3 Kasım 1914 – 9 Ocak 1916 tarihleri arasında daha önce
örneği görülmemiş savaşlara sahne olan Çanakkale Muharebelerinin yaşandığı Gelibolu
Yarımadasındaki gezimizi kaldığımız yerden anlatmaya devam ediyorum. Gezi
güzergâhımız, Eceabat - Anafartalar üzerindeki şehitlik ve anıtlar. 5. Bölümde; Conkbayırı Tepesinde yer alan anıtlık ve siperleri, hemen alt tarafında bulunan Mehmetçik
Parkı kitabelerini ve en son Sancaktepe’nin
güneyinde bulunan Kemal Yeri Kitabesini görmüştük. Şimdi Anzak Koyu sahil yolu
üzerinde bulunan yabancı mezarlıklar ve anıtları ziyaret edeceğiz.
Anzak Koyu'na gitmeden önce Kabatepe - Conkbayırı yolu üzerinde ve Kanlısırt’ın doğu
ucunda bulunan ve daha önce 4. bölümde yer verdiğim 'Kanlısırt Kitabesi'ni bir kez daha anımsatmak istiyorum. Albayrak sırtının bitiminde 16.Tümen adına dikilmiş olan
Kanlısırt Kitabesi'nde yer alan bilgiler; ayak bastığımız bu topraklarda 'süngü süngüye' ne denli çetin bir savaşın yaşanmış olduğunu bize bir kez daha anlatmış oluyor.
"Kanlısırt, karanlık tünellerde süngü süngüye boğaz boğaza savaşın adıdır."
Kitabede: “Anzak kolordusu 6-7
Ağustos 1915’de Anafartalar bölgesine çıkarma yapan 9. İngiliz kolordusunun
hedefine ulaşmasını kolaylaştırmak amacıyla 19. ve 16. tümenlerin savunduğu
Arıburnu cephesinde ki Türk kuvvetlerini yerinde tutmak için taarruz etti. 16.
tümen birlikleri çok çetin çarpışmalarda 1520 şehit, 4750 yaralı vermesine
rağmen Kanlısırt'ı kahramanca savundu.” yazmaktadır.
Şimdi biz Çanakkale Muharebeleri'nin en şiddetli yaşandığı Anzak Koyu'na gideceğiz.
Şimdi biz Çanakkale Muharebeleri'nin en şiddetli yaşandığı Anzak Koyu'na gideceğiz.
Anzak Koyu
Anzak Koyu istikametine girdiğimizde sahil yolu üzerinde geniş bir alana yayılmış olan yabancı mezarlıkları ve anıtları görüyoruz. Shell Green Mezarlığında kimliği tespit edilmiş 408 ve 1 İngiliz askerin yattığını öğreniyoruz. Sahil yoluna devam ettiğimizde ise karşımıza Küçük Arıburnu (HELL Spit) Anıtı (Cehennem Kuyusu) çıkıyor. Bu anıtın hemen yakınında ise Shrapnel Valley Mezarlığı (Ölüm Vadisi) yer alıyor.
Arıburnun'dan Anafartalar istikametine giden yol üzerinde, yolun her iki yanında, Anzakların "North Beach" (Kuzey Sahili) olarak tanımladıkları sahil kesiminde ve Sfenks'in hemen önündeki alanda Anzak Tören alanı yer alıyor.
ANZAC - Anzak Tören Alanı
25 Nisan 2000 tarihinde hizmete açılan bu alanda, denize bakan, sahil kenarındaki duvarın üzerinde; "Avustralya - New Zealand Army Corps" (Avustralya ve Yeni Zelanda Kolordusu) ifadesindeki kelimelerin baş harflerinden oluşan "ANZAC" yazısı bulunuyor.
Şafak Ayini: Her yıl 25 Nisan sabahı bu alanda, Avustralya ve Yeni Zelanda'dan gelen ziyaretçiler,; Anzak askerleri'nin 25 Nisan 1915 sabahı Arıburnu civarında karaya ayak bastığı saat olan 4.30'u temsilen, saat 5.30'da başlayan bir anma töreni yapıyorlar. (Anzak Yürüyüşü bkz.)
