10 Mart 2011 Perşembe

21. yy.ın Şifahanesi Blog Dünyası!


Blog Dünyası ve Psikoterapi ‘nin Merkezi Asklepion

Ruh sağlığı ve psikoterapi kavramları MS 2. yy.’a uzanan bir geçmişe sahip olup, bu kavramların ev sahipliğini ise öncü bir merkez olan Bergama (Asklepion) yapmakta imiş! Ve bundan yüzlerce, yüzlerce yıl öncesinde Asklepion’da kullanılan yöntemlerin başında ise telkin yani, (Aelius, Aristides, Hieroi Logoi), müzik ve psikoterapi olduğu bilinmekte imiş.(*)

Anadolu’da öncülük eden ikinci bir odak noktası ise 13. yy.’da Gevher Nesibe adına açılan şifahane ve psikiyatride müzikle tedavi kavramlarında yer alan yaklaşımı olmuş.

Bakar mısınız medeniyetlerin beşiği Anadolumuz’a! nelerin ilki değil ki!

İşte bu yüzden; Uluslararası Grup Psikoterapi Kongreleri Bergama’da yapılmakta ve yurtdışından bu alanın önemli isimleri bu kongreye katılmaktadır. Yüzyıllar sonrasında bile önemini korumaya devam eden Asklepion’a yurtdışından ilgi yoğunken, hala geçerliliğini koruyan ruhsal tedavi yöntemleri (başta psikoterapi) ile binlerce insanın iyileştiği net bir şekilde biliniyor ve bu yöntemleri sorgulamaya gerek duyulmuyorken psikoterapide ülkemizde tartışma konusu olmaya devam ediyor.” imiş…

Peki psikoterapi nedir? diye düşünecek olursak…

En genel anlamıyla ruhsal sorunların veya davranış bozukluklarının yok edilmesi veya azaltılması amacıyla kullanılan her türlü yönteme psikoterapi denilmektedir. Günümüzde dünyada birbirine benzeyebilen veya birbirine taban tabana zıt prensipleri benimsemiş yüzlerce psikoterapi türü bulunmakta olup uygulayıcının kişisel eğilimlerine, yetiştiği ekole ve benimsediği yaklaşıma göre psikoterapi de farklı tanımlar ve farklı içerikler kazanmaktadır.

Duygusal çatışmaları çözümleyen, bu çatışmalardan doğan kaygı ve gerginlikleri, çökkünlükleri azaltan, ruhsal uyum düzeyini artıran, kişilerarası ilişkileri daha olgunlaştıran tüm teknik ve yöntemlere psikoterapi diyebiliriz." *Prof. Dr. Cengiz Güleç

Konunun uzmanı Psikoterapi’nin tanımını böyle yapmış.

Bir de bakalım Psikoterapi Ne Değildir!’e
Şimdi birazda ne olmadığı üzerinden psikoterapinin ne olduğunu anlamaya çalışalım.

1. Psikoterapi terapistinizin sizi eleştirmesi ya da taşlaması değildir. Psikoterapistler sadece yanlışlarınızı göstermezler. Psikoterapistler sizi yargılamazlar.

2. Psikoterapi bir eğitim seansı değildir. Bir diyalogtur!

3. Psikoterapi bir nasihat veya öğüt değildir. Güzin abla ile hiç bir ilişkimiz yoktur :)) Psikoterapistler sizden daha akıllı değildir.

Psikoterapistler sizin adınıza kararlar vermezler. Yapacağınız evliliğin geleceği hakkında tahminde bulunamazlar. Çünkü sizin için en iyi olanı yine ancak siz bilebilirsiniz. Psikoterapistler bir insan adına karar vermektense bir insana nasıl doğru karar verileceğini öğretmeyi tercih ederler. Psikoterapi zaman zaman küçük tavsiyeler içermesine rağmen genellikle psikoterapistler tavsiye vermekten kaçınırlar. Psikoterapistler kendinize verebileceğiniz tavsiyelere destek olarak kendi kararlarınızı alabilmenizi sağlamaya çalışırlar.

4. Psikoterapi sadece çocukluğunuzu anlatmanız değildir.

5. Psikoterapi sadece geçmişteki travmalarınızı anlatmanız değildir.

6. Psikoterapi sadece olumsuz alışkanlıklarınızı anlatmanız değildir.

7. Psikoterapi ne düşündüğünüz değil nasıl düşündüğünüzdür.

8. Psikoterapist sizi değiştirmez. Değişmek için sahip olduğunuz içinizdeki güçleri gösterir.

9. Psikoterapistler motivatör olarak çalışmazlar. "Hadi koçum sen yaparsın." gibi ifadeler kullanmazlar.

10. Psikoterapistler sadece iyi dinleyen insanlar değildirler.

11. Psikoterapilere zayıf insanların gittiği inancı son derece yanlıştır.


O halde psikoterapi topyekun bir ifade ile psikoterapistimizle yaptığımız diyaloglar ise demek oluyor ki; Bloglarda adeta bizim için, ruh ve akıl sağlığımızı korumamıza yarayan en önemli iletişim platformlarıdır. Farkında olmadan blog yazarı psikoterapiste destek olacak bir misyona sahip gibidir! Bir de üstelik bu platformları; Müzikle, resimle, şiirle, yazıyla… yani sanatın vazgeçilmez araçları ile de süslüyorsa(k)!.. huzur buluyor, ruhumuz dinleniyor, ufkumuz açılıyor, düşüncelerimiz aydınlanıyorsa…

Birbirimizden aldığımız bu küçük küçük birikimlerle saksılarımızdaki topraklarımız yeşeriyor ve bin bir renkte çiçek açıyorsa… Ve her bir çiçeği paylaştıkça daha da çoğalıyor ve büyüyorsak…

Sizlere soruyorum Bloglar’ dan daha güzel terapi araçları olabilir mi bizler için!..

Blogları kapatarak, insanı susturmaya çalışmak, özgürlükleri tamamen kısıtlamak olur!..
Adil olmayan bir yaşam ve adil olmayan bir düzende, sosyal ve ekonomik yoksunluklar ve yokluklar, ahlaki değerleri de birer birer çökeltirken!.. Asıl sorunun gerçek kaynağı üzerinde düşünmek gerek!.. Bir çuval pirincin içinde taşta çıkabilir! ama biz içinde az da olsa taş var! diyerek o pirinç çuvalının tamamını atabilir miyiz!

İnsan bir robot mudur! bir tuşa basınca konuşan bir tuşa basınca susan! düşünmeyen, düşünmeye muktedir olmayan, hisleri olmayan, duyularını kaybetmiş! içi boşaltılmış, bomboş varlık haline gelen… sürekli susturulan bir varlık tıpkı bir robot gibi! ruhsuz bir hiç olur! Yani bu insanı yok saymak olur!..

Düşünen ve üreten beyin, düşündükçe, ürettikçe gelişir… ve dolan beyin içindekileri başka bir yere taşımak ister, onu boşaltmazsa taşar! bir yerde mutlaka taşar… onu durduramazsınız! bu insanın doğasına aykırıdır…

Peki istenilen nedir!

Herkes susacak ve tek tip model mi olacak! Tek model !
Oysa yaşam çok seslilik ile şekillenir! çok seslilik çok renkliliktir!..

Ve hayat, öncelikle kafalarımızdaki engelleri ortadan kaldırararak! hurafelerden, önyargılardan uzak, dil, din, ırk, mezhep ve cinsiyet ayırımı yapmaksızın; bu çok sesli ve çok renkli dünyaları tanıdıkça… birbirimize olan saygı ve sevginin çoğaldığı bir dünyada birlik ve barış içinde özgürce yaşayarak güzeldir.

Şifahanelerden kesintisiz şifa bulmamız dileklerimle :) 





Öneri: “Ege bölgesine yaptığım kısa gezi beni üstünde yaşadığımız topraklara bir kere daha hayran bıraktı. Asklepion’u gezerken farklı uygarlıkların mirasının ne muhteşem bir zenginlik olduğunu, aynı zamanda da ne büyük bir sorumluluk yüklediğini düşündüm." diyen Prof. Dr. E. Murat Tuzcu’nun
Ölümün giremediği hastane: Asklepion yazısını okumanızı öneririm.

Kaynak: Bilim ve Ütopya Dergisi Doç. Dr. Adile Öniz - Prof. Dr. Murat Özgören "Psikolojinin Yeri" Sf.37-38-39)

20 yorum:

  1. Binlerce blogger'ın elinden terapi yerine geçen böyle bir uğraş ''resmen'' alındı... Yok böyle bir acayiplik ki zaten!!!
    Ruh sağlığı bozuk bir bir toplum olmak için her şey mevcutken kendini blog yazarak rahatlatmak isteyenlere darbe yapıldı. Halen devam ediyor üstelik..
    Bunlarınkine İlk Çağ zihniyeti bile denilemez Esinciğim..
    Güzel ve bilgilendirici bir posttu. İçim sızladı okurken :(
    Eline sağlık..

    Sevgilerimle...

