Prag gezimizin ikinci gününde, Orta Avrupa'nın en ünlü kaplıca merkezlerinden biri olan Karlovy Vary'e gitmek üzere yola koyuluyoruz. Yaklaşık 2 saat süren yolculuğumuz, tablo misali görüntüler eşliğinde; üzüm bağlarının, şerbetçi otlarının, sapsarı kanola bitkileriyle bezeli tarlaların arasından ve biblo gibi küçük köylerin içinden geçerek keyifli bir yol seyri yaşatıyor bize.
Yol boyunca bizi takip eden -uzun sırıklara sarılı- şebteçi otları Çek'ler için son derece kıymetli! Çünkü Çek biralarında ki; o kendine has aromayı işte bu bitki sağlıyormuş. Şerbetçi otlarının üzerindeki meyveler, arpa suyuyla fermente ediliyor, elde edilen aroma biraya çok özel bir lezzet katıyormuş. Çek'ler bu yüzden su niyetine bol bol bira tüketiyor.
Kanola bitkileri ilk gdo'su değiştirilmiş olan bitkilerden, özellikle yağı biyoenerjide, gıda sektöründe ve kozmetikte kullanılan bu bitki sarı çiçekleriyle görsel olarak da tam fotoğraflık, biz de araç içinde olsak da birkaç görüntü alıyoruz.
Karlovy Vary'ye yaklaştıkça bitki örtüsü de değişiyor yavaşça. Kıvrıla dolana yemyeşil dağların arasından geçerken manzaramız daha da güzelleşiyor. Doğanın içindeyiz, huzur ve şifanın kaynağına yaklaşıyoruz. (Burada arzu edersiniz fonda Mozart'da dinleyebilirsiniz. tık tık )
Imperial Hotel
Hotel Imperial 1900'lü yılların başında inşa edilmiş. Karlovy Vary'nin oldukça meşhur simgesel yapılarından biri olan Imperial Hotel, 2. Dünya Savaşı'nda Nazi Karargâhı olarak kullanılmış. Şimdi ödüllü bir spa merkezine sahip olan otelin, restoranında da yemek gösterileri düzenlenmekte imiş. Ayrıca bu otel 'Büyük Budapeşte Oteli' filmine de pek çok açıdan (Poster resmi, lobisi, odalar, odalardaki tablolar, vb.) esin kaynağı olmuş. bkz
Tur aracımız yavaşça aşağıya doğru iniyor. Yemyeşil bitki örtüsü içinde yol alıyoruz. Bu fotoğrafı çekerken, yaban kirazları da yeşillikler arasında göz kırpıyor.
Otobüsümüz Karlovy Vary'ye yakın bir noktada -park alanında- bizi indiriyor. Buradan halk otobüslerine binerek, Japon turistlerle birlikte birkaç dakika sonra Karlovy Vary şehir merkezine varıyoruz.
***
Ve... dağların arasında, muhteşem doğanın içinde, Ohre ve Tepla Nehirlerinin kesiştiği noktaya kurulmuş olan Karlovy Vary, renk renk şirin evleriyle masal şehir görüntüsü içinde karşılıyor bizi.
Artık tarihi -kaplıcalar şehri- Karlovy Vary'deyiz. Rehberimizle birlikte tüm grup meraklı gözlerle Bohemya şehrini dolaşıyoruz. Sabah saatlerindeyiz, yolculuğumuz esnasında hafif sağnak yağış vardı. İndiğimizde ise yağmur dinmiş, her yeri, ağaçların, yaprakların, çiçeklerin o baş döndürücü kokusu sarıp sarmalamıştı. Tertemiz havayı ciğerlerimize çekip, sokakları arşınlarken, anlıyoruz ki boşuna değil, onca insanın bu şehirden medet umması. Şifa hem yerin altında, kaynak sularda, hem de yerin üstünde! Karlovy Vary'nin havası miss gibi oksijen deposu! nefes al, nefes ver! nefes al, nefes ver!. misss miss :))
17. ve 18. Yüzyılda Avrupa sosyetesinin ve devlet adamlarının uğrak şehri olan Karlovy Vary muhteşem coğrafya içinde ve şifalı sularıyla günümüzde de bir çekim merkezi. Tarih içinde farklı dönemlerde yangınlar, sel baskınları yaşamış olsa da yine de bu şehir yaklaşık 650 yıldır insanları sağlığına kavuşturmaya çalışıyor. Bu yüzden Çek Cumhuriyeti'nin en çok ziyaret edilen ikinci şehri Karlovy Vary.
Bohemya Bölgesi'nde bulunan ve Almanya sınırına oldukça yakın olan Karlovy Vary'nin tarihi, 1300 yıllarına uzanıyor. Eski adı Karlsbad olan, Karlovy Vary, 'Karl'ın Banyosu' anlamına gelen adını buradaki kaplıcalarda yıkanmayı çok seven kral Roma İmparatoru 4. Karl'dan (4. Charles) almış. Efsanesini ise yeri geldiğinde bilehare anlatacağım size...
Rönesans kaplıca binası - Imperial Spa - Lázně I (Spa I)
18. yüzyılın sonlarında Viyan'nın ünlü mimarları Ferdinand Fellner ve Herman Helmer'in inşa ettiği spa merkezi barok tarzı mimari yapısıyla oldukça ilginç. 1980'lerden sonra bir dönem kumarhaneye çevrilmiş olan yapı daha sonra kapatılmış. Günümüzde ise Ulusal Kültür Anıtı olarak hizmet veren yapıda festival hazırlıkları vardı.
Kaynak sularıyla, bir sağlık şehri haline gelen şifa kenti Karlovy Vary, bugüne kadar pek çok tarihi ismi ağırlamış. Özellikle Mustafa Kemal Atatürk'ün de bu şehirde bir dönem şifa bulmak amacıyla kalmış olması bizim için bu şehri çok daha özel kılıyor. Karl Marx, Sigmund Freud, Brahms, Bach, Johan Wolfgang Goethe, Ludwig Wan Beethoven ve Tolstoy gibi ünlü isimler de yaşamlarının bir dönemini yine bu şehirde geçirmişler. Bohemya'nın doğa harikası şehri, misafirlerine huzur, şifa, ilham vermiş. Ünlü Bond filmi Casino Royal'in bazı bölümleri de yine burada çekilmiş.
Ve Atamızın 1918'de böbrek rahatsızlığı dolayısı ile Viyana'daki doktorunun tavsiyesi üzerine, tedavi amacıyla, yaklaşık bir ay kadar kaldığı Karlovy Vary'de, konakladığı Carlsbad Plaza'nın önündeyiz. Ancak özel bir izinle açılan Atatürk'ün odasına giremesek de, kaldığı odanın penceresinin hemen altındayız.
Bu anı ölümsüzleştirmek üzere Otelin duvarında Çekçe yazılı "Türkiye Cumhuriyeti'nin Kurucusu Kemal Atatürk 1918 Temmuz ayında burada kalmıştır." tabelasının altında bir hatıra pozu veriyorum hemen.
37 yaşında genç Osmanlı Generali Mustafa Kemal, 1918 yılında tedavi amacıyla bir ay boyunca Karlsbad'da kaldığı günlerde bu şehrin kaynak sularından şifa alırken, günlükler de tutuyor.
6 defterde topladığı günlüklerinde Atatürk özel hayatına ve siyasi fikirlerine ilişkin önemli ayrıntılara yer verirken aynı zamanda Samsun'a çıkma planını da yine burada alıyor. Rehberimiz, Afet İnan'ın kaleminden 'Atatürk'ün Karlsback Hatıraları' kitabını öneriyor. Bu kitabı ben de notlarıma dahil ediyorum. (Atatürk'ün Karlsback Günlüğü videosu için tıklayınız.)
***
Tepla Nehri'nin her iki yakasını da çepeçevre yürüyerek dolaşıyoruz.
Karşımızda Grand Hotel.
Grand Hotel Pupp
Carlsbad Plaza'nın karşısında, 1781 yılında yapılmış olan beş yıldızlı Grand Hotel tüm ihtişamıyla Karlovy Vary'e gelen konukları selamlıyor. Bölgenin en lüks ve en pahalı oteli oluyormuş Grand Otel.
