Etrafı yüksek tepelerle çevrili bir vadiye kurulmuş olan ve ortasından Sakarya Nehri’ni besleyen Göynük Çayı’nın aktığı, tarihi sokaklarında gezerken ruhumuzun huzur bulduğu, Bolu’nun şirin ilçesi Göynük'ü ve ardından muhteşem doğasıyla Çubuk Gölü’nü de gezdikten sonra bu defa rotamızı Taraklı’ya çeviriyoruz.
Yine aynı güzergâhtan geriye dönerek; önce Göynük’e oradan da Taraklı’ya yaklaşık 45 dakika sonra ulaşıyoruz. Taraklı’da tıpkı Göynük gibi 2013 yılında Cittaslow yani Sakin Şehir ağına dahil edilmiş. Ancak bizim gittiğimiz gün tam da Taraklı’nın merkezinde pazar kuruluydu ve hareketli bir gündü. Yöresel ve organik ürünlerin sunulduğu tezgâhlar tazecik sebzelerle, çeşitli otlarla, ilçeye adını veren şimşir taraklar ve yine Taraklı bezine yapılmış el emeği göz nuru işlerle donatılmıştı. Her yer cıvıl cıvıl renkliydi.
Civar köylerden sırf organik ürün alabilmek için pazar yerine gelen, yurdum insanıyla doluydu Taraklı. Demem o ki, gittiğimiz gün Taraklı pek sessiz değildi. Ama sanmayın ki bu durumdan şikayetçiydik. Tam tersine bu ahenk ruhumuzu şenlendirdi.
Aynı gün içinde tarih derseniz “tarih”, doğa derseniz “doğa” ve bir de “organik ürünler”den yöre insanına kadar; hasret kaldığımız o doğallığın, içtenliğin hoşluğu ile karşılaşmak, inanın içimizi ısıttı ve bize çok iyi geldi. Diyeceğim o ki, İstanbul’un kaosundan, stresinden kaçtığımız ve huzur bulduğumuz keyifli bir haftasonuydu.
Önce pazar yerinde dolaştık, iştahlarımızı kabartan organik ürünleri görünce, 'ilçeden ayrılmadan alalım mutlaka' diyerek kendimize tembihledik. Ve biraz da Taraklı’nın çevresinde dolaşarak küçük bir panoramik tur yaptık.
***
bereket fışkırıyor her yerden...
'Cezayir' hurması olur da 'Taraklı' hurması olmaz mı hiç!
dalında gördüğüm al-benili hurmalar bunlar:)
hadi kopar, ye beni mi demek istiyor acaba :))
'Cezayir' hurması olur da 'Taraklı' hurması olmaz mı hiç!
dalında gördüğüm al-benili hurmalar bunlar:)
hadi kopar, ye beni mi demek istiyor acaba :))
Bu arada gezimizi anlatmaya başlamadan önce kısacık da olsa Taraklı’nın tarihine değineyim. Taraklı’nın, MÖ. 1000 ile 2000 arasında Helenistik (Bitinya) döneme kadar uzanan köklü bir tarihi var. Osmanlı Devleti’nin kuruluşunda ise ilk Osmanlı Yurdu içerisinde yer alıyor.
Evliya Çelebi Seyahatnemesi’nde bu güzel ilçe için; “Taraklı Bursa Tekfuru tarafından yaptırılmıştır. Osman Gazi’nin fethidir. Çarşı içindeki camii (Yunuspaşa Camii) güzeldir. Hemen herkes kaşık ve tarak yaptığından, bu şehre “Taraklı” der. Dağlar safi şimşir ağacı kaplı olduğundan halkı bunları işleyip Arap ve Acem’e gönderirler. Suyu ve havası çok güzeldir. Bütün dağ ormanlarla kaplı av yeridir. Deresi içinde aktıktan sonra, diğer bir nehir vasıtasıyla Sakarya Nehri’ne kavuşur.” demiş.
1919 yılında Yunanlılar tarafından işgal edilen kent, Bursa ve çevresinin kurtuluşu ile yeniden Türkler’in eline geçmiş. 1987 tarihine kadar Geyve’ye bağlı iken bu tarihten sonra Sakarya iline bağlı bir ilçe merkezi olmuş.
