Herkes bir resmin önünde, onun konuşup konuşmayacağını, konuşacaksa kendisine ne söyleyeceğini görmek için bekleyerek bir prensin huzurunda durduğu gibi durmalıdır ve prensin huzurunda olduğu gibi kendisi ona hitap etmemelidir, çünkü o zaman ancak kendisini işitecektir. *
Ünlü düşünür, Artur Schopenhauer’in * “Seçkinlik ve Sıradanlık” üzerine sarf ettiği bu sözlerde olduğu gibi, kısa bir süre önce ben de ziyaret ettiğim, Milli Saraylar Resim Müzesinde gezerken benzer duyguları taşıdım. Sarayların en seçkin tablolarının sergilendiği ‘Resim Müzesi’nde, tabloların karşısında durduğumda, benimle konuşan ve çevresinde dolaşırken gözleriyle beni takip eden muhteşem sanat eserleriyle buluştum. Bu nasıl bir sanat dehasıdır ki, size bakan o gözlerin çekiminde kalıp, tekrar tekrar sizi kendisine yaklaştıran, yanından ayrılırken sizi uğurlayan… çok şey anlatan, konuşan gözler! bakışlardaki o anlamı birebir tuale yansıtabilen sanatçıların, bu olağanüstü yaratımlarından etkilenmemek imkânsız!..
Bu müzeyi görebilmeyi çok istiyordum. Dolmabahçe Sarayı’nın Veliahd Dairesi olarak kullanılan tarihi yapının restorasyonda olduğunu medyadan takip ediyordum hep. Restorasyon 4 yıl önce tamamlanmış ve 2014’te ziyarete açılmıştı. Ben ise, bugün yarın derken ancak ziyaret edebildim. Gemiyle önünden geçtiğim Sarayı daha yakından görmek ayrıca güzeldi.
İstanbul’un merkezinde, Beşiktaş’tan Ortaköy’e doğru -o çok sevimli ağaçlı yolda- giderken belki önünden defalarca geçtiğiniz ama fark etmediğiniz bir hazine saklı burada.
Şahane boğaz manzarası, önünde havuzlu bahçesi, ortada kocaman bir manolya ağacıyla leb-i derya gözlerinizin önünde. Ve asıl şaheserler mekânın içinde. Tarihi mekân da, eserler de muhteşemdi.
Dolmabahçe Sarayı ‘Veliahd Dairesi’, Sultan Abdülmecid döneminde, tahta çıkmaya aday veliahdların ikameleri için inşa edilmiş. Tanzimatla birlikte şehzadelerin dışa kapalı sürdürdükleri hayatın sona ermesinin ve serbest yaşama geçişlerinin mimari simgesi olmuş ‘Veliahd Dairesi’. Sultan Abdülaziz, Sultan V. Murad, Sultan II. Abdülhamid, Sultan V. Mehmed Reşad, Yusuf İzzeddin Efendi, Sultan VI. Mehmed ve Halife Abdülmecid veliahtlık dönemlerinde bu daireyi kullanmışlar.
Veliahd Dairesi 3 kat üzerine kurulmuş. Resim Müzesi olarak kullanılan yapı, dış görünüşü ve planlamasıyla Dolmabahçe Sarayı’nın küçük ölçekli bir benzeri gibi.
Müze, Milli Saraylar koleksiyonundan 200 civarı tabloya ev sahipliği yapıyor ve tematik bir bütünlük içinde 11 bölümden oluşuyor. Her bir bölüm sarayın farklı bir salonunda yer alıyor. Koleksiyon, çoğunlukla 19. yüzyıla tarihlenen ve saraylarda yer almış eserlerden oluşuyor. Tablolardaki temalar, saray yaşantısını gözler önüne sererken aynı zamanda bir döneme de ışık tutuyor. Milli Saraylar Resim Müzesi, 19. yüzyıl sanatsal anlayışın belgelemesi açısından da oldukça önemli. Müze'de Milli Saraylar Koleksiyonu'nun yanı sıra Topkapı Sarayı'ndan ödünç alınan eserler de sergilenmekte.
