23 Mart 2011 Çarşamba

Frida Kahlo ve Diego Rivera Sergisinin Son Günleri !.


Birbirinden önemli sergilere ev sahipliği yapan Pera Müzesi; “Çarlık Rusyası’ndan Sahneler” in sergilendiği muhteşem tablolara birde; 20. yüzyıl sanatının Meksika ve dünyadaki en çarpıcı figürlerinden iki önemli sanatçıyı, “Frida Kahlo ve Diego Rivera'yı “ da sanatseverlerle buluşturuyor.

Bundan önceki yazımda Pera Müzesinde yer alan “Çarlık Rusyası’dan Sahneler” in sergilendiği tablolar arasında 19. yy. tarihine uzanan yolculuğun fotoğraf karelerine yansıyan görüntülerini sizlerle paylaşmıştım. Aynı gün sergide bir de yapıtları ve yaşamlarıyla sinema ve edebiyat dünyasına da esin vermiş ikilinin Frida ve Diego’nun eserlerini de görme fırsatı bulmuştum. Yapıtları kadar özgün karakterleri, yaşam öyküleri ve merak uyandıran birliktelikleriyle de ilgi uyandıran sanatçıların, 40 yapıttan oluşan bu sergisi de tek kelime ile muhteşemdi.


Yaptığı eserlerle birlikte sıra dışı kişiliği ile sadece sanat çevresinin değil, tüm dünyanın tanıdığı bir kadından söz etmek istiyorum. Frida Kahlo; acılar içinde geçen fırtınalı, dramatik yaşamı, hiçbir kalıba sokulamayan özgür iç dünyası, bohem tarzı, isyankar tutumu ve tüm toplum kurallarına başkaldıran tarzı ile; çılgın giyimi, bol içki içen, açık saçık fıkralar anlatarak insanları güldüren komik yanı ve onca acılarına rağmen yine de hayat dolu bir kadın! Ve asi bir kişilik! Bu sıra dışı kadının sanata yansıyan sanatçı kimliği de görülmeğe değer!

Frida resimlerinde genelde Meksika kültürel öğelerini tuvallere yansıtmış ve devrimci kişiliğini de sanatında görmemizi sağlayacak yapıtlar ortaya koymuş. Frida Kahlo 55 tanesi oto-portre olmak üzere toplam; 143 resim üretmiş.

Yaşamının büyük bir bölümünü yatakta başının üstünde duran ‘’gündüzlerin ve gecelerinin celladı’’ olarak tanımladığı bir aynaya bakarak geçirdiği için sürekli oto-portreler çizmiş. Resimlerindeki ustalık Pablo Picasso’ya bile; ’’Biz onun gibi insan yüzleri çizmeyi bilmiyoruz’’ dedirtmiştir.


Yukarıdaki kolajda (en üstteki küçük resimlerde) Nickolas Muray’in çekmiş olduğu Frida fotoğrafları yer almaktadır. Sırasıyla; 1. Resim: “Beyaz Bankta Frida”, 1938 – 2. Resim: “ Mavi Saten Buluzlu Frida “, 1939 3. Resim: “Macento Rebozo’lu Frida” 1939 - 4. Resim: “New York’ta Frida Kahlo”, 1938

Yukarıdaki kolajda (altta ise) Frida Kahlo’nun otoportleri yer alıyor… İlki; “Saçörgülü Otoportre” 1941, Self Portrait with braid – Ortada, “Frida Kahlo Maymunlu Otoportre”, 1943 Tuval üzerine yağlıboya ..

Yanında ise; “Kolyeli Otoportre”, 1933 (Self Portrait with necklace) yer alıyor.

Devrimci çizgisi ve Meksika Halkına olan bağlılığını, asi ve sorgulayan bakışlarıyla tuale yansıtan Frida Otoportesinde; biseksüel doğasından dolayı, özellikle almadığı kaşları ve hafif tüy gibi bıyıklı görüntüsü ile kendisini hermofrodit gibi resmetmiştir. Kanatlarını açmış bir kuş gibi birleşen kaşları ise adeta özgürlüğünü simgeler gibi.


