29 Mayıs 2018 Salı

Kültür ve Sanatın, Bilimin ve Sevdanın Şehri AMASYA

Ortasından Yeşilırmak’ın cömertçe akıp geçtiği, zirveleri bulutlara uzanan dağların arasında, zümrüt yeşili bir vadi içinde, 7500 yıllık bilinen tarihi ile Anadolu’nun en eski yerleşimlerinden biri olan Amasya tarih boyunca insanlığa ışık tutmuş, nice şahsiyete yurt olmuş, krallara başkentlik yapmış, padişahları, sultanları ağırlamış, alimler, bilim adamları, sanatkârlar, şairler yetiştirmiş ve şehzadelerin eğitim gördüğü bir kültür merkezi olmuş.
* Bu şehir ki; antik çağın ünlü Coğrafyacısı Strabon’un doğduğu, 
* Tıp ilminin en değerli eserlerini veren ve Darüşşifası’ndaki çalışmalarıyla 13. Yüzyılın en önemli Cerrahı, Tıp adamı Sabuncuoğlu Şerafettin’in şifa dağıttığı,  
* Güzelliği kadar, zekâsı ve sanatçı yönüyle yaşadığı çağı etkilemiş hatta adını Venüs’e yazdırmış olan ilk Türk kadın şairi Mihri Hatun’a esin olan,  
* Ve dillere destan aşkı uğruna dağları delen Ferhat’ın şehridir.  
* Ama bu şehre asıl damgasını vuran 22 Haziran 1919’da ilan ettikleri Tamim’le tüm dünyaya kararlılıklarını gösteren Milli Mücadele’deki yeri ile Mustafa Kemal ve arkadaşlarının tarihe damga vurdukları müstesna bir şehirdir.  
* Tabi mis kokulu ‘misket elması’ ile de meşhur olan bu şehir saydıklarımdan çok daha fazlasıdır!.
 Doruklarında 'Harşena Kalesi', sırtlarında 'Kralkaya Mezarları'
surların üzerinde 'Yalıboyu Evleri', 'Alçak Köprü'sü ve 
Yeşilırmak üzerindeki 'Su Değirmenleri' ile Amasya Panoraması
Bu şehri ilk gördüğüm anda, neden kralların, sultanların, şehzadelerin burayı yurt edindiğini ve ilk kadın Divan Şairimiz Mihri Hatun’a ilham verdiğini çok daha iyi anlamıştım. Ancak bunca hayranlığıma karşılık niye bu şehri tanıtmak için bu kadar gecikmiştim!. evet.. hiç boş durmuyor, okuyor, araştırıyor ve geziyoruz. Gezdiğimiz, gördüğümüz yerleri mütemadiyen yazıyorum...ama bu şehri ne zaman yazmak istesem sanki hep bir şeyler giriyordu araya! doğrusu biraz sitem ettim kendime! öylesine muhteşem bir coğrafya üzerine kurulmuş ki Amasya, onu gördüğünüzde ne demek istediğimi siz de daha iyi anlayacaksınız. Çünkü bu şehre hayran kalmamanız imkânsız. Demek ki gün bu günmüş!  
Biz bu şehre ilk ziyaretimizi 2015 yılında gerçekleştirmiştik. Doğu Anadolu gezimizin destinasyonları içinde Amasya'ya da yer vermiş ve bir gün kalmıştık Amasya’da. Yeşilırmak’ın iki yakasına kurulmuş, sur duvarları üzerine doğal dokuyu bozmadan inşa edilmiş -Osmanlı dönemi sivil mimari örnekleriyle bezeli - tarihi yalıboyu evleriyle, Kalesi, kaya mezarları, köprüleriyle, Selçuklu ve Osmanlı’dan kalma görkemli anıtlarıyla, hanları ve hamamlarıyla… Amasya, her bir köşesi buram buram tarih kokan görüntüsü içinde bir açık hava müzesiydi adeta. Köklü tarihi ve zengin kültürüyle bir günün bize yeterli gelmeyeceğini  görmüş ve ayrılırken bu şehirden bir kez daha gelmeyi kendimize söz vermiştik.
Biz sözümüzü tuttuk ve ilk ziyaretimizin ardından iki yıl sonra yaz başında bir kez daha ziyaret ettik Amasya’yı ve bu defa şehrin hakkını vererek gezdik. O halde gezginin seyir defterini açabiliriz artık.  
İstanbul’dan hareketle bu defa Batı Karadeniz destinasyonları içinde Amasya’ya gitmek üzere henüz gün aydınlanmadan yola koyuluyoruz ve aralarda molalar vererek yaptığımız yolculuğumuzun ardından öğle saatlerinde Amasya’ya varıyoruz.  
Bir önceki ziyaretimizde olduğu gibi yine Yeşilırmak kenarında ve tarihi sur duvarları üzerine kurulu olan ahşap çatılı, kerpiç dolgulu, cumbalı ve oluklu kiremitlerle örtülü, avlusunda su kuyusu ve ocak bulunan, Osmanlı evlerinin bütün özelliklerini bünyesinde taşıyan sevimli mi sevimli Yalıboyundaki konakların birinde konaklıyoruz. Bu konakların pek çoğu günümüzde butik otel ve pansiyon olarak hizmet veriyor. Biz de tercihimizi bu konaklardan yana kullanıyoruz. İstiyoruz ki tarihi her şeyiyle doyasıya yaşayalım.
Amasya’ya vardığımızda gün yarılansa da önümüzde bir yarım gün daha var. Odamıza yerleştikten sonra, kısa bir dinlencenin ardından atıyoruz kendimizi Amasya’nın Yalı boyu sokaklarına.
Tarihi şehrin iki yakasını dolaşmadan önce, ayağımızın tozuyla şehre hakim olacağımız Harşene Kalesi’ne çıkmak üzere; Yalıboyu sokakları arasından, kale yönünü işaret eden tabelaların kılavuzluğunda tepe noktasına kadar olmasa da Kral Kaya Mezarlarının olduğu seviyeye kadar basamak basamak çıkıyoruz. 

