Bandırma’da geçirdiğimiz bayram tatili sürecinde Kapıdağ Yarımadası’nın incisi Erdek ve müdavimi olduğumuz Tatlısu Köyü ile, Bandırma ilçesine 18 km. mesafede olan Kuşcenneti’ne gitmek kısa bir süreliğine de olsa iyi geldi bünyemize.
Bandırma’da acaba nereye gitsek? dediğinizde, seçeneklerinizin bir hayli fazla olduğunu size söyleyebilirim. Kapıdağ Yarımadası’nın gözde kenti Erdek ve yarımadanın her iki yakasında yer alan koyların size sunacağı doğal güzellikler ile ister deniz, ister orman, isterseniz göl havası alacağınız (üstelik bütçenize uygun) bir tatili rahatlıkla hayata geçirebilirsiniz.
Biz üç dört gün de olsa, geleneksel bayram programımızın yanına minik bir gezelim-görelim muhabbetini de sığdırarak dar zamanlarımızı değerlendirmeye çalıştık. Kısa bir süreliğine de olsa, doğayla baş-başa kalıp dinlenmek, diğer yandan uzun bir süredir görmediğimiz eş dost ve yakınlarla hasret gidermek güzeldi.
Bandırma’ya hemen her gidişimizde Erdek ve Tatlısu’ya uğrasak da, Kuş Cenneti’ne en son 2012’de gitmiştik. Bu yüzden bir kez daha Kuş Gölü’nde neler var, neler yok, milli parkın son durumu nicedir? görmek istedik. Malum hiçbir şey bıraktığımız gibi kalmıyor. Göl sularının çekildiği ve zararlı atıklar dolayısı ile kuşların doğal yaşamının yok olmak tehlikesi ile karşı karşıya kaldığına dair haberler vardı yazılı medyada. Doğruluk payı var mıydı bilmiyoruz, ama bu haberler doğrusu bizi endişelendirmişti. Çünkü bilir kişiler der ki; 'Asya - Avrupa - Afrika kıtaları arasındaki kuş göç yolları üzerinde bulunan ve biyolojik çeşitlilik açısından uluslararası düzeyde öneme sahip olan Milli Park, önemli karakterdeki ekosistemleri bünyesinde barındıran bir cazibe merkezi ve doğa cennetidir.' Bu yüzden bu doğa harikası park özel olarak korunmayı da gerektirmektedir.
Gittik ve gördük… Konunun uzmanı olmasak da, çok şükür ki, Kuşcenneti’nde son 5-6 yıldır görmeye aşina olduğumuz kuşlar yine vardı. Belki çok önceden daha fazla kuş türü vardı! Kim bilir? Ve öğrendik ki, Kuş Gölü, mevsimlere göre su seviyesi değişmekte olduğu bol gıdalı (örtrofik) bir Göl imiş. Bkz
Kuşcenneti için yapılan iyileştirici çalışmalar doğrusu bizi rahatlattı. Neler mi yapılmış; Bandırma İlçesine bağlı Kuş Cenneti, Yeni Sığırcı, Bereketli, Külefli, Gölyaka, Doğruca köyleri ile Manyas İlçesine bağlı Hamamlı ve Kocagöl köylerinin arıtma tesisleri ile Ergili, Ömerli, Emre köylerinin fosseptik tesisleri yaptırılmış ve göldeki kirlilik yükü azaltılmış.
Geniş bir orman arazisi (24.047 hektar) ve göl alanına (16.400 hektar) sahip olan Kuş Cenneti Milli Parkı 266 değişik kuş türüne ev sahipliği yaparak, benzersiz güzellikteki doğa mirası olduğu gerçeğini Avrupa ve Dünyaya kabul ettirmiş.
15 Mart 1976 tarihinde ise Avrupa Konseyi tarafından tabiatın en iyi korunduğu yerlere verilen “A SINIFI AVRUPA DİPLOMASI” ile ödüllendirilen ilk Milli Park ünvanını almış. Bu diploma1981, 1986, 1991, 1996 yıllarında yenilenmiş. Yine göl ve yakın çevresi 1981 yılında 1. Derece Doğal Sit Alanı Statüsüne kavuşturulmuş. 2004 yılında askıya alınan diploma 2006 yılında tekrar geri verilmiş. Daha sonra diplomanın yenilenme süresi 2011 yılına kadar uzatılmış. Yapılan iyileştirici düzenlemelerle 5 yıl aradan sonra Kuşcenneti yine umarım geçer notunu Avrupa Konseyinden alacaktır.
