15 Haziran 2023 Perşembe

Kapadokya'da baharı yaşamak

Pers dilince 'Güzel Atlar Ülkesi' anlamına gelen Kapadokya, hayal gücünün ötesinde, doğanın cömertçe davrandığı jeolojik oluşumlarıyla görenleri kendine hayran bırakan sıra-dışı bir bölgemiz. Doğasıyla, kültürüyle, tarihiyle yeryüzünde eşi benzeri olmayan Kapadokya, birçok medeniyete de başkent olmuş. 

Bu topraklarda yaşayıp da Kapadokya'yı görmemek büyük bir eksiklik olacaktır. Tabi, dört bir yanı zenginlik fışkıran Anadolu'muzda gezilip görülecek çok yer var. Ancak bazı yerler çok daha özel.  Bunu  UNESCO'da tescilliyor zaten. Bu yüzden yerli ve yabancı turistlerin ilgi odağı olan ve hayattayken 'mutlaka görülmeli' dediğimiz yerlerin içinde üst sıralarda yer alıyor Kapadokya. 

Kapadokya bölge olarak Aksaray, Nevşehir, Niğde, Kayseri, Kırşehir illerinin kapladığı alanın birleşimi olarak tanımlanıyor. Asıl görülesi kayalık Kapadokya ise; Uçhisar, Göreme, Avanos, Ürgüp, Derinkuyu, Kaymaklı, Ihlara ve çevresinden oluşuyor. 

Yıllar önce bir kış mevsiminde gitmiştik Kapadokya'ya. Her yer karlarla kaplıydı. Dondurucu soğuğa rağmen peri bacalarının görüntüsü muhteşemdi. * bkz. Her mevsim gitmeğe, görmeğe değer olan bu bölge uzun zamandır aklımızdaydı. Benim de bir eserimle katıldığım ve ilk yer altı müzesi olarak  da tarihe geçen Güray Müze'de gerçekleşen sergi, bahar mevsiminde Kapadokya'ya yeniden gitmemize vesile oldu. Bol yağışlı da olsa yine de güneş  yüzünü bizden esirgemedi. Geziler her zaman sürprizlere gebe!. Toprak yağışlardan sonra mis gibi bahar kokularıyla donattı bizi. Tozlar silinmiş, pırıl pırıl bir gökyüzü içimizi ferahlatmaya yetmişti. Daha ne olsun. 

Konaklayacağımız yeri Avanos Güray Müze'ye yakın olacak bir lokasyonda belirlerken... peri bacalarının ve yer altı mağaralarının çok olduğu Göreme'de geçirmeyi uygun bulduk.  Butik otelimizi de jeolojik yapıya uygun taş yapılardan yana tercih ettik.  Kapadokya'da mağara tipli sayısız konaklama yer alıyor. İnternette yorumlara bakarak ilk 10 içinde yer alan ve genellikle oda+kahvaltı tipi olan konaklamalardan birini tercih ettik. Zira kahvaltı sonrası tüm günümüzü seyrü seferde geçirecektik. 


***


***


1. Gün: 

Sabahın erken saatlerinde İstanbul'dan yola koyulduk, verdiğimiz bir iki küçük molanın ardından yaklaşık 8 saat sonra Göreme'ye ulaştık. Ancak öylesine bir yağmura tutulduk ki, konaklayacağımız otele dahi  hemen giriş yapamadık! ne yağmur, ne yağmur!.. yoksa bereket mi getirdik ! ;)) her andan keyif almayı öğrendik nasılsa... aracın içinde, pıtır pıtır yağan yağmur damlalarını seyretmek de güzeldi :)) bu küçük anlar bile, anı defterime girdiler!. otel çalışanları da bizi çok hoş karşıladı. Keyifli dakikalardan sonra, yağmur diner dinmez, koşar adımlarla odamıza yerleştik... veee kısa bir dinlencenin ardından, ayağımızın  tozuyla güneş batmadan küçük bir tur attık Göreme'de. 

GÖREME

***

Göreme Açık Hava Müzesi 1985 yılından bu yana
UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alıyor. 

Göreme'de M.S. 4. yy.dan 13.yy. a  kadar bir manastır hayatı yaşanmış.
Bölgede bulunan hemen her kaya bloğunun içinde kiliseler, şapeller yer alıyor.
Günümüzde ise bu mağara tipli taş yapılar kafe ve restoran olarak kullanılıyor.  


Bulunduğumuz yerden Göreme'nin manzarası ise şahane. 

Her yerde yabancı turistler... en çok Japon ve Hintli turistler dikkatimizi çekti. O dakikadan itibaren artık biz de yerli turisttik. Bu moda girmek de ah ne güzel oluyor!.  özlemişiz :)) zira bunalmışız dünyanın karmaşasından! ülkemiz gündeminden; huzursuzluğundan!.. siyasetten, ondan, bundan... kâbus gibi her şey! derin bir nefes alıyorum. Ohhh!.. miss gibi her yer!. Yağmur sonrası bir ferahlık, Japon turistlerin yüzündeki dinginlik, sakin beldelerin huzuru içinde... aheste aheste yürümek ne güzel... peri bacalarının içlerinde irili ufaklı işletmeler... publar, barlar, restoranlar... çömlekçiler, halıcılar... 


***

***



Volkanik tüflerin zamanla rüzgar ve su yoluyla aşınması
sonucu oluşan "Peri Bacaları"
güneşin açısına ve bulutların şekline göre
hâlden hâle girerek estetik
zarafetlerle izleyenleri şaşırtıyor. 
Doğanın bizlere birer armağanı tüm bunlar...

Küçük bir keşfin ardından ortamını beğendiğimiz, içinde fırını olan otantik bir restoranda akşam yemeğimizi yiyoruz. Tabi otele giderken abur-cuburluk nevalelerimizi, içeceklerimizi de şarküteriden almayı ihmal etmiyoruz. Zira otelin peri bacalarına karşı konumu şahane. Küçük verandalarında otururken, kuşların serenatları eşliğinde, ay-yıldızlı semalara bakıp kadeh kaldırmak güzel olacak... ama yarın sergide olacağım. Bu yüzden gece iyice dinlenmeli...kutlamaları bir sonraki güne bırakıyoruz...

2. Gün: 

Otelde nefis bir kahvaltı bizi bekliyor. Ve planımızda önce Avanos'a gitmek var. Sonra Avanos sınırları içinde olan Güray Müze'ye. Gözümse sürekli hava durumunda! Sabah bir iki saat kısmi güneşli, ardından gün boyu sağanak yağış var. Kim bilir belki tahminler şaşar? hava bir iyilik yapar! diye umut ediyorum. Biz daha yola koyulur koyulmaz başlıyor yine yağmur!. 

Göreme ile Avanos arası yaklaşık 8 km...10 dakika sonra varıyoruz Güray Müze'ye. Yine üç-beş dakika araç içinde beklemece!. yağmur hafifler gibi olunca daha fazla beklemeden Güray Müze'ye giriyoruz.

GÜRAY MÜZE

Kapadokya'nın Avanos ilçesinde yer alan Güray Müze, Dünyanın ilk ve tek yeraltı seramik müzesidir. Bu özelliği ile Güray Müze, Kapadokya'ya geldiğinizde mutlaka görülmesi gereken yerler arasında. Benim içinse bu müzeyi ziyaret etmek şimdi çok daha özel ve anlamlı olacak. Çünkü burada düzenlenen sergide ben de bir eserimle yer alıyorum. 

Birbirinden değerli sanatçıların katılımıyla oluşan ve 'Fugithora' adını taşıyan sergimiz, müzenin fuaye salonu olarak kullanılan giriş bölümünde teşhir edilmiş. İlk kez ziyaret ettiğim müzede, içeriye girer girmez öncelikle kendi yaptığım 'Neşet Ertaş' portresi ile göz göze geliyorum. Bozkırın Tezenesi "tatlı dillim, güler yüzlüm, ey ceylan gözlüm. Göğnüm hep seni arıyoooor! Neredesin sen!"... diyor :)

İki hafta sürecek olan serginin açılışı bir hafta önce yapılmıştı. Açılışa yetişemesem de, yine de süresi dolmadan sergiyi yerinde görebildiğim ve bu özel müzeyi gezebildiğim için oldukça memnundum. Müzenin içinde antik ve modern eserler salonu ve daimi koleksiyonlarda dünyaca ünlü seramik sanatçılarının modern ve geleneksel tarzdaki eserleri yer alıyor.

