9 Ocak 2014 Perşembe

Antik Çağın Şifa Merkezi Asklepion


Kuzey Ege Gezimizin Bergama durağında şimdi sırada antik çağın en önemli üç sağlık merkezinden biri olan Asklepion var. Bergama’ya girdiğinizde kahverengi tabelalar sizi önce Asklepion’ a oradan Akropol’ e yönlendirecektir. Siz bu sıralamaya uyabilir ya da bizim gibi önce Akropol’ den de gezinize başlayabilirsiniz.
Antik çağın ve Anadolu’nun en önemli sağlık merkezlerinden olan Bergama’daki Asklepion aynı zamanda dönemin ünlü hekimlerinin yetiştiği bir tıp okulu ve dünyanın ilk psikiyatri hastanesi olarak da tarihe geçmiş. Radyoaktif özellikleri günümüzde keşfedilmiş şifalı suları, yüzyıllardır insanlar tarafından sağlık amaçlı kullanılmış. Asklepion asırlar önce bünyesindeki seçkin hekimler ve müzik, çamur banyoları, su ve spa terapileri, meditasyon, telkin, doğal bitkisel karışımlar, masaj, aromaterapi, özel diyetler gibi günümüzde tekrar popülarite kazanan yöntemlerle hastalara şifa dağıtan bir sağlık merkezi olmuş.
Bergama merkezinden yaklaşık bir iki kilometre sonra Asklepion’un mermer sütunlu taş yolundan içeriye ana meydana doğru ilerliyoruz.
İnsan yaşamı için bu kadar büyük öneme sahip olan
bir alana girmek, hele ki;
  
“ Ölümün girmesinin yasak olduğu ”
topraklara ayak basmak, bizi doğal olarak
son derece heyecanlandırıyor!.
Sağlık merkezi Asklepion’un geçmişi İÖ. 4. Yüzyıla kadar uzanıyor.
Burası, İS. 5. Yüzyıla kadar yaklaşık 900 yıl sağlık dağıtan bir merkez olmuş.
*****
Asklepios adına yaptırılan sağlık şehirlerinin en ünlüleri;
Pergamon, Kos ve Epidavros (Epidauros)dur.
İçlerinde en iyi korunmuş olanı ise
Bergama’daki Asklepion'dur.




*****
Sütunlu yolda yürürken arkamızda Akropol
tüm ihtişamı ile bizleri selamlamakta...


"İS 2. yüzyılda yaşayan Hadrianotherai' da doğduğu iddia edilen  (Balıkesirli) ünlü hatip, genç yaşında Roma'ya yaptığı bir seyahatinde rahatsızlanır. Aelius Aristides nefes darlığı, ateş ve karın şişmesi şikâyetleriyle geldiği ve  psikolojik kökenli rahatsızlığından dolayı hayatının geri kalanını Asklepion Sağlık Yurdunda geçirir. İstihare yöntemi ile şifa ararken aynı zamanda 'Kutsal Sözler' adında orada gördüğü rüyaların toplamından oluşan bir kitap yazar.  Asklepion’ da tedavi görüp iyileşen Aristides’ in 13 yıl kaldığı Asklepion’ da tuttuğu günlüklerinden hastanede kullanılan tedavi yöntemlerini öğreniyoruz. " (*) Görsel buradan


Eczacılığın Babası Hekim Galenos'un Kentidir Pergamon


"Rönesans'a kadar neredeyse 1500 yıl boyunca tıp alanında adından en çok söz edilen hekimlerin başında gelen Galen, (Galenos) İsa’dan sonra 2. yüzyılda Pergamon’ da doğmuş. Burada tıp, felsefe ve matematik eğitimi görmüş. Hali vakti yerinde olan babasının desteğiyle antik çağın önemli merkezlerine giderek bilgisini, görgüsünü arttırmış. Pergamon’ a geri dönünce gladyatörlerin doktorluğuna atanmış. Bu işi ona, ortopedi ve cerrahi hastalıklar alanında tecrübesini arttırmasına, anatomi bilgisini zenginleştirmesine fırsat vermiş. Daha sonra 3 Roma İmparatorunun doktorluğunu yapan Galen; Cerrahiden psikiyatriye, anatomiden fizyolojiye, felsefeden etiğe, farmakolojiden botaniğe kadar çok değişik konularda yazılar yazmış. Galen’ in eserleri 20 ciltten fazla tutmaktadır." (**) Görsel burdan