1994 yılında da Türkiye’nin “ Sulakalanların Korunması Sözleşmesi (RAMSAR) “ nı onaylamasıyla birlikte Milli Park ve Kuş (Manyas) Gölü, RAMSAR ALANLARI LİSTESİ’ne dahil edilmiş ve RAMSAR ALANI olarak tescillenmiş.
* RAMSAR Sözleşmesi adını 2 Şubat 1971 tarihinde İran'da imzalandığı şehir olan Ramsar şehrinden almış.
Ancak bu bölgenin tarihi yaşadığımız yüzyıldan çok daha öncesine uzanmaktadır. Kısa da olsa Manyas Kuşcenneti'nin tarihine bir göz atalım.
İlk çağlarda fark edilen bu güzellik tarihin ilk park alanıdır.
Manyas Kuş Gölü sadece uçan kuşlara ve sürüngenlere değil, yüzyıllardır çeşitli kavimlere de ev sahipliği yapmıştır. Milattan Önce 8. yüzyıldan itibaren Anadolu’ya yerleşmeye başlayan Lydia’lılar bugünkü Ergili Köyü’nün batısında Kuş Gölü’nün güneydoğu ucunda yer alan; Hisartepe’ye, Daskyleion adlı bir yerleşim yeri kurmuşlardır. Daha sonra Anadolu’ya gelen Persler bu devleti yıkmış ve kendilerine bu bölgede bir valilik (satrap) kurmuşlar ve buraya Paradeisos (cennet) demişler. Doğu Yunanlılar tarafından Milotopolis veya Pemaninos olarak adlandırılan bu antik kent daha sonra 'Dakylos’un yurdu' anlamına gelen Daskyleion adını almış.
Daskleion ÖrenYeri ihtişamı, bereketi, ve güzelliği ile Antik yazarların da dikkatini çekmeyi başarmış. Antik Kent'te yapılan kazılarda ortaya çıkan buluntular Bandırma Arkeoloji Müzesi'nde sergilenmektedir. bkz
MÖ. 334 yılında Granikos’da Persleri yenen Büyük İskender, komutanı Parmenion’a “Parkının güzelliği ile ün salmış Dasklyleion’u ele geçir” diye emreder. Ayrıca Strabon’da “Geographica” adlı yapıtında Manyas Gölü’nün eşsiz güzelliğinden bahsederken Xsenephon da Hellenica adlı eserinde bölgeyi bir cennet olarak değerlendirmekte ve bölgenin hayvan türleri hk. da bilgi vermektedir ki bölgenin en eski resmi parklarından biri olduğu bilinmektedir.
Ne yazık ki biz yeterli zamanımız olmadığı için Hisartepe’de olan ‘Daskyleon Antik Kenti’ ne gidemedik. 'Bir daha ki sefere, Kuşcenneti’ne festival zamanında gelir, oradan da antik kenti keşfe çıkarız. J bir taşla iki kuşu kadrajımıza alır döneriz ;)) ' diyoruz.
Edinmiş olduğumuz bilgiler sonucu anlıyoruz ki bu alan çok uzun yıllar kralların park ve avlanma alanı olmuş. Ayrıca ünlü Türk gezgini Evliya Çelebi’nin (Topkapı Sarayı’nda bulunan) SEYAHATNAME adlı eserinde Kuş Gölü ile ilgili bölümlerde der ki;
“İlyas Pınarı’ndan çıkar ve Türkmenler buna Manyas derler, o kadar derin değil, suyu hayat vericidir. Bu göl kaz, ördek, kuğu, bozbakkal, yeşilbaş, saka ve diğer kuşlarla dolu olur. Her gece kuğu, kaz sesinden kanat şakırtısından Manyas Sahrası titrer”.
Bölgenin yakın zamandaki, keşfi ise 1939 yılında yöreye gelen İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Zooloji Kürsüsü Başkanı Curt Kosswick ve eşi Leonore Kosswick tarafından olmuştur.
Buraya “Kuşcenneti” adını veren Kosswick’in çalışmaları sonucunda doğayı sevenler arasında bu güzel cennetin değeri kısa zamanda anlaşılmış.
1952 yılında İ.Ü. Hidrobiyoloji Enstitüsü tarafından buraya bir inceleme istasyonu kurulmuş. 1959 yılında ise Orman Bakanlığı'nca orman rejimine alınmış ve Milli Park ilan edilmiş.
*Atatürk’ün daveti üzerine Nazi Cehenneminden kaçarak Türkiye’ye gelen Alman Prof. Dr. Curt Kosswick’in ilginç hayat hikayesi ve Kuşcenneti keşfine dair detaylı bilgi için bkz.
