19 Ağustos 2015 Çarşamba

Tevfik Fikret şiirleriyle devrim yaratmayı sürdürüyor hâlâ!


24 Aralık 1867 - 19 Ağustos 1915
Tevfik Fikret, bir şairin çok ötesinde, hem bir ressam, bir öğretmen ve mimar ve hem de yürekli bir vatanseverdi. O, sanatı hayatın merkezine oturtmuş ve tıpkı bugün cumhuriyetin temellerinin sarsılmak istendiği gibi, dün de temelleri çatırdayan bir imparatorluğun, dökülen değerler sistemini yerden yere vurmuştu. Aydın hassasiyeti ile karanlığı delen güçlü bir ışık gibi; 
“Eğer bu memlekette bir gün sabah olacaksa...” diyerek doğru bildiği yolda yalnız yürümekten hiç çekinmemiş... vicdanının sesinden başka hiçbir güce boyun eğmemişti. 
Enis Batur, “Tevfik Fikret, şairden fazladır, fazlasıdır. Çünkü Tevfik Fikret bir simgeye dönüşmüştür.” der Ayrıca; 
Siyasal duruşunun “Fikri hür vicdanı hür olma özelliğinde billurlaştığını söyler.
Modern şiirin doğumunu, Yahya Kemal’i, Ahmet Haşim’i olduğu kadar Nâzım Hikmet’i ve sonrasında gelen şairleri etkileyen ana figür ve simge şüphesiz Tevfik Fikret’tir. Tevfik Fikret’i diğerlerinden ayıran, Namık Kemal’den devraldığı “hürriyet” bayrağıdır. 
Türk Milleti’nin kurtarıcısı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ölümsüz önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün düşünce yapısının ve kişiliğinin oluşumunda, Tevfik Fikret’in büyük bir rolü olmuştur. 
Öyle ki, her ikisinin de düşünce ve eylemlerinin karşılaştırılmasının sonucunda, Fikret’in arzuladığı genç tipinin Atatürk’te toplandığı ve Türk Devrimi’nin de, Fikret’in istediği sosyal değişmelerin gerçekleştiği bir hareket olduğu ileri sürülebilir. Daha başka bir deyişle; “Siz ey feza-yı ferdanın küçük güneşleri / Artık birer birer uyanın” diye haykırırken Fikret’in, o küçük güneşlerden yapmalarını istediği şeyler, Mustafa Kemal Atatürk’ün Türk İnkılâbı’nı gerçekleştirmesiyle yerine gelmiştir. Kaldı ki, Fikret’i düşünce bütünlüğü ile Atatürk o derece benimsemiştir ki; “Fikret kimdir biliyor musunuz? O’nu tanıyanlar, benim ne yapmak istediğimi kavrayacak kimselerdir” sözü, Atatürk’e aittir - (*) 
Sanatçı hassasiyeti ve duyarlılığında yaşam tarzına aykırı olan istibdat Rejimini (ölümünden önceki birkaç yılını Aşiyan ‘ındaki evinde münzevi geçirerek) en çok II. Abdülhamid’e ve II. Meşrutiyet’in parti diktasına karşı durmuş ve tepkisini ortaya koymuştu.
Tevfik Fikret öğretmen kimliğini Rousseau’nun izini sürerek üst seviyelere çıkarmıştı. Gecenin bittiğini, karanlığın aydınlandığını kendisi göremeyecek olsa bile gençleri o ışığa hazırlamak için hep can atıyordu. Şiirlerin her biri birer abide değerinde idi.  Ama ne yazık ki, Tevfik Fikret’i özümseyen, onun şiirlerini anlayan pek azdır. 
‘Hâluk’un Âmentüsü’nde “Toprak vatanım nev’-i beşer milletim insan /İnsan olur ancak bunu iz’ânla inandım/Şeytan da biziz cin de ne şeytan ne melek var /Dünya dönecek cennete insanla inandım” diyen Fikret, ne derseniz deyin başkaldıran, boyu eğmeyen, teslim olmayan bir isyankârdır. Ve Tevfik Fikret’i özel kılan da bu duruştur!  
Fikret’in şiirlerini; ‘Zelzele’, ‘Doksan Beşe Doğru’, ‘Bir Lahzâ-i Teahhur’, ‘Çınar’, ‘Sis’, ‘Hân-ı Yağma’,’Tarih-i Kadim’ gibi…” tüm benliğimizde hissederek okumak ve irdelemek, düşün dünyasındaki gerçeklerini iyi saptamak, doğru  analiz etmek ve anlamak, bugünü de doğru okumak demek olacaktır.
Yağma Sofrası 
Bu sofracık, efendiler – ki bekler yutulmayı / Huzurunuzda titriyor – şu ulusun hayatıdır. Ulusun ki acılı, ulusun ki eşiğinde ölümün! / Ama sakın çekinmeyin, yiyin, yutun hapır hapır… Yiyin, efendiler yiyin; bu doyumsuz sofra sizin, / Doyuncaya, tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar yiyin!   
Efendiler pek açsınız besbelli yüzünüzden;Yiyin, yemezseniz bugün, yarın kalır mı kim bilir? Şu doyumcu sofra, bakın gelişinizle övünçlü! / Hakkıdır kutsal savaşınızın, evet, o hak da elde bir… Yiyin, efendiler yiyin; bu iç şenliği sofra sizin, / Doyuncaya, tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar yiyin…   
Bütün bu nazlı beylerin ne varsa ortalıkta say: Soy sop, şeref, gösteriş, oyun, düğün, konak, saray, / Tüm sizindir efendiler, konak, saray, gelin, alay;Tüm sizindir, tüm sizindir, hazır hazır, kolay kolay… Yiyin, efendiler yiyin; bu doyumsuz sofra sizin, / Doyuncaya, tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar yiyin!   
Büyüklüğün sindirimi biraz ağır olsa da yok zarar, / Görkemli yüceliği, öç alıcı sevinci var, Bu sofra gönül almanızdan böyle ısınır ve ışıldar. /Sizin şu baş, beyin, ciğer, bütün şu kanlı lokmalar… Yiyin, efendiler yiyin; bu doyumsuz sofra sizin, / Doyuncaya, tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar yiyin!   
Verir zavallı memleket, verir ne varsa; malını, /Varlığını, hayatını, umudunu, hayalini, Tüm olanca rahatını, olanca gönül balını, / Hemen yutun, düşünmeyin haramını, helalini…  Yiyin, efendiler yiyin; bu doyumsuz sofra sizin, / Doyuncaya, tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar yiyin!   
Bu harmanın gelir sonu, kapıştırın giderayak! Yarın bakarsınız söner bugün çatırdayan ocak! / Bugünkü mideler sağlam, bugünkü çorbalar sıcak; Atıştırın, tıkıştırın, kapış kapış, çanak çanak… Yiyin, efendiler yiyin; bu cümbüşlü sofra sizin; / Doyuncaya, tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar yiyin! 
Şiir: Tevfik Fikret
Günümüz Türkçesi: Ceyhun Atuf Kansu    
Tevfik Fikret yaşarken olduğu gibi ölümünden günümüze gelinceye değin aradan geçen 100 yıl gibi bir zaman dilimine rağmen hâlâ tartışılan, yazdıkları hâlâ ilgi uyandıran, üzerinde düşünülen, konuşulan büyük bir şahsiyettir. 
Hayat tarzı, mücadelesi, yaptıkları, yazdıkları ve eserleriyle sadece 48 yıllık bir hayatın içine koskoca bir dünyayı sığdırmış ve birikimiyle, öngörüleriyle iz bırakan nadide insanlar arasında yerini almıştır.   

