'Nerde o eski mevsimler, nerde o eski kışlar'
derken...‘kar’ ansızın çıkageldi ve sonunda
değdi toprağa.. Utanan kar mıydı! yoksa kar, bizi mi utandırdı bilemedim!.
İstanbul’a yağan bu kar, tam tutar mı, tutmaz mı belli olmaz!.. Ama olur
da ( İstanbul’da, ya da yaşadığınız şehirde, köyde, kentte… ) bir sabah
uyandığınızda beyaz örtü tüm şehri ele geçirmiş ve her yeri bembeyaz pamuk tarlasına çevirmiş
bir halde görürseniz eğer.. bu anın keyfini çıkarmak için bir an bile tereddüt
etmeyin. Sarın atkınızı, berenizi sıkıca kafanıza, geçirin eldivenlerinizi
ellerinize… atın kendinizi karlara… Sokaktaki çocuklara karışın biraz da!.. siz
de çocuk olun J kar toplarıyla yuvarlanın, kardan adamlar yapın.. üşürüz,
hasta oluruz diye endişe etmeyin.. asıl
bunları yaşamamak sizleri hasta edecektir bunu unutmayın.. yaşayın doyasıya..
Ve... BİR ZAMANLAR İSTANBUL ÜNLÜ KIŞLARI DA YAŞAMIŞTI !
Son yıllarda İstanbul’da öyle etkili kar yağışları olmasa da tarihte 4-5 metreyi bulan kar yağışları şehri tamamen ele geçirmiş. Bizans döneminde meselâ Boğaz defalarca donmuş, halk bir yakadan diğer yakaya yürüyerek geçebilmiş. Buz kütlelerinin derinliği 30 metreye kadar ulaşmış. Osmanlı tarihinde de çok sert kışlar yaşanmış. 1573 kışı, öylesine anormal geçmiş kışlardan biri olmuş ki, üstelik en az bir ay süren bir periyotta kış seyretmiş. Daha sonra1621’de, II. Osman’ın padişahlığı sırasında yaşanan zorlu bir kış mevsimi olmuş. Aralık sonunda başlayan bu kış, Ocak sonuna kadar devam etmiş. 1754’te de büyük bir kış yaşanmış. O da tesadüfen III. Osman döneminde gerçekleşmiş. Her iki padişah döneminde de kışın getirdiği felaketler çok ağır olmuş. Yine Osmanlı’da yaşanan 1621 kışı da öyle şiddetle yaşanmış ki, Haliç donmuş. (alttaki foto:1929)
*****
İstanbul’un kış tarihinde 1928 yılı ayrı bir yere sahiptir. 6 Ocak’ta başlayan kar yağışı, 12 Mart’a kadar devam etmiş. Düşünebiliyor musun kar yağışı tam iki ay sürmüş. Asıl büyük kış ise o tarihte Avrupa’da yaşanmış ve Tuna Nehri donmuş. Donan Tuna Nehri’nin çözülme evresi İstanbul’u etkilemiş. Çözülen buzlar önce Karadeniz’e inmiş oradan da dalgalarla sürüklenerek boğazın en dar yeri olan Rumeli Hisarı’nın önüne kadar gelmiş. Büyük buz parçaları Rumeli Hisarı’nın önünü adeta kilitlemiş.
*****
İstanbul’un yakın tarihinin en ünlü
kışı ise 1963 ve 1987’de yaşanmış.. 63' te yaşanılanları göremeyenleriniz olsa
da eminim 87’de yaşanılanlara tanık olanlarınız vardır mutlaka.
1987’de 5 Mart
gecesi başlayan ve tam dört gün süre ile tipi şeklinde yağan kar yağışı nedeniyle
hayat resmen durma noktasına geldi… Şehir merkezinde yaklaşık bir metreyi bulan
kar kalınlığı yüksek kesimlerde 4 metreye kadar ulaştı. (yandaki foto: İstanbul 1954)
Ve şimdi yine 2014’ün sonunda 2015’e sayılı günler kala geldi sonunda kar İstanbul’a :)
Bu, alabildiğine
kirliliği hangi ak/lık temizleyecek derken!.. sürpriz yaptın sen, son dakikada J Minnettarız sana sevgili toprak ana.. biliyorum
direnmektesin, sana yapılan onca vefasızlıklara rağmen.. ama sen bize, her şeye
rağmen yine, yeni bir yıla girerken, bembeyaz bir sayfa açmak için pamuk
tarlalarını seriyorsun önümüze… metropollerde çamurlara karışıp bir çok renge
bulaşacak olsan da… öyle sanıyorum ki, karlı bir güne uyanmanın o eşsiz
duygusunu yaşatacaksın bize yine…
Geleceğin kır çiçekleri ve umudumuzun ince güllerini, renkli
kelebekleri ve sevimli böcükleri lapa lapa yağan karlarla sevindireceksin…
Ya sokaklardaki çocuklarımız!.. onlar üşüyünce bizler
ısınabilecek miyiz ki!. Yeni yıla girerken
yakınlarınıza vereceğiniz küçük armağanlar arasında, sokak çocukları için de gönüllerinizden kopan
armağanlarınız olacak mı peki!..
Ya serçelere, güvercinlere, kargalara… onlar hava bu kadar
soğuyunca, nasılda saçak altlarına, camların pervazlarına sığınıyorlar… onları da
düşünecek ve buğday, mısır, ya da ekmek kırıntıları bırakacak mısınız! Yoksa camların
önünü, balkonunuzu kirletecekler diyerek…onları görmezden mi geleceksiniz!.. Oysa
yaşam tüm renkleriyle ve doğallığıyla; çiçeğiyle, böceğiyle, ağacıyla,
çocukların şen kahkahaları ve kuşların cıvıltılarıyla… çok daha ahenkli ve
güzel öyle değil mi..
Hele ki kar beyaz örtüsünü tamamen giydirirse şehre.. İşte o
zaman, İstanbul’un doğal güzelliğini ve tarihi mekânlarını, seyrine doyum olmaz
bir manzaraya çevirecektir. Alın
fotoğraf makinalarınızı elinize…. Fotoğraf sanatçısı kadar usta olmanıza gerek
yok, anılarınızda güzel izler bırakmak için kayda geçirin görüntülerinizi… Sizin
de kartpostal görüntüleriniz olsun İstanbul’un karlarında..
Ve bir de sevdiğiniz şairlerin dizeleri süzülsün dudaklarınızdan… ve benim de sizlere armağanım olsun bir ‘kar' şiiri Şair Ahmet Muhip Dranas'tan.. :)
KAR
Kardır yağan üstümüze
geceden, / Yağmurlu, karanlık bir
düşünceden,
Ormanın uğultusuyla
birlikte / Ve dörtnala dümdüz bir
mavilikte
Kar yağıyor üstümüze,
inceden.
Sesin nerde kaldı, her
günkü sesin, / Unutulmuş güzel şarkılar
için
Bu kar gecesinde uzaktan,
yoldan,/ Rüzgâr gibi tâ eski
Anadolu'dan
Sesin nerde kaldı? kar
içindesin!
Ne sabahtır bu mavilik, ne
akşam! / Uyandırmayın beni,
uyanamam.
Kaybolmuş sevdiklerimiz
aşkına, / Allah aşkına, gök, deniz
aşkına
Yağsın kar üstümüze buram
buram...
Buğulandıkça yüzü her
aynanın / Beyaz dokusunda bu saf
rüyanın
Göğe uzanır - tek, tenha -
bir kamış / Sırf unutmak için, unutmak
ey kış!
Büyük yalnızlığını
dünyanın.
