31 Ekim 2013 Perşembe

Bir Çay Daha Lütfen - Katharine Branning


Sizi bilmem ama ben güne kahvaltısız asla başlayamam. Ve iki lokma bir şeyler dahi yesem yanında da illa ki çayım olacak!. Yani öyle güne kahveyle, sütle başlayanlardan değilim. Önce çayım güzelce demlenecek demlenme işlemi itina ile gerçekleştirilecek, ardından sıcak suyla ısıtılmış ince belli bardağım kırmızı damalı porselen tabağındaki yerini alacak… veeee çayımız burcu burcu kokusuyla demlikten süzülüp servisi yapıldıktan sonra ilk yudum ‘hüpppp’ letişi ile afiyetle çayın nefasetine varılacak.. ve mis gibi bir gün/aydın olacak bana.) sabah şeriflerim(iz) de hayrola !
Üstelik çay tutkum tiryakilik derecesindedir de!. Yaz – kış, sabah- akşam, çalışırken ve dinlenirken, yazarken-çizerken mutlaka çayım da olur yanımda.
Çay bu kadar önemliyken hayatım(ız)da doğal olarak ‘Bir çay daha lütfen’ diyerek söze başlayan ve kitabına bu ismi veren yabancı bir kadının söyleyecekleri de bir o kadar meraklandırır beni. 

25 Ekim 2013 Cuma

Altınoluk Köyü


Kuzey Ege seyahatimizi kaldığımız yerden anlatmaya devam ediyorum...
Kazdağları'nın eteklerinde, doğanın ve tarihin yamaçlarında kurulu bir köy 
Kazdağlarında gerçekleştirdiğimiz jeep safari turunun ardından geceyi Akçay’da geçirdikten  sonra ertesi gün Ayvalık’a doğru yola çıkacağız.. Ama önce Altınoluk’a giriyoruz ve burada sevgili halamızı görmeden geçmek olmaz diyoruz… kısa bir süre de olsa hala evinde hasret giderip keyifli dakikalar geçirdikten sonra vedalaşıp yola koyuluyoruz yine.. 
Uzun bir zaman olmuş Altınoluk’u gelip görmeyeli! Pek çok sahil beldesi gibi, Altınoluk’ta büyümüş, yapılar biraz daha çoğalmış ve gelişmiş..  Diğer beldelerimiz gibi Altınoluk’ta doğasıyla havasıyla çok güzel ve şirin bir belde ama hızlı büyüme endişe veriyor yine de.. Yoksa bu gidişle, tüm sahillerimiz yavaş yavaş belde olmaktan çıkıp kent havasına bürünmüş olacak.  Birileri acil dur demeli.. Böyle kalsın daha fazla kalabalık olmasın diyoruz..Gerçi biz gezimizi yaz sonu gerçekleştirdiğimiz için sorun yok. En güzel mevsimindeyiz gezmelerin.) Her yer ferah, her yer sakin.. Ege’nin ışıklı sahillerinde her yer ışıl ışıl..

22 Ekim 2013 Salı

Kadıköy’de sokağın müziği


Uzun zamandır Kadıköy’ün kalabalık ortamına karışmamıştık.. Yaz sıcaklarının rehaveti, yaz sonu tatili ve bayram derken… nihayet hafta sonu yolumuzu gönüllü düşürdük Kadıköy’e. İstanbul’da bazı semtlerin kalabalığına tahammül edemeyebilirsiniz ama Kadıköy başkadır.. Çünkü Kadıköy demek aynı zamanda sanat demek, kültür - müzik - gösteri demek!..

İstanbul’un hemen her yerinde taşan nüfusun yansımalarını, Anadolu Yakası'nın en büyük ilçesi olan Kadıköy’ de de fazlası ile hissediyorsunuz. Kozmopolit görüntü her yerde olduğu gibi Kadıköy de de hakim!  Ama yine de birikimli insan kesitinin çoğunluğu temsil ettiği Kadıköy’ün dinamik ve renkli sokakları bu yüzden rahatsız edici gelmez insana.. Hele bir de tutku ile bağlanmışsanız Kadıköy’e.. o zaman seversiniz her köşesini ayrı ayrı… 

Ara sokakları, sahili, tarihi çarşısı ve eğlence mekanlarıyla birçok alternatife sahiptir Kadıköy. Balıkçılar ve baharatçıları, Kadıköy Çarşısının gözdelerindendir. Antika meraklıları için antikacılar sokağı, kitap ve müzik tutkunları için Akmar Pasajı Kadıköy'ün ilk göze çarpan renklerini oluşturur.

17 Ekim 2013 Perşembe

ADATEPE KÖYÜ - KAZDAĞLARI (İDA)

Kazdağlarının yamaçlarına gizlenmiş, zeytin ağaçlarının gölgesinde saklı bir köy... 
Türkiye'nin en eski köylerinden biri olan Adatepe Köyü ismini üç yamaç arasında bulunan bir tepe üstünde konumlanmasından almış.  Çanakkale'nin Küçükkuyu beldesinin  3,5 km üstünde Kazdağı eteklerinde yer alan köyün yerleşimi antik çağlarda başlamış, İliada destanında "Gargaros" olarak adı geçen bölgede yer alan köy binlerce yıllık geçmişe sahip. Truva, Leleg, Midilli, Pers, Atina, Roma, Selçuklu ve Osmanlı hakimiyetleri  görmüş.  
Cumhuriyet öncesinde ise zeytin ve hayvancılıkla uğraşan Türk ve Rum ailelerinin birlikte yaşadığı ve "Mübadele" ile  Rumların köyden ayrılması sonucu, sadece Türk nüfusun hakim olduğu köyde, iki kültürün farklı renklerini görebilmek mümkün.  Adatepe Köyü, gerek tarihi dokusu gerek ise coğrafi konumu dolayısı ile 1989 yılında kentsel sit ve doğal sit alanı olarak koruma altına alınmış. Böylece Türkiye'nin ender bozulmayan yerlerinden olan köyün popülerliği de artmış. Doğal ve mimari güzelliği yanında bir grup entelektüelin köyden ev alıp yerleşmeleri ile köy yeniden canlanmış.

14 Ekim 2013 Pazartesi

ZEUS ALTARI - KAZDAĞLARI (İDA)


iDA DAĞININ TEPESİNDE
ZEUS İLE HERA'NIN AŞKLARINA ŞAHİT OLDUM!

Kazdağlarında gerçekleştirdiğimiz jeep safari turumuzun geldik Mıhlıçay’ dan sonraki nihayi bölümüne.. Bu bölüm unutulmaz bir final oluyor bizim için. Her bir rota farklı bir zenginlikti.  Ama nedense günün final rotası bir başka muhteşemdi. Ulaşılması güç olan zirveler meşakkatlidir ama hedefe varmayı başardığınızda, bilin ki ödülünüzde karşınızdadır.  İda Dağı’nın namı-ı diğer baş aktörü ve gideceğimiz altara da adı verilen Zeus’un bir bildiği vardır mutlaka!. Görünce bizde anlayacağız. İstikametimiz önce Zeus Altarı ve ardından Adatepe olacak. 
Mıhlıçayında verdiğimiz moladan sonra zinde ve ferahlamış bir şekilde yola koyuluyoruz. Aracımız,  kıvrıla büküle dağın eteklerinden zirvelere doğru usul usul  çıkarken, zeytin ağaçları yerini çam ağaçlarına bırakıyor.. meşe, kestane, gürgen ağaçlarının arasında, çam kokulu ormanların esintisini ve güneş ışıklarının gölgelerle dansını seyrediyoruz.. arada sırada da o ağaçtan diğerine seken sincapları görüyoruz… her keskin virajın ardından bize, göz kırpar gibi görünen ve yüzgörümlüğü isteyen bir gelin gibi karşımıza çıkıveren ve hemen ardından girdiğimiz yeni bir virajın eşiğinde kaybolan o muhteşem manzara ise, gideceğimiz yerin sinyalini veriyor önceden.

11 Ekim 2013 Cuma

ATTİLA İLHAN'A SAYGIYLA...



Büyük Türk şairi, yazar, gazeteci, eleştirmen ve düşünce adamı Attila İlhan’ı
8. Ölüm yıldönümünde saygıyla, sevgiyle, özlemle anıyoruz..
*****

10 Ekim 2013 Perşembe

Mıhlıçayı - Karabüvet Şelalesi


Ormandaki tüm sesleri dinle. Ağaçları izle, hayvanları ve tüm yaşayan şeyleri. Kitaplardan öğrendiklerinden fazlasını bulacaksın. (*)

Kazdağı - Şelaleler turumuz hem doğal hem de kültürel zenginliklerle  iç-içe, dopdolu renkli bir gün yaşatıyor bize.. 
Zeytinli – Hasanboğuldu Şelalesi ve Tahtakuşlar Etnografya Galerisinden sonra yine Kazdağları’ nın bir başka cennet köşesine doğru yol alıyoruz. Şimdi sırada Küçükkuyu yakınlarında yer alan Mıhlıçayı - Karabüvet Şelalesi var.

