Pek yakında, yeni bir yıla daha ‘merhaba’ diyeceğiz. Yeni
yılı güzel ve mutlu duygularla karşılamak üzere, şimdiden bazı iş yerleri, cadde ve sokaklar aydınlatılmış. AVM.’ler ise şıkır şıkır, Noel babalı,
geyikli, süslü çam ağaçlarıyla donatılmış bir halde göz kamaştıran pırıltılı bir dünyayı
gözlerimizin önüne sermiş bulunmakta.
Kimileri, yeni yılı bir kayak merkezinde geçirmek
üzere, yeni kayak takımları ve kıyafetleri almakla meşgul.. kimileri, sevdiklerine
yeni yıl hediyesi vermek telaşı içinde, bir mağazadan diğerine koşuşturup
durmakla… kimi, ay sonunu zor geçirecek belli, indirimdeki ucuz ayakkabıyı 'almalı mı? almamalı mı?' kırk defa düşünür bir vaziyette!. AVM.’lerde alabildiğine yaldızlı, toz pembe bir dünya sergilenirken,
dışarıya adımınızı daha 10 metre atmadan bir de bakıyorsunuz ki, Suriye’den
göçüp gelmiş insanlar, araçların etrafında, otoyol kenarlarında el açmışlar, bir lokma ekmek derdinde!. Çoğu parklarda yatıp kalkıyor, ne yerleri ne
yurtları var!. bir tek komşularımızdan göçüp gelenler mi peki!.. kendi topraklarımızda,
kendini sığıntı gibi hisseden, evsiz barksız kalmış, göçe zorlanmış bizim insanlarımıza
ne demeli!.. içimiz sızlayarak, her gün göç eden insanları, TV’larda film
seyreder gibi seyrediyoruz.
Ne, sokağa çıkmak geliyor içimden, ne de herhangi bir haber
kanalını izlemek!.. sizi bilmem ama hem coğrafyamızda hem de sınırlarımızda,
komşularımızda olup bitenler, hem de şu 'yerlerde sürünen' siyaset gündeminde yaşanılanlar... artık benim ruh sağlığımı gerçekten tehdit ediyor!. artık yeter yahu, yeter!.
Zaman zaman geriye dönüp, arşivdeki yazılarıma bakıyorum.. Son 3-5 yılda ne hale gelmişiz.. sürekli acılar, isyanlar, göz yaşları…ardı arkası kesilmeyen cenazeler!.. gözü yaşlı analar, babalar!.. bütün bunlar yaşanırken, bir de hiçbir şey yokmuş gibi tüm derdi aşk-meşk olmuş, son moda giysilerin, aktüel ve popüler yaşamın içinde son trendlerin peşine takılmış olan ve kendi içinde de ayrışmış eski (açık) ve yeni (kapalı) bir lümpen takımı var!.. diğer yanda ise iğrenç bir siyaset hüküm sürüyor!. Bütün dünyayı hallaç pamuğuna çeviren ve tek derdi güç gösterisi olan (*…. ) liderler! (*buraya beğendiğiniz sıfatı koyabilirsiniz) ve peşine takılmış olan koca bir güruh!.. Peki biz neresindeyiz bu topluluğun! ‘biz’ derken; bu düzene karşı duranlardan bahsediyorum.. Biz bu dünyanın hiçbir yerinde değiliz.. ne tam içindeyiz ne de dışında!.. Sıkıştık kaldık arafta!.. hangi yana baksak, iki ucu b…u değnek!. Aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık hesabı!. hepsi bizim insanımız!. İşte budur, halimiz, ahvalimiz!.
Zaman zaman geriye dönüp, arşivdeki yazılarıma bakıyorum.. Son 3-5 yılda ne hale gelmişiz.. sürekli acılar, isyanlar, göz yaşları…ardı arkası kesilmeyen cenazeler!.. gözü yaşlı analar, babalar!.. bütün bunlar yaşanırken, bir de hiçbir şey yokmuş gibi tüm derdi aşk-meşk olmuş, son moda giysilerin, aktüel ve popüler yaşamın içinde son trendlerin peşine takılmış olan ve kendi içinde de ayrışmış eski (açık) ve yeni (kapalı) bir lümpen takımı var!.. diğer yanda ise iğrenç bir siyaset hüküm sürüyor!. Bütün dünyayı hallaç pamuğuna çeviren ve tek derdi güç gösterisi olan (*…. ) liderler! (*buraya beğendiğiniz sıfatı koyabilirsiniz) ve peşine takılmış olan koca bir güruh!.. Peki biz neresindeyiz bu topluluğun! ‘biz’ derken; bu düzene karşı duranlardan bahsediyorum.. Biz bu dünyanın hiçbir yerinde değiliz.. ne tam içindeyiz ne de dışında!.. Sıkıştık kaldık arafta!.. hangi yana baksak, iki ucu b…u değnek!. Aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık hesabı!. hepsi bizim insanımız!. İşte budur, halimiz, ahvalimiz!.