Dip Not: 26 Ekim 1915 günü İngilizler tarafından karaya oturtulan 'Milo' adlı buharlı gemi, denizin durgun ve berrak olduğu günlerde, çok dikkatli bakarsanız eğer, yaklaşık 5 metre dipte Milo'nun (karinasına ait bir bölümü) koyu renkli silueti sahilden bakıldığında rahatça görülebiliyor. bkz: 1915 Gallipoli DepthsS.S MILO (1865-1915)
Dip Not: 26 Ekim 1915 günü İngilizler tarafından karaya oturtulan 'Milo' adlı buharlı gemi, denizin durgun ve berrak olduğu günlerde, çok dikkatli bakarsanız eğer, yaklaşık 5 metre dipte Milo'nun (karinasına ait bir bölümü) koyu renkli silueti sahilden bakıldığında rahatça görülebiliyor. bkz: 1915 Gallipoli DepthsS.S MILO (1865-1915)
Anzak tören alanının hemen üstünde bütün ihtişamı ile Arıburnu yarlarını görüyoruz. Tüm azameti ile ''Biz vazifemizi yaptık'' der gibi heybetli ve başı dik selamlıyorlar bizi. (sağ üstteki sivri tepecikler)
Keskin Nişancı Zirvesi – Sfenks: Kimi yerde Arıburnu Yarları olarak da adlandırılan tepelerin neden ‘sfenks olarak adlandırılmış olduğuna gelince;
- Anzak birlikleri; Gelibolu Yarımadası sahillerine yönelik çıkarma harekâtına katılmadan önce Mısır’da, Kahire yakınlarında ve piramitlerin bulunduğu bölgede eğitim faaliyetlerini sürdürmüştü. Anzak askerleri o dönemde piramitleri ve Sfenks’i yakından görmüşlerdi. Eski Mısır uygarlığından kalmış eserlerden muhtemelen etkilenmiş olan Anzak askerleri, 25 Nisan 1915 sabahının ilk saatlerinde Arıburnu sahillerine yaklaştıkları sırada, arazideki bu doğal oluşumun siluetini Sfenks’e benzetmişler ve bu arazi şeklini “Sfenks” olarak tanımlamışlar. Ayrıca, Anzaklar tarafından “Cathedral Rock”, Katedral Kayası ve “Spiner’s Peak”, Keskin Nişancı Zirvesi (Gizlenerek ateş eden adamın zirvesi) olarak da tanımlanmışlar. - (Atlas Tarih eki ‘Çanakkale Savaşı’nın 100. Yılı’ ) Görsel: buradan
Buradan sahil yolunu takip etmeğe devam ediyoruz. Kabatepe Arıburnu Sahil Anıtı ve Arıburnu Mezarlıkları karşımıza çıkıyor. Mezarlık 1915 yılında oluşturulmuş ve günümüze gelinceye değin başka mezarların defnedilmesiyle de genişletilmiş. Aslında Gelibolu yarımadasında bastığımız toprakların neredeyse tamamı şehitlik diyebiliriz.
Buradan sahil yolunu takip etmeğe devam ediyoruz. Kabatepe Arıburnu Sahil Anıtı ve Arıburnu Mezarlıkları karşımıza çıkıyor. Mezarlık 1915 yılında oluşturulmuş ve günümüze gelinceye değin başka mezarların defnedilmesiyle de genişletilmiş. Aslında Gelibolu yarımadasında bastığımız toprakların neredeyse tamamı şehitlik diyebiliriz.
Anzak Koyu üzerinde yer alan yabancı mezarlıklar ve anıtlar
Büyük Dere (Şarapnel Vadisi) ve Şarapnel Vadisi Mezarlığı ( Shrapnel Valley Cemetery)
Küçük Arıburnun'dan Hain Tepe'ye (Treacheros Hill) doğru uzanan Mac Lagan Sırtı'nın güneyinde yer alan Büyük Dere ve yakın çevresi Şarapnel Vadisi olarak adlandırılıyor. Neden bu adı almış derseniz; Türk topçularının kullandığı ve belli bir yükseklikte paralanan ve etrafa şarapnel misketleri saçan mermiler nedeniyle Anzaklar tarafından bu bölge "Şarapnel Vadisi" olarak adlandırılmış. Bu vadinin girişinde ve MacLagan Sırtı'nın güney yamacı dibinde yer alan Şarapnel Vadisi Mezarlığı ( Shrapnel Valley Cemetery) 1919-1923 yılında buraya 28'i İngiliz, 527'si Avustralyalı, 56'sı Yeni Zelanda'lı ve 72'si kimliği meçhul olmak üzere toplam: 683 asker yatmaktadır.
