29 Mayıs 2020 Cuma

Nerde kalmıştık!


"İnsan hiçbir şeyi sonraya bırakmamalı!" derdi babaannem ve nasihatına devam ederdi; "eliniz ayağınız tutarken; gezin." Gençken, üzerinize yakışırken; giyinin, süslenin!." "Sağlık sorununuz yokken; yiyin, için".. Sözün özü, demek istiyordu ki; 'her şeyi zamanında yapın. Hayatınızı güzel yaşayın.' Büyüklerimizin sözlerinde doğruluk payı çoktur. Ama bir de hayatın beklenmedik sürprizleri vardır. Siz istediğiniz kadar planlı, programlı olun. Hiç ummadığınız bir anda, umulmadık şeylerle karşılaşır ve her şey o anda tepetaklak, al aşağı oluverir. Bu nasihatları yerine getiremediğiniz de olur. Bazılarına anlam veremeyiz. "Bu bir rüya olmalı!  ya da bir masal!." deriz. İşin içinden çıkamadığımızda da "kader böyleymiş", "kısmet değilmiş!."  deriz.

Kimin aklına gelirdi ki, tüm dünyayı etkisi altına alacak, bir bulaşıcı virüsle karşılaşacağı! Benim olduğu gibi sizlerin de kim bilir ne tür planlarınız vardı değil mi! Ama aniden hayatlarımızın üzerine, öyle bir bomba düştü ki!. şimdi o planların her birini 'ucu açık bir zamana yayarak' rafa kaldırdık! 'Şimdilik' diyorum çünkü, virüsün ne zaman sıfırlanacağı henüz tam olarak belirlenebilmiş değil. Ya da o gün geldiğinde "artık tamamen bitti!" denilse dahi, biz artık o eski biz olamayacağız. Bir tedirginlik hali üzerimizde ister istemez devam edecek. Belki zamanla bu tedirginlik halini üzerimizden atarız. Geriye dönüp baktığımızda, yapabildiğimiz, gerçekleştirebildiklerimize;  "iyi ki!" diyoruz. Ama bugün, bizim için en en önemlisi, hem kendimiz, hem de sevdiklerimizin; corana virüse yakalanmaması ve hayatta kalabilmesi, bu en büyük "şükür" sebebimiz. 

Bu yüzden şimdi yaşadığımız her an -her zamankinden daha çok- değerli! Ama tabi ki, "yaşamak" sadece nefes almak değil! Şimdi nefesimizi dahi temkinli kullanıyoruz. Konuşurken, hapşırırken..."aman mesafemizi aşmayalım", "aman en yakınımızdaki insana bulaştırmayalım" diyoruz. Yani demem o ki; tam olarak hiçbir şeyi 'doya doya yaşayamadığımız' günlerden geçiyoruz. Sevdiklerimize doyasıya sarılabilmeyi, doslarımızla el ele, göz göze... birarada olmayı, sohbet etmeyi...özledik. Biliyoruz ki hayat, paylaşınca güzel. Jamie McGuire'nin dediği gibi; 
"Sıradışı olan sadece ben değilim. Ve sadece o da değildi. Birlikteyken olduğumuz şeydi..."
Elbette bazen, bir arada olma isteği kadar, yalnızlık da tercih edilir. Ama bu, insanın kendi seçimiyle hayatı yaşama özgürlüğüdür. İşte şimdi biz o özgürlükten mahrumuz. Bir virüs hepimizi abluka altına aldı. Özgürlük alanlarımız daraldı. Şimdi uzun uzun düşünmek için yeterince vaktimiz var. Benim yaptığım gibi eminim sizler de kendi hayatınızın bilançosunu bu süreçlerde çıkartıyorsunuzdur. Diğer yandan kafalarımız da karışıyor, ruhumuz ve duygularımız da sürekli gel-gitler içinde.

Sözlerimi nereye bağlayacağım. Bu yazıyı yazma gerekçem, gezi yazılarıma / hayatımıza giren şu virüs muhabbeti dolayısı ile /  uzun zamandır ara verdiğimi düşünüp, bu seriyi daha fazla dağılmadan ve başka rüzgarlara kapılmadan biran önce tamamlama isteğidir.

Ama araya neredeyse 2 ay girince ben bile yeni bölüme başlamadan önce bir kez daha 'Elegant Avrupa' gezimizin, blogumda yer alan destinasyonlarına bakma gereği hissettim. Ve bu destinasyonlarda da yine araya corona günlükleri girince. En iyisi sayfamda genel bir toparlama yapayım...bu bir anımsama olsun istedim.

Geçtiğimiz yıl tam da bu zamanlar gerçekleştirdiğimiz  8 günlük "Elegant Avrupa" turumuzda toplam: 5 ülke; Fransa, İtalya, İsviçre, Almanya ve Monaco'ya gitmiştik. Burada 20’ye yakın irili ufaklı yerleri ziyaret etmiş; İtalya’nın güney kıyılarından, İsviçre’nin Alp Dağlarına; göller, kanallar, vadiler, minik minik köyler ve ortaçağ kentlerini gezmiştik. Gezimiz tarih ve kültür gezisi olduğu kadar aynı zamanda bir doğa turu idi. Mevsim de bahar olunca, sınırları zorlayan güzellikte manzaralarla buluşmuştuk. Şimdi kısaca bu destinasyonlarımıza bakalım. "Elegant Avrupa" turumuzun ilk destinasyonu;

MONACO - MONTE CARLO 


Thermes Marina - Monte Carlo Yat Limanı
Monaco, gösterişli kumarhaneleri, formula yarışları ve Prens Reiner’in, dünyanın en güzel kadınlarından bir olan Grace Kelly ile yaptığı şaşaalı evliliği ile tanınır. Bir de bu üçlüye 'güzel arabalar ülkesi' tanımını da eklemek gerekir. Dünyanın en meşhur kumarhanesine ev sahipliği yapan Casino -Monte Carlo bkz
***
İkinci destinasyon

Fransa'nın Akdeniz kıyısındaki tarihi
 ve mavi şehri:
NİCE


Massena Meydanı ve Apollon Heykeli -Nice
Cote d'azur’un en popüler ve Avrupa jet sosyetesinin cazibe noktalarından biri olan Nice, Fransa’nın İtalya sınırına da oldukça yakın. bkz
***
Üçüncü destinasyon

Fransa'nın Film Festivaliyle ünlü 
gözde sayfiye şehri: 
CANNES


Cannes Kongre Salonu - Cannes
'Cannes' deyince hepimizin aklına, meşhur Film Festivali'nin yapıldığı Fransa'nın Akdeniz'e bakan sahil kenti gelir değil mi! Tabi bir de ödül törenine katılmak üzere gelen, dünyanın en ünlü aktristlerinin kırmızı halı üzerinde yürürken, basına verdikleri o görüntüler! Dekolte tuvaletleri ve makyajlarıyla ilgiyi üzerine çekmeye çalışan ve birbirleriyle kıyasıya  yarışan aktristler, yönetmenler ve jet sosyeteden tandık simalar!..
Ve bir gün benim de, "Cannes'da, meşhurların yürüdüğü o kırmızı halıda yürüyeceğim hiç aklıma gelmezdi!!!" desem, buna kim inanır!?? :)) bkz
***

Dördüncü destinasyon

Fransa'nın en güzel kültür ve sanat köyü:
SAINT PAUL DE VENCE 

Yeşillikler arasında bir kartal yuvası gibi korunaklı surlarıyla, küçücük bir köy olan St Paul de Vence, sakinliğiyle, dinginliğiyle...1900'lü yılların başından itibaren dünyaca ünlü pek çok sanatçıya ilham kaynağı olmuş ve burayı mesken edinmişler kendilerine. 1911 yılına kadar kale içinde küçücük bir köy olan Saint Paul de Vence’in dünyaya açılmasını ise Cagnes-sur-Mer ile Vence arasına yapılan bir tramvay hattının açılışı sağlamış. Ve 1920'li yıllardan itibaren de sanatçılar ve film yapımcıları  bu sınır kalesi içindeki küçük ortaçağ köyünü keşfetmişler. bkz
***

