25 Ağustos 2020 Salı

Korona günlerinde Temmuz ayı güncesi


🌸
Haftalar bir gün, günler bir saat, saatler  bir dakika gibi geçerken ömrümüzden, bir ayı daha, göz açıp kaparcasına çabuk uğurlamak üzereyiz. Ben daha dünmüş gibi, son postumu yazmamın üzerinden, tam bir ay geçmiş, inanın hiç anlamadım. Zaman, olabildiğince hızlı akarken, benimse ruhumdaki ayar bu süreçte, tam tersine işledi; kâh ağır, kâh durağandı!. Hiç bana uymayan bir ruh hali bu! Genellikle hayatın getirileri karşısında sabırlı ve dirençli bir insanımdır, kolay kolay şikayet etmem. Kendi kendimi eğlendirmeyi de, güldürmeyi de bilirim.. ama insanız işte!. Demek ki üzerime giydiğim o zırhı her zaman taşıyamadığım da olabiliyormuş! Duygularımız var, kimyamız var...genetik kodlarımız var... dengelerimiz var!..varda var!.. Hele ki duygusal yönün fazlaysa bir de!. herkesin, her şeyin derdi seni gerer böyle! Dört duvar arasında fazlaca mı kaldım! ya da pandemiye karşı dayanma gücümün sınırlarına mı geldim!  bilemiyorum?!.. Bunda sanırım kuralları hiçe sayanlar kadar, abuk sabuk, akıl almaz gündemlerin de bir payı var. 21. yüzyılda hâlâ bağnazlıkların, cehaletin hüküm sürdüğü bu tuhaf iklimle kuşatılmışlık hali de iyice sıktı. Neyse efendim...bir iki nefes alma duraklarıyla dağılan bünyeyi toparlayıp, makina ayarlarına döndüm yeniden :)  
Oysa hiç de boş değildim!. Dedim, daha fazla değerli okurlarımı merakta bırakmayayım :) ve son bir ayda neler yapmışım, neler yaşamışım... -hepsi değilse de- kısa kısa dip notlarla da olsa bloguma yazayım. Bol fotoğraflı olsun, içimde biriken sözcükler nazlanır mı bilmem? yazmayınca sanki kelimeler de küsüyor gibi...belki başlayınca açılırım kim bilir!.
🌱🌸🌱
Malum pandemiyle birlikte beslenme alışkanlıkları da değişti. Bizim için çok büyük bir değişiklik olmasa da organik gıdalar tüketmeye yönelik ilgi arttı. Bahçesi olanlar kendine yetecek kadar dahi olsa ekip biçtiler, olmayanlar da küçük arsalar kiralayıp hobi bahçelerini daha işlevsel hale getirdiler. Bilinçlenen beyinler olduğu gibi vurdum-duymaz ve gamsız tipler her zaman var, onlara söyleyecek bir sözümüz yok!. Çünkü onlar; 'nato kafa, nato mermer' * // Yunanca bir deyimden, Türk halkın diline yerleşmiş  bir söz; "na to kefari, na to mermari" // 
Bahçesi, geniş terası olanlar ekip biçerler de 'Esin hanım' :) hiç ekip biçmez mi ki!
Ben de bu yıl -iki insanın zor sığabileceği ölçüelerdeki- küçük balkonuma; iki saksı minik domates ve biber ektim. Olsa daha geniş bir balkon, kim bilir neler ekeceğim daha...balkonumuz küçük ama modifiye bir düzenle o balkonın içine ben, neler sığdırmıyorum ki?  
Çamaşırlar asılıyor, sebzeler kurutuluyor, çay-kahve keyifleri yapılıyor. Kitaplar okunuyor, Mevsimlik çiçeklerle bir şenlenip bir coşuyor... Biraz daha geniş olaydı n'olurdu sanki!. Bu gönül/ler 'dahasını hep ister!' yeter ki yüreğimiz dar olmasın!. Düşün ki, her şey tam olmuş ama nereden bilecekksin ki, belki de o vakit sen tamam olmayacaksın!. Yetinmek gerek!. Gönül şenliğine her şey güllük gülistanlıktır!. değilse, ne yapsan nafile!.  Biraz felsefi mi takıldık! ;)  ama...kelimelerimi özgür bıraktım... ne kadar uzun zaman olmuş bloguma siftah etmemişim...kasmanın sırası değil!. içimden nasıl geliyorsa öyle!... 
Derken... minik balkonumuzda, biblo endamındaki şirin mi şirin, tatlı domateslerimle ilk hasadımızı da yaptık :) önce onları yemeğe kıyamadım!... dedim; "hakkınızı helal edin! ", "bu yaz, balkonumu da beni de neşelendirdiniz, bana eşlik ettiniz!... sırf siz varsınız diye, dallarınıza, yapraklarınıza kondu uğur böcekleri, arılar uçuştu üzerinizde, kelebekleri bile hayretle ağırladık! " . 
🍅🌿🍅 
Veee kucak dolusu teşekkürlerimin ardından... daha sonra gönül rahatlığı içinde, üç beş domates, birkaç biberle bu güzel ürünler, kahvaltı soframızı şenlendirdiler...afiyetle tüketildiler.
Son birkaç yıldır derin dondurucuya kışlık sebzeler koyuyorum. Yine bu yıl da bezelye ve taze fasülye koydum.  Konserve yerine bu şekilde hazırlıyorum. Yapımı pratik ve kolay, tazeliğini koruduğu için lezzetli. Bu yıl iki çeşit yaptım. Şoklama yöntemiyle... (3 dakika sıcak suda haşlayıp, buzlu suda şoklayarak) hazırladığım taze fasulyelerin bir ksımını domatesli bir kısmını da sade yaptım. Bezelyeler daha da pratik. Ayıklayıp direkt -havasını pipetle aldığım- poşetlere koydum. Sonra biraz barbunye, biraz sade ve biberli domatesler de ekledim... kışa hazırız :))
🍅🌿🍅

( bu arada güncelimde; Ağustos'un kavurucu sıcaklarında
domateslerimiz de minik balkonumuzda kurumaktalar!)