Anlayacağınız buram buram tarih kokan bir ilçe Taraklı. Tıpkı Evliya Çelebi’nin de anlattığı gibi Osmangazi tarafından alındığı andan itibaren halk tahtadan tarak ve kaşık yapımıyla uğraşmış bu ilçede. İlçeye adını veren tarak yapımı bugün yapılmayıp sadece tarihte kalsa da, el-işiyle ağaç oymacılığı halen devam ediyor. Tahta kaşık yapımı Göynük'te olduğu gibi burada da çok meşhur.
Hacı Atıf Han Çıkmazı
Taraklı’da tıpkı Göynük gibi bir Osmanlı Köyü, tarihi dokusu bozulmamış. İlçede Osmanlı mimarisine özgü ve uzun yıllar ayakta kalabilmiş sayısız yapı bulunuyor.
Neredeyse 3 asırlık olduğu tahmin edilen konak tipi evlerin bulunduğu sokaklarda yürürken biz de kendimizi bir an Osmanlı döneminde yaşıyor gibi hissettik.
İlçeyi dolaşmaya, Hacı Atıf Han Çıkmazından başlıyoruz. Tarihi İpek (Bağdat) Yolu üzerinde yer alan ve Taraklı’nın günümüze kadar gelebilmiş, tek ahşap yapısı olan Hacı Atıf Han, Osmanlı ahşap mimarisinin en güzel örneklerinden biri. Yapı 3 yıl önce restore edilmiş. İpek Yolu’nun uzun ve hummalı yolculukları esnasında Kervanların mola vermek için konakladığı bu han çağlara meydan okurcasına hâlâ dimdik ayakta!. Kim bilir kimler konakladı bu handa!. (Hacı Atıf Han, çıkmaz sokağa girerken sağ tarafta kalıyor. U şeklinde olan yapının diğer cephesi ana caddeye bakıyor.)
Hacı Atıf Han’ın hemen yanından rampaya doğru çıkıyoruz. Gezilecek güzergâhlar nereleridir? demeye gerek kalmadan yol bizi götürüyor doğru adrese!.
Meydanın en dikkat çekici konakları bunlar osla gerek. Sağda Kadirler Konağı. Karşısında ise (alttaki foto) Çakırlar Konağı Her iki konak da Butik Otel olarak hizmet veriyor.
Sokağın başındaki tabelada:
Sakaryalı Değerlerimiz
Hattat Saim Özel bu sokakta yetişti
yazılı...
Rampadan yukarıya doğru devam edince ince patika yol bizi
Hisar Tepe'ye çıkarıyor.
Bu arada ha yıkıldı, ha yıkılacak durumda bir hayli de viran yapı vardı.
Tabi bu tarihi yapılar koruma altında olduğu için, birşey yapılamıyor...
ancak bu duruş, ne çok şey anlatıyor !.
ancak bu duruş, ne çok şey anlatıyor !.
***
Hisar Tepesi
Hisar Tepesi ilçenin bir çeşit kalesi görünümünde.
Tarihi kalıntılar dışında bu tepede,
MÖ.1000 - MÖ. 2000 yıllarına ait iki de su sarnıcı bulunuyormuş.
Bir de Hisar Tepesi’nden Taraklı’ya kuşbakışı bakınca, iki tepe arasında vadiye kurulmuş olan ilçenin hem coğrafi olarak çok güzel olduğunu hem de savunulmasında oldukça stratejik bir konumda olduğunu daha iyi anlıyoruz.
***
Hisar Camii
Taraklı’nın tarihi camilerinden olan ve adını Taraklı’ya
hakim
Hisar tepesinden alan Hisar Camii.
Ramazan aylarında her yaştan cemaatin yoğun ilgi gösterdiği
Ramazan aylarında her yaştan cemaatin yoğun ilgi gösterdiği
Hisar Cami Taraklı'nın sembol camilerinden.
*****
Biz Aralık ayında bu geziyi gerçekleştirdiğimiz için doğaldır ki bitki örtüsü kuraktı. Bir de bahar mevsiminde Taraklı'nın panoramasını gözümüzde canlandırmaya çalışıyoruz; iki tepe arasında yemyeşil bir vadi...ve sırtını yamaçlara dayamış olan bu tarihi evler.. kim bilir nasıl güzel olur !. 'asıl baharda gelmeli' buralara diyerek, kabarık listemize bir yenisini daha ekliyoruz!. Ve daha fazla hayale dalmadan, yeniden Hisar Tepesi’nden aşağıya, Taraklı Meydanı’na iniyor, çarşı içine doğru yöneliyoruz.
Yunus Paşa Camii
İlçenin diğer önemli tarihi yapısı, yaklaşık 5 asır öncesinden bu güne gelebilen bir Mimar Sinan eseri olan Yunus Paşa Camii. Camii, 1517 yılında Yavuz Sultan Selim’in Mısır Seferi sırasında Vezir-i Âzamı Yunus Paşa tarafından yaptırılmış.
Kimine göre kubbesi kurşun kaplı olduğundan kimine göre de inşaatında harçtan çok, eritilmiş kurşun kullanıldığı için halk arasında adı “Kurşunlu Camii” dir.
Çok güzel bir Mimar Sinan eseri olan camiinin, yanındaki hamam vasıtasıyla alttan ısıtma sisteminin bugün bile kullanılır vaziyette olduğu, fakat günümüzde hamam, faal olmadığı için ısıtma sistemini yerine getirmediğini öğreniyoruz. Ancak hâlâ çalışabilir vaziyette olabilmesi takdire şayan bir durum. Koca Sinan’ın, büyüklüğü ve ustalığı bu işte!.Üzerinden asırlar da geçse, elinden çıkan işlerin her biri evliyadelik!.
Kültür Evi
Ve...meydanda ki turumuzu tamamladıktan sonra, yine bir Taraklı mimari örneği olarak 'Kültür Evi' ni ziyaret ediyoruz. 1907 yılında Taraklı halkı'nın katkılarıyla yapılan bina, Cumhuriyetin kurulmasıyla birlikte, 1924 yılından sonra Okul olarak hizmet vermiş. 1984 ve 1989 yıllarında Belediye Binası, 1989'dan 1997'ye kadar da Kaymakamlık Binası olarak kullanılmış. 2001 yılından sonra ise restore edilerek Taraklı'nın tarihini, kültürünü yaşatmak ve gelecek nesillere aktarmak üzere Kültür Evi olarak hizmet vermeye başlamış.
Kültür Evi'nde etnografik araç gereçler; geleneksel yaşamdan kesitler, Taraklı Hattat Saim Özel'in eserleri, minyatür Taraklı Evleri, yöresel kadın kıyafetleri, demirden yapılmış çeşitli eserler, ağaç oymacılığı, şimşir kaşık yapımı..sergilenmiş.
***
***
****
Güzel bir yapı. Ayrıca Kültür Evi'nin konumu da ilçenin tam merkezinde. Ancak; tarihi olarak bu kadar önem arz eden Kültür Evi'ne biraz daha fazla ilgi gösterilmeli. Geleneksel yaşama dair araç gereçler ve kültürel ögelere ait eserlerle zenginleştirilmeli! diye düşünmeden de edemedim. İlgililere de buradan duyurmuş olalım :)
Kültür Evi'nden Taraklı Çarşı'ya bakış...
Ve...ayrılırken Taraklı'dan, organik ürünlerden almayı ihmal etmiyoruz. Ama Taraklı'nın nesi meşhur derseniz eğer; Yöresel keşkek ve nohutlu et yemeği, Taraklı'nın en çok tercih edilen yemeklerin başında geliyor. Ayrıca bu bölgede köpük helvası da pek meşhur. Bir de Taraklı’ya has, içinde herhangi bir tatlandırıcı bulunmayan Uhut Tatlısı var! işte o tatlı da aklım kaldı! tatlıyı hayatımızdan çıkaralı çok oldu, ama laf aramızda, ben şahsen, şekersiz yapılan Uhut Tatlısının tadına bakmak isterdim. Artık siz buralara geldiğinizde, benim için de Uhut Tatlısından yiyin ve benim de kulaklarımı çınlatın olur mu :)
Böylece sevgili dostlarım, İstanbul'dan yola çıkıp, Göynük, Çubuk Gölü ve Taraklı'yı ziyaret ettiğimiz güzel bir haftasonu gezimizin daha sonuna geldik... Keyifli bir haftasonu için bu şirin ve sakin yerlere siz de gelin. Stresinizi atın, dinlenin.
Yeni rotalarda buluşmak üzere... Güzel bir hafta sonu dileklerimle....
Sevgiler hepinize...
Esin Bozdemir
*****
Bir de 2010 yılında Şener Şen’in oynadığı TTNET Reklam filminde geçen, meşhur ‘Mümkünlü Köyü’ meğer Taraklı’dan başka bir yer değilmiş.bkz
Şahane bir gezi olmuş ♥ Göynük'e gitmiştim ama Taraklı'yı bilmiyordum...
YanıtlaSilBahar aylarında pırıl pırıl bir güneşle bence de çok güzel olur buralar...
Not aldım hemen ben de..
Mutlu bir hafta sonu diliyorum sana da...
@Oytunla Hayat,
SilHer iki ilçe de sessiz ve sakin bir haftasonu isteyenler için tam doğru adres diyebilirim. Ayrıca Çucuk Gölü' de çok güzeldi. Zaten pek çok film ekibi bu muhteşem göl panoraması eşliğinde çekim yapmak için gelmişler buraya. Mutlaka baharda çok daha güzel olur.
Teşekkürler.. Sevgilerimle...
"Çucuk Gölü" de ne ise artık!
Sil"Çubuk Gölü" olacak tabi ki ;)
Ne zamandır ben de gitmek istiyorum bu rotaya. Kısmet olmadı bir türlü :) Ne güzel yapmışsınız.
YanıtlaSil@Handan,
SilBiraz da 'Sessiz Şehirler'i keşfedelim dedik :)
İnşallah siz de gidersiniz. Delikanlılarla o tepelere tırmanır, güzel panoramik görüntüler alırsınız :)
kadirler konağı gerçekten çok dikkat çekici,restore edilmişe benziyo.. kendiliğinden yıkılmadan önce diğer tarihi yapılarda aynı şekilde restore edilse iyi olur..güzel bir gezi,güzel fotograflar ve güzel bir anlatım..emeğinize sağlık..🙂
YanıtlaSil@Ertuğrul Yıldırım,
SilTaraklı'nın en ilginç tarihi konaklarından biri. Merkeze adım atar atmaz, ilk önce Kadirler Konağı göze çarpıyor. Restore etmek mi yoksa yıkıp yerine benzerini yapmak mı daha mantıklı? Çünkü bazı evler öylesine virandı ki!. Değerli yorumunuz için ben teşekkür ederim.Esenlikle...
Esenlikle...
Bende görmedim henüz ama bu tip yerlere gidince hiç geri dönesim gelmiyor, çok seviyorum memleketimin küçük kasabalarını, köylerini.
YanıtlaSil@*mehtAp
SilHele ki büyük şehirlerde yaşayınca, sakin şehirler ilaç gibi geliyor insana. Tam bir rehabilite oluyor. Dinginlik ve huzur bulduğumuz bu küçük ilçelerde, hayatın seyri de yavaş akıyor. Hepsi özlediğimiz şeyler...Ziyaretiniz ve değerli yorumunuz için çok teşekkür ederim. Güzel bir hafta dilerim Mehtap. Esenlikle..
Tarak yapımının bitmesi çok acayip değil mi? Biz niye böyleyiz acaba? Yazıyı okumaya başlayınca ahşaptan geleneksel taraklar göreceğimi zannetmiştim:)
YanıtlaSilEline emeğine sağlık Esincim. Taraklı'yı görmedim, keyifle okudum bu yazıyı.
@sezer eser perker,
SilYabancılar nasıl korurlar geleneklerini, özgün el sanatlarını!
bizde ne çok zanaat/kâr var, ama değer bilen yok! yaşatmıyoruz hiç bir şeyi..
Bizim de gözlerimiz aradı o ahşap tarakları ama maalesef. Bir de Kültür Evi, çok kendi haline bırakılmış. Ne içeride, ne dışarıda hiçbir görevli yok! biraz daha özenilebilir. Yetersizdi. Sonuçta tarihi ilçeler buraları. Göynük mesela, daha gelişmiş, tarihi Osmanlı evleri daha bakımlıydı. Her iki ilçe de baharda daha güzel olur. Teşekkür ediyorum Sezer'cim. Öperim yanaklarından. Sevgilerimle..