Türkiye’nin en uzun Akarsu’yu olan Kızılırmak, Sivas’ta
Kızıldağ’da doğup Bafra’da Karadeniz’e dökülüyor. Denizle buluştuğu noktada ise
verimli Bafra Ovası’nı meydana getirerek Kızılırmak Deltası’nı oluşturuyor. Çok sayıda göle, sazlık alanlara ve subasar çayırlara sahip olan delta, bu kadar zengin bir bitki örtüsü ile göçmen kuşların da cazibe merkezi oluyor.
Kızılırmak Deltası Kuş Cenneti’nde 350 çeşit kuş türü ve
binlerce kuş bir-arada yaşıyormuş. Kızılırmak Deltası'na doğru
yol alırken sağlı sollu deltada konaklayan kuşların resimleri ve kısa tanıtım
bilgileri yer alıyordu.
*****
Çeşit çeşit görselliğe sahip olan bu kuş türlerinin burada yaşıyor olduğunu bilmek bizi heyecanlandırıyor. Acaba bu kuşlarla karşılaşabilecek miyiz? yada hangi türleri görebileceğiz? merak ediyoruz.
Ve... Kızılırmak Deltası milli park alanına artık girmiş bulunmaktayız.
*****
İlk önce karşımıza göçmen leylekler konaklama kulesi çıkıyor. Burası Kızılırmak Deltası Kuş Cenneti’nde 20 dönümlük ağaçlık bölgede bulunan 40 leylek yuvasının yer aldığı ‘Kızılırmak Deltası Leylek Ormanı’ oluyormuş.
‘Kızılırmak Deltası Leylek 'Yuvalama' Ormanı’
Buradaki yuvalarına 1 Nisan’da gelip üreyen leylekler, 15 Ağustos’ta göç ediyormuş. Bu yüzden ağaçların üzerindeki yuvalarda ne yazık ki leylekler yoktu, ama yine de, bu kadar çok leylek yuvasını ilk defa birarada görüyorduk. Leyleklerin kendisini göremesek de, sararmış sazlıkların arasında, leyleklerin yaptığı yuvalarla bezenmiş ağaçların oluşturduğu bu ilginç görsellik ve manzara görmeye değerdi.
Tekrar yolumuza devam ediyoruz. Küçük göllerin ve sazlık alanların arasında ince bacaklı su kuşları deltada bizi ilk selamlayan kuşlar oluyor.
Aracımızın motor sesi ile gizlendikleri yeşillikler arasından hızla süzülüp uçuveren su kuşlarını görünce biraz daha dikkatli ve sessiz oluyoruz ki onları daha yakınımızda görebilelim.
Bu zarife hanıma bir hayli yakınız artık :)
Bizi Kızılırmak Deltası'nda ilk karşılayan kuşlar su kuşları olduğundan kendilerine töleransımız da biraz fazla oluyor. Su kuşları ardı ardına karşımıza çıktıkça farkında olmadan bu sazlıklar arasında bir hayli zaman geçiriyoruz... oysa daha bizi bekleyen başka güzeller de olabilir düşüncesi ile yeniden yolumuza devam ediyoruz...
Veeee biz böyle düşünedururken karşı kıyıdaki podyumda
salına salına, arzı endam ederek yürüyen
kara kızlar çıkıyor karşımıza...
:)
Oldukça büyük bir araziye sahip olan deltanın coğrafi yapısı o kadar ilginç ki; kademe kademe denizden güneye doğru yükselen deltanın gerisinde, Kızılırmak’ın her iki kenarına hale gibi uzanan ve Kuzey Anadolu Dağları’nın ilk sırasını oluşturan platolar yer alıyor.
Sağımızda ve solumuzda incecik akıp giden dereler ve sazlık alanlar arasında ilerlerken bitki örtüsü de yavaş yavaş değişiyor...
Ve kısa bir süre sonra Kızılırmak Deltası Ziyaretçi Merkezi'ne ulaşıyoruz. Burası aynı zamanda bir gözlem evi ve içinde restoran ve kafeteryası ile de soluklanmak için ideal. Biz de meşhur manda sütünden yapılmış olan dondurmalarla kendimize küçük bir mola veriyor ve ardından üst katta yer alan gözlem evine çıkıyoruz.