🌿🐞🌿

Ve...Kurban Bayramı'nda baba ocağı Bandırma'daydık.
Önce annemle 'tıpkı bu ağacın arkasından kollarımı doladığım gibi' kucaklaştım...
sonra da küçük çamlıkta aldım soluğu :)
çam ağaçlarına dokundum  hasretle....

Bol bol yürüdüm...çoğunluk sayfiyede olduğu için tenhadı çamlık.

🐝


💙
Tatlısu'da halk plajları kalabalıktı, biz yine tercihimizi sakin yerlerden yana kullandık. Maske ve mesafe kurallarına uyanlar kadar uymayanlar da vardı. Denize girmeyi hiç göze alamadık. Bu yüzden aparatiflerimizi hazırlayıp, termosta içeceklerimiz, şezlonglarımızı alıp, kuytu köşelerde oturduk, denizin kokusunu içimize çektik, doğanın seslerine kulak verdik. İstanbul'un kaosundan, dört duvar arası izole hayatlarımızın üzerine verdiğimiz bu kısa molalar sıkılan bünyemize iyi geldi. 
Kapıdağ Yarımadası'nın koyları hınca hınç doluydu.  Bu şahane koyların tanınmasında blog yazılarının minik de olsa bir payı vardır diye düşünüyorum. :) Çünkü son yıllarda en çok okunan yazılarım arasında özellikle 'Muhteşem Koylarıyla Kapıdağ Yarımadası'  serilerine ilgi öylesine çoktu ki!  Doğa harikası yerlerin her yönüyle bilinmesi güzel elbette ancak değer bilirlikle birlikte, aynı şekilde özenle korunması da önemli. Bu özenin gösterildiği yerler yüzümüzü güldürürken, tersi durumlarla karşılaştığımızda kimi zaman 'keşke bilinmesiydi' dediğimiz de oluyor...
 Erdek, Ocaklar Köyü - Narlı Arası
Çok olumsuz bir manzarayla karşılaşmadık ancak Kapıdağ'ın muhteşem koylarına ilgi özellikle pandemiyle birlikte daha da artmış. Hemen hemen bütün koylar keşfedilmiş, her yer hınca hınç dolmuş. Pansiyon veya yazlık ev kiralayanlar kadar, çadırla kamp kuranlar da bir hayli çoktu. Bazıları küçücük bir koyu adeta kendine tahsis etmiş gibiydi. 
Ocaklar Köyü ve Narlı arasında biz de böyle küçük bir koyu gözümüze kestirdik! ama hiç boş kalır mı? bizden önce davrananlar olmuş tabi ki!...biz de piknik hakkımızı kullanarak bir yarım günümüzü -içinde sakini olmayan ama koyun en güzel burnuna konumlanmış-  bu güzel koyda geçirdik.


Komşularımızın Kapıdağ Yarımadası'ndaki çiftliğine uğradık.
Köyün halkı da, sarı kızlar da pandemiden bihaber mesut ve bahtiyar bir şekilde
doğada olmanın özgürlüğünü yaşıyorlardı.

🍀


Erdek'te günbatımını seyrettik...


🌻💛🌻

Ve... bir bayram tatili de sona erdi...

Dönüş yolunda (Bandırma- Kuşcenneti arasında)
 karşımıza çıkan güzelller. Güneş gibi ışıl ışıl yüzleriyle
günebakan çiçekleri, davetkâr duruşlarıyla beni çağırdılar adeta!
Daldım günebakanların arasına...


Yüzünü daima güneşe dönen ve görüntüleriyle doğamızı görsel şölene çeviren
güneşin çiçekleri sevilmez mi hiç!
🌻💛🌻

Ayrılıklar -şükür ki, yeniden kavuşacak olmanın tesellisi olsa da! -
 yine de hüzünlüdür hep!
Ana-baba ocağından ayrılmanın az da olsa burukluğunu taşırken
günebakan çiçekleriyle bir anda, hüzün bulutları dağıldı içimden :)

Bana hissettirdikleri adına
günebakan çiçeklerine de teşekkür ettim.
🙏


💙
"Dönüş yolculuğumuzu denizden değil de iyi ki karadan yapmışız." dedik. Seyir halinde bakınarak giderken gözlerimiz de bayram etti. Önceden, daha çabuk varmak için genellikle araçlı feribotu (İDO) kullanırdık. Bu defa yolculuğumuzu karayolu ile mesafeyi biraz daha uzatarak, Körfezi boylu boyunca dolanarak gerçekleştirdik. Yola erken koyulduk. Biraz trafik olsa da, yine de akış halindeydik, hafif yoğunluk bizi rahatsız etmedi.  
Yemyeşil vadilerin arasından geçip, Uludağ'ın heybetli duruşuyla bize refakat edişine, Gölyazı'nın ve Uluabat Gölü'nün nefis manzarasına dalıp, gökyüzünde leylekleri görmenin sevinci ve günebakan çiçeklerinin sürpriziyle...keyifli anların hoşluğu içinde evimize döndük.
Kemal Sayar'ın çok sevdiğim bir sözünde değindiği gibi;