Beşinci destinasyon

Avrupa'nın Akdeniz'deki en büyük limanı ve 
kültür başkenti:
MARSİLYA


Fransa’nın ikinci büyük şehri ve Avrupa'nın Akdeniz'deki en büyük limanı ve kültür başkenti Marsilya.  
Antik limana ayak basar basmaz, daha ilk anda kanımız kaynıyor bu şehre. Fransa’nın diğer şehirlerine benzemeyen bir çekim gücü oluyor aramızda! Bu hissedişlerimizin hiç de boşuna olmadığını; Marsilya’nın temellerinin M.Ö. 6. yüzyılda Foça'lılar tarafından atılmış olduğunu, sadece Foçalılarla değil, tarihin ilerleyen süreçlerinde Osmanlı Donanması'nın da devreye girdiğini düşünürsek, kadim bir bağımız var bu topraklarda. bkz.
***
Altıncı destinasyon

Fransız Alpleri'nin İncisi:
ANNECY


İçinden nehir geçen ve tahta köprüleriyle birbirine bağlanan
Annecy’nin tarihi semti Le Thiou 
Fransa'nın güneydoğusunda, İsviçre'ye oldukça yakın bir lokasyonda yer alan Annecy, Savoy Alpleri eteğinde ve kendisi ile aynı adı taşıyan Annecy Gölü'nün kıyısına kurulmuş. Bu yüzden Marsilya'nın ılıman ikliminin ardından Annecy'e yaklaştıkça, daha sert ve soğuk, hissedilir bir hava değişimi yaşıyoruz.  
Bir yanımızda göl, bir yanımızda tepeleri karlı Savoy Alpleri ve Avrupa'nın en uzun (16 km) tünelinden geçtiğimiz, harika bir yol seyrinin ardından, yaklaşık dört saat sonra Annecy, tüm güzelliği ile karşılıyor bizi. bkz

Yedinci destinasyon


İsviçre'nin tarihi ve güzel şehri:
CENEVRE


Tek Ayağı Kırık Sandalye
'Protesto Anıtı'
Cenevre, İsviçre'nin Zürih'ten sonra ikinci büyük şehri ve Cenevre kantonu'nun da başkenti. Şehir adını kıyısında bulunduğu -Fransızlar'ın “Le Mans” İsviçreliler'in ise “Geneva“olarak adlandırdıkları- Avrupa'nın en büyük gölü; Cenevre Gölü’nden almış. Şehir, Rom Nehri'nin, Cenevre Gölü'yle birleştiği yere konumlanmış. Muhteşem bir coğrafya üzerinde yer alan Cenevre; Batısında Jura Dağları, doğusunda ise Fransız Apleri ile göz kamaştıran doğa harikası bir güzelliğe sahip. 
Annecy'den sonra, şahane manzaralar eşliğinde seyrine doyamadığımız bir yol seyrinin ardından, dünyanın en önemli kurumlarını bünyesinde barındıran Cenevre'ye ulaşıyoruz. bkz
***

Sekizinci Destinasyon

İsviçre'nin Vaud Kantonu'nda ve Cenevre Gölü 
kıyısındaki başkenti ve Uluslararası 
Olimpiyat Komitesinin merkezi:

LOZAN

Şato Uşi - Quchy Kalesi


Bizim için 'Lozan' demek; 'ülkemizin tam egemenlik ve bağımsızlığının, Türkiye Devleti'nin toprak ve hak bütünlüğünün ve sınırlarının kesin kez belirlendiğinin tüm dünya milletlerine, tasdik ettiren siyasi zaferin şanlı ve şerefli bir vesikası' demektir. İşte o vesikanın imzalandığı yerde olacağımızı bilmek heyecanlandırıyor bizi.

İsviçre’nin en küçük yerleşimlerinden biri olmasına rağmen, üniversiteleri, müze ve sanat galerileri ile Lozan, İsviçre’nin refah seviyesi oldukça yüksek ve en gelişmiş şehirlerinden biri. Yemyeşil parklarıyla, trafiğin sessizce aktığı temiz ve sakin sokaklarıyla...daha şehire girer girmez Lozan; "burası huzurun adresidir" diyor bize. bkz

***

Şimdi sizler üstteki // 1- Monaco, Monte Carlo 2 - Nice 3 - Cannes 4 - Saut Paul de Vence 5 - Marsilya 6 - Annecy 7 - Cenevre 8 - Lozan // destinasyonlar arasında gezine-dururken ben de sıradaki destinasyonu; Montrö'yü yazmaya koyulayım...


Yeni alınan kararlarla,  normal hayata doğru yumuşak! geçiş yaparak;
ama kesinlikle; Maske + Mesafe + Hijyen kurallara 
uymaya devam ederek... Kalın sağlıcakla...

Esin Bozdemir 


Kapak Görseli: Montreux'dan 

14 yorum:

  1. babaanneniz çok doğru söylemiş...babamı kötü hastalık 2,5 3 ay gibi bir zamanda aniden ellerimizden koparıp alınca anladım ki hayat ertelemeye gelmiyor...anladım gerçek olan bugün yarının garantisi yok...ne güzel gezmişsiniz ...resimler harika...içim açıldı doğrusu...sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Babaannemintakvimciği,
      Başınız sağ olsun. Virüs bize, hayatı ertelememek gerektiğini! bir kez daha anımsattı. Bu hayatta hiçbir şeyin garantisi yok. Yaşadığımız her an, çok ama çok değerli. Çünkü hayatın başka bir müsveddesi yok!. Ziyaretiniz ve beğenileriniz için çok teşekkür ederim. Sizin de her şey gönlünüzce olsun. Sevgiyle, esenlikle...

      Sil
  2. Girizgâhın çok güzel. Duygularıma tercüman olmuşsun. Babaannenin söyledikleri tam bir hayat dersi. Büyüklerimizin söylediklerini biliriz, çok da severek dinleriz, ama başa gelmesi apayrı. Hele ki şu pandemi. Ben biliyorum ki geç de olsa bitip gidecek. HIV virüsü için de aşı bulunamamış henüz biliyor musun? Onun bile korkuttuğu eski halinden eser yok. Yapacağımız geçiş geri adım attırmaz umarım. Daha beter bir yayılma gerçekleşmez. Herkes az çok akıllandı. Akıllanmayandan da biz özellikle uzak duracağız.
    Kırmızı halıda yürüyeceğin kimin aklına gelir tabii:) Söyleseler inanmazdın. Umarım daha daha güzelleri başına gelsin Esinciğim. Bu kez de ''Neydi o covid öyle, ansızın yok oldu gitti!'' gibi bir cümle kurmak da kısmet olsun hepimize. Enn büyük dileğim...
    Elegant Avrupa destinasyonlarını toparlaman ne iyi olmuş. Ben kendi adıma sevindim diyebilirim. Harikaydı çünkü. Ara ara gelir tıklar tıklar yine yeniden gezinirim. Montrö'yü de bekliyorum tabii:) Kolay gelsin Esinciğim. Ellerine sağlık. İyi akşamlar diliyorum, sevgiyle...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Zeugma,
      Büyüklerimizin sözleri, senin de dediğin gibi bildik sözlerdendir hep. Ama ne yazık ki başımıza istemsiz şeyler gelmeden, hayata geçirmeyiz pek. HIV virüsün aşısı demek halâ bulunamamış! Hayatın akışı içinde hele ki ülkemiz genelinde öylesine heyulalı şeyler yaşıyoruz ki, 'HIV Virüsü' bu yüzden gündemimizden düşmüş ki...nedir son durumu haberimiz yok. Pandemi ile tekrar sorgular olduk. Sanki bu normalleşmeye yönelik yeni alınan kararlar pek doğru olmadı gibi!. Ben açıkcası pek rahat değilim Zeugmacığım. Dilerim 2. dalga daha beter olmaz.

      "Kırmızı halı" işin esprisi tabi ki!. Çiçekli yollarda yürümek isterim en çok :)) Turumuzun en sevdiğim lokasyonları, ziyadesiyle doğanın içinde olduğumuz yerlerdi. İnşallah canım. Dileklerin olur, covid ansızın hayatımızdan çekip gider..

