' hayat nerden baktığındır! '
İçimden hiçbir şey yapmak gelmiyor!.. Beni bilirsin sevgili okur, eğer ki bloğumu devamlı
takip eden isen, öyle 'niceliksel' hırslarım yoktur!. 'illa ki hemen her gün bloğa bir post
koyayım, yok gündemden düşmeyeyim…
izleyici sayım daha çok artsın.. vs.' kaygıları taşımam!.. bu yüzden, ne okumadığım
bir kitabı okumuş gibi yaparım, ne izlemediğim bir filmi izlemiş gibi yazarım!..
ne de popüler olan şeyleri 'izlenir kılmak' adına paylaşırım... ‘kandırmak’ benim işim değil!.. içimden geldiğince, neyi yaşıyor, hissediyor
ve düşünüyorsam o halimle olabildiğince kendimce varım burada.
İzlediklerim de, yansıttıklarım da hep hayatın içinden şeylerdir!.. yaşadıklarımdır... ve ben ardı ardına yaşadığımız ve ülke gündemini sarsan şu olaylardan dolayı, inanın kendime gelemedim bir türlü! İşte bu yüzden sanki hayat(ım) son zamanlarda sıfır noktasında ve kalbim bile atmıyor gibi!
İçimdekiler mi! dillendirsem ne fayda!. Onlar ki; hep bildiğimiz, gördüğümüz, duyduğumuz ve yaşadığımız, tanık olduğumuz tuhaf şeyler işte!.. İçinde; dram var, acı var, keder var, şaşkınlık var, öfke var, endişe var, nefret var!.
'Ben bu kadar adaletsiz, bu kadar saçmalıklarla dolu, tuhaf bir hayatın içinde olmak istemiyorum! '
Ve sonra başka bir ses duyuyorum içimden;
'Direneceğiz var gücümüzle!. Doğanın ve canlıların isyanı bozacak bu düzeni!. ' diyor!..
Bir öyle, bir böyle yaşayıp gitmekteyiz işte!.. Bir kaç gündür ana haber saatleri dışında tv. u açmıyorum. Radyoda ise bir reklam arasında "hayat nerden baktığındır" diyor!.
Karmakarışık bir haldeyim sevgili okur!. Bu yüzden karışık ve tuhaf bir yazı olacaktır bu, sakın şaşırma!.
Meselâ; En son yaşadığımız şu maden faciası!.. yüreklerimizi
yaralayan.. acıtan, kanatan!.. her ne kadar ‘bir daha yaşamayalım bu acıları!’
desek te, hepimiz de biliyoruz ki!.. bu ne ilk, ne de son olacak!.. bizler (seçtiklerimizle)
hayatlarımıza yön verenler sayesinde; bu
ortaçağ karanlığı içinde, bu yoz düşünceler, bu başı bozuk sistem içinde daha
çoook örseleneceğiz!.. Özelleştirmeler birilerini çok 'özel' kılarken, diğerlerini 'hiç' edip duracak!
Her gün, akıl ve ruh sağlığımı ölçen bir alet olsa da baksam diyorum kendime!.. Çünkü ben şimdilerde, her aynaya baktığımda yüzüm kömür karası!. Daha önce de her ayakkabı kutusuna elim uzandığında, ahir ömrümce görmediğim banknotları görüyordum ayakkabı yerine! sonra mı ? aklımı yokluyordum bir kez daha!..
Bir ülke düşünün ve bu ülkeyi bir ‘insan’ olarak hayal edin!.
Sonra da bu insanın birbiri ardına yaşadığı skandalları, yolsuzlukları, rüşvet
iddialarını ve haksız kazançlarını düşünün!. Sebep olduğu felaketleri, verdiği
zararları!.. ardından yaşattığı ah’ları, nefretleri!.. sürekli değişen yüzünü!,
yalanlarını!.. bu insan için ne düşünebilirsin ki artık.! O’na güvenebilir misiniz! Elini tutabilir, O’nunla aynı yolda
yürüyebilir misiniz!. Davranışları,
izlediği yolları! normal midir sizce! kişiliği, ruhsal dünyası !!!
Ya, görüp te görmezden gelenleri, duyup ta duymazdan gelenleri!.. Taparcasına peşinden takılıp gidenleri düşününce bir de!..
Eğer ki bir suçlu arıyorsan/k önce kendine dönüp bakacaksın!. Birinci de denedin, ikinci de yine şans verdin!.. ve üçüncü de sen, yaşadıklarına rağmen 'bu evliliğe devam ‘ dedi/n isen!.. ne diyeyim sana artık!.. (bir de içimden söylediklerimi bir duyabilsen ahh!.. )
Eğer ki bir suçlu arıyorsan/k önce kendine dönüp bakacaksın!. Birinci de denedin, ikinci de yine şans verdin!.. ve üçüncü de sen, yaşadıklarına rağmen 'bu evliliğe devam ‘ dedi/n isen!.. ne diyeyim sana artık!.. (bir de içimden söylediklerimi bir duyabilsen ahh!.. )
Öylesine bozuk bir düzenin içindeyiz ki, yokuş aşağıya freni
patlamış bir araba gibi yuvarlanmaktayız!. Kimi kendisini hepten koyuvermiş! Kimi
düşeceğini anlamış ve yara bere içinde kalacağına aldırmadan daha yokuşun
başındayken atmış kendini dışarıya… kimi aklını yok saymış ve sebebi hep yaratana
atmış ve adına ‘kader’ demiş..
Bu acı veren, endişe veren, öfke veren, utanç veren insanlık dışı ne varsa hemen her şeyi dinlemekten de, izlemekten de usandı(m)k artık!. Bu bozuk düzenin içinde yer almak, öyle sanıyorum ki benim gibi düşünenleri de inanılmaz yoruyor!. Ve tabi ki riyakarlıklar da!..
Bu acı veren, endişe veren, öfke veren, utanç veren insanlık dışı ne varsa hemen her şeyi dinlemekten de, izlemekten de usandı(m)k artık!. Bu bozuk düzenin içinde yer almak, öyle sanıyorum ki benim gibi düşünenleri de inanılmaz yoruyor!. Ve tabi ki riyakarlıklar da!..
Ne alt yapısı, ne çevre düzenlemesi, ne ekolojik sistem ne
de insan hayatı düşünülmeden birbiri ardına dikilen gökdelenler, ultra lüks
siteler, yollar, köprüler, tüp geçitleri, hızlı(süratli) trenler… adım başı tüketimi
körükleyen AVM.ler, lüks araçlar.. ekmek davasına köyünü, kasabasını terk edip
gelenler, her geçen gün artan göçler ve karmakarışık tuhaf bir insan seli!.. bu
keşmekeş trafik, tuhaf yaşam modelleri, aykırılıklar, ayrılıklar! tam bir
Kaos!. Göstermelik bir ilerleme! Ve sözüm ona geliştik biz!. Öyle mi!..
Bir yanda her türden düzenbazlıkların hüküm sürdüğü (bir eli
yağda, bir eli balda) bir sistem!. diğer yanda yoksul bırakılan ve bir avuç
kömüre naçar kalan bir halk.. ve bir
avuç kömür için canından olan zavallı insanımız!.
'Direneceğiz var gücümüzle!. Doğanın ve canlıların isyanı bozacak bu düzeni!. ' diyor!..
Yitirdiklerimize canımız çok yandı, ihmalkârlıklara,
aymazlıklara, insanlık dışı uygulamalara yine çok kızdık, öfkelendik, üzüldük!..
ve ardından yine saptırmalar,
aldatmacalar, kurmacalar!.. aynı safsatalar!.. üstelik biz tüm bunlara alışır
olduk!.. her geçen gün insanlığımız gerilerken, biz biraz daha mekanikleştik!. Onlar da
diğerleri gibi unutulmayacak!.. söylemleri
de toplumun tarihsel belleğine olan bağlılığı ile yaşanır olacak! kim bilir?
Bizim için hayat, tüm bu hissedişlerimize rağmen kaldığımız yerden devam ederken, Soma’da
ise yaşam artık eskisi gibi olmayacak!.. ve gerçek olan bir şey var ki o da, ateş
düştüğü yeri hep daha fazla yakacak!.. ve o canlar artık hayatta olmayacak!..
Tıpkı şarkıda ki gibi, “yine mevsimler geçecek, yine
yapraklar düşecek, giden sevgililer geri gelmeyecek!..”
Esin Bozdemir
Görsel: buradan
İçinden söylediklerini bir duyabiliyorum ki Esmir'cim sorma. Yazdıkların hep düşündüklerimiz,acılarımız,nefretlerimiz,umutsuzluklarımız ya da umutlarımız işte, biz biriz birliğiz. Ama bir kişinin peşinden gidenlere yetmiyoruz galiba. Önümüzü göremiyorum ve buda benim büyük korkum. Gençlerimiz,çocuklarımız aydınlık yarınlara yürürler inşallah.
YanıtlaSilYüreğine sağlık, olumsuzluklarla dolu yazını okurken huzur buldum, açık.dürüst ve yumuşacık.Sevgiler...
@Yaşamın kıyısında,
SilNe zor yıllardan geçiyoruz biz...savaş görmedik ama kendi halkına düşman bir irade ile ilk defa bu kadar karşı karşıyayız! şimdi bu savaştan daha can yakıcı değil mi!. gün geçmiyor ki bir masum insanımız pisi pisine şehit olmasın!. her yeni güne 'acaba bugün kaç canımız gidecek', 'hangi belâlar gelecek' der olduk. Böyle karışık bir ruh hali ile yazı yazmak istemezdim Nur Hanım, ama içimdekiler (yazabildiklerim!) öylesine kabardı ki frene zor basıyorum!.. 'sakin olmalı' diyorum ardından.. bir de bazılarına bakıyorum öylesine umarsız!! Bilinçli bir kaos yaşatılmak ve bizi birbirimize kırdırmak istiyorlar bu aşikar!. Ama bu defa başaramayacaklar!.. Umuyorum ve inanmak istiyorum ki gelecek daha aydınlık olacak!.. Sevgilerimle.. Sukûnetli ve dingin geçecek bir haftasonu diliyorum.
Sanırım hep aynı ruh hali içindeyiz. Kabaca deyişle hafiften sıyırdık toplum olarak. Öyle ağır bir gündem içinde (hergün değişen, hergün biraz daha akıl tutulmaları yaşatan) sabrımız sınanırken sanki yetmez diyor Yaradan ve öyle derin acılarla yıkıyor, belimizi büküyor ki; nasıl ayakta kalıyoruz hayretler içindeyim. Üstelik bırak ayakta kalmayı, şerbetleniyor olmalıyız acıya, yalana dolana, çalıp çırpmaya karşı çünkü yaşadığımız şeyler bundan kısa süre önce olmuş olsaydı asla kaldıramayacağımızı düşündüğümüz şeyler. Ama yaşıyoruz işte ve bakıyorum da sinirlerimiz alınmış, gün günden daha da tepkisizleşmişiz olaylar karşısında. İsyanlarımız birkaç gün sürüyor. Sonra bir tiyatro izler gibi izliyoruz sahneye çıkanların arsız, yüzsüz yalanlarını. Belki bizim gibi düşünenler ikna olmuyor ama bu ülkenin yarısı bu yalan,bu seviyesiz tiyatro eserini avuçları patlayana kadar alkışlamaya devam ediyor. E sonuç olarak aynı eserin defalarca sahnelenmesi de gayet doğal oluyor :(
YanıtlaSilBirgün aydınlığa erişmek hayallerimizi diri tutmak ve bu uğurda üzerimize düşeni yapmak görevimiz.
Madende kaybettiğimiz canlarımıza rahmet diliyorum. Ülkemizin başı sağolsun.
Ayrıca ortaçağ zihniyeti ve tekniği ile işçi çalıştıran patronlar cezasız kalmayacaklar diye ummak istiyorum.
Sevgiler
@Çınar,
SilBizler her şeyin farkındayız ama sizin de altını çizdiğiniz gibi ülkenin yarısı bu yalan, bu seviyesiz tiyatroya alkış tutmaya devam ediyor!. Rol üslenenler de oyunlarına!..
