22 Nisan 2010 Perşembe

Geçen yıl bu zamanlar - Abant - Gölcük Gölü -Yedigöller -

Gölcük Gölü

Yeşilin ve mavinin kucaklaştığı, doğanın birbirinden güzel renklerini ve seslerini içimizde hissettiğimiz unutamayacağımız bir hafta sonunu; Abant, Gölcük Gölü ve Yedi Göllerde geçirdik.

Sabah erken saatlerde İstanbul’dan kendi aracımızla yola koyulduk ve 2.5 /3 saat sonra ilk durağımız olan Gölcük Gölü’ne vardık. Muhteşem yeşilin bin bir rengi içinde ve ressamlara konu olacak şekilde bizi karşılayan Gölcük Gölü bize bir sürpriz daha yaşattı. Bahar ayını yaşadığımız Nisan’ın ortalarındaki bir günde, sabah yağan karın ve yarı sisli, ara arada güneşli bir havanın oluşturduğu atmosferdeki o mistik panoramik tablo görülmeğe değerdi. Bahar mevsiminde karşılaştığımız bu olağanüstü manzaraya tanık olduğumuz için doğrusu kendimizi çok şanslı addettik.


Gölcük Gölü

Gölün etrafında dolaşırken, bize eşlik eden kurbağa ve kuş sesleri, eriyen karların damla damla göle yansıyan izleri ve mis gibi yeşil çimenlerin kokusunu içimize çekerek gerçekleştirdiğimiz yürüyüşümüz inanılmaz keyifliydi. Hangi yana baksak, ayrı bir manzara ve canlı birer tablo görüntüsü! Elbette bu görüntüler kaçırılmayacak denli güzellikte olunca bizde eşimle birlikte bol bol fotoğraf çektik.

Ardından 2. durağımız olan, Abant’ a vardık. Yeni yeni yeşillenmeye başlayan ağaçlar ve dingin bir sessizlik içinde bizi karşılayan göl, Bolu’nun 34 km. güney batısında Abant Dağları üzerinde kurulu ve ortalama 125 hektar genişliğinde oldukça büyük bir göl.

Abant Gölü 

Ben, Abant Gölü’ nün kışın bembeyaz karlar içindeki görüntüsünü biliyorum ama bahar ayında doğrusu ilk kez gördüğüm bu manzaradan da oldukça etkilendim. Öyle sanıyorum ki Mayıs ayı sonlarına doğru ağaçlar daha da yeşillendiğinde, çevresindeki zengin bitki örtüsü, su kuşlarından; yaban kazları, yaban ördekleri, balıkçıl, karabatak, turna ve göl kenarındaki açan nilüferlerin oluşturacağı görüntü ile bu manzara çok daha muhteşem olacaktır.

Biz gölün etrafını bir kez turladıktan sonra tatlı yorgunluğumuzu, öğle yemeğinde göl manzaralı bir mekanda yediğimiz, meşhur Abant alabalığının ağzımızda bıraktığı hoş tadı ile noktalandırdık.

Yedigöller

Bolu’da konakladığımız günün ardından ikinci günümüzü 7 göllerde geçirmek üzere yola koyulduk. 9 km.lik asfalt yoldan sonra geri kalan 33 km. stabilize yolu, kendi özel aracımızla yavaş yavaş giderek, nefis manzara eşliğinde geçirdik. Yol biraz zahmetli ama manzara harika olunca “değdi” dedirtiyor insana. Ortalama 1.5/2 saat sonra, her mevsim bir başka güzel dedikleri 7 Göllere vardık.

Şelalelerden akan su sesleri, kuşların ve kurbağaların bizimle konuşur gibi çıkardıkları sesler, binbir renkli ağaçlar ve yemyeşil birbirinden güzel irili, ufaklı 7 göl. Tek kelime ile cennet ötesi bir manzara! Bunca zamandır adını sıkça duyduğumuz bu beldeye “daha önceden neden gelmedik?” dedik hani. 2019 hektar büyüklüğündeki Yedigöller Havzası, 1965 yılında milli park olarak korumaya alınmış. Çok sayıda bitki türünü içeren milli park, yurdumuzun çeşitlilik arz eden en güzel doğal ormanlarından biridir.

