Taş evleri, dar sokakları, faytonları, kıyısında tekneleri,
balık restoranları, kafeleri ve Ege’nin meltemlerini doyasıya içimize çekip… tarihe yolculuk yaptığımız Eski foça’da günün
tatlı yorgunluğunu; ay ışığının altında
harika deniz manzarası eşliğinde Foça’nın sahil restoranlarının birinde nefis
deniz ürünleriyle gerçekleştirdiğimiz ziyafetin ardından, Yeni Foça ve
dibek kahvesi ile meşhur Kozbeyli Köyü var sırada…
Yaz sonu gezimizin son bölümünü uzuuuun bir aradan sonra nihayet
el çabukluğu ile anlatmak istiyorum.. zira tatil mevsimi kapıda yaz ha geldi,
ha gelecek ben eski yılı bitiremedim halâ .)
Zamana yetişebilmek mi? ne mümkün!! Hangimiz daha hızlı koşuyor? desem.. yanıtım(ız) hep ‘zaman’ oluyor
.) tabi ki bir de memleket gündemi!.. sıra dışı bir ülkede yaşayınca böyle!.. tatlı hayat'lardan bahsetmeye dilim varmıyordu.. Anlaşılan o ki ne toz bitecek ne de duman.. biz kendi yolumuza devam edelim.. Nehirler, ormanlar derken, dağa, taşa sıra gelmeden dünya gözü ile gezip görebildiklerimiz de bize kâr .) ardından gezip görmelere bir
değer katıp paylaşabilmek ise + bir kâr. İçinde emek var, bilgi var, bir
dolu hatıra/n var! e.. daha ne olsun. Şükürler
olsun demek ise farz mı farz.)
Yöre halkının Eski Foça olarak adlandırdıkları asıl Foça Merkezi’nin tarihini daha önceki ‘Eski Foça’ post.unda anlatmıştım sizlere. bkz. Eski Foça
Kozbeyli Köyü havadar konumu, otantik yapısı, tarihi yapıları ve meşhur dibek kahvesinin, insan sıcaklığı ile buluştuğu samimi bir atmosfer ve misafirperverlikle karşıladı bizleri.
Kozbeyli Yeni Foça'ya bağlı tarihi bir köy. Görenlerin de ifade ettiği gibi civar köylerin en güzeli.
İzmir'den Aliağa'ya giderken Yeni Foça yazılı tabeladan sola saptığınızda birkaç kilometre sonra yine sola saparsanız karşınıza bir köy çıkar. Bu köy "Büyük Ayrılık" (Kemal Anadol) romanının geçtiği Kozbeyli'dir.
Bu köyün Kemal Anadol'un "Büyük Ayrılık" kitabına konu olması da özgün bir tarihi dokusunun ve uzun yıllar boyunca Türk ve Rum halkının bir arada iç içe yaşamasından kaynaklanıyor.. bkz
Ve sonra masamıza geçip, Şakir Usta’nın kendi elleriyle pişirdiği dibek kahvenin gelmesini bekliyoruz. Salaş ve sıcak bir ortam burası ve belli ki müdavimleri de oldukça çok. Özel araçların biri geliyor biri gidiyor. Dibek kahveden bir yudum alanlar, tadını bir daha unutamıyormuş.. Vee… Şakir Usta kahvelerimizi getiriyor.. Kokusu da, sunumu da 10 numara harika.) misss gibi neyleyim neskafeyi.. bize çekirdekten dibek kahve gerek.) Ağzımıza kahvenin tadı öyle bir geliyor ki ohhh afiyet olsun diyoruz. J
Tarihi taş evleri sık ve iç içe. Taş evlerde kim bilir ne hayatlar yaşandı geçti.. O dönemlerde Rumlar adalardan özellikle Midilli'den, Samos'tan, Limni'den çalışma amacıyla gelmişler köye ve Rum nüfusu giderek çoğalmış. İki Müslüman bir Rum mahallesi olan köyde halk arasında hiçbir geçimsizlik olmazmış. Barış içinde yaşamışlar son güne kadar..