"Saatlerini doğanın ve iç dünyalarının çevrimine ayarlayanlar, 
güneşi ve gökyüzünü görebilenler, hayatı uzun bir şimdi veya yekpare, 
geniş bir an olarak yaşayabilenler, 'içime çektiğim hava değil gökyüzüdür' 
diyebilenler eve mutlu dönüyor."*

"Yavaşla, Bu Dünyadan Bir Defa Geçeceksin "
*Kemal Sayar

Ve 'evim evim, benim güzel evim' modu içinde, geldik yine kürkçü dükkanına!
Aynı tas, aynı hamam :)

Yokluğumuzda çiçekler sararıp solmuş, kimisi direnmiş, hatta cılız da olsa yeni fideler bile vermiş! Balkondaki çiçeklerin çoğu 'mevsimlik' çiçeklerdi, kimi yerinden söküldü, kiminin toprağı tazelendi...saksılardaki çiçekler yeniden bir elden geçirildi. Sardunyeler ise yeniden baş köşeye kuruldu :) Balkon biraz ferahladı. Zira oturacak yer kalmamıştı.  Ama balkonun işlevi asıl bundan sonra olacaktı. (( Daha; fındıklar, sarımsaklar, domatesler vardı kurutulacak. Ve bunlar da Ağustos güncesine gireceklerdi.)) Şimdilik bu kadar ipucu yeterli olsun. ;) 
Rutin ev işleri, maskeli-mesafeli ve temkinli alışverişler... Mutfak mesaileri, elde sürüklenen ve bir türlü bitirilemeyen kitap oku(yama) ma halleri, bastıran sıcaklarla bünyemin imtihanı, hafta sonu film günleri, uygulamalı- sanal resim dersleri derken... bir ay daha 'dolu-dizgin' geçti ömrümüzden.
İzlediğimiz filmlerin hepsini olmasa da beğendiğim birkaçını burada paylaşayım. Uzun zamandır komedi filmi seyretmiyorduk. 'Zaten hayatın kendisi, başlı başına trajikomedi! Gündem malum, hep sıkıcı, hep sıkıcı! virüs desen henüz gideceği yok!. Hiç değilse bizi kısa bir süreliğine de olsa dünyadan kopartacak, komik bir şeyler olsun hayatımızda, biz de şöyle ağız dolusu kahkahalarla gülelim!! :))' dedik! ;) 


Netflix'de Cem Yılmaz filmi imdadımıza yetişti!.

Karakomik Serileri'nin ilki 'İki Arada' Filmi.
Diğeri 'Kaçamak' Filmi. Biz 'İki Arada'yı izledik.
Cem Yılmaz'ın hem yönetip hem de başrol oynadığı 2019 yapımı "Karakomik Filmler" in oyuncu kadrosunda ise; Cem Yılmaz'ın yanı sıra, Zafer Algöz, Ozan Güven, Necip Memili, Özkan Uğur, Can Yılmaz, Cemre Ebuzziya, Uraz Kaygılaroğlu, Bala Atabek, Umut Kurt ve Cem Davran gibi isimler yer alıyor. Film, şehir hatlarında hizmet veren bir arabalı vapurda geçiyor. Başrolde ise Ayzek lakabıyla dikkatleri üzerine çeken garsonumuz Cem Yılmaz var.  Ayzek adı ise bir zamanlar benim de izlediğim 70'li ve 80'li kuşakların büyük bir çoğunluğunun aşina oldukları ve tüm dünyada büyük ilgi gören “Aşk Gemisi” dizisinin sempatik barmeni Isaac’tan geliyor. Filmin jenerik müziği de hep hafızalarımızda saklıdır. The Love Boat  bkz. 
Başrol karakterimiz Isaac'e hayrandır. Uzun yıllar gemide garson olarak görev yapan ve bütün dünyası arabalı vapur olan 'Ayzek' ezik bir kişiliktir. Ve birgün, vapur sahibinin el değiştirdiği haberi ile tüm personelde endişe içinde işi kaybetme korkusu sarar. Personel tek tek mülakata çağrılırken işte burada kişilerin içlerinde gizledikleri gerçek duygular da ortaya çıkar. Aslında film tam da bu minvalde gelişir. Ezik karakterli Ayzek artık iş arkadaşlarını kendisine rakip olarak görecek, içine düştüğü bu ruh hali içinde paranoyakça hezeyanlara kapılacak, kişilik çarpışması yaşayacaktır. Bir yanda arkadaşlık, birlik ve dayanışma gibi saf ve temiz duyguların hakim olduğu, güzel ve iyi ahlaklı olmanın kazancı diğer yanda ise; işi kaybetme korkusu içinde, maneviyatın yerini alan çıkarcılığın hüküm sürdüğü...ahlaki çöküşle iki arada bir derede kalan insanın trajedisi  anlatılıyor. Sosyolojik yönü ağırlıklı olan bir komedi filmiydi...