Yukarıdaki kolajda, alttaki 1. resim: “Güneş Pencereden İçeri Sızıyor”, 1932 ( Kağıt üzerine renkli ve siyah kalem ). 2 resim: “Chromophore, Auxochrome”, 1944

Frida aslında tıp eğitimi almak istiyordu, geçirdiği trafik kazasından sonra bunu gerçekleştiremedi. Fakat tıbba ilgisini hiç yitirmedi, sürekli anatomi kitapları okudu. Burada ayağı kesik olarak resmettiği çizimde, hassas ruhlu kişiliği ile kendisini ve yanında ise o dönem aşk yaşadığı Nicholas Murray’i resmetmiş. Murray’in kendi resimlerini çekmiş olmasından dolayı auxochrome yani renk veren, kendisine ise chromophore yani renk taşıyıcı olarak nitelemiştir.

3. Resim ise “Düşük”, The Miscarriage, 1932 – karakalem çalışması. (3 kez hamile kaldığı ama çocuk düşürdüğü hüsranlı gebeliklerini resmetmiş)

“Ben Mexico City’ye Andre Breton gelip bana sürrealist olduğumu söyleyene kadar sürrealist olduğumu bilmiyordum. Ben sürrealist değilim ,hayallerin resmini yapmıyorum, resimlerimde gerçekleri yansıtıyorum.’’ diyen Frida Sürrealistlere yakın bür üsluba sahip olmasına rağmen Frida kendisini sürrealist olarak görmüyordu.

Hiç anne olamamıştı Frida, bu yüzden sevgisini köpek, kedi, kuş, maymun gibi evcil hayvanlara aktarmaya çalıştığını tuallerinde görebiliyorsunuz. Kahlo’nun resimlerinde figürün ağırlığı kendini açıkça hissettiriyor. Kahlo’nun anlattığı gerçeklik daha çok kendi iç gerçekliğidir; iç dünyasını dışa vururken portresini ve hayatı ile ilintili gerçeklikleri yansıtmaya çalışmış eserlerinde.


Yukarıdaki kolajda; Sol üstte, “Yatakta Otoportre ya da Ben ve Oyuncak Bebeğim”, 1937. Altta; “Kaktüslü Manzara, Tual üzerine yağlıboya” 1931

Hemen onun yanında yer alan ve benim beğendiğim resim; “Evreni kucaklayan aşk,Toprak (Meksika),ben, Diego ve Senyor Xoloti” 1949, ( Masonit üzerine yağlı boya ) – “The love embrace of the universe,the earth, me,Diego and Segnor Xoloti”, 1949 -Budizm, Meryem ana ve Hz.İsa’yı kendi hayatına uyarlayarak; Evreni kucaklayan Tanrısal aşkı, adeta kendi aşkı ile birleştirerek kozmik bir boyut kattığı bu çalışmasında güneş ve ay yapayalnız. Frida’yı ise Yin ve Yang olarak kucaklıyor. Etrafında kaktüslerden örülü tabiat ana ve kollarında Diego, Diego’nun elinde Chivan’ın alevi ve yok edici gücünü tuttuğu görülmektedir.

Dali’nin resimlerine benzer sürrealist bir yaklaşımda, hayal gücünün doruklarında bir gerçeküstücülük var bu çalışmasında. Frida Kahlo’nun eserleri içinde oto-portrelerin yanı sıra 1941’de yaptığı ‘’ Ben ve Papağanlarım’’ , kolaj çalışmaları ve daha pek çok çalışması vardır. Bıraktığı son resim ise ‘’Yaşasın Yaşam’’ isimli natürmorttur.