Fotoğraf makinasıyla çekim yapmak yasaktı. Sadece giriş bölümü, hol ve salonu karşıdan cep telefonlarımızla görüntüleyebildik.Osmanlı Resim Tarihi Bu Müzede
Veliahd Dairesi'de başlıbaşına bir sanat şaheseri. Mekânın her köşesi yukarıdan aşağıya ince bir işçilik, usta bir sanat, zanaat işleriyle donatılmış; duvarlar, tavanlar...kapılar, pencereler, trabzanlar... göz kamaştırıcı. Biz nereye bakacağımızı şaşırmış bir haldeyken görevli bize müze gezimizi, birinci değil de ikinci kattan başlamamızı öneriyor. Aslında ziyaret saatinin bitimine en az bir saat var ancak öncelikli olarak üst katların kapandığını belirtiyor. Biz de öneriye uyarak, ziyaretimizi üst kattan başlatıyoruz.
Son derece ihtişamlı ve gösterişli tarihi mekanın içinde gezerken bir yandan da, klasik müziğin hoş tınıları bize eşlik ediyor.
Müzenin ilk bölümünde *Sultan Abdülmecid ve Sultan Abdülaziz'in portrelerine yer verilmiş.
Sultan Abdülmecid’in yaptırdığı Dolmabahçe Sarayı, Osmanlı hanedanının yaşamında ve İstanbul’un kentsel tarihinde bir dönüm noktası olarak kabul ediliyor. Dolmabahçe Sarayı’nın bir bölümü olarak bu yapı, Sultan Abdülmecid tarafından kardeşi Abdülaziz için yaptırılmış. Bu nedenle bazı belgelerde Veliahd Dairesi, “Aziz Efendi Dairesi” olarak da geçmekteymiş.
Müzeyi gezerken, tematik olarak bölümlere ayrılan her odada, Osmanlı tarihini resimler üzerinden okuyorsunuz. Muhteşem orjinal tablolar vardı. (Bunlar sadece mobil tf.dan çekebildiğimiz birkaç görüntü)
*Osmanlı'da Batılılaşma hareketlerinin sergilendiği bu bölümde, 18. yüzyılın başından itibaren Batıyla yoğun iletişim kuran Osmanlı İmparatorluğu’nda askerî ve sosyal alanda görülen değişimin izlerini takip ediyoruz.
*Saray Ressamları arasında kimler yok ki!. Sultan Abdülaziz saray ressamı olarak, Polonyalı Ressam Stanislaw Chlebowski ile çalışmış. Sultan II. Abdülhamid Dönemi’nde ise İtalyan Ressam Luigi Acquarone ve onun ölümünden sonra, yine bir İtalyan Ressam Fausto Zonaro saray ressamı olarak görev yapmış.
*Paris'teki Goupil Sanat Galerisi'nden Saraya alınan tabloların olduğu bölümde; Sultan Abdülaziz ile Şeker Ahmet Paşa'nın beğenilerini yansıtan tablolara yer verilmiş.
*İvan Konstantinoviç Ayvazovski Salonu
Resim Müzesi'nde en beğendiğim salonlardan biri oldu Ayvazovski Salonu. Burada Ayvazoski eserleri karşısında gözlerimizi alamadık. Kâh fırtınalı denizlerde dalgalarla boğuştuk, kâh deli esen rüzgârlarda savrulduk. Dalgalar, fırtınalar, rüzgârlar derken... sonra birden, kıpkızıl bir günbatımının cazibesine kapılıp dakikalarca tabloların karşısında kaldık. Sanki güneş bizi esir almıştı!. hangi yöne gitsek 'ışık' bizi takip ediyordu!. Bu nasıl bir yetenekti böyle!. inanın şaşırıp kaldık!. Bu yüzden bu odaya 'Merasim Salonu' da deniliyor!. her tablonun önünde, büyük bir saygıyla ve hayranlıkla, resmi geçitten geçercesine geçiyorsunuz!
Dünyaca ünlü Rus Ressam, özellikle yaptığı deniz resimleriyle meşhur. Ivan Konstantinoviç Ayvazovski’nin (1817-1900) çok beğendiğim bazı tablolarını not aldım:
'Fırtınalı Denizde Kaza' / Shipwreck in Stormy Sea 1874 . 'Sarayburnu' (1874) ve 'Osmanlı Donanması' (1874) bu resimleri mutlaka görmenizi öneririm.