Diğer film ise;
"Cinayet Süsü" 2019 yapımı bir komedi filmi idi.. 
Filmde; Uğur Yücel, Binnur Kaya, Cengiz Bozkurt, Feyyaz Yiğit gibi oyuncular rol almış. 
Filmin konusu; adından da anlaşıldığı üzere ‘cinayet süsü’ veren bir seri katilin izini sürmektir! Deneyimli bir komiser ve ekibinin, daha önce hiç karşılaşmadıkları türden bir katili yakalayabilmek adına içine düştükleri komik haller, izledikleri tuhaf ve karmaşık yöntemler ve çözüm yolları arasında bir de aşk hikâyesi serpiştirilmiş film bizi kısa bir süreliğine de olsa gündemden koparmaya yetti.

Yabancı filmler içinde ise en son izlediğimiz film Polisiye bir dram filmi idi.
Nelson DeMille'in romanından uyarlanan ve gerçek bir hikâyeden oluşan
 'General'in Kızı' Filminin Seneryosu
Christopher Bertolini ve William Goldman imzasını taşıyor.

Simon West'in yönettiği filmin başrol kahramanı ise gençliğimizin
yakışıklı film yıldızlarından biri olan John Travolta idi.
Diğer oyuncular; Madeleine Stowe, James Cromwell, Timothy Hutton,
Clarence Williams, James Woods, Leslie Stefanson ve Daniel Van Bergen.
Bu film de yine, esrarengiz bir cinayeti konu ediniyor. Askeri kışlanın önünde, eğitim mahallinde çıplak bir vaziyette ve feci şekilde ölü bulunan genç kadın, Generalin kızıdır. Cinayeti araştırmak üzere, askeri bölgeye, Amerikan Ordusunun başarılı dedektifi Paul ve Sara görevlendirilir. Esrar perdesini aralayacak olan filmin başrol karakterindeki John Travolta'yı yıllar sonra muhteşem karakter oyunculuğu ile seyretmek güzeldi. Filmi ilgiyle izlediğimi belirtmek isterim.  
Okuduğum kitaplara hiç değinmeyeceğim...zira bu ay okuma girişimlerim hep yarım kaldı. Ya zamanım olmadı, ya da ben, okuma modunda olamadım!. Oysa okumayı sabırsızlıkla istediğim romanlar var. Onları şimdilik başucumda beklemeye aldım. Hemen elimin altında olmaları bana  her zaman iyi gelir. Çünkü aralarda göz gezdiririm hep. 

Sıcaklarda el yapımı limonatalar içimi ferahlatırken, bu süreçte mutfakta, balkonda...Ot Dergisi yazarlarının kaleme aldığı kısa ve lâkin şahane hikayeler ile edebi dünyanın zenginliklerinden yine de nasibimi aldım. 
***



Javad Soleimanpour Hoca'nın rehberliğinde online almakta olduğum
pastel çalışmalarım oldukça yoğun ve keyifli bir şekilde devam ederken...

"Çikolata Renkli" Çocuk (40x40)_2020

Temmuz ayı'nın finalini yeni bitirdiğim pastel portre ile noktalıyorum.
Dilerim arayı fazla açmadan yine buralarda olurum :)

Tüm okurlarıma ve değerli blog dostlarıma
sevgi ve selamlarımla...

Kalın sağlıcakla... 

Esin Bozdemir



24 yorum:

  1. Sondan başlamalıyım: Portreye bittim. Muh-te-şem! Yetenek ve çalışma birleşince gözler bayram ediyor haliyle.
    Kapıdağ Yarımadasını daha önce gezdik biz de çok sevmiştik. Sezon dışı bir zamanda gezdiğimiz için de kalabalıktan uzak sakin bir seyahat olmuştu bizim için. Üstelik de anılarımda çevre kirliliği ile ilgili çok net bir görüntü yok. Oysa bu yıl, Saroz Körfezi turumuzda ne yazık ki, onca doğa güzelliğine, denizlerin turkuazına rağmen nasıldı dendiğinde hep ÇÖP dedim... Öyle çok çöp vardı, dağlar, tepeler oluşturmuştu. Ve ilk defa sezonda bir seyahat yaptığımız için öyle kalabalıktı ki, dönemin verdiği hassasiyet nedeniyle sakin yer bulmak konusunda epey zorlandık. Sizin şu aylık dökümlerinizi okumayı çok seviyorum. Her lezzetin içinde olduğu ama akıp giden bir üslup... Bursa'dan bir kez daha yolunuz geçerse, sizi misafir etmekten çok mutluluk duyarız. Sevgiler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Evren,
      Kapıdağ Yarımadası da pandemide her zamankinden daha yoğundu. Allahtan göze batacak nahoş görüntüler dışında yine de çöplük durumda değildi. Gördükçe bu çirkinlikleri hepimiz çok üzülüyoruz değil mi! Şu doğa harikası güzelim topraklara karşı gösterilen bu duyarsızlıklar, haddini bilmezlikler, sorumsuzluklar... İÇLER ACISI! Bu güruh azalacağına giderek daha da çoğalıyor ne yazık ki!. Kendinden başkasını düşünmeyen ve sürekli tüketip yok eden mahluklar, şimdi dünyayı hızla uçuruma sürüklerken...yarattıkları tahribatın -müsebbibi olduğunun-farkında bile değiller!. ne büyük bir vehamet!. bu çoğunluk yüzünden pandemi de uzun süreceğe benziyor!. Ne diyelim 'evrenim' hepimiz aynı çukurun içinde debelenip durmaktayız işte!. bu bataklığı kurutabilir miyiz! şimdi biz, küçük küçük nefes alma duraklarıyla, her şeye rağmen direnen doğanın gücüne tutunup, yürüdüğümüz yolları çiçeklendirme gayreti içindeyiz... bu da hiç yoktan iyidir değil mi :)