Hain Tepe (Treacheros Hill)'de yer alan ' Plugge's Plateau Cemetery ' mezarlığında ise; 12'si Avustralya'lı, 8'i Yeni Zelanda'lı ve 1'inin kimliği meçhul olmak üzere toplam 21 asker gömülüdür.
Küçük Arıburnu Mezarlığı - "Beach Cemetery"
"Beach Cemetery" (Sahil Mezarlığı): Küçük Arıburnu' nun denize bakan batı yamacı üzerinde, nispeten daha az eğimli bölümde yer alan mezarlık Anzaklar tarafından muharebeler sırasında oluşturulmuş bir mezarlıktır. Bu mezarlıkta 50'si İngiliz, 295'i Avustralyalı, 22'si Yeni Zelandalı,3'ü Hintli ve 21'i kimliği belirsiz olmak üzere toplam 391 asker gömülüdür. Arıburnu Mezarlığı'nın bulunduğu nokta ise Avustralyalıların karaya ilk çıktıkları
yerdir.
Sahil yolunu takip ettiğimizde Arıburnu Mezarlığı'nın hemen yan-üst tarafında Kabatepe Arıburnu Sahil Anıtı (Kitabesi) ile karşılaşıyoruz.
“27. piyade alayının 8. bölüğünün bir takımı 25 Nisan 1915
günü sabaha karşı Arıburnu kıyılarına çıkan Anzak kolordusunun 1500 kişilik ilk
kademesine ağır kayıplar verdirerek, kıyının dik yamaçlarına sığınmak zorunda
bırakmıştır.”
Arıburnu Cephesi: Çanakkale Savaşı'nın bir cephesi olan Arıburnu Cephesi, 25 Nisan 1915 tarihindeki Arı Burnu Çıkarmasıyla başlayan ve 6 Ağustos 1915 tarihine kadarki çatışmaları kapsayan cephedir. Bu tarihte Müttefik kuvvetlerce üçüncü bir cephe olarak açılan Anafartalar Cephesi ile birleşmiştir. Arıburnu Çıkarması, 25 Nisan 1915 günü Gelibolu Yarımadası’nın Ege Denizi sahillerinde, “Anzak Koyu” olarak bilinecek olan kumsal ve civarına Anzak Kolordusu tarafından yapılan çıkarmadır. (Fotoğraf: 'Atatürk ve silah arkadaşları Arıburnu Cephesinde' )
Anzak Koyu üzerinde yer alan yabancı mezarlıklar ve anıtlar
Anzak Koyu Kitabesi
''Bu memleketin
toprakları üzerinde kanlarını döken kahramanlar! Burada dost bir vatanın
toprağındasınız. Huzur ve sükun içinde uyuyunuz. Sizler Mehmetçikle yan yana,
koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar! Göz
yaşarlınızı dindiriniz! Evlatlarınız bizim bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve
huzur içinde rahat rahat uyuyacaklardır. Onlar, bu toprakta canlarını verdikten
sonra artık bizim evlatlarımız olmuşlardır.''
Ardından Damakçılık Bayırı'nın olduğu tepeye doğru yol alıyoruz. Anafartalar Köyüne varmadan, içeriye doğru kıvrılan ana yolun 50 m. sağında bulunan Damakçılık kitabesi, Çatlakdere'nin sol yamacına, Damakçılık Bayırı'nın kuzey batısına denk düşüyor.
Damakçılık Bayırı Kitabesi
Kitabenin üzerinde şu ifade yer alıyor: ''Anafartalar Grup Komutanı Mustafa Kemal 7. Tümeni 9 Ağustos 1915 günü
Damakçılık Bayırına taarruz ettirerek Anzac Kolordusunun 9. İngiliz Kolordusu
ile işbirliğini ve Kocaçimen tepe yönünde belirecek tehlikeyi önledi.''
Kocaçimen tepeyi hedefleyen Müttefik kuvvetlerinin önündeki önemli bir bağlantı noktası konumunda olan Damakçılık Bayırı ve civarı, 9 - 21 Ağustos tarihleri arasında kanlı çarpışmalara sahne olmuştu. Bu muharebelerde Türkler yaklaşık 2500 kişi, İngilizler 4500 kişi civarında zayiat vermişlerdi.
Kireçtepe Jandarma Şehitliği
Anzak Mezarlığı’nın bulunduğu noktadan yaklaşık 4.5 km ilerisinde, Kireçtepe Sırtlarında yer alan şehitlik Kapanca Tepe’nin zirvelerinde
bulunuyor. (Görsel: buradan)
Anafartalar
muharebelerinde 6-8 Ağustos 1915 kuzey bölgesini koruma görevinde olan Bursa ve
Gelibolu Jandarma taburları çıkarma yapan iki tugaylık düşman kuvvetine
şiddetli direniş göstermiş. Düşmana ağır zayiatlar verdirerek ve birçok ta
birliğimizden şehit vererek savunmuşlardır.
O günkü muharebelerde sağ kalan jandarma neferleri mermi kovanlarından
şehit arkadaşları anısına yapmışlardır. Albay Mustafa Kemal savaş sırasında
buraya gelerek şehitliği ziyaret etmiş ve Jandarma neferlerini gösterdikleri
gayretlerinden dolayı tebrik etmiştir.
1995 yılına kadar harap halde kalan şehitliğimizi 116 Jandarma Er
Eğitim Alayının katkılarıyla bugünkü konumuna getirmişlerdir. Şehitliğin
yanında bulunan kitabe 1985'de dikilmiş ve ifadeleri yer almaktadır:
''6/8 Ağustos 1915'te
Gelibolu ve Bursa Jandarma Taburları'nın kahramanca çarpışan üç bölüğü, iki
Tugay gücüne ulaşan İngiliz kuvvetlerini Karakol dağı Kireçtepe'de durdurup,
Anafartalar grubunun kuzey yanını korumuştur'' ( Görsel: buradan )
Anzak Koyu sahil şeridinden sonra istikametimiz Büyük Anafartalar Şehitliği olacak.. Şehitlik Büyük Anafartalar Köyünde olduğu için öncelikle köye doğru yol alıyoruz.
Büyük Anafartalar Köyü ve Büyük Anafartalar Şehitliği
Anafartalar Köyü, tarihi bir köy ve özel
bir öneme sahip bir köy. Köy meydanında n geçtikten sonra Büyük Anafartalar
Köyü çıkışında, 250 metre batısında şehitliğin bulunduğu alana doğru giriyoruz.
Burası dört yol ağzı. Anzak Koyu ve Küçük Anafarta yönlerine giden yol, şehit
mezarlarının bulunduğu köy mezarlığının ortasından geçiyor. Ve mezarları üç parçaya
ayırıyor.
Büyük Anafartalar Şehitliği
Meçhul Askerler
Küçük bir cami, çeşmesi ve kitabeleri olan bu meydanda,
hemen arka tarafımızda kocaman bir şehitlik.. Tarifsiz duygular içindeyiz.
*****
Büyük Anafartalar Mezarlığı geniş bir alanda olmasına rağmen sadece kimliği tanımlanabilen 6 şehit mezarı bulunuyor. Onlar özel olarak çevrelenmişler. Kimliği tanımlanabilmiş şehit mezarlarında yatanların birlik, rütbe, isim ve şehadet tarihleri şöyle;
· 20’nci Piyade Alayı Komutanı Yarbay Mehmet Halit Bey: 7 Ağustos 1915
· 21’nci Piyade Alayı Komutanı Yarbay Yusuf Ziya Bey: 7 Ağustos 1915
· 4’ncü Alay 1. Bölük Süvari Üsteğmen Halit Efendi: 30 Mayıs 1915
· 15’nci Alay 4. Bölük Süvari Teğmen Ali Rıza Efendi: 30 Mayıs 1915
· 7’nci Topçu Alayı’ndan Üsteğmen Hasan Tahsin Efendi: 21 Ağustos 1915
· Gerçek ismi bilinmeyen Müftü Efendi: 21 Ağustos 1915
Buradaki bütün şehit mezarları 14 Kasım 1980 tarihinde
Kültür Bakanlığı tarafından kültürel varlık olarak tescil edilmiş. Cam paneller
üzerinde il bazında şehit düşen askerlerimizin isimleri yazılı. Ayrıca mermer
panelde de şehit isimleri yer alıyor. Tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet
dileyip, önlerinde saygıyla ve minnetle eğildikten sonra… sırada Bigalı Köyü var.
Yarbay Mustafa Kemal Atatürk’ün savaş sırasında karargâh ve ikametgâh olarak kullandığı evi barındırmasından dolayı başlı başına bir müzeye dönüşmüş olan Bigalı Köyü’ne gitmek üzere yola koyuluyoruz. Büyük Anafartalar’dan çıktıktan sonra yolu güneye, Çanakkale Boğazına doğru takip ettiğimizde 8 km sonra karşımıza Bigalı Köyü çıkıyor. Buraya bir başka yoldan da ulaşabilmeniz mümkün. Bigalı Köyü’ne Eceabat yönünden gelmek istediğinizde Eceabat-Kilye Koyu güzergâhını Gelibolu yönüne doğru takip edip, ana yola saparak Bigalı Köyü’ne ulaşabilirsiniz. Bu güzergâhları siz kendi ziyaret noktalarınıza göre belirleyebilirsiniz.
Bigalı Köyü
Genellikle yöresel yapı örneklerinin yer aldığı tek ve iki
katlı taş-ahşap evlerden oluşan sokakları ve geniş meydanı ile köy zaferle
taçlandırılan Çanakkale Muharebelerinin haklı bir gururunu taşıyor.
19. Tümen Müzesi
Bigalı Köyü’nün girişinde hemen sağ tarafta Bigalı Köyü Müzesi
bulunuyor. İlk önce müzeyi dolaşıyoruz. 19. Tümen Sergisinin yer aldığı müzeyi
inceledikten sonra… bir başka müze eve; ‘Atatürk Evi’ne gidiyoruz.
Mustafa Kemal’in karargâhı, cepheden oldukça gerilerde olmasına rağmen, aradaki vadiler aracılığıyla Kuzey Grubundaki bütün savaş alanlarına ulaşımı kolay olan bu bölgede kurulmuştur.
Bigalı Köyü “Atatürk Evi” Müzesi
26 Mart 1915 tarihinde, 5. Ordu’nun genel ihtiyat tümeni olarak görevlendirilen 19. Tümen karargâhı ve kuruluşundaki birliklerle mütemadiyen Bigalı Köyü civarındaki çadırlı ordugâhlara yerleşmişler. 19. Tümen Komutanı Kurmay Yarbay Mustafa Kemal ise denizden gelebilecek saldırılara karşı Kilitbahir Platosu’nun batı yönünde hazırlanmakta olan savunma mevzilerinin yapımı için bir müddet daha Eceabat’ta kalır.
18 Nisan 1915 günü Bigalı köyüne gelerek, tamamen asli görevi olan 19. Tümen Komutanlığı’na dönen Mustafa Kemal, günümüzde müze haline getirilmiş olan bu evde sadece yedi gece süreyle ikamet eder. 25 Nisan gününe kadar askerlerin talim terbiyesi ile meşgul olan Mustafa Kemal 25 Nisan günü çıkarmanın başlamasıyla tümeni ile savaşa katılır. Bu evden ayrılır. Savaşın sonuna kadar da savaş arazisinde karargâhını kuracaktır.
Atatürk’ün Bigalı Köyü’nde kısa süreli de olsa kullandığı bu
ev günümüzde, “Atatürk Evi” adıyla müzeye dönüştürülerek ziyarete açılmıştır. Küçük bir bahçe içinde, iki katlı olan bu müze
evini de ziyaret ettikten sonra Bigalı Köyü’nden ayrılıyoruz.
Akbaş Şehitliği
Bigalı Köyü’ndeki Mustafa Kemal Atatürk Evi’ni ziyaret
ettikten sonra, sahil yoluna doğru devam edip, tekrar Eceabat istikametine
doğru yol alıyoruz. Gezi’nin kilit noktası merkezi Eceabat, biz buradan
feribotla karşıya geçmeden önce Gelibolu- Eceabat yolundan Eceabat’a 12 km
mesafedeki Akbaş mevkiinde, Yalova ile Kumköy’e giden yolun hemen sol tarafında
bulunan ‘Kahramanların Yurdu’ Akbaş Şehitliğini ziyaret ediyoruz.
*****
Akbaş Şehitliği ve sembolik mezar taşları
Akbaş Şehitliği adıyla bilinen bu şehitlik semboliktir. Asıl şehitlik alanı ise, Yalova Köyü ile Kumköy istikametine giden yolun sağ tarafında yaklaşık 8-10 metre daha yüksekteki bir yamacın üzerinde yer alıyor.
Akbaş mevkii;
Çanakkale Kara Muharebelerinin başladığı 25 Nisan 1915 gününden itibaren, Kilya
Koyu ve Eceabat’ta bulunan iskeleler ile birlikte, bilhassa İstanbul’dan deniz
yolu ile cepheye sevk edilen asker, silah, mühimmat ve çeşitli malzemelerin
karaya çıkartıldığı, dağıtımının yapıldığı önemli lojistik merkezlerden birisidir.
19. Tümen’in Sıhhiye Bölüğü tarafından burada bir Sahra
Hastanesi de kurulmuştur. Bu Hastane, Arıburnu ve Anafartalar cephelerinde
yaralanan ve çeşitli hastalıklara yakalanan askerlere hizmet vermiştir. Akbaş
Mevkiinde hayatını kaybedenlerin 1187’sinin kimliği belirlenmiş. (kimliği
belirlenen isimlerin tamamı 2014 yılında sembolik mezar taşları ile anıt duvara
yazılmıştır.)
Yaralı bir askeri taşıyan asker heykeli
Akbaş Şehitliği'nin giriş kapısının hemen karşısında yaralı
bir askeri sırtında taşıyan bir asker heykeli bulunmaktadır.
Biz Akbaş Şehitliğinden sonra rotamızı 2012 yılında yapılmış
olan Çanakkale Destanı Tanıtım Merkezi’ne çeviriyoruz. Ve burayı görmeden
Gelibolu Yarımadası’ndan ayrılmak istemiyoruz. Size önerim şehitlik ve anıtları
dolaşmadan önce gezinize bu tanıtım merkezinden başlamanız olacaktır.
Çanakkale Destanı Tanıtım Merkezi'nde yer alan 11
canlandırma odasında üç boyutlu gösterilerden, film ve hologram tekniğinin bir
arada kullanılarak canlandırılmış olduğu film gösterilerine… tavana 7 projektör
ile yansıtılan savaş sahnelerine…'Çanakkale Geçilmez' salonunda, üç
projeksiyonla İngiliz ve Anzak birliklerinin geri çekilişinin anlatıldığı bir
atmosferde; Bir odadan diğerine geçiş yaparken, görsel efektler, ses
düzenekleri içinde Çanakkale Muharebelerini tüm hücrelerinize kadar
hissediyorsunuz.
Çanakkale Destanı Tanıtım Merkezi’nde ayrıca
Çanakkale Savaşları malzemelerinden oluşan bir müze de bulunuyor.
Gelibolu Yarımadasındaki gezimiz hareket noktamız olarak başladığımız Eceabat'ta son buluyor. Ve iskelede feribotun gelmesini beklerken, arkamızdaki tepeden bize; 'Dur yolcu' diyen askerin sözlerine kulak veriyoruz.
Tepenin yamacında yer alan mısralar ile Mehmetçik ve meşale figürü, 1960 yılında bölgedeki garnizonda asteğmen olarak askerlik görevini yapan Seyran Çebi tarafından yapılmıştır.
Dur yolcu, bilmeden gelip bastığın, / Bu toprak, bir devrin battığı yerdir. / Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın, / Bir vatan kalbinin attığı yerdir!.
