Erzincan'ın Kemaliye ilçesine bağlı Başbağlar köyünde, 5 Temmuz 1993'te teröristler tarafından 33 masum insanımız hunharca katledildi.. Tarihe "Başbağlar Katliamı" olarak geçen o korkunç günde neler olmuştu?. işte o kara günün hikayesi
5 Temmuz 1993 Saat 20.30 Köyün etrafında ve içinde yüz civarında gözü dönmüş cani. Suçsuz, günahsız insanları öldürmeye niyet etmiş bir grup dağ eşkiyası.Hedef seçilmiş, ekipler hazırlanmış ve hain plan uygulanmaya başlanmıştı.Köyün etrafı kuşatılmış, telefonları kesilmişti. Köyün insanlarının az sonra başlarına geleceklerden haberleri yok.Namaz vaktidir. köyün erkeklerinin bir bölümü cami avlusunda abdest alırken, camiye doğru hareket etmekte. Köy sessiz...
Saat 20.30 sıralarında hoca elinde mikrofon, yüzü duvara
dönük ezan okuyor. Hoca, arkasından gelenleri görmüyor. Ezan daha bitmeden
hocanın ensesine bir tokat iniyor.Hoca arkasını dönünce, eli silahlı
militanları görüyor. Ezan yarım kalmasın diye "Bırakın ezanı
tamamlayayım" dese de, dinletemiyor. Yaka paça sürükleniyor.Aynı anda
camide mevcut bulunan cemaat de dışarı çıkarılıyor.
Caminin içinde olmayan köyün erkekleri tespit ediliyor.Falan
filanı getirin diye emirler yağıyor.Baskın yapanlar aradıkları insanları ismen
biliyorlar.Sıradan bir baskın değil bu.M Hitanlar, evlere dağılıyor, kadın,
erkek, çocuk hepsini dışarı çıkarıyorlar.Zaten Adil Hocanın okuduğu akşam
ezanının birden bire yarıda kesilmesine köy halkı bir anlam verememişti.Köyün
içinde bulunan militanlar, kısa sürede köyde bulunan tüm insanları bir araya
topluyorlar.
Katliamı yaşayanlardan E.A gördüklerini şöyle anlatıyor;
"Akşam namazına duracaktık ki torunum geldi. Anarşistlerin köyü bastığını
söyledi.Ben de hemen kapıyı kapattım.Kapıyı kapatırken, beni gördüler. Gelip
kapıyı açmamı istediler.Ama ben kapıyı açmadım.Döndü gittiler.Biz namazımızı
kılıp dua etmeye başladık. Pencereden baktım ki komşunun kapısını kırıp evdeki
erkeği dışarı çıkardılar. Bir adamı başına diktiler.Tüfeği dayadılar ve beklemeye
başladılar.
Birkaç kişi geldi, bizim kapıyı kırıp içeri girdiler ve
evde erkek olup olmadığını sordular. Erkeklerin evde olmadığını söyleyince,
evin içine girdiler. O sırada yanımda bulunan parayı onlara doğru uzattım, belki
parayı alır da bir şey yapmadan çekip giderler diye. Parayı aldılar, tüfeğin
ucuyla beni, gelinimi, torunumu iterek dışarı çıkmamızı istediler.Çıkarken
geri döndüm ki odaya bomba koyuyorlar. Dışarı çıktıktan sonra evi ateşe
verdiler.
Beni götürürlerken itti ve kaktılar.Hasta ve yaşlı
olduğumu söyledimse de beni sürüklediler. Kadınların toplandığı yere
götürdüler.Etrafımıza bomba koydular.Bir taraftan evleri ve arabaları
yaktılar. İçlerinde bayan olan terörist ziynet eşyalarımı istedi.Olmadığını
söyleyince "Siz İstanbul Karagümrük'ten geliyorsunuz, sizin altınınız
olmaz mı? " dedi.
Köyde bulunan kadınlardan F.P. yaşadıklarını ağlayarak
şöyle anlatıyor; "Militanlar, kapının önünden ismen çağırıyorlardı köyün
insanlarını.Selim Pato, sen gel dediler.Görümcemin oğluna. Doğru camiye
dediler. Ben içeride pencerenin önünde oturmuş dinliyordum. Birkaç militan
sokaklara dizildi. A.C'yi çağırdı. Daha sonradan biz kadın ve çocukları da
derenin yanına topladılar.Başımıza bir kız, bir erkek militan
koydular.Erkekleri de öbür tarafa topladılar."
Köyün erkekleri öte tarafta kurşuna dizilirken, kadınlar
ve çocuklar dere kenarında, yanlarına konan bombadan habersiz, militanlar köyü
terk ettikten sonra dereden ayrılıyorlar. Ayrılmasalar, köydeki erkeklerin
akıbetine kadın ve çocuklar da uğrayacaktı. Militanlar, sloganlar atarak kanlı
eylemlerini gerçekleştirdiler. Kadınların ve çocukların ağlaşmaları ve köyün tamamen
yanması onlara adeta büyük bir zevk veriyordu.
"Biz kadınları topladıkları yerde havaya
uçuracaklarmış, Allah kurtardı bizi, dereye topladıklarında yanımıza bir şey
koydular. Biz telsiz var sanıyoruz. Ne konuştuğumuzu dinlemek için telsiz
koydular sanıyoruz. Aramızda sessiz sessiz konuşuyoruz. Meğer bombaymış. Dereden
çıkmışız, bomba patlamış."
Ve o günkü saldırı sonucunda 29 kişi kurşuna dizilirken,
1'i kadın 1'i çocuk 4 kişi de ateşe verilen evlerin içinde diri diri yakılarak
şehit edildiler.
Kaynak: Başbağlar Katliamı
2 Temmuz 1993’te Sivas Madımak Otelinde hunharca gerçekleştirilen
vahşetin üzerinden 3 gün geçiyor ki.. yine hunharca insanlık dışı bir saldırı
da, bu defa Erzincan’ın Kemaliye / Başbağlar Köyünde gerçekleşiyor!.. Ve saldırının kimler tarafından
gerçekleştirildiği de biliniyor!.
Tam 20 yıl geçti bu saldırının üzerinden... Yıllar geçmiş
ama, o canların yakınlarında, anaların, babaların, bacıların yüreğindeki yangın
sönmüş müdür acaba!..onların feryatları, çığlıkları dinmedi halâ!.. ne adalet yerini
buldu!..ne acılar dindi!.. ne de gidenler geri gelecekler!.. Başbağlar Köyünde derin bir sızı derin bir
keder..umarsızca, halâ...
Sivas’ta yitirdiğimiz canlar bizi nasıl kedere boğuyorsa, Başbağlar'da
gerçekleştirilen bu katliamda da, evlatlarını kaybeden anaların
yüreği, öksüz kalan yetimlerin, anne ve babaların feryadı ve acıları da aynı
şekilde yüreğimizi dağlamaktadır.
Teröre uzanan elleri ona aracılık edenleri, zalimleri,
yobazları, hayırsızları, gözü dönmüş ve insanlığını kaybetmiş yaratıkları
şiddetle kınıyorum. Terör nereden gelirse gelsin, gerekçesi her ne olursa olsun
asla kabul edilemez, asla!.. Çünkü bu dünyada hiç bir şey bir insanın yaşam
hakkından daha değerli daha kutsal değildir. Birliğimizi ve dirliğimizi kimse
bozamayacak! zalimler, hainler bunu böyle bilsin!..Daha fazla savaş, daha fazla
can kaybı ve kindarlıklar, nefretler istemiyoruz topraklarımızda... Senlik,
benlik yapmadan..acılarımız da sevinçlerimiz kadar ortaktır bizim.
Başbağlarda kaybettiğimiz tüm şehtilerimizi rahmetle anıyor. Yakınlarına ve sevenlerine Allah’tan sabırlar diliyorum...