      Portreyi beğenmene sevindim. Pastel duayeni Değerli Javad Hoca'nın rehberliğinde sürdürmekte olduğum resim çalışmalarım son derece keyifli gidiyor. Çokça sevgi, çokça sabır ve emek...gönülden yapılan işleri daha bir farklı kılıyor. Zarif düşüncelerine ve davetine çok teşekkür ederim Evren'cim. İnşallah canım. Bende "yoldaikiyolcuyu' büyük bir ilgiyle, merakla takip ediyorum. Sevdiğinle birlikte daha nice güzel, yollar, yolculuklar sizinle olsun...Benden de çok sevgiler, selamlar...💙

      Sil
  2. Esintisi bol bir ay geride kalmış; diğer aylara ölçü olup,rehberlik edecek kadar değerli; kilere,dolaba sadece bezelyeler,yeşil fasulyeler değil; değerli yaşanmışlıklar da girmiş; her daim bize; ruhumuz ve bedenimize süzülecek vitamin ve mineraller gibi değerli esin hatıraları...Çok teşekkürler Esin; rengarenk ve dopdolu bir bahçe,tarla gezdim...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @GÜVEN SERİN,

      Esintiler bazen güneyden, bazen kuzeyden geliyor. İyi ki de hep aynı yönden esmiyor! yön değiştirip havalanıyor, havalandırıyor bizi! Bu esintiler olmasa! yürekler kabına sığmaz, çatlardı belki de kim bilir :)) Değerli ziyaretine, yorumuna ben teşekkür ederim. Sayenizde tarlam şenlendi :) İçimizi döktüğümüz bloglarımız iyi ki var!. Şu pandemide her zamankinden daha da kıymetli oldular şimdi. Sevdiklerinle birlikte sen de sağlıkla, esenlikle, hoşlukla kal Değerli Güven.☀

      Sil
  3. Yine şahane fotoğraflar Esin hanım, içim açıldı. Sonda yer alan tablonuza ise ancak saygı duruşuna geçebilirim, harika, ellerinize sağlık.
    Ruh hali açısından hepimiz aynıyız, ben ne kadar dikkat edersem edeyim çevrede gördüklerim ürkütüyor, insanların hiçbir şey yokmuş halleri beni deli edecek, ülke gündemi derseniz hiç girmeyeyim o konuya. Dün saatlerce zatürre aşısı aradım eczanelerde, TV lerde yaptırın diye emretmekle olmuyor bu işler, o zaman getireceksin ki yaptırsınlar. Aldığım cevaplar hep YOK şeklinde idi. Ne diyeyim Allah acısın halimize. Çok sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Leylak Dalı,
      Emeğe gösterdiğiniz değere ve saygıya asıl ben çok teşekkür ederim Nurşen Hanım. Eksik olmayın.

      Hepimiz aynı duygular içindeyiz. Biraz aklı, mantığı, sağduyusu ve vijdanı olan insanlar için tersi imkansız zaten. Ama bu gidişat endişe verici gerçekten. Yaz geçiyor da bakalım kışı nasıl geçireceğiz. En çok üzüldüğüm de sağlık sektöründe çalışanlar! Bir taraf büyük bir özveriyle canı pahasına onarıyor, bir taraf yıkıyor!. Hem aşı olun denilsin, hem de zatürre aşısı piyasada olmasın!.. Dostlar bizi alışverişte görsün!. Ne diyelim... Evet, AMİN demek farz oldu artık! Allah acısın gerçekten.. bünyeleri sağlam tutmaya, sağlıklı beslenmeye çalışalım...bol bol yürüyelim! direncimizi kıracak şeylerden uzak olalım...ve bu süreçlerde bloglarımıza olabildiğince dört elle sarılalım. Benden de çok sevgiler, selamlar...✿

      Sil
  4. Esincim keyifle okudum yazdıklarını... Şu pandemi hayatımızda ne kadar çok şey değiştirdi...
    Bu sene ben de 2 kere girdim denize ama öyle keyifli keyifli değil, sabah yürüyüşü sonrası hemen dal çık ve eve koştur modunda... Halbuki her haftasonumu Akçayın soğuk sularında keyif halinde geçirirdim. Uzak köşelerde enerji almaya çalışıyorum ben de.

    Tabloların şahane, bayıldım ♥ Gönlüne, eline sağlık arkadaşım. Yetenekli olmak çok farklı birşey...

    KIş hazırlıkları bende de son sürat devam ediyor. Bu sene bir de atıştırmalık olarak pestil yapmaya karar verdim. Bakalım nasıl olacak :)

    Sağlıklı günler dili,yorum arkadaşım ♥

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @oytunla hayat,

      Kesinlikle pandemiyle birlikte bir dolu setler çektik hayatlarımıza. Ben şu virüs olayını biraz da, hayatın -biz aciz kullarına- bir imtihanı olarak görüyorum!. bilemiyorum artık...sonumuz nereye varacak.

      Deniz keyfine kendine kaptırmamakla, çok doğru yapmışsın canım. Bu hiç şaka değil çünkü!. Hergün coranaya yakalanmış bir ünlü simayı görüyoruz ekranlarda! Aman arkadaşım. Biz de temkinliydik ve aslında Kapıdağ Yarımadası'nda hiç yer yok da değildi! ama içimizden denize girmek hiç gelmedi!. Çünkü hiç keyif alamayacaktık. "Bu yıl da denize girmeyelim ne çıkar!" dedik. Ama denizin kokusunu ve o temiz havayı özlemle içimize çektik. Nefes aldığımız şu havanın, sevdiklerimizin sağlıkla varlığının ne kadar kıymetli olduğunun elbette fazlasıyla ayırdına vararak! Yeter ki şu pandemi bir an önce son bulabilsin...

      Resimlerimi beğenmene sevindim canım. Şu pandemide yeniden resim çalışmalarına odaklanmak, her yönden çok iyi geldi bana. Senin de güzel gönlüne sağlık.

      Kışa yaptığın hazırlıklar ne iyi olmuş. Pestil denemedim hiç! istesem de deneyemem artık!. zira heybemizde hiç yer kalmadı, böyle giderse yaptıklarımı muhafaza edecek yer bulamayacağım çünkü :) Ellerine sağlık canım. Sevdiklerinle ağız tadıyla afiyetle tüketin. Ben de aynı dileklerle, sağlık, esenlik ve umut dolu daha nice güzel günler diliyorum sana...Sevgilerimle Şebnem'cim ♥

      Sil
  5. portre muhteşem ellerinize sağlık

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Yüreğimin İklimi,
      Çok teşekkür ederim. ❁

      Sil
  6. Etrafımda inanılmaz güzel resim yapan insanlar var. Sen de o insanların başını çekiyorsun. Her seferinde gözlerimi kocaman açıp nasıl bu kadar güzel resim yapabildiğine şaşıyorum çünkü bu sahiden de Allah vergisi bir şey. Bir de hayata tutunmanın en güzel yollarından biri olması Esincim. Seni kalpten tebrik ediyorum. Ve lütfen resim yapmaya devam et çünkü ortaya koyduğun şeyler şahane.
    Gelelim iç sıkıntılarına. Al benden de o kadar. Ve çok açık bir dileğim var benim artık: Çalışmak istemiyorum. O kadar net ki bu isteğim. Ama koşullar ve sorumluluklar şimdilik bu isteğime izin vermiyor. Dayanmaktan, hayatımı çalışırken de güzelleştirmeye çabalamaktan başka yapacak bir şeyim yok. Herkes o kadar mutsuz ki bu mutsuzlukların içinde olmak istemiyorum. Etrafımdaki herkes mutsuzluklarını anlatıyor ve devamlı söyleniyor. İnanılmaz bir yorgunluk hissi var içimde. Ve insanlık falan da umrumda değil. Nasıl oldu da insanlığa olan inancımı yitirdim bilmiyorum ama vefasız, bencil ve çevresindeki her şeye zarar veren insanlıktan bıktım. Kendimi nasıl ayakta tutarım ona bakıyorum. Bugün Fatih Portakal Fox'dan ayrıldığını söylemiş ve bir sene bir şey yapmadan toprağın ritmine bırakacağım kendimi demiş. Yemin ederim gözlerim doldu okurken. Yakınlarımda olsa sarılıp öperdim adamı. Aferin sana diye. Kendim için de aynısını diliyorum. Umarım bir gün arkama bakmadan aynı kararı benden bir yerlerden dile getiririm.
    Sen hep yaz olur mu? Bak sen yazınca derdimi döktüm hemen sana.
    Çok ama çoook öpüyorum seni Esin. Nasıl iyi geldin bana an itibariyle bilemezsin.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @macerakitabım,
      Özlem'cim motive eden güzel sözlerine çok teşekkür ederim. Çok naziksin. Sağol canım.

      Pandemiyle birlikte özellikle son birkaç ayda çoğumuz benzer ruh halleri ve iç sıkıntıları yaşamışız. Hayat, gamsızlar için rahat, olamayanlar için zor gerçekten. İş hayatı da kolay değil!. Hele ki işi yönetmek, kurumu idare etmek, personeller arası ilişkiyi dengelemek..sorunlarıyla ilgilenmek vs. Ne diyeyim Özlem'cim! insanın, piskolojisi de önemli.Bir de mutluluk gibi mutsuzluk da bir süre sonra bulaşıcı bir hale geliyor. Çünkü herkes birbirinden etkileniyor. "Az aşım, kaygısız başım" derdi rahmetli babaannem!. Dilerim kendin için en doğru kararı verirsin. Corona ara vermeden can almaya devam ediyor. Bu yüzden sevdiklerimizle bir arada olabildiğimiz her an çok ama çok değerli artık. Hakkında hayırlısı olsun Özlemcim.

      Karnımızdan çok konuşuyoruz. Yeterince şiştik :) Bloglar zaten bunun için var değil mi!. Konuşalım, içimizi dökelim...yalnız değiliz bilelim!. Sen de iyi ki varsın. İyi ki yazıyorsun...hem de ne güzel kelimelerin var senin. Şebnem'in dediği "biz, birlikte çok güzeliz" Ben de sana sevgilerimi gönderiyor, seni çok öpüyorum canım. Bu günler de geçecek elbet!..ve biz, şu yaşadıklarımızı gülerek anacağız inşallah. Umut her daim bizimle olsun.Sevgiyle, esenlikle... ♥

      Sil
  7. Pek bir severek okudum yazdıklarını. Pek çok yerinde kendimi bularak. Fotoğrafların yine muhteşem ötesi.
    Ne yaparsak yapalım ruh halimiz pandemi öncesinden farklı. Zaman zaman kendimizi tanıyamadığımız anlarda çıkıyor ortaya. Bu da psikologların kabul ettiği, olması gereken durum zaten. Tersi olduğunda sorgulanmalı. Sabırla bekliyoruz Esinciğim. Zaman her şeyin ilacı. Taşlar yerine bir bir oturacak zamanla ve eski özgür hayatımıza geri döneceğiz.
    Domateslerin biblodan farkı yok. İnsan yemeye kıyamaz:) Kendileri küçük ama yaşattıkları sevinç büyüktür, bilirim. Kış hazırlıkların da miss. Ben bezelyeyi çıkarmıştım listeden, çünkü beğenmiyordum. Meğer şokladığım için güzel olmuyormuş. Daha 2 sene olmadı öğreneli. Ayıklar ayıklamaz, hiç yıkamadan atıyorum artık.
    Daha önce yazmışımdır. Tamamı olmasa da Kapıdağ Yarımadası'nı bilirim. Cennetten köşeler barındırır. Birkaç sezon denize sıfır Erdek Öğretmenevi'ne gidip kalmışlığımız var. Tavsiye üzerine Ocaklar'a da gitmiştik. Pansiyonlarının en çok aklımda kalan kısmı denize sıfır lahmacuncu çalıştırmalarıydı:) Denize girip duşunu aldıktan sonra çıtır lahmacunlarla buluşmak ne de güzeldi. Ama en az 15 yıl geçmiştir üzerinden. Bilmiyorum oralar halen aynı konseptte mi?
    Ayçiçeği tarlalarına girince onlardan hiç farkın kalmamış inan. Sen de güneşe dönmüş bir sarı çiçek oluvermişsin. O anlarda insanın ruhu nasıl da arınıp huzurla doluyor değil mi? Bu türden mutluluk verici detayları hiç es geçmemeli o yüzden.
    Tabloların harika gidiyor. İyice aşmışsın bence. O zenci çocuk portresi bildiğin usta bir sanatçının elinden çıkmış. İyi ki bırakmıyorsun bu sanatı. Ellerine emeğine sağlık Esinciğim.

    Yaz yaz bitmedi, bıraksan daha yazacağım galiba; ama en iyisi burada bitireyim:) Yeniden görüşmek üzere çalışmalarında başarılar, işlerinde kolaylıklar Esinciğim. Huzurla, sağlıkla, keyifle geçsin her günün. Sevgilerimle...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Zeugma,
      Dediğin gibi Zeugmacığım 'zaman her şeyin ilacı'. Sabırla -eski özgür hayatımıza geri döneceğimiz günleri- beklemekteyiz.

      Domateslerim numunelik de olsa yüzümü güldürdüler:) biblo gibiydiler.Küçük balkonumda yer olmadığı için, alırken özellikle cheryy olsun istedim. Çünkü onlar yukarı değil de, çok fazla yayılmadan enine büyüyorlarmış...bildiğin saksı çiçeği gibiydiler :) Evet bezelyeleri ayıklayıp direkt dondurucuya atıyorum. Ben de çok anladığımdan değşl, internetten araştırarak yapıyorum. Fena olmuyorlar. Yeter ki elektriklerimiz kesilmesin. Binada jenaratör yok çünkü :) O zaman konu komşuya dağıtırım ben de. :) herkesin kısmeti. Normalde bizim yörelerimizde yaptığımız yemekler hepsi olmasa da farklı lezzetleri komşulara da ikram ederiz. Ancak site kalabalık...neredeyse bir köy kadarız:) hangi birine! bundan önce yaşadığımız sitede aşure dağıtırdım ama....orası nispeten biraz daha sakindi :) Allah kabul etsin.

      Kapıdağ Yarımadası'nın küçük beldesi, şirin Ocaklar Köyü'nde, hâlâ o sahil karşısında fırınlar, çay bahçeleri var. Sahil şeridi dağ hizasına doğru biraz daha müstakillerle doldu tabi!. Yine de o dokuyu koruyor. Ben Erdek'ten daha çok seviyorum bu tür yerleri..hem köy dokusu, hem sayfiye...köy pazarı, taş fırınlar...biraz salaş ama güzel bence...

      Yol boyunca ayçiçek tarlalarını görünce...dayanamadım :) canım Zeugmacığım çok zarifsin. O senin güzel bakışın. Gülmek herkese yakışıyor :)

      Resim çalışmalarım keyifli geçiyor. Aşama aşama ilerlediğimizi görmek ayrı bir sevinç kaynağı oluyor ve aynı zamanda şu pandemide terapi gibi oldu. Güzel görüşüne çok teşekkür ederim.

