27 Ağustos 2014 Çarşamba

İlk insanın ayak izleri Karain Mağarası’nda

Karain Mağarası, Anadolu ve Yakın Doğu tarihi açısından önemli bir paleolitik merkezdir. Ve Türkiye’nin en büyük doğal mağaralarından biridir. Bu yüzden Antalya çevresine yapmış olduğumuz kültürel gezimizde biz; ‘bu mağarayı mutlaka görmeliyiz’ dedik ve yollara koyulduk. 
Karain Mağarası Antalya'nın 27 km kuzeybatısında, Döşemealtı Bölgesinde, eski Antalya-Burdur karayoluna 5–6 km uzaklıkta bulunan Yağca köyü sınırları içinde bulunuyor. Türkiye’nin en büyük doğal mağaraları arasında yer alan Karain Mağarası önünde bulunan traverten ovasından;  150 metre denizden yüksekliği 430-450 metre kadar.
Haritada Karain Mağarası 
Antalya-Burdur karayolunun 13. km'sinde Karain işaret levhasından sola dönülerek Karain Mağarasının yoluna giriyoruz. Yaklaşık 6 km sonra, Karain Mağarası levhasını 2.kez gördüğümüzde, mağaranın bulunduğu lokasyona girdiğimizi anlıyoruz. Ve burada Katran Dağı’nın doğu yamaçlarına doğru bir tırmanışla Karain Mağarasına ulaşacağız. 
Burası Kültür Bakanlığı’na bağlı olduğu için, müze kartı ya da giriş ücreti ile Mağaraya giriş hakkına sahip oluyoruz. 
Ve tırmanış öncesinde görevlinin bulunduğu küçük kulübenin hemen yanındaki küçük müze odasında mağarada yapılan kazılarda çıkarılmış olan buluntulara bakıyoruz.  
( 'Neandertal ' örneği bir kuru kafa ve Musterien Çağda yaşamış olan Neanderthal tipinde bir insan dişi ile mağara ayısı ve aslanına ait diş örnekleri...

 

Önemli bir bölümü  Antalya Müzesinin tarih öncesi bölümünde sergilenmekte imiş. Demek ki Antalya Müzesini gezerken tarih öncesi bölüme özellikle dikkat etmemiz gerekecek..

1946 yılında Prof Dr. Kılıç Kökten tarafından bulunmuş olan Karain Mağarasındaki kazılar 1973 yılına kadar Prof Dr. Kılıç Kökten tarafından sürdürülmüş. 
Anadolu coğrafyasının içinde insan yaşamış en büyük mağarası olan Karain Mağarası’nın yaşı öyle az buz değil! Çokkkk ama çokkk eskilere gideceğiz… İlk mağara insanını gözünüzde canlandırın. 
Yapılan kazılardan, bölgenin günümüzden tam 500.000 yıl kadar önce de yerleşim merkezi olarak kullanıldığı sonucuna varılmış. Yarı maymun kılığında ilk insanları düşünün!!! Taş devri :)
Uzmanlar yeryüzünde bilinen paleolitik mağaraların çoğu sadece bir dönemi temsil ederken Karain Alt, Orta ve Üst olarak kesintisiz bir katmanlaşma göstermekte ve bu katmanlardan elde edilen verilerle, özellikle Avrupa ve Yakın Doğu arasındaki bağlantılar ve göç yolları hakkında fikir vermesi açısından Karain Mağarası’nın ne denli önemli olduğuna… dikkat çekmekteler!  
Kazılara 1985 yılından itibaren Prof.Dr.Işın Yalçınkaya başkanlığındaki uluslar arası bir ekiple yeniden başlanmış. (görsel buradan)  1985 yılında tekrar başlatılan kazılarda, ele geçen hayvan kalıntılarının aralarında fil, suaygırı, aslan, zürafa gibi bugün Anadolu’da soyu tükenmiş olanların da bulunduğu, sırtlan, ayı, öküz, at, geyik yaban koyunu dağ keçisi gibi memeliler, çeşitli kemiriciler ve yumuşakçaların varlığı saptanmış. Ayrıca yabani incir, buğday, zeytin gibi bazı bitki kalıntıları da ele geçirilmiş. Her katta ele geçen yanmış kemik ve odun kömürü parçaları, Karain insanlarının başlangıçtan beri ateşi kullandıklarını gösteren en önemli buluntulardır.  Alt Paleolitik Çağa ait “el baltası” gibi çift yüzeyli aletlerle birlikte ele geçen taş aletler, Orta Paleolitikten (yaklaşık 140 bin-40 bin yıl önce) Üst Paleolitike (yaklaşık 40 bin-10 bin yıl önce) doğru gelindikçe çeşitlenmektedir. Bu son evredeki taş aletler, daha çok kemik aletlerin biçimlendirilmesinde kullanılmıştır. 
Anadolu’nun bilinen bu en eski prehistorik mağarasında bir çok taştan aletler yanında Musterien Çağda yaşamış olan Neanderthal tipinde bir insan dişi ile mağara ayısı ve mağara aslanı dişleri bulunması, mağarayı birden üne kavuşturmuştur.   
Gene mağaranın dolguları içinde Orta Paleolitik dolgulardan çıkarılan bir çocuk azıdişi ve kafatası parçasından Neanderthal insanının Anadolu' da da yaşamış olduğu kanıtlanmıştır. (*)

Neandertal ya da Neandertal insanı hk. da kısa bir bilgi vermem gerekirse;  günümüzden yaklaşık 200 bin ila 28 bin yıl önce yaşamış insan türü.  İkili adlandırmada Homo neanderthalensisdir. Fosilleri muhafaza etmeye müsait kireç taşı mağaralarda yaşadıkları için haklarında en fazla bilgi sahibi olunan ve bunun bir sonucu olarak modern kültürde tipik "mağara adamı" kalıbını yaratan tarih öncesi insan türüdür. Neandertallerin evrimsel kaderi ile modern insanın ortaya çıkışı doğrudan alakalıdır. Homo sapiens, yaklaşık 200 ila 100 bin yıl önce doğu veya güney Afrika'da ortaya çıkmıştır. (detaylı bilgi için tıklayınız) 
İnsanın bu en yakın akrabasının Neandertal diye adlandırılmasının nedeni ilk fosilinin Almanya’da Neander adını taşıyan vadide (tal) bulunmuş olması. bkz
Ve... mağara hakkında bu önemli bilgilerden sonra tırmanışa geçiyoruz... ilk insanın yani bizim 'atalarımızın' ayak izlerinin peşindeyiz artık  :)
Tırmandığımız Katran Dağı'nın doğu yamaçlarında karşımıza böyle güzelliklerde  çıkıyor :) nasıl da zarif !

Ve... nihayet Karain Mağarasına ulaşmak üzere olduğumuzu bu çevrili çitlerden anlıyoruz.  Biraz soluklanıp önce mağaranın çevresine göz gezdiriyoruz.  
Karain'de ele geçirilen Anadolu'da bilinen en eski insan kalıntılarının yanı sıra mağarada ortaya çıkarılan taşınabilir sanat ürünleri Anadolu sanatının ilk örnekleri oluyor.  
Klasik dönemlerdeki kullanım daha çok Adak Mağara (tapınak) niteliğinde olan, mağaranın alnı ve dış duvarları üzerinde Grekçe kitabe ve nişler bulunmakta. Hemen bir duvar yazısı dikkatimizi çekiyor.  
Mağaranın dış yüzeyindeki bu kitabede neler yazılı acaba?Ne, küçük müzede, ne de mağaranın girişinde Karain Mağarası hakkında bir bilgi bulunmakta!. Derin araştırma yapıp, bilgi edinmek tamamen sizin ilginize, merakınıza kalmış bir durumda..  
Şimdi açık olan şu gözden içeriye adım atabiliriz artık..


Yukarıdaki fotoğraftaki gibi bir mağara gözü daha vardı.
Halen devam eden kazılardan dolayı mağaranın bir kısmı ziyarete kapalıydı.  Biz yukarıdaki fotoğrafta gördüğünüz gibi, ziyarete açık olan mağaradan içeriye giriyoruz. Nelerle karşılaşacağımız sürprizzzz :)
Ben her zaman ki yaşadığım benzer duygularla mağaraya adım atmış yer yer ışıklandırılmış olsa da, yetersiz bulduğum bazı karanlıkların ortasında yolumu bulmaya çalışırken…
benden çok önce ilerlemiş ve gözden kaybolmuş olan eşime, biraz macera ve biraz da endişe içinde;  ‘orada mısın!!.. lütfennn :(  fazla uzaklaşma!! ’  nidaları ile seslenirken  mağaranın içinde yankılanıyor titrek sesim!..
Veee yarı, panik yarı korku içinde soğuk terler dökerken… gözümde canlanıyor bir yanda  da; hani her an karşıma Neanderthal tipinde bir mağara adamı çıkabilir!.. öyle değil mi! kolay mı ama, böyle bir mağarada dolaşmak :)
Hayaletler, fantastik kurgular daha olmadı dinmeyen korkunuza birkaç dua ile bu macerayı sonlandırırken… ohhh diyorum gün yüzüne çıktığımızda :) Dünya varmış. Allah’ım karanlıklar içinde bırakmasın hiç kimseyi!..
Artık gönül rahatlığı içinde yamaçlardan aşağıya doğru yolumuza devam edebiliriz yine...  
Bu arada önemli bir bilgi ise; Mağaradaki bitki ve hayvan kalıntıları ile Batı Akdeniz'in eski çevresinin ortaya konmasında önemli bir rol üstlenen Karain Mağarası, çevresindeki diğer mağaralarla birlikte doğal ve kültürel özellikleri dolayısıyla karma sit olarak Dünya Miras Listesi'ne önerilmekteymiş.
Biz de 'hakkıdır' diyoruz.. Ve gereken önemin ve desteğin verilmesini yürekten diliyoruz. Ve son sözüm Antalya Bölgesine gittiğinizde meraklı iseniz tarihe, kültüre, doğaya.. ve hayata dair şeyleri sorgulamaya; işte o zaman, Karain Mağarası’nı görün derim mutlaka. Doğa ve tarih ile iç içe farklı bir gün yaşamış olmanın rehaveti ile güne noktayı koyduğunuzda anılarınıza bir yenisini daha eklersiniz. Ama yine de Karain Mağarası’nı rehbersiz de dolaşmayın derim...  

Esin Bozdemir 
İZNİK 'te Tarihin izleri 
*****
Prof. Dr. İsmail Kılıç Kökten kimdir? (1904-1974)Bilim adamı. Ünye'de doğdu. Kütahya Sultanisi'ni (1919), Trabzon Dar-ül Muallimi'ni bitirdi (1923). 1923-1936 yılları arasında Samsun'da öğretmenlik yaptı. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi'ni bitirdi. Antropoloji ve Etnoloji Enstitüsü'nde asistan olarak öğretim üyeliğine başladı (1941). 1947'de doktor, 1953'te doçent, 1959'da Prehistorya Kürsüsü profesörü oldu. Kars, Samsun, Gaziantep, Sivas ve Antalya'da araştırmalar yaptı. Anadolu prehistoryası alanında çalıştı. 1940-1941'de (Prof. Tahsin Özgüç ve Prof. Nimet Özgüç'le) Samsun bölgesinde, 1946'da Gaziantep yöresinde, 1947'de Niksar çevresinde, 1946-1958 arasında Antalya'da (Karain) çeşitli kazılar yönetti, Karain kazılarında ele geçirilen yapıtların küçük bir müzede sergilenmesine ön ayak oldu. 
Eserlerinden bazıları:  Kars'ın Tarihöncesi Hakkında İlk Kısa Rapor (1943), Orta, Doğu ve Kuzay Anadolu'da Yapılan Tarih Öncesi Araştırmalar (1944), 1949 Yılı Tarihöncesi Araştırmaları hakkında Kısa Rapor (1949), Anadolu'da Prehistorik Yerleşme Yerlerinin Dağılışı Üstüne Bir Araştırma (1952), Belbaşı Kültürü Hakkında Kısa Bir Eleştirme (1962), Anadolu-Ünye'de Eskitaş Devri'ne (Paleolitik) Ait Yeni Buluntular (1962), Karain Klavuzu (1967).
 *****
Not: Bu kadar önemli bilim insanımıza ait sosyal medyada ve ilgili platformlarda kapsamlı bir özgeçmiş ve  bir tek fotoğrafın dahi olmayışı düşündürücüdür. (Yukarıdaki özgeçmiş buradan) 
Detaylı Bilgi için bkz: Karain Mağarası    kulturvarlıkları  

3 yorum: