kakuleli kahve
Kısa bir süre önce konuklarıma ikramda bulunmak üzere geleneksel içeceğimiz olan; Türk-Kahvesini öyle otomatik cezveler yerine, bir güzel kendi ellerimle ateşin harında ve bakır cezvede pişirerek, porselen fincanda, yandan çarklı vaziyette çifte kavrulmuş Türk lokumuyla birlikte şöyle kallavi ve bol köpüklü; "ala turque" kıvamında Türk motiflerinin ahengi içinde ve bir de yanında bir bardak su ile " kahve bahane sohbet şahane! " diyerek serviste bulunduğum anda…
İşte ne olduysa o anda "gönülden gönüle" sayısız köprülere uzanacak olan sohbetimizin konusu da yine kahve üzerine olmak üzereyken… arkadaşım çantasından çıkardığı küçük bir çıkının içinde daha önce hiç görmediğim ama karşıdan küçük bir kabak çekirdeğine benzettiğim kuru bitkiyi elleriyle ikiye ayırarak çörek otu ebatlarında 3-5 adet taneyi ikram ettiğim bol köpüklü kahvenin içine atıverdi!.. Sonra da başladı tarifsiz meziyetleri olan bu bitkinin kahve ile olan uyumunu ve diğer faydalarını anlatmaya…
Efendim bu bitkinin adı KAKULE imiş…Kahvenin içine neden attığını anlatmadan önce Türk kahvesi hk.da kısa bir bilgi vermem gerekirse;
Yaklaşık 600 yıllık acı tatlı uzun bir geçmişi olan kahvenin Habeşistan'da (Etiyopya) başlayan, Yemen, Mekke, Kahire, Şam'dan sonra İstanbul'a, İstanbul'dan da Avrupa ve dünyanın dört bir tarafına yayılan öyküsü yanında; Türk kahvesinin çekirdek durumundan pişirilme ve sunulma aşamasına kadar kullanılan araç ve gereçleri de gerçek bir müze oluşturacak zenginlikte…
Eskiden Türk kahvesi genellikle şekersiz yapılır bunun yerine kahve öncesinde veya sonrasında tatlı bir şey yemek veya içmek geleneği olurmuş. Tatlı olarak şerbet gibi içecekler alındığı gibi reçel, şekerleme veya lokum da yenirmiş. Osmanlı İmparatorluğu'nun etkisindeki Yunanistan, Makedonya, Yugoslavya gibi yerlerde ve Türkiye'de kadınlar tarafından Türk kahvesi genellikle şekerli olarak alınırmış. Bu bakımdan sade, yandan çarklı, orta vb. gibi isimlerle kırkı aşkın kahve pişirme şekli bulunan kahvenin değişik ve güzel bir koku taşıması isteniyorsa fincanların dibine yerleştirilen bir mahfaza içine kokulu maddeden bir parça konulurmuş. En çok da; yasemin, amber, karanfil ve kakule kullanılırmış...
Yerinde ve zamanında içildiği zaman olağanüstü bir keyif verici olarak ün kazanan kahvenin içine atılan bu ekstra hoş kokan bitkiler içinde özellikle kakulenin faydasının ferahlatan kokusu yanında bununla da sınırlı olmadığını nette yaptığım araştırmalardan öğreniyorum…
Ve diğer maharetlerinin de neler olduğunu; Prof. Dr. Ahmet Maranki den öğreniyorum…
"Önerilen hastalıklar: Safra ve mide salgısını artırıcı etkisi bulunduğu görülmektedir. İştah açıcı özelliği vardır. Baş ağrısına iyi gelir, tükürük akışını hızlandırır.
Sıcak ve yumuşatıcı özelliklere sahip olan Kakule, hazmı kolaylaştırıcı bir özelliktedir. Bulantıya çok faydalıdır. Soğuktan oluşan hastalıklara günde bir dirhem kakule sirkengebinle beraber içilirse hastalık üç günde iyileşir…"
Tabii ki bu bilgilerden sonra arkadaşımın kulaklarını çınlatarak; ilk yaptığım alışverişte, meşhur “Mehmet Efendi Kuru Kahvesinin” yanında bir de aktardan Kakuleyi de almayı ihmal etmiyorum…
“ Bir fincan kahvenin 40 yıl hatırı vardır ! ” diye boşuna söylenmemiş.
Sevgili arkadaşım, işte bu gizemli içeceğin 600 yıldır çok sevilmesinin ve gönüllere huzur veren muhabbetlerin ateşleyicisi olmasının belki de, onu daha da vazgeçilmez yapacak olan KAKULE ile destekleyerek ardından iz bırakacak sohbetlerimize vesile oluyor…Büyüklerimizin dediği gibi;
" Gönül ne kahve ister ne kahvehane, gönül bir dost ister kahve bahane. "
Yanında bir de kakulesi olursa kahvemiz olur şahane :)
Afiyet Olsun...
Esin Bozdemir
Kakuleli kahve tarifi için; tıklayınız
damla sakızlı kahveye takıldım bu aralar.kakuleyi de denemek farz oldu artık :)
YanıtlaSilEsinciğim;
YanıtlaSilKakuleyi biliyordum ama kahveyle hiç duymamıştım. Çok ilginç oldu benim için bunu senden öğrenmek..
Ee, son cümlende tadının şahane olduğunu da kafiyeli olarak eklemişsin.En kısa zamanda denemek üstüme farz oldu..
Çok teşekkürler verdiğin bu değerli bilgiler için canım...
Sevgilerimle...
Kahve bahane, aslolan dostluktur.
YanıtlaSilDostça kal...
Esinciğim,
YanıtlaSilKahve tiryakisi olan ben için kakuleyi duymamış olmak esefle kınanmayı gerekli kılıyor :))
En kısa zamanda alacağım.
Yazını okurken burnuma mis gibi kahve kokuları geldi.Bazen küçücük bir tezgah düşünüp tüm gün gelenlere kahve yapacak yine küçücük bir mekana sahip olmayı düşlerim ve mutlu olurum.
Sevgilerle Esinciğim.
Ne diyeyim,tanışmamız lazım bu Kakule kardeşle. İsmi de pek hoş...
YanıtlaSilAraşatırmaların için ve bize kattığın bilgiler için teşekkür ederiz sevgili Esmir :)
Tutkulu içeceğimiz kahveden, öyle ballandırarak akıcı dille söz açmışsın ki, kahve kokulu, mutlu mesut bir post olmuş bu.Dumanı buralara uzandı inan.Kakuleyi ve sirkengeyi de not almış bulunuyorum. Yolum aktardan geçecek belli ki en kısa zamanda.Ben de kahveyi ilk keşfeden zattan bahsederim birgün, senin bu yazına da link veririm inşaallah teşekkürler ve sevgilerimle.
YanıtlaSililk defa duyuyorum kakule bitkisini ve de en yakın zamanda deneyeceğim,türk kahvemize nane likörü eşlik ederken birde üzerine dost sohbeti olunca keyfimize diyecek olmazdı (: bu zevkimize bir de kakule eşlik etmeli artık ,
YanıtlaSilemeğine sağlık esmir dost (:
sağlıcakla
Özellikle deniz kenarında güzel bir manzara eşliğinde içilen bir türk kahvesinin yerini ne tutabilir ki?
YanıtlaSil@ Ayşegülkuş; kakuleli kahveyide çok seveceğinden eminim...
YanıtlaSil@Zeugmacığım,
YanıtlaSilBen teşekkür ederim..kahve bahane gerçekten...gönül daha ziyedesiyle şöyle yandan çarklı ve kakuleli "dost"; kahkullü der gibi oldu :)ister hani:)
kendine has kokusu ile sürekli yanında taşımak isteyeceğin bir bitki olacak emin ol...sakız gibi...sevgilerimle...
@Sevgili aysema hanım,
YanıtlaSildediğiniz gibi aslolan dostluk...sizde dostça kalın..
Sevgili çobanyıldızı;
YanıtlaSildost sizin gibi yürekli olunca ve dostluğa da değer verince istemleri de böyle güzel oluyor...
methettiğim kakuleli kahveyi ben ikram ediyorum sizlere..
afiyetolsun:)
Sevgili buğday tanesi ben teşekkür ederim...doğal olan her ürün değerlidir diğerek ve severek bildiklerimi paylaşıyorum sizlerle...
YanıtlaSilSevgili sufi,
YanıtlaSilbende merakla okuyor olacağım; kakuleli kahvemi yudumlarken, kahveyi ilk keşfeden zatın hikayesini...teşekkürler ve sevgilerimle...
sevgili güneşinoğlu,
YanıtlaSilbende yeni keşfettim ve ilk kez duyduğum kakulenin hikmetlerini... duyar duymazda aldım...ve tiryakililiğime daha da farklı bir lezzet katan bu bitkiyi çok sevdim...değerli dostlara böylesi bir ikramda yaraşır...esen kalın...
fincanda pişen Türk kahvesini şiddetle tavsiye ederim. Sevgiler.
YanıtlaSilÇok kısa bir süre önce hangi kanalda bilemiyorum tv da görmüştüm şimdi anımsadım!..deneyen ve öneren "çay-kahve"nin şiddetli tavsiyesine en kısa zamanda uyacağım:)..
YanıtlaSilteşekkürler ve sevgilerimle...
Ben de kahvenin içine kakule etıldığını Avrupa Yakası'ndaki Burhan'dan öğrenmiştim:) gerçekten çok ferah bir tat veriyor..
YanıtlaSil@Eren,
YanıtlaSilhoşgeldin sayfama..değerli yorumun için teşekkür ederim..okumagünlüğünü şöyle bir incelerim..daha geniş bir vakit ayırarak seçmiş olduğun kitapları inceleyeceğim..(sizi takip edeceğim..
*kakule, kahvenin tadını çok daha enfes bir tada dönüştürüyor...keyifli içimleriniz olsun...esen kalın...
Kahve varmış, tam benlik :)
YanıtlaSil@Kahve Yanı,
SilSayfama hoş geldiniz:)
Kakuleli kavemden buyurmaz mısınız :)
İştah açıcı özelliği olmayaymış iyiymiş ;)
YanıtlaSil