1 Şubat 2018 Perşembe

Kadıköy'de bahar tadında bir günden yansımalar

Kim der ki biz kış mevsimindeyiz! Kış ‘gelmem’ deyip duruyor, bahar da ‘gitmem’! Havalar böyle bahar tadında olunca ben de uzun zamandır gidemediğim ve özlediğim Kadıköy’de aldım soluğu. Kadıköy'e vardığımda, daha metrodan dışarıya adım atar atmaz, güvercinlerin, martıların cıvıl cıvıl sesleriyle karşılanmak da ayrı bir güzellikti. Kuşlar bile bu havaların şaşkınıydı sanki! Ama güneşli ve pırıl pırıl bir gün yaşanır da bu havaya hangi canlı tepkisiz kalabilir ki zaten! Onların bu pür telaş ve kıpır kıpır halleri benim de yönümü sahil istikametine doğru çevirmeme neden oldu. Romenler rengârenk çiçeklerini satma telaşında, çocuklar, gençler, sevgililer kimi el ele, kimi sarmaş dolaş, kimi; elinde valizi, belli ki transit yolcu, zaman geçirmekte, kimi; işsiz, güçsüz belki ama güneşin rehavetiyle kaygısız bir duruş içinde, aheste aheste etrafına gelen geçene bakınıp, denizi, martıları seyretmekte. Bense “çıtır çıtır simitlerim var!“ diyen seyyar satıcının sesiyle, kokusu burnumun ucuna kadar gelen simitlerden alıyorum birkaç tane. Simitler kendim için değil, onlar sevgili martı kardeşlere!

