8 Kasım 2016 Salı

Balık mı, damat mı?

Balık sezonu öyle bir açıldı ki, hem tezgâhlar şenlendi, hem de ev hanımlarının bitmeyen handikabı   'bugün ne yapsam, ne pişirsem' derdine leziz deniz mahsulleri can yeleği gibi yetişiverdi, üstelik 'canlı balık bunlar, hamsiler, palamutlar' diyerek avaz avaz bağıran seyyar satıcılar sayesinde, balıklar artık hemen elimizin altında.

Sizi bilmem ama ben bir balık-severim ve şu sıralar oldukça bereketli bir balık sezonu geçiriyor olmalıyız ki, bir iki aydır neredeyse her Allah'ın günü sokağımızdan balıkçılar geçiyor. Ve o akşam mutlaka her apartmandan en az iki-üç hanede ızgara yada fırında balık kokuları tüm sokağa yayılıyor.

Şu an yaşamakta olduğumuz mekanı bir önceki (cadde üzerindeki) lokasyonla kıyasladığımda, sanki eskilerde kalan o sokak kültürünü biraz daha fazla yaşamaktayız bu sokakta. Bir bakkalımız var mesela, sonra, hemen her sitenin iç ve dışta büyük otoparkı yanında, çocuk bahçeleri de olunca caddeye göre özellikle yazın geç vakitlere kadar çocuklar sokakta oynamakta, gençler el ele, kol kola aheste aheste rahatlıkla yürümekteler. Hal böyle olunca ebeveynler de güvenlik açısından gözleri önünde olan çocukları ile kendilerini daha  bir rahat hissetmekteler.

Cadde'de de mutlaka seyyar satıcılar geçiyordu ama benim o sesleri duyabilmem pek mümkün olmazdı. Çocuk sesleri de bu denli duyulmazdı. Çünkü caddede trafik daha fazla idi. Binalar yukarılara doğru yükseldikçe, ıssızlığı da artar insanın, yalnızlık duygusu da daha bir çoğalır.
Yokuşları bol, yeşili az olmakla birlikte, şimdiki mekanımızı da, sokağımızı da seviyorum, daha renkli ve daha dinamik bir sokak. Yazın çocuk sesleri bir hayli fazla olsa da şikayetçi değilim, onlar yaşam coşkusu veriyor ve hayatın onca yüküne ve acımasızlığına rağmen yine de bizi umuda davet ediyor. 

Bu yazımın konusu, bizim sokağın halleri değildi elbette!. Balıkçılardan bahsediyordum ya hani, ancak birgün eminim seyyar balıkçılar da tarih olacaktır. Çünkü denizlerimiz giderek kirleniyor, balık çeşitliliği de eskiyle kıyaslandığında giderek azalıyor. 

Bugün yine sokağımızdan seyyar balıkçılar geçerken, o anlarda benim de aklıma, kısa bir süre önce okuduğum eski İstanbul'un gündelik yaşamını ve kent kültürünü; güzel ve nükteli sözleri kadar hikaye ve şakalarıyla da değişik yüzler aracılığı ile günümüze aktaran kitapta yer alan latifelerden biri geldi.

* Doğu Karadeniz gezi notlarımızın arasında hem sizlere, hem de kendime küçük bir nefes aralığı vermek için...) Bugün bir İstanbul latifesi ile karşınızdayım efendim :)

İstanbul'da mahalle hayatının önemli unsurlarından biridir 'seyyar satıcılar' . Balıkçı esnafı da bu seyyar satıcılar arasındadır.

Zamanın birinde bir Ermeni seyyar balıkçı, sepetine doldurduğu uskumruları alıp avazı çıktığı kadar bağıra bağıra satarken, bir apartmanın üst katında oturan kadının biri aşağıya seslenir:
-Balıkçııı, balıkçıııı! Balıkçı durunca kadın tekrar seslenir:- Uskumruların taze mi? - Tazedir hanımefendi, şimdi çıktı denizden.- Gözleri parlak mı? - Parlak, hem de zümrüt gibi maşallah. -Kulakları kırmızı mı? -Evet, kırmızı.- Göster bakayım boyu uzun mu? diye sorunca sabrı kalmayan balıkçı: - Hanım, sen balık mı aloorsun, yoksa evine damat mı aloorsun ? (*)
der... işte böyle, hem sizinle paylaşmış olduğum bu latife hem de sokağımızdan geçen  seyyar balıkçı bir an beni geçmişe geri götürdü. 