8 Ekim 2013 Salı

ALİBEY KUDAR ETNOGRAFYA GALERİSİ - Tahtakuşlar Köyü


TÜRKİYE'NİN İLK ÖZEL KÖY ETNOGRAFYA GALERİSİ
Kazdağlarında gerçekleştirdiğimiz safari turumuzun Hasanboğuldu’ dan sonraki önemli 3. durağı Tahtakuşlar - Alibey Kudar Etnografya Galerisi oluyor. Altınoluktan Güre’ye doğru giderken Güre’nin sahil kesiminin girişinde kahverengi tabelanın işaret ettiği istikamette yaklaşık 500 metreden sonra yol ayrımında Tahtakuşlar Köyü’ne ulaşıyoruz. Ve kısa bir süre sonra Alibey Kudar Etnografya Galerisinin önünde buluyoruz kendimizi. Galeri’nin Kurucusu  Alibey Kudar, eşi ve ailesi hoş bir misafirperverlikle kapıda 'hoşgeldiniz' diyorlar bize. Bu güzel karşılamadan sonra, Alibey Kudar’ın oğlu Selim Kudar Bey Galeride rehberlik ederek bizlere hem galerinin kuruluşuna yönelik  hem de galerideki koleksiyonlar hakkında bilgiler veriyor.
Galeriye adım attığımız andan itibaren ve galeri içerisindeki koleksiyonlardan, Kudar Ailesi’nin milli değerlerimizi tanıtmak ve gelecek nesillere doğru aktarabilmek adına sarf ettikleri emeği görüyoruz. Kim olduğumuzu, nereden geldiğimizi ve gerçek kimliklerimizi… binlerce yıldan beri hiç değişmeden günümüze taşıyarak kültürel zenginliğimizin ve Milli Kültürümüzün gönüllü elçiliğini yapan ve kendi milli değerlerine sahip çıkan inançlı bir Türk ailesi ile karşılaşıyoruz.

1 Ekim 2013 Salı

KAZDAĞLARI (İDA) - HASAN BOĞULDU ŞELALESİ



Doğanın ve antik zamanların saklı cenneti

Her zaman olduğu gibi bu yılda tatilimiz yine yaz sonuna kaldı:) lâtife tabi ki! bu seçimleri bilinçli yapıyoruz. Hem havalar serin, hem de gezeceğimiz beldeler daha sakin olduğu için bu mevsimi tercih ediyoruz. Bu yıl ki güzergâhımız, daha önce Kuzey Ege’de gerçekleştirdiğimiz ama eksik kalan doğal ve kültürel hazinelerini keşfedeceğimiz duraklardı.. Sizlere sırası ile paylaşacağım gezi rotalarımızın ilki olan Kazdağlarından başlamak istiyorum söze.
Gerek coğrafî konumu, dokusu gerek ise Kazdağı eteklerinde, antik kaynaklardan ve günümüze kadar gelen tarihi kalıntılardan bu bölgede asırlar boyunca pek çok yerleşimin kurulmuş olması... bu ilgimi sürekli canlı kılmıştı. Ayrıca Kazdağları'nın talan edilmesine karşı, karınca kararınca dikkat çekmekti amacımız.
Gerçekleştirdiğimiz doğa ve kültür turlarını sizlerle paylaşırken en büyük gayem; bu topraklarda yaşayan bir insan olarak benim ve benim kadar sizlerin de ilgisini çekeceğine olan (inancım demek abartı olur belki ama) istencin oluşması içindir diyebilirim...
Her gidip gördüğümüz tarihi yapıların, antik kentlerin ve müzelerin içinde dünyanın bir ucundan kalkıp gelmiş olan turistlerin ilgisi, onların sadece birer 'taş parçası' olduklarını bilmelerinden çok öte olsa gerek!.. Geçmişi sorgularken, neden ve niçin'leri ?  bulmak, her taşın, her işaretin anlamını çözmeye çalışmak...boşuna değil elbette!.