Ölümünün 100. yıldönümü'nde TEVFİK FİKRET Aşiyan’daki evinden Türkiye’nin geleceğine umutla bakarken, şiirleriyle devrim yaratmayı sürdürüyor hâlâ!..   
Esin Bozdemir  

'Yiyin efendiler yiyin'
bir de Cem KARACA'dan dinleyin.


Yardımcı Kaynak:
(*) Tevfik Fikret ve Atatürk üzerindeki Etkileri
Görseller  burdanburdan 

7 yorum:

  1. Birçok eleştiriye maruz kalan Tevfik Fikret bence tanzimatı cumhuriyete bağlayan bir aydın. Batılı düşünceyi benimserken hiçbir zaman komik duruma da düşmemiştir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Sağlam Adım,
      Her çağda, yanlışı görüp, doğruyu söyleyenler, düzenin adamı olmayı reddedip başı dik duranlar anlaşılmaz olmuş ve hep acılar çekmişlerdir. Oysa sizin de belirttiğiniz gibi Tevfik Fikret yaşadığı çağa damgasını vurmuş ve tanzimatı cumhuriyet'e bağlayan öncü bir aydınımız olmuştur. Geleceği, din kisvesi üzerine tahakküm kurmak yerine, akıl ve bilim üzerine inşa edenler çağın ötesine geçebilirler ancak!. Ve şimdi komedinin en alâsı yaşanmakta!. her gün ekranlarımızda perde açılıp kapanmakta!.. eline mikrofonu alanlar konuşup durmakta!.. ağlanacak halimize güler olduk..güzel günler göreceğiz çocuklar diye diye umudumuz da oldu paçavra...bir yanda analar ağlıyor, diğer yanda umarsızlar ruhunu şeytana satanlar zevk-ü sefada!..bu çirkin kalleşçe yazılan senaryonun aktörleri, figüranları karşımızda 'hayasızca' oynayıp dururken....seyirciyi acaba aptal mı sanmakta!..
      lafı daha fazla uzatmadan..burada parantezi kapatıyorum!..Tevfik Fikret'in ruhu şad olsun.
      Ziyaretinize ve değerli yorumunuza teşekkür ederim.

