Bu küçük salkımsöğüt / Harem kapısında limanın
Yukarıda Selimiye Kışlası /İkide bir gözüme ilişiyor
Selimiye Kışlası / Sana sesleniyorum Selimiye Kışlası (*)
Selimiye Kışlası / Sana sesleniyorum Selimiye Kışlası (*)
Günümüz modern binaların ve aynı
zamanda kültürel deformasyona uğrayarak neredeyse küresel algının bir timsali
olarak inşa edilen ve dünyanın hemen her yerinde görmeye alışık olduğumuz
türden yapıların, alışveriş merkezlerinin, plazaların, otellerin... ve yeni / eski
konutların içiçe girmiş olduğu şehirlerimizde düşündüren imarlaşmaya karşın
özellikle bazı yapılar vardır ki onların mevcudiyeti bizim için çok başkadır. Onlar
yüzlerce yıllık tarihi geçmişi olan ve nice olaylara tanıklık eden belli başlı
yapılardır. Tarihi belleğimizi canlı tutan ve bir
döneme damgasını vuran, pek çok değişik türden acı-tatlı duyguyu, düşünceyi hafızalarımızda bizlere
yeniden yaşatan bu mekanların varlığı bizler için ne kadar önemli ise yakıp-yıkılarak,
tahrip edilerek yok edildiğini görmek de o denli üzücüdür.
İstanbul’un serin sularında, şehiriçi
vapur hatlarıyla bir semtten diğerine giderken; Haydarpaşa Garı’nın hüznüne dalıp, Kız
Kulesi’ne el sallamak, Beylerbeyi, Dolmabahçe ve Çırağan Sarayları’nın dantel
gibi zarif işçiliği ve endamı ile yıllara meydan okurcasına vakur bir edada
durduğunu görmek, askeri kışla olarak bildiğimiz Selimiye Kışlası, Kuleli Lisesi, Galatasaray ve Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi gibi - ne yazık ki sayıları her geçen gün giderek eksilen - bu nadide tarihi yapıların varlığı ile İstanbul
boğaz’ı kendi dokusunu ve ruhunu tamamlar adeta!.
Ve ben hemen her geçişimde
boğazdan, kimi yalılarda ki kimi saraylarda yaşanmış olan hikâyeleri, öyküleri
düşünür, düşler kurarım... Bazen de meraklarımı giderecek keşiflerin içinde
bulurum kendimi. Kimbilir günyüzüne çıkmamış ne hikayeler vardır bizim hiç bilmediğimiz!
Ve işte onlardan biri de
Haydarpaşa Garı’na gelmeden önce Harem sırtlarında yer alan, ortasında geniş bir avlusu ve dört
köşesinde yedişer katlı birer kulesi ile boğaza doğru eğimli bir arazi üzerinde
kurulu ve koskoca bir tarihe tanıklık etmiş olan Selimiye Kışlasıdır. Bu
kışlada bir döneme damga vuran ve devrim yapmış olan bir kadının ayak izlerinin
peşine takılarak tarihe yelken açtım!
1854 yılında
Kırım Savaşı sırasında Selimiye Kışlası nice insana ölüm döşeği olur. İngilizler
ve Fransızlar ile birlikte Ruslara karşı Kırım’da savaşan dönemin padişahı
Abdülmecid, hastahane olarak kullanılmak üzere Selimiye Kışlası’nı İngilizlerin
hizmetine verir. Aynı yılın Kasım ayında Kırım’dan taşınan yaralı İngiliz
askerlerine bakmak amacıyla 39 İngiliz Hemşire İstanbul’a gelir. Hemşirelerin
arasında oldukça zengin bir ailenin kızı da vardır. Çay toplantılarından ve
sohbetlerinden sıkılan genç kız ailesinin itirazlarına aldırmadan önce Almanya’ya
gider burada hemşirelik eğitimi alır, daha sonra ise yaralı İngiliz hastaları
tedavi etmek için Selimiye Kışlası’na yerleşir.
Yaralılarla dolup taşan Selimiye Kışlası’nda durum hiç de iç açıcı değildir. Suyun bulunmadığı hastanede tıbbi malzemeler yetersiz, yatak ve battaniye sayısı sonderece sınırlı ve gıda çok azdır. Bütün bu olumsuzluklar yetmiyormuş gibi hastanede dizanteri ve kolera salgını başgösterir. İngiliz ordusunun yetkilileri sorunlarla ilgilenmedikleri gibi askerlere kötü davranıyor, bencil doktorlar ise hemşireleri horlamaktadır. (Resim: buradan)
Yaralı hastaların ve kanlı sargı
bezlerinin arasında hiç durmaksızın lambayla gezindiği için kendisine “Lambalı
Kadın” adı verilen hemşire, öncelikle
olumsuz koşulları İngiltere’ye duyurup desteğini alır. Hastahanenin kirliliğine,
pisliğine karşı savaş açan Lambalı Kadın, çarşafların düzenli olarak yıkanması
kurallarını koyarak hastanenin, sıhhi işler komisyonu tarafından denetlenmesini
sağlar. Kendi parasıyla hastalara yatak ve giysiler alıp onlara besin değeri
yüksek olan bir rejim uygulamayı başarır. (Resim buradan)
Hemşirelik mesleğine emeğiyle
saygınlık kazandıran ‘lambalı Kadın’ çalışmalarının karşılığını alır ve Selimiye Kışlası’nda kolera salgınını yener.
İki yıl boyunca hem bürokrasi hem de hastalıklara karşı giriştiği savaşı kazanan
‘Lambalı Kadın’ hemşire hepimizin ismini
çok iyi bildiği ve adını doğduğu kentten alan Florence Nightingale’den başkası değildir.
‘Lambalı Kadın' ın biyografisini
yazan Cecil Woodham Smith şöyle söz eder kendisinden: “Kanın, kirin, ıstırabın ve yenilgilerin ortasında bir devrim yarattı.”
Pek çoğumuzun askeri kışla olarak
bildiği Selimiye Kışlası bir devrime tanıklık etmiş ve hemşirelik mesleğinin
temelini İstanbul’da atmış olan hemşire Florence Nightingale’i de ağırlamıştır. Nightingale İngiltere’ye
döndüğünde sağlığı bozulmuş olduğu halde son nefesini verdiği 90 yaşına kadar
hastane koşullarını düzeltmekle uğraşır. Lambalı Kadın’ın ışığı 1910 yılında
söner.
Sağlık alanında bir devrime tanık
olan Selimiye Kışlası’nın 12 Eylül’de devrimcilere zindan olması ne acıdır.
Gördüğü darbeler ve aldığı darbeler sonrasında hücrelerde uzananlar bilsinler
ki, o esnada alınlarında duydukları serin el, ıstırabın ve yenilgilerin
ortasında bir devrim yaratan Florance Nightingale’in elidir!
Florence Nightingale’in
İstanbul’da kalan izleri yalnızca bunlar da değildir. Kırım Savaşı, 1. Ve 2.
Dünya Savaşları sırasında ölen İngiliz askerlerinin mezarlarının bulunduğu
Haydarpaşa Limanı’nın sırtındaki İngiliz Mezarlığı’na 1857 yılında dikilen
anıt, kolera salgını sırasında yaşamını yiitirp, toplu mezarlara gömüldükleri
için mezar taşları olmayan altı bin insanı ve yaşamını onlara adayan
Nigtingale’i simgelemektedir.
Bir de Abdülmecid’in 1868 yılında
İngiliz hükümetine bağışladığı ve 1923’te Kırım Savaşı’nda ölen askerlerin
anısına yaptırdığı, bugün sadece özel
günlerde ibadete açık olan Kırım
Kilisesi de dönemin izlerini taşıyan bir yapıdır.
Kırım Savaşı’nın 100. yıldönümü
olan 1954’te Türk Hemşireler Birliği
tarafından Selimiye Kışlası’nın bir kulesi Florence Nightingale’in anısına müze
olarak düzenlenir. Benim de yeni öğrendiğim gibi, bugün Selimiye Kışlası’ndaki bu müzeden
haberi olan pek azdır. Çünkü Müze askeri bölge sınrıları içinde yer aldığı için
ancak randevu ile önceden izin almak şartı ile müzenin gezilmesine izin
verilmektedir. (bkz)
Sunay Akın’ın dediği gibi;
“Ama, siz yine de Selimiye
Kışlası’nın Kulelerine dikkatli bakın bir İstanbul gecesinde...
Kanın ve kirin ortasında yaratılan devrimin ışığını pencerelerde göreceksiniz!”
Kanın ve kirin ortasında yaratılan devrimin ışığını pencerelerde göreceksiniz!”
Aşkla duruyorum ayakta...(*)
Esin Bozdemir
Müze hk. bilgi için bakınız
Selimiye Kışlası Fotoğrafı - Kolaj: izler ve yansımalar
Diğer Görseller: İnt. Medyası
Diğer Görseller: İnt. Medyası
Yardımcı Kaynak: ‘İstanbul’un nâzım
planı’-‘Lambalı Kadın’- Sunay Akın-Çınar Yayınları 1998
(*)Halim Şefik – (Ruhi Su’yu ölümünden birkaç gün önce hasta yatağında ziyaret eden Halim Şefik, ozanın ricasını kırmayarak çok sevdiği “Kömür”adlı şiirini eğilerek kulağına okur. İşte, o şiirden birkaç dizedir.)
(*)Halim Şefik – (Ruhi Su’yu ölümünden birkaç gün önce hasta yatağında ziyaret eden Halim Şefik, ozanın ricasını kırmayarak çok sevdiği “Kömür”adlı şiirini eğilerek kulağına okur. İşte, o şiirden birkaç dizedir.)
Merhabalar,
YanıtlaSilGeçen sene blog yazarlarının desteği ile bir köy okuluna kütüphane kurduk. Bu sene de farklı bir köy okuluna kütüphane kurmak istiyoruz. Bunun için sizlerin desteğine ihtiyacımız var. Projemizi geniş kitlelere ulaşmasını sağlamak için blogunuzda-twitter hesabınızda vs projemizle ilgili yazı yazar, duyuruda bulunursanız çok sevinirim.
MAHMUT ADIN / SINIF ÖĞRETMENİ
Detaylı bilgi için: http://www.kitapkolik.net/koy-okulu-kitap-toplama-kampanyasi/
Twitter: /NergisliOkul
Mail: mahmutadin@hotmail.com
Mahmut Bey,
SilBu önemli projenizde sizlere başarılar diliyorum.
Projenizi ve detayları siteniz aracılığı ile
inceleyip, dikkate alacağım....
Sunay Akın, devrimin ışığı deyince aklıma İlhan Selçuk geldi.
YanıtlaSilO da şöyle diyordu:
"Her insanın penceresi kendine benzer. Atatürkçülerin penceresindeki mimaride devrimlerin çizgileri vardır. Atatürk devrimlerinin Türkiye’ye açtığı pencerede ne ahşap ev pencerelerindeki kafesler, ne saray pencerelerindeki ağır perdeler, ne konak pencerelerindeki panjurlar, ne tapınak pencerelerindeki vitraylar vardır...
Atatürk’ün Türkiye’ye açtığı pencereden ışık düpedüz girer... Aklın ışığı! "
@ali zafer sapci,
SilNe güzel söylemiş İlhan Selçuk.Saygıyla özlemle anıyoruz..
Aklın ışığı karanlıkları er geç yaracaktır!.Ülküsünü, vatanını, milletini seven, Atatürk'te birleşen halk kazanacaktır..
Bu değerli yorumunuz için teşekkür ederim Ali Bey..
Saygı ve esenlikler dilerim..
Lambalı kadın yani Florence Nightingale'nin bildiğim hayatını, sizin kaleminizden okumak zevkti,teşekkürler Esmir...
YanıtlaSil@Nehire,
SilBen teşekkür ederim sevgili Nehire'cim..Sevgilerimle...
Keyifli bir yazı, İstanbul'u sizle tanımaya devam ediyorum.
YanıtlaSil@Mehmet Bilgehan Merki,
Silİstanbul ruhunu tamamen kaybetmeden!
'O'nu daha iyi tanımak için'
acele etmelisiniz..
Düşündüm de, tarih ve geçmişten yansıyanlar, olağanüstü olaylar olmasaydı, özellikle de onlardan izler taşıyan binalardan mahrum olunsaydı, çok büyük bir eksiklik olurdu dünya için, hepimiz için.
YanıtlaSilSelimiye Kışlası'nın tarihini ve Florence Nightinghale'ı tanıttığın bu kapsamlı yazın için, her zamanki duyarlılığın için teşekkürler Esinciğim...
Yüreğine sağlık...
Sevgilerimle...
@Zeugma,
SilTarihe ışık tutan kitaplar, anıtlar, yapılar, araç/gereçler, kişiler.. çok ama çok önemli..Onları gözden çıkaran insanlığı da gözden çıkarıyor demektir.İnsanı, yaşanmışlığı ve tarihi yok sayınca, ne kalır ki geriye!Ruhsuz, kimliksiz, kişiliksiz!.Varlığımızın anlamı olmaz..
Ben teşekkür ederim sevgili Zeugmacığım..
İyi haftasonları dilerim..
Sevgilerimle..
YanıtlaSilGeçmişin izlerini ve hatıralarını taşıyan taş mekanlar bugüne çok şey taşır ve anlatırlar. Emeği, mimariyi, doğallığı... Ve bir de içinde yaşanmış mutlu ve acı olayları... Duygulandım işte... Sevgiler
@Guven,
SilNe çok anı vardır değil mi o mekanlarda!yaşanmış..neler neler..Duygular, ince yürekleri hep titretiyor...
İyi haftasonları ve esenlikler dilerim sevgili Güven..
Hiç sıkılmadan okudum o kadar güzel anlatmışsınız ki bir öğretici üslubunda değil konuşur gibi buda öğrenmemi hızlandırdı çok teşekkürler
YanıtlaSil