Asklepion 108 metre rakıma sahip korunaklı bir bölgeye kurulmuş. Havasının ve suyunun güzel olmasının yanı sıra bölgenin kutsal olduğuna inanılırmış. Asklepion’a Hekimler, halkın Viran Kapı dedikleri Kapıdan hastalarını muayene edip, içeriye öyle kabul ederlermiş. Yolun sonundaki anıtsal bir kapı ile Asklepion’a girilir ve propylon denilen kutsal alana ulaşılırmış.
Hamileler ve ölümcül hastalar içeriye kabul edilmezmiş. Kapının üzerinde “ Bütün Tanrıların kutsiyeti için Asklepion’a ölüm girmesi yasaktır” yazılmış. Bu yazı büyük bir olasılıkla, önemli bir telkinle, hastaların muhakkak Asklepion’ da iyileşeceklerine dair inancın oluşması açısından yazılmış olmalı.
Biz tüm engelleri aşıyor ve
Asklepion Kutsal Alanına doğru ilerliyoruz.)
Asklepion’daki tıp biliminin simgesi olan,
aynı kaptan su içen yılan figürlü
sütun. ( Yılan figürlü sütunun aslı Bergama Müzesindedir.)


Asklepion, Apollon’un oğlu Sağlık ve
Hekim Tanrısı Asklepieos’a adanarak yapılmıştır. 
 


Asklepios’un mitolojideki hikâyesi şöyle;
Apollon Koronis’e âşık olur, ancak Koronis onun bu aşkına ihanet eder ve karnında Apollon’un çocuğunu taşıdığı halde Arkadialı Iskhys ile evlenir. Apollon bunu duyunca çok öfkelenir ve Koronis ile Iskhys’in yakılarak öldürülmelerini emreder.

Koronis’in cesedi yarı yanmış, yarı yanmamışken Apollon onu alevlerin arasından çıkarıp karnını yardırır ve halen canlı olan oğlunu alıp, onu yetiştirmesi için bir
Kentauros (yarı insan yarı at) olan Khrion’a verir.



Asklepios, hekimliği ve hastaları iyi etmenin sırrını kendisini yetiştiren Khrion’dan öğrenir. Böylece, iyi olacaklarından umut kesilen hastaları bile iyileştirmeye başlar ve bu başarısı “Sağlık Tanrısı”  olarak mitolojide yer almasına ve ünlenmesine yol açar.
*****



Zeus Asklepion Tapınağının bulunduğu
yerdeki yuvarlak zemin taşları


Asklepion Kutsal Alanına doğru ilerliyoruz.
Ama bizden başka biri daha ilerliyor:)

:)
*****

*****


Tedavi süreci, önce şifalı sularla temizlenerek başlar,
iyileşme amacıyla tanrıya dua edilip adak adandıktan
sonra uykuya yatılır, görülen rüyanın yorumlanması ve
telkin yoluyla tedavi uygulanırmış.
Şifalı kutsal su ve çamur banyoları,
yararlı otlardan yapılan ilaçların yanı sıra müzik,
düzenlenen törenler ve temsiller de
tedavi yöntemlerinden oluyormuş.

Bu tedavi yöntemleri ve rüya ile ilgili bilgilerin çoğu, kazılar sonucu ele geçen
adak tasları ve yazıtların okunması sonucu öğrenilmiş.
*****

Tedavi Binası olarak kullanılan
Yeraltı Geçidine giriyoruz..

Diyebiliriz ki;
tarihte ilk defa su sesi, müzik  ve psikoterapi ile
tedavi Asklepion’ da yapılmış
.


 
Merdivenlerin solundan hep aynı hızla akan suyun sesi
tüneldeki hastaları sakinleştirmek için dinletilirmiş.




