4 Mayıs 2016 Çarşamba

Ya Hızır yetiş imdadımıza!

Baharın geldiğini bize müjdeleyen Hıdrellez, yine güzel masallar anlat bize!. Anlat ki, çiçeklensin bahçelerimiz, şenlensin gönüllerimiz. Şu çivisi çıkmış dünyanın, çivisi çıkmış ülkesinde, güneşin altında eriyip giden karlar gibiyiz. 
Baharı gül kokuları içinde yaşamak dururken, barut kokuları ve şarapnel parçaları içinde yaşamak, yaşamak değil ki!. Ne insanlığa, ne uygarlığa, ne de bahara yakışan bir panorama bu. Bir yanda mevsimler, hiç durmaksızın kendi rutin döngüsünü tamamlamakla meşgul... bir yanda ise kör kuyular içinde, yılanlar, çiyanlar arasındayız adeta..  Nerde kaldı ab-ı hayat!
'Uygarlıklarımız Tükendiğinde'; bir yandan küresel ısınma, enerji kaynakları ve doğal felaketlerle, bir yandan da yanlış ve çıkarcı politikaların doğurduğu ekonomik ve siyasal krizlerle mücadele eden insanlık için bir yol haritası niteliğinde olan Maalouf’un; "Çivisi Çıkmış Dünya"...kitabını işte bu yüzden mutlaka okumalı, yaşadıklarımızı sorgulamalı, ne, nedir ? Ve hiç bir şekilde asla umutsuzluğa düşmemeli! daha çok çalışarak, bilgilenerek, arınarak, aydınlanarak, mücadele ruhunu kaybetmeden yola devam etmeli!. Kitap hakkında daha önce yaptığım tanıtım burada.  
Ve  5 - 6 Mayıs tarihlerinde kutlanılan Hidrellez geldi, kapımıza dayandı. Kaf dağının ardında yaşanan masallara benzer Hıdırellez. Aslında Kafdağları’na kadar uzağa gitmeğe gerek yok, bizim öykümüz Kazdağları’nın eteklerinde yaşanıyor. 
Şimdi ben  'Yetiş imdadımıza Ya Hızır!' diyorum. Ve;
'Gül kokulu Hıdrellez Masalı' nı anlatarak, barış dolu, aydınlık bir baharı yaşayalım yeniden diliyorum...
devamı 
Esin Bozdemir