4 Kasım 2015 Çarşamba

Hadrianoupolis Mozaik Cennetinden izler ve yansımalar


Yakın bir tarihte gerçekleştirdiğimiz SafranboluAmasra Gezimizin (İstanbul’dan hareketle Bolu üzerinden, Gerede, Karabük,  Safranbolu ) yol seyri esnasında bir de sürpriz bir antik kent ziyaretimiz oldu. Sürpriz dememin nedeni, ne elimizdeki kaynak kitaplarda ne de gezi öncesi yaptığımız ön hazırlık ve araştırma aşamalarında böyle bir antik kentten söz ediliyordu. Arkeolojiye meraklı gezginler olarak, Karabük’e doğru ilerlerken Eskipazar yolunda karşımıza çıkan ‘Hadrianoupolis Antik Kenti’ yazılı kahverengi tabela bizi yoldan çıkarmaya yetti ;) böylece tabelanın işaret ettiği yöne hiç düşünmeden hemen sapıverdik ;) fırsat bu fırsat, bizim çekim merkezimiz olan şu kahverengi tabelalarda olmasa!.. gezilerimizin rengi nasıl olurdu acaba ;))
Ve çok geçmeden 2-3 km sonra Antik Kentin bulunduğu alana vardık. Burası çok da uzak olmayan yakın bir tarihte keşfedilmiş ve 2003 yılında antik kenti kurtarma kazılarına başlanılmış. Antik kentte ortaya çıkarılan yazıtların 'emsalsiz'  oluşu ve günümüzde başka bir örneğinin bulunmayışı üzerine burası öncelikle sit alanı olarak koruma altına alınıyor. Ve akıllara ister istemez, Kuzeybatı Anadolu’nun klasik antik çağlardaki sosyo-ekonomik yapısı, kültür tarihi ve arkeolojisi üzerine bugüne değin neden çok durulmamış olduğu sorusunu da beraberinde getiriyor. 
Paphlagonia Hadrianoupolis’i olarak adlandırılan antik kent, bugün Karabük ili, Eskipazar ilçe merkezinin batısında “Viranşehir” mevkii ve çevresindeki arazi üzerinde dağınık bir şekilde konumlanan Budaklar, Büyükyaylalar, Çaylı ve Baytarla köylerini kapsıyor.(Hadrianoupolis haritada bkz) 
Hadriapanolis; Helenistik Roma, Bizans, Osmanlı dönemlerinde kent yaşamını sürdürmüş. En önemli dönemi ise Bizans çağı olmuş.
Eskipazar’da yaşayan ilk halkın Proto-Hititler olduğu kabul edilmektedir. Küçük Asya (Asianic) kavimlerinden olan Proto-Hititler aynı zamanda Orta Asyalıdırlar. M.Ö. 5000’den itibaren Anadolu’ya gelerek Hisarlar eteğinde şehir krallıkları kurarak ilk siyasi hayatı Anadolu’da başlatırlar. Eskipazar’ın antik devirde adı, Hadrianapolis olarak geçmektedir. Kuruluş tarihi ise İskender’in ölümü olan M.Ö. 323’ten sonraya kadar uzanmaktadır. 
Makedonya İmparatorluğu’nun parçalanmasıyla oluşan yeni devletlerden Paflagonya Devleti, Eskipazar’ı sınırları içerisinde (şimdiki Eskipazar’a 5 km. uzaklıktaki) Budaklar Köyü Hacamatlar Mahallesinin bulunduğu yerde, Hadrianapolis Antik Kentinin kalıntılarının olduğu bu alandadır.

Bu kentin kurulduğu yerin genişliğine bakıldığında, 6 büyük merkezden birisinin olduğu hemen belli oluyor. M.Ö. 63 yılında buraya Romalılar hakim olmuşlar. Yine Budaklar Köyü çevresindeki kalıntılarda da Romalılara ait yapılar ve mezarlar bulunmuş.  Ayrıca, bu kalıntılar içinde mahzenler, saray merdiveni kalıntıları ve hamam harabeleri mevcuttur.
Hadrianapolis - Paflagonyalılar ve Romalılar devrinde önemli merkezlerden biri olmuş.  Daha sonra, Selçuklular, Hadrianapolis’i ele geçirmişler. Harap ve yıkılmış bir şekilde ele geçirildiği için kent, bu yüzden Selçuklu devrinde ‘Viranşehir’ adıyla anılmış. Budaklar Köyü Hacamatlar Mahallesindeki kalıntılardan; alt alta mezar yapıları, yine diğer barınak kalıntılarının altından diğer bir kalıntı daha çıkması, burada birçok kavmin yaşadığını ve aynı zamanda kentin birkaç kez yıkılmış ve yeniden yapılmış olduğunu ortaya koymaktadır. Kalıntılar arasında; Selçuklular devrine ait sarnıç ve kiremitten yapılmış bina kalıntıları, yapım tarihi Romalılar’a kadar uzanan bir de çeşme bulunur.