Atatürk ve dünyaca ünlü şairimiz Nazım Hikmet Karlovy Vary'de kaldıkları dönemlerde önünden geçtiğimiz Grand Otel'in Pupp kafesine gelir, bir yandan kahvesini yudumlayıp, bir yandan da mektuplarını yazarmış. Bir an gözümde canlanıyor bu sahne...
Zarif mimarileri, rölyefleri ve duvar resimleriyle son derece
dikkat çeken yapılardan gözlerimizi alamıyoruz.
Şehirde Rus Çarı Büyük Petro'nun, ünlü besteciler Mozart ve Djorak'ın da evleri bulunuyor.
Rus Çarı Deli Pedro'nun Evi
Yeşil bina Mozart'ın, pembe binanın yanındaki
krem rengi ev ise Gothe'nin kaldığı binadır.
krem rengi ev ise Gothe'nin kaldığı binadır.
Ortasından nehir geçen ve her iki yakayı birbirine bağlayan köprülerin, biblo gibi arz-ı endam eden muhteşem mimari yapıların, nefis peyzajıyla rengarenk çiçeklerin ve içinde küçük göletlerin olduğu yemyeşil parkların, doğayla bütünleşen zarif heykellerin arasında dolaşırken...doğrusu bu güzel ambiyans bizim de içimizi ferahlatıyor. Hissettiğimiz duygunun adı tek kelime ile ' huzur ' oluyor.
Dvorak Parkı ve heykelleri
(Soldaki Dvorak'ın heykeli)
Dvorak Parkı
Atatürk'de bu parkta dolaşmayı çok severmiş ve buraya sık sık gelirmiş. Öylesine huzur dolu bir ortam ki burası. O'nun yürüdüğü yollarda yürümek ve aynı havayı teneffüs etmek, çok özel, çok hoş bir duygu.
Karlovy Vary kaynaklar şehri. Burada sıcak su kaynakları 'Colonade' olarak adlandırılıyor. Karlovy Vary'de ise 13 adet büyük sıcak su kaynağı ve 300 civarında da küçük su kaynağı bulunmaktaymış. Çok sayıda sıcak su kaynağı olan şehirde bu kaynaklar, 4 kaynak merkezde ( Park Colonade, Mill Colonade, Market Colonade ve Vridelni Colonade) toplanmış.
Yemyeşil parkların içinden ve Tepla Nehri'nin yanından yürüyerek sıcak su kaynaklarının olduğu merkez Colonade'lere gidiyoruz.
Park Colonade
Bu yapı 1880 ve 1881 yılları arasında Viyana’nın ünlü mimarları Ferdinand Fellner ve Hermann Helmer'in tasarımlarıyla inşa edilmiş. Tamamen demir döküm tarzında yapılmış olan bu yürüyüş yolu peki niçin yapılmış dersiniz? Hemen açıklıyorum. Efendim yağışlı havalarda kraliçe attan indiğinde, sıcak su kaynağına gidene kadar ıslanmasın diye bu gösterişli yapıyı inşa etmişler J Bu koridorun nehre bakan çıkışında sağ tarafta bir kat aşağıya inince ve Dvorak Parkı yönünde birer sıcak su pınarı bulunuyor.
Yılanlı Pınar
Yapının en ünlü pınarı ise yılanlı Pınar. Kaynak su 30 °C ısısıyla diğer kaynaklara göre daha az mineralli ancak daha fazla karbondioksit içermekteymiş.
Park Colonade'den sonra diğer bir kaynağa doğru ilerliyoruz.
Milli Colonade (Mlynska Kolonada)
Yunan antik yapılarına benzeyen, sütunları ve üstündeki heykelleri ile dikkati çeken Milli Colonade'nin yapım tarihi 1881. Milli Colonade Karlovy Vary'nin en büyük kaplıca merkezi .Burası aynı zamanda konserlere de ev sahipliği yapıyormuş. Karlovy Vary'nin bir simgesi haline gelen Milli Colonade'nin çatısında ise her biri yılın bir ayını temsil eden 12 heykel bulunuyor. Buradaki kaynak su 56 °C ısısıyla ve içerdiği zengin mineralleriyle tedavi için de kullanılıyormuş.
Biz bu antik yapının içinde gezerken turistlerin ellerinde küçük porselen ibrikler görüyoruz. Sıcak su pınarlarından, şifalı suları bu ibriklerle içmek, Karlovy Vary'nin bir simgesi olmuş.
E..tabi ki şifalı su kaynağına gelinir de bu sulardan içilmez mi hiç! biz de kendimize birer ibrik alıyor ve porselen ibriklerle kaynağından sıcak suları içip şifamızı buluyoruz. Çokça sıcak, biraz tuzlu ve soda tadında bir su. 70°C lik ısısıyla bu sular başta karaciğer ve solunum rahatsızlıkları olmak üzere birçok derde deva olduğu biliniyor. Belki ben de bünyemin ürettiği şahsıma münhasır kristal kumlarımı dökerim belli mi olur ;))
Milli Colonade'nin nehre bakan cephesi.
Milli Colonade'nin giriş yönünde yer alan
Çekya'lı Komutanın Kumdan heykeli
Diğer bir su kaynağı merkezi ise, Pazar Pınarı anlamına gelen
Market Colonade (sağdaki ahşap yapı)
Market Colonade - Tržní kolonáda
Zengin ahşap işçiliği ile dikkat çeken Market Colonade 1882-1883 yıllarında (Ferdinand Fellner ve Hermann Helmer) Viyanalı mimarlar tarafından inşa edilmiş. 1990'lı yılların başında yapı büyük bir restorasyondan geçmiş ve bugünkü görünümüne kavuşmuş. Market Colonade içinde, 55, 62, 64 ısı derecelerine sahip 3 pınar bulunuyor. (Charles IV Pınarı, Aşağı Kale Pınarı ve Pazar Pınarı)
Karl V Pınarı
Çeşmenin adına dikkat buyurunuz sevgili dostlarım!. Yazımın başlarında Karlovy Vary'nin 'Karl'ın Banyosu' anlamına gelen adından bahsetmiştim. Ve şimdi yeri gelmişken Karl'ın Pınarı başında efsanemizi anlatabilirim artık size.
Efsaneye göre; 1370 yılında bölgede avlanmakta olan 4. Karl, vurduğu geyiğin arkasından koşan köpeğin bir su birikintisi içine girip acı bir çığlık attığını duyunca durumdan şüphelenir. Bunun üzerine yaverini yardıma çağırmak amacıyla elindeki borazanı çalar ve köpeği sudan çıkarmalarını ister. Ve aynı zamanda bu suların da şifalı olduğunu keşfeder, bunun üzerine bölgeye bir kent kurulmasını emreder. Böylece bu kente 'Karl'ın Banyosu' anlamına gelen bu ad verilir, olayın geçtiği yere de küçük bir çeşme yapılır. İşte biz, bu efsanenin anlatıldığı o su kaynağındayız şimdi :)
Ve Market Colonade'nin tam karşısında diğer bir su kaynağı merkezi bulunuyor. Alttaki fotoda ortadaki modern yapı.
Vridelni Kolonada
Modern görüntüsü ile nehir etrafında yürürken kadrajımıza giren yapının Vridelni Kolonada olduğunu öğrenmiştik. 1975 yılında bugünkü görünümüne kavuşan Vridelni Kolonada'da 30, 50 ve 72 °C lik termal su pınarları bulunuyor.