      İyi ki yazmışsın, sohbet eder gibi ben de keyifle okudum yazdıklarını. Ben, bu yaz -resim çalışmalarıma ağrılık verdim- pek sık yazamasam da, takip ettiğim değerli dost kalemlerin yazılarını hep okuyorum. Ziyaretine, değerli yorumuna ve güzel dileklerine çok teşekkür ederim. Ben de aynı temennilerle sana sağlıklı, huzurlu, gönlünce geçecek güzel günler diliyorum. Sevgilerimle ☀❤☀

      Sil
  8. Nasil iyi geldi cokkk tesekkurler.Evet lutfen arayi acma Esin:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Çileksuyu Sibel,

      Çok teşekkür ederim Sibel'cim. Bunu ben de istiyorum.
      Ama aralanıyor işte :)) Umarım çok fazla açık kalmaz bu aralık :)) Sevgilerimle ♥

      Sil
  9. Fotoğraflar içimi açtı. Huzur solukladım buradan. Ayçiçeklerini çok severim bu arada. Pandemi hepimizin hayatını etkiliyor ama hiçbir şey yok gibi davrananlarda var. Şaşırıyorum bu duruma. Portreye gelince tek kelimeyle harika...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Ebemkuşağı,
      Beğenmenize sevindim. Ben de şu endişe verici günler de içimiz açılsın istedim :)
      Ayçiçekleri ne hoş değil mi! sevmeyen var mıdır !? Doğanın içindeki her şey güzel. Hepsinde ayrı bir mesaj, ayrı bir şifa , ayrı bir güzellik var. Doğanın üzerinde yaşayan hiçbir canlı türü 'insan' kadar şaşırtmıyor bizi!. Oyun bozan hep insan!. Çok teşekkür ederim, mutlu oldun. Sağolun. Sevgiyle, esenlikle kalın...☀❀☀

      Sil
  10. Kış hazırlıkları yavaşca başlıyor. En önemli konulardan birisi; gıdamız. Alerjiler çoğalınca farkına vardık, maalesef. Yine de çoğunluğun hala ayamadığını düşünüyorum.
    Fotoğraflar gerçekten etkileyici, üşenmeden işleyip bloga yerleştirmeniz hayranlık verici.
    Sanatın hepimizi onaran bir yanı var. Pandemi döneminde belki biraz daha aklımıza geldi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Bahceperim

      Evet çoktan başladı. Aldığımız gıdalar önemli! Can boğazdan gelir, boğazdan gidermiş!. Açgözlülük, bilinçsizlik, tembellik, sorumsuzluk ve sahtekârlıklar....dünyanın sonunu hızlanıdırıyor!

      Doğru çekilen bir fotoğraf ne çok şey anlatır insana! Hayatın birer yansıması! Eşimle birlikte özenerek çektiğimiz fotoğrafları bloguma işlerken de, aynı özenle ve keyifle ekliyorum. :) İnsan, sevdiği şeyleri yaparken hiç üşenir mi!

      Sanat iyi ki var. Her zaman, daima...olmalı!
      Esenlikle kal...❀

      Sil
  11. Esincim, seyahat molalarına sevindim. Küçük balkonunda başardıklarına da bayıldım:) Benim balkonum güneş almadığı için bu işlere girişemiyorum. Başarılı olanları görünce mutlu oluyorum:)
    Sana kocaman öpücükler. Bir ara arayacağım seni, ne zamandır aklımda.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Klio'nun Şarkısı
      Teşekkür ederim Sezer'cim. Bu yaz pandemiyle birlikte, balkon ve mutfak arasındaki mesaim bir hayli fazla oldu. Bir hevesle yaptım. Mutluluk veren, keyifli işlerden :) Sağlıkla, afiyetle tüketelim inşallah. Benden de sevgi dolu öpücükler sana. Ne zaman istersen arayabilirsin canım ♥

      Sil
  12. Esin cim bu ikinci yorumum olacak. İlki bir yerlerde ve bir şekilde yok oldu ya da duruyor. Seni okumak, fotoğraflarına bakmak yine çok güzeldi ancak övgü konusunda tekrara düşmek istemediğim için yine kısa kesiyorum. Sen biliyorsun nasıl olsa. İlk yorumumda da yazdığım gibi baştaki isteksiz ve sıkıntılı ifadelerin beni önce endişelendirdi ise de o güzelim ayçiçeği tarlasındaki o güzelim gülüşün içime su serpti. Okuma ve yazma konusundaki çok ufak da olsa isteksizlik durumlarına sakın yüz verme. Sen buralara lazımsın. Bu işin bencil kısmı. Ben o yoksunlukları çok iyi biliyorum. Ben yaşantım yaşım gereği üstesinden gelemedim ama sen hem çok genç hem de çok yeteneklisin. Her zamanki gibi blogunu mutmain ve gülümseyerek terk ediyor, Akçay' dan sevgilerimi yolluyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Asuman Yelen,
      İkisini de aldım Asuman ablacım. Allah sağlık verdiği müddetçe ben de yazmayı sürdürmek isterim! Sadece pandemiyle birlikte atölye yerine online devam eden resim çalışmalarım bir hayli zamanımı alıyor. Asıl neden ise -daha önceki postlarımda bahsetmiştim - omzumda kıştan bu yana süregelen bir sıkıntı vardı. Meğer omzumda kas yırtılması diğer adıyla 'tendon iltihabı' oluşmuş. Çok ağrılıydı. İyileşmesi biraz zaman alacak bir durumdu ve Dr. özellikle pc başında uzun saatler durmamam konusunda uyardı. Neredeyse 6 ay olacak...tam olarak geçmese de eskisine göre daha iyiyim. Ben de artık genç sayılmam ama :) yavaş yavaş emareler çıkıyor işte;) her şeyin başı sağlık Asuman ablacım. Kontrollü bir şekilde dengeleyerek eskisi kadar sık olmasa da, aralarda yazmaya çalışıyorum. Ama siz yeniden başlamışken lütfen yazmaya devam edin. Anı yüklü yazılarınızı okumak ayrı bir keyif çünkü. Değerli ziyaretine, zarif yorumuna çok teşekkür ederim. Benden de çok sevgiler, selamlar ✿❣✿

      Sil