Dilini, gelenek ve göreneklerini ve topyekun yaşam tarzını; renkli medyanın büyülü dünyası içinde yer alan ve hayranlık derecesinde özendirilen - diziler, şovlar, yarışma programları vb - dinamiklerine kapılarak, kurduğun bir hayatı yaşıyor ya da yaşamak istiyorsan... Ve model aldığın - Amerika hayranlığını - kendi yaşamına bu kadar çok entegre ediyorsan, artık senin bu topraklardaki 'TC' vatandaşlığın, sadece göstermeliktir be gülüm!. Emperyalist güçlerin isteği de budur zaten!..Yepyeni bir dünya algısı içinde çakma Amerikancı sürügiller!. Ulus/ millet yok edilecek ve tek bir millet olacak!. Yani herkes ‘ Amarikancı’ olacak!.
Sen üzerine giydirilen bu yabancı
marka giysilere öylesine hayranlık duyacaksın ki kendi varlığını, soyunu,
geçmişini, dilini, dinini, kültürünü ve seni var eden her şeyi yok bileceksin!.
Ve hatta çıktığın yerleri unutup, kendine ait değerleri küçümseyeceksin!. Önüne
geleni yakıp, yıkıp tarihin izlerini ve hafızalarda yer eden koskoca bir
milleti ve kültürü yok sayacaksın!. Kucağına bir avuç yem atıldığında hemen
atlayacaksın!.görmemişsin ya!. O’nu ham yapıp yiyeceksin.. sen yerken, asıl
seni yediklerinin, farkında bile olamayacaksın!.. Seni satın alacaklar ama sen zorlanmadan
gönüllü vereceksin her şeyini!. Önce dilini yok ettireceksin, sonra kültürünü
ve tarihine ait ne varsa!.. hem de soysuzca ve kin duyarak ‘ayaklar altına
alınıp çiğneneceksin!’ ve sen vatanını, bayrağını, atasını, ülküsünü korumayı, namus bilen sen, tüm bu olup
bitenlere, bu izlenceye şaşıp kalacak ve hatta inanamayan gözlerin, algılamakta
zorlanan hafızanla, yüreğinden tam onikiden vurulacaksın!..
Senin İstanbul’un da, memleketin
de,dilin de, imanın da hep yalan olmuş gülüm!.. ben neyi anlatayım sana!.
Daha birbirimizi ve tüm olup bitenleri doğru düzgün anlayamazken, bir de ‘İngilizce’ öğrenmemiz yok mu hele!..akıllara zarar...1/2 yılda öğrenilecekken tüm hayata yayılan bir dil mevzumuz var bizim!. Ortak bir dil olsun anlaşalım ama bu birbirimizle konuşabilelim, anlayabilelim diye olsun!.. Yabancı bir dili bil, öğren ama bu kendi dilini ve kendini unutasın diye değil!. Özentilikler aynı zamanda bir komplekstir! komplekse girecek ne var!. komplekse gireceğine sen de üret, daha fazla üret..bunları elde edebilmek için kafanı devekuşu gibi toprağa gömerek ve sadece ‘Allah’ım bana da ver’ diyerek değil!.. daha çok çalışarak, eğiterek, bilinçlenerek... bilimsel anlamda aşama kaydederek daha güçlü ol! Ol ki seni kimse satın alamasın!..
Daha birbirimizi ve tüm olup bitenleri doğru düzgün anlayamazken, bir de ‘İngilizce’ öğrenmemiz yok mu hele!..akıllara zarar...1/2 yılda öğrenilecekken tüm hayata yayılan bir dil mevzumuz var bizim!. Ortak bir dil olsun anlaşalım ama bu birbirimizle konuşabilelim, anlayabilelim diye olsun!.. Yabancı bir dili bil, öğren ama bu kendi dilini ve kendini unutasın diye değil!. Özentilikler aynı zamanda bir komplekstir! komplekse girecek ne var!. komplekse gireceğine sen de üret, daha fazla üret..bunları elde edebilmek için kafanı devekuşu gibi toprağa gömerek ve sadece ‘Allah’ım bana da ver’ diyerek değil!.. daha çok çalışarak, eğiterek, bilinçlenerek... bilimsel anlamda aşama kaydederek daha güçlü ol! Ol ki seni kimse satın alamasın!..
Yahya Kemal’in “Türkçe ağzımda annemin
sütüdür” diyerek yücelttiği ve Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın ise “Türkçem benim ses
bayrağım” diyerek hem yücelttiği hem de kutsallaştırdığı dilimize bugün gerekli
özeni gösteriyor muyuz? ' İnsanlarımızda bugün Türkçe sevgisi, ana dili duygusu,
dil bilinci ve duyarlığı kaldı mı acaba? Dil öğrenimi beyni, dolayısıyla
düşünceyi değiştirir, biçimlendirir. Sosyal yapının iç dokusunu ana dili
oluşturur. Oysa artık Türkçemiz giderek zayıflıyor, güdükleşiyor. Bugün
ülkemizde çevre kirlenmesi, hava kirlenmesi, siyaset kirlenmesi gibi çeşitli
kirlenmelerin yanı sıra, bir de “dil kirlenmesi” var. Dil duyarlığı ve dil
bilinci bakımından görülen eksikler, Türkçenin geleceği ve Türkiye için ciddî
bir tehlikedir.
Özensizlik ve yanlış kullanım,
yabancı sözcük tutkusu, yabancı dil
öğretimi ile yabancı dilde öğretimi birbirine karıştırma, Türkçenin bilim
dili olmadığı görüşü, Türkçe öğretimindeki yetersizlik, sözcük ve terim
üretimindeki yetersizlik, öğretmen faktörü önemli sorunlardır.' Bir de yaşam
stili olarak Amerika’ya bu kadar özentilik!..
Kendi bilge adamların, alimlerin,
liderlerin, masalların, hikayelerin, efsanelerin yanıbaşında dururken sen git
başka kültürleri, ideolojileri olduğu gibi al, kendi milletine dayat, kabul
ettir sonra da bir millet kayıp gidiyor elden.. feryat figan eylemek neye yarar
!..
Bu haftasonu bulunduğum bir doğumgünü
kutlamasında ‘çocuk partisi’ aktiviteleri içerisinde yer alan pinyata ile tanışınca ayaklarım iyice
suya erdi!.. bugün memleketin hangi yöne doğru yelken açtığını anlamak artık
zor değil!
Çocuklu aileler belki biliyorlar ya da çizgi
filmlerde bu etkinliği izlemiş olabilirler.. ama ben ilk kez görüyorum!
araştırdığımda bu etkinliğin bize Güney Amerika’dan gelmiş olduğunu öğrendim.
Özellikle Meksikalı çocuklar tarafından doğum günlerinde gelenek haline
getirilmiş sonra tüm dünyaya yayılmış. Tabi ki ülkemize de gelmekte geç
kalmamış! yabancı dille birlikte bavulun
içinden pinyata çıkmış! Artık ülkemizde çocuklara yönelik organizasyon
firmalarında pinyata ile karşılaşırsanız bu da neymiş demeyin sakın!
Sadece çocukların değil yetişkinlerinde
oynadığı bir oyun Pinyata. İçi eğlenceli sekerleme, çikolata ve oyuncakla dolu
olan figürlü kağıt bir kutudan oluşuyor.
Peki bu eğlenceli oyun nasıl oynanıyor derseniz? Çocukların sırayla gözleri
bağlanıyor ve ellerine pinyata sopası verilyor. Sıraya giren bir grup çocuktan
sırası gelen, havada asılı duran Pinyata’ya vurmaya çalışıyor. Amaç pinyatayı
patlatmak… Herkesin üç kez vurma hakkı var. Kutu patlamazsa sıra diğer oyuncuya
geçiyor.. Amaç kağıt kutuyu vurup delmek. Delinen kutudan dökülen rengarenk
şekerlemeler, bonibonlar, minik oyuncaklar da çocukların hediyesi oluyor...Stres
atmalarına yarayan bir oyun gibi! Çelik/çomak oyunumuzun daha süslü püslü ve
cıngıllısı!.havadan değil de yerden atıp oynadığımız oyuna benzer.
Bizim Keloğlanımız, Nasrettin
Hocamız, Karagöz ve hacivatımız var.. Ve onların anlatacakları hikayelerden
derlenecek ne çok oyunlarımız dururken!. Sen Amerika’nın her şeyini al..işle
çocuklarımıza yavaş yavaş..sonra da erezyona uğramış ve genetiği bozulmuş bir kültür
karması yepyeni bir jenerasyon yarat!..Diyeceğim o ki çocuklarımız artık
pinyatalı partilerle eğleniyor!.
Bir pinyatamız eksikti! Ya Türk kimliğimiz! Türk Kültürümüze ne oldu!!!
" Türkçe olmadan Türk Kültürü olmaz,
Türk kültürü olmadan Türk Kimliği bulunmaz,
Kimliksizin öz güveni, özüne itibarı yoktur,
Özüne itibarı olmayanın haysiyeti olur mu?
Türk dediğin haysiyetsiz yaşamaz. " (*)
Türk kültürü olmadan Türk Kimliği bulunmaz,
Kimliksizin öz güveni, özüne itibarı yoktur,
Özüne itibarı olmayanın haysiyeti olur mu?
Türk dediğin haysiyetsiz yaşamaz. " (*)
Kısaca 'bye bye Türkçe!' ve ‘Bir
Nev-York Rüyası’ (**) bu hayaldi gerçek oldu!..kimin hayalleri gerçek
oldu!..okyanus ötesinin elbette!. Bir insan düşünün hayal kurar değil mi!
hayallerin oluşum sürecine gelinceye değin aşamaları vardır. Senaryolar
yazılır, çizilir.. Aktörler, yardımcı aktörler, figüranlar belirlenir!. Usta yönetmen
ve sağlam bir ekipmanla da oyun sergilenir! önce ‘mış’ gibi yapılır!. oyuncular
alıştırılır!.. eğitilir (devşirilir!) senaryo harfiyen kitabına
uydurulur!.gereksiz sayfalar kağıt üzerinden atılır, eklenir.. oyuncular
gider-gelir, değişir, yenilenir!.. ama o oyun mutlaka oynanır! yazılmıştır bir
kere!.. gece-gündüz-aylar ve yıllar boyunca!..an ve an için için!.. siz
seyrederken ekranlarda masalsı dünyaları!.. O’nlar bulutları yararak, dağları,
bayırları ve okyanusları aşarak amaçlarına ulaşırlar!..ve bir de bakarsınız ki!
Toprak kaymış ayağınızın altından! Neyiniz var, neyiniz yoksa her şeyiniz
gitmiş elinizin altından!..
“Dünyada neler olduğunu anlarsak
Türkiye’de neler olduğunu ya da olacağını daha iyi anlarız. En tehlikeli
sömürgecilik, köleleşme, zihinlerin ve gönüllerin sömürgeleşmesi ve
köleleşmesidir. Birinci vazifemiz gönlümüzü ve zihnimizi kölelikten
kurtarmaktır. Bunun için kendi dilimizi, Türkçe ile eğitim şarttır. Türkiye’nin
savunması Türkçe’nin savunması ile başlar. Bir millet tarihten nasıl silinir?
Türkiye’nin bugün ne sanayisi, tarımı, teknolojisi kalmıştır ne de araştırma
bilimi kalmıştır. Son çıkarılan kanunlarla topraklar yabancılara çok ucuza
çıkarılmaktadır. İşte 50 yıldır olan eğitim sistemi ile adı vatan olan şehit
kanıyla sulanmış toprakları yabancılara satacaklar yetiştirilmiştir. Topraklar
da gittikten sonra sıra sepet havasına gelir. (...)” devamı için tık
Çünkü sadece dil eğitimi almakla kalmıyor, alınan dile
ait o ülkenin kültürel değerleri, alışkanlıları, kutlamaları ve daha pek çok
şeyi de çocuklarınıza, gençlerinize aktarıyorsunuz!.. ve siz artık dayattığınız bu
eğitim modeliyle ve yaşam stiliyle çizmeyi fazlaca aşıyorsunuz!..
İçimi döktüm rahatladım! Ohhh şükürler olsunJ))
şimdi verin bir pinyata sopası bana artık.)
şaka şaka!!
şimdi verin bir pinyata sopası bana artık.)
şaka şaka!!
ne falaka ne pinyata sopası isteriz biz!
.)
.)
Kolaj: izlerveyansimalar - Görseller: Pinata / clipartof / blog
(*) - Hedef Türkiye- Oktay Sinanoğlu / (**) ' bye bye Türkçe'
(*) - Hedef Türkiye- Oktay Sinanoğlu / (**) ' bye bye Türkçe'
Ahaha:) Pinyata mı? Adını bile ilk kez senden duydum. Çok mu matah bir oyunmuş sanki? Hiç değil. Ama cadılar bayramı olsun, pijama partileri olsun, Noel ağacı süslemek, kafalara külahları giymek olsun çoktaan benimsendi bu ülkede. Daha şu an aklıma gelmeyen kaç gelenek daha.
YanıtlaSilDaha kaç yıllık bir geçmişi var Amerika denilen bu ülkenin dini, dili, geleneklerinin bizlerden apayrı bir kere. Artı onların bugüne geldikleri aşamalarla bizimki zerre kadar benzemezken hooppp diye hemen onların şu anki konumlarına birebir örtüşmek isteme çabası de neyin nesi? Binlerce yıllık kültürümüzü ne çabuk da unutup Amerikan özentisi oluverdik. Hiçbir tarafımız benzemezken nasıl da birebir taklitçisi olma yoluna giriverdik sahiden de!
Bu konuda destanlar yazılabilir aslımda. Çok sancılı ve bir o kadar da berbat bir sorun. Aslında global bir sorun niteliği de taşıyor senin de yazıda dem vurduğun gibi...
Sevgili Esinciğim, ellerine sağlık...
Çok çok güzel yazmışsın. Çok teşekkür ederim kendi adıma...
Sevgilerimle...
Bu oyunu, büyük bir olasılıkla Amerikan filmlerinde görmüşüzdür ama dikkat etmemişizdir!.Sinema güçlü bir etkileşim aracı aynı zamanda, o Ülkenin kültürünü ve bilmediğimiz pek çok yönünü bize tanıtan önemli bir sanat dalı!.Sinema ve diğer renkli medya araçları..Nelere aracılık etmedi ki!gelişimimizi de sağladı!öz ve öz kültürümüzden uzaklaşmamıza da aracılık etti!.Pinyata oyunu ile evet çocuklar oldukça eğleniyorlardı..ama benzer oyunları bizlerde türetebiliriz değil mi!aynen alıp kopyalamak da ne oluyor!her ülkenin sosyo/kültürel ve tarihi geçmişi birbirinden çok farklı!..
SilTuhaf haller, tuhaf yaşamlar ve insanlar..insan manzaraları içinde kimyamız da, genetiğimiz de arap saçına döndü!.Sonumuz hayrola!
Değerli yorumun için ben teşekkür ederim Zeugmacığım...
Sevgilerimle...
ben hep üzülüyordum.. pinyatasız yaşamımıza.. neyse ki o da katıldı artık.
YanıtlaSilaslında kapışa döğüşe itişe kapışmaya bayıldığımız için ruhumuza pek uygun bence..
kapansan sorun. açlısan sorun olmaya başladı son zamanlarda her konu..
namusu özü kaptırmadan zenginleşebilmeli insanlar toplumlar..
ama ne yazık ki mümkün olmuyor..
sevgilerimle..
atalet
@atalet-buduar,
Sil.)bende daha fazla üzülmene dayanamadım ataletim.)
dediğin gibi itiş kakış döğüş hali ruhlarımıza uygun!ama belki de itişip kakışmamız istendiği içindir bu oyunlar bile.))yani pesss diyorum pess!
çok renklilik, çok seslilik güzel amma velakin...özünden, kendinden vaz geçmeden sentezleyebilmek, birleştirebilmek önemli!sen olduğu gibi al kopyala!hiç olmuyor...
sevgilerimle..
Filmlerde görüyordum ben de adını ilk defa duydum. Şöyle ki, güzel bulunabilen her şey yabancı ya da değil uygulanabilir. Ama sırf yabancı bir kültüre ait olduğu için güzel bulunuyorsa, işte asıl sorun orada :)
YanıtlaSil@francesca mckennitt,
SilElbette, farklı kültür ve renklerle beslenelim..ama sırf yabancı bir kültüre ait olduğu içinde güzel bulmak isteyişimizi sorgulayalım!
sorun kafamızın içinde bizde!niye hemen tav oluyoruz ki biz!
Pinyata ile tanışmam Mart ayında bir arkadaşımın oğlunun doğumgünü partisinde gerçekleşti. Etkinliğin adını bilmiyordum. Daha sonra kritik yaparken içinden oyuncak, şeker dökülen kısımı sevmediğimi söyledim. Çocukların yere dökülen şeyleri kapışmaları hoşuma gitmedi dedim. A onun adı pinyata şekerim dedi. AAAAA ne ki o anlattılar buymuş.
YanıtlaSilHerhalde bir biz varız, el delisi olan. Bir sevemedik kültürümüzü bir öğretemediler deerlerimizi.
Şimdi herşey için çok mu geç?
@önce anne,
SilAnneler mutlaka çocuk partilerinde tanık oluyorlardır bu aktivitelere..pinyata sopası ile vurdukları at kutucuk bile aynısı!..(zeytin ağaçlarındaki zeytinleri dallara vurarak düşürüp toplarlar!yorumu yazarken gözümün önüne geldi bir an:) şimdi de çocuklarımızı doğal ortamlar yerine kapalı ortamlarda parti ritüelleri ile eğlendirmek var artık:)suçlu biziz evet!hiç bir şey için geç değildir!
Bir kez daha kendi çocukluğumun her hali için sonsuzlarca şükretmek geldi içimden. Ve niçin sadece o dönemi düşününce içimin sıcacık olduğunu anladım.
YanıtlaSilAkşam çocuklar, anneler-babalar birlikte(!) mırıl mırıl sohbet ederken (işten-siyasetten vs.) bizler roller paylaşır oyun koyardık sahneye. Ya da yüklüğe saten yorgan yüzlerini tiyatro perdesi yapar, karşısına iki koltuk çekip gece annemi babamı oturtur, kardeşler ciddiyetle rolllerimizi oynardık. Ya da sırayla şarkı söyler, şiir okurduk.
Geçenlerde bir pedagog televizyonda "bağırın çocuklar, var gücünüzle bağırın. Çocuk çığlığından daha güzel ne olabilir ki" dedi. Demek ki gerçekten çığlık atmaya ihtiyaçları var.
Güzel günlere Esin' cim. Sevgilerimle...
@Asuman Yelen,
SilNe güzel anlatmışsınız çocukluk yıllarınızı.Ben de siyah beyaz tv.kuşağının son dönemlerini yaşadım..Yani benim de çocukluk yıllarım benzer hoşluklar içinde geçti. Bakkallar, mahalle fırınları, faytonlar, açık hava sinemaları...masa örtülerinden kendimize gece elbisesi yaptığımız...al benili oyuncaklar yerine bizzat oyuncakları kendimizin yarattığı ve oyun gücümüzü kullanıp oyunlar oynadığımız yıllardı..Meğer ne güzelmiş o yıllar.Şimdiki çocukların vah hallerine!her şey bol ama streste, gerginlikte bol...
Güzel günler hepimizin olsun Asuman Hanım..Sevgilerimle..
İyi yapmışsın içini döküp:)Tamamen katılıyorum.
YanıtlaSilBen bu ara bir de özel okulların paskalya tatiline taktım kafayı:) Yabancı okulları anlıyorum ama bazı Türk okullarının Bahar Tatili adı altında bu tatili benimsemelerine inanamıyorum. Çok tuhaf bir devirdeyiz.Bakalım daha neler göreceğiz?
@sezer eser perker,
SilBizim memleket çoktan Amerikancı olmuş ta bizim haberimiz yokmuş!yüzümüzün yarısı Amerikaya dönük, yarısı Arabistan'a!bedenimiz, satılmış vatan topraklarında!bu ne perhiz, ne lahana!!! bu nasıl bir karma!..
hem de ne tuhaf bir devirdeyiz Sezercim..bakalım?
Geldim, yine yeni şeyler almış olarak dönüyorum. Teşekkürler.
YanıtlaSil@ali zafer sapci,
SilElbet bir gün, güneş de doğacak yurdumuza!.Ve o gün geldiğinde, daha güzel şeyler anlatacağız birbirimize..Dileğimiz budur bizim..Ben teşekkür ederim..
Herşeyimiz tamdı bir pinyatamız eksikti. Şükür o da var artık. Mış, daha doğrusu yeni öğrendim. Ne ki bu pinyata diye merakla başladım okumaya. Bizden benliğimizden özümüzden ne kaldı ki zaten..? Herşey yabancı herşey iğreti. Pek bi çabuk kabul eder, bağrımıza basıveririz yaban olan herşeyi. Bir o kadar da kolay unuturuz bizim olanları.
YanıtlaSilUsul usul sızdılar içimize, sezdirmeden. Bir minicik pinyata oyunu ile mesela. Sonra arkası geldi çorap söküğü gibi. Hele şimdilerde ülkemizin adı, dili birlikteliği ile ilgili öyle inanılmaz olaylar yaşıyor, duyuyoruz ki nasıl çıldırmıyoruz aklım almıyor.
Sevgiler
Çınar,
SilÇok can sıkıcı ve çıldırası üzüntü veren olaylar içindeyiz.Elimizin altından olanca hızıyla akıp gidiyor her şey..Aslında bir günlük, bir yıllık mesele değil bu!..sinsi sinsi planlar işledi..Ne acı!onca şehit, onca gazi ve diğer yandan; onca tutsak bırakılan, bu ülkenin en değerli vatan evlatları çürüyor içeride!..Bu bir savaş halidir aslında!.Emperyalizmin savaşı..
"Doğacaktır vadettiği günler hakkın!..kimbilir belki yarın, belki yarından da yakın!" diyerek ümit etmek istiyorum yine de!.
Sevgilerimle...
Esin'ciğim "Türkçe giderse Türkiye gider "dedi Oktay Sinanoğlu ;o günlerde pek ciddiye almadılar ,şimdi göz göre göre gidiyor işte, dur diyen kaç kişiyiz.? Yine çok teşekkür edeceğim;derin içerikli yazın için ,selam ve sevgiler...
YanıtlaSil@Arzu Sarıyer,
SilDuyumsayan, hisseden çok fazla insanımız var ama..toplumsal sinerjiyi harekete geçirecek olan medya sayısı çok az!tek bir kanal, bir iki gazete!ülkemiz son yıllarda eylemler yılı oldu..halk başkaldırışlarını eylem lerle gösteriyor ama medyada eylemler yerine diziler veriliyor...balondan, yalandan bir dünya!..dışarısı güllük gülistanlıkmış gibi!.Yine de halkın coşan seli susturacaktır bu devri!..Ben teşekkür ederim...sevgilerimle Arzu Öğretmenim..