Foça’ya geldiğinizde
KUZEY EGE GEZİSİ
* Yeni Foça ve Dibek Kahve'nin Yeri Kozbeyli
* Foça 'Phokaia' Usta Denizcilerin Kenti
* Bergama 'Pergamon' Antik Çağın Metropolü
* Asklepion Antik Çağın Şifa Merkezi
* Ayvalık'ta Şeytan Sofrası ve Ayak İzleri * Ayvalık'ın Kokulu Adası Cunda
* Adremytteion (Ören) Pegasus'un Kanatları Altındaki Antik Belde* Altınoluk Köyü
* Adatepe Köyü * Zeus Altarı Kazdağları (İda )
* Mıhlıçayı Karabüvet Şelalesi
* Alibey Kudar Etnografya Galerisi
* Kazdağları İda Hasanboğuldu Şelalesi
Şimdi en son nerde kalmıştık! Yeni Foça’da kalmıştık evet… J bu kısa girizgâhtan sonra gezi yazılarımıza, gönül rahatlığı içinde kaldığımız yerden anlatmaya devam edebilirim artık :)
Yöre halkının Eski Foça olarak adlandırdıkları asıl Foça Merkezi’nin tarihini daha önceki ‘Eski Foça’ post.unda anlatmıştım sizlere. bkz. Eski Foça
Bugün Foça’nın bucağı konumundaki Yeni Foça’yı 1275 yılında Cenevizliler
kuruyor. Ve ilk olarak bu yıllarda bölgede zengin olarak bulunan şap madenini
işletiyorlar. Daha sonrada Foça'nın fethi ile burası Osmanlılar' a bırakılıyor.
İzmir'in kuzeybatısında bulunan Yenifoça, Foça ilçe
merkezine 23 km, İzmir il merkezine ise 65 km mesafe uzaklıktadır. Biz ise ‘Kuzey
Ege’ gezimize Marmara’dan başlamıştık. İstanbul’dan yola çıkıp Çanakkale üzerinden
önce Kaz Dağları ve çevresi ardından
Akçay, Altınoluk, Ören, Ayvalık-Şeytan
Sofrası-Cunda, Bergama ve en son durağımız olarak da Foça’yı ‘Kuzey Ege Gezimiz’ in son durağı olarak almıştık.
Eski Foça’dan kıvrıla büküle tepelerden kıyı şeridine doğru
Yeni Foça’ya uzanırken; Foça ve Yenifoça arasındaki bakir doğal güzelliğe
hayran kalıyoruz. Bir kısmı sit alanı olarak koruma altına alınmış olan bölgeyi
tepeden kuşbakışı seyrediyoruz.
Eski Foça’da yeni ev inşaatlarına izin
verilmeyip, ancak eski evler restore edilerek kullanılıyormuş. Bu yüzden o
bakir havasını korumuş Eski Foça. Ama Yeni Foça için aynı şeyi söylemek mümkün
değil.. Kıyı şeridinde olmasa da sırtlarda yapılaşma bir hayli fazla…
Aracımızı sahile yakın bir yere park edip, sokak sokak Yeni
foça’yı keşfe çıkıyoruz… Yenifoça toplam dört mahalleden oluşuyor. Her türlü altyapının tamam olduğu Yenifoça'da
birer tane ilköğretim okulu, ticaret meslek lisesi ve akşam sanat okulu… ayrıca,
öğretmenler için bir de öğretmenevi bulunmakta. Ufak bir çarşısı ve iki de plajı bulunuyor Yeni Foça’nın.
Yenifoça’nın ekonomisi turizm ve hizmet sektörüne; balıkçılık ve tarıma dayalı. Zeytin ve Ege
Bölgesi'nde yetiştirilen diğer tarım ürünleri de ekonomik pazara bağlı olarak
yetiştirilmekte imiş.
