24 Aralık 2010 Cuma

Doğa ve insan için çal!



Güneşli bir güne merhaba derken;

Işıklar gözünü kamaştırmış ve böylesine parlak bir güne uyanınca, kelebekler gibi uçmak istiyorsun! Hafiflik hissi veren aydınlık gün, senin ağırlığını da içine alsın ve sen kanat takıp sessizce rüzgarlara karışarak diyar diyar dolaşmalısın diyorsun içinden…

Tüm günün böyle bir ahenkle geçsin; gökyüzünün maviliği hayallerine dokunsun, güneşin ışıkları yüzüne yayılsın ve sana yol olsun. Yüzündeki gülücükler neşeye dönüşsün ve senin ışıklı enerjin tüm evreni aydınlatsın  istiyorsun değil mi!..Ve böylesine pamuk gibi duygularla güne merhaba demişken bir de bugün ülkende ve dünyanda neler olmuş? ne var ne yok ? diyerek tüm algılarını açmış ve merakla tv. yi izlemeye koyuluyorsun.

Sürekli konuşan ve konuştukça yüzü şekilden şekile giren spikerin sözleriyle irkilerek adeta başka bir “ ben” senin yerine oturmuş ve sen, duyduğun her haberde rüzgarda savrulmuş yapraklar gibi halden hallere sürüklendiğini görüyorsun şaşırarak. Ve işte o an, gölgeler düşmüş yüzünde güneşle ay tutulmasını yaşıyorsun!..

Cennette burası, cehennemde burası!.. dedirtecek haberlerle sarsılıyorsun! Gördüklerin, duydukların, izlediklerin daraltıyor içini bir anda... 

15 Yaşında olup amca çocukları tarafından kaçırılarak, hunharca tecavüz edilen ve sonrasında da intihar süsü verilerek tüyler ürpertici cinayate kurban edilen genç bir kızın hazin sonu ile…resmen beyninde karıncalar uçuşuyor!..

Başka bir haberde;

Gencecik Öğretmenlerinin ardından ağlayan çocukları görüyorum. Motosikletle hız yapan genç bir çiftin kamyona çarparak, trafik canavarına kurban edilişini. Kamyonun kasasına sıkışmış olan cansız bedenler..ailelerin feryatları!..

Adeta, ölü topraklarını tüm dünyaya bırakarak çığlık çığlığa üzerimden kuşlar geçiyor birer birer! nefesim kesiliyor bir anda!..

“Asgari değil, insanca bir yaşam!” diyerek haykıranları duyuyorum! diğer yandan; “Torbayı başımıza geçirtmeyiz!”sesleriyle benimde yüreğim kabarıyor!..gözlerim çakmak çakmak oluyor torba değil çuval adeta!...

Zaplamaya devam ediyorum başka bir kanalı yüreğime su serpilsin, içim ısınsın istiyorum umarsızca!…

Kürsüde bir adam bağırıyor çağırıyor!.. Başka bir kanalda yine aynı adam!.. “canlı yayınımız var” ibaresi ile hayat durmuş dünya dinliyor!..bütün kanallar o’na kilitlenmiş… “kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner aşarım, yırtarım dağları enginlere sığmam taşarım! “ edası içinde…

Uyurgezer halkı-na! sesleniyor… “Uyanın Ey Halkım!” diyenlere de işte orası diyor!..Yeşili sevmeyenler kırmızı ceylan derisi koltuklarda oturmuş, buradaki dünya başka bir dünya! adamlar konuşmakta, dinleyenler alkışlamakta… “iki dil bir bavul” a sığdırılmaya çalışılmakta ve geleceğimiz üzerine; kürdili hicazkar faslında nağmeler yapılmakta!.. Ama olmuyor işte bu makama bu güfte tutmuyor!.. Ve artık bu nefret adamlardan duyduğum sesler kulaklarımı tırmalıyor!..

Offf ki ne of!... “belki bir sabah geleceksin!...lakin vakit geçmiş olacak!..” diyen iç sesime karşın, yanılmış olmayı umut ederek!.. son hamle ile başka bir kanalı daha zaplıyorum..