Bir zamanlar Sultanahmet 'in Cankurtaran semtinde yaşayan teyzemin, 3 katlı ve cumbalı ahşap konağının olduğu tarihi sokakta, gün boyu seyyar satıcılar; sakalar, turşucular, kışın bozacılar, sütçüler, zerzevatçılar... geçerdi. 2-3 katlı evlerin yukarıya doğru açılan pervazlı pencerelerinden aşağıya sepet sarkıtılır ve seyyar satıcılardan alış veriş yapılırdı. Hey gidi günler hey!. 

Şimdi sanal ortamda bir tuşa dokununca istediğin her şey anında karşında,
ama ne yediklerimizde o tat kaldı, ne de insanlarda o eski samimiyet!. 


Yine de kısmetimize paluğun da, damadun da hası çıkar inşallah diyelim :))
Haydi rastgele balıkçı !

Esin Bozdemir

(*) İstanbul'un Yüzleri Serisi - 48
Görseller: buradan, buradan

6 yorum:

  1. Hahaha, balıkçı çok doğru demiş :)

    Dikine büyüyen şehrimizde artık yoldan geçen bir satıcı olsa kimse duymaz bile.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Handan,
      Balıkçılar da az kaçın kurdu değildirler değil mi!. türlü insan görüyorlar, cevabı vermiş hemen :))
      Aynen öyle, kule gibi 30-40 ve daha yüksek katlı 'residence'leri dikiyorlar, değil yoldan geçecek satıcıları nefes alacak tek bir alan dahi kalmadı artık.

      Sil
  2. Sırtında balık taşıyan balıkçıya baktım da sanki sırtındaki damat kadar kıymetli ve heybetli.:)

    Sizin gibi sıkı bir balıksever olarak düşüncem, bugünkü ABD başkanlık seçimlerinin ardından doların hareketlenmesi ile korkarım mazot fiyatlarının artmasıyla balık fiyatları da artmaz. Lezzetli paluk tezgahlarının dolup taşması, ehven fiyatlarla tüketiciye ulaşması dileklerimle bu güzel post için teşekkür ederim Esin Hanım.

    Esen kalın.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Mehmet Osman Çağlar,

      :)) cüssesinden belli ki, nadir bir balık bu!.kıymet bilmek gerek tabi ki..damadın da, gelinin de hasını bulmak kolay değil ;)

      Sahil kentinde büyümüş bir 'deniz kızıyım' ben:) bu yüzden, kırmızı etten daha fazla balıkseverim. Yeni ABD başkanı doları fırlatıp balığımızı etkilerse eğer, biz de şöyle (boğazına kaçacak) kallavi bir kılçık atarız önüne olur biter!. :))

      Tebessüm ettiren ve latifeye denk düşen bu güzel yorum için teşekkürler Mehmet Bey..
      Esenlikle...

      Sil
  3. Gülümsettin Esinciğim :))
    Ayağına kadar balıkçı gelmiş de kadının yaptığına bak:)
    Palamut bolluğu vardı bu yıl yine. Tapteze mis gibi ama ben palamuttan çabuk bıkıyorum nedense.
    Çinekop olacak bana. Fırına atıp az pişirdikten sonra üzerine ızgarayı açacaksın. Bir de bol yeşil salata. Ohh misss:)

    Umarım balıkların nesli tükenmez. Şakası bile korkutuyor Esinciğim.
    Afiyetler olsun sana. Sevgiyle...

    YanıtlaSil
  4. Adam o kadar dolaşmış yorulmuş. Sorguya çekmeye ne gerek var. Al balığını güzelse yersin güzel değilse yemezsin hayra geçer. Vahşi balık avