Rotamız bu sefer Kemer ama merkezinden önce görmek istediğimiz yerler arasında; Öncelikle Olympos - Çıralı Yanartaş, Phaselis Antik Kenti, yörük kültürünün yaşatıldığı yaylalar ile Tahtalı (Olympos) Dağı zirvelerine çıkmak var … Antalya-Finike yolundan Olympos`a gitmek için Ulupınar`dan harabe levhasının olduğu yola saparak dar fakat nefis güzellikteki yoldan Olympos'a doğru rotamızı çeviriyoruz....
istikametimiz Olympos
OLYMPOS
Helenistik devirde kurulan (İ.Ö. II.yüzyılda) ve döneminde önemli bir liman kenti olan Olympos Antik Şehri, adını Tahta’lı Dağı’ndan almış. Antik kent eşsiz güzellikteki bir vadinin iki yakasına kurulmuş.
Atmosfer böyle... yeşilin her rengi var! şırıl şırıl akan bir dere yolumuza eşlik ediyor... Harabeye ulaşmak için çay`ın yanından giden patika yola sapıyoruz .... kurbağa sesleri, uçuşan sineklerin vızırtıları arasında keyifle istikametimize doğru yürüyoruz...
ve yine büyük bir kapının altından geçerek, patika yollardan ve yabani bitkilerin arasından sekerek, atlayarak harabenin içine giriyoruz :)
dere yolunun hemen karşı tarafında da
antik kent kalıntıları var...
antik kent kalıntıları var...
ve bir de şu minik tepedeki kalıntılar gözümüze çarpıyor! dönüş yolunda bu tepeye çıkmayı planlıyoruz ve şimdilik sadece fotoğraf karelerinde yerini alıyor!..
dikenler ve yabanıl otlar, çizip kanatsa da ayaklarımızı güneş ve deniz tuzu çabuk geçiriyor sıyrıklarımızı!..
ve Çıralı sahiline varmadan önce, yaşadığı çağın önemli ismi Kaptan Eudemos’ın lahidine ulaşıyoruz...
Yukarıdaki resimde gördüğünüz lahit, Olympos’lu Kaptan Eudemos’a ait. Çerçevenin hemen altında eski süngerci teknesi ve teknenin bodoslamasında ise Akdeniz doğumlu tanrıça Aphrodithe’e ait olan bir kabartma işlenmiş. Bu aşk ve güzellik tanrıçasının bir başka işlevi de öğreniyoruz ki gemicileri korumakmış! kimlerden acaba !! :)
çerçevenin altındaki dört satırlık yazıtın
çevirisi ve yorumunda diyor ki!
çevirisi ve yorumunda diyor ki!
“Son limana girdi gemi çıkmamak üzere
Çünkü ne rüzgardan, ne de gün ışığından yarar var artık
Işık taşıyan şafağı terk ettikten sonra Kaptan Eudemos
Oraya gömüldü kısa ömürlü gemisi kırılmış bir dalga gibi ”
Çünkü ne rüzgardan, ne de gün ışığından yarar var artık
Işık taşıyan şafağı terk ettikten sonra Kaptan Eudemos
Oraya gömüldü kısa ömürlü gemisi kırılmış bir dalga gibi ”
Kaptan’ın ardından o'nu dört satır da olsa anlatan şu dizeleri okuyunca; Eudemos'un yaşadığı çağa damgasını vurmuş önemli bir insan olduğunu anlıyoruz!
Bugün de yine, mezar taşlarına yazılar yazılıyor ölümlüye dair, tıpkı çağlar öncesinde olduğu gibi! Hele ki göçüp giden, iz bırakmışsa ardından!.. ama artık iz bırakanlar öylesine az ki!..
Kültürel iletişimin en zayıf olduğu çağlarda bile insanlar hep benzer öyküler, benzer düşünceler sergilemişler yaşama ve insana dair. İnsanı daha iyi tanıyabilmek için fırsat buldukça zamanda yolculuklara çıkmak gerekiyor. Mitolojinin ayak izlerini taşıyan bu büyülü kentleri bu yüzden seviyorum…
ve geçmişi arkamıza alıp sanki yeni bir kapı aralarcasına..... ‘bu kayalığın ardından!’ yeni bir çağ bize göz kırpıyor!..
Vadiyi aşarak kentle denizin birleştiği yerde
harika bir kumsal bizi selamlıyor :)
harika bir kumsal bizi selamlıyor :)
masmavi bir deniz, sırtını yaslamış
yemyeşil koca bir dağa!..
yemyeşil koca bir dağa!..
ve güneş de çıra gibi yakarken her yanı, boşuna Çıralı değil bu sahillerin adı:) Çıralı sahilleri çıra gibi yanıyor... :) hem yanıyor, hem de yakıyor!.. :)) ama biliyoruz ki bu harika sahil sadece güneş ve deniz tutkunlarına değil, deniz kaplumbağalarına da ev sahipliği yapıyor... bu sefer onları göremedik :(
ve dönüş yolumuzda 'çıkarız!' dediğimiz o küçük tepedeki
antik harabelerin olduğu yere de çıkıyoruz sonrasında !!!
objektifimize böyle yansıyor Olympos'un ağaç evleri...
antik harabelerin olduğu yere de çıkıyoruz sonrasında !!!
objektifimize böyle yansıyor Olympos'un ağaç evleri...
şimdi sırada daha büyük bir maraton var!
terimiz kurumadan Yanartaş'a rotamızı çeviriyoruz :)
terimiz kurumadan Yanartaş'a rotamızı çeviriyoruz :)
YANARTAŞ
Olympos` dan yaya olarak, tabelanın gösterdiği
istikamette zirveye tırmanmak
üzere yola koyuluyoruz....
çam ve defne ağaçlarının kokusunu duyarak
ve kısa molalar vererek ...
çıkıyor.... çıkıyor... :)
ve kısa molalar vererek ...
çıkıyor.... çıkıyor... :)
çıkıyoruz!.. :))
veeee tam bir saatte çıkıp ( kan ter içinde:))
Çıralı – Yanartaş’a varıyoruz...
Çıralı – Yanartaş’a varıyoruz...
Bu maceralı dik ve engebeli
dağ yolu biraz yorucu da olsa ! ....
dağ yolu biraz yorucu da olsa ! ....
tepeye çıktığımızda ilginç bir
doğa harikasını karşımızda görünce
doğa harikasını karşımızda görünce
yorgunluğumuzdan eser kalmıyor :)
Ama öncelikle meraklı gözlerimiz
kayaların arasından çıkan alevleri görüyor.
kayaların arasından çıkan alevleri görüyor.
Yerli halkın "Yanar" dedikleri bu dağda,
doğal gaz sızıntısının oluşturduğu ve binlerce yıldır
hiç sönmeden yanan alevleri biz de büyük bir hayretle izliyoruz.
doğal gaz sızıntısının oluşturduğu ve binlerce yıldır
hiç sönmeden yanan alevleri biz de büyük bir hayretle izliyoruz.
ve Yanartaş'ın hemen yanında da yine
antik kent harabeleri...
antik kent harabeleri...
zor ulaşılabilir bir tepede gözden ırak!
ve böylesine bir manzara karşısında,
ve böylesine bir manzara karşısında,
'yaşamak' yaşamak bu olsa gerek!.. diyorum;)
ama ben de bloğuma fotoğrafları yerleştirirken
bir kez daha yaşadım sevgili okur:))
ve hatta yeniden dağa tırmanmış kadar bile yoruldum:)))
bir kez daha yaşadım sevgili okur:))
ve hatta yeniden dağa tırmanmış kadar bile yoruldum:)))
Alevler yükselirken gökyüzüne baktığımızda, bir de gece görüntüsünü hayal ediyoruz! alevler arasında pırıl pırıl yanan lacivert bir gece!.. ve yıldızlara dokunabilmek olabildiğince!..
Bir daha ki sefere kamp yaparak yıldızları seyredeceğimiz bir Olympos’u ‘kısmet diyerek!’ niyet hanemize ve akıl defterimize yazıyoruz!.. hayal kurmak bedava nasılsa:)
Ve…ardından Phaselis’in yolunu tutuyoruz…
Esin Bozdemir
Fotoğraflar: ©izler ve yansımalar
Olympos böyle hissettiriyor kendini çok güzel yakalamışsınız
YanıtlaSil" geçmişi arkasına alıyor insan " gerçekten de; yaz başı gitmiştim hayran kalarak döndüm, oralara gitmişken huzur arıyorsanız özellikle Adrasan'ı da tavsiye ederim.
İyi tatiller:)
Büyük bir hayranlıkla her kareyi tek tek inceledim. Açıklamaları okudum. Oralara yaşım ve sağlığım uygunken gitmemiş olduğum için yandım, şu an izleyebildiğim için size ninnet duydum. İnsanı ve insanoğlunun serüvenini doğumdan ölüme böyle geniş bir perspektifden incelemek hele o havaları soluyarak ve o topraklara ayak basmışken insanı aynı zamanda hem sosyolog hem filozof hem şair ve kim bilir daha neler neler yapmaz mı. Ben tek boyuta bakarken bu kadar heyecanlamışsam...
YanıtlaSilSonsuz teşekkürler. Çok değerli bir emek bu...
On yıl önce gitmiştim ,hemen her yaz tekrar gitmek isterim ama olmadı.Gece denize girebildiğim ilk deniz,yıldızlar dediğiniz gibi avuç içine alacak kadar yakın.Çok güzel fotoğraflarla tekrar yaşadım;doğa,mitoloji...Teşekkürler.
YanıtlaSilEsmir şiir gibi bir yolculuk. İnan merdivenlerden tepeye çıkışında aldığın soluğu duyar gibi oldum. Gerçekten harika fotoğraflar.
YanıtlaSilGezilerinin ve anlatımının devamını bekliyorum :)
eskiden caydanliklar olurdu o ateslerin ustunde ki sahane bir ayrtintiydi bence! cok guzel kareler huzur dolu, uzaklardayim hem ozlemle hem mutlulukla bakiyorum:) yolculuga devam Esmir...
YanıtlaSilHuzur dolu bir seyahat olmuş, resimler bir harika..
YanıtlaSilSevgiler,
Bengi
@Hayat izlerim,
YanıtlaSilAdrasan koyu da özellikle gitmek istediğimiz yerler arasındaydı... ve daha pek çok gördüğümüz ve konaklayarak kalmak istediğimiz yerler vardı..bir daha ki sefere diyerek; ömrümüz, sağlığımız ve kesemiz elverirse :) "niyet hanemize!" ekledik!..
Esenlikler dilerim...
Asuman Yelen,
YanıtlaSilBizde ömrümüz yettiğince ve şartlar(ımız) elverdiğince gidip görelim ki, bir gün gelip de engeller oluştuğunda (türlü türlü!!)gördüğümüz yanımıza kârdır! diyerek yollara koyulduk..Bazen şartlar uysa da akıllarımız ve yüreklerimizi böylesi güzelliklerden uzak tutacak başkaca şeyler olabiliyor!..ve hatta burnunun dibine kadar gidip te (kör baykuş gibi!)bakıp!! göremediklerimiz bile oluyor...bazen ayakların taşıdığını ne başlar ne de yürektekiler taşıyabiliyor!.."her şeyin bir vakti zamanı var!" diye boşuna dememişler.. gitmek zaman(ları)takvimin ayarına uyabilse keşke!..
hiç bir şey için gecikmiş değiliz!daha güzel zaman dilimleri sizi de buluştursun isterim...teşekkür ederim değerli düşünceleriniz için...
Arzu Sarıyer,
YanıtlaSilHiç bir şey unutlmuyor!hele ki tat bırakanlar!..ve siz ne kadar güzel anımsıyorsunuz bu gün bile; böyle bir atmosfer içinde denize ilk kez girdiğiniz o yıldızlı geceyi! :)anılarda yeniden yaşamak bile çok güzel...
teşekkür ederim güzel düşünceleriniz için...
Buğday tanesi,
YanıtlaSilFotoğrafları sayfama eklerken ben de yeniden o basamakları çıktım:)beni takip eden ve zaman zamanda önüme geçen gölgem! demek ki o sendin! :)
biraz soluklanayım kaldığım yerden anlatmaya devam edeceğim sevimli ördekim:)buğday tanem:)
beste,
YanıtlaSilkara çaydanlıklar olurdu değil mi sevgili beste!..2-3 yıl önce doğu ekspresi ile yapmış olduğumuz gezimizde; Munzur dağlarını karşımıza alarak Kemah'ın dağ köylerindeki vadilerde o ateşin üzerinde tıkır tıkır demlenen isli-kara çaydanlıkta içtiğim tavşan kanı çayın tadı hala daha damağımda kaldı!..
Bu benim Yolum,
YanıtlaSilHoşgeldiniz sayfama Sevgili Bengi,
Huzur aradığımız yolda hep bizimle beraberdi aslında!..biz onu fark edip büyütürken çoğaltmak istedik aynı zamanda bu taşlı, tozlu, engebeli yollarda! ben de en kısa zamanda sizin yolunuzu keşfe geleceğim...
teşekkür ederim yorumunuza...
Sevgiler...
Geç kaldım .. ama güç olmadı neyse gelişim.. Bu yaşta, bir ay çok farklı yerlere farklı vasıtalarla ve de uzunca bir yolculuk yapılır ve de arkasında gebermeye namzet bir halde yatağa serilirse bir insan HOŞ GÖRÜLEBİLİR!!! :)
YanıtlaSilMazeret teskeremi sunduktan sonra, yaptığın bu bilgi hizmeti için sana yürekten teşekkürlerimi sunmak istiyorum..
Eloğlunun kıytırık bir kalıntıyı bile binlerce turistin ilgisini çekecek hale getirişini çok kısa bir zaman önce görünce, bizim ne denli (hele de şu an) cahil devlet adamlarınca yönetildiğimizi düşünmeden edemiyorum..
Ellerine bacaklarına.. aklına ve zevkine sağlık Esin'im.
Hasret Senfonileri,
YanıtlaSilYeniden hoşgeldiniz Gülsen Hocam,
Eskiler "gezmelerin adını yorgunluk koymuşlar!" derdiler ya hani!..yoksa tersi miydi bilemedim!.:)ama sizin gibi genç ve dinç bir kadına bu yorgunluklar ne eder!:) güzel zor olduğunda değer/li oluyor ya hep!..eloğlu da akıllı uzaklardan çekmeyi biliyor olmalı!..anlatacaklarınızı merakla bekliyorum Hocam...İyi pazarlar dilerim.
Sevgi ve saygılarımla...