“Atalarımızdan Yeşil Aldık, Yeşil Bırakmak İstiyoruz!” diyerek HES Projelerine karşı çıkan ve isyan eden köylülerin direnişlerini görüyorum… “

" Köylü Milletin Efendisidir! " Türk köylüsü "Efendi" yerine getirilmedikçe memleket ve millet yükselmez!..." diyen Mustafa Kemal Atatürk'ün  köylülere verdiği önemi düşündükçe... ve ortalık da efendi niyetine dolaşıp da, her bir karış toprağını kendi çıkarlarına alet ederek; yeşili yok eden, toprağını satan- bölen- parçalamaya çalışan, insanını ve toprağını sözüm ona seven, gerçek vatan-severleri! gördükçe gururun yerini utanca bırakan ve yüzümü ağlama duvarına çeviren bu manzaralar karşısında, beynim zonkluyor!..

Ne yazık, ne yazık ki leş kargaları ile birlik olup planlar yapan ve topraklarımızın üzerinde dolaşan akbabaları gördükçe benimde ayağımın altındaki topraklar kayıyor adeta; “ Bastığın yerleri toprak diyerek geçme tanı! ” diyen üstanın sesi ile haykırmak istiyorum tüm bunlara sebep olanlara…

Yurdumdan manzaralar böyle, bir de dünyaya bakayım! ne var ne yok? diyorum… Çivisi çıkmış tüm dünya’nın!.. Aynı nefret adamlar sarmış her yanı, kavgalar, bitmez tükenmek bilmeyen savaşlar, ortalıkta uçuşan tescilli belgeler!.. iktidar savaşları, böl-parçala- manzaraları!.. her yer yangın yeri!..

Bugün bir daha açmamak üzere hışımla ve öfkeyle kapatıyorum ekranı!..

Ve bakıyorum gökyüzüne şimdi bir daha, ne güneşin ışıkları ne de göğün mavisi aynı değil artık!.. Güneş yazdan kalma bir günü yaşatmak için çırpınsa da! hiç de parlak görülmüyor artık sana! Kara bulutlar sarmış her yanı…

Seni yanıltan güneşe bakarak söyleniyorsun… Gördüğün bu manzara sadece birer serapmış. Meğer, güneş çoktan balçıkla sıvanmış! Ve hayat koskoca bir palavraymış! Anlıyorsun…

“ Hayat güzeldir! ” diyenlere ve hatta kendine bile bazen; ” her şeye rağmen hayat güzeldir ” diyen sözlerine şaşırıp kalıyorsun… Ağlanacak hallerine gülüyorsun kahkahayı basarak. Sonra söyleniyorsun kendi kendine ve insan görünen yaratıklara! bakarak düşünüyorsun. Karnı- tok sırtı pek olana! görmek istemeyene- görmeyene, duymayana, haberi olmayana evet “hayat güzeldir!” diyorsun!..

Böyle insan olmayı yediremiyorsun kendine, için sızlıyor! “ Son trene ” bakar gibi baktığın ve çok sevdiğin dağa, taşa, ovaya bakıyorsun yüreğin yanarak! ve gözyaşlarına sarılarak…

Ve sen “ insan olduğun” için, için kan ağlayarak bu topraklarda aynı insanlarla yaşarken ve ne yazık o’na dur diyemediğin için kendini paralarken…

“Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar!” lara inat, içinde sönmeyen umut ışığınla ve “ doğa için çal! ” diyen, güneşin çocuklarına “ insan için de çal! ” diyerek umutlanıyorsun…

Uzun ince bir yoldayım gidiyorum gündüz gece!..









15 yorum:

  1. Güneşli bir güne merhaba demişken, kanat takıp rüzgarlara karışmak ve o hafiflik hissiyle ahenkli geçeceğini umduğun güne inen darbeleri birbiri ardına ne de güzel sıralamışsın.İŞte hergünümüz bu darbelere direnç göstermekle geçiyor.Güfte tutmayan makamlar arasında akordu bozulmuş sazların sesiyle gözlerimizi kapatıyoruz umut beslediğimiz güne.Ah Esmir'im ah!!!!!

    YanıtlaSil
  2. Pırıl pırıl güneşli bir güne uyanıp kelebekler gibi uçmak isterken yaşamın getirdikleri kanatlarını kırıveriyor insanın böyle Esinciğim. Kurmak istediğin masvavi hayaller kapkara karabasanlara dönüşüveriyor.
    15 yaşında asılan o küçük kızın hikayesi beni de mahvetti! Yeryüzünde en vahşi hayvanlara bile fark atan insanlar(!) var maalesef. Kendi öz kızından sayısız çocuk sahibi olanlar..
    -Daha uzun yaşayabilmek için albino'lu çocukları kaçırıp yiyenler.
    -Oturdukları koltuklarda saltanat sürmekten başka bir işe yaramayanlar. Akla hayale gelmeyen iğrençlikleri gerçekleştirenler...
    Her yeni günle birlikte sürer gider bu..Ve biz dediğin gibi cehennemde yaşadığımız anlarız...

    Duygularımın tamamına tercüman olmuşsun. Ellerine sağlık...
    Sevgilerimle...

    YanıtlaSil
  3. Sevgili Sufi,
    Gözümüzün önünde tüm bu olup bitenleri seyrediyor olmak...neden olduğunun analizi yapmak ve bildiğin halde hiç bir şey yapamıyor olmanın acısını duymak çok üzücü!.. evet çok haklısın direnç göstermek konusunda!.. fazlası ile direnç ve sağduyu gösteriyoruz!..

    YanıtlaSil
  4. Sevgili Zeugmacığım,
    İnsanı en çok da çocuklara ve kadınlara yapılan bu zulum ve işkenceler dokunuyor!..sanki bilinçli olarak cehalete doğru sürükleniyoruz!her yeni gün bambaşka akla hayale gelmeyecek çirkinliklere gebe!

    sanki cehennem çukuruna düşmüşüz de tepeden bizi seyrediyorlar gibi!..Sevgilerimle...

    YanıtlaSil
  5. güneşin oğlu hüzünlendi yine yeniden
    ablası hallerini öyle güzel anlattı ki bir fotoğraf edasında özetledi hallerimin yansımasını! zaten adı izler ve yansımalardı, izini bıraktı güneşin oğlunda yansıması güneşten hallice sundu ve aşık veysel gibi gündüz gece yol alırken görüldü! yetişmek istiyordu menzile ama ne hedef vardı ne de varış noktasında onu bekleyen bir sevda!
    güneşim ışığı azalıyordu esmir abla,ve ben ve ben kahrolarak hedeflerimden saparak yeni günlere uyanıyordum! her sabah güneşe baktığımda tıpkı ablamın dediği üzere biraz daha solgun biraz daha umutsuz bir güneş selamlıyordu beni. dünyevi meseleler almış başını giderken ben zaten kendimden gitmiş olarak bir tren izleyicisi modunda olan biteni kimi ağzı açık kimi de somurtarak uzaktan uzağa izler olmuştum! ne yapmalıydım? neler sunmalıydım evrene ki beni yeniden umut deryasına sürüklesin ve hayallerimi süsleyen yarınlar ben ile olsun! ama olmadı güzel ablam oldurmalılar ne yazık ki!
    sadri alışık üstadın dediği gibi
    bu da mı gol değil hakim bey!!
    bu da mı ofsayt!!!
    işte bu replik son günlerimin vazgeçilmezi oldu,neye elime atsam kurudu,nereye baksam güneşim fazla geldi yaktım kül oldu,ne zaman ki su akar yolunu bulur dedim işte o an kaybettiğimi anladım ben!
    daha fazla yazarak ruh hallerimi sizlerede enjekte etmek istemiyorum!

    emeğinize ve yüreğinize sağlık
    çünkü bu yazınızda bilmeden de olsa güneşin oğlunun güncelerini anlattınız..!

    sağlıcakla abla..