'Bu civarda başka nereler
var?' görülecek diye sorduğumuzda Kozbeyli Köyü’nü gösterdiler bize. Biz
de tavsiyelere uyduk ve Ege köyleri arasında yıldızı parlayan Kozbeyli'ye doğru
dağ yollarına rotamızı çevirdik.
Kozbeyli Köyü havadar konumu, otantik yapısı, tarihi yapıları ve meşhur dibek kahvesinin, insan sıcaklığı ile buluştuğu samimi bir atmosfer ve misafirperverlikle karşıladı bizleri.
Kozbeyli Yeni Foça'ya bağlı tarihi bir köy. Görenlerin de ifade ettiği gibi civar köylerin en güzeli.
İzmir'den Aliağa'ya giderken Yeni Foça yazılı tabeladan sola saptığınızda birkaç kilometre sonra yine sola saparsanız karşınıza bir köy çıkar. Bu köy "Büyük Ayrılık" (Kemal Anadol) romanının geçtiği Kozbeyli'dir.
Bu köyün Kemal Anadol'un "Büyük Ayrılık" kitabına konu olması da özgün bir tarihi dokusunun ve uzun yıllar boyunca Türk ve Rum halkının bir arada iç içe yaşamasından kaynaklanıyor.. bkz
Kozbeyli, Türklerin
kurduğu bir köy. Korsanların saldırısından korunmak amacıyla iki tarafı uçurum
olan böyle bir yeri seçen kişi, köyün kurucusu Kuzubeyi isimli bir derebeyi
imiş. Köyün aşağısı denize kadar göz alabildiğine ova. Arkası orman. 450-500
yıllık bir camisi ve ondan daha önce yapılmış bir kulesi var. 700 yıllık bir
geçmişi olan Kozbeyli'nin ana geçim kaynağı, Ege köylerinin çoğunda olduğu gibi
zeytincilik...
Köyü meşhur eden de dibek kahvesi.. Elbette kahve bahane
asıl olan köyün sıcak kanlı insanları, köklü tarihi ve bir de muazzam konumu.
'Şakir'in Dibek Kahvesi'
Köyün merkezindeki ‘Şakir’in Dibek Kahvesi'nde Meşhur dibek kahvesinin tadını bakacağız
elbette. Ama öyle hemen kahveyi içmek yok. Öncesinde Kahvecimiz bize sunum
yapacak.
Bir fincan kahvenin 40
yıl hatırı var, derler ama, Kozbeyli Köyü meydanındaki kahvenin hatırı ve
tadı bir ömür boyu sürecek anlaşılan. Köy meydanında, inşa edildiğinden bu
yana, yaklaşık 180 yıldır kahvehane olarak kullanılan taş binadaki kahvenin son
işletmecisi Şakir Yalovan 'ın dibek kahvesinin yapım aşamalarını, atalarından el aldığı biçimde bizlere
tanıtıyor. Hatta bu serüvenin içine bizleri de alıyor. Bizlerde değirmen taşında dibek kahveyi çiğneyip öğütüyoruz.
İzmir'in Foça ilçesine bağlı Kozbeyli köyü’nde geleneksel bir kahve öğütme yöntemi olan Dibek Kahvesi’nin yaşatılmasına tanıklık ediyoruz. Köyün ortasında bulunan Şakir'in Dibek Kahvesi isimli kahvehanede bulunan 150 yıllık dibekte öğütülen kahve köye gelen meraklılar gibi bizleri de son derece heyecanlandırıyor.
Dibek kahvesinin tadına bakmak için Türkiye'nin değişik illerinden ziyaretçileri olduğunu söylüyor Şakir Usta. Kahvenin yapılışını uygulamalı olarak anlatan Kahveci Şakir; Kavrulan kahveyi yuvarlak, içi çukur taş dibeğe koyuyor... ve bir tokmakla ince hale gelene kadar eziyor... Daha sonra elekten geçiriyor, Ve... öğütme işlemi tamamlanıyor, elekten geçirilen kahve Türk kahvesi pişirir gibi pişiriliyor.