Selçukluların Yıldırım Beyazıt’ın Candaroğulları Beyliğini Osmanlı Devletine katmasıyla, Viranşehir Osmanlı Devletine geçer. Osmanlı İmparatorluğu döneminde sancak beyliği (Mutasarrıflık) olan Eskipazar, 1692 yıllarına kadar Bolu’ya bağlı olup 1811 yıllarında yapılan yeni düzenlemelerle de yine Bolu İlinin bir idari birimi olmuş. 1811-1864 yıllarında Viranşehir bir sancak merkezi ve Bolu ile müşterek bir yönetim altında imiş. Viranşehir ile Gerede arasında bulunan köyler aynı dönemde "Ulak" adı altında ilçe yapılmış ve Bolu’ya bağlanmış. 1845 yılında Abdülmecit döneminde ise kasaba teşkilatının kurulmasıyla “Mecidiye” adını almış. 1864 yılında vilayetlerin teşkiline ait bir Nizamname çıkarılır, eyalet sistemi kaldırılır ve Eskipazar, 1894 yılında Bartın ve Safranbolu İlçelerinin bağlı olduğu, adının da Viranşehir Sancağı olduğu kaydedilmiş. 1908 yılında 2. Meşrutiyet ilanından sonra Eskipazar Çankırı’nın bir idari birimi olmuş. Cumhuriyet dönemi ile birlikte bucak olmuş, pazarının eskiliği dolayısıyla şimdiki adı olan Eskipazar adını almış ve Çerkeş ilçesine bağlanmış.
Hadrianoupolis Antik Kenti ve M.S. (5-6. Yüzyıl) Bizans Kilisesi
Günümüze gelecek olursak eğer;    29 Eylül 2003 tarihinde Budaklar Köyü Hacı Ahmetler Mahallesinde  Hadrianapolis Antik Yerleşim yerinde kurtarma kazısı başlatılmış. Kazı çalışmalarının ilk günlerinde M.S. 5. ve 6. Yüzyıl’da Erken Bizans Dönemi’ne ait 15x25 metre ebatlarında kilise kalıntısı bulunmuş.
 