Aynı zamanda tedavide dinsel öğeler de kullanılırmış. Mesela merdivenlerden akan bu suyun Tanrının ayaklarının dibinden çıktığına inanılırmış. Basamaklara çeşitli derinliklerde oyulan ve oyuklara dökülürken suyun çıkardığı şırıl, şırıl ses birde yukarıdaki deliklerden süzülen loş ışık, inanılmaz bir rahatlama ve ferahlık katıyor bize de.
Yaz sonu olmasına rağmen Ege’nin sıcak havası karşısında bulunduğumuz bu tünelde şırıl şırıl su sesleri, ışık ve gölgelerin dans edişleri ve serinlik…bize de yansıyor.. tünelden hafiflemiş olarak çıkıyoruz aydınlığa.)

Rahipler geçitten yürüyen hastalara, geçidin üstündeki deliklerden gizlice
“İyileşeceksin, iyileşeceksin” diye fısıldarlarmış.

Asklepion da hastalara fısıldamanın dışında hava ve ışık için yer altı koridorunun tavanına 5 metre aralıklarla 12 pencere açılmış.
(yanda görüyorsunuz.)
 *****
 uyku odaları
Kutsal kuyunun hemen güney- batısında
uyku odaları bulunuyor.


Yıkanıp beyaz giysiler giyen ve adak adayan hastalar
uyku odalarına alınır, kendilerine telkinler verilirmiş.
Uyku odalarında uyutulan hastalar gördükleri
rüyalarını hekime anlatmakla tedavileri başlarmış.
Çünkü hasta rüyasında Tanrının kendisine
nasıl iyileşeceğini söylediğine inanırmış.
Asklepion Şifa Merkezi Panoramik Görüntü

Anıtsal kapıdan girdikten sonra,
hemen sağda kütüphane binası yer almakta imiş.


Kutsal alan, yazın insanları güneşten,
kışınsa yağmurdan korumaya yarayan
tentelerle (stoa) çevrelenmiş.

Helenistlik Tiyatro

Kuzey stoanın batı ucunda yarım daire şeklinde ve
3500 kişilik küçük bir tiyatro yer almakta.

Zeus Sunağının yakınında güney-batıya
yönelik olarak yapılmıştır.
Helenistik dönem tiyatrolarının en güzel yapıtlarından olup,
II.Eumenes’in krallığı döneminde yapılmış.



Burada yapılan araştırmalar aynı yerde,
Bergama krallığının ilk yıllarından kalma
bir tiyatronun bulunduğunu ortaya koymuştur.
Nitekim günümüze bu tiyatrodan polygonal örgülü
destek duvarının bazı parçaları gelebilmiştir.


Ayrıca Helenistik dönemde ilk tiyatronun sahne binasının ahşaptan, geçici olarak yapıldığı, gösteriler bittikten sonra kaldırıldığı da ileri sürülmüştür.

Andezit taşından yapılan tiyatronun yalnızca asillere ayrılan bölümleri mermerdendir.


Latrinler, yani genel tuvaletler batı ve güney galerilerin
birleştiği yerde konumlanmış.


Kutsal alanın odağında kutsal kuyu yer almakta.
Pınar suyu ile beslenen kuyunun suyu,
içme ve yıkanma amacıyla kullanılıyormuş.



*****

Asklepion’da kutsal olduğuna inanılan
kaynak suyu halen akmakta!.


Şifa niyetine, bu kutsal çeşmeden akan sudan bizde içtik
ve hatta küçük kırmızı ve yosun yeşili taşlarından
bir iki tane hatıralık aldık.)

 Asklepion’da ayrıca 3 adet tapınak ve
çeşitli tedavilerin uygulandığı bir yapı da bulunmaktadır.
Asklepion’un hekimleri hastalarına burada çamur banyosu yaptırır, bitkilerden elde ettikleri ilaçları kullanır, ayrıca onların spor ve müzikle uğraşmalarını sağlar. Bu arada rüyalar yorumlanır, telkin yoluyla onların iyileşmeleri sağlanır, gerektiğinde ameliyat gibi işlemler de yapılırmış.
Üç temel öğe olarak; perhiz, sıcak - soğuk banyo ve beden hareketleri ile yapılan uygulamanın Antik çağdaki sınırlı tıp bilgisi göz önüne alındığında, bu tedavi yönteminin genelde çok akıllıca yürütüldüğünü söyleyebiliriz.

Ayrıca tiyatroda yapılan törenler, müzikle uygulanan telkinler hastaların iyileşmesine katkıda bulunur.

