15. İstanbul Bienali kapsamında, Abdülmecid Efendi Köşkü’nde gerçekleştirilen ‘kapı çalana açılır’ sergisini görebilmeyi çok istiyordum, nihayet hafta içinde gittim, zira gitmeseydim aklımda hep kalacaktı! Sergi Ömer M. Koç Koleksiyonuna ait. Ve bu sergi ile tarihi köşk, ilk kez kapılarını ziyarete açıyor.
Hafta içi saat 14.00'de ziyarete açılan sergide, uzun bir kuyruk vardı. Geçtiğimiz hafta boyunca hemen her gün yağışlıydı hava, ancak ziyaret ettiğim haftanın son iş gününde sanki hava, bahar mevsiminden ödünç almış gibi, pırıl pırıl güneşli idi. Sergide, upuzun bir kuyruk olsa dahi, zaman nasıl geçti, sıra ne zaman bize geldi hiç anlamadım. Çünkü bahçe öylesine şenlikliydi ki!. yeşil papağanlar mı? dersiniz, kırmızılı, beyazlı renkli kelebekler mi? yoksa sincaplar mı?. hangi yöne bakacağımızı şaşırmış haldeydik. Bu arada insan manzaraları da oldukça renkliydi! Her yaştan insan vardı. Sergiye ilgi gerçekten çok fazlaydı. Nihayet sıra bize geldi ve köşke girdik.
***
****
Abdülmecid Efendi Köşkü
Köşk 19. yüzyıl sonlarında Mısır Hidivi İsmail Paşa tarafından av köşkü olarak yaptırılmış. Mimarının Vallaury olduğu düşünülen köşkün, günümüze yalnız 'selamlık' binası ulaşmış. Sultan II. Abdülhamid'in satın alıp yeğeni Abdülmecid Efendi'ye devrettiği köşk, kendisi de bir ressam olan son Osmanlı halifesi Abdülmecid Efendi tarafından yazlık konut olarak kullanılmış. Zamanında da dönemin sanatçı ve yazarlarının buluşma yeri haline gelmiş. Köşk, Bağlarbaşı'ndaki korunun içinde yer alıyor. Mimaride Osmanlı ve Mısır üslûbu hakim. Üç katlı yapının içinde çini ve hat sanatı, muhteşem kristal avizeler ve antika sobalar oldukça dikkat çekici.
Abdülmecid Efendi Köşkü
Köşkün giriş merdivenlerinde zincire vurulmuş bir "muhafız" Gergedan
(sanatçının adı bilinmiyor)
(sanatçının adı bilinmiyor)
*****
Kuğu - Daphne Wright
Ölüm ve yaşam arasında uzanmış zarif bir kuğu
Sıradışı çalışmalardan oluşan seçkilere bakarken, sınırlarımızı zorlayan; insan ve hayvan, canavar ve melek, zaman ve değişim, hareket ve duraksama gibi kavramlar arasındaki ilişkileri sorgularken bulduk kendimizi. Biraz psikoloji, biraz sosyoloji ve felsefi derinliği ile algılamaya, anlamlandırmaya çalışırken bir kez daha 'sanat bu mudur?' diyenlere 'evet işte sanat budur!' dedik.
Aygır - Daphne Wright
Sanki dermanını yitirmiş, ayağa kalkacak mecali kalmamış gibi sırt üstü yere yatmış olan bir Aygır!Sanat tarihinde güçlü, cesur ve gösterişli yapısı ile gücün simgelerinden biri olan bu hayvan burada tam tersine bir ölümün eşiğindedir. Aygır'ın devasa cüssesi heykeli 'ceset ve 'ölüm' gibi çağrışımlara demirlerken, yukarı dikilmiş ve boşlukta çırpınan bacakları hem zarif bir devinim hem de ızdırap hissi uyandırıyor.
Abdülmecid Efendi ile Avni Lifij'in birlikte tasarladıkları
bu tablo Avni Lifij tarafından yapılmış.
('Ağaçlar büyüdüğü için deniz artık görünmüyor.
Tablodaki akasya ağacı ise halâ bahçemizde.')