Esmir , ne yazık ki herşeyi en üst noktasına kadar abartan bir milletiz. Batılaşıcağız derken birden bir bakıyorsun hoopp amerikan taklitleri. Aman efendim biz özümüzden Osmanlı Torunlarıyız diyoruz bir bakmışsın THY ' de kostümler değişmiş "padişahım çok yaşa" modundayız.
YanıtlaSilBen artık şaşırmıyorum.. burası Türkiye..
@safransarı,
Silİnsanlığın aşamadığı en tehlikeli durum eğitimsizlik!bilinçli olmayınca neyi, nereye kadar alıp kullanacağını, nerde durup nerede yol alması gerektiğini de bilemiyor. Güçlü bir Türkiye ve özgüveni yüksek bir Türk insanı henüz yaratılamadı.Oysa izlenecek yol bellidir!Atamızı geri getiremeyiz ama yeni Kemalistleri bu millet elbet bağrından çıkaracaktır.İnancım var yine de!.
Piyanta'yı ilk kez sizden duyuyorum Esin hanım, hay allah... ama bakın
YanıtlaSilnoel'i, paskalya'yı, cadılar bayramı'nı filan çok iyi biliyorum ve
hatta belleğim yanıltmıyorsa, Amerika'nın Kızılderili'lerden kurtuluş
günü olan olan Şükran Günü'nü bile biliyorum. Oysa aynı Kasım ayını,
Kızılderililer ulusal yas ayı ilen etmişlerdi galiba?!
Yazmak isteyip de yarım kalır! korkusuyla yazamadığım o kadar çok şey var ki...
Her zaman olduğu gibi düşündüren ve güzel bir post, teşekkürlerimle
ailece iyi hafta sonları dilerim.
Esen kalın.
@Mehmet Osman Çağlar,
SilBen de çok yeni öğrendim.Daha doğrusu tanık oldum çok yakınımın doğum günü partisinde!..Şimdi ki teröristlerin kahraman ilan edildiği gibi!.dersler çıkarılacak örnek o kadar çok ki!çok haklısınız..bizler inandığımız bir yolda yürümekteyiz!eksik veya yeni öğrendiğimiz, duyduğumuz, tanık olduğumuz bilgiler olsa da yine de birbirimizi anlamakta güçlük çekmiyoruz..Çünkü çizgimiz bellidir!Asıl sorun, bildiklerinin doğru olduğunu düşünen ve kendisine dayatılan her şeye sorgusuz sualsiz boyun eğen yanlış yolda yürüyenlerdedir!..En zor şeydir önyargıları yıkmak!.Yanlışları düzeltebilmek!..
Ben teşekkür ederim Mehmet Bey..
Bizde size ve ailenize esenlikler, iyi haftasonları dileriz..
Merhaba,
YanıtlaSilTürkçe'mizin ve kültür değerlerimizin, emperyalistler ve yerli işbirlikçilerine rağmen yozlaşmaması için çabalayanlara, bu arada sizlere teşekkür ederim.
Her şeye rağmen umudumuzu kaybetmedik. Sizler gibi gençler var oldukça varlığımızı, kültürümüzü devam ettirerek çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne çıkmamız hayal olmayacaktır.
Hayırlı günler dileğiyle.
@Sebahattin Gencal,
SilSiz değerli Öğretmenlerimizden -Vatan sevgisi, din bilgisi, ahlaklı ve erdemli bireyler olabilmek; insan sevgisi, aile kavramları ve daha pek çok konuda...- örnek aldığımız çok şeyler var. Doğru bildiklerimizi söylerken, birbirimize verdiğimiz destek, savunduğumuz o değerler kadar önemlidir. Birlikten güç doğar!. Asıl ben teşekkür ederim Sebahattin Hoca'm...
Size ve ailenize sevgilar, saygılar
ve iyi haftasonları dilerim..