Küçük parçalara ayırdığım simitleri denize doğru fırlatıp atıyorum, martılar sanki alışkınlar bu hareketlere! Daha elimi havaya kaldırırken, başımın etrafında uçuşmaya başlıyorlar bile. Ve ağızları, kapmaya hazır bir aralıkta, neşeyle kapış kapış  havadayken yakalıyorlar simitleri. Biraz da oyun oynar gibi!. Kimi çok uyanık, kimi tazı gibi hızlı!. Kimi pek rahat ve umarsız, denizin üzerinde keyiflice yüzmekte, arada martıların ağızlarından düşen simit parçaları olursa ‘kısmetim ayağıma geldi’ dercesine ham yapıyor anında gelen nimeti. Onların bu neşeli halleri herkes gibi beni de sarıp sarmalıyor. 
İstanbul’un simgesi gemiler dolup dolup boşalıyor. Biri gelirken, diğeri gidiyor. Aslında her yer tıklım tıkış alabildiğine insan seli. Tek insanlar mı peki? Kediler, köpekler de bu akışın içinde; banklarda otururken, iskelede beklerken size fark ettirmeden, ayaklarınızın arasından ustaca geçebilirler. Onlar da bu yoğun tempoya ve insan seline alışkınlar. Ne de olsa onlar da İstanbullu! Biliyorlar ki; bu koca şehre ayak uydurabilirsen yaşarsın, uyduramazsan tutunamaz, savrulur gidersin!.Bu yüzden hepsi atik mi atik!. :) 
İstanbul’un ritmi, temposu hep yüksek çünki. Tüm bunları gözlemlemek, seyretmek dahi çok keyifli. Ya olmasaydı hiç biri! Sokaklar bomboş, insansız!. Kedisiz, martısız… gemiler, trenler bomboş olsaydı!. Yaşam tüm canlılarla beraber, hep birlikte olunca anlamlı!. Tabi ki bu kadar büyük bir kaos ve aşırı kalabalık yoruyor insanı. Yorgunluklar, suskunluklar, yalnızlıklar, varlıklar, yokluklar… hepsi hayata dair şeyler! Hayatın içinde her tür renk var, insan her tür duyguyu yaşayabiliyor. Bunlarsa kışın ortasında baharı yaşadığımız ve içimize yaşam coşkusu katan hoş anlardan biri sadece!.
Sonra, gözüm İstanbul’un simgesi gemilere takılıyor, gemilerin biri geliyor, biri gidiyor. Dilimde ise Teoman’ın seslendirdiği şarkı “Sen geçerken sahilden sessizce, gemiler kalkar yüreğimden gizlice…”
Denizin kokusunu, martıların coşkusunu içime çektikten sonra biraz da kitap kokusu almalıyım diyorum. Belki canlı müzik yapan sokak müzisyenlerine, gösteri yapan sanatçılara da denk gelebilirim kim bilir!. Günün sürprizleri neler olursa artık…(Onlar etnik kıyafetleriyle, hem çalıp hem söyleyen, geleneksel danslarını yaparak Kadıköylülere keyifli dakikalar yaşatan Bolivya'lı sanatçılar. Gözlerim arasa da onları, ne yazık ki bu defa göremiyorum...Fotoğraf geçtiğimiz yıldan.) 
Her zaman uğradığım büyük bir kırtasiyem var, oradan birkaç resim malzemesi alıp, ardından kitapevlerinde dolaşıp, listemdeki birkaç kitabı da aldıktan sonra… aklıma not ettiğim ‘Mübadil İnsanlar’ sergisini görmek üzere bu defa Barış Manço Kültür Merkezi’ne gidiyorum. Serginin bitimine de sadece birkaç gün kaldığından, sergiye yetişebildiğime ayrıca seviniyorum.
MÜBADİL İNSANLAR SERGİSİ 
7 Ocak 2018'de Barış Manço Kültür Merkezi'nde açılan Sergi, Mübadelenin 95. yıldönümü etkinlikleri kapsamında; Lozan Mübadilleri Vakfı ve Ankara Lozan Mübadilleri Derneği’nin hazırladıkları MÜBADİL İNSANLAR - Hasretin İki Yakasından Aile Öyküleri, Portreler, Anı Eşyalarından oluşuyor. Sergi 1 Şubat 2018'de sona eriyor. 
 Sevinç - Vecihi ACUN
Gelinlik -Kozana
Sergi girişinde; 'Kısaca Mübadil' ve 'Zorunlu Göç' hakkında bilgilendirici yazılara yer verilerek, zorunlu göçe tabi tutulan ailelerin yaşadığı dram, zorluklar bir kez daha masaya yatırılmış.  
KISACA MÜBADELE - 1912-1922 yılları arasındaki savaşlar nedeniyle Balkanlar’da, Ege Adalarında ve Anadolu’da büyük acılar yaşandı. Balkan Savaşı sonrasında yüz binlerce Müslüman savaşta yenik düşen Osmanlı ordusunun peşi sıra korku ve panik içinde doğdukları toprakları terk ederek Anadolu ‘ya sığındı. Benzer trajedi, 1922 yılında Kurtuluş Savaşında yenik düşen Yunan ordusuyla beraber Anadolu’yu terk eden Rum Ortodoksların başına geldi. Bir ay gibi kısa bir süre içinde yüz binlerce Rum Ortodoks Yunanistan’a sığındı. Bu durum Yunanistan’da büyük sıkıntılara ve kaosa yol açtı. Yunanistan’ın nüfusu bir anda dörtte bir oranında arttı. 
Lozan Barış Konferansı toplandığında öncelikle sığınmacılar ve esirler konusu ele alındı. İngiltere temsilcisi Lord Curzon’un teklifi ve Milletler Cemiyeti görevlisi Nansen’in raporu doğrultusunda; Yunanistan’da yerleşik Müslümanlarla Türkiye’de yerleşik Rum Ortodoksların zorunlu göçünü öngören Mübadele Sözleşmesi imzalandı. Bu sözleşme uyarınca; İstanbul’daki Rum Ortodokslar ile Batı Trakya’daki Müslümanlar hariç Yunanistan’da yerleşik bütün Müslümanlar Türkiye’ye, Türkiye’de yerleşik bütün Rum Ortodokslar Yunanistan’a gönderildi. Mübadele sözleşmesinin kapsamına 18 Ekim 1912 tarihinden sonra yurtlarını terk etmiş olanlar da alınarak mülteciler sorununa bir çözüm bulunmuş oldu. 
ZORUNLU GÖÇÜ içeren bu sözleşme ile iki milyon civarında insan yurtlarından kopartılarak, yeni yerleşim bölgelerinde yaşamaya mecbur edildi. Tarihimizdeki bu kitlesel ve zorunlu göçe kısaca mübadele, bu insanlara da mübadil deniyor. -  (* Lozan Mübadilleri Vakfı )

BİRİNCİ NESİL MÜBADİLLERİN PORTRELERİ 


BİRİNCİ NESİL MÜBADİL PORTRELERİ 
ve 
AİLE ÖYKÜLERİ


ANI EŞYALARI

Saime YERUSAN, Kaşıklar - Serez
Mehmet FİLİZ Kişisel Eşyaları - Kavala, 
Meral Özsoy Kemer - Kılkış / Nail ÖZTEPE, Matara - Kozana


Lütfü KARADAĞ, Kişisel Eşyaları - Yanya
Eyüp ÖZEN, Köstekli Saat - Naslic


BİRİNCİ NESİL MÜBADİLLERİN
 PORTRELERİ 



***


BİRİNCİ NESİL MÜBADİL PORTRELERİ 
ve 
AİLE ÖYKÜLERİ


BELGELER ve DİNİ OBJELER

Mehveş ve Tahsin SORKUN, 
Şeyh Tahsin Efendi'ye ait deri kaplı tahta kutu ve tesbihler - Selanik


BİRİNCİ NESİL MÜBADİLLERİN PORTRELERİ 

***

***



***


SANATSAL OBJELER

Nur TAŞAN, Mandolin - Yanya
Faize KAPANCI, Nota Defteri - Selanik


GİYSİLER, ÖRTÜLER

Turgay ALVERALAR, Yelek - Işıklar
Firdevs TUNÇAY, Örtü - İskece / Neşe ALÇI, Mendiller - Langaza
Sertaç CİHAN, Seccade - Kozana / Necati EYDURAN, Kilim - Nasliç 

****

Sergiyi gezdikten sonra... akşam trafiğine takılmadan biran önce,
yine yola koyulma vaktidir!..


Sığırcıklar, tünemişler dallara...
Martılar sakinleşmiş! biraz durulmuşlar gibi :))
sanki hafiften akşamın rehaveti
üzerilerine çökmüş gibi!..


Yoksa beni uğurlamaya mı  gelmiş bu güzel!

"Yüzüme karşı git diyorsun ama
Sanki gözlerin kal der gibi gibi!

:))

Bugün aynı zamanda 19 yıl önce aramızdan ayrılan
usta sanatçı Sevgili Barış Manço'nun da ölüm yıldönümü!
Kendisini özlemle, sevgiyle, saygıyla anarken...
Barış Manço'dan bir şarkı da benden sizlere bir armağan olsun...



***

Ben havamı aldım, güneşli, umutlu, mutlu... dolu dolu bir gün geçirdim.
Daha ne olsun! Hayat, sana teşekkür ederim...

Esin Bozdemir

***

SAMSUN ALAÇAM 
MÜBADELE MÜZESİNDEN YANSIMALAR

8 yorum:

  1. Kadıköy'e ne çok giderdim ama o zamanlar hiç böyle kızılderili giysileriyle Bolivyalılara rastlamamıştım. Bayağı bir değişmiş.:)))))
    Sevgili Sertaç'ın sergisinden haberim vardı, ne güzel resimler çekmişsin, acı bir olay ama can korkusu olunca mecbur kalmışlardır diyorum:( belki gelmeselerdi bu seferde orada soykırıma uğrayacaklardı...:( imparatorluk inşaa etmenin kötü sonuçları galiba bunlar, sonunda aldığın her yeri kös kös geri verirsin.

    Hem senin, hem Sertaç'ın ve sergide emeği geçen herkesin eline sağlık:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @bücürükveben,
      Bolivya'lı grup, belki 4-5 yıldır ülkemizi mesken tuttular. Bu yıl onlarla karşılaşmasam da, geçtiğimiz yıla kadar, Taksim'de, Kadıköy'de, İstanbul'un turistik semtlerinde ve işlek caddelerinde hep karşılaşırdık. Ne de olsa ataları Kızılderili. Hatta çıkardıkları Cd.lerinden de almıştık.

      Mübadelenin 95. yıldönümü etkinlikleri kapsamında; Barış Manço Kültür Merkezi'nde düzenlenen 'Mübadil İnsanlar' Sergisi; Lozan Mübadilleri Vakfı ve Ankara Lozan Mübadilleri Derneği’nin bir oluşumu. Gezerken sergiyi, aile fotoğraflarına ve eşyalarına bakarken...duygulandığımı söyleyebilirim. Çok hüzün verici, dramatik bir durum! insanın yerinden, yurdundan ayrılmak zorunda kalması!. Bitmeyen savaşlar...savaşların ardından oradan oraya savrulan masum insanlar!. Adil olmayan bir yaşam!.

      Değerli yorumuna çok teşekkür ederim Sevgili Müjde...
      Sevgilerle...

      Sil
  2. Kadıköy çok güzel :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Handan,
      Kadıköy güzel olur da
      sevilmez mi hiç!
      :)

      Sil
  3. Bugün Kadıköy e geçtim, havda güzeldi ama koşuşturmadan anın tadını çıkaramadım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @acemi blogger,
      Zaman, koşuşturmalar içinde çok çabuk geçiyor.
      İnşallah, başka bir zaman, sırf gezmek/tadını çıkarmak için Kadıköy'e gelirsiniz...
      Sevgilerle...

      Sil
  4. İyi ki gitmişsin o sergiye, sayende biz de gezdik. Çok güzel ve duygu dolu bir sergi.
    Mübadele deyince aklıma hep Sevgli Sertaç geliyor. "Serhira" blogunun tatlı sahibesi :) Bu konuda oldukça meşakkatli işler çıkartıyor.

    Martıları bende çok severim. Etçil kuşları ne de güzel simitçil yaptık halk olarak :)
    Gönlün hep böyle şen olsun ♥

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Oytunla Hayat,
      Evet, sergi sona ermeden yetişebildiğime ben de sevindim. Duygu dolu bir sergiydi Sertaç Hanım'ın blogunu takip ediyorum ben de. Ancak sergiyle bağlantısını bilmiyordum. Hem sen,hem Müjde bahsedince bloguna baktım. Sergi duyurusunu içeren yazısını da bu vesileyle görmüş oldum. Nedense bu post.u gözümden kaçmış. Sergide ki emekleri adına Serhat Hanım'a ve değerli yorumun için sana çok teşekkür ediyorum Sevgili Şebnem.
      Güzel bir haftasonu dilerim. Sevgilerimle...

      Sil