Meşhur tabloları yakından görebilmek heyecan vericiydi!.
Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'a girişini ve gemilerin karadan
yürütülüşünü betimleyen tablolar.
Fausto Zonaro tarafından kopya edilen Hasan Rıza tabloları.*
( 2011 yılında, bu tabloların orjinallerinin Balkan Savaşları’nda şehid olan
ressam Hasan Rıza Bey tarafından yapıldığı ortaya çıkar.
Zonaro, Hasan Rıza Bey'den kopyalayarak bir iki küçük değişiklikle
bu tabloları yapmıştır. *Int. Sanat haber )
Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'a girişini ve gemilerin karadan
yürütülüşünü betimleyen tablolar.
Fausto Zonaro tarafından kopya edilen Hasan Rıza tabloları.*
( 2011 yılında, bu tabloların orjinallerinin Balkan Savaşları’nda şehid olan
ressam Hasan Rıza Bey tarafından yapıldığı ortaya çıkar.
Zonaro, Hasan Rıza Bey'den kopyalayarak bir iki küçük değişiklikle
bu tabloları yapmıştır. *Int. Sanat haber )
*Oryantalist Ressamların olduğu bölüm
Doğuyu Avrupalı gözüyle betimleyen Oryantalist resimlerde,
esin alınan yörelere özgü, kültürel özellikler ve
yöresel motiflerin ön plana çıktığı sahneler ön plana çıkarılmış.
Doğuyu Avrupalı gözüyle betimleyen Oryantalist resimlerde,
esin alınan yörelere özgü, kültürel özellikler ve
yöresel motiflerin ön plana çıktığı sahneler ön plana çıkarılmış.
Üst kattaki diğer bölümler; Goupil Galerisinden saraya satın alınan tabloların olduğu oda, Abdülmecit Efendi ve İstanbul görünümlerinin yer aldığı oda, Osmalı’da Batılılaşma odaları ve Sultan Abdülmecit & Sultan Abdülaziz odaları yer alıyor. Salonların her biri birbirinden değerli resimlerle dolu ancak benim favorim; 'Merasim Salonu' olarak da anılan Ayvazovski Odası oluyor.
*Yaver Ressamlar: Bu bölümde Osman Nuri Paşa, Şeker Ahmed Paşa gibi askeri kimlikleriyle ressam kimliklerini birleştiren ressamların eserlerine yer verilmiş.
*Türk Ressamları (1870 - 1890): Bu bölümde yine Şeker Ahmed Paş, Süleyman Seyyid, Osman Hamdi Bey ve Halil Paşa gibi Batılı anlamda Türk resminin ikinci ve üçüncü kuşağını oluşturan ressamların eserlerine yer verilmiş.
Salonun ortasında yer alan bölümde *Portreler ve tarihi konulu kompozisyonlara ayrılmış. Bu bölümün çevresinde ise, çok sayıda yerli ve yabancı ressamların yaptığı manzaralar yer alıyordu. Muhteşem ötesi resimlerdi, özellikle konuşan gözlerin olduğu portreler vardı. Sırf bu yüzden bir kez daha bu müzeye gelebilirim.
Alt kattaki son iki bölümde de Batılı anlamda *Türk resminin 2. ve 3. (1890 - 1930) kuşağını oluşturan bizim usta ressamlarımızın eserleri yer alıyordu. Hüseyin Zekâi Paşa, Hoca Ali Rıza, Şevket Dağ, İbrahim Çallı, Hikmet Onat gibi...