Foto Kolaj: izler ve yansımalar
Fotoğraf : İnt. Medyası . HürriyetHaber kaynağı:
İnt. medyası:haberler .com - Başbağlar Katliamı
Ben de Başbağ'lardan sağ kalanlara yaralarının kabuk bağladığını umarak sabırlar diliyorum.
YanıtlaSilGüzel yazı için teşekkürler.
Keşke bayram şenliğinin görüntüleri olabilseydi ..çocukların neşeyle koşuşturduğu, anaların, babaların, dedelerin gönlü zengin can insanlarımızın gülen resimleri olabilseydi!..ama işte, böyle hazin mi hazin! kederli bir gün de yaşandı ne yazık ki!..ne unutulur!..ne de unutturulabilir!..Tarifsiz acılar çeken insanlarımıza Allah sabırlar versin...
SilNe iğrenç bir gündü, Allahın laneti bunu yapanların üzerine olsun!
YanıtlaSil@A.O Bolat,
Silİğrençte kelimeli sevgili Bolat..Bak şu bebelerin cansız bedenlerine!..gençlere, analara, bacılara...Bebek katili!katilleri..bu insanlık dışı haince saldırıların sebebi olanların...ve diğer suç ortakları, aracılar..görülmeyen gizli güçlerin maşası olanlar!..hangi gerekçe haklı kılabilir bu zalimliği!..
düşüremiyecekler bizi birbirimize.
YanıtlaSilher iki olayda da yitirdiğimiz masum insanların ruhları şad olsun.
@4,
SilHoşgeldin sevgili Pınar..Teşekkür ederim duyarlı yorumun için. En kısa zamanda siteni ziyaret edeceğim..
Evet aynen dediğin gibi, bizi kimse düşüremeyecek birbirimize..hepimiz kardeşiz işte o kadar!..ne edebiyat parçalamak için söylüyoruz, ne de laf olsun diye dilimize pelesenk yapıyoruz 'kardeşlik' sözlerini..Ruhları şad olsun canlarımızın...
BİZ BİR BÜTÜNÜZ!ANADOLUYUZ BİZ!..GÜZEL YURDUMUZU KİMSE BÖLEMEYECEK!..
Şimdi "aktivist" oluyor değil mi bu soysuzlar? El üstünde tutuluyor, adam yerine konup görüşülüyor, bu da millete "barış" diye yutturuluyor. Benim komutanım, "ben askerime leş toplatmam" diye yola çıktı, tamamını temizledi, sınırı geçip hepsini tepeleyecekti engel oldular. Şimdi bunlar, Suriye'de, "Beşşar"a yardımcı oluyor diyerek papazın kafasını ekmek bıçağıyla kesenlerden çok farklılar mı? Yazık bu millete ki tüm bu caniler bizim ekmeğimizi yiyiyor, bizde seyrediyoruz.
YanıtlaSil@Mehmet Bilgehan Merki,
YanıtlaSil"Anlayın artık ey halkım!. Biraz iyi düşünüp, tartın!..Kim kimin elini sıkıyor, kiminle pazarlık yapıyor!..bunu iyice düşünün.." Bir yığın tezgâh!haince pusular..ve oyun içinde oyun!.Bir yanda ağıtlar, ah'lar, vah'lar..diğer yanda işbirlikçilerin oyununa gelen yine hep aynı saf insanlar...binbir yüzlü, binbir entrikacı oyuncular!..Evet üstelik bizim ekmeğimizi yiyorlar, hayasızca, utanmadan!..yeter artık bizi yordukları!üzdükleri!.mağdur bırakılan saf insanlarımızın da gerçeği görüp uyanıp elele tutuşma vaktidir!..Ve uyanış çoktan başlamış..diriliş yaşanmaktadır artık..Şapka düştü kel göründü!. Topraklarımızda akan kan durulmadıkça! mücadele devam ediyor olacak halâ..