Kaleye çıkarken II. Bayezid Külliyesi'nin görüntüsü


antik basamaklarla yukarıya çıkarken....
ardımızda kalan Amasya


Amasya (Harşena) Kalesi

Amasya Kalesi Helenistik dönemde yapılmış.
Şehrin savunmasına en uygun olan Harşena Dağı üzerine kurulmuş.
Erken Tunç çağından itibaren (M.Ö. 3200)
diğer uygarlıklar (Roma, Bizans ve Selçuklular)
 tarafından da kullanılmış.


Harşena Kale’ye bir hayli yakın mesafeden
 şehrin muhteşem görüntüsü.

Tepede salaş bir kafe gözümüze çarpıyor biz de kendimize bir çay içimlik küçük bir mola veriyoruz. Bu arada siz harika manzaraya bakarken, ben de size kısaca Amasya tarihinden bahsedeyim. 
Kralkaya Mezarları
Amasya’nın tarihi oldukça eski. Öyle ki tarihi Kalkolik çağa kadar uzanıyormuş. Bunu da gördüğümüz şu Kaya Mezarlarından anlayabilmek mümkün. 7500 yıl boyunca sayısız topluluk, devlet ve medeniyete ev sahipliği yapmış Amasya; Hititler, Frigler, Kimmer-İskitler, Med-Persler, Pontuslar, Roma ve Bizanslılar, Türklerden önce buraya yerleşmiş. Anadolu’nun 1071 yılında başlayan Türkleşme sürecinde Melik Ahmed Danişmend Gazi Amasya’yı alarak burada ilk Türk egemenliğini kurmuş. Uzun sürede Danişmed-Selçuklu egemenliğinde kalmış. Yıldırım Bayezid döneminde ise Osmanlı topraklarına gönüllü katılmış.
Antik çağ yazarı Strabon'un verdiği bilgilere göre, Helenistik dönemde, Harşena Dağı'nın güney eteklerindeki kalker kayalara oyulmuş olan bu kaya mezarları Mitridat Krallığı zamanında krallar adına yapılmış olan anıt mezarlarıdır. Yeşilırmak boyunca bu şekilde tam 23 adet kaya mezarı bulunuyormuş.. 
Antik merdivenlerle basamak basamak çıktığımız Kralkaya Mezarlarının en büyüğü üstteki fotoğrafta gördüğünüz mezardır. Bu mezarlar tarihin kargaşalı olduğu dönemlerde hapishane ve cezalandırma amacıyla kullanılmış. Bir kez de bulunduğumuz noktadan şehre bakıyoruz.

Yeşilin her tonunu bünyesinde taşıyan bir doğa harikası, Yeşilırmak 
Dağların arasından ince bir gerdanlık gibi akıp geçiyor. 
Ve; 'onlarca medeniyete, kültüre ve sevdaya ben şahidim!' diyor.


Yeşilırmak'a paralel Harşena Dağı'nın eteklerinden bir de tren geçiyor :) 
Ne çok atraksiyonu var Amasya'nın! Sevdim bu şehri ben :)
Harşena Kalesi sırtlarından muhteşem Amasya şehrini kuşbakışı seyrettikten sonra müze kapanmadan biran önce Özel Şehzadeler Müzesi'ni gezelim istiyoruz.
Şehzadeler
Şehzade Sancağı ilan edilen Amasya (1386) bu ünvanını uzun yıllar korumuş. Bu süre içinde 7'si sonradan padişah olarak Osmanlı tahtına oturan 12 Şehzadeyi Vali olarak ağırlamış. 14. Yüzyılın başlarında Ankara Savaşıyla birlikte kısmi bir dağılma yaşasa da Çelebi Mehmed Osmanlıyı yeniden toparlayıp uzun yıllar bu şehirde valilik yapmış.  
Eski sur duvarları üzerine kurulmuş olan iki katlı müzenin alt katı Amasya'da valilik yapan ama sultan olma fırsatı bulamayan şehzadelere ayrılmış. Üst kat ise Osmanlı Devleti'nde Sultan olan Şehzadelere ayrılmış.  
Sultanlar

Ortadaki Osmanlı'nın 4. Sultanı: Yıldırım Bayezid (D. 1360 - Ö.1403)
Sağdaki Osmanlı'nın 5. Sultanı: Sultan Çelebi Mehmet (D. 1386 - Ö. 1421)
Soldaki Osmanlı'nın 8. Sultanı II. Bayezid Han (D. 1447 - Ö. 1512)
Babası; Fatih Sultan Mehmed
*
Görselde yer almayan ancak Amasya'da eğitim almış olan diğer Osmanlı Sultanları 
Osmanlı'nın 6. Sultanı: II. Murat (D.1404 - Ö. 1451)
Osmanlı'nın 7. Sultanı: Fatih Sultan Mehmet Han (D. 1432 - 1481)


Soldaki Osmanlı'nın 9. Sultanı: Yavuz Sultan Selim (D. 1470 - Ö. 1520)
Sağdaki Osmanlı'nın 12. Sultanı III. Murad ( D. 1546 - 1595)
* Balmumu heykeller Heykeltraş Adil Çelik tarafından altın oran tekniğine uygun olarak üretilmiş.  
Şehzadeler Müzesi'ni ziyaret ettikten sonra aynı sokak üzerinde bulunan ve yöresel yemekler yapan bir mekân dikkatimizi çekiyor ve hiç düşünmeden  Şems-i Tebriz’in anlamlı sözlerinin çekim gücüyle de şu kapının altından geçerek içeriye adımımızı atıyoruz. 

"Kapımıza vuran değil, gönlümüze vuran buyursun" 
                                                                                                          * Şemsi Tebrizi
Konak restoranın Yeşilırmak’a bakan masaları dolu olsa da hiçbir yere kıpırdamaya niyetimiz yok!. kısa bir bekleyişin ardından bu defa, restoranın bahçe bölümüne yöneliyoruz ve ortasında kuyusu,  etrafında elma ağaçları ve çiçeklerle bezeli çok şirin avlusunda boş bir masa bulup oturuyor ve hemen siparişlerimizi veriyoruz. Bu esnada fotoğraf çekmek hiç aklıma gelmiyor ancak bu satırları yazarken o sıcak atmosfer bir kez daha gözümün önüne geliyor! 'bakır tencerelerde dumanı tüterek bize doğru gelen seyyar ocaklar, havaya yayılan miss kokular!!! ' - çok acıkmışımız, bir an önce karnımızı doyurup yeniden enerji toplamak istiyoruz.  
Amasya Yalıboyu Evleri ve 
Yeşilırmak üzerinde su değirmenleri
Veee artık karnımız tok, sırtımız da pek, o halde otele gitmek için acele etmemize gerek yok. Henüz hava kararmadan biraz da kıyı boyunda dolaşıp, gün batımına karşı Yeşilırmak’ı seyredelim diyoruz.
 II. Murad (1404-1421)

Sultan Çelebi Mehmed'in oğlu. Amasya'da doğan II. Murad
1413'te Amasya'da Sancakbeyi (Vali) olur. 1419'da ise babasının ölümü ile
17 yaşında iken Osmanlı Devleti'nin başına geçer. 
Yeşilırmak'ın her iki yakası da çok güzel. Bir tarafta 2 katlı ahşap cumbalı geleneksel tarihi evler, bir tarafta da tarihin ünlü şahsiyetlerinin büstleri, heykelleri ile düzenlenmiş birer açık hava müzesi görünümü içinde bir kıyı şeridi... 
Hazeranlar Konağı
Kral Mezarları bu yakadan da çok güzel görünüyor. Altta ise (sağdaki beyaz konak) meşhur Hazeranlar Konağı yer alıyor. Yeşilırmak şeridinde ve Roma dönemi sur duvarları üzerinde yer alan Hazeranlar Konağı 1865 yılında Amasya Mutasarrıfı Ziya Paşa'nın Defterdarı Hasan Talat Efendi tarafından yaptırılmış. Hasan Talat Efendi'nin kız kardeşi Hazeran Hanım uzun yıllar bu konakta yaşadığı için, konağa da bu yüzden 'Hazeranlar Konağı' adı verilmiş. 
Yavuz Sultan Selim
Sultan Beyazıd'ın oğludur. 1470'de Amasya'da doğar.
11 yaşına kadar Amasya'da babasının yanında kalır ve 
burada iyi bir eğitim alır. Daha sonra Trabzon'a vali olur.
1512'de babası tahttan iner ve onun yerine 
Osmanlı Devleti'nin başına geçer.

***
Yavuz Sultan Selim'in şahane büstü (1.Selim) Yeşilırmak sahil şeridinde, arkada Kral Kaya mezarları ve tarihi Yalıboyu evleriyle görüntü çok hoşdeğil mi!.

Yerli ve yabancı turistleri gezdiren teknelerden biri
bu teknelerin bazılarına da 'Saltanat Kayığı' adı verilmiş.
Bu arada bizim Haziran'ın ikinci haftası içinde gerçekleştirdiğimiz bu gezimiz Amasya’da her yıl düzenlenen 12-22 Haziran Atatürk Kültür ve Sanat Haftasına ve Kiraz Yarışmasına denk geliyor. Bu yüzden akşam saatlerinden itibaren şehirde gözle görülür bir hareketlilik dikkatimizi çekiyor.  Yurt içinden ve yurt dışından gelen sanatçılar, bürokratlar ve turistleri görüyoruz. Esnafta hazırlıklar var. Meydanlarda ve sahil şeridinde tatlı bir telaş…  
İlk gün Harşene Kalesi, Kaya Mezarları, Şehzadeler Müzesi ve Yalıboyu ile karşı ki kıyı şeridini dolaştıktan sonra…görmek istediğimiz diğer tarihi yapıları ve önemli müzeleri bir sonra ki güne bırakıyoruz.
Ve Amasya gezimizin ikinci günü olan 12 Haziran sabahı bambaşka bir Amasya ile karşılaşıyoruz. Her yere şanlı Türk bayrakları asılmış. Atamız en onurlu duruşuyla selamlıyor halkını. 
Saat Kulesi 
Yaşasın Bayramımız var bugün! Öyleyse ilk önce Atamızı karşılamaya gitmeliyiz. İstikametimiz Yavuzselim Meydanı oluyor.
12 Haziran 1919’da Amasya’ya gelen Mustafa Kemal burada ilk defa Milli Harekete yeni aksiyon kazandıracak olan “Amasya Tamimi’ni hayata geçirecektir. 22 Haziran 1919’da ise Atatürk, Cihan devletine giden o ilk yolda yayınladığı Amasya Tamimi ile vatanın kurtuluşunun, milletin azim ve kararlılığı ile olacağını açıklamıştır.  
Milli Mücadele Anıtı
Bu yüzden Atatürk’ün Amasya’ya geldiği ve ülkenin kaderini değiştirecek olan bu önemli tarihi günün anısına Heykeltraş Mustafa Öktem tarafından - 12 Haziran 1981’de temeli atılıp - 1983’te hizmete açılan Milli Mücadele Anıtı önüne geliyoruz biz de. Atamızı saygıyla, gururla, minnetle selamlıyoruz.
Veee tarihi şehir Amasya'yı bayram coşkusu içinde keşfetmeye kaldığımız yerden devam ediyoruz.

***

II. Bayezid Külliyesi
Sayısız tarihi yapılarla çevrili Amasya'da en görkemli yapılardan biri II. Bayezid Külliyesi Sultan II. Bayezid adına oğlu Amasya Valisi Şehzade Ahmet tarafından 1481-1485 tarihleri arasında cami, medrese, imaret ve şadırvandan oluşan bir külliye olarak yapılmış. 
Sultan Bayezid Camii'nin son cemaat yeri 


Caminin önünde ve iki yanında bulunan bu çınarlar caminin inşaası sırasında dikilmişler. Dile kolay! 500'ü aşkın bir zamandır 'yıkılmadım, dimdik ayaktayım hâlâ!!' diyorlar. Gölgesinde oturan insanları asırlarca ağırlayan bu kadim ağaçlara sarılmak istedim bir an! 

Tarihe meydan okuyan asırlık çınar ağacı

II. Bayezid Külliyesi'ni dolaşırken gözümüze bir de
Külliye'nin bir bölümünü oluşturan imarethane binasında 
Maket Amasya Müzesi olduğunu görünce burayı da pas geçemiyoruz.

Maket Amasya Müzesi 
(Şehr-i Amasya 1914)
20 dakikalık  bir gösteri ile Amasya'nın yüzyıl önce ki hali ile bugünü canlandırılmış. Hafif müzik eşliğinde, şehrin seslerini dinlerken farklı renk ve ışık oyunlarıyla oluşturulan atmosfer içinde tarihi bir seyrü seferde buluyoruz kendimizi. 
Bedestanlar ve Hanlar


Kaleden çektiğim bu fotoğrafta;
Önde Bedestan hemen arkasında Kilari Selim Ağa Camii
onun ardında Taş Han ve geride Burmalı Minare ve 
Cumudar Türbesi yer alıyor.