      Sil
  2. Geçmiş kuşaklar onun şiirleriyle yetişti. Şiirleri okullarda ders kitaplarında okutuldu. Fikirleri güňümüzde hala geçerliliğini yitirmedi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Makbule Abalı,
      Evet orta öğrenim yıllarımızda edebiyat derslerimizin yıldız isimleriydi onlar. Benim orta öğrenim yıllarımda (75-80'li yıllar) eğitimcilerimiz idealist öğretmenlerdi. Bizlere bu değerli şahsiyetleri sırf edebi yönleriyle değil, hayat felsefeleri ve düşünceleriyle de çok geniş açıdan anlatırlardı. Şimdi Tevfik Fikret gibi öncü aydınlarımızın belki 70-80 yıl önce söyledikleri bugün halâ geçerliliğini koruyor ise!.. orada düşünmek lazım!..demek ki boşuna söylenmemiş o sözler...boşuna yazılmamış, boşuna yaşanmamış o yıllar!..o acılar!.. yüzyıl sonrasını dahi görebilecek bir vizyon, bir analitik bakış açısı!..Işıklar içinde uyusun..

      Değerli yorumunuz için teşekkür ederim.

      Sil
  3. Fikret benim hayatıma babamın dizinde Şermin' i sonra dizinin dibinde Rübab-ı Şikeste' yi okuyuşumuzla girdi. Sonra da hiç çıkmadı. Olgun yaşlarda her boyutuyla tanıdım, tanıdıkça daha çok sevdim. Ezan' ı dinlerken duyduğu huzuru da anladım ; "bir minik kuşla biriz tapmakta" dizesindeki isyanı da. (Mehmet Akif' e "dinsiz" saldırısı üzerine verdiği cevapta.) ..
    En çok etkilendiğim şey de Atatürk' ün," Ben, inkılap ruhunu Fikret' ten aldım" cümlesi olmuştur.

    Ona verdiğim büyük değere rağmen ölümünün 100. yıl dönümünden bihaber olmanın verdiği suçlulukla biraz uzun yazdım yorumumu.
    Bu kapsamlı paylaşım için ve bana verdiğin bir-kaç cümle fırsatı için sana özellikle çok teşekkür ederim Esin' cim.
    Sevgiler..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Asuman Yelen,
      Günümüzden 100 yıl öncesinde 19 Ağustos 1915' te ölen şairimizi acaba günümüz edebiyat öğretmenlerinin nasıl değerlendirdiklerini bilemiyoruz!..Bizlerin hafızlarında ve anılarımızda unutulmaz izleri var bu değerli insanların. Acaba liselerdeki yüz binlerce öğrenci arasından -'Vatan Şarkısı'nı, 'Balıkçılar'dan üç beş dizeyi belleğine kaydetmiş gençler bulabilir miyiz?

      Tıpkı bugün gibi dün de vatan sevdalısı aydınlarımız hep anlaşılmaz olmuşlar, gerçek değerleri ve düşünceleri birebir karşılığını hiç bir zaman bulamamış!.. Oysa dinine oldukça bağlı bir insan olmuş hep. Ama bunu hiç bir zaman kullanmamış.Ölümünün 100. yılında geçirdiğimiz iki bayram aralığında dahi,bir iki medya yayını dışında; 'Ramazan Sadakası, Köprüdeki Çocuğun Tessürü, Tazarruat, Sabah Ezanında' gibi şiirlerini; çocukluk Ramazanlarını özleyişini, gençliğinde Mevlit okuduğunu, inanç şiirleri yazıp Sultan Abdülhamid'e saadetler dilediğini, 'Sabah Ezanında' şiirindeki iman heyecanını,'Kılıç'ta, 'Asker Geçerken' deki kahramanlık erdemine hayranlığını hiç günümüz medyasında özellikle dönemin medya kanallarında görmedik. Bu yüzden Tevfik Fikret'in 100. Ölüm yıldönümünden haberdar olamayışınızda sizin hiç bir suçunuz yok!.

      Yazıma değer katan ve sizi anılarınıza sürükleyen bu güzel yorumunuza
      asıl ben teşekkür ederim Asuman ablacım.
      Sevgilerle...

      Sil
  4. aşiyanda onun yatak odasının manzarasını gördün müüüüü orda şiir yazılmaz mı yaaaaaa :)))))

    YanıtlaSil