Yukarıda yer alan kolajda solda; “Kala Çiçekçisi” Calla Lily vendors, 1943 (Diego Rivera),

Sağ üst köşede ise yine Diego’dan “Natasha Gelman’ın Portresi” 1943 Tuval üzerine yağlıboya yer alıyor. Diego’ya Frida’dan önce modellik yapmış çok güzel bir bayandır Natasa Gelman, daha sonra evlenmiştir. Fakat buna rağmen Natasa’ya çok büyük bir kıskançlık duyduğu da bilinmektedir. Bu resimden sonra ise Natasha, Frida ile çok iyi dost olmuştur.

Alttaki resim ise: “Tehuana Olarak Otoportre ya da Düşüncelerimde Diego”, 1943 Masonit üzerine yağlıboya . Frida’ nın üzerindeki kıyafetin o dönem kiliselerde giyilen dini bir kıyafet olduğu ve Tehuanaların pazar günü kiliseye giderken başlarına taktığı dantel huipil hotozu ile Frida kendini adeta gelin gibi görüyor. Diego’ya olan sevgisini bu ciddi hatta biraz sert ifadesi ve törensel kostümü ile dini boyutlara taşıyor. Başındaki çiçekten uzanan yaprak damarları da sanki doğa ile bütünleşerek Diego’ya olan aşkını dini bir boyuta ulaştığını simgeler gibi! Alnındaki Diego resminin ise sürekli onu düşündüğünü ifade ettiği bir çalışma olarak nitelendiriliyor.

Yaşamlarının önemli bir bölümünü Meksika’da geçirmiş koleksiyoner bir çift olan Jacques ve Natasha Gelman’ın, 20. yüzyıl Meksika sanatına da odaklanan geniş bir koleksiyonundan oluşan sergi; Frida Kahlo’nun sanatsal kişiliğinin derin izlerini yansıtan otoportreleri ile Diego Rivera’nın az sayıdaki tuval resmi örnekleri arasından seçilmiş olan en önemli çalışmalarıydı gördüklerimiz.

Dünya çapındaki bu ünlü koleksiyon, Meksika dışında daha önce çok az sayıdaki sergide izleyiciyle buluşabilmiş. Bu anlamda Pera Müzesinin böyle özel bir sergiyi Türkiye’ de ilk kez tanıtıyor olması da çok önemli.

Pera Sanat Müzesi bu ünlü ressamları öylesine güzel sanatseverlerle buluşturmuş ki ; muhteşem tablolar yanısıra bir dizi etkinlikleri de içinde barındıran, söyleşiler, konferanslar, video ve belgesellerle sanatı dolu dolu yaşıyorsunuz.

Sergi boyunca edindiğiniz izlenimlerle bu sanatçıların belki de hiç bilmediğiniz pek çok özelliklerini öğrenmek ve öğrendiğimiz yepyeni bilgilerle hayata dair bambaşka derinlikleri sorgulayarak ayrıldığımız mekandan; sanatın böylesine güzel bir misyonda tüm insanları kucaklamasının onun ne denli önemli olduğunu bir kez daha anımsatıyor bize…

Acılarla dolu, çalkantılı bir hayat, kısa süren bir yaşam. Ama her şeyden öte bir kadın, bir sanatçı… Geriye kalan 150 ye yakın eser ile bu sergi görülmeğe değer…

İstanbul da yaşıyor iseniz 27 Mart’a kadar sürecek olan bu sergiyi kaçırmayınız!..

Esin Bozdemir


*****

Merak edenlere Frida Kahlo’nun kısaca Hayat Hikayesi:

Asıl adı Magdalena Carmen Frida Kahlo Calderon olan sanatçı her ne kadar kendisinin doğum tarihi olarak 7 temmuz 1910 olan Meksika devriminin gerçekleştiği tarihi söylese de sanatçının kayıtlarda yer alan asıl doğum tarihi 6 temmuz 1907’dir. Frida Kahlo’ nun yaşamı talihsizce sağlık problemleri içinde geçer. Daha altı yaşındayken çocuk felci geçiren sanatçının bu yüzden bir bacağı diğerinden kısa ve güçsüz kalır. Bu durum hayatı boyunca Frida Kahlo’yu oldukça etkiler.

Frida Kahlo’nun kişisel yaşamını da sanatsal yaşamını da etkileyecek en önemli olay 17 Ekim 1925 yılında sevgilisi Alex’le şehirden dönerken bindiği otobüste yaşadığı kazadır. Bu kaza Frida’ nın hem omuriliğinin zedelenmesine hem de bir daha asla çocuk sahibi olamamasına sebep olacaktır. 5 Aralık 1925'te şunları söyler: "Başıma gelen en iyi şey acı çekmeye alışmaya başlamam."

Frida Kahlo hayatı boyunca 32 ameliyat geçirir. Bacağı, kangren olması nedeniyle kesilir. 2 kez hamile kalsa da Frida, çocuk sahibi olamaz! Yaşadığı bu tailsiz acıları ve çocuk özlemini ürettiği sanat eserlerinde daima dile getirir. Kazadan sonra aylar boyunca yatağa mahkum olan Frida, yatağının üzerine koydurttuğu ayna sayesinde kendi portrelerini üretmeye başlar. Bu süreden sonra Frida Kahlo’ nun daha çok, içinde kendi iç dünyasının izlerini yansıtan çalışmalar “otoportler” yer alır .

1927 yılında mucizevi biçimde yataktan çıkan Frida, hayatında önemli rol oynayacak insanla tanışır ve kısa zamanda Frida Kahlo, Diego Rivera arkadaşlığı, büyük bir aşka dönüşür ve 1929 yılında evlenirler.

Frida için Diego'nun anlamını, günlüğüne yazdığı şu sözlerden izlemek olanaklı: " Başlangıç Diego ... Yapıcı Diego ... Çocuğum Diego, Ressam Diego ... Babam Diego ... Oğlum Diego, Sevgilim Diego ... Kocam Diego, Dostum Diego ... Anam Diego, Ben Diego, Evren Diego"

Diego Rivera Frida Kahlo'yu pek çok kez aldatır. 1939 yılında boşanan çift bir yıl sonra yeniden evlenir. Ancak ikili evlilikleri boyunca birbirine sadık kalmaz. Özellikle Kahlo'nun Lev Troçki ile yaşadığı evlilik dışı ilişki, bu evliliğinin arasında artık hiçbir bağ kalmadığını gözler önüne serer.

Sık sık sağlığı bozulan Frida, dayanılmaz acılarla başa çıkmak için var gücüyle resim yapar ve yalnız kendi ülkesinde değil, Amerika ve Fransa’da da sergiler açar. 1950’li yıllarda resimleri daha kaotik ve dağınık olmaya başlar. Bunun nedeni giderek artan ağrılar, içki ve uyuşturucu kullanımıdır. Bunların yanında kangren nedeniyle bir bacağının kesilmesi ise sonun başlangıcı olur. 13 Temmuz 1954’de hayata veda eder.

Hayatı boyunca acı çekmiş fakat buna rağmen başını hep dik tutmuş çok özel bir sanatçı Frida Kahlo!..O, eserleriyle daima yaşayacaktır..

Işıklar içinde uyu Frida!..

Giörseller: Pera Müzesi'ndeki sergide çekilmiştir.
Kolaj Resimler: İzler ve yansımalar
KAYNAK: Pera Müze
Mujica,Barbara,Frida,Oğlak Yayıncılık 2001 Frida Kahlo
Web- Fridakahlo

13 yorum:

  1. İstanbul da olmak isterdim. Duruşuyla mücadelesiyle idolüm Frida. Ne zaman katlanılmaz oluyor desem sağlık sorunlarım aklıma hep onu getiririm.

    YanıtlaSil
  2. bu sergiye gidicem esmir teşekkürler paylaşımın için ...

