3 Mart 2013 Pazar

Ölüm engel tanımaz ki !.. Sevenlere “Bir Ömür yetmez ki!”

 
Sonsuzluk diye bir şey yok!.. Sonsuzluk diye bir şey var!

Hayat kimine gülden demetler sunuyor, kimine o sert tokadı daha yolun başındayken atıyor. Hayatın zorluklarla dolu meşakkatli, kederli yüzüne defalarca 'engelli' imişçesine takılan bu insanlar bazen de onca acılara inat, O’nları büyük kitlelerle buluşturacak bir yola yelken açıyorlar. Kaderin bir cilvesi midir bu! kör talihin pusulasını şaşırması mı! yoksa tesadüfler midir!..bilinmez.. insanın yaşamı sürprizlerle dolu ve bazı insanların yeryüzündeki misyonları çok başka başka...
Ülkelerin içinde bulunduğu ‘siyasal-sosyal-kültürel’ durumların ve yaşam koşullarının bireylerden başlayarak, halklar ve toplumlar üzerindeki etkilerinin sanata yansımaları, bu özel sanatçıların varlığı ile  önem kazanır. Özellikle ülkemizde 80’li yıllara değin süren ve 80’lerden sonra yaşanan bir kırılmayla, ‘hayata tutunabilmenin ince çizgisinde’ cebelleşen insanların; masumiyetin, acıların, isyanların, kederlerin tufanında nice idol ve kendi dallarında ekol olacak sanatçıları da bu dönemlerde yaratmıştır. Yakın bir tarihte kaybettiğimiz Neşet Ertaş gibi!.. İbrahim Tatlıses, Müslüm Gürses, Ferdi Tayfur, Orhan Gencebay, Neşe Karaböcek ve daha pek çok sanatçı çıkmıştır bu dönemde.
Çıktığı anda yankı bulan ve geniş kitlelerce çok ses getiren, farklı algılara, değerlendirmelere neden olan bu sanatçıların üretimlerinin; toplumların kalkınmışlık, gelir düzeyi ve eğitimle, kültürle, coğrafyanın -zorlu-şartlarıyla hep ilintisi olmuş, birbirlerini etkilemiş ve üretimin tercih edilebilirlik  süreci de bu paralellikte gelişmiştir. Tarzlar farklıdır belki ama dertler ortaktır çoğunlukla!.Hepsi -bu- toplumun içinden çıkmıştır.  Ve sanatçı hislerimize tercüman olurken kendi dilince, yorumunca bir anlamda; “Seni anlıyorum” demektedir. Tıpkı paylaşınca dertlerin azaldığı ve sevgilerin çoğaldığı gibi... Hele ki bu iletişim doğru zamanda doğru kitleyle, karşılığını bulduğunda çok büyük bir potansiyele dönüşür ve sanatını icra eden sanatçı büyük halk kitlelerinin de sevgisini çokça kazanır.

Nice sanatçılar, politikacılar ve bazen de yaşarken değeri yeterince bilinmeyen nice büyük İNSANLAR geldi geçti bu hayattan!..O'nlar göçüp gitseler de bu hayattan, içimizden asla çıkmayacak olan; öncelikle insan duruşlarıyla, şerefleriyle, şahsiyetleriyle, namuslarıyla, vatan ve insan sevgisiyle, insanlığa bıraktıkları hizmetleri ve nice eserleriyle... yüreğimizde taht kurarak sonu olan bir yaşamda! sonsuzluk rüzgarları estirerek ayrıldılar aramızdan!..

Ardında bu güzel düşünceler bırakan insanlara ne mutlu!..

Müslüm Gürses
( 07.05.1953 - 03.03.2013 )
 
Bugün yine bir başka yıldız daha kaydı yeryüzünden!.. Gerçek bir adam. Mütevazi bir  İNSAN! büyük halk kitlelerinin yüreğinde “Müslüm baba” lâkabı ile anılacak kadar da insanların sevgisini kazanmış bir büyük sanatçıyı kaybettik!..

Yaptığı müziğin arabesk müzik olduğuna dem vurulan, ama sonrasında en çok da bu söylem içinde olanların diline takılan ‘Oryantalist Müziğin’ temsilcisi ve halkın taşıdığı bir sanatçıydı O!.. Gürses yaşamın içinden, Anadolu’nun bağrından kopup gelmişti... sokakta akan hayatı umursayan  ve her şeyi ile gerçeği yansıtan bir halk sanatçısıydı!.. Milyonlarca fanatiği vardı..Doktora tezleri yapılacak kadar geniş bir sever kitlesi. Hatta sosyologları dahi ilgilendirecek bir düzeyde bazı hayranlarının davranışlarıyla sıradışı etkiler yaratan bir sanatçıydı. O -jiletli- fanatiklerinin! bu davranışlarını müziğindeki değişimle ortadan kaldırmak -Pop sanatçılarının eserlerini kendi üslubuyla farklı bir tarzda yorumlayarak- önüne geçmek istedi hep. Çünkü o halkı, O’nu bir yerlere getiren halkını hep çok sevdi ve önemsedi... Bu değişimin olumlu etkileri daha sonraki çalışmalarında ve yaptığı konserlerinde gözlendi...

O acılarla yoğrulmuştu!.. Müslüm (Akbaş) Gürses 7 Mayıs 1953’te Urfa’nın Halfeti ilçesinin Fıstıközü köyünde dünyaya gelir. Ufak yaştan itibaren bağlamaya ilgisi olan Müslüm Gürses, 14 yaşındayken Adana Aile Çay Bahçesi’nde düzenlenen yarışmaya katılarak birinci olur.
 
Albüm çıkarmak için, taşı toprağı o vakitlerde altın olan İstanbul'un yolunu tutar  ve ilk plağıyla üç yüz bin satararak şöhret basamaklarının ilkini başarıyla tırmanarak... sanatçı adaylığına doğru yol alır.
 
Defalarca kıyısında dolaşır ölümün!.. O yıllarda çıktığı bir turnede kaza geçirir ve hatta öldü zannedilir!  Müslüm Baba verdiği röportajda o anları şöyle anlatır:

“O kazada şoför öldü… Beni de öldü sanmışlar zaten… Sonra alıp hastaneye götürmüşler… Ben ölümü yaşadım aslında!. Bana göre yeniden hayata dönmüş olmam, Allah’ın bir lütfudur. Alın kemiğim un ufak olduğu için en küçük bir darbede ölebilir ya da kör kalabilirim…
 
Ameliyatta alnıma beynimi koruyacak plaka gibi bir şey taktılar… O korkunç kazadan sonra koku alma duyumu yitirdim… Hiçbir kokuyu alamıyorum ne yazık ki şimdi… Çok kuvvetli parfümler ispirto kokusu veriyor bana… Ayrıca işitme duyumu da yüzde elli yitirdim… Çok ağır işitirim… Neyse, buna da şükür, yaşıyoruz işte…’’
Müslüm Gürses'in geçmişinde çok büyük aile trajedileri de var. Gerçek hayattan çok filmlerde rastlanabilecek korkunç bir olaylar da yaşar. Babasıyla hiç görüşmez. Bunun nedeni  ise, ağabeyi öldürülen Müslüm Gürses ailesinden ayrılıp İstanbul'a gelir. Ailesi de memleketi olan Şanlıurfa'dan Adana'ya göç eder. Ancak Adana'da başlarına beklenmedik bir trajedi gelir.
Müslüm Gürses'in babası Mehmet Aktaş, Adana'da eşini yani Müslüm Gürses'in annesini öldürür! Bu olayın ardından baba-oğul uzun yıllar boyunca yanyana gelmezler. Aradan geçen sürede baba Karataş, cezasını çekip demir parmaklıklar ardından çıkar ve Şanlıurfa'ya dönüp yeniden evlenir.
Çocukluğunda filmlerini kaçırmadığı ve hayranlık duyduğu bir sanatçıyla birgün yolları kesişir!.Sinema oyuncu Muhterem Nur'la bir turneye birlikte çıkar ve bu yolculuk O’nu hayatının aşkı ile buluşturur. 1985 yılında hayatını Muhterem Nur Hanım'la birleştirir. 
O’nu hep müzik dünyasında ve elinde mikrofonu ile hatırlasak da 1979 yılında 'İsyankar' ile ilk kez kamera karşsısına geçen

Gürses’in, küçümsenmeyecek bir sayıda 38 sinema filminde de rol aldığını söylememiz gerekir.


"Bir ömür yetmez ki! "
Müslüm Baba'dan dinlemek için tıklayınız


“Yenik düştüm kendi kendime...gurur saydığım aslında kendimdim..” / “İnadına yenilmeden aşık olmadan gel! / “Sigaramda duman duman”, “Adını Sen Koy”, “Seni öpmeye kokmaya doyamadım” / “Sen üzülme iki gözüm sakın küsme..ben ağlarım ikimizin yerine..”  ve daha pek çok... / “Bir çok giden, memnun ki yerinden...Çok seneler geçti çok seneler geçti!..dönen yok seferinden” dedi... kendine has yorumuyla...

Ve Müslüm Baba’da sonunda yenik düştü hayata!. dillerde sevilen, gönüllerde taht kuran yüzlerce şarkılarıyla... bir yıldız daha kaydı!...Hasta yatağından bu son sözleriyle bir anlamda sevenlerine veda ediyor Müslüm Baba!..
 
“Hayat bana zordu ama güzeldi.
Herkesten tek isteğim var, haklarını helal etmeleri."
  
Tüm sevenleri adına bizde;“ Helal Olsun " diyoruz...
Işıklar içinde uyu...
Güle Güle Müslüm Baba...
 

 
Esin Bozdemir
 
  
Görseller:İnt.Medyası
Kolajlar: izler ve yansımalar
Müslüm Gürses hayatı için bkz

8 yorum:

  1. Sevenlerine başsağlığı dilerim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @ali zafer sapci,
      Tekrar;
      Sevenlerine, en yakınlarına sabırlar ve
      başsağlığı diliyorum...

      Sil
  2. Gerçek bir beyefendi ve müzik insanıydı...Mekanı cennet olsun !

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @ÇOBAN YILDIZI,
      Sanatçı yönünün yanısıra insan duruşu ne kadar önemli!
      Ve ardından böylesine güzel anılmak...
      Mekanı cennet olsun..

      Sil
  3. Riyasız, yalansız, polemiksiz, egosuz, özetle, pek eşine rastlanmayan mütevazılıkta bir kişilik, çok yönlü bir sanatçıydı.
    Allah rahmet eylesin.
    Özenli, ayrıntılı, resimlerle, hak ettiği gibi, çok güzel
    bir anma yazısı olmuş. Ellerinize ve yüreğinize sağlık...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Asuman Yelen,
      İnsanlık çok önemli gerçekten..Pek çok sanatçıyı duyarız medyadan ya da tanık olmuş kişilerden işitiriz...Sanatçı yönleri başarılıdır ama sözünü ettiğiniz türden davranışlarında ne yazık ki aynı olgunluları, mütevazilikleri göremeyiz..Hem sanatı hem de kişiliği ile düzgün insan olabilmek mühim.

      Tekrar Allah Rahmet eylesin..Değerli düşüncelerinize çok teşekkür ederim Asuman Hanım..Sevgilerimle..

      Sil
  4. mekanı cennet olsun.. hakkımız yok ama helal olsun.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @fethi kahraman,
      Hümanist olan insan o hakkı sahip olduğu her şeyde görür!.
      O öyle arzu etmiş..tüm sevenlerinin hakları helal olsun...

      Sil