Gezgin Gözüyle Türkiye’nin İkinci Cildi yayınlandı!

“Yeryüzünün sonuna gittim / Suların sonuna gittim / Gökyüzünün sonuna gittim / Dağların sonuna gittim / Arkadaşım olmayan bir şey bulamadım.” (*)

Gezgin yazarların kendi gezi, gözlem ve birikimlerine dayanarak hazırladıkları kitapların bir yenisini daha okuyup, yine yolların, yolculukların hayallerini kurdum!. ‘ GEZGİN GÖZÜYLE TÜRKİYE ’ kitabı, benim gibi gezip görmeye meraklı gezgincilere ve Türkiye sevdalılarına ışık tutacak güzel bir rehber. Ve aynı zamanda -gezgincilere- verilebilecek güzel bir hediye. Gezgin olma ruhunu çok iyi anlatan Kızılderililer’in Navajo Kabilesi’nden bir şarkı sözü ile başlayan önsözün ilk satırlarını okuduğunuzda, kitabın oluşumundaki esas amacın ve verilmek istenen mesajın ne demek olduğunu da daha iyi anlayabiliyorsunuz. Belkıs Ceylan Çetin, gezme serüveninin asıl hikâyesini öyle güzel anlatmış ki;

“Eğer bir tutkuysa, bir meraksa, bir arayışsa gezmek ki bence öyle...Özünde barışçıl ve evrensel bir niyet olduğu kesin. Bir hırka, bir lokma ile boşuna seyahate çıkmamış  bunca tasavvuf düşünürü, şairi, ozanı. Dinler Tarihi sefere çıkan, hicret eden peygamberlerden geçilmez. Manevi dönüşümün en temel yöntemi  olarak görülmüş;  yeni insanları, yeni kültürleri tanımak, onlara saygı duymak ve sevgiyle kucaklamak.

İçsel evrimimiz için, bilerek veya bilmeyerek bir tercih kullanıyor olabiliriz. Her birey, toplulukların bir unsuru olduğuna göre, neticede toplumların gelişimi ve evrimleşmesi demektir bu. “Seyahat; ön yargı, bağnazlık, ve dar görüşlülüğün en iyi ilacıdır.” demiş, kendisi de gezi yazıları yazmış olan Mark Twain. Siyasi çekişmeleriyle, alt üst olan ekolojik dengesiyle, dünyamızın geldiği şu noktada, üstün değerlere ne kadar çok ihtiyacımız olduğunun farkında olmayan var mıdır?” diyor...

Ve gezginciler, bu kitapta paylaştıkları makalelerinde; hayata, insanlığa, evrene... kısaca yaratılmış olan tüm canlılara dair evrensel bir bakış açısı kazandırmak adına farkındalıkların farkına varmamız gerektiğine işaret ediyorlar!..

Kitabı okurken bazen tarihin derinliklerine yol aldım, bazen de tıpkı önsözünde yer alan bu şarkı sözü gibi pek çok şiir ve ezgi ile bambaşka hayallere bambaşka yolculuklara sürüklendim!.. yine hiç bilmediğim veya eksik bildiğim nice tarihi bilgiyi, mitolojik efsaneyi öğrendim... İnsan her öğrendiği + bilgide üzerinde yaşadğı bu coğrafyanın ne kadar özel, ne kadar renkli ve köklü bir medeniyete sahip olduğunu daha iyi anlıyor!..

İstanbul başlı başına koca bir Türkiye iken, medeniyetlerin, kültürlerin, tarihlerin, dillerin ve dinlerin beşiği ANADOLUYU anlatmak ne kitaplara sığabilir ne de ciltlere!..Gezgin yazarlarımızın serüvenlerini, gözlem ve birikimlerini aktardıkları ‘Gezgin Gözüyle Türkiye’ 2 cilt olarak basılmış. Benim okuduğum kitap da bu serinin 2. Cildi.

GEZGİN GÖZÜYLE TÜRKİYE -2 
Editör: Timur Özkan

Türkiye’nin Karadeniz, Ortadoğu ve Güneydoğu Bölgelerinde keşiflere çıkan gezgincilerin kaleminden 60 gezi yazısı yer alıyor.

( Bolu - Düzce - Zonguldak -Karabük - Bartın - Kastamonu - Çorum – Sinop -  Samsun – Amasya – Tokat - Ordu – Giresun – Gümüşhane – Bayburt – Trabzon – Rize – Artvin – Kars – Iğdır – Ağrı – Van – Siirt – Bitlis – Muş – Bingöl – Diyarbakır – Mardin – Şanlıurfa – Gaziantep – Kilis – Adıyaman – Malatya – Elazığ – Tunceli – Erzurum – Erzincan – Sivas – Kayseri – Yozgat – Çankırı – Kırşehir – Nevşehir – Aksaray – Niğde – Karaman – Konya – Eskişehir – Ankara )

Gezginci yazarlar arasında blog camiasından tanıdığımız değerli dostumuz Mehmet Bilgehan Merki’nin de bir makalesi bulunuyor.. Diğer gezginci yazarların makaleleri gibi, Mehmet Bilgehan Merki’nin Sinop’u anlattığı “SİNOP, SENİ NASIL ANLATSAM!” başlığı altında yazmış olduğu gezi yazısını da büyük bir keyif ile okudum..

Okudukça bu tür kitapları, Anadoluya olan sevdam da özlemim de artar...yeniden yollara çıkma isteğim uyanır!.. gezgincilerin hissettikleri bu duygulara aynı gezginci ruha sahip olan bendeniz deJ yabancı değilim hiç! Çünkü şehirler arası hatta şehir içi işim gereği çıktığım yollarda bile ben, içinde bulunduğum ortama göre bazen hemen turist moduna giriveririm!.. kimlik taşır gibi kameram her koşulda yanımda! minik not defterim elimin altında, gözlerim ve kulaklarım keşfe hazır bir pusuda! beklerim o anı, o an’ları!.. bazen çok hoş ve değişik sürprizlerle de karşılaştığım olur!.. ruhum akar, gönlüm sevdalanır, kimi zaman da gördüklerim karşısında hüzünlenirim... hiç umulmadık hikayelerle dönerim ’yurduma’ yuvama J. Okuduklarım, gördüklerim, izlediklerim... beni bilinmeyen şeylere dair heyecanlı keşiflere merakla sürükler...anılarıma yenileri eklenir birer birer...kimi yeni yollardır daha önce hiç ayak basmadığım, kimileri de yeniden izini süreceğim aynı, ama bıraktığım gibi olmayan yollar!..

Araştırmacılığı hoş sohbetleriyle harmanlayan, gözlemlerini  çalışkanlıkları ve bilgileriyle bezeyen Anadolu sevdalılarını görürüm bu kalemlerde!..bu sevdalılık Anadolu’dan başlar sonra yayılır tüm yakın, uzak coğrafyalara...ve artık evrenselliğin açılımında ortak duygu ve düşüncelerin birleştiği noktada! atılan her adım, insanlık ve kardeşliğin tohumlarıdır!.. gezgini yollara çıkaran da, buluşturan da, kavuşturan da!..  hep bu şiardır!.. bu yolculuklar  tarihi, arkeolojiyi, dinleri ve sanatın tüm renklerini uzaktan bakarak değil!  İçinde yaşayarak, asıl topraklarında ve yerinde öğretirken, aynı zamanda önyargılardan uzak, özgürce düşünebilme yetisini ve  insanlık sevdalılığını da ekler gezgin yüreklere!..ve çıkılan her yeni yolculuk bir adım daha yaklaştırır uzaktakileri bize!.artık tüm mesafeler aşılmıştır!. Ortaya konan şaheserler de sanatın güzelliği bizi nasıl etkiliyorsa, gerek doğa afetleri gerek ise insanın insana olan barbarlığının izlerini taşıyan savaşlarla; yakılıp yıkılan, yağmalanan, tahrip edilen, toplu kıyımlarla ve işkencelerle yok edilen ulusların, hayatların dramlarla dolu  geriye kalan acı hikayeleri de bir o kadar etkiler insanı!..artık bizim için, ne dil, ne din! hiç fark etmez, sadece ortak belleğimizde hissettiklerimizdir önemli olan! Ve bu yolculuklar, sevinçlerde ve kederlerde –insanca- ortak  duyumsamalar ve duygu yoğunlukları yaşatır bizlere!..yoktur hiç bir insanın bir başka insandan farkı!.değil mi ki, hepimiz aynı gökkubenin, aynı doğan ve batan güneşin ve bizi aydınlatan aynı ayın altındayız!..

Bu kitap öncelikle geniş katılımlı ortak bir çalışmanın, duyarlılığın güzel bir işbirliliğinin karşılıklı anlayışın, desteğin ve tabi ki büyük insanlık sevdasının yolculuğunda birleşen gezgin dostların güzel bir çalışması. Farklı meslek gruplarına mensup olmakla birlikte ortak bir tutkunun peşinden giden gezginci ruhların bir araya gelerek oluşturdukları ANKARALI GEZGİNLER GRUBU'nun etkinlikleri bir tek bununla da sınırlı değil!.. Onlar değişik coğrafyalara gidiyor, geziyor, gezerken hem eğlenip hem de spor yapıyor, birbirinden ilginç görüntüleri kameralarına yansıtıyor ve bir dolu anı ve hikayelerle dönerken... bu tatlı yorgunlukların ardından yaşadıklarını, gözlemlerini, birikimlerini; ‘Gezgin Gözüyle’ fotoğraf sergileri,  ‘Gezgin Gözüyle’ kitaplar... ve farklı etkinler düzenleyerek, dünya ve memleket sevdalılarıyla ve gezginci tüm dostlarla serüvenlerini paylaşıyorlar...

Gezmenin başlı-başına emek olduğu, her gezginin kendi penceresinden yansıttıklarını; kültürü, bilgisi ve kendine has yorumuyla kurgulamanın da yine başlı-başına bir emek olduğunun bilincinde!..her hikâyenin, her masalın sonunda bizleri tarihin gizemli bahçelerine yolculuklara çıkaran...  Ve en önemlisi ülkemizi, kültürümüzü  ve tüm renkleriyle insanımızı, Anadoluyu tanıtmayı amaç edinen tüm gezginci yazarları, bu değerli çalışmalarda emeği geçen herkesi tebrik ediyor, başarılı çalışmalarının devamını diliyorum...

Ve blog camiasından değerli dostumuz Mehmet Bilgehan Merki’ye kitap ödülü(m) için özellikle 'gezginci bir okuruna!' isabetli bir hediye seçiminden dolayı da :) ayrıca teşekkürlerimi sunuyorum.

Şimdi sıra sizde!.. Gezgincilerin rehberliğinde ve bizlere ışık tutacak böyle güzel kitapların;  'Gezgin Gözüyle Türkiye', 'Gezgin Gözüyle Afrika' gibi... eşliğinde çıkmalı yollara!.. Daha sevgi dolu bir dünyada elele, kardeşçe, hep birarada yaşamak için bundan daha güzel bir neden mi olur!..

Severek çıkılan yolculuklarda yorgunluğun adı bile anılmazmış!..Yeter ki sevmek olsun tüm gezmelerin adı!..  Savaşmak yerine gezgincilik bulaşsın her birimize!.. daha çok gezelim ve daha çok sevelim birbirimizi ve dünyamızı!..

Esin Bozdemir

Anadoluyu bir de trenle gezmeli
Doğu Ekspresi İle Anadolu Manzaraları
Doğu Ekspresi ile Keyifli bir yolculuk