"Bu yöntemle öğütülen kahve koyu kıvamlı olur, kaymağı belirgin olur. Oldukça zahmetli bir iş olduğu için hiç kimse uğraşmıyor. Bu yöntemle kahve öğütülmesi 1800'lü yılların ilk yarısına kadar devam etmiş daha sonra başka yöntemler denenmiş." diyor..
Kozbeyli köyünün isminin Dibek Kahvesi ile özdeşleşmesini
arzu ettiğini belirten kahveci Şakir Yalavat, "Tükenmekte olan bir geleneği yaşatmaya çalışıyoruz. Çok zahmetli
bir iş tabi ama kahve makinelerinde çekilen kahvenin lezzeti ile dibekte
çekilen kahvenin lezzeti asla aynı değil. Biz Kozbeyli köyünün tarihi
izleriyle, dibek kahvesi ile anılan bir yer olmasını arzu ediyoruz" diyor.
Dibek Kahveci Şakir, ne kadar zahmetli olsa da bu geleneği devam ettirmeye
kararlı olduğunu belirtiyor. Kahvehaneyi 1994 yılından bu yana işlettiğini
anlatan Şakir Yalovan'ın dibeği 100 yıldır gelip geçene lezzet sunuyormuş. El vermeli yeni nesillere geçmeli bu dibek
kahve diyoruz.Ve sonra masamıza geçip, Şakir Usta’nın kendi elleriyle pişirdiği dibek kahvenin gelmesini bekliyoruz. Salaş ve sıcak bir ortam burası ve belli ki müdavimleri de oldukça çok. Özel araçların biri geliyor biri gidiyor. Dibek kahveden bir yudum alanlar, tadını bir daha unutamıyormuş.. Vee… Şakir Usta kahvelerimizi getiriyor.. Kokusu da, sunumu da 10 numara harika.) misss gibi neyleyim neskafeyi.. bize çekirdekten dibek kahve gerek.) Ağzımıza kahvenin tadı öyle bir geliyor ki ohhh afiyet olsun diyoruz. J
Tarihi taş evleri sık ve iç içe. Taş evlerde kim bilir ne hayatlar yaşandı geçti.. O dönemlerde Rumlar adalardan özellikle Midilli'den, Samos'tan, Limni'den çalışma amacıyla gelmişler köye ve Rum nüfusu giderek çoğalmış. İki Müslüman bir Rum mahallesi olan köyde halk arasında hiçbir geçimsizlik olmazmış. Barış içinde yaşamışlar son güne kadar..
Ve.. bu şirin köyde küçük bir sanat atölyesi çıkıyor
karşımıza.. taşlara hayat veren usta bir
sanatçının üretimlerine bakıyoruz hayranlıkla… bir yandan da hoş sohbetin
içinde, köydeki doğal yaşamdan, köy ortamından, hayattan söz ediyoruz.. ve ayrılmadan önce de birer hatıralık baykuşlu
magnetlerden alıyoruz kendimize… ( Daha detaylı bilgi ve magnetler için bkz. Turuncu Sanat Evi )
Burası doğayla iç içe bir tatil geçirmek isteyenler için
ideal bir köy. Kozbeyli'nin kontrolsüz yapılaşmaya yenik düşmemesini, tarihi ve
otantik yapısını bozmadan doğal güzelliklerini koruyarak zamana direnmesini
temenni ederek ayrılıyoruz Kozbeyli’den.…
Foça’ya geldiğinizde
* Foça’nın meşhur yoğurtlu kupa balığının tadını
keşfetmeden,
* Radika, hardal otu veya turp otu salatası yemeden,
* Siren kayalıkları ve fokların mağaralarını görmeden,
* Kybele Açık Hava Tapınağı’nın önünden Beşkapılar’a doğru yürüyüş ritüelini gerçekleştirmeden,
* Adıyla ilgisi olmayan Şeytan Hamamı’nı ziyaret etmeden,
* Tarihi kalıntılardan uzaklaşıp salı günleri kurulan Foça pazarında iki dolanmadan,
* Foça’ya gelip de faytonla nostaljik bir tur atmadan,
* Eski ve yeni Foça ayrımındaki Kozbeyli Köyü’nde dibek kahvesi içip fal baktırmadan…
* Kozbeyli Köyü’nde sızma zeytinyağından birkaç şişe almadan ve "Turuncu Sanat Evi"nden hatıralık magnetlerden almadan… bu şirin ilçeden dönmeyin.