      Değerli ziyaretine ve yorumuna ben teşekkür ederim Zeugmacığım. Sağlıkla, esenlikle...daha güzel günlerde..yine güzel şeyler paylaşmak dileğiyle...Senin de gönlünce güzel olsun her şeyin. İyi hafta sonları dileklerimle. Sevgiyle...❤

      Sil
  3. Fotoğraflar her zamanki gibi harika. Tez zamanda eski güzel, gezip tozmalı, endişesiz günlerimize dönmek dileğiyle sevgiler arkadaşım...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Leylak Dalı,
      Çok teşekkür ederim Sevgili Nurşen Hanım. Fotoğrafları eşimle birlikte çekiyoruz. Çoğunlukla da eşimin objektifinden yansıyan görüntüleri seçiyorum :) Hepimizin ortak olduğu o güzel dilekleriniz, dilerim tez zamanda gerçek olur. Sevgiyle, esenlikle...iyi hafta sonları dilerim. ☀

      Sil
  4. Esin, sesini duymak ne güzel.
    Gezi yazılarını oturup bir nefeste yazmak gerekiyor bence. Ama bunu derken bir gezi yazısı yazmanın da ne kadar zor olduğunu bilerek konuşuyorum. Döner dönmez oturup yazılmalı diyorum çünkü yoksa gezenin üstünde tuhaf bir "ahh, hala yazamadım." ağırlığı oluyor. :)
    Çeken bilir. Ben de bitmiş nice seyahatin, yazmam gereken yazılarının peşinden koşuyorum. Corona günlerinin bana tek hediyesi bir gezi yazısı.
    Senin yazılarınla da insan bir şehri adım adım geziyor. Gezmek de yazmak da sana çok yakışıyor. Yazdıklarından çıktı alıp gönül rahatlığıyla bir seyahate çıkabilirim. Ben yarın sabah işe başlıyorum. Bakalım nasıl olacak? içimde tuhaf bir stres var. En kısa zamanda yeniden yol hayalleri kurar, sevdiğimiz yerlere doğru yol alırız inşallah. Çok öpüyorum seni.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @macerakitabım,

      Bir arada olup şöyle tatlı tatlı sohbet edemiyoruz, doyasıya birbirimize sarılamıyoruz! Hiç değilse sesimle, sevgili arkadaşıma yakın olayım istedim ben de :)

      Uzun bir ayrılığın ardından, yeniden işe koyulmak heyecan verici olacaktır. İlk birkaç günden sonra inanıyorum ki her şey yeniden kendi seyrinde akacaktır. Hayırlı olsun canım. Dilerim Haziran ayı herkes için güzel ve verimli bir ay olur.

      Seyahat yazılarıyla ilgili düşüncelerimiz aynı. Seyahat yazıları, anı ve deneme..türü yazılar gibi değil ki!.Çok daha meşakkatli. Vaktinde yazamayınca üzerimizde bir yük. Bitirince "oh" derin bir nefes...hele ki geriye dönüp baktığımızda,"iyi ki" dediğimiz "izler ve yansımalar". Kendi kişisel tarihimize düştüğümüz bu notlar bizi gerçekten mutlu ediyor. Yaptıklarımız, yapamadıklarımız, hayal kurduklarımız; akıp giden hayatlarımız...

      Güzel düşüncelerine çok teşekkür ediyorum Özlem'cim. Bu duyguları ben de senin satırlarında oldukça yoğun hissediyorum. Sen de iyi ki varsın, iyi ki yazıyorsun "macerakitabım" . Sevdiklerimizle birlikte, sağlıkla, esenlikle; hayallerini kurduğumu, daha nice güzel yolculuklar içinde olmak dileğiyle...Ben de sana en içten sevgilerimi gönderiyor, seni çok çok öpüyorum. ❤

      Sil
  5. Henüz babaanne olmadım ve bu yaşımda Orhun'a aynı nasihatlerde bulunuyorum:) Bu salgın, olduğumdan yaşlı hissettiriyor Esincim. Umarım kısa zamanda sıyrılırım bu ruh halinden:)
    İyi ki yazıyorsun gezilerini. Üzülüyoruz fakat gün gelecek tekrar düşeceğiz yollara...
    Sağlıklı, keyifli günler diliyorum, öpüyorum seni Esincim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Klio'nun Şarkısı,
      Sezer'cim bu yorumuna yanıtım 3. kez olacak...ilk 2'si uçtu..tam send ederken..ne oluyorsa elim bir yerlere takılıp uçuyor... çok fazla kullanmadığım laptopu kullanıyorum..ana ocağındayım :) şehirler arası açılır açılmaz soluğu Bandırma'da aldım.