Yedigöller - Dilek Çeşmesi

Milli park girişinde aracımızı park ederek, eşsiz manzarası huzur veren dingin atmosferi ve harika doğası eşliğinde sırasıyla; İncegöl, Sazlıgöl ardından Nazlıgöl çevresini dolaşarak bol bol fotoğraf çektik ve bir sonraki durağımızda;

Şelaleler, Gülen Kayalar ve Dilek Çeşmesinde ( 7 ayrı çeşmeden su içince tüm dilekleriniz oluyormuş! ) sularımızı da içerek , Büyükgöl, Deringöl ve Seringöl’ ü de dolaşıp Yedigöller'de göllerin çevresindeki patikalarda yaptığımız bu cennet beldede gerçekleştirdiğimiz gezimizi de sonlandırarak farklı bir güzergahtan Mengen istikametinden İstanbul’ a dönüş için yola koyulduk. Ortalama 3 -3.5 saat sonra İstanbul’ a vardık.

Yedigöller

7 Göllere gerçekleştirdiğimiz bu gezi, muhteşem doğası ile bize, güzel bir hafta sonu yaşattı. Sonbahar’da kırmızı ve sarının hakim olacağı bir renk cümbüşü içinde de mutlaka çok güzel olacak bu beldeye, tekrar gelebilmeyi ümit ederek, “tekrar gezil-me-li’ler!” düşümüze girenler içine dahil ettik. Yaşamak kısmet ise ve sağlığımızda yerinde ise! tekrar gelmeliyiz bu güzel beldeye...

Şiddetle tavsiye edeceğim beldelerden birisi 7 göller. Sizde benim gibi doğasever iseniz, fırsat yaratıp cennet güzelliğindeki 7 gölleri mutlaka görmelisiniz.

Esin Bozdemir


4 yorum:

  1. Esinciğim fotoğrafların beni benden aldı..
    Rüya gibi hepsi de..Çok güzeller..
    Yedi Gölleri ben de görmüştüm.Ve ilk aklıma gelen ''Pamuk Prenses ve 7 Cüceler'' adlı filmin burada çekilip çekilmediği idi. Masal gibi bir yer gerçekten..
    Biz Ekim ayında gitmiştik ve sonbahar öylesine muhteşem yaşanıyordu ki orada. Sarı ve kahverenginin tüm tonları yeşille birleşmiş muhteşem bir harmoni içindeydi. Ya o ağaçların 100 metreyi geçen boyları??
    Nazlıgöl, Sazlıgöl, Deringöl, Seringöl diye devam eden o harika göller?? Nasıl da oraya götürdün beni..
    Harikaydı paylaşımın yine.Müzikte de süper uyum yakalamışsın
    Çok teşekkür ediyor, kucak dolusu sevgiler bırakıyorum sana..

    YanıtlaSil
  2. MANZARA NEFİS AMA RESMEDEN DE GÖREBİLMİŞ ZAVİYEYİ!!
    YILLAR ÖNCE GÖRDÜĞÜM DİYARLARDA BİR NOSTALJİ YAŞATTIN BANA SEVGİLİ ESİN..
    YAŞAMINDAKİ TÜM MANZARALARIN BÖYLE GÜZEL OLMASINI DİLERİM.

    YanıtlaSil
  3. Sevgili Zeugmacığım,
    Gerçekten masal gibiydi!
    Ben de ilk kez geçen yıl eşimle birlikte bahar mevsiminde tam da bu zamanlar gitmiştim yedigöllere ve gerçekten muhteşem doğasına hayran kalmıştım. Aynı yere sonbaharda gitmeyi planladık inşallah gidebilmek nasip olur ve sonbaharın renklerinide yansıtabilirim sizlere...

    Bende sana bahar esintileri içinde sımsıcak sevgilerimi gönderiyorum canım...

    YanıtlaSil
  4. Sevgili Gülsen Öğretmenim,

    Bu güzel dileklerin için çok teşekkür ederim.

    Sizinde yaşamınızda daha nice güzel renkleriniz olsun.

    Size en içten sevgi ve saygılarımı gönderiyorum.

    YanıtlaSil