24 sanatçının katılımıyla gerçekleşen ve toplam 30 yapıttan oluşan “Kapı Çalana Açılır” sergisinin küratörlüğünü Melih Fereli ve Károly Aliotti gerçekleştirmiş.
Patricia Piccinini, Carsten Höller ve Ron Mueck yapıtları köşkte zamanın akmaya devam ettiği hissini verirken, Daphne Wright, Yaşam Şaşmazer ve Franz Xaver Seegen gibi sanatçıların çalışmalarında zamana yenik düşmüş bir duygu yansıtılmış.
Semiha Berksoy, Leyla Gediz ve Anıl Saldıran’ın yapıtları ise bu iki durum arasında adeta bir köprü kurulmuş. Ekin Saçlıoğlu, Alejandro Metallo Gibert ve Taner Ceylan’ın sergideki yapıtları dönüşümün kaçınılmazlığı gibi temalara göndermeler içeriyor. Ayrıca sergide 15. İstanbul Bienali’nin küratörlüğünü üstlenen Elmgreen ve Dragset sanatçı ikilisinin de iki yapıtı yer alıyor.
Üstteki Kapak Fotoğrafı: Franz Xaver Seegen'e aittir. Kadın ve erkek figüründen oluşan ahşap yapıtın adı: 'Erkek Nü Model'dir. Bu kadın ve erkek figürü, birbirlerinin önünde dururken sanki zamana karşı sessiz bir dayanışma içindedir ya da belki de anlatılamaz bir şeyi paylaşmaktadır.
Halen devam etmekte olan sergiden, sadece birkaç görsel paylaştım. Sergi, yoğun ilgiden dolayı 12 Kasım’a kadar uzatılmış.
Sanatsever dostlar, henüz vakit varken, siz de bu kapıyı çalın!
Esin Bozdemir
NOT: P.tesi hariç her gün ziyarete açık olan sergi
Hafta içi saat: 14.oo de açılıyor. Haftasonu daha erken bilginiz olsun.
Malum kesimin saldırdığı sergi bu muydu Esin? Sanata ve sanatçılara saldıran bir ülke değildik ben çocukken ve gençken hatta. Son 15 yıl içinde vandallaştık.:( Emeğine sağlık.
YanıtlaSilSevgiler.
@bücürükveben,
Sil'Sanat' nedir? 'insan' nedir? 'âlem' nedir? Oraya gelenlerin hiçbiri tahrik olmuş, şehvetten gözü dönmüş bir eda içinde bakmıyorlardı çıplak heykellere!. Bunu ancak bastırılmış duygularıyla resim/heykel günahtır diyenler yapabilir!. Böyle düşünenler sonra gider, annelerinin dizlerinin üzerinden tahrik olur!.. Orada ki yapıtlarda bambaşka derinlikler irdelenmiş!. Hep bildiğimiz şeyler işte!. Hiç kimse prim vermedi, vermez bu vandallara!. Sergi çok güzeldi, görmeğe değerdi.Halen devam etemekte olduğu için sergiye dair sadece birkaç fotoğraf koydum. Teşekkür ederim Müjde. Sevgilerimle..
Unuttum sincaplara bayıldım...:)
YanıtlaSilBen de öyle..
SilUpuzun kuyruk vardı, ama hiç kimse şikayetçi değildi..çünkü gördüğün gibi köşkün bahçesi öylesine ahenkliydi ki:)) bayıldık sincaplara, yeşil papağanlara..nereye bakacağımızı şaşırıp kaldık..çok şekerdiler:)) istediğim gibi çekemedim fotoğraflarını ama keyifle börtü böceği izledim :)) herkes bunalmış gri betonlar arasında yaşamaktan, köşk şifa gibi geldi ziyaretçilere, havada güzeldi! şanslı bir günümüzdeydik anlayacağın :)) sevgilerimle..
BU hafta bir aksilik çıkmazsa bizde gideceğiz, görmeyi çok istediğim sergilerden.
YanıtlaSilİyi haftalar. :)
@Gülşah Şahin,
SilÇok iyi olur. Köşk de, sergi de çok güzel çünkü.
Size de iyi haftalar dilerim.