Gümüşlü Camii

Gök Medrese 
Onlarca tarihi cami, türbe, medrese, çilehane ve yatır bulunuyor Amasya'da. Bedestanların arasında ve arastalarda dolaşırken ne yana bakacağımızı şaşırıyoruz. Yapıların içi de, dışı da zanaat ustalarının ellerinde nakış nakış işlenmiş. Ve şimdi sırada önemli bir müzemiz var. 
Sabuncuoğlu Tıp ve Cerrahi Tarihi Müzesi


Darüşşifa (şifa evi) Bimarhane'nin 
ustalık işi, taşişleme kapısı. 
İlhanlı Döneminden günümüze ulaşan tek eser.
Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde hastaları iyileştirme ve tıp eğitimi için kurulmuş yapılardır. Amasya Darüşşifası ise kuruluşundan kısa bir süre sonra tıp ilminin merkezi haline gelir. Devrine göre olağanüstü gelişmiş yöntemlerle hastalara tedaviler ve ameliyatlar yapılır. 

Çok önemli Hekimlerin yetiştiği Darüşşifa'nın en önemli Hekimi
Sabuncuzade Şerafeddin Bin Ali'nin büstü.

Devrin en önemli hekimi olan Sabuncuzade Şerafeddin aynı zamanda
Fatih Sultan Mehmed'in de hekimi olmuş.

Ruh hastalarının müzikle tedavisinde sanat icrasını gösteren balmumu heykeller
(Bimarhane'nin girişinde yer alıyor)
Amasya Darüşşifası'nın (Bimarhane) en önemli özelliği ise  sadece Anadolu'da değil, tüm dünyada akıl hastalarının müzik ve su sesiyle iyileştirildiği ilk yer olmasıdır.
Sabuncuoğlu Şerafeddin hastasını muayene ederken.



Sanat müziği icracıları ve kullandıkları enstrumanlar

Burası oldukça kapsamlı bir müzeydi. Sadece birkaç fotoğraf paylaşıyorum. 

Şimdi sırada Amasya Arkeoloji Müzesi var.


 Amasya Arkeoloji Müzesi
Kalkolitik çağdan itibaren, Tunç Çağı, Hitit, Urartu, Frig, İskit, Pers, Helenistik, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait 12 ayrı medeniyetin eserlerini göreceğiz. Önce müze bahçesini geziyoruz. Bahçede onra asıl önemli eserler içeride bizi bekliyor. 

MÖ. 2. yüzyıla ait Roma Lahidi. Aktarla Lahidi olarak da biliniyor.
solda Teşup Heykelciği, (Hitit Fırtına Tanrısı)
Hitit'lerden günümüze kalan tek tanrı heykeli 


Ve  Müzenin en önemli bölümü; İlhanlı Dönemi Mumyaları
14. yüzyıl İlhanlı Dönemine ait erkek ve kadın ile birlikte
çocuklara ait mumyalar diğer turistler gibi bizim de ilgimizi çekiyor.
Zira günümüze kadar derileri dökülmeden gelebilmiş!

Solda Amasya Vilayet Sancağı (1909-1918)
Kündekari sanatının en güzel örnekleri olan ağaç oyma sandukalar, kapılar
Tarihi Kuranı Kerim'ler ve Etnografik Eserler


Arkeoloji Müzesini'de gezdikten sonra etkinlik alanına doğru gidiyoruz.
Zira komşu ülkelerden gelen folklor ekipleri gösterilerine başlamış olmalılar ki,
sesleri kulağımıza kadar geliyor.

Bu arada güneş batmaya hazırlanırken ufukta yağmur bulutları,
Yeşilırmak ise yakamozların pırıltıları eşliğinde düşsel bir görüntü içinde...
"anlatmaya gerek yok! görüyorsunuz"
pırıl pırıl parlıyor ;)


Gösterileri izledikten sonra, artık Amasya sokakları bizimdir..
Gece görsel bir şölene dönen Yeşilırmak'ı seyretmek üzere Yalıboyu'na doğru gidiyoruz.
Zira bu gece son gecemiz!.