    YanıtlaSil
  3. Sevgili Esmir !
    Ben Frida Kahlo yu da severim eşi Diego yu da. Tüm Latin amerikalı ressamları seviyorum. Sebebine gelince bana göre naif çiziyorlar bir de Dieogo gibi en iyi duvar ressamları latin amerikadan çıkyor.
    Fakat Frida kadar aykırı yaşanabilir mi bilmiyorum ? Film de naif tarafı ve çektiği acılar çok ön planda tutulmuş. O yüzden bizi çok vicdan tarafında bıraktı. Gerçek hayat hikayesi ise bir idol olduğu için genel resim kırılmasın diye aktarılmıyor.
    Kendisi öyle böyle aykırı değil hani ?. Fakat resmine bir şey demek haddim değil.. Naif çizdiği dönemleri bende seviyorum.
    Ne yazıkki tüm kaynaklar İstanbul a akıyor. Her şey İstanbul için.. Neden Kahlo sergisi Anadoluda dolaşmıyor ?. Aynı vergileri ödüyor ama beşinci sınıf insan gibi yaşıyoruz. Ne kadar acı ...
    Sevgiler...

    YanıtlaSil
  4. Esinciğim, harikasın..
    Gidemeyenler için yaptığın hatırlatmanın yanında bizim gibi ''gidemeyecek'' olanlar için müthiş bir emek harcamışsın yine ve yeniden...
    Frida'nın hayat hikayesi inanılmaz gerçekten..Derin bir acı duyarım her aklıma gelişinde..
    Tablolar inanılmaz...Ellerine emeğine sağlık canım..
    Çok teşekkürler..
    Sevgiler..

    YanıtlaSil
  5. ne güzel fotoğraflar çekmişsin, ben de çok istedim ama bi türlü beceremedim, çalabilir miyim?

    Sazan :)

    Seni özleyen Sazannnn...

    YanıtlaSil
  6. Nehir İda;
    Frida böylesine acılar ve talihsiz sağlık sorunları yaşarken dahi dimdik duruşu ve sanata tutunarak yarattığı harika eserleri ile sanatçı kimliği yanında bu mücadeleci yönü ile de örnek alınacak özelliklere sahip...Çok haklısın Nehirecim...
    Sevgilerimle...


    Lityumm,
    Ben teşekkür ederim Lityumcum..gidecek olmana sevindim:)sevgilerimle...

    Ali Bey,
    Evet, şöhretli insanları toplum nezdinde bazen biraz da popüler kılabilmek adına! acılarla örülü yaşam hikayelerini biraz daha ön plana çıkartıyor olabilirler filme uyarladıklarında...aykırı bir kadın, aykırı olan pek çok yönü var...Sanatçıların normal insanlar gibi davranmalarını beklemek mümkün değil!onlar, daha derin ve ruh dünyaları çok başka!ama sanatçı yönü ile Frida'nın fark yarattığı kesin!ve aynı zamanda yaşamına giren erkeklerin de onun sanatının gelişiminde önemli katkıları olduğu da muhakkak, göz ardı edilemez...Diego'nun da Muray'ın da resim ve fotoğrafları oldukça başarılı ...

    Gönül, Aydınlanmanın salt bir kesim için değil de, ne batısı, ne güneyi, ne doğusu denilmeden her yana uzanabileceği bir anlayışın hüküm sürdüğü bir Memleket olsun ister!sanattan anlayan, sanatçıya değer veren, eserlere güzel bakan! vatan sevdalıları ister!..
    :)düşüncelerinize katılıyorum...
    Esen kalın...

    YanıtlaSil
  7. Zeugma,
    Keşke bu eserler ve daha pek çok etkinlik adil bir şekilde memleketimizin her yönüne ulaşabilseler...

    Ben teşekkür ederim düşüncelerin için..
    Sevgilerimle..

    Sazan,
    Sazancım...bende özledim...sazanın başı kalabalık herhalde bizim yakalara uzanamıyor eskisi gibi diye düşünüyordum bende:)malum engeller var birde!gündüz genelde kapalıyız!gece açıkız!der gibi..benim blogdaki engel geceleri hafif bir göz kırpıyor,açılıyor, yarasa gibiyim şu sıralar...ancak açabildim yorum panelini..her an engele takılabilirm:)

    sazan, ince ve zarif bir çiçek...yoksa her yer frida şu sıralar:)fotoğrafları beğenmene memnun oldu esmir..Ben zaten sazanım çalsın diye çekiyorum bu fotoğrafları...
    Ne demek alabilirsin elbet...

    Sevgilerimle...

    YanıtlaSil
  8. Sadece hayran kalmakla yetiniyorum.Onun kadar mücadeleci olabilir miydim,bilmiyorum...
    Ben hep hayata gülümsemekle yetiniyorum bu aralar:))
    Keşke buralarda da bu tür faaliyetler olabilse...
    Biz artık ders kitaplarını,ya da insan hayatlarını anlatmaktan yorulduk çocuklara...
    Sevgiler...

    YanıtlaSil
  9. Gerek tanıdıklarım gerekse dünyaya mal olmuş sanatkârlar arasında idolüm olan ne kadar az insan var... Bu, kendimi bir halt zannetmemden kaynaklanmıyor sevgili Esin.. Gerçekten İDOL olabilecek kişilerin azlığından kaynaklanıyor.. Frida da bunlardan biri..Çok çok etkilenmiş aylarca etkisinden kurtulamamıştım resim öğretmenim anlattığında. Azmine hayran olduğum, kadere yenik düşmemek için verdiği mücadele önünde saygı ile eğildiğim bir sanatçı.. O kazada demir bir çubuğun cinsel organından girip iç organlarını parçalayarak bel kemiğini zedeleyip gövdesinden dışarı çıkışı karşısında bile hırsla yaşama tutunması ve içindeki sanat aşkını diri tutması takdire şâyan..
    VE VE ... ve tabii ki sen sevgili Esin'im.. sen de bu tür bilgileri sunarak dağarcığımızda bilgi hazinesi oluşturduğun için takdire şâyansın..

    YanıtlaSil
  10. ezgilimelodi;

    Sevgili ezgiciğim,
    Hayata her şeye rağmen gülümsemek, gülümseyebilmek gerek!keşke sanat ve sanatın tüm kolları Anadolu'nun her yanına uzansa!.. sanatçıya da, sanata da hak ettiği değer verilebilse!her şey adaletli olsa!..ve hep beraber gülebilsek...
    Sevgilerimle...

    YanıtlaSil
  11. hasretsenfonileri,

    Düşüncelerinize yürekten katılıyorum Gülsen Hocam.İdol olan, en basit anlatımı ile örnek alınacak çok az insan var!..Her insan doğuştan yetenekli olmayabilir! ama; nitelikli, dirençli, duyarlı, bilinçli...ve en önemlisi İNSAN OLABİLMEYİ BAŞARABİLEN!..çok az insan var...
    Gerçek sanatçıları çok özel kılan da bu olsa gerek!..Hayatın ona sunduğu akılalmaz acılarına rağmen, dimdik olabilmeyi başarmış özel sanatçılardan birisi Frida Kahlo...

    Ve de Değerli Gülsen Hocam...siz de çok özel bir kadın ve sanatçı yönünüz ile de özel bir yazarsınız benim için...

    Değerli yorumunuz için teşekkür ederim...

    Sevgi ve saygılarımla...

    YanıtlaSil
  12. Nihayet girebiliyorum bloguma ve yorum yazabiliyorum.Umarım bu düzelme kalıcıdır dedikten sonra harika bir pot yazdığını söyleyeyim sevgili Esmir :)
    Frida müthiş bir kadın ve henüz yeni bir blogcuyken ben de post yapmıştım.Tabi ki böyle bir sergiyi değil :)Sergiyi gezebilmeyi çok isterdim.seni kıskandım :))
    güzel postlarını her zaman okuyabilmek dileğiyle sevgilerimi gönderiyorum.

    YanıtlaSil
  13. Sevgili Esin,
    Boyle onemli kulturel aktiviteleri haber vermen ne kadar guzel. Frida'nin hem kitabini okumus hem filmini seyretmistim. Cok etkileyici bir kisilik, eserleri de oyle...

    YanıtlaSil