İçerisi nefes alınamayacak kadar
havasızdı!.. adım başı her durakta inen ama daha fazlası ile binen yolcuların olduğu,
yeni binenlerin kendisine yer açmaya
çalışarak itiş kakış, canhıraş bir halde otobüsün içinde cebelleşerek, ama yine
de otobüse ayak basmış olmanın “buna da şükür!” modunda!.. 'iğne atsanız
yere düşmez, balık istifi her yolcunun!.. üstelik zamanını çoktan aşmış ve uzun
kuyruklarda dakikalarca beklemiş yolcuların, taşmaya ramak kalmış sabır ve
iyiden iyiye gerilmiş bam telleri kopmaya hazır vaziyette beklerken!.. şoförün kadıya kelle yetiştirircesine
uçurduğu otobüste, ve -neredeyse iki otobüslük yolcu eder!.. - kapasitesinde olduğu halde... ama yine de yetmezmiş
gibi!.. içeri daha da fazla, daha da fazla yolcu alıp, ikide bir; “arkadaki bayım lütfen kapıya doğru
ilerleyin!” ,”siz sarışın bayan..ilerleyin ltf!..” nidaları içinde avaz avaz
bağırıp, karşılığında gecikmeyen yanıtlarla ayakdaki yolcuların “yer mi var! daha nereye ilerleyeceğiz!”, “oldu olacak kapıdan dışarı fırlayalım!” sesleriyle, adeta hep bir ağızdan toplu halde verilen dayanışma içinde çok sesli koroyu aratmayan bir gürültü tufanı içinde yol alırken...
Bütün gün yorulmuş beyinleri ve bedenleriyle,
boşalmış sinirleri ve refleksleriyle her yolcu patlamaya hazır birer canlı bomba!.. ani
frenlerle sarsılan ve midelerin alt üst olduğu bu kaotik ortamda, hem dramatik
ve ironik hem de bir o kadar komik bir halde!.. yolculuk yapmak!.. şehir
ünvanını artık çoktan aşmış ve canavara dönüşmüş bir metropolde!..İstanbul’da, bir
akşam üzeri çoğunluğun iş ya da okul dönüşü mekanlarına doğru yol seyri... işte
bu vaziyette!.. İstanbul’da yollarda olmak!.. kısacası başlı başına kâbus ve
tarifisz
bir işkence!..
Oturanların kendisini şanslı
saydığını düşünen her yolcu gibi O’ da boş bulabildiği bir koltuğa oturmanın,
ortalama en az bir saat süreceğini bildiği bu uzun şehir hatları otobüsünde
yolculuk etmenin, sıradan olduğu kadar, değişik insan manzaraları içinde, kendi başına bir serüven olduğunu düşünmeden de edemedi!... Günün tüm yorgunluğu üzerine sinmiş bezgin yüzlerin, kimi
uykuya yenik başı öne düşmüş, kiminin kucağında çocuk, kimi ayakta yolculuk
yapamayacak kadar yaşlı ama kendinden dahi vazgeçmiş, duygu ve duyarlılğını
yitirmiş daha genç yolcuların umarsızlığı arasında, yere düşmeme gayreti ile askıya kolunu uzatmış sımsıkı
asılırken!.. kendi yerini vererek oturmasını sağladığı yaşlının ardından... bir köşede durup,
sessizce çevresini gözlemlerken!..