Biz de önce Hadrianapolis Antik Yerleşim yerinde kapalı mekânda yer alan kilisenin içini geziyoruz. Özellikle içeride günümüze kadar sapasağlam gelebilmiş değerli mozaikler dikkatimizi çekiyor.  
Öyle ki burada yapılan kazılarda gün yüzüne çıkarılan mozaiklerin Anadolu’da benzerinin bulunmaması nedeniyle, mozaiklerin üzerine önce özel bir örtü örtülüp, üstüne de yaklaşık 20 santimetre kalınlığında kum örtüyle kapatılmış. 
 tavus kuşları, üzüm salkımları, çiçek figürleri
Bugüne kadar açığa çıkarılan mozaiklerle karşılaştırıldığında, Karadeniz’in Zeugması olmaya aday Hadrianoupolis Antik Kenti'nin sadece Karadeniz Bölgesi değil, ülkemiz için de zengin bir mozaik merkezi olduğunu görüyoruz ve; ‘kesinlikle burayı Turizm Bakanlığı'nın daha da özenli bir şekilde mercek altına alması ve koruması gerekir’ diye düşünmeden de edemiyoruz. 
Hadrianoupolis’te ortaya çıkarılmış olan yapılar içinde erken Bizans Dönemi’ne ait olan Kilise’nin içindeyiz artık. Biz kilisenin içinde gezinirken, buranın güvenliğinden sorumlu görevli bize dilinin döndüğünce antik kentin tarihi ve çıkarılan buluntulara dair bilgiler veriyor.
Kilise A ve B yapısı olarak iki bölüme ayrılmış. A yapısı mozaiklerinde “Nuh’un Gemisi” sahnesine ait hayvan tasvirlerini görüyoruz
Mozaikler muhteşem. Panoların sağlam olanlarında fil, tavus kuşu, geyik, grifon, kaplan, benekli tavuk, kuş ve karaca gibi hayvan figürleri işlenmiş. Grifon betimi ise öğrendiğimize göre, içerdiği anlam itibariyle diğer hayvan figürlerinden ayrılıyormuş.(yandaki foto) 
Kilise B de yer alan bir diğer mozaik teması ise apsis zemininde yer alan paradeisos sahnesidir. Apsis içinde iki tavus kuşu bir kaptan su içerken betimlenmiş. 
iki tavus kuşu bir kaptan su içerken
Antik Çağlarda halk arasında tavus kuşunun etinin çok geç çürüdüğü, hatta çürümediği inancı egemendir. Bu nedenle tavus kuşu, ölümsüzlük olgusunu güçlendirir. Roma Dönemi’nde ise ruhları tanrıların katına taşıyan kutsal kuşun tavus kuşu olduğundan bahsedilir. Yine Romalılarda evlerinin bahçelerinde ve mezar anıtlarının duvarlarında tavus kuşlarının gösterişli bir şekilde resmedilmesi birer soyluluk belirtisi olarak görülmüş. Bu durum Roma’nın görkemli bahçelerinin, Hıristiyan sanatında cennet bahçesine dönüşmesi olarak tanımlanıyormuş.
Kısmen sağlam olarak günümüze ulaşan erken Bizans Dönemi’ne ait olan Kilise B’nin naosunda yer alan *personifikasyon betimli pano içindeki mozaikler ise görülmeğe değer. (*Personifikasyon: Antik Çağ Mozaiklerınde ‘soyut bir düşünceyi ya da imgeyi’ sembolizm ve kişileştirme. Aşağıdaki foto.) 
 Hadrianoupolis Kilisesi B, Phison, Tigris ve Euphrates Personifikasyonları

(Yukarıdaki fotoğrafta aşağıdan yukarıya, sırası ile ...
Geon Personifikasyonu örtünün altında olduğu için göremiyoruz. )
Hadrianapoulis Antik Kentinde yapılan kazılarda, Anadolu tarihinde ilk defa olmak üzere; Antik çağdaki Hıristiyanlık inancına göre kutsal olan ve Cennette var olduğuna inanılan 4 kutsal nehrin mozaik yazı ile isimlerine rastlanmış. Bu nehirler :“Geon”, “Phison”, “Tigris”  ve “Euphrates” tir.
Gelelim; PAPHLAGONIA HADRIANOUPOLIS’i Mozaik Cenneti’ndeki Cennet Personifikasyonları’nın bize anlattıklarına! 
Tevrat'ta konusu geçen yaratılış bahsine göre Rab, günümüzde Yemen’in bir şehri olan Aden’e cennet bahçesi yaptırmış ve her türlü ağacın ve bitkinin bulunduğu bu bahçeye, yaratmış olduğu ilk insan olan Adem’i koymuştur. Aden’den bahçeyi sulayan bir nehir çıkar ve bu nehir dört kola ayrılır. Phison Havilah’ı (Arab Yarımadası), Geon Ethiophia’yı(Afrika), Tigris (Dicle Nehri) ve Euphrates (Fırat Nehri) ise Assur’u (Anadolu ve Mezopotamya) sarar. Tevrat’ta geçen yaratılış konusu, Hıristiyanlık sanatında da yer bulmasının en güzel kanıtlarından bir tanesini göstermektedir. Bu yüzden kilisenin B yapısının zemininde de cennet bahçesi ve yaratılış konuları anlatılmaktadır.(*) 
***** 
 Hadrianoupolis Kilisesi B, PHISON Personifikasyonu
(Havilah, Arab Yarımadası) 

*****
Hadrianoupolis Kilisesi B, TIGRIS (Dicle Nehri) Personifikasyonu

*****
Hadrianoupolis Kilisesi B, EUPHRATES (Fırat Nehri) Personifikasyonu

*****

Hadrianoupolis Kilisesi B, GEON (Afrika) Personifikasyonu (*)

Hıristiyanlık inancına göre antik çağda cennette olduğuna inanılan
4 büyük nehrin isimlerinin yazılı olduğu 
 “Geon, Pphison, Tigris ve Euphrates”  (Personifikasyon) mozaikleri...

*****
 
Kilise B yapısı içinde yer alan diğer önemli mozaik de güney nefte yer alan inek figürüdür. Bir pano içerisine yerleştirilmiş olan figür, cennetin kutsal bir su kaynağından su içerken betimlenmiş. Su içerken yüzünün suya yansıtılmış olması da bir hayli dikkat çekici. İnek kendisiyle yüzleşiyor olmalı J
Kilise tabanındaki mozaikli alan içinde yine bir de adak yazıtı bulunuyor. Bu yazıtta ise;  
“Sadık saray muhafızı Himerios ile pek onurlu ve değerli Valentina'nın adağıdır” ibaresi geçmekte imiş. 
‘Himerios’ ise bir “Skholarios”, yani bir İmparatorluk muhafızı olduğunu ve bu ismin filolojik ve prosografik olarak yalnızca İ. S. 6. yy.’da görüldüğü fark edilmiş. Ayrıca yazıtın devamının bir yerlerde olabileceği de düşünülmekte imiş. 
Kilisede bizim göremediğimiz ve büyük bir ihtimalle örtülerin altında olan atrium duvarının en altındaki taşların dış yüzünde ise;  en az 10 satırlık Yunanca yazıt bulunuyormuş. 
Ayrıca kilise giriş kapısında ise tabana gömülü, (tabula ansata şeklinde) bir yazıtta; 
“Burada anısı azizler arasında yer alan Iordannes yatıyor”  ibaresi yazılı imiş. 
Döneminde oldukça gelişmiş bir şehir olduğu, sit alanı içinde bulunan mermer sütun ve sütun başlıklarından ve yapıların mimarı özelliklerinden anlaşılmakta. Sit alanı içinde çok sayıda sikke bulunmuş. Yeri bilinmeyen fakat tarih kitaplarında şehir adına paranın basıldığı bir darphane olduğundan bahsediliyormuş. Yağmur yağdığında yağmur ve sel sularının sikkeleri ortaya çıkardığı ve sit alanı içinden geçen çaya bu sikkelerin taşınarak yok olduğu bölge sakinleri tarafından dillendirilmekte imiş. 
 *****
 *****
 Hadrianoupolis Antik Kenti 
Kilisenin içindeki keşiflerimizi tamamladıktan sonra artık antik kent kalıntılarını görebiliriz. Antik kent büyük bir yerleşim alanına yayılmış. 
Dışarıya çıkınca görevlinin rehberliğinde ve sadık arkadaşı ile birlikte mahzenler, saray merdiveni kalıntıları ve hamam harabeleri sığınak ve su kanalları kalıntılarını, kaya mezarlarının hepsini olmasa da yakın lokasyonda karşımıza çıkan kaya mezarını görüyoruz.
Hadrianoupolis Kaya Mezarı
Eskipazar ilçe merkezinin batısında bulunan Hadrianapolis (Viranşehir) harabeleri içinde ve çevresinde yer alan pek çok kaya mezarı olduğunu öğreniyoruz. Bu kaya mezarları iki sıradan oluşuyormuş ve bu yüzden Delik Kaya Mezarları olarak adlandırılmışlar. Boyutları 2x2x1 m. ebadında olup aralarında birer ölü sediri bulunuyormuş. Görevli bizi yakın lokasyonda yer alan ve tavanları kubbemsi olan bir kaya mezarını götürüyor. 
Hadrianoupolis Kaya mezarının iç kısmı
Yüksek tavanlı ve oda tonozlu olan bu kaya mezarlarının
Roma Devri’ne ait olduğu, bulunan kitabelerden anlaşılıyormuş.

Hadrianoupolis Antik Kentinin yaşam alanları.. 
Asırlık taşlar bunlar!. 

*****
Bu mekanlarda bir zamanlar, kim bilir ne hayatlar yaşandı! 
Çevrede ayrıca  Asar Kalesi ve  Kaya Tünelleri de bulunuyormuş. Gidemesek de bu bilgiler de bizim için önemli oluyor.
Medeniyetlerin, kavimlerin ve kültürlerin beşiği olan Anadolu toprakları, tarihi açıdan sahip olduğu bu zenginliği ile bir turizm cennetidir. Paphlagonıa Hadrianoupolis Antik Kenti bir mozaik cenneti olmasının yanı sıra ayrıca taşıdığı misyonu ile (inanç turizmi)  açısından da önemli bir potansiyele sahiptir.  Temennimiz, bu antik kentin Kültür Bakanlığı tarafından çok daha geniş kapsamlı bir çalışma ve daha donanımlı ekiplerce koruma altına alınması ve bir an önce turizme kazandırılması olacaktır. 
Böylece Safranbolu’ya varmadan önce çok daha uzak geçmişe, tarihin derinlerine, antik çağlara kadar uzanıp, asırlık taşlara ve cennetin kutsal suyundan içen tavus kuşlarının ‘ölümsüzlük’ sembollerine ‘selam’ vererek biz de böyle bir ruhani ortamdan nasibimizi alarak yolumuza devam ediyoruz J
Ve.. iyi ki ‘yoldan çıkmışız’ ve rotamızı bu yöne çevirmişiz diyoruz, iyi ki!. 
Yeni rotalar, yeni keşiflerde görüşmek üzere ;)  
Esin Bozdemir

 SAFRANBOLU - AMASRA TURU

Yardımcı Kaynaklar: (*) Aktüel Arkeoloji 39. Sayı 'Renkli Taşların Dili MOZAİKLER' Web: İnt. (**) Kültür Portalı  - ( Personifikasyon: Antik Çağ Mozaiklerınde ‘soyut bir düşünceyi ya da imgeyi’ sembolizm ve kişileştirme)

5 yorum:

  1. Ah, fırsat olsa da bütün antik kentleri gezebilsem! Belki yolumuz bir gün Hadrianoupolis'e düşer. Teşekkürler paylaşım için Esincim. Bence önemli bir bilgi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @sezer eser perker,
      Ülkemiz hem doğası hem de kültürel renkliliği ve arkeolojik eserleriyle birer cennet Sezer'cim. Kim bilir keşfedilmeyi bekleyen daha ne çok antik kentlerimiz var yerin altında. Dilerim yolunuz düşer, ve o güne kadar antik kentte gereken düzenlemeler de yapılmış olur. İnanç turizmi açısından büyük bir potansiyel burası...Ben teşekkür ederim..

      Sil
  2. Sayfanı seviyorum. Benim gibi tarih ve doğa düşkünü biri için yeni ufuklar açıyor yayınların.
    Tavus kuşunu genelde yalnız başına bir mezar ya da bir nekropol girişinde de gördüğüm olmuştu. Definecilerin de bu işaretlerin peşinde olduklarını okumuştum. Bakire prensesin mezarı olduğundan mücevheratının mahzen içerisinde olduğuna dair yaygın bir inanış var.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Yazdan Kalan,
      Antik kentlerin bize anlatacağı ne çok şeyler var değil mi!. Bu kentleri dolaşmak inanılmaz heyecan veriyor. Hayatın gizlerini, mitlerin esrarengiz sırlarını keşfetmek etkiliyor. Tek temennimiz böyle önemli antik kentlerin devlet eli ile gereken desteğin verilmesi ve daha da korunaklı bir şekilde define avcılarının vandallığına fırsat vermemek olacaktır. İnanç turizmi açısından bu ve bunun gibi daha pek çok antik kentin ülkemiz ekonomisine katkısı büyük olacaktır. Değerli yorumunuz için ben teşekkür ederim.. Esenlikle...

      Sil
  3. Ne şaşırtıcı, bir o kadar da harika bir keşif olmuş Esinciğim. Hadrianoupolis'ten sizin sayenizde haberimiz oldu.
    Böylesi kapsamlı ve değerli bir antik kentin varlığının neredeyse yok sayılıp yalnızca kahverengi bir tabelada bulunması inanılacak gibi değil. Bu işin sorumlularını şiddetle kınıyor, ''Yazıklar olsun'' diyorum.
    Mozaikleri tek tek inceleyip hayran kaldım. Aktardığın geniş kapsamlı bilgiler ve güzel görsellerin için çok teşekkürler.
    Arkeolojiye gönül vermiş ruhuna ve emeğine sağlık..
    Sevgiler Esinciğim...

    YanıtlaSil