      Pandemi süreçlerinde hepimiz endişe içinde gel-git ruh halleri taşıdık..halen süreç devam ediyor...bireysel önlemlerimizi alsak da yeni normal sosyal düzene geçişte de başka bir endişe hali yine sürüyor...şu kötü rüyadan bir gün uyansak! ne iyi olur...
      Gezi yazılarımı hayattayken tamamlamak istiyorum...ama hadi deyince bazen olmuyor...çünkü içinde yaşadığımız koşullarda önceliklerimiz de değişebiliyor...Sağlık olsun...bir şekilde yazarız. Dilerim hasarsız, kayıpsız bu süreçleri atlatırız...yine hayalini kurduğumuz yolların, yolculukların izini süreriz...

      Ben de aynı temennilerle sana sağlıklı, keyifli...gönlünce güzel günler diliyor...seni sevgiyle kucaklıyor, çok öpüyorum canım... Sevgilerimle ❤

      Sil
  6. Şu hayallerin rafa kalkıp da "virüse" teslim planların bozulduğu günlerime ne iyi geldi kısa notları ve harika fotoğrafları ile aktarılan bu gezi. Özendim yazmaya... Bir sizi bir de Laparagas yazarı Buraneros'u okuyunca gaza geliyorum ama geldiğimle de kalıyorum. Disiplini ipinin ucu kaçtığından beri iki kelime bir araya gelmez oldu. Darısı hem gezmek hem de yazmak olmak üzere başıma. :) Sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Evren,
      Seni burada görmek ne güzel Sevgili Evren. Aslında o 'kal' hali pek çoğumuzda olduğu gibi, bende de var! Pandemi ile tüm planlarımız altüst oldu. Gönlüm gezi yazılarımı arayı fazla açmadan yazmakta ama olmayınca olmuyor. Uzun zamandan beri omzumda ve kolumda bir ağrı vardı . Virüs korkusuna gidemiyordum dr.a. Nihayet geçtiğimiz hafta dayanamayacağımı anlayınca, dr. a gittim. Meğer az da olsa bir omzumda eklem iltihaplanması varmış. Zorlamışım ;( Demem o ki, daha dikkatli kullanmam gerekiyor kolumu!. Diğer yandan resim de yapıyorum... ikisini birarada yürürmem şu aralar pek mümkün görünmüyor. Bu yüzden benim de gezi yazılarım, bir süreliğine de olsa rölantiye girmiş bulunmakta...ama takibimde olan blog dostlarımın yazılarını okuyorum ben de! Senin kalemini de hep çok özel bulmuşumdur! sen de arada sırada da olsa yaz Sevgili Evrenim :) bak ziyaretin dahi beni nasıl mutlu etti...Sağlıkla, sevgiyle, hoşlukla kal...Benden de çok sevgiler ❤

      Sil
  7. Yaşlandığımızda yaptıklarımız için değil, yapmadıklarımız için pişmanlık duyacağız denir sevgili Esin.
    Tam da sevgili babaannenin dediği gibi. Keşke daha çok uygulasaydık diyorum şimdi bunu.
    Yine çok güzel fotoğraflarla dolaştık birlikte.
    Teşekkürler, sevgiler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @tülin,
      Şimdiki aklımızla, bilgimizle, bedenimizle gençlikte olmak vardı. Ama öyle olmuyor işte!. Hayatın dengeleri ve planları bizim dışımızda gerçekleşiyor! Pandemi yaşayacağımız kimin aklına gelirdi ki! Yaptıklarımız, yapamadıklarımız hep olacaktır!. Şimdiki bakış açımız olgunluğun naifliği ile çok güzel. Ruhumuz, yapabildiklerimizin bize kattıklarıyla ferah!. Bu duyguları yaşamak da güzel. Yeter ki ruh ve beden sağlığımız daim olsun... Güzel yorumunuza çok teşekkür ederim Sevgili Tülin. Benden de çok sevgiler, selamlar... ✿

      Sil