Buradan sağlığına kavuşarak ayrılırken de, maddi olanakları doğrultusunda Asklepios Tapınağı’nı ziyaret ederek yardım yaparlarmış. Bir de iyileşen organlarının küçük birer temsili modeli heykelcikleri buraya bırakırlarmış. (yapılan kazılarda bu bölgede küçük kulak, kesik ayak gibi heykelcikler bulunur) Bu örneklerin pek çoğu Bergama Arkeoloji Müzesi‘nde sergilenmektedir.

Asklepion telkin ve inanç yoluyla iç içe geçmiş tıbbi, cerrahi ve paramedikal tedavileri ile döneminin en önemli sağlık merkezlerinden biri olma ününe kavuşmuş ve bu ününü günümüze kadar ulaştırmıştır. Egede gezilecek yerler listenizin en başına Bergama’yı almanızı ve özellikle Asklepion şifa merkezine ayak basıp bu kentin havasını solumanızı öneririm. Bizi çok etkileyen bu antik kenti siz de mutlaka görmelisiniz. Çünkü maalesef bir gördüğünüzü bir daha görememek ihtimali de var bu topraklarda!  Tıpkı Allionai gibi…
Antik Çağın Asklepion Sağlık Merkezinden sonra, Bergama Müzesi'ne doğru hareket ediyoruz..
*****
*****
*****

Bergama Arkeoloji Müzesini gezdikten ve müzedeki paha biçilmez eserleri gördükten sonra, kısa bir süre önce ayak bastığımız antik kent çok daha başka anlam buluyor hafızamızda.  

Farklı uygarlıkların mirasına sahip olduğumuz, şu üzerinde yaşadığımız toprakların, ne muhteşem bir zenginlik olduğunu ve aynı zamanda bizlere ne kadar büyük sorumluluk yüklediğinin bir kez daha ayırdında olarak ayrılıyoruz Bergama'dan...


 Esin Bozdemir
Kuzey Ege Gezimiz
devam ediyor


Fotoğraflar: izler ve yansımalar
Mitolojik Resimler:
int. medyası
(*)Atlas 'Keşfetmek için Bak' , Tanrıça'nın Hüznü
(**) Ölümün giremediği hastane: Asklepion

6 yorum:

  1. Yazınız yine harika olmuş. Tebrik ediyorum. Şu anda beni aşan ve beceremediğim resim yerleştirme teknikleriniz içinde sizi ayrıca kutluyorum. elinize sağlık

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Mehmet Bilgehan Merki,
      Teşekkür ederim Mehmet Bey. Resim yerleştirmek artık çok kolay. Resimlerinizi düzenleyebileceğiniz ve istediğiniz efekti yapabileceğiniz bir programı bilgisayarınıza yüklemeniz yeterli olacaktır.

      Arama motorunuza 'Resim Editörleri' yazın pek çok seçenekte programı indirin, orada göreceksiniz. Uygulamaları ise son derece pratik ve kolay.

      Esen kalın...

      Sil
  2. Yıllar önce gezmiştik Asklepion'u. Ben de sizin gibi çok etkilenmiştim. Hatta Yılanlı Sütun'un küçük bir örneği durur kitaplığımda:)
    Çok güzel bir tanıtım ve hatırlatma olmuş. Ellerinize sağlık Esin Hanım. Keyifle okudum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @sezer eser perker,

      Etkileyici ve özel bir antik kent. Hatıralık bir örneği almış olman da, baktıkça bu antik kenti sana
      hep anımsatacaktır eminim.) Teşekkürler, sevgilerimle..

      Sil
  3. Buram buram emek ve titizlik kokan bir post.
    Gecenin şu saatinde gündüzmüş ve günlük güneşlik bir yaz günü oradaymışım etkisini hiç bu kadar yoğun hissetmemiştim.

    Ellerine emeğine sağlık sevgili Esinciğim.
    Harika ötesiydi gerçekten.
    Sevgilerimle...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Zeugma,

      Geceni gündüze çevirmiş olmasına sevindim.)
      Teşekkürler Zeugma'cığım, zarif yorumun için...

      Nitelik nicelikten daha önemlidir öyle değil mi...bunun için de emek vermek gerekiyor..
      emeği, popülerliğin üstünde tutanların çoğalması dileklerimle...
      Sevgilerimle...

      Sil