    YanıtlaSil
  6. Sevgili Esin,

    Hem özgün hem yöresel motiflerle dolu bloğunun bu postu da çok ince işlenmiş ve insanlık adına düşündürücü olduğu kadar, içeriğinde çarpıcı gerçekleri yüreklere dokunduruyor.

    Yüreğinize, kaleminize ve duyarlılığınıza sağlık...

    Medeniyet tek dişi kalmış canavar da olsa, ona inat güneşin çocuklarıyla kendi yeşil doğa türkümüzle umutlanarak, aynı şarkıları söyleyerek ince uzun bir yolda yürümeye devam edelim hep birlikte dostum..

    Sevgiyle kalın..

    YanıtlaSil
  7. Karanlığı geceye anlattınız,sözler
    tanıdık olsada anlatan birinin olması güzel,dinlemek de güzel cehennem yansımalarımızı.

    YanıtlaSil
  8. Sevgili güneşinoğlu,
    Yazım, yarana melhem olsun isterdim tuz basmak yerine!ama nafile hayatın gerçekleri bunlar...önceden bilinince hazırda olabiliyor insan olası ofsaytlara!ama açılan her darbede bir öncekinden daha güçlü kalkar insan ayağa!..

    ve güneş her sabah yeniden doğar...İnanıyorum ki güneşinoğlu her zamankinden daha güçlü ve umutlu, güneşten aldığı ışığı evrene yaymaya devam edecek ve birbirinden güzel dizeleriyle çevresine ilham vermeyi sürdürecektir...

    Güzel düşüncelerin için çok teşekkür ederim...Sağlıkla ve esenlikle kal...

    YanıtlaSil
  9. Ahh sevgili Esin; en kötüsü de, senin de dediğin gibi gelişen akıl dışı olayları görüp, senaryoyu bilip ama durdurmak için birşey yapamadan sadece izlemek.
    Bu yüzdendir pırıl pırıl bir güne uyanıp karabasanlara uyumak.

    Ayağının altından kutsal vatan topraklarının kaymakta olduğu görüp ama o topraklara kastedenlere dur diyememek. İşte bu yüzden gururun yerini utancın alması.

    Güneşli günler görmek umuduyla

    Sevgiler

    YanıtlaSil
  10. Merhaba öncelikle teşekkürler.Yazınızı okurken duygularıma tercuman oldunuz diyebilirim.Sevgiler.

    YanıtlaSil
  11. Değerli Jivago,
    Hayata dair çok daha başka, anlamlı ve güzel şeyler yazmayı düşünürken ne yazık ki kayıtsız kalınmayacak kadar hayati olan gündemden dolayı böyle yazmak durumunda kalıyorum!..yine de umudumuzu yitirmeden güneşin çocuklarıyla elele verme zamanıdır!...

    Esen kalın...

    YanıtlaSil
  12. Hüseyin Usta,

    İnşallah bu cehennemden bir an önce çıkıp aydınlığın olduğu bir cennete doğru adım atarız!

    YanıtlaSil
  13. Sevgili Çınar,
    Endişe ve kaygılarımız müşterektir!ve umutlarımız da duyduğumuz endişeden daha çoktur!Çünkü hepimizin bizlere bu vatanı emanet eden, şehitlerimize ve atalarımıza karşı borcu vardır!

    Evet, güneşli günleri de göreceğiz!
    Sevgilerimle...

    YanıtlaSil
  14. Mamilla,
    Hoşgeldiniz sayfama...değerli yorumunuz ve ziyaretiniz için ben teşekkür ederim. Sevgilerimle...

    YanıtlaSil
  15. Sevgili Esmir yazınızı duygulanarak okudum.Evet ortalık toz duman ,kapranlık.Umutsuzluk tohumları ekildikçe ekiliyor.El kadar da olsa aydınlığı arayalım ve bulduğumuzda dalga dalga genişleyecektir.Aydınlık umutlarımız hiç sönmesin.Selam ve sevgiler.

    YanıtlaSil