25 Ekim 2014 Cumartesi

Sevginin ve sabrın ahşaptaki yansıması Kündekâri


Türk İslam Sanatının en önemli dallarından biri şüphesiz ahşap işçiliğidir. Maden, taş, ağaç gibi maddelerin yüzeylerini özel araç ve gereçlerle oyarak veya delerek önceden tasarlanan motif ve cisimleri işleme sanatı olan "oymacılık", geleneksel Türk El sanatlarında önemli bir yer tutar. Ahşabın sabırla işlendiği tekniklerinden biri olan 'kündekâri' ise 'ahşap oymacılık' sanatıdır. Anadolu’da Selçuklu devrinde gelişmiş olan kündekâri'nin kendine özgü bir şekli ve uygulaması vardır. 

Kündekâri
sanatı ile ortaya konmuş olan ürünler, usta sanatçıların 'kündekâr'ların elinde şaheserlere dönüşmüştür adeta. 
Daha çok cami kapıları, minber, vaaz kürsüsü, dolap kapakları, pencere kapakları, sanduka gibi öğelerde geniş uygulama alanı bulmuştur.

Dekoratif amaçlı bir doğramacılık tekniğidir kündekâri. Kelimenin aslı Farsça kendekârî olup heykeltıraşlık, hakkâklık, kalemkârlık gi­bi plastik sanatları adlandırır. Osmanlıca da kündekârîye daha çok kalemkârî anlamı verilirken yine Farsça künde (tomruk, masif ağaç kütle­si) kelimesinden etkilenilerek bir künde-kârî terimi ortaya çıkarılmış ve genelde ince marangozluk kapsamına giren ah­şap sanatları çerçevesinde dekoratif doğramacılık sanatı olarak kullanılmıştır.

Kündekâri; 12. yüzyılda Selçuklu mimari geleneğine sahip çıkan Mısır, Suriye, Filistin'de ve Anadolu’da hâkim olan Türk-İslam devletlerinde, sonraki yüzyıllarda ise (16. yüzyıla kadar) sadece Anadolu’da görülür.


11. ve 14. Yüzyıl arasında geometrik motiflerin bolca kullanıldığı Selçuklu eserlerinin tesirleri Beylikler Dönemi’nde de görülmüş.

Tercih edilen ağaç türleri; ceviz, abanoz, armut, elma, şimşir ve gül ağacıdır. Sedir ağacı ise maliyeti yüksek olmakla birlikte çok daha dayanıklı olduğu için genellikle saraylarda kullanılmış. 


15. yüzyılın başında yeni kullanılmaya başlanan çiçekli üslup hem rumîli kompozisyonlar ile hem de ayrı ayrı kullanılmıştır. Sedef ve fildişi kakma eserlerde teknik özelliğinden dolayı geometrik motifler tercih edilmiştir.


Kündekârînin, en güzel örneklerini bugün, müze olarak halkın ziyaretine açılmış olan, kökşler, saraylar, kasır’ larda görebilmeniz mümkündür. Saray Sanatıdır öncelikle kündekâri. Sonra zamanla yaygınlaşarak, saraylardan, konaklara, camilere ve evlere kadar geniş bir alanda uygulanır olmuştur.

Kimi taş bir aynanın çerçevesinde, kimi pencere pervazında, kimi masa ve kapılarda gösterir kendini.  Ahşap, ince bir dantel gibi işlenip sanat eserine bürünürken, sabrın ve sevginin hünerli ellerdeki yansımalarıdır her biri.  


En son ziyaret ettiğimiz Küçüksu Kasrı’nda Sultan II. Abdülhamid’in yapmış olduğu paha biçilemez ahşap el oyması masa kündekâriye güzel bir örnektir. bkz

Türk ve İslam Eserleri Müzesi’nde de büyük bir işçilik örneği olan kündekâri ‘ahşap oyma’ eserleri sergilenmektedir. bkz  


Kündekâri‘ nin kelime anlamı ince marangozluk işi, kıymetli ağaçların işlenmesidir. Sabır ve ustalık gerektiren bu değerli sanatın en güzel örnekleri Anadolu topraklarında bulunuyor.

Ahşabın sabırla işlendiği KÜNDEKÂRİ ilhamını gökyüzünden almış.