Her geçen gün dünyamızı tehdit eden küresel ısınmanın sonucunda,
zamansız yaşansa da mevsimler, yine de bizlere, göz kırpar gibi de olsa, gereğini
yapıyorsa toprak ana, hakkını vermek gerek… Hiçbir şeyi ertelemeden, dalından
meyveyi de, kışın karından pekmezi de yemeli.. dokunmalı rüzgâra, yağmura, kara... ve korkusuzca karışmalı hayata… daima saygıyla ve şükranla…
Çok güzel bir yazı olmuş. Gözlerim doldu, kimi yerlerinde. Inşallah güzelliklere yeni bir sayfa açarak başlarız. Mutlu senelere.
YanıtlaSil@bahçe perim,
Silteşekkürler, bak kar yine geldi.)
Güzel bir yıl olsun hepimize...sana da bahçe perim mutlu yıllar :)
Takipteyim sizi de beklerim http://ciziyorumdikiyorum.blogspot.com.tr
YanıtlaSil@Nilgün aydın,
SilSayfama hoş geldiniz...bloğunuzu ziyaret edeceğim .)
sevgiler..
çook güzel olmuş..
YanıtlaSilşimdi daha kar yağmadan tatil haberi geldi, eskiye mukayese edince insanın gülesi geliyor :)
Bir hafta öncesinden "Kar yağdı, yağmadı, okullar iyi ki tatil oldu! niye oldu, olmadı!" dan başka bir şey konuşulmuyor iken ve kar daha yağmadan önlem alınıp okullar tatil edilirken sosyal medyada hemen her gün meteoroloji konuşuldu durdu yeterince.. . Bu arada '17 Aralık yolsuzluğu' nun üstü de öyle güzel bir şekilde karla birlikte örtüldü ki!. İstanbul'da tam zamanında bir kar tatili... ve tam da bu arada örtülü-verdi tüm yol-suz-luk-lar!!! Operasyon tamamdır!!! . İnsanın bu gidişata ve ağlanacak hale gülmesi de artık hayra değildir safransarı!..)
Sileskiye mukayese edince valla çok yol alındı zannımca ;)
Sevgili Esin,
YanıtlaSil1963 ve 1987 kışlarını yaşadım, 1963 kışı Beylerbeyindeki bahçeli ahşap evimizin saçaklarından sarkan buzlarla ve yokuşdaki merdiven kızağımızla çocukluğumu yaşamış 1987 yılındaki kışla da yine beylerbeyindeki evimizde koca bahçesini kaplayan bir metre kar ile çocuklarım çocukluğunu yaşadılar. Ama medyanın çığırtkanlığınla geldi geliyor sibirya kışı falan boş gibi geliyor bana, yere düşse bile kirleniyor. Biz insanoğlu kar'ı bile kirlettik arkadaşım.
Güzel ve anımlara dönük bu yazı için de teşekkür ederim...
@Yaşamın Kıyısında,
Sil63'ten günümüze gelinceye değin ne kışlar, baharlar!.. ve ne çok anılar sığdırdınız kim bilir yaşamınızın içine!.. o günlerin Beylerbeyi'ndeki bahçeli ahşap evinizde geçirmiş olduğunuz kış mevsimlerini ben de bir an gözümde canlandırmaya çalıştım Nur Hanım!.. İstanbul daha sakin, doğa daha el değmemiş ve insanlar daha bir saf!.. daha doğaldılar tahminimce... Her geçen gün kirlenen dünyamızda kirlilik hayatın her aşamasında artık!.. siyasetten, ilişkilere, yediğimiz yiyeceklerden, içeceklere kadar.. suda, havada, denizlerde alabildiğine kirlilik var her yerde!. doğa bir şekilde şimdilik tolare ediyor olumsuzlukları...döngüsünü tamamlıyor yine de.. peki ya insan!
hâl böyle olunca insan nasıl özlem duymaz ki geçmişe, geçmişteki her şeye..
Sizi anılarınıza yolculuğa çıkardım sanırım .) bir de bu anıları, içten anlatımınızla sizin kaleminizden okumak biz okurlarınız için de çok başka bir duygu olacaktır. Belki yazarsınız bir gün.. Değerli yorumunuz için ben teşekkür ederim Nur Hanım.. Esenlikler dilerim..