Bu harika platoda neler yoktu ki,
dürbünle uzaklara bakıyoruz.
dürbünle uzaklara bakıyoruz.
Büyükbaş hayvanlar, çeşitli kuşlar.
*****
Kimi tepemizde uçuyor,
kimi de 'ben de varım' dercesine bizi şaşırtarak
avucumuza böyle konuveriyor..
avucumuza böyle konuveriyor..
Bu minnacık sevimli kuşu uğurumuz kabul edip,
incitmeden severek onu tekrar doğaya salıveriyoruz.
Uzakta bir başka gözlem evi daha gözümüze çarpıyor ve tekrar yola koyuluyoruz.
Bölgede, irili ufaklı göller, Longoz (Su basar) ormanları, sazlık alanlar, yaban hayatı geliştirme sahaları, tuzcul bataklıklar, ıslak çayırlar, kumul çalı toplulukları, tarım alanları ve yerleşim alanları bulunuyor.
Samsun'a oldukça yakın bir lokasyonda böylesine zengin bir doğal yaşamın mevcut olması ne kadar güzel.
Tüm dünyada nesli tehlike altında olan 24 kuş türünden 15 adedi deltada tespit edilmiş, bizim yol boyunca panolarda gördüğümüz kuşlar, burada keşfedilmiş olan kuşlar.
Büyük Deniz Düdükçünü, Kuzey İncikuşu, Küçük Kirazkuşu ve Ak Kirazkuşu son 20 yıldır yalnızca Kızılırmak Deltası’nda görülüyormuş. Halen nesli tehlike altındaki Tepeli Pelikan, Cüce Karabatak, Alboyunlu Kaz, Dikkuyruk, Şah Kartal, Deniz Kartalı, Küçük Kerkenez ve Tarda da bu bölgede gözlenen türlerden oluyormuş.
Uzun Göl'de avının peşinde olan bir güzel..
bataklıklarda ne çok solucan vardır..
Ama bu harika coğrafya her ne kadar ‘Kuş cenneti’ olarak; Deniz Kartalı, Tepeli Pelikan, Kara Leylek, Leylek, Turna, Balıkçıl, Ördek, Yağmurcan ile pek çok ötücü ve su kuşuna ev sahipliği yapsa da sanmayın ki bir tek kuşların cenneti!. Burada birbirinden çeşitli türlerde yaban hayvanlarını da görüyoruz, elbette bu bizi çok daha fazla heyecanlandırıyor.
Hem deniz, ırmak, göl, kumul hem de sazlık, bataklık ve orman ile tarım arazilerini de içine alan Kızılırmak Deltası sağlıklı bir ekosisteme sahip olduğundan “Bafra Kuş Cenneti”ni biyolojik açıdan son derece zengin kılmış.
Sarıkızlar ve yavruları, atlar ve kısraklar hayatlarından memnun görünüyorlar. Her ne kadar öndeki arkadaş bize pek hoş bakmasa da!diyoruz ki 'merak etme, seni rahatsız etmeyeceğiz, sadece bir tek görüntü alıp gideceğiz' :)
1. Gözlem Kulesi
Gözlem Kulesi'ne çıktığımızda platonun içinde özgürce koşturan Yılkı Atlarını görüyoruz. Yanlarında bir iki seyis olsa da öğreniyoruz ki; vakti zamanında Bafralılar tarafından bu bölgeye bırakılmış olan bu atlar, üzerinden iki nesil geçtikten sonra tamamen yabani hayvan özelliği kazanmışlar. İnsanlarla etkileşimleri tamamen kaybolmuş.
Delta içerisinde toplam 450 adet Yılkı Atı bulunuyormuş. Yanımıza gelen seyislerden öğrendiğimize göre; Bu atlar yirmişer, otuzar gruplar halinde yaşıyorlarmış ve her grubun da bir lideri oluyormuş. Üstelik liderin izni olmadan hiçbir şekilde başka bir gruba katılamıyorlarmış. Ne kadar ilginç değil mi!.