Şimdi bir şeyler yapamamanın çaresizliği ve kısır bir döngü içinde en zorlu süreçlerden geçiyoruz. Ama hepimiz biliyoruz ki her şeyin bir sonu vardır!. İpin bir ucu okyanus ötesinde!. Biri gider, biri gelir, burada asıl olan kendi ipimizi kendi kuşağımıza bağlamak!. ve tam bağımsız bir Türkiye yaratmak!. yeniden cumhuriyet rotasına girip, yeni bir vizyonla ve yeni bir sistemle yepyeni bir Türkiye inşa etmek... Bu olacak! inanıyorum!..
Temennimiz hak ve adaletin yerini bulması ve maden ocağında bu kadar büyük iş kazasına neden olan ölümler de sorumluların cezalandırılmasıdır.
Huzurlu ve dingin bir hafta sonu dilerim Sevgili Çınar.
Sevgiler...
Pek çoğumuz aynı duygu karmaşasını yaşıyoruz. İçimizde birikmiş öyle bir duygu yoğunluğu var ki; gözyaşlarımız akarken haksızlığa isyan ediyoruz, yılların ihmalkarlığına sinirleniyoruz, bir an orada bulunabilmeyi istiyoruz. Ve elimizde bir şey gelmeyince öfkeleniyoruz. İnsanız, iyi ki bu duygular yaşanıyor.
YanıtlaSilAcıyı hiç yaşayamayanlar da daha sonra içlerinde daha büyük patlamalar yaşayabilirler." Yüreği nasırlaşmış" olanlar zaten duyarsız, tepkisiz, acımasız diye nitelendirdiğimiz insanlar.
Belki mevsimler ardı ardına geçecek, gidenler geri gelmeyecek ama her facia anılarda yeni düşünce kanalları oluşturacak diye düşünüyorum. Tüm umudumuzu yitirirsek geride ne kalır?
Baktığımız yer karanlığın ucundaki tünel olsun. Aydınlık günler özlemiyle...
@Makbule Abalı,
SilBenzer duygular yaşamaktayız Makbule Hanım.. İyi ki bizler insan olmanın özelliklerini taşımaktayız!.. yüreği nasır tutmuş, mekanikleşmiş canlıların, varlığının kime ne hayrı dokunabilir ki!. Aydınlık günlere olan özlemimiz elbette hiç bitmeyecek.. Hele bir güneş açmaya görsün, güzel ve çok özel ülkemizde baharları, yazları yaşamak ne kadar anlamlı ise.. bu ülkeye sahip çıkmak da bizim için o kadar elzemdir!. % de 50 isek bu yetmez daha çok olacağız.. Memleketin her karış toprağından sel olup akacağız!.. bizi kimse durduramayacak!. nasıl mı; elele tutuşarak, daha sakin, daha vakurlu, ama çok daha etkileyici ve yaratıcı gösterilerle... Bu kadar olup bitenlerden sonra, toplum bilinci kendiliğinden oluştu artık..
Güzel bir hafta sonu dilerim Makbule Hanım..
Üzgün, şaşkın, kızgın, (asla Soma' da yakınlarını kaybedenler kadar olmasa da) endişelenerek, korkarak, yılgınlığa kapılarak günlük yaşamlarımızı sürdürmeğe devam ediyoruz.
YanıtlaSilKişisel olarak ben, bozulan ruh sağlığımı, yardım ve ilaç alarak, çokça çaba sarfederek biraz olsun toparlamışken, bunu yapmak yani kişisel yaşamımı sürdürmeğe çalışmak giderek zorlaşıyor. Bu kez Kaz Dağları bireysel, toplumsal tüm korku ve kaygılarımı bir nebze olsun azaltabilecek mi, ondan da emin değilim. Tüm dostlar benzer durumda ve hepimiz bir şekilde güçlü kalmaya, umutlarımızı, inancımızı kaybetmemeye çalışıyoruz. Buna mecburuz.