Seramik ve çini ustalarının atölyelerini ziyaret edip, ayak üstü sohbet ediyor... ustaların maharetli ellerinden çıkan eserlerden birer hatıralık ve birkaç hediyelik alıp...güzel anıları heybemize ekleyerek çıkıyoruz müzeden. 

Ve bonus!.. güneş yüzünü göstermiş:)  ışık kaçmadan yakalamalı hemen! diyoruz.

Şimdi rotamız AVANOS'a

***

***


Önce Kızılırmak Nehri'nin iki yakasını dolaşıyor. Asma tahta köprüden geçiyoruz. Nehrin kıyısı çay bahçeleri, kafeteryaları ve sanatçıların eserleri ile şahane düzenlenmiş. Kafeteryalardan birinde soluklanıyor, manzaraya karşı keyifle tavşan kanı çaylarımızı yudumluyoruz. Ortam güzel ama rehavet çökmeden ve güneşi ıskalamadan yeniden keşfe devam diyoruz. 


***

***

Meydana doğru ilerlerken 'görülmesi gereken yerler' arasında
not ettiğim müze karşımıza çıkıyor. 


***

KAPADOKYA YAŞAYAN MİRAS MÜZESİ

Avanos’un tarihi yapılarından Dr. Hacı Nuri Bey Konağı’nda ziyaretçilerini ağırlayan 'Yaşayan Miras Müzesi', Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi Kapadokya Araştırma ve Uygulama Merkezi (NEVKAM) Müdürlüğü bünyesinde kurulmuş ve Haziran 2019’da hizmet vermeye başlamış. 

'Yaşayan Miras Müzesi', bölgenin somut ve somut olmayan kültürel mirasını tanıtmayı, yaşatmayı ve aktarmayı ilke edinmiş insan odaklı bir müze.


Hayat adı verilen avludan geçiyor. Karagöz'ün hayal perdesinde geçmişe uzanıyoruz.

Boy boylayıp, soy soylayıp!... Dedem Korkut' un öğütlerini dinliyoruz.

Dokuma tezgahlı odada, Avanos halı ve kilimlerinin hikayeleri...

Üç top aynalı Avanos Halısı 
Kök boyalı yün iplikleriyle dokunmuş el dokuması halıda
barok tarzı iri güller, goncalar, sümbüller dikkat çekici.

Yörenin mutfak kültürü...


Gelin ve damat yatak odası, çeyiz serme adetleri. 
Ve araç gereçler; duvar halıları, pirinç çerçeveli ayna, el işi perdeler, divan örtüleri,
ayaklı dikiş makinası, demir döküm ütü, saten sabahlıklar...


Ebru sanatı, ıhlamur baskı, keçe ürünleri

Sema ve semah icra edenler, yörenin meşhur türküleri, ozanlar...

Meddahlardan Avanos hikayeleri... ile;

Tarihini kültürünü, geleneğini, tüm özgünlüğüyle yaşayan ve yaşatan
 harika bir müzeyi gezdikten sonra... 

Tarihi çarşıya doğru uzanıyoruz.

***

Avanos, Hititlerden beri sürmekte olan çömlekçilik geleneğine ev sahipliği yapıyor. Binlerce yıldır bölgede biriken tarih ve Avanos’ta babadan oğula geçen bu geleneksel el sanatı ilçenin genel görüntüsüne damga vurmuş. Çarşı içlerinde her yer çömlek atölyeleri ve satış mağazalarıyla dolu. Daha önceden güveçlik çömleklerden almışlığım vardı. Bu defa Avanos hatırası magnetlerden alıyorum.

Ve... yağmur çiselemeye başlıyor yeniden!. Neyse ki nehir kenarında rehavete kapılmayıp vakitlice görülecek yerleri görmüş olmanın sevinciyle... aracımıza koşuyor, Göreme'nin yolunu tutuyoruz.


Yolda ise bir başka güzellik günümüze damgayı vuruyor.
Ebem güneşi 'gökkuşağı' bir peri kızı gibi karşımıza çıkıyor.


Güneş kadar, yağmuru da severim.
Sabırla, sükunetle bekleyince mükafat da kendiliğinden geliyor :))


Gökkuşağı  görsel bir şölenle taçlandırıyor bizi...

Hayat, sana teşekkür ederim. 
🙏🌺🙏

***

Günün finali çok güzel oluyor... 🌈😀

devamı yakında...
takipte kalınız sevgili dostlarım :)

Esin Bozdemir


Yeni Rota: 3. ve 4. Gün
Kapadokya Zelve Vadisi ve Paşabağlarından izler ve yansımalar

8 yorum:

  1. Oldukça detaylı bir gezi yazısı olmuş. Emeğinize sağlık.

    Bir gün benim de ziyaret etmek istediğim bir bölge Kapadokya. Umarım tez zamanda nasip olur...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim. Dilerim siz de en kısa zamanda Kapadokya'yı gezersiniz.

      Sil
  2. Fotoğraflar harika, anlatım ise daha da harika...Hele gökkuşağılı kareler enfes...Günün finali size görsel şölen sunmuş.:)
    Bölge hakkındaki yorumlarınıza katılıyorum. Görmeyenler çok şey kaçırmış demektir.
    Anlatımınızla tekrar gezmiş oldum, hatıralarım canlandı.
    Devamını da bekliyorum.
    Emeğinize sağlık olsun. Sevgi ve selamlar...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Nazlı Toaç,
      Çok teşekkür ederim. Yağmurlar dur-durak bilmedi ama bundan şikayetçi olmadık hiç!. Sonuç ise çok güzel oldu. Sabreden derviş misali ;)) Görsel bir şölenle o da bizi taçlandırdı :)
      Ne güzel sizin de hatıralarınızın canlanmasına vesile olmuşum.:) Yine beklerim.
      Benden de size sevgiler, esenlikler...

      Sil
  3. Bayılıyorum şu özene, detaya, fotoğraflara, anlatım dilinin sadeliğine... İçim yine kıpır kıpır... Belki bu sene olur deyip, parmakları çapraz yaptım. Sevgiler - Evren

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Evren,
      Çok teşekkür ederim Sevgili Evren, çok zarifsin. :) Ne güzel, yaşam sevincin hep daim olsun. Bu totemin olmasını ben de sizin için yürekten diliyorum. Şimdiden mavişle 'yolda2yolcu'ya iyi tatiller, keyifli yolculuklar diliyorum. Sevgiyle, esenlikle kal...

      Sil
  4. Dünyanın en özel yerlerinden biri değil mi? Topraklarımızda olduğu için şanslıyız. Senin fotoğraflarınla ve güzel anlatımınla bir kez daha gezmiş oldum, üstelik çok da keyif aldım Esincim. Kalemine sağlık! Her fotoğraf çok güzel fakat gökkuşağının yer aldığı karelere ayrıca bayıldım. Şimdi bir sonraki yazıyı okumaya gidiyorum:)
    Kocaman sevgiler benden sana...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Klio'nun Şarkısı,
      Kesinlikle böyle bir coğrafya'da olduğumuz için çok şanslıyız. Keşke sahip olduğumuz bu değerleri ranta kurban ettirmeden koruyabilsek!. Biz vatandaş olarak üzerimize düşenleri hassasiyetle yapıyoruz. Keyfimizi kaçırmamak adına da karşılaştığımız bazı şeyleri görmezden geliyor, güzel olan şeylere odaklanıyoruz. Her şeyin başı eğitim!. Temennimiz daha bilinçli bir toplum!.
      Evet, gökkuşağı çok güzeldi gerçekten :)
      Ziyaretine ve değerli yorumuna çok teşekkür ederim Sezer'cim.
      Ben de seni sevgiyle kucaklıyor, şimdiden keyifli okumalar diliyorum...

      Sil