Yaban hayatı desek de, kendi içlerinde basbayağı bir düzen hakim, onlar sadece bize yabani, bize yabancı :)
Yılkı atlarını daha yakından gördükten sonra
tekrar yolumuza devam ediyoruz.
tekrar yolumuza devam ediyoruz.
Yolda karşımıza bir başka güzellik daha çıkıyor..
bakar mısınız şu kuşun güzelliğine...
Ayrıca bu uyarıcı levhaları sık sık görüyoruz.
Ve....
2. Gözlem Kulesi'ne geliyoruz.
Burası da özellikle Manda ve ayrıca Yılkı Atları'nın da gözlem evi ama bu defa yönümüz plato yerine devasa büyüklükte göle karşı oluyor...
Etinden, sütünden, derisinden, boynuzundan faydalanmak için Samsunlular tarafından beslenen mandalar, delta içerisinde serbest halde yaşıyorlarmış. Günün belli saatlerinde mandıralarda sağıldıktan sonra mandalar tekrar deltaya bırakılıyormuş.
Bir manda ailesi :))
Oh... gölde serinleyip ferahladıktan sonra güneşe karşı kurulanıyorlar :)
Öyle hoş görüntülerdi ki, tam filmlik kareler.
Ayrıca iki bin yıl gibi kısa bir sürede oluşan deltada,Liman, Balık, Uzun, Cernek, Gıcı, Tatlı, Karaboğaz, Gölü ve Mülk Gölleri bulunuyor.
Cernek Gölü
Burası aynı zamanda mesire yeri olarak da düzenlenmiş, Görünen o ki yakın çevre ve yöre halkı için günü-birlik gelip gün boyu çok keyifli zamanlar geçirebilecekleri Kızılırmak Deltası'nın alternatifleri bir hayli fazla...
Çok istesek de piknik alanına sadece karşıdan bakmakla yetiniyoruz, ancak termosumda sıcak çayım hazır olsa idi, kesinlikle şöyle göle karşı birer bardak çay içmeden buradan geçmezdim hani :)
Ama bizim vaktimiz yok, hava kararmadan Samsun'a varmak istiyoruz. Kızılırmak Deltası'nı yaklaşık 2-3 saatte yine de fena sayılmayacak bir şekilde gezdiğimizi düşünerek artık dönüş yoluna doğru rotamızı çeviriyoruz.
Ve...yavaş yavaş güneş batmaya meylederken biz de son karelerimizi çekiyoruz.
Uzungöl
*****
Beyaz gagalı siyah kuşlar...
*****
Giderayak, benim adım 'zerafet' dercesine güzel bir su kuşu bizi harika bir gösteri ile uğurluyor... Ancak, bu doğa harikası beldede keşfedilmeyi bekleyen daha nice canlı türü olduğunu düşünerek, daha uzun süreli burada kalmak gerektiğini de notlarımıza ekliyoruz.
Ve... gölgeler uzarken biz de Kızılırmak Deltası Kuş Cenneti'ne veda ediyoruz.
Esin Bozdemir
©İzler ve Yansımalar
devam edecektir.
Sevgili Esin Fotolar harika . Baharda Sinop'a geldiğimde uğramak istiyorum Ne güzel bir yer .Gözüm gönlüm açılsı. Sevgiler.
YanıtlaSil@parıldayan çiçek,
SilSinop'a yakın bir mesafede kesinlikle bu doğa harikası beldeye gitmenizi öneririm. Biz de böyle bir manzara ile karşılaşacağımızı hiç tahmin etmiyorduk..beğenileriniz için teşekkürler.Sevgilerimle..
Gene görsel bir şölen. Ülkemizin güzelliklerini sergilemeye devam ediyorsunuz. Çekimler gene çok güzel.
YanıtlaSilÖzellikle sondan bir önceki kuş resmi harika. Sazlıkların arasında ne güzel bir görüntü.
Emeğinize, yüreğinize sağlık.
Esenlikler dilerim.