@Asuman Yelen,
SilDemokrasinin olmadığı yerde, özgürlükten insanca yaşamaktan söz edemeyiz. birileri kendi çıkarlarını daha fazla korumak, daha iyi şartlarda yaşamak adına diğerlerini sürekli ezerek, sömürerek yaşamakta!. (dünya büyük bir pazar! hele ki ülkemiz gibi bir coğrafyaya sahip olmak, dünyaya hakim olan güçlerin iştahını fazlası ile kabartmakta!.. savaşarak elde edemedikleri topraklarımızı, burunları dahi kanamadan bizi sömürgeleştirerek ele geçirmekteler!) İnsanı hiçe sayan; bu vahşi kapitalizm ve sömürü düzeni, bu adaletsiz sistem değişmeden hiç bir şey değişmeyecek!.. Bozulan ruh sağlığımızı korumak, örselenen duygularımızı onarmak için nefes alıp veriyoruz!. Benzer çarpan kalplerimiz ve düşüncelerimizle birbirimizi çok iyi anlayan bizler, elele verince her şeyin üstesinden geleceğiz inanıyorum.
Şimdi Kaz dağları nasıl da güzeldir...O yüce dağın, içe ferahlık katan oksijeni aydınlatsın sizi.. Sonra topladığınız enerji bize gelsin.) Güzel bir hafta sonu dilerim Asuman Hanım...Sevgilerimle...
Konuşamadığımız, yazamadığımız ve içimize attıklarımızla birlikte içimizde giderek büyüyen urlara sahibiz gibi. Patlayacak ama ne zaman. Bazan tamam az kaldı diyorsun ama gelip geçiyor. Bazan toplumun genel kayıtsızlığına bakıp şaşırıyorsun, Bazan g... k...rına bakıp öfkeleniyorsun. Bazan da bakıp beter olun! diyorsun içinden! Zamanla galiba terapi almak gerekecek galiba!
YanıtlaSil@Mehmet Bilgehan Merki,
SilTüm yaşadığımız bu tatsız ve bir o kadar da acı kayıplar karşısında bir yandan da bazı insanlarımızın kayıtsızlıkları ve umarsızlıkları bizleri inanılmaz yoruyor, şaşırtıyor!.. Aklımız, ruhumuz paçavra misali savrulmakta. Milli bilinç, milli bir ruh ve hissediş ile, olaylara karşı ortak bir duruş sergileyebilmek asıl mühim olanı.. Ve bu ne yazık ki olmuyor!.. Tsunami fekaketi yaşayan Japon halkı geliyor gözümün önüne!. sergiledikleri milli duruş ve istikrarlı bir yas!.. .( bir son gerek bize! ve hepimizin selameti adına yepyeni bir devrim!
Ruh hastası ettiler hepimizi. Yaşam enerjimizi sömürdüler. Biraz gündemden uzaklaşayım, buna hakkım var diyorum bazen ve normal yaşama dönmeye çalışıyorum ancak içimde hep bir sızı, hep bir hüzün, hep bir öfke ve aynı zamanda korku... Bitmiyor , gitmiyor. En çok çocuklarımız adına üzülüyorum. Bu nasıl bir devirdir Allahım!
YanıtlaSil@sezer eser perker,
SilAynen öyle Sezercim,
Allah'tan sağlam bir bünyeye sahipmişiz meğer... sallanıp, sallanıp sonunda yine de dengemizi bulabiliyoruz! acıya ve bu tuhaflıklara karşı sağlam irade asıl kitlelerde!. elbet çıkacağız bu heyulalı günlerin ardından...
kurtuluşumuz kamyonun toslamasında, herşey paramparça olacak.
YanıtlaSilbiz yeniden" küllerimizden doğacağız"
bırak sarhoşu yıkıldığı yere kadar gitsin;
görmüyor musun, dağdan kutular yapmışlar, dünyayı ben yarattım diyorlar.
toslayı toslayı gidiyorlar zaten.
ve gözler, yana yana açılacak.
şu bir gerçek, bu defa, bir giderlerse pir giderler; direnmelerinden de belli değil mi?
@düşünce bahçesi,
SilŞeytan dolanmakta ayaklarına, masum insanlara uzattıkları o silah şimdi ellerinde patlamakta!. bu hırs, bu çirkinlikler ters tepecek!.. tarihten neden ders almazlar ki!. kendi halkına yapılan, hiç bir zulüm işe yaramadı bu güne kadar!. kaçış yok! neler olacağını hepimiz yaşayarak göreceğiz!.. birlik ve dirlik içinde kardeşçe, adil bir yaşam diliyorum hepimize...