Pir Sultan Abdal Şenlikleri dolayısı ile konuklara ev sahipliği yapan Madımak Oteli, 2 Temmuz 1993 günü, şeriatçı bir güruh tarafından ateşe verildi. Aralarında ülkemizin en değerli yazarları, sanatçıları ve otel görevlilerinin de bulunduğu 35 insanımız bu ateşte yandı. Ama Madımak ateşi Sivas’ın sınırları ile kalmadı, kısa sürede tüm ülkeyi sardı.
Bir insan bir insana nasıl
kıyar!. ve düşünün bir de, sürü halde koca bir güruh toplanıp, savunmasız
onca insanı vahşice nasıl yakar!..
Moğollor “Issızlığın Ortasında”yı çığırırken, bu vahşice insan yakma
geleneğinin yaratıklarına karşı tarihsel bir sorumluluk bilinci ve bir sanatçının vakur
duruşuyla meydan okuyorlardı.
“Ateş ve duman oldu her yan, her yerde feryat,
her yerde figan,canlar yanar, canlar tutuşur.
Sazların teli kopar, aşıklar kül olur ıssızlığın ortasında.”
her yerde figan,canlar yanar, canlar tutuşur.
Sazların teli kopar, aşıklar kül olur ıssızlığın ortasında.”
Bir düş gördüm geçenlerde / Görmez olsaydım ah olsaydım
İçime şeytan girdi sandım / Keşke hiç uyumasaydım
Birdenbire / Ateş ve duman / Feryad-ı figan (*)
İçime şeytan girdi sandım / Keşke hiç uyumasaydım
Birdenbire / Ateş ve duman / Feryad-ı figan (*)
Peki kimdi Erdal Ayrancı’yı, Metin Altıok’u, Edibe Sulari’yi, Hasret Gültekin’i, Muhlis Akarsu’yı, o küçük semahçı çocukları yakanlar kimdi! kimlerdi!..
İnsan kendisini bu denli ezik,
aşağılık, mundar görmesin!.. gözü bir kez dönmesin!.. İnsan olmaktan çıkar, 15
yaşındaki Menekşe’yi, kardeşi 12 yaşındaki Koray’ı da yakar!..
Sonra o cani zihniyetin yeşerdiği
zehir duygular serpilir gelişir; Madımak’tan,
Başbağlar’a… ve daha nicelerine… yıllar boyunca sinsice ve giderek artan bir kin ile öfke ile gelir,
dayanır günümüze!.. Haziran’da gösterir o yüzünü bu defa, zehir zemberek olmuş ateşler
püskürerek! …
Madımak’ taki yangının üzerinden tam 21 yıl geçti. Ne, adalet yerini buldu! ne de
yüreklerdeki yangın söndü!
Gencecik fidanlarımızı ‘Haziran
direnişinde’ toprağa gömdük! Yine yandı
yüreklerimiz yandı kavruldu!.. dilimizde
ise hep aynı türkü aynı ağıtları söyler olduk...
Oysa tıpkı dün gibi bugün de, geçen ‘Haziran direnişinde’ o gencecik çocuklar, onlarında insan olmaları için; turna katarı semahlar dönüp, ‘insan
olmaya geldim’ deyişiyle varlık biçimlerinin en yetkininde, bir kardeşlik
dünyasının ufkunu sunup, o tertemiz küçücük ellerini uzatıyorlardı.
Şimdi gördüğümüz Türkiye
portresine ve gözünü üzerimizden hiç ayırmayan güç odaklarına baktığımızda, o
korkunç Ortaçağ yangını neden alevlenmişti! ‘Türkiye karanlığın kalbinde
pıhtılaşsın, ülkemiz parçalansın!’ diye çıkarılmıştı, bunu daha iyi anlıyoruz.
Eziklik ve nefretle beslenmiş, öfke ve kinle dolu erk sahipleri, nasıl adım adım ülkeyi dönüştürmeye çalışmaktalar, içimiz sızlayarak izliyoruz!.. Tarihe ‘Sivas Cankırımı’ olarak geçen şeriatçı kalkınmanın hedefi Cumhuriyetti. Cumhuriyetin temellerinin atıldığı bir kentte bu haince saldırıyı gerçekleştirmişlerdi. Ve bugün o güç odakları, çok kritik süreçlerden geçen ülkemizde adım adım Cumhuriyeti yıkma - ülkeyi bölme planlarını gerçekleştirme yolunda hızla ilerlemekteler!..
Eziklik ve nefretle beslenmiş, öfke ve kinle dolu erk sahipleri, nasıl adım adım ülkeyi dönüştürmeye çalışmaktalar, içimiz sızlayarak izliyoruz!.. Tarihe ‘Sivas Cankırımı’ olarak geçen şeriatçı kalkınmanın hedefi Cumhuriyetti. Cumhuriyetin temellerinin atıldığı bir kentte bu haince saldırıyı gerçekleştirmişlerdi. Ve bugün o güç odakları, çok kritik süreçlerden geçen ülkemizde adım adım Cumhuriyeti yıkma - ülkeyi bölme planlarını gerçekleştirme yolunda hızla ilerlemekteler!..
Yitirdiğimiz canlara yeni
canların eklenmemesi, başka Madımakların olmaması ve yüreklerimizin daha fazla
yanmaması için en hassas süreçleri yaşadığımız bu günlerde gerçek vatanseverlerin,
milletin temsilcilerinin! gereğini yerine getirip, yeniden ülkeyi Cumhuriyet
rotasına çevirecek olan Cumhurbaşkanını seçmek iradesinde milletin önünü
açmalıdırlar. Halkımız bunu beklemektedir!..
Atatürk’ün aydın ve başı dik kadını,
erkeği, genci ve ‘Atatürk’ün askerleri’ bu bayrağı devralacaktır. Bu ülkenin
kahramanları bir adım atarak öne çıkacaktır!. Türk insanının karakteristik
özellikleri devreye girecek! ve ancak kapıya dayanıncaya kadar bekleyip ‘son anda!’ kendini
gösterecektir, bunu umuyorum, diliyorum…
Sivas Katliamında hayatını
kaybeden tüm canlarımızı rahmetle ve saygıyla anarken…
Temennimiz, karanlıkların son bulması, birlik ve beraberlik içinde kardeşçe aydınlık bir geleceğe doğru yürümektir.
Temennimiz, karanlıkların son bulması, birlik ve beraberlik içinde kardeşçe aydınlık bir geleceğe doğru yürümektir.
Kalp ağrısıdır, ruh yangınıdır: Sivas Madımak. Aynı dileklerle size katılıyorum.
YanıtlaSilDüşündükçe üzen, korkutan, utandıran, unutulmaz bir olay!
YanıtlaSil