Verdiğimiz bu kısa bilgilerden sonra Kuşcenneti gözlemlerimizi çekmiş olduğumuz fotoğraflarla anlatmaya devam ediyorum.
Bandırma’dan hareketle 10 – 15 dakikalık yolculuğumuzun ardından Bandırma ve Manyas sınırları içinde olan Kuşcenneti Milli Parkına varıyoruz.
Milli Park’ta konaklama ve günü birlik tesisleri yok, ancak ağaçlık alanda tahta banklar ve masalar bulunuyor. Konaklamak isterseniz Gönen - Bandırma ve Erdek'teki Otellerde, ya da Kuşcenneti'ne bir km. uzaklıkta bulunan Kuçcenneti Köyü'nde geceleme imkanı bulabilirsiniz.
Milli Park’ta, Kuşcenneti'ndeki kuş türlerinin ve yörenin faunasını oluşturan canlıların sergilendiği Müze, Kuş Gözlem Merkezi, Hatıra Eşya Satış Reyonu , Kuş Gözetleme Kulesi, Gezinti ve Dinlenme Alanları ile ziyaretçilere hizmet veriyor.
Müzede, milli park alanı içinde yaşayan kuşların içleri doldurulmuş birer örnekleri sergileniyor.
Yumurta, kuş, balık türlerinin sergilendiği camekanlı vitrinleri yakın plan inceliyoruz. Bir başka odada ise özel bir kamera sistemi ile ürkütmeden çekimleri yapılan kuşları an be an bu odada izleyebiliyorsunuz. Dört değişik bölgeden sürekli canlı görüntü aktaran kamera sisteminin dışında ayrıca slayt gösterileri de mevcut.
Kuşcenneti Gözetleme Kulesi
Müzeyi gezdikten sonra, sıra Gözetleme Kulesi’nden dürbünle kuşları gözlemlemeye geliyor. Müzeden çıkmadan önce ödediğimiz cüz-i bir bedelle dürbünlerimizi alıp Gözetleme Kulesi’ne doğru yol alıyoruz. Kısa mesafede de olsa ormanlık alanda yaptığımız yürüyüş ve o florayı içe çekmek nasıl da iyi geliyor.
Kulağımıza tanıdık sesler de geliyor. Kuş seslerine vırak vırak kurbağa sesleri, kaz ve ördek sesleri karışıyor. Ne bereketli topraklarımız var ‘şükürler olsun, iyi ki sabah erkenden kalktık ve şu güzelim kuşların cennet diyarına geldik' diyoruz ;)
Kuş Gözetleme Kulesinden Kuş Gölü'ne bakış
Ve… ortasında asönsür olup çalışmayan, tahta merdivenli 3 katlı kuleye gacır gucur seslerle çıkıyoruz.
Şimdi dürbünler elde, gözlemlemek sırası biz de J Elbette doğru kareyi bulup çekmek de ayrı bir keyif. Gözlem odasının her cephesinde 3-4 açık pencere var.
*****
Gölde kendilerine taht kurmuş kuşları görüyoruz :)
Belki kuşlarımızda bayram telaşı içindedirler, kim bilir :))
Belki kuşlarımızda bayram telaşı içindedirler, kim bilir :))
Bölgenin bir özelliği de Manyas'ta kuluçkaya yatmış kuşların beslenmesini bir başka sulak alan olan Uluabat Gölü'nden sağlaması. Manyas, Dalyan, Uluabat üçgeni içinde dolaşan kuşlar tepemizde fıldır fıldır dolanıyorlar J) bkz Gölyazı
Gözlem evinde iken, kuşların Kuş Cenneti Milli Parkı'nın batı kıyılarında dinlenip, ardından gölün kıyısından havalanıp kulenin üzerinden geçerek, havada pike yapıp, dairesel hareketlerle uçtuklarını gözlemlemek ise pek bir keyifliydi.
Kuşcenneti'nin şen kuşları bunlar :))
Milli parkın en baskın sukuşu türü olan karabatakları ise parkta her yerde görebilmek mümkün. Kuş Gölü’nde gruplar halinde gözlenen ak pelikanlar da göç döneminde bölgenin en önemli konukları oluyorlar.
Ak Pelikanlar, hayatlarından pek memnun!
mutlu mu mutlu :))
mutlu mu mutlu :))
Gözlem Evinden çıktığımızda ise karşımıza bakın hangi sürpriz konuklar çıkıyor ;)) Çevredeki ağaçların pek çoğu böyle örümcek ağlarıyla kaplıydı. Biz de avcıyı daha fazla rahatsız etmeden sessizce uzaklaşıyoruz bölgeden :)
Gölde iri kıyım tombul pelikanlar, boz martılar, eşlerine yuva yapan kılıbık çulha kuşları, prenses edalı beyaz balıkçılları görüyoruz.
