı sırasında şehrin kanalizasyonlarında yaşayan ve lağım temizliği yaptıktan sonra dinlenen bir insan figürü olarak betimlenmiş. Kimilerine göre ise Cumil, çapkınlık peşinde, kadınların bacaklarına bakmakta!..
Hviezdoslavovo Meydanı’nda yer alan
Ulusal Slovakya Tiyatrosu’na doğru ilerliyoruz.
OPERA - Slovak Ulusal Tiyatrosu
Viyana'lı ünlü mimarlar: Ferdinand Feller ve Hermann Helmer tarafından
1884'te yapılmış olan Opera Binası oldukça gösterişli.
Tarih boyunca, opera ve balede dünyanın en ünlü isimlerini ağırlayan
Slovak Ulusal Tiyatrosu'nda, daimi olarak
Kuğu Gölü Balesi ve Klasik Müzik Konserleri düzenlemkete imiş.
Bulunduğumuz tarihlerde ise Slovak Ulusal Tiyarosu'nda,
anat Festivali hazırlıkları vardı.
Duvarlara afişler asılmış, bir yandan da çevre düzenlemeleri
yapılmaktaydı. Anlayacağınız Hviezdoslavovo Meydanı'nda,
her yer cıvıl cıvıl renkli ve bir karnaval havasındaydı.
Tarih boyunca, opera ve balede dünyanın en ünlü isimlerini ağırlayan
Slovak Ulusal Tiyatrosu'nda, daimi olarak
Kuğu Gölü Balesi ve Klasik Müzik Konserleri düzenlemkete imiş.
Bulunduğumuz tarihlerde ise Slovak Ulusal Tiyarosu'nda,
anat Festivali hazırlıkları vardı.
Duvarlara afişler asılmış, bir yandan da çevre düzenlemeleri
yapılmaktaydı. Anlayacağınız Hviezdoslavovo Meydanı'nda,
her yer cıvıl cıvıl renkli ve bir karnaval havasındaydı.
Slovak şairi ve oyun yazarı: Hviezdoslav'ın heykeli
***
Bratislava'nın sembolleri;
sevimli kukla bebekler, ilginç pozlar veren muzip heykeller,
antika arabalar, tramvaylar arasında, Slovakya'nın başkentini keşfederken
yüzümüzde bir tebessüm edası içinde dolaştık.
Ludovit SturAnıtı
-1815 - 1856-
-1815 - 1856-
Anıt Heykel; 19. yüzyıl'da yaşamış olan
Slovak lider Ľudovít Štúr anısına, Bratislava'nın
en işlek caddesine dikilmiş.
Her ülkenin kendi ulusal kahramanları vardır.
Slovak tarihinin de en önemli insanlardan biri;
"Ľudovít Štúr" dır.
Tüm kaynaklar onu: reformcu, politikacı, şair, gazeteci,
yayıncı, öğretmen, filozof, dil bilimci ve Macar Parlementosu üyesi
olarak nitelendiriyor.
Her ülkenin kendi ulusal kahramanları vardır.
Slovak tarihinin de en önemli insanlardan biri;
"Ľudovít Štúr" dır.
Tüm kaynaklar onu: reformcu, politikacı, şair, gazeteci,
yayıncı, öğretmen, filozof, dil bilimci ve Macar Parlementosu üyesi
olarak nitelendiriyor.
Bratislava'da dolaşırken birçok yerde Ľudovít Štúr ismiyle
karşılaşıyoruz.
En azından bir cadde veya bir karede onun adına yer verilmiş.
Tarihine ve kahramanlarına değer veren uluslar
saygıyı fazlasıyla hak ediyorlar değil mi!
Bakın Ľudovít Štúr * ne demiş?
“Bezlovek bez svedomia je koža biedna,
daromná; národ bez
vedomostí,
“predkoch svojich je hromádka koží
otrockých.”*
“Bilinci olmayan bir adam kötüdür, dikkatsizdir
kendisi ve
ataları hakkında
tarihi bilgisi olmayan insanlar ise köleler yığınıdır. ” *
***
Orta Çağdan günümüze uzanan tarihi yapılar arasında,
birkaç saate sığdırdığımız ama oldukça keyif alarak
gezdiğimiz Bratislava turumuz sona eriyor.
Şimdi yine yollara koyulma vaktidir dostlar.
Yeni rotamız Macaristan'ın başkenti Buda ve Peşte'ye :)
Esin Bozdemir
****
Orta Avrupa Gezii Destinasyonları
Viyana - Dresden - Chesky Krumlov- Karlovy Vary - Prag - Seegrotte ve Baden
Orta Avrupa Gezii Destinasyonları
Viyana - Dresden - Chesky Krumlov- Karlovy Vary - Prag - Seegrotte ve Baden
Belgesel tadında okudum..Sayende bi yeri daha tanıma fırsatım oldu.Kolay gelsin..Eline saglik
YanıtlaSil@tariflimutfak
SilÇok teşekkür ederim. Ben de size mutfağınızda kolaylıklar dilerim. Esen kalın...
Şaştım kaldım;zaman durmuş bir yerde;mimari,zanaat ve sanatla bir olmuş;Bayıldım;ellerine,ayaklarına düşün yeteneğine sağlık Esin;teşekkürler...
YanıtlaSil@Güven Serin,
SilTarihi miraslarına, insanına, sanat ve zanaatına, öz değerlerlerine sahip çıkan uluslara saygı duyuyor insan. Değerli düşüncelerine asıl ben teşekkür ederim. Esenlikle...
Bukadar güzel bir sehir olacagini tahmin ezmemistim ☺️
YanıtlaSilBize yakın bir coğrafyada sayılır. Dilerim siz de bir gün gider ve görürsünüz Bratislava'yı. İyi hafta sonları dilerim. Esen kalın...
Silmakbule abalı uçun kuşlar seni mimlediii :)
YanıtlaSil@deeptone
SilŞu aralar güncelimdeki yoğunluklardan fırsat bulup kendi blogum da dahil bloglara hiç uğrayamıyorum. Bilgilendirdiğin için çok teşekkür ederim Deep.
bu gzei yazın çok faydalı olduu. yapcam bu geziyi tişkirler :)
YanıtlaSil@deeeptone,
SilRica ederim. O zaman şimdiden
iyi geziler dilerim :)
Harika bir gezi ve yazı olmuş. Önce fotoğraflara baktım, sonra parça oarça okudum. Şimdi bir tur daha yapayım. Çok sevdim.
YanıtlaSilBunda şehrin güzelliği kadar aynı tür detaylara ilgi duymamız tken sanırım.
Duvar büstlerini çok sever ve buldukça fotoğraflarım ben de örneğin.
@tülin,
SilÇok teşekkür ederim Sevgili Tülin Hanım. Tarih ve sanat şehri Bratislava gerçekten çok güzeldi. Biz de çok beğendik. Ayrıntılar hep detaylarda gizli. Ortak zevklerde buluşmak da çok güzel. Orta Avrupa turumuzun tüm destinasyonları birbirinden ilginç yerlerdi. Biz bu geziden oldukça memnun kaldık. Dilerim siz de gidersiniz. Sevgilerimle...
selamlar sitenize ilk defa denk geldim takibe aldım sizi karşılıklı ziyaretler yapabiliriz artık ^_^
YanıtlaSil@KONULAJİ,
SilTeşekkürler. Hoş geldiniz! bilmukabele...
Paylaşımlarınızı severek takip etmeye çalışıyorum daha nice paylaşımlarınız olur inşaallah...Sıkılmadan dirayetle :)...Selam ve Dua ile...
YanıtlaSilSelam ziyareti :)
@Furkan YETEK,
Silİlginize ve temennilerinize çok teşekkür ederim. Esenlikle...
Muthid bir kent . Çok beğeniyorum
YanıtlaSilAhmet,
SilTarihi dokusunu korumuş, sanat ve kültür şehri Bratislava güzeldi.
Yeni yerler görmek ufuk açıcı...