Esenlikle..
Yine harika bir müze ve yine oldukça bilgilendirici bir yazı... Eline ayağına sağlık ♥
YanıtlaSil@Oyunla Hayat,
Sil15. İstanbul Bienali bu sene çok renkli. Etkinliklerin hepsine gidemesem de, aralar da böyle 'iyi ki gitmişim' dediklerim oluyor.Sağolsun sosyal medya kararlarımı etkiliyor. Teşekkür ederim Sevgili Şebnem.Güzel bir hafta dilerim. Sevgilerimle..
Densizlerin saldırısı köşke ve sergiye ilgiyi daha da arttırmış anlaşılan Esincim. Ben gittiğimde ziyaretçisi daha azdı. Planları geri tepti demek ki, sevindim. Emeğine sağlık, sanat hep hayatımızda olsun.
YanıtlaSil@sezer eser perker,
SilSergiye ilgi vardı ama yapılan densizlik medyada daha bir yankı uyandırdı, ilgiyi de arttırdı.
Sizin de ayağınıza sağlık. Sitelerimizdeki paylaşımlarımızla birbirimizi teşvik ediyoruz, iyi de oluyor. Ben teşekkür ederim Sezer'cim. Sevgilerimle..
Köşkün görünen detaylarına mı bakayım, sergilenen eserlerinkine mi? şaşırdım gerçekten.
YanıtlaSilÇok güzel bir paylaşım bu. Hem de bilgilendirici. Çok teşekkür ederim.
@tülin,
SilSergi çok ilginçti!derinlikliydi. Bir sergiden ziyade, sanki yapıtlar bize, bir tür tanıklık vaat ediyordu. Gördüklerimizden bir mânâ çıkarmaya çalışırken, görmediklerimiz üzerinden de sezgilerimizle anlamlandırmaya sevk ediyordu. Ben teşekkür ederim. Sevgilerimle.
Esin, ne güzel anlatmışsın. Umarım kaçırmadan gidebilirim. İstanbul'da o kadar az sanatsal etkinliğe gidiyorum ki. İşin arasında imkansızmış gibi görünen bu tip etkinlikleri aslında bir gereklilik gibi görüp, sıradan hayatımda arada sırada mucizeler yaratmam şart :)
YanıtlaSilUmarım beceririm.
Sevgiler
@özlem öztürk,
SilTeşekkür ederim Özlem. Sergiyi görmeni çok isterim ben de! haftasonu gidebilirsin. Ben de daha çok etkinliğe gitmek istiyorum ama İstanbul'un trafiği çoğu kez beni durduruyor. Allah'tan bu sergi bizim lokasyondaydı. Bazen rutinin dışına çıkmak gerek. Bu yıl ki İstanbul Bienali kapsamındaki sergiler köpük gibi çok güzel. Evet, ya! Bir mucize de sen yap kendine :)
Sevgilerimle..
Açılış saatleri: Perşembe, Cuma 14:00–19:00 / Cumartesi, Pazar 11:00–19:00.
*'köpük gibi' tanımı doğru bir ifade olmamış.
SilBunun yerine 'alışılmışın dışında' demek daha doğru olur.
Kısaca 'kapı çalana açılır' güzel bir sergi Özlem. :)
Bu yüzden fırsat yarat ve bu serginin kapısını sen de çal!
sayenizde müzeyi gezerken,aklıma "The Art of More" yabancı dizi geldi..:) aslında köşkü müzeye çevirmeleri iyi olmuş,istanbulda olsaydım kesin giderdim..müzedeki eserler birer sanat değeri..fotoğraflar bunu gösteriyor,emeğinize sağlık; güzel fotograflar,iyi bir anlatım olmuş.. :)
YanıtlaSil@Ertuğrul Yıldırım,
SilHiç aklıma gelmemişti, ama düşününce köşkdeki ambiyans diziye biraz benziyor gibi :) kesinlikle bu tür atıl duran tarihi yapılar böyle sanatsal etkinlikler için kullanılmalı. Modern sanat galerilerinden daha etkileyici..Ziyaret ve yorumunuz için ben teşekkür ederim. Esenlikle...