Bu ıssız, gölgesiz yolun sonunda, / Gördüğün bu tümsek Anadolu'nda /İstiklal uğrunda, namus yolunda, / Can veren Mehmed'in yattığı yerdir!
Bu tümsek, koparken büyük zelzele, / Son vatan parçası geçerken ele, / Mehmed'in düşmanı boğduğu sele, / Mübarek kanını kattığı yerdir!.
Düşün ki haşrolan kan, kemik, etin / Yaptığı bu tümsek, amansız, çetin, /Bir harbin sonunda bütün milletin, /Hürriyet zevkini tattığı yerdir!. (*) Necmettin Halil Onan
Gelibolu
Yarımadasında adım attığımız her noktada çarpışmaların izlerini sürdük. Toprağa düşenlerin mezarları, siperler, tabyalar; savaşın birer simgesi olan adları
taşıyan tepeler, sırtlar, anıtlar, kitabeler, heykeller ve şehitlikler arasında;
yaşanmış nice hikâyeler, efsaneler ve anılarla dolu, tarifsiz duygular içinde
yarımadayı dolaşırken.. Yaşanılan bu tarihi olayı ve O insanları asla
unutmamamız gerektiğini bir kez daha anlıyoruz. Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere
bu topraklarda şehit düşen bütün vatanseverleri saygıyla, rahmetle ve minnetle
anıyoruz. Ruhları şad olsun.
Ve... Bir kez daha 'ÇANAKKALE GEÇİLMEZ' diyoruz.
Esin Bozdemir
Tam bir rehber. Saklayacağım bu yazıyı. Seneler önce gittim Çanakkale'ye. Eşimle tekrar gideceğiz. O zaman tekrar göz atacağım bu yazıya:) Teşekkürler Esincim.
YanıtlaSil@sezer eser perker,
Silİyi ki bloglar var öyle değil mi Sezer'cim. Çünkü bloglar, ticari bir kaygı duyulmadan yazıldığı için, pek çok turizm ve seyahat acentalarındaki bilgilere kıyasla, daha samimi ve gerçekçi . Ben de senin yurt içi ve yurt dışı rehberliğinden faydalanıyorum.Teşekkür ederim. İyi bir hafta dilerim. Sevgilerimle..
Ne zaman o topraklara ayak bassam, içimi tarif edilemez hüzünlü duygular kaplar. Hangi cephede şehit kaldığını bilmediğim Osman dedem belki de Çanakkale'de şehit düştü duygusuyla gözlerim dolar. Bu vatan için ne çok bedeller ödenmiş, her karışı şehit kanlarıyla sulanmış. Zaman zaman dostlarla ziyaretlerimizde hâlâ iç ve dış düşmanların kıskançlıkla yaktığı ormanlarımızı görmek içimizi sızlatır.
YanıtlaSilArşiv niteliği ve kalitesindeki postunuz yine alıp götürdü Esin hanım. Emekleriniz ve güzel tanıtımınız için teşekkür eder, size ve ailenize sevgi ve selamlarımla esenlikler dilerim.
@Mehmet Osman Çağlar,
SilGelibolu Yarımadasında dolaşırken o tarifsiz duyguları hissetmemek mümkün değil..Binlerce insanın ölmesi. İnsanoğlu ne kadar acımasız. Bu savaşlar ne anlamsız. Ama halâ ve giderek daha da fazla emperyalizmin kuşatması altındayız. Üstelik dış güçlerden daha çok iç güçlerin hainliği, vatana ihanetleri içler acısı!.. Göz göre göre ülkemiz uçurumun eşiğine kadar geldi!.. Ve halâ daha farkında olmayan, umursamayan bir kitle halâ var ya!. insan ne diyeceğini bilemiyor.. demek ki bir savaş yaşamadan, farkına varamayacaklar..Ne yazık ki!.
Adını aldığınız kahraman 'Osman' dedenizin ve hayatlarını vatan uğruna feda eden nice şehitlerimizin ruhları şad olsun. Saygıyla, minnetle anıyoruz.
Değerli düşüncelerinize teşekkür ederim Mehmet Bey..
Size ve ailenize güzel bir hafta sonu dilerim..
Esenlikle..