Biz gittiğimizde Manolya ağacı henüz çiçeklenmemişti. Yine de onunla bir hatıram olsun istedim. Ama şimdi Manolyanın tam zamanıdır :)
Resim Müzesi, Türkiye’de batılı anlamda ilk tablo koleksiyonunun oluşumunu yansıtan tek müze. Son dönem Osmanlı sarayının resim beğenisini ve sosyal hayatı gözler önüne seren; Osmanlı tarihini, resimlerle sunan oldukça önemli bir müze. Bu yüzden; Güzel Sanatlar'da okuyan öğrenciler, resim sanatına ilgi duyan sanatseverler ve -tabi ki bir döneme ışık tuttuğu için- geçmişini merak eden herkesin 'Resim Müzesi'ni görmesini temenni ederim. Ve gezinin ardından boğaza karşı kafeteryada oturmak...ya da Manolya ağaçlarıyla donatılmış bahçede gezinmek, Kız Kulesi'ni seyretmek... harika olur ne dersiniz!
Esin Bozdemir
Pazartesi ve Perşembe hariç her gün, 09.00 - 16.30 arası gezilebilir.
Giriş: Öğrenci/Öğretmen 5 tl. - Tam 10 tl. dir.
Not: Dolmabahçe Sarayı +Selamlık+Harem biletiniz varsa
eğer
Resim Müzesi‘ni ücretsiz gezebilirsiniz.
Ne iyi yapmışsınız gitmekle Esin hn.
YanıtlaSilİstanbul'a gelince yapılacaklar listemde benim de. Ankara'da Resim Heykel müzesi de çok güzeldir. Ama ne zaman gitsem, bir kaç meraklı öğrenci dışında kimseyi görmemek üzer beni. Sanatla iç içe geçen her an çok kıymetli. Keşke, bu kadar çok AVM yerine daha çok müzemiz olsaydı da, insanlar hafta sonlarında olsun AVM yerine müzelere gitseydi:-)Bir gün olur mu dersiniz?
Sevgi ve dostlukla.
@Sonat Şen,
SilHem yapı, mimari olarak çok güzeldi, hem de sergilenen eserler. Ben de Ankara'daki Resim ve Heykel Müzesi'ni görebilmeyi çok istiyorum. Ne yazık ki sanata ilgi istenilen düzeyde değil, oysa ne kadar önemli! ilgi hep boş, gelir-geçer popüler olan şeylerde. Bir gün değişir elbet rüzgârın yönü!.Her şleye rağmen, umudumuz hep daimdir bizim :) İlginize çok teşekkür ederim Sonat hanım.Benden de size sevgiler, selâmlar...
Sarayın dışı, içi muhteşem, tablolar da öyle, Ayvazovski'nin tablolarının ününü çok duydum, İStanbul'da otururken burayı gezdim mi hatırlayamadım gezmediysem çok yazık olmuş:( öğrenciyken her hafta bir sergi gezme zorunluluğumuz vardı ama yıllar oldu...:))eline sağlık sevgili Esin çok teşekkürler.
YanıtlaSil@bücürükveben,
SilDünyaca tanınan ressamların orjinal tablolarıyla buluşmak çok güzeldi sevgili Müjde. Bence buraya gitmemiş olabilirsin, çünkü 2014'de ziyarete açıldı. Ama Dolmabahçe Sarayı'na eminim gitmişsindir. Burası Beşiktaş'tan Ortaköy'e doğru ağaçlı yolda ilerlerken Dolmabahçe sarayı'nın dış cephe duvarlarının ardında kalıyor, bu yüzden dikkatli bakmayanlarca girişi pek fark edilmiyor. Bence notlarının arasına dahil et Resim Müzesi'ni, ayrıca müzenin konumu da çok güzel. Beğenmene sevindim, çok teşekkür ederim. Sevgilerle..
Oldukça görkemli. Dış ve iç görüntüsü oldukça etkileyici. Koca Manolya ağacı ile siz de çok hoş görünüyorsunuz..
YanıtlaSilSevgilerimle..
@Renkli Pasta Sepeti,
SilKesinlikle görmeğe değer önemli bir müze; Milli Saraylar Resim Müzesi. Müze, Saray restorasyonundan sonra 2014'de açılmıştı. Nedense çok fazla bilinmiyor! Ayrıca sarayın konumu da boğaz manzaralı. Güzel sözleriniz için çok teşekkür ederim. Esenlikle...iyi hafta sonları.
Güzel bir yazı, tebrikler...
YanıtlaSil@Tahsin Deniz ARPACI
SilTahsin Bey ilginize çok teşekkür ederim.
Esenlikle kalın...