Balıkçıl ve kaşıkçı kuşları, çeltikçi, saz bülbülleri müthiş bir koro eşliğinde arz-ı endam ediyorlar.
Milli Parkta kuşlar, kuluçka yapanlar ve göç sırasında uğrayanlar olmak üzere iki ana gruba toplanıyor.
Kuşcennetinde kuluçka yapan kuş türleri:Bahri, Küçük Batağan, Tepeli Pelikan, Karabatak, Küçük karabatak, Gri balıkçıl, Balaban, Suna, Angıt, Yeşilbaş, Boz ördek, Çamurcun, Macar Ördeği, Paspas patka, Atmaca, Arı Şahini, Saz delicesi, Su kılavuzu, Sutavuğu, Sakarmeke, Akça cılıbıt, Gümüş yağmurcun, Kızkuşu, Mahmuzlu kızkuşu, Mahmuzlu kızkuşu, Kızılbacak, Kılkuyruk, Kaşıkgaga, Küçük su çulluğu, Karabaş martı, Küçük martı, Peçeli baykuş, Kukumav, Orman ağaçkakanı, Akkuyruksallayan, Benekli sinekkapan, Tarla ardıcı, Kara Kılzılbacak, Yeşilbacak, Çamurçulluğu, Çulluk, Elmabaş patka
Göç sırasında uğrayan kuş türleri:Karagerdanlı dalgıç, Kızılgerdanlı dalgıç, Kızılboyunlu batağan, Ak pelikan, Erguvani balıkçıl, Küçük akbalıkçıl, Sığır balıkçılı, Alaca balıkçıl, Gece balıkçılı, Küçük balaban, Kaşıkçı, Çeltikçi, Flamingo, Kuğu, Sibirya kazı, Boz kaz, Sakarca kazı, Çıkrıkçın, Dikkuyruk, Tepeli Patka, Kızıl çaylak, Kara çaylak, Gökdoğan, Kerkenez, Uzunbacak, Döğüşkenkuş, Sumru, Tahtalı, Yalıçapkını, Arıkuşu, Çoban Aldatan, Kuzgun, Tarlakuşu, Leylek, Kara Leylek, Turna
Kuşcenneti Milli Parkı’nın Flora ve
Faunası
Flora: Manyas Gölü ve yakın çevresinde 34 familyaya ait 92 bitki türü tespit edilmiş. Zengin bitki örtüsüne sahip olan Kuşcenneti Milli Parkında, baskın tür ise söğüt ağaçları olup; Beşparmak otu, ılgın, hasırotu, kamış, saz ve ayakotu gibi türleri barındırmakta imiş.
Bölgenin aynı zamanda bir sulakalan olması nedeniyle göl kıyılarının özellikle yaz aylarında ne denli zengin bir bitki topluluğuna ev sahipliğini yaptığını görüyoruz. Söğüt ağaçları ve sazlıklarla çevrili olan gölde balıkçılar ağlarını onarıyorlar.
Fauna: Gölde 266 kuş türünün; 64’nün her yıl düzenli olarak kuluçta yaptığı, 22 türün bazı yıllarda, geri kalan 178 türün ise göçlerle milli parka uğradığı tescillenerek kayıt altına alınmış.
Gölde tespit edilen türlerin bazıları sazan, yayın, turna, tatlısu kefali, filise, gümüş, havuz balığı, tatlısu kolyosu, kayabalığı ve kızılkanat oluyormuş efendim.
Göl ve çevresinde yapılan araştırmalarda ise 4 tür semender, 6 tür kurbağa, 4 tür yılan, 2 tür kertenkele ve 2 tür kaplumbağa’nın bulunduğu kaydedilmiş.
Milli parkın karakteristik canlı türleri ise; Ördek, kaz, sakarmeke, tepeli batağan, yeşilbaş, elmabaş patka, su tavukları, küçük akbalıkçıl, erguvani balıkçıl, çeltikçi, alacabalıkçıl, gece balıkçılları, saz bülbül ve kamış bülbülleri, ak mukallit, sarı asma, çulha kuşu önemli türlerden.
Ve...kısa günün kârı Kuşcenneti Milli Parkı gezimiz böylece son buluyor :))
Bu yıl 26 - 29 Mayıs 2016 tarihlerinde düzenlenen ve bizim yetişemediğimiz 27. Bandırma Kuş Cenneti Kültür ve Turizm Festivali'ne, bir daha ki yıl zamanında gelebilmeyi not ederek ayrılıyoruz kuşların diyarından..
Esin Bozdemir
Bakınız Ulu Önderin aynı dönemlerde yüzyılın bilimadamı Einstein'a yaptığı davetin çarpıcı hikayesini de bu videodan izleyebilirsiniz.
Evliya Çelebi gibisiniz. Hiç gidip görmeyenlere gözlemlerinizle yaşatıyorsonuz. Kaleminize sağlık. Kocagöl Köyünde doğup büyümüş, Manyas Gölünün sularında yüzmüş, ağ atıp balık tutmuş biri olarak tanıtımınız için teşekür ederim.
YanıtlaSilEsat Karanfil
@Esat Karanfil,
SilDeğerli yorumunuz için çok teşekkür ederim Esat Bey. Ne güzel bir coğrafyada doğmuşsunuz...kim bilir ne çok anılarınız vardır kuşların diyarından :) biz de sizin rehberliğinizde, Kazdağlarına yapmış olduğumuz safari turunu hiç unutamıyoruz. Yolumuz Kazdağları'na düştüğünde sizin rehberliğinizde yine bir safari turuna katılmak isteriz..Esenlikler dilerim.
http://izlerveyansimalar.blogspot.com.tr/2013/10/kazdaglari-ida.html
http://izlerveyansimalar.blogspot.com.tr/2013/10/adatepe-koyu-ida.html
Çok büyük keyif alarak iki kez okudum. Burdur'da görev yaparken gitmiştik.Düşündüm, 25 yıl kadar geçmiş. Ne kadar değişmiş, ne kadar güzelleşmiş. Fotoğraflar her zamanki gibi harika. Festival düzenleniyor olması da çok sevindirici.
YanıtlaSilKuşların varlığı bana mutluluk veriyor.Barışı ve huzuru simgeliyorlar.
Esenlikler dilerim. Yüreğinize sağlık.
@Makbule Abalı,
SilKuşlar hem estetik, hem de zarif varlıklar.. Kuşları ben de seviyorum ... Kuşcenneti Milli Parkı'nda onları sessizce gözlemlemek keyifliydi. Festival'de de gitmek lazım. Değerli yorumunuz için teşekkür ederim. Esenliklerle iyi haftalar dilerim.
Senin su fotolara bayiliyorum herseferinde Esin'cigim, harika yaa...
YanıtlaSilVe yine bilgilendirici ve keyifli bir gezi yazisi daha. Eline saglik!
@EQ,
SilTeşekkür ederim Ayşe'cim. Fotoğrafların bazıları eşimin çektikleri..Ağırlığından dolayı narin kollarımın taşımakta güçlük çektiği daha profesyonel olan makineyi eşim kullanıyor, benim ki orta ölçekli;) ama işimi görebiliyor, doğru kareyi çekebilmek için biraz özen gösterdiğimizi söyleyebilirim :)) hem doğayla bütünleşiyor, hem de harika bir terapi oluyor bizim için..sevgilerle..
Görmeyi hep ertelediğim yerler. Hangi akla hizmetse...
YanıtlaSil@Mehmet Bilgehan Merki,
SilBursa- Bandırma- Manyas üçgeninde, Kapıdağ Yarımadası'nı da içine alan bir tur programı yapar. Böylece, hem Erdek ve koylarını hem de Manyas Kuşcenneti'ni ve Saitabad, Cumalıkızık, Gölyazı'yı da gezebilirsiniz. Erdek'e giderken Bandırma'dan da geçeceğiniz için Bandırmada'da soluklanıp, Arkeoloji müzesi'ni gezebilir, sahil çay bahçelerinde soluklanıp ayrılırken de meşhur süt ürünlerimizden alırsınız.. Esenlikle...
Çok güzel bir yer. Fotoğraflarla güzel anlatmışsınız. Korumamız lazım böyle kıymetli yerleri.
YanıtlaSil@Turgay Aksoy
SilSayfama ziyaretiniz ve yorumunuz için teşekkür ederim.
Sahip olduğumuz güzellikleri korumamız şart..
Çok emek vermişsin, harika ötesi bir post çıkmış ortaya Esincim. Ellerine sağlık.
YanıtlaSil''Kuş Cenneti'' demek babam demektir benim için. Cenazeden dönerken uğradığımız yerdir, onun ruhunu orada cennet bahçelerinde bir kuş olmuş uçarken hissetmem, tüm zerrelerime kadar titremem demektir.
Şu an aynı ruh haline girdim yine yeniden...
Ve o gün dikkatimden kaçmış detaylar için teşekkür ediyorum.
Sevgilerimle....