Kenarları erkek-dişi değerlerde oyulmuş, çokgen ve yıldız biçiminde ayrı ayrı kesilmiş, çeşitli geleneksel kabartmalarla bezenmiş parçalar… Bu parçaların ahşap kirişlerinin çivi ve tutkal kullanılmaksızın, birbirine geçmesi biçiminde uygulanan ve büyük bir ustalık isteyen kündekârî’ nin, bezeme temeli gökyüzüne dayanırmış. Gökyüzündeki yıldızları ve sonsuzluğu ifade eden yıldız, sekizgen, ongen, baklava gibi birçok geometrik desenle birlikte uygulanırmış.


Ahşap oyma için seçilen uygun ağaçlar iki santimetre kalınlığında, istenilen genişlik ve boyda tahta haline getirilerek uzun bir süre doğal şartlarda kurutulurmuş. Tekniğin temeli küçük ağaç parçalarının damarları,  dolayısıyla eğrilme yönleri birbirlerine zıt gelecek şekilde yivler ve girinti-çıkıntılarla birleştirilmesi esasına dayanırmış. Genellikle parçaları çerçeveleyen çıtalarla, kemer tahtaları ve göbekler oyma-kabartma arabesk motiflerle bazen de sedef kakmalarla süslenirmiş. Çivi ve tutkal kullanılmadan yapılan bu sanat türü, biraz da yapboza benziyor.


Kündekâri, değişen mevsim şartlarında ısıdan ve nemden etkilenmeyecek nitelikte bir ağaçla çalışılır ve birleşme yerlerindeki kanallarda bırakılan hava payları sayesinde, ahşap işçiliğinde zamanla ortaya çıkan çatlak ve şişmeleri de önlenirmiş.

Bu sanatı esas işleyenler genellikle Kastamonulu ustalardır. Ahşap işçiliğinin yaygın olduğu yerler ise; Ankara, Beypazarı, Safranbolu, Bolu-Göğnük, Adapazarı-Karas'dur. Buralarda ahşap işçiliği çok yaygındır. Bugün kündekâri sanatını uygulayan ustalar bir elin parmakları kadardır ancak. 


Aralarına farklı tür ve renklerde küçük ahşap plakalar konarak görüntü de daha bir zenginleştirilirmiş. Hazırlanan parçalar ayrıca bağlayıcı bir malzemeyle birbirine tutturulmadığından, kündekârînin uygulandığı ahşap yüzeylerde zamanla ayrılmalar da görülmezmiş.

Bir zamanlar 'El terazi göz mizandı'. Artık ne elin terazisi kaldı, ne de gözün mizanı! Göz birbirinin kopyası olan nesneleri, birbirinden ayıramaz oldu gayrı...

Yüzyıllardır bozulmayan estetik ve el emeği olan geleneksel ahşap oymacılık sanatı, günümüzde hazır üretim ve daha ucuz maliyetli ürünlerin tercih edilmesiyle yavaş yavaş yok olup gitmektedir. Sabır, yerini sabırsızlıklara ve hızlı tüketime terk ettiği sürece geleneksel olan şeyler de, genel geçer şeylere dönüşmektedir. Oysa derin duygular ve manalar eşliğinde, hünerli ellerle işlenen kündekârî, sabır kadar içre yolculuğun da bir aracıdır.

Bu geleneksel el sanatımız ceviz ağaçlarının eskisi kadar olmaması ve ayrıca şehir merkezlerinde atölyeler için uygun alanların olmaması, çırak bulunamaması ve talebin azalması dolayısı ile eskisi kadar uygulanmamaktadır.

Temennimiz  geleneksel Türk el sanatlarımızın yaşatılması ve sanatın, hayatımızın her alanında var olmasıdır.


Esin Bozdemir

2 yorum:

  1. Benim bildiğim iki farklı ağaç kullanılmaktadır. Kontrast oluşturması, gözün daha iyi farkedebilmesi adına. En güzel örnekleri, Bursa Ulucami ile Manisa Ulucami minberleridir. Ustası da aynı kişidir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @bahçe perim,
      Kündekâri ustaları her tür ağaçla bu sanatı uygulayabildiklerini ama özellikle sedir ağacı ile yapılanın makbul olduğunu, ceviz ağacının da kolay yetiştiriliyor olmasının tercih sebebi olduğunu bildirmekteler. Camilerde oldukça fazla ahşap oymacılığı kullanılmakta. Saray sanatı olarak yaşam bulan kündekâri sonrasında camilerden, saraylara, konaklara ve bazı bölgelerimizde evlerin kapı, tavan, pencere çerçevelerine ve daha pek çok detaya kadar geniş bir alanda gösteriyor kendisini.. Yazıma katkı veren değerli yorumuın için teşekkürler bahce perim..Esenlikler dilerim..

      Sil