@Makbule Abalı,
SilÜlkemiz paha biçilemez kadar zengin bir bitki örtüsüne sahip gerçekten, doğası ile, iklimi ile, coğrafi özellikleriyle.. her yeni keşfimizde bu duyguyu çok daha yoğun bir şekilde yaşıyoruz. Evet giderayak karşımıza çıkan su kuşu gölün kıyısına doğru nasıl da estetik hareketlerle uçarcasına ulaştı...onu seyretmek dahi çok güzeldi..böyle onlarca güzel kare vardı..Değerli yorumunuza teşekkür ederim. Esenlikle..
Gerçekten cennet:) Bir şey söyleyeceğim resimlere bakarken dalıp gittim kendimi Afrika'da filan sandım. Çok güzel. Kalemine sağlık Esin'ciğim.
YanıtlaSilSevgiler...:)
@bücürükveben,
SilCennet de burası, cehennem de burası...onu güzel veya çirkin kılan hep insan!. Memleketimiz doğa harikası cennet köşelerle dolu, ama ne yazık ki bir de kör zihniyetler var ki, gider bu doğa harikası yerlerin burnunun dibine toki evleri inşa ederler..2 Yıl önce Kemaliye'ye gittiğimizde hayretler içinde kaldık, içinden Fırat nehri'nin akıp geçtiği bu tarihi kentte, hiç başka yer yokmuş gibi, tam da nehrin dibine toki evleri dikmişlerdi..nasıl üzüldük.Çünkü tüm kent ahşep evlerle bezeli...doğaya, tarihe bundan daha büyük kötülük olabilir mi!.
Dilerim Kızılırmak Deltası üzerinde yaşayan canlı türleriyle bu şekilde doğal hali ile kalır, çünkü gerçekten çok güzel bir bitki örtüsüne sahip. Beğenileriniz için teşekkürler Müjde hanım..Sevgiler..
Kızılırmak Deltası'ndan haberim vardı da Samsun'da kuş cenneti olduğunu ilk kez duydum Esinciğim.
YanıtlaSilAdım adım gezdim sayende herbir köşesini. Tek kelimeyle bayıldım... İnanır mısın, Manyas'taki kuş cennetinden daha güzel geldi bana. Bitki örtüsü müthiş. Kuşlar harika. Hele o avucun içini mesken tutan ufaklığın resmi var ya... :) Yılkı atları nasıl da heyecan verici. İnsan orada saatin nasıl geçtiğini anlamaz.
Gerçekten de cennet gibi bir yermiş. Fotoğraflar süper ötesiydi yine...
Ellerine, emeğine, kamerana sağlık Esinciğim.
İyi ki varsın, iyi ki aktarıyorsun onca bilinmeyeni...
Sevgilerimle...
@Zeugma,
SilÜlkemizin pek çok bölgesinde kuş cenneti var ama burasını sadece kuş cenneti olarak adlandırmak yetersiz kalabilir. Biz de böyle bir ortam ile karşılaşağımızı hiç ümit etmiyorduk Zeugmacım. Asıl kuşların yoğun olarak konakladıkları dönemler eminim çok daha keyifli olabilir. Biz sınırlı zamanımız olduğundan 2-3 saatte ancak bu kadar gezebildik. Bir hayli büyük bir alan çünkü. 1151 km uzunluğundaki Kızılırmak'ın her iki yakasından da irili ufaklı göller, sazlık ve bataklıklar ve ayrıca geniş platolar olduğundan arazi çok farklı bir dokuya sahipti..doğal olarak üzerinde canlı türü de bir hayli fazla idi. Sorma biz gözetleme kulesinden çevreye bakarken, pır pır camdan içeriye böyle küçük sevimli kuş giriverdi ve eşim avcunu açınca da hoppp..bir anda nasıl da içine kondu...Yaban hayvanlarının olduğu bir bölgede böyle de evcil bir kuştu o :)) beğenilerin ve değerli düşüncelerin için teşekkür ederim Zeugmacığım..Sevgilerimle...
Çok güzelmiş. Güzel anlatım olmuş yine. Görmediğim bir yere gitmiş oldum. Elinize sağlık. Selamlar.
YanıtlaSil@Turgay Aksoy,
SilTeşekkür ederim Turgay Bey.
Esenlikler dilerim.