Amasya'da gecenin renkleri
Bakmasını bilene çok şeyler sunan bir şehir Amasya. Gündüzü başka, gecesi bir başka renkli. Kendine has bir ışığı var. Güneş vururken ve ay ışığında panoramik görüntüler içinde seyrine doyamayacağınız güzellikte; masalsı, gizemli ve ulvi!. Bu yüzden sanat tarihine meraklılar kadar, fotoğraf tutkunları için de doğru bir tercih olacaktır Amasya. İster ramazanda, isterseniz bayramda veya bir hafta sonunda... 
Şimdi keşif sırası sizde.  
 Esin Bozdemir
İlk ziyaretimizde Ferhat İle Şirin 

Aşıklar Müzesi'ne gitmiştik bakınız
MİHRİ HATUN - Venüs'e adını yazdıran kadın bakınız

12 yorum:

  1. Sihirli bir dünya;listemde olan şehirlerden...Teşekkürler Esin...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Güven,
      Kesinlikle bu sihirli toprakları senin de görmeni isterim. Büyük bir zenginlik!
      Amasya bugüne kadar nasıl 'UNESCO Dünya Mirası Kalıcı Listesi’nde yer almamıştır şaşırmamak elde değil!. 2015 yılında UNESCO Geçici Listesine alınmış, ancak bu yetmez ki!. Tarihiyle, arkeolojisiyle, mimarisiyle, coğrafi konumuyla çok özel bir şehir çünki.
      Ben teşekkür ederim Güven.

      Sil
  2. görmeyi istediğim şehirlerden.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @*mehtap

      Dilerim en kısa zamanda siz de görürsünüz bu şehri.
      Esenlikle...

      Sil
  3. Ülkemizin her köşesi ayrı bir tarih, ayrı bir cennet.
    Tam da kutlamalara denk gelen bir günde orada olmanız ne hoş olmuş.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Oytunla Hayat,
      Kesinlikle. Amasya'da çok özel şehirlerimizden.
      Kutlamaların yapıldığı haftaya denk gelmemiz bizim için tam bir bonus oldu.
      Ziyaretine ve değerli yorumuna teşekkür ederim Şebnem'cim. Sevgiyle kal...

      Sil
  4. O toprağın bir çocuğu olarak söylüyorum, masallardan çıkmış gibidir Amasya :) Tebrik ediyorum, turşzm dolayısı ile yeme içme biraz pahalı olsa da Amasya fotoğraflanası en güzel şehirlerden biridir :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Blogger Bolat,
      Kesinlikle masalsı bir şehir. Hayran oldum. Ve görünce anladım ki, daha çok tanıtılmayı hak ediyor Amasya. Tam fotoğraflık bu yüzden özellikle fotoğraf tutkunları Amasya'ya gelmeliler. Değerli düşüncelerine çok teşekkür ederim. Esenlikle...

      Sil
  5. Harika bir anlatım, müthiş görseller. Sanki Amasya nın çağrısı gibi. Listeye üst sıralardan giren şehir oldu sizin sayenizde.
    Çok teşekkürler.
    Sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @tülin
      Beğenilerinize çok teşekkür ederim Tülin hanımcım. BU çok özel şehirlerimizden biri olan Amasya'yı kesinlikle görmenizi isterim. Sevgiyle, esenlikle kalın...

      Sil
  6. Çok enteresan bir kent Amasya. Vadi içerisinde yer alması nedeniyle biraz boğucu. Ama bu özelliğinden dolayı da çok enteresan. Tarihi yönü ise tartışılmaz. Seneler önce ziyaret etmiştim, bir ara tekrar yapmalı.
    Kalemine sağlık Esincim.

    YanıtlaSil
  7. @sezer eser perker,
    Tarihi dokusunu korumuş, vadi içerisindeki konumu ve sayısız gezilip görülecek yerleriyle tam bir kültür şehri olan Amasya'yı, biz çok beğendik Sezer'cim. Yıllar içinde olumlu yönde gelişmiş olduğunu düşündüğüm Amasya'ya tekrar gidebilirsiniz. Çok teşekkürler... ❤

    YanıtlaSil