* Radika, hardal otu veya turp otu salatası yemeden,
* Siren kayalıkları ve fokların mağaralarını görmeden,
* Kybele Açık Hava Tapınağı’nın önünden Beşkapılar’a doğru yürüyüş ritüelini gerçekleştirmeden,
* Adıyla ilgisi olmayan Şeytan Hamamı’nı ziyaret etmeden,
* Tarihi kalıntılardan uzaklaşıp salı günleri kurulan Foça pazarında iki dolanmadan,
* Foça’ya gelip de faytonla nostaljik bir tur atmadan,
* Eski ve yeni Foça ayrımındaki Kozbeyli Köyü’nde dibek kahvesi içip fal baktırmadan…
* Kozbeyli Köyü’nde sızma zeytinyağından birkaç şişe almadan ve "Turuncu Sanat Evi"nden hatıralık magnetlerden almadan… bu şirin ilçeden dönmeyin.
Veeee bir tatilin daha sonuna geliyoruz…
Yine yeni yerler yeni hikayelerde ve keşfedilmeyi bekleyen
başka nice güzelliklerde buluşmak ümidi ile…. Yollar, yolculuklar bizimdir dostlar… :)
Esin Bozdemir
* Foça 'Phokaia' Usta Denizcilerin Kenti
* Bergama 'Pergamon' Antik Çağın Metropolü
* Asklepion Antik Çağın Şifa Merkezi
* Ayvalık'ta Şeytan Sofrası ve Ayak İzleri
* Adremytteion (Ören) Pegasus'un Kanatları Altındaki Antik Belde
* Adatepe Köyü
* Mıhlıçayı Karabüvet Şelalesi
* Alibey Kudar Etnografya Galerisi
* Kazdağları İda Hasanboğuldu Şelalesi
Ve midye dolmasını yemeden :)
YanıtlaSilGeçen yaz tatilimizin adresiydi Eski Foça. Tüm bu güzellikleri doya doya yaşadım döndüm ammma dönmek istemeden. Yerleşme hayalleri ile civar evlere ve Yeni Foça'ya baktık. Tabi tatille birlikte hayalleri de orada bırakıp döndük. Yeni Foça'ya Plaj için ara sıra gittik. Gitmemizin asıl nedeni Eski Foça İle Yeni Foça'nın arasındaki yolun manzarasıydı.
Neyse canım,galiba tatili anlatmaya başlayacağım. Ama şunu söylemeden geçemeyeceğim Midye dolmasının tadı damağımda kaldı.
Fotoğrafların ve anlatımın çok güzel tatil hayallerine dalmama sebep oldu, Yaz geliyor ya.
Ellerine ve yüreğine sağlı...
@Midye dolmayı yemediğimden olsa gerek.( aklıma gelmedi..
SilO halde midye dolmayı da ekleyelim bu listeye...Biz de çok beğendik özellikle Eski Foça'yı.. Yaşamak hayalleri güzeldi.. Ev fiyatları astronomik olunca biz de sizin gibi hayallerimizi Foça'da bırakıp geldik.. bütün kumsallar, denizler bizimdir nasılsa:) Yeter ki sağlığımız, huzurumuz ve gönlümüz hoş olsun..
Sevgilerimle..
Foça'yı benden önce gezmişsiniz. Bir de kurşun döken birisi varsa ; benim için iyi olacak. Negatif enerjiler üzerinden Aksın. Falcinin ismini de alalım. :)) Sevgilerimle.
YanıtlaSil@bahce perim,
SilBen döktüm kurşunları, bütün negatif enerjiler
akıp gitsin üzerinden.. :)