Vridelni Kolonada
Yapının içinde ayrıca hediyelik eşya satan dükkanlara da rastlıyoruz. Burada da şehrin diğer sokaklarında olduğu gibi Karlovy'nin simgesi porselen ibrikler satılıyor. Termal binanın başka bir özelliği de Vridelni Kolonada'nın termal havuzunda suyun gökyüzüne yükselinirken çıkardığı buhar ve ışık yansımaları imiş. Aslında bu bizim için sıradışı bir görüntü değil! Kaplıcalara gitmiş olan herkes bu görüntüyü bilir, bilir de hiç bunu da seyirlik bir duruma çevirmez. Ama burası kaplıcalarıyla meşhur bir şifa merkezi olunca, her durum değerlendirilmiş böyle. Algıda seçicilik, bakış açılarındaki farkındalık bu işte! Tabi ki bunun için herhangi bir ücret ödenmiyormuş. 06.00 – 19.00 arası Vridelni Kolona'yı ziyaret edebilir bu görselliğin keyfini yaşayabilirsiniz. Bizim göğe bakmak için yeterli zamanımız yok...kim bilir belki bir daha ki sefere diyorum ;)
Veba Anıtı
Arkada Hotel Romance - Puskin
Ve... su kaynaklarını rehberimizle birlikte gezdikten sonra, yaklaşık bir saatlik serbest turumuz var. Ardından yemek saatinde rehberimizin tarif ettiği adreste (hemen üstteki fotoğrafta gördüğünüz) Hotel Romance'in restoranında buluşacağız. Hotel Romance'in yapım tarihi 1867 Art Nouveau tarzında yapılmış olan otel aynı zamanda SPA Evi.
Ve Karlovy Vary'yi keşfetmeye devam ediyoruz...
***
***
Karlovy Vary'de nehir kenarı dolaştıktan sonra biraz da yüzümüzü camekânlı mağazalara çeviriyoruz, zira şıkır şıkır ince kristallerle, çek poselenleriyle donatılmış olan mağazalar fark edilmeyecek gibi değil. Çünkü Karlovy Vary bölgenin Bohemya kristali ve porseleni ve yarı değerli granad taşı ile de ünlü.
Bu yüzden porselen ve cam eşya sevenler için Karlovy Vary tam bir cennet. Bu özelliği ile her yıl Temmuz ayında Kristal Küre ödülleri ve dünyaca bilinen Film Festivali yapılıyor Karlovy Vary'de. Biz seyahatimizi Haziran'ın 2. haftasında gerçekleştirdiğimiz için, yaklaşmakta olan festival hazırlıklarına da tanık olduk. Tarihi yapıların önlerinde, kimi geniş bulvarların olduğu yerlere, platformlar yapılıyor, ses düzenekleri kuruluyordu.
Karlovy Vary'in Spa Wafers - kağıt helvacı- dükkânları, yine Karlovy Vary'e özgü bir likör olan tarçın ve karanfil aromalı meşhur Becherovka'lar tadına bakmaya değer. Biz de tadına bakıyoruz elbette.
Bir de gezerken birşey dikkatimizi çekiyor, hiç kimse sigara içmiyor bu şehirde. Meğer, Karlovy Vary sağlık kenti olması nedeniyle, kurulduğu günden beri sigara yasağına tabi tutulmaktaymış. Bu da ayrı bir hayranlık konusu oluyor bizim için. Ancak kaşımıza küçük bir büfe çıkınca ilk dikkatimizi öncelikle şu minik köpek çekse de raflardaki sigara paketleri gözümüzden kaçmıyor yine de. Demek ki sigara içmek yasak ama satış serbest bu şehirde!. Ne yaman bir çelişki bu! Yoksa o sigara paketleri sadece görüntüden mi ibaret! onu bilmiyorum artık...ama büfe sahibi şu minnak köpek çok sevimli, bak o kesin :)
Karlovy Vary Postanesi
Karlovy Vary'nin 4 heykelin sırtında taşıdığı tarihi postanesi.
***
Biz dolaşırken gökyüzünde de bir hareketlilik, güneşin ışıklarında bir başkalık,
göğün renginde bir değişim...derken, hafiften yağmur çiselemeye başlıyor.
Sevginin gücü ve güven dolu bakışlar :)
Güvercine ekmek veren bu güzel kadının
güvercinle kurduğu ilginç diyaloğu dikkate değerdi.
Güvercin, ona şefkatle yaklaşan kadının gözlerine kilitlendi adeta!.
Dakikalarca baktı baktı!. Biz de onlara :)
Ve... artık restoranda buluşma vaktimiz geldi. Bohemya kristalleriyle aydınlatılan, duvarlarında yağlıboya tabloların, devasa aynaların olduğu antikalarla döşenmiş çok hoş bir mekâna giriyoruz. Dışarıda pıtır pıtır yağmur yağarken, açık pencerelerden gökyüzüne bakınca, yarı karanlık yarı aydınlık sis çökmüş bir hava ve derinlerden gelen Mozart senfonisi ise ortamı daha da gizemli hale getiriyor. Biz bu görüntünün cazibesine kapılmış yemeklerin gelmesini beklerken, anın keyfini yaşıyoruz ve içerinin görüntüsünü almıyoruz. Onlar da anılarımızda saklı kalsın...
Burunumuza miss gibi geyik eti kokuları geliyor. Kimi ördek eti, kimi geyik eti siparişi veriyor. Siparişlerimizi ve içeceklerimizi söyledikten sonra nefis bir öğle yemeği ile ruhumuz kadar midemizi de şenlendirerek... güzel tatlar ve güzel duygularla ayrılıyoruz Karlovy Vary'den.
Ve Mozart güzel bir sürprizle 'Rondo Alla Turca' ile uğurluyor bizi.
Mozart'a, Türkler için yapmış olduğu bu eser adına çok teşekkür ediyor,
kendisini saygıyla anıyoruz.
Esin Bozdemir
Uzun bir süredir Çekya tatil planlarımızda var, bu yazıyı okuduktan sonra kesinlikle üst sıralarda olacak. Harika bir tanıtım yazısı olmuş, her resimde adeta Karlovy Vary' i yaşadım. Emeğinize sağlık, müzik ise harika bir sondu.
YanıtlaSil@Beyaz Yakalı,
SilÇekya'da Prag'tan sonra mutlaka görmeniz gereken yerlerden biri Karlovy Vary. Devamında ise Çekya'nın UNESCO Dünya Mirası Listesine girmiş olan bir başka doğa harikası yeri Cesky Krumlov'u yazacağım. Muhteşem, huzur dolu yerler. En kısa zamanda gidip görmenizi isterim. Beğenileriniz için çok teşekkür ederim. Esen kalın...
Çoook güzel bir şehir. Görmedim ama aklıma yazdım. Hele bu yazıdan sonra:)
YanıtlaSil@sezer eser perker,
SilBenim 13 yıl aradan sonra 2. gelişim bu şehre, bir gelen bir daha geliyormuş! işte ben bunun kanıtıyım;) Şifalı suların çekim gücü bu olsa gerek;) biz de aldık şifamızı, zulamız tamamdır. Allah ömür verdiğince gezelim, görelim Sezer'cim. Bizim ülkemizde insanlar çoğunlukla yaşamadan yaşlanıyorlar! Japonlar'ı görüyoruz o ilerlemiş yaşlarıyla, incecik ve dinç halleriyle dünyayı geziyorlar. Ah bir de dönüp aynağı kendi ülkemize çeviriyorum. Ne gereksiz ve boş şeylerle ne büyük kaygı ve endişelerle...ömürler kayıp gidiyor. insan, kendi ülkemizin insanını da biraz daha rahat yaşam koşullları içinde ama çokça da bu bilinçte olsun istiyor. Ah...pek bir uzattım yorumuna yanıtımı :)) içim şişmiş demek ki ;)))
Kısa ve öz diyorum; gez gezebildiğin kadar Sezer'cim. Hayat kısa ve kuşlar hep telaşlı!
Öpüyorum canım. Sevgilerimle...♥
masal şehri gibi. hiç aklımda yoktu saol gideyim :)
YanıtlaSil@deeptone,
Silbu masal şehri sen de seversin ‧:❉:‧
Rüya gibi bir şehir... Fotoğraflara bakmaya doyamadım desem yeri var. Canlı canlı ne kadar da keyif verir insana...
YanıtlaSilAyaklarına ellerine sağlık esincim ♥
@Oytunla Hayat,
SilKarlovy Vary çok güzel bir kaplıcalar kenti idi. Tarihi ve doğal dokusu hiç bozulmamış. Keşke biz de kendi ülkemizdeki doğa harikası yerleri bu şekilde koruyabilsek!. Beğenilerin için çok teşekkür ederim Şebnemcim...Sevgilerimle ✿