27 Mayıs 2015 Çarşamba

Adalarda bir müze...


18 Mayıs,  tüm dünyada ‘Müzeler Günü’ olarak kutlanıyor. Yurdumuzda ise, 1982 yılından beri 18-24 Mayıs tarihleri arası ‘Müzeler Haftası’ olarak düzenleniyor. İçinde bulunduğumuz haftanın ‘Müzeler Haftası’ olması dolayısı ile bu hafta sonu, Adalar’ın tarihine, kültürüne, doğasına, birikimlerine dair önemli bilgiler edineceğimizi düşünerek ‘Adalar Müzesi’ni ziyaret etmek üzere yola koyulduk.


Sabahın dinginliği, çarşaf gibi denizin durgun ve berrak hali tüm gizemiyle bizi kendisine çekerken, bu güzellikler karşısında; ‘iyi ki erken çıkmışız yola’ dedik.  Bir iki saat sonra bu sessizlik yerini alabildiğine kalabalık insan seline bırakacaktı çünkü. Hepi topu bir-iki saatlik uykudan fedakârlık etmek, yaşayacağımız bu güzelliklere değerdi. 

Adı üzerinde 'Büyük/ada' Prens Adaları’nın en büyüğü. Bu yüzden Büyükada’da zamanı iyi değerlendirmek gerekirdi. Ada haritası elimizde faytonla küçük tur ve büyük tur güzergâhının bir kısmını kapsayacak olan parkurumuza hazırdık artık.  Haritaya baktığımızda Adalar Müzesi (Hangar Müze Alanında ) ‘küçük tur’ hattı üzerinde, Aya Nikola Mevkiinde bulunuyor. (Adalar Müzesi haritada bkz. Not: Haritada işaretli olan yer müzenin bir önceki lokasyonuna ait, şu an müze 'Yılmaz Türk Cad.üzerinde kıyı şeridindedir. )


*****

*****

Bir yanımızda masmavi deniz, diğer yanımızda yemyeşil bir doğa
ve adanın gerçek sahibi olan atlara, taylara, koyunlara bakarak
gerçekleştirdiğimiz ada yürüyüşümüz 
son derece keyifliydi.  

 Reşat Nuri Güntekin bu evde yaşamıştır. (1892 - 1956)

Müze yolunda karşımıza Reşat Nuri Güntekin'in
bir zamanlar yaşamış olduğu bu ev de çıkıyor. 


Tarihi ada’da rengârenk çiçekli ve bakımlı bahçelerin, konakların arasında, endemik bitkilerin doğal kokularını içimize çekerek, kâh şu 'beyaz' atın, kâh şu kelebeğin, çiçeğin,  böceğin, kâh manzaranın fotoğrafını çekeyim derken... zamanın nasıl geçtiğini anlamıyoruz. Ve ortalama yarım saatlik mesafeyi yaklaşık bir saatte tamamlayarak Adalar Müzesi’ne ulaşıyoruz.


Adalar Müzesi İstanbul’un ilk çağdaş kent müzesi yaklaşımı konseptiyle 2010’ da kurulmuş. Adalar Müzesi, Adaların oluşumundan bugüne uzanan hikâyesini yüzlerce obje, 20 bin belge, 6 bin fotoğraf, yüzlerce belgeleme çekimi, film ve sözlü tarih kayıtlarından oluşan kuruluş koleksiyonu ile ziyaretçilerine sunuyor.

Müzeye girdiğimizde ‘Giriş Animasyonu’ karşılıyor bizi. İstanbul’un sahip olduğu dokuz adanın çeşitli haritaları ve uzay fotoğrafları üzerinde yapılan çalışmalar sonucu hazırlanmış olan bu animasyon 10 dakika kadar sürüyor. Animasyonda ‘Prens Adaları’na ilişkin temel kentsel bilgiler veriliyor. Prens Adalar'ı geçmişte bugün üzerinde yaşam olan 5 büyük adadan daha fazlası imiş. 

10 adadan oluşan Prens Adalar'ı tarih boyunca farklı isimlerle tanınmış. Manastırlar, balıkçı köyleri kurulmuş, sürgünler gelmiş, hatta ‘Vordonos Kayalıkları’ olarak adlandırılan bir küçük ada, büyük bir depremden sonra sular altında kalmış.

Marmara Denizi’ndeki Türler

Adalar Müzesi kapsamında, çevredeki adaların doğası
tarih boyunca sahip oldukları çeşitlilik, zamanla kaybolan canlı türleri, 
doğanın yok edilişi ve sonuçları...


Adalar'da İlk İnsan İzleri izleyiciye anlatılıyor. 
Animasyon video gösteriminden sonra bölümler halinde 
konularına göre düzenlenmiş olan müzeyi dolaşıyoruz.


İlk olarak karşımıza, ada kayalıklarında fosilleşmiş izleri bulunan ve 400 milyon yıl önce bu denizlerde yaşadığı bilinen Dunkleosteus zırhlı balık replikası  çıkıyor. İri cüssesi ile son derece dikkat çeken bu balık görülmeye değer.

Müzede ayrıca, yakın dönemde kaybolan balıklar, kabuklular ve bitkiler, bir damla deniz suyunda yüzlercesi bulunan alglerden mikroskobik canlıların karbonhidrat, yağ ve proteinden oluşan atıkları‘müsilaj’a kadar Marmara’da tükenen yaşam ele alınmış.


*****


Müzede, bölümler halinde Fotoğraf Galerileri yer alıyor. 
Müze özellikle Adaların kentsel tarihine odaklanan Osmanlıca belge arşivine de sahip. 

Toplumsal Yaşam:
Gelenekler, Törenler, Lezzetler...

Soldaki takım elbise; Melih Cevdet Anday'a ait 
sağdaki takım elbise ise; Hüseyin Rahmi Gürpınar'a ait.
*******


Ticari Yaşam ve hayatın içinde kullanılan
araç-gereçler...

1900'lerde ada evlerinde kullanılan iki dikiş makinası 
(Meral Kortun ve Erol Meşulam bağışları), İspirto ve gaz yağı ocağı
ve Adalı Mustafa Meriç Bey’in Cumhuriyet’in ilk yıllarında kullandığı 
dönemin giyim tarzını yansıtan şapkalar (Ahmet Tanrıverdi bağışı), 


*****



Adalı Evely (Hyde) Tekdağ’a ait 1954 yapımı İngiltere’de ve Büyükada’da 
kullanılan Silver Cross marka bebek arabası (Nükhet Dombekçioğlu bağışı) bulunuyor.



Adalar'da Eğitim

Adalar'ın tarihte eğitim kalitesi ile öne çıkan okulları, 
Osmanlı arşiv belgelerinden seçmeler ve okullardan obje ve fotoğraflar yer alıyor.  


Bir zamanlar Yetimhane'de yaşayan çocuklara ait eşyalar...


*****


*****


Güncel sergiler içinde; Göç Bağlantıları yer alıyor.

Göç'ün gölgesinde büyük bir aşk hikâyesi...


Adalılar

Fotoğraf Galerileri içinde;  Adalar Mimarisi / Mimarlar, Bahçeler, Göç ve Nüfus, 
Yerel Yönetim, Gelecek Senaryoları da yer alıyor.

Ada'da kültürel yaşam; müzik...


Adalı Müzisyenler


Ve Spor Bölümünde Ada'lı  LEFTER'e ait bir köşe

Fotoğraflar ve kupalar, madalyalarla dolu 
başarılı bir hayat çizgisini gösteren fotoğraflar..


2012 Lefter Kupası 
birincilik ve ikincilik kupaları


Milli Sporcu Ümit Oğuzoğlu
(d. 1949 - ö. 2005)

Adalar'ın efsanevi yüzücüsü Ümit Oğuzoğlu'nun 1974'de 
kazandığı Johnny Weissmüller birincilik kupası 


*****

Ve Mitostan Edebiyata...
 Adalar, Yazarlar, Şairler...

Adaların oluşumunu anlatan efsaneleri, adalara adlarını veren mitolojik kahramanları, 
bilinmeyen, hayal edilen adaları, ütopyaları bir araya getiren 
"Adalar, Yazarlar, Şairler... mitostan edebiyata..." 
Sergisi dünya edebiyatıyla Türkçe edebiyatı birleştirerek 
"adada yaşamak ve yazmak" olgusunu farklı temalar ışığında ele alıyor.

Edebiyatçılardan, 'Ada' Romanları...

Adalarda yaşamış, gelip geçmiş, eserlerinde Adalar'a yer vermiş tüm yerli ve yabancı edebiyatçıların anlatıldığı bu bölümde Adalı Edebiyatçıların kişisel yaşam eşyaları, mektupları, şapkaları ile zenginleşen bir sunum  oldukça ilgi çekici.


Yaşam

'Ada sahillerinde bekliyorum...'

Ataol Behramoğlu, 'Benim Prens Adalarım'


Ada ve Yalnızlık...

Bilge Karasu 'Uzun Sürmüş Bir Günün Akşamı'




“Sait Faik bir gün Ada'dan bir balıkçıyla balığa çıkmış bir Karagöz yakalamış. 
Oltadan çıkarınca bakmış çok küçük, öpüp denize bırakmış. 
Yanındaki ne yaptın diye söylenince 
Bak demiş artık denizde benim öptüğüm bir balık dolaşıyor..’"



Doğa...

Selim İleri, 'Hayal ve Istırap'


Müzik ve Yaşam...

Ahmet Rasim, 'Sakın geç kalma, erken gel..'

Büyükada’da yer alan müze; içeriği, sunumu, mekânları, yerleşimi ve etkinlikleri ile 
ziyaretçilerine farklı bir deneyim sunuyor. Geçmişten günümüze bir dolu ada hikayesi ile ayrılırken adadan uzaklardan içli bir ses geliyor kulağımıza, inceden inceden.... 

' Yine bu yıl ada sensiz içime hiç sinmedi! '

******

'Faytonların Başkenti: Büyükada' 
şimdi sizi bekler..


Esin Bozdemir

11 yorum:

  1. Müzecilik anlayışının giderek gelişmekte olması çok sevindirici. Geçmişle bağımızı koparmamak adına eskiye ait nesneleri, fotoğrafları saklamak ve gelecek kuşaklara bırakmayı öğrenmek, öğretmek önemli bir kültür hizmeti. Son 75 yıllık siyasi iktidarlar döneminde ne yazık ki yoz bir toplum yaratıldı. Her fırsatta günlük malzemede, evde, sokaklarda, caddelerde yık, yok et anlayışıyla hem insanlarımız ve hem de kentlerimiz kimliklerinden koparıldı.
    Şimdi bu kent müzelerimizi gezdiğimizde geçmişte bir çoğunu bizim de kullandığımız malzeme ve nesneleri heyecanla, mutlanarak izliyoruz. Oysa kendi geçmişimizde dahi bunları nasıl savurarak yok ettik.
    Umarım bilgili ve kültürlü öğretmenler eşliğinde bu müzelerimizde saklanan gençliğimiz gelecek nesillere gösterilir ve öğretilir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Mehmet Bilgehan Merki,
      Müzecilik özellikle 'Kent ve Etnografya Müzeciliği' geçmişle olan bağlarımızı sürdürebilirlik ve gelecek nesillere aktarımda oldukça önemli bir kültür hizmeti. Yavaş bir seyirde de olsa her geçen gün yeni bir müzenin hayata geçirilmiş olduğunu bilmek yine de sevindirici. Ayrıca önemli bir başka öz-eleştiride de bulunmuşsunuz. 'Müzecilik' bir anlayış, birikim, geleneksel yaşam ve öz değerlerimize olan bağlılığın bir göstergesi. Bu yüzden sadece bu kültürün 'müzecilik' çerçevesi dışında bizzat kendi yaşamlarımızda da varlığını gösterebilmesi çok mühim. Oysa evlerimize alınan yeni bir eşya, araç-gereç ile hemen eskilerin çöpe atılması sadece bir israf değil aynı zamanda o kültürü de çöpe atmak oluyor. Ama bunu hangimiz yapmıyoruz ki!.. paslandı, yamuldu, eskidi diyerek atıyoruz!.. restore etmek, korumak, kollamak yok artık!.. Çok yönlü düşünmemizi gerektiren bir konu. Bu da ancak tüketim toplumundan üretim toplumuna geçtiğimizde gerçek yerini bulacaktır. Temennimiz müzelerin çoğalıp, bilgili, kültürlü ve vizyon sahibi öğretmenlerin kültürümüzün yok edilmemesi için gereken bilinci yeni nesillere aktarmaları olacaktır.