Allah’tan iyi ki güneşimiz var, iyi ki!..
O da olmasa!.. tutunabilir miydik, can yeleği gibi
umuda!.. bu yüzden kökümüz sağlam!..
bu yüzden kolumuz kanadımız kırılsa da,
tutunacak dalımız oluyor mutlaka!..
Asırlardır bu topraklarda,
Asırlardır bu topraklarda,
aynı suları içtik biz, aynı ekinleri biçtik..
Aynı dağlarda, aynı vadilerde, yaylalarda dolaştık..
Kız aldık, kız verdik.. gönül aldık, gönül verdik…
bir kere, ellerimiz ve yüreklerimiz değdi birbirine!.
Hep aynıydı kavgalarımızın nedeni!.
Tek dileğimiz vardı bizim, bu gök-kubbenin altında;
‘bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçe’ yaşamaktı sevdamız…
Bak onca kavgaya rağmen… ve mevsimlerden kış olsa da!
direngen bir güneş var karşımızda!.. O, nasıl da tutkuyla bağlı hayata!.
Bizi davetkarca çağırıyor sımsıcak ocağına!..
Şimdi, yine güneşe çevirmeliyiz yüzümüzü!.. ve her şeye rağmen
Şimdi, yine güneşe çevirmeliyiz yüzümüzü!.. ve her şeye rağmen
yine de, bi’ümitle açıp kapımızı, karşılamalıyız yeni bir yılı daha UMUTLA !..
Merhabalar Esin Hanım,
YanıtlaSil"... Şimdi, yine güneşe çevirmeliyiz yüzümüzü.. ve her şeye rağmen yine de, bir ümitle açıp kapımızı, karşılamalıyız yeni bir yılı daha umutla!..."
İçeriği ince bir dantel gibi, çarpıcı güzel imgelerle işlenmiş olağanüstü şiirinizin son dizelerini özellikle paylaşmak istedim. Evet, ümit ve umut, bizim gibi fakir(ler)in ekmeğidir ama aslanın midesinden çekip çıkarabilmek bütün mesele. Kim yapacak, nasıl yapacak, şimdiki hangi parti bunun üstesinden gelecek, nasıl gelecek, sloganvari programlar yeterli mi, bu kangreni kim nasıl kökten kesip atacak, yoksa hastalıklı organlar tek tek kesilip, sıra olmayan beyne mi gelecek?
Haklı tespitlerle bloğuma verdiğiniz son yorumunuzla, ne kadar örtüşüyor şimdiki yazınız. Haklısınız, biz ne zaman bu kadar umarsız, vurdumduymaz bireyler haline dönüştürüldük. Bir büyük proje uğruna mı, yoksa 1950'den beri kendimiz ettik, kendimiz mi bulduk, ikisi birlikte mi? Bahis konusu şıkır şıkır AVM.'ler, göz kamaştıran ithal vitrinler, kayak merkezleri, Nişantaşı'nın vitrininden fırlamış manken gibi bakımlı kadınları,beyleri... ve buna benzer büyük şehirlerin belli kesimleri, semtleri, bu toplumun yüzde kaçını temsil ediyor acaba? Açlık-yoksulluk sınırının altında yaşayan yüzde 25'ler civarı devletin resmi rakamları, ki çok üstünde olduğu bilinmekte, Suriyeli göçmenler arasında ne fark var? (Yoksulluk sınırı 1500.-TL civarı)
Örgütlülük - özgürlük, hak ve bağımsızlık emperyalistler ve ezen muktedirler tarafından kendiliğinden verilmez. Halkın, bunları kararlı bir mücadele ile kazanması gerekir. Gezi olayları insanların ne kadar bıktığını, bezgin ama bilinçli olduğunu ortaya koydu. Maalesef sonuç ortada... aslında sizin de hepsini bildiğiniz uzunca bir sorular yumağı iç dökümü oldu, kusura bakmayın.