Açılan kapıdan içeriye, inen ve binen yolcuların arasından bir ara, hışımla bir genç irisi! öyle uçarcasına daldı ki içeriye!..paldır kültür!.. bir anda, içeri girmesiyle elinde bulunan bir paket gofreti, alel acele ayakta duran, oturan yolculara dağıtırvedi! dağıtmak dediğsem de!aslında kimine havadan attı, kiminin kucağına bıraktı!. kimine sağ omuzunun üzerinden şov yaparcasına ve sihirbaz edalarında el çabukluğu marifeti ile fırlattı!.. ve tüm yolcuları hipnoz etkisinde bırakırcasına birkaç dakika içinde tüm gofretleri yolculara dağıtıp, elindeki birkaç paketi bir anda boşaltıp sağa sola aynı şovcu edaları içinde atıverdi!.Yolcular bedava buldukları nimetleri o sıkışıklığa aldırmadan yerlere eğilerek.. kulaç ve dirsek atarak! kafa göz yararak, kapış kapış aldılar!.. J
Açılan kapıdan içeriye, inen ve binen yolcuların arasından bir ara, hışımla bir genç irisi! öyle uçarcasına daldı ki içeriye!..paldır kültür!.. bir anda, içeri girmesiyle elinde bulunan bir paket gofreti, alel acele ayakta duran, oturan yolculara dağıtırvedi! dağıtmak dediğsem de!aslında kimine havadan attı, kiminin kucağına bıraktı!. kimine sağ omuzunun üzerinden şov yaparcasına ve sihirbaz edalarında el çabukluğu marifeti ile fırlattı!.. ve tüm yolcuları hipnoz etkisinde bırakırcasına birkaç dakika içinde tüm gofretleri yolculara dağıtıp, elindeki birkaç paketi bir anda boşaltıp sağa sola aynı şovcu edaları içinde atıverdi!.Yolcular bedava buldukları nimetleri o sıkışıklığa aldırmadan yerlere eğilerek.. kulaç ve dirsek atarak! kafa göz yararak, kapış kapış aldılar!.. J
Çoğu yolcu, yapılan bu eylemin
bir reklam kampanyası olduğunu düşüne-dururken, kimi de hayra yordu!.. 'Allah katında niyetler yerine gelmiş! adak
kabul olmuştu da hayır ve hasanat mıydı bu acaba!..' genç irisi, gofret kutusunun tamamını etrafa kaygısızca saçacak kadar, fütursuzdu!.. yolcular, daha ellerindeki gofretleri açıp
yeme eylemine geçmeye fırsatları dahi olmadan, hemen o dakikada da!.. bu bıyıkları yeni terleyen biraz tıknazca ama gürbüz ve hafif de tombikcene genç irisi aynı hızla konuşmaya
başladı!..
”ablalar, abiler özürlü bir yakınım var!..ameliyat olacak !..yardımlarınıza muhtacız!..” , "gönlünüzden ne koparsa!.." gibi sözler dökülürverdi dudaklarından...
Yine o kalabalık yolcu grubu hem şaşkınlık hem de tuhaf bir duygu seli içinde birbirlerinin yüzlerine bakarak ve uyuşturulmuş hipnoz etkisi altında elleri cüzdanlarına uzanıp; kimi 500 kr. kimi 1 tl. gence uzatırken!.. kimisi de kafa sallayıp elindeki gofreti iade ederken!.. ama gencin israrlı bir şekilde geri iadesi ile helikopter gibi! havada uçuşan gofretlerin bir anda ortalığı tuhaf bir panayır yerine çevirmesiyle ve en fazla 5-10 yolcunun, gönlünden kopan! ama o an tam olarak da ne, nedir? değildir! bilemeden daha çok da metazori bir hareketle, ortalama bir gofret parasını uzatırken gence!.. ve gencin paraları görünce yüzünde bambaşka bir ifade ve alaylı! bir gülüş ve dilinde, gerçek mağdurun dillendiremeyeceği türden söylemlerin arasına sıkıştırdığı;
“Allah razı olsun bacılarım..”, “sana da hayırlı bir koca!” ... kimine “sana da bol para!...sana gıcır bir araba....” ... vs...
amiyane ve sahte bir eda içinde!.. toplasanız birkaç milyonu geçmeyen ama asla dağıttığı gofretlerin tam karşılığı olamayacak kadar cüz-i bir parayı cebine atıp, hemen bir sonra ki durakta kaşla göz arasında, aynı jet hızıyla kaçarcasına otobüsten ayrıldı!..
”ablalar, abiler özürlü bir yakınım var!..ameliyat olacak !..yardımlarınıza muhtacız!..” , "gönlünüzden ne koparsa!.." gibi sözler dökülürverdi dudaklarından...
Yine o kalabalık yolcu grubu hem şaşkınlık hem de tuhaf bir duygu seli içinde birbirlerinin yüzlerine bakarak ve uyuşturulmuş hipnoz etkisi altında elleri cüzdanlarına uzanıp; kimi 500 kr. kimi 1 tl. gence uzatırken!.. kimisi de kafa sallayıp elindeki gofreti iade ederken!.. ama gencin israrlı bir şekilde geri iadesi ile helikopter gibi! havada uçuşan gofretlerin bir anda ortalığı tuhaf bir panayır yerine çevirmesiyle ve en fazla 5-10 yolcunun, gönlünden kopan! ama o an tam olarak da ne, nedir? değildir! bilemeden daha çok da metazori bir hareketle, ortalama bir gofret parasını uzatırken gence!.. ve gencin paraları görünce yüzünde bambaşka bir ifade ve alaylı! bir gülüş ve dilinde, gerçek mağdurun dillendiremeyeceği türden söylemlerin arasına sıkıştırdığı;
“Allah razı olsun bacılarım..”, “sana da hayırlı bir koca!” ... kimine “sana da bol para!...sana gıcır bir araba....” ... vs...
amiyane ve sahte bir eda içinde!.. toplasanız birkaç milyonu geçmeyen ama asla dağıttığı gofretlerin tam karşılığı olamayacak kadar cüz-i bir parayı cebine atıp, hemen bir sonra ki durakta kaşla göz arasında, aynı jet hızıyla kaçarcasına otobüsten ayrıldı!..
O çalkantılı, gürültülü otobüs
içindeki atmosfer bir anda uçup gitti!.. yerini tuhaf bir sessliğe terk etti!..
Herkeste büyük bir şaşkınlık, kiminde kızgınlık ve öfke !.. Olası bir ihtimal,
dilenerek ya da çalıp-çırpılarak alınmıştı o bir kutu goflet de!.. ve ardından hiç
kimsenin eli varmadı o gofletleri yemeye!..
Hamiş: Sevgili okur, yazıda bahsi geçen konu; İstanbul/ Kadıköy - Yenişehir - Dudullu güzergahında 2013'ün ilk haftasında yaşanmış gerçek bir olaydır.
kamera şakası??.. sosyoloji dönem ödevi??
YanıtlaSildeğişikmiş..
@atalet,
SilSevgili atalet, hani kamera şakasına da yormadım değil bu durumu ama!bak aklıma hiç sosyoloji dönem ödevi gelmemişti.))
Büyükşehirlerin çözülemeyen ulaşım sorunu maalesef!
YanıtlaSilEn azından 'yolculuk mücadelen'e 'gofretli çocuk'
aksiyon katmış. Levent Kırca'nın skeçleri olurdu
eskiden. Kapılara sıkışık halde yolculuk eden,
yarısı otobüsün içinde,öbür yarısı pencereden fırlamış
insanlar olan:-) O zamanlar olayın abartısına gülüp geçerdik.
Şimdilerde ise o skeçler tam tamına gerçek oldu:-(
@destiny,
SilSanatçıların hayatı algılamada ki seçicikleri bu olsa gerek!..Çok daha farklı bir öngörüye sahipler. "olacak o kadar da!" izlediğimiz skeçlerin abartısız pek çoğu artık güncel yaşamlarımızın içinde sıklıkla karşılaştığımız sıradan olaylar haline geldi!..
tiyatrocu ustalığında sanki oyununu oynadı ve çekip gitti!..Medyada politikacısından en sade vatandaşına kadar, izlediği dizi filmlerden, şovlara kadar beyni yıkanan insanların örnek modelleri böyle olunca,hünerleri de böylesine ustalıklı oluyor!..insanın insanı ve kitleleri kandırması bu kadar kolay oldu!..
Bana çok tanıdık geldi desem...20 yıl sabah akşam bolca benzer serüvenleri yaşadık.
YanıtlaSilOtobüsün arkasında durunca kemiklerin kırılma tehlikesi. Arada durunca tutunamayıp düşme olasılığı...
Bir keresinde beyaz suratlı bir çocuk kendini ayaklarımızın dibine atıp çırpınmaya başladı. Sara nöbeti. Biz dehşet içinde yardım edememenin acziyle beklerken ilacını içemediğini, parasının olmadığını söylüyordu tekrar tekrar.
Bizler tam ellerimizi cebimize atarken şoför gür sesiyle bağırdı "yine mi sen" diye. Apar topar fırlayıp bir kaçışı vardı duran otobüsten aşağıya.
Buraya yeniden uğramak çok hoştu. Mutlu yıllar sevgili Esmir, sevgiler...
@Asuman Yelen,
SilTam bir kaos!.aradan geçen bir gün, bir hafta ve bir ay dahi İstanbul'un nüfusunu katlamalı arttırdığı için: trafikte, alışverişte, sokaklarda, caddelerde izdiham alabildiğine arttı ve ne insana ne de can güvenliğine ehemmiyet kaldı!..İnanın Asuman Hanım, bıraktığınız gibi hiç değil İstanbul!..bunu İst.a gerçekleştirdiğiniz ziyaretlerinizde inanıyorum ki sizler daha da iyi gözlemliyorsunuzdur!.Güzelim şehir mahfoldu!..
Farklı bir duygu ile yazılmış olsa da bu post..öyle sanıyorum ki size hoş bir nostalji yaşattı.)Gözümün önüne -zerafetiyle ve doğallığıyla izlerini bugün de hissettiğim!- bankanın zarif hanımefendisi geldi bir an:) Size de mutlu bir yıl dilerim Asuman Hanım..Sevgilerimle..
Karmaşayı ve kalabalığı hiç sevmem :) ıyyyy!!!
YanıtlaSil@ARSELİ-CE GÜNLER,
SilYeni yıl 2013'ün yeni misafiri sayfama hoşgeldiniz..
:)yaşam başlıbaşına bir karmaşa:) sevsek de sevmesek de ondan kaçış yok bir kere:)!!!
Esmirciğim, yine ne kadar güzel betimlemiş bu kişilerden biri benim yanımdaki de Esin diye düşünürken ve her satırına katılarak okurken o genç irisi oğlanın yaptığını bir güzellik, insanlara bir güzellik hissi yaşatmak olarak düşünmüştüm. hayat bir diyalektik kurallar zinciriyse, en sıkıntılı anında o olayın zıttıyla karşılaştığında mutluluğun doğru orantılı artıyor. Bu olay bana İngiltere de sabahın çok erken bir saatinde yolumun üzerinde geceden asıldığı belli olan değişik tabelalarla karşılaştığımda hissettiklerimi hatırlettı. Her 100 metrede bir "BU GÜN ÇOK GÜZEL GÖRÜNÜYORSUN" BU SABAH ÇOK DİNAMİKSİZ" BU SABAH GÖZLERİNİN İÇİ GÜLÜYOR" vs vs pek çok tabelayı yaklaşık 10 mil boyunca karşımda görünce kendimi gerçekten çok farklı hissetmiş ve kim olduğunu bilmediğim o kişiye karşı kalpten bir sevgi göndermiştim. Ama burası Türkiye. Bizim o bilince ulaşabilmemiz çok zor. Bilinçlenmemiş, insanlaşamamış, hayvanlara özgü sürü zihniyetiyle güdülen bir toplumda üstüne lönk diye oturtulmuş kapitalist yapı ne yazık ki karşındakini öteki, yolunacak kaz, yarışta geçilecek düşman olarak görmeye itiyor. Vah ki ne vahlar bize...Öpüyorum Esincim.
Sil@Defne Soysal,
SilKıyaslama yapabileceğimiz bir netlikte, çok güzel bir örnek ile ülkemizin şu an için bulunduğu bilinç kaymasını, eğitimsizliği ve ne kadar gelişmişliğimizi! bundan daha iyi anlatabilecek bir model olamazdı sanırım!.."bir güzellik hissi mi yaşayacağız acaba!!" diye düşüne-dururken!..tam tezatlıkla karşılaşmamız aslında ülkemiz için doğal olanı!..başka bir şey düşünmek abes oldu artık!..ama bir taraftan da şöyle düşünemeden de edemiyorum!.."ne param ne de vaktim var tiyatroya gidecek!" diye üzülmesinler..tiyatronun alası her gün hayatımızda!..hem de perdesiz!.. .))
Yazıma katkıda bulunduğun bu güzel örnek paylaşımın için ben teşekkür ederim sevgili Defnecim..İyi haftalar dilerim..Sevgilerimle..
Şu yedi tepeli kaos merkezinde(!) akla hayale gelmeyecek ne olaylar yaşanıyor daha kim bilir. Dilenmenin, duygu sömürüsü yapmanın binbir çeşit halleri!
YanıtlaSilAma itiraf etmeliyim ki pek de akılcı bir yol değilmiş :)))
Mizahvari tarzda aktarmış olman ayrıca gülümsetti Esinciğim. Pazar günüme renk kattın.
Aslında o kadar çok malzeme var ki senin için orada. Çok şanslısın çok :)
Benzer yazılar beklediğimi ekleyerek teşekkür ediyorum.
Sevgilerimle....
@Zeugma,
SilEvet bence de sevgili Zeugmacım..pek akılcı bir yol değil!.belki o şahıs 'genç irisi' "nasıl da kandırdım herkesi!.." diyebilir!.. bir sıçrar, iki sıçrar, 3..4..derken!.. yakalanır!!! da diyemiyorum artık!..Göz önünde yaşadığımız ve kamu oyunu meşgul eden, bir sürü örneği düşününce!..- O'nun herkes yalancı, hırsız, sahtekar ve hatta toplu ölümlere sebep olan bir -trrst-katil olduğunu bildiği halde!..-"kahraman" bile yapıldığını görünce!..ve hak/hukuk/adalet!..pusulasını şaşırınca!..güleriz biz ağlanacak halimize!!
Ama biz yine de zaman zaman hayatla dalga geçip, gülmeye devam edelim!..ve dediğin gibi bol malzemeli bu koca şehirden, kıssadan hisse çıkarılacak hikayeler anlatmayı sürdürelim!..hiç değilse eğlenirken hem unutmayacağımız hem de bizi düşünmeye sevk edecek konularımız da olmuş olur!.. :))
Değerli yorumun için teşekkürler Zeugmacığım..
Sevgilerimle..
Neredeyse 8 yıldır yolcu taşıyan araçlara bin/e/miyorum hastalığım nedeniyle.. Başkent eksperesi Ualştırma Bakanının izniyle hız denemesi yapıp 37 vatandaşın ölümüne sebep olduktan sonra tek vasıtam tren de devreden çıkmış oldu.. zaten Haydarpaşa'yı da yaktılar.. Allah sabır ve güç versin çalışanlara!.. o kadar net anlatmışsın ki nefersime darlık geldi okurken..
YanıtlaSil@hasret senfonileri,
SilGelişmiş toplumlarda hem trafiği ferahlatmak hem de hava kirliliğini azaltmak adına, özel araçlara belli tahditler getirilirken bizde maalesef!..herkes altın yumurtlayan! bu şehire göç edince, ne yollar ne de araçlar yeter bize!.. bütçesi ile ters orantılı bir de hemen hemen herkesin altında araba olunca!..bu bilinçsizlik ve görmemişlik varken bu kaotik görüntüler sanırım düzelmeyecek!..
Toplu taşıtları kullanmam gerektiğinde -nefes alabilmek için- ben de cam kenarında bulunmaya bu yüzden çok dikkat ediyorum.. .))
sadece toplu taşımada mı?
YanıtlaSilsadece İstanbul'da mı?
dolandırıcılıkta gelinen son noktalardan biri!
@CEPAYNASI,
Silbilmez miyim hiç!. .)
herşey ve hepsi, insanın olduğu her yerde!
Çok hos yazmıssınız! Sosoloji ödeviyse acaba incelenen neydi diye düsündüm; yolculara gofretlerin çalıntı oldugunu hissettirip, bogazlarına oturtmak mı? Bir sosyoloji ögrencisi için beklenmedik derecede profesyonel bir oyunculuk, kariyer degistirsin bence! Herneyse, okuması hostu, tesekkurler.
YanıtlaSil@Mavi,
SilÖdev olma olasılığını düşünmek daha bir iyimserlik ve içimize sinen de bu!ama olmama ihtimali daha bir yüksek gibi!..yine de net bir şey söylemek mümkün değil!!!olabilir de olmayabilir de!.)
Bu arada yorumunuz için teşekkürler ve hoşgeldiniz sayfama..
Esen kalın..
YanıtlaSilNe güzel ve ne akıcı anlatmışsın. Ki, bir ara otobüste ben de varmışım da kalabalıktan nefesim kesilmiş gibi oldum :) Gofret dağıtan tombik genç geldi gözlerimin önüne, oraya buraya seri hareketlerle gofret savururken. Ve güldüm, ağlanacak halimize. Ama bu ne yaptı şimdi? gidip bir köşede satsaydı gofretleri daha karlı olurdu. Bence de çalınmıştı zaten gofretler. (konunun ana fikri de bu ya zaten! :))
Konuya iyimser bir açıdan bakmak gerekirse; şöyle demek istiyorum, yine 'ağlanacak halimize gülerek.' O kadar uzun bir yolu sıkış tıkış, üstelik, işten çıkmış, yorgun, aç, stresli giderken biraz renk olmuş yaşananlar. Gofretçi çocuğu; neden böyle yaptığını, sahiden sakat yakını var mıydı? Niye bu kadar salakça bir yöntem denedi? Diye düşünürken bir de bakacaklar ki yol bitivermiş, evlerine gelmişler.:)
Şaka bir tarafa, ancak İstanbul'da yaşanabilecek bir yol macerası olmuş bu :)
Sevgiler
@ Çınar,
SilBöylesine kaotik bir şehirde sanatçılar adına malzeme çok aslında!..Amma velâkin sanata verilen değer hepimizin malümü ortada!.bizim içinse sıkıcı ve zorlu anları keyiflendiren enstanteneler oluyor tüm bunlar...Tek başına yol maceraları dahi başlıbaşına hikaye olur bu yüzden...
Değerli yorumun için teşekkür ederim sevgili Çınarcım.....sevgilerimle, iyi pazarlar ve iyi haftalar dilerim..