      Sil
  2. Müzelerin oluşturulması ve daha sonra sergilenecek eşyaların toplanması seçici olmayı gerektiren uzun bir uğraş. Bugün Anadolu'da eski eşya toplayanlar yok pahasına yoksul halkın elindeki değerli eşyaları topluyorlar. Son yazımda ben de insanla eşya arasındaki bağlantıdan söz etmiştim. Müzeler çocukların, gençlerin somut olarak yakın tarihini tanımasını sağlıyor.
    Her zamanki gibi emekle, özenle hazırlanan bir çalışma olmuş.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Makbule Abalı,
      Makbule Hanım, bahsettiğiniz bu konu da düşündüren bir durum. Ne yazık ki, eski eşyalar yok pahasına yoksul insanların elinden alınıp sonrasında da yüksek meblalarda sırf evlerinde antika eşya bulundurma yarışı içinde satın alınıyor. Burada da yine eğreti bir durum söz konusu. Oysa, eskiye rağbet sırf 'moda' olduğu için değil asıl kültürün yaşatılması gerekliliğin farkında olarak!..yaşama entegre edilebilmesi olmalıdır. Bu yüzden daha çok müze olmalı. Müzelerimiz çoğaldıkça kültürel varlıklarımıza olan ilgi de artacaktır. Ümit ediyorum.
      Değerli düşünceleriniz için çok teşekkür ederim Makbule Hanım..
      Esenlikle...

      Sil
  3. Müze gezmeyeli epey zaman olmuş..Bu yüzden bu paylaşım beni çok sevindirdi:::::) Sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @nahide zereyak,
      Sayfama hoş geldiniz :) ziyaretiniz için teşekkür ederim.
      Sevinmenize ise ayrıca pek bir sevindim:))) Esenlikler...

      Sil
  4. Harika bir paylaşım olmuş. Müzeler toplumsal hafızalarımız bizim.
    Derinliklerinde neler neler var... Çok teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @tülin,
      Sayfama hoş geldiniz tülin :)
      Kültürümüze, geleneklerimize sahip çıkmamız gerek. Sadece gördüklerimize değil,
      derinlerine de bakmak gerek. Öyle ki, kim bilir ? ne cevherler var orada!.
      Ziyaretiniz ve yorumunuz için ben teşekkür ederim..Esen kalın..

      Sil
  5. 18 Mayıs Dünya Müzeler Günü'nde burayı seçmiş olman isabet olmuş Esinciğim. Kuruluş tarihi o kadar eskiye dayanmıyor; ama çok yönlü, tam bir kültürel miras barındırıyormuş bu müze.

    Tekrar tekrar okunası, incelenesi bir post çıkmış ellerinden. Adını bile duymadığım, pek çok kişinin duymadığından da emin olduğum ne çok yer öğrendim senden, bilgilendim. Görsellerinle birlikte zihnime kazındı adeta..
    Teşekkürler kendi adıma... Sevgiler...
    Keyifli bir hafta sonu geçirmen dileğiyle...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Zeugma,
      Müze haftası olduğu için özellikle Adalar Müzesi'ne gitmek istedik. Müzeyi bilenlerin sayısının az olması da ayrıca dikkatimizi çekti. Kültürel miraslarımıza sahip çıkmamız gerekiyor. Tanıtımları paylaşırken bir başka amacımız da, bu tür gezi bilincini 'kültürel gezi' leri yaymak bir anlamda. Kitaplardan daha fazlası bizzat hayatın içinde, onu yaşamak, yaşayarak öğrenmek çok daha etkileyici. Değerli düşüncelerin çok teşekkür ederim Zeugmacığım. Ben de sana güzel bir hafta dilerim. Sevgilerimle..

      Sil
  6. Adaların tarihi dokusunu içime çektim sayenizde yeniden gitmiş kadar oldum. Selam olsun bütün adalılara

    YanıtlaSil