    YanıtlaSil
  2. Sevgili Esmir,
    blogda yazmayı o yüzden seviyorum,keza okumayı..
    Bir nevi terapi dediğin gibi,belki de günlük..
    İçindekilerin farklı ifadeler ile
    ekrana dökülüp, aldığı yorumlarla insana birşeyler katması..
    Başka başka görüşlerle yeni pencereler açılması..
    Çok güzel bir yazıydı, ellerine,gönlüne sağlık..

    YanıtlaSil
  3. İkinciye geldim ve tekrar okudum.
    "herkes susacak" anahtar cümle sanırım bu! Dostlukla.

    YanıtlaSil
  4. sanırım bu haller güzeli, güzelleştireni görmeyi bırakıp da kötüye, kötülüğe odaklanmakla ilgili... oysa ne çok şey öğreniyoruz birbirimizden, gidemediğimiz yerlere gidiyor, ders ortağı oluyor, hiç görmediğimiz gözlerle ağlıyor, hiç tanımadıklarımızla gülümsüyoruz hayata... ama iyiyi görmek için, iyiden bakmak gerek... yüreklerini unutan nice insanın iyiyi, güzeli görmesi mümkün mü?

    YanıtlaSil
  5. blog yasağı halen devam ediyor.
    bizler birbirimizin bloglarına girebiliyoruz.

    korku ve şizofren toplumu edildik.
    duvar aşıldığında ne olacak?

    bu böyle gitmeyecek, çürümüşlük toprağa can verecek.

    bergamadaki şifaheneyi okuyuncu inanamadım.
    şimdi bile yok bukadar ince düşünce.

    hurafelerden ne kadar uzakmış şimdi uzaklarda kalan "asklepion"

    ilk fırsatta gezeceğim.
    blog yasaklaması ile ilgili ayrıntılı ve emek verdiğin bu yazı için sonsuz teşekkürlerimle..

    YanıtlaSil
  6. Ekrandan firlamis yazanin agzini kapamis adam karikaturunu cok begendim :)
    Yazma tarzina da oyle hayranim ki :)
    Psikiatrlarla ilgili benim de maddelerim var ama senin yazdiklarinla uyusmadigi icin kendime sakladim :)
    Blog sayfalarinin ardindan kendimizi ifade etmeyi ogrenince blogsuz da konusmayi ogrenmek,
    bLog sayfalarini okudugumuz gibi hayatin icinde insanlari da dinlemeyi ogrenmek icin harika bir firsat bence bu yasak
    Hayattaki herseyi protesto etmeden icindeki iyiligi de gorebilmemiz dilegiyle :)

    YanıtlaSil
  7. Zeugma,

    Düzen bozmaya çalışmak! başka bir şey değil...hani eskiler ne derler; "Yuva yıkanın yuvası olmaz!" bu akıldışı, çağdışı uygulamalar ve haksızlıklara sebep olanlarında bir gün düzenleri bozulacaktır!yaşam bize bunları da gösterecek!..onlar yıkmaya çalıştıkça biz yıkılmayacağız! dağılmayacağız!..

    Çareler bitmez:)diyaloğumuzu sürdüreceğiz...bilgi ve teknoloji çağına yaraşır bir donanımla üretmeye devam edeceğiz...terapi kaynaklarımız tükenmez:))

    Teşekkürler, sevgilerimle...

    YanıtlaSil
  8. nani,

    Sevgili nani, herbirimiz birbirimizin farklı görüşleri ve farklı farklı bakış açılarıyla besleniyoruz...hayattaki en anlamlı zenginlik bilgidir!öğrendikçe mutlu oluyoruz:)

    düşüncelerin için teşekkür ederim...

    YanıtlaSil
  9. alizafersapcı,

    anahtar cümleniz doğruyu söylüyor! :) ama o anahtar modeli ilk çağlarda kaldı!kapılarımıza uymuyor:)
    Esenlikler dilerim...

    YanıtlaSil
  10. novella,

    Onlar ki yüreklerini hangi yürek(siz)lere teslim ettiler!..

    Ve o yüreklerini unutanların iyiyi, güzeli, doğruyuda görebilmeleri mümkün değil!..

    YanıtlaSil
  11. zeynep,

    Evet, elinden oyuncağı alınmış çocuklar gibi olundu bir anda!..

    Bergama'daki Şifahane gerçekten çok ilginç...Anadolumuz tüm insanlığa adeta şifa dağıtmış!o çağa göre oldukça ileri görüş sergilemiş konunun uzmanları...Şimdi ile kıyaslandığında oldukça düşündürücü bir manzara çıkıyor ortaya!

    Ben teşekkür ederim...
    Sevgilerimle...

    YanıtlaSil
  12. Uma,

    Elbette zarar gibi görülenler faydaya dönüştürülebilir! ama teknolojinin uzaklıkları yakın kılan bu muhteşem özelliklerini de göz ardı edemeyiz hiç birimiz...

    Hayatın içinde; gerçek anlamda gören, dinleyen, anlayan, anlamaya çalışan olmak önemli!..diğer yandan istismarlarda ne yazık ki hep mazlumların üzerinden yapılıyor:(sağlıklı ilişkileri sorgulayabilmek içinde; düşünen beyin, neden-sonuç ilişkisini kuruyor...

    ve güzellikler doğruları görebildikçe, aydınlandıkça ortaya çıkıyor:)

    değerli yorumun için teşekkür ederim...

    YanıtlaSil
  13. Ne kadar guzel yazmissin...Blogdan daha guzel terapi araci olur mu? Bu yazdiklarimizda cocuklarimiza aktaricaklarimiz var, anilarimiz, hikayelerimiz, duygularimiz, fikirlerimiz herseyimiz var. Butun bunlar paylastikca guzel.

    YanıtlaSil
  14. Ve ben sanallığın o ince zarını yırtıp samimiyetimizin bize geri döndüğüne inanırım.
    Sayfama yorum yapan arkadaşlarım benim için gerçekten çok değerli.
    Sokakta dolaşırken yüzü asık birçok insan görüyorum.Hayatın her yönü bizi etkiliyorsa ve bizim gerçekten paylaşmaya ihtiyacımız varsa ne olursa olsun susmamalıyız diye düşünüyorum...
    Mutlu bir hafta olsun hepimiz için...
    Sevgiler:)

    YanıtlaSil
  15. Sevgili Esmir !
    Bugün gazeteciler için yürüyen topluluğun arasında bir kısımda blogger vardı ama pek gözükmedi.
    Ben kendi payıma Cumhurbaşkanına bir mektup yazıp gönderdim. Hafta içi de kişisel hesaplarıma ulaşamadığım ve haklarım engellendiği için Digitürk e noterden bir dava protestosu göndereceğim.
    Hukukçu bir arkadaşım buna hakkım olduğunu söyledi ters mantık üzerinden. Bir şey çıkarmı bilmiyorum. Fakat türkiyede 24.000 blogger olduğu ifade ediliyor. Noter den bir protesto 60TL ye mal oluyor. Bu kadar kişi aynı anda protesto ve dava açar ve kayıplarının tazminini isterse hem Digitürk geri adım atar hem de dava mecburen bir üst mahkemeye gider düşüncesindeyim. Zannediyorum biraz hareket etmemiz lazım, sadece yazmakla olmuyor. Kapalı bir oda içinde birbirimize anlatıyoruz..
    Sevgiyle...

    YanıtlaSil
  16. Ali Bey sizi tebrik ediyorum...

    YanıtlaSil
  17. Esinciğim, az önce öğrendim.
    Bloguma da koydum ama sen geldin aklıma hemen haber vereyim dedim..
    Sevgilerimle...

    http://ekonomi.haberturk.com/teknoloji/haber/610418-bloglar-ozgur

    YanıtlaSil
  18. @DİDEM,

    Sevgili didemcim, sitelere girebilmemiz malum durumdan dolayı!pek mümkün olamadığı için hemen yanıtlayamadım yorumunu..
    ..ister günlük olarak ister anı yada her ne türden olursa olsun..sonuç olarak evet gerçekten önemli bir araç bizim için bu tür platformalar...
    en kısa zamanda tamamen açılmasını ve daha kesintisiz iletişim kurabilmemiz dileklerimle..

    sevgiyle kal...

    YanıtlaSil
  19. @ezgilimelodi,

    Sanal yada reel yaşamda..nerde olursak olalım insan hep aynı insandır bence!samimiyetini de,içtenliğini de yada tam tersi sahteliğini de bir müddet sonra daha iyi anlayabiliyor insan!

    Benim içinde sevgili ezgicim, blog yazan dostlar son derece önemli ve değerliler...:)teşekkür ederim..haksızlıklar karşısında susmak yok..güzel bir hafta dilerim..

    sevgilerimle...

    YanıtlaSil
  20. @Ali İkizkaya,

    Verdiğimiz tepkiler, işe yaramış olmalı!sizin gibi bende Aysema Hocamın sitesinde gördüğüm ve ayrıca http://blogumadokunma.tumblr.com/ hareketine verilen destekler! karşılığını bulacak sanırım...

    en kısa zamanda kararın tebliğ edilerek , kesintisiz ve sorunsuz bir iletişim kurabilmemiz dileklerimle...

    Esen kalın...

    YanıtlaSil