"Şimdi, yine güneşe çevirmeliyiz yüzümüzü.. ve her şeye rağmen yine de, bir ümitle açıp kapımızı, karşılamalıyız yeni bir yılı daha umutla!..."
Umudumuzu kaybetmeden yola çıkmak, yeni yıla girmek, yolun yarısını geçmektir dileğim diyerek size ve aileye güzel bir hafta sonu dilerim.
Esenlik ve dostlukla...
@Mehmet Osman Çağlar,
SilHepimiz son derece doluyuz!. Farkındayız her şeyin! ne, nedir, nedendir? Pek çoğunu görüyor ve biliyoruz. Ama göremeyen, görse de gördüğünü doğru okuyamayan, bir o kadar insan var halen daha!.. Ne yazık ki, yumurta kapıya dayanmadan ve başımıza gelmeden, anlayamıyor, harekete geçemiyoruz! Sizin de değindiğiniz gibi ülkemizin içinde sadece küçük bir kesim lüks yaşam içinde, diğer çoğunluğun Suriyeli göçmenlerden pek de bir farkı yok!. Yoksulluk sınırı 1500.- TL civarı, asgari ücretlilerin ve emeklilerin maaşları ortada! Büyük bir uçurum var!. Korkarım, bu adaletsiz düzen ve adil olmayan gelir dağılımı, her tür sosyal patlamayı da getirir ardından. Ancak kararlı bir mücadele ile örgütlenerek çıkabiliriz bu karanlıklardan. Temennimiz budur bizim.
*Hiç kusur olur mu Mehmet Bey!. iyi ki yazıyoruz, elimizden bir şey gelemese de hiç değilse söylemek istediklerimizin bir kısmını (ki aslında hepimizin bildiği şeyler bunlar) ama en azından birbirimizle paylaşıyor, bir nebze de olsa sanırım biraz ferahlıyoruz. Bu iç dökümlerimiz de olmasa! karnımız hepten şişecek ;) çatlayacağız :))
Değerli yorumunuz için çok teşekkür ederim.. Her şeye rağmen, yeni bir yıla daha girerken, umudumuzu kaybetmeden, aza kanaat getirip, asıl sevgilerle çoğalarak, hayat yolunda inançla yürümeye devam edelim..Ben de size ve ailenize güzel bir hafta sonu dilerim..
Esenlikle, dostlukla kalın..
@Çınar,
YanıtlaSilNereye baksak, hangi yöne dönsek... dökülüyor her yanımız.. Meclise bakıyoruz, ağızlara alınmayacak sözler birbirine!. hakaretler, küfürler.. sosyal platformlarda ise, öfke, kin, ağız dalaşında herkes kedi-köpek gibi desem..kedi-köpek bile insandan çok daha uyumlu birbiriyle. Bütün duygular, beyinler felç adeta!. gerçekten yeter yahu, nedir şu başımıza gelenler!.bu sevgisizlik ikliminde yeşermez hiç bir dal..Herkesin tek bir hayatı var, başka yok!.nedir bu insanın insana ettiği!. yine de yıkılmadık maşallah bize:))..evet Çınar'cım tek çaremiz sevgi!.. tüm bunları sevgiyle aşabiliriz ancak..Eski yılı tarihe gömerken, eski kafaları da tedavülden kaldırmalı artık!.. kafaların içini değiştirmeli ve işe öncelikle sevgiden başlamalı!..
Ben de sana ve ailene güzel bir hafta sonu dilerim.
Sevgilerimle canım :)
Ahhh Esin ahh.... benim de (hepimizin) icimden gecenleri yazmissin, eline saglik.
YanıtlaSilyeni yil yeni umut diyoruz ama su olan bitenleri gördükce umutlu olmak öyle zorlasiyor ki...
Su güzeli dünyayi bu hale getirenlere, masum, sucsuz günahsiz insanlarin aci cekmesine sebep olanlarin hepsinin cani cehenneme! Lanet olsun...
Siir öyle güzel ki... eline, yüregine saglik!
@EQ
SilNe yazık ki Ayşe..güzelim dünyayı yaşanılmaz hale getiren hep insan!..Acıları yaşayanlar ise hep Ortadoğu halkları...Süper güç olarak gördüğümüz o halklar daha rahat ve daha da ultra lüks bir hayat yaşasınlar diye de..bizim gibi mazlum Ortadoğu halklarını birbirine düşürüp, enerji savaşlarının kucağına atmaktalar.. Aynen lanet olsun bu dünyayı cehenneme çevirenlere!..
Öyle şiir yazayım düşüncesi ile değil de serbest nesir tarzında, içimden geldiğince yazdım sadece...Değerli düşüncelerin için teşekkür ederim Ayşe.. Şimdiden hayırlı yolculuklar ve iyi tatiller dilerim.. Sevgilerimle..
Şiirinizi nasıl da severek okudum. Bloğunuzu uzun zamandır izliyorum. Ama ilk kez bir şiirinize rastlıyorum.Benim mi dikkatimden kaçtı acaba? Ama güzel şeylerin gözden kaçmaması lazım.
YanıtlaSilBu soğuk ve karamsar havalarda dediğiniz gibi iyi ki güneşimiz var. Her şeye rağmen içimizi aydınlatıyor, ısıtıyor, koruyor, kolluyor. "Umut" tam tepemizde, zor günlerde cankurtaran simidimiz.
Bunca sıkıntıya, zor günlere rağmen nasıl hala ayaktayız? Sanırım bağışıklık sistemimiz çok güçlü (!)
@Makim Makbule Abalı,
SilTeşekkür ederim Makbule Hanım..Aslında bu tarz denemeler, serbest nesir türü yazılar da yazmayı çok seviyorum.. iç döküşlerim esnasında adını koyamadığım şiire benzer ama şiir olmayan sözcükler de dökülüyor öyle :)) diğer yandan, gerçekleştirdiğimiz ve elimizde oldukça fazla olan gezi foto ve kayıtları mevcut..onları değerlendirmek amacıyla biraz daha fazla gezi ve sanat tarihi üzerine yazılar yayınlıyorum.. Arada sırada da böyle içimden geldiğince deneme türü yazılar yazıyorum..Bloglar bizim özgürce yazdığımız birer yazı tahtalarımız adeta...
Evet..bunca kaosa, sıkıntılara, acılara rağmen yine de bağışıklık sistemimiz güçlü imiş..
Sevgiler, esenlikler dilerim..
Tam yazında irdelediğin yaman çelişkileri, dünyanın, ülkenin halini, yeni yılı, Suriyeliler gerçeğini, dünya yansa umuru olmadan ortalıkta dolanan dengesiz, yılışık tipleri düşünürken, hepsi gözümün önünde birbirine girmiş ve gerilmişken ''İyi ki güneşimiz var iyi ki..'' diye başlayan bir şiir ruhuma su serpiverdi. Öyle güzel, öyle severek okudum hangi şairin şiiri diye merakla üstelik.
YanıtlaSilEsinciğim, inanamıyorum. Son derece profesyonelce yazılmış harika bir şiir bu. Demek sen yazdın..?
Sanatın her alanına yatkın o duyarlı bir yüreğinden dökülüverdi demek.
Şimdi güneşe çevirmeliyiz yüzümüzü elbet. Umudu yitirmek yok. Kapılarımız ardına kadar açık olacak yeni yılda da. Olumsuzlukları tek tek ardında bırakarak güzel günler getirmesi inancıyla...
Ellerine, yüreğine sağlık.
Sevgiler Esinciğim...
@Zeugma
SilÜlkenin hali ne yazık ki böyle can sıkıcı bir durum!.hele ki gittikçe azmanlaşan devasa bir metropol olan İstanbul'un hali daha bir içler acısı!. Anadolu boşaldı, sınırlarımız kevgire döndü... akın akın göçler!. dokumuz da, kimyamız da iyice bozuldu.. Çıkış yok bu yangın yerinden!.. en azından şimdilik yok!.. hemen düzelecek bir durum değil bu!. İçimi karalar bağlamış, diplere doğru yol almak üzereyken, işte tam da böyle bir anda, odama dolan güneşle sıyrıldım kasvetimden...döküldü birer birer cümleler dilimden :) önce düz yazıyla yazdım, baktım düzlükten çıkmış kelimelerim;) dizdim sonra alt alta, sanki bu, daha bir yakıştı yazıya :)) teşekkür ederim Zeugmacığım, öyle hiç düşünmedim, güneş nasıl ansızın geldi ise odama, şiir de kendiliğinde geldi usuma ;))) gördüğün gibi, bendeki şairanelik hâl sürmekte halâ :)))
Dileğimiz bir an önce güneşli ve aydınlık günlere kavuşmak olacaktır.
Bu yüzden kapılarımızı ardına kadar açalım ve şimdiden güneşi toplamaya başlayalım..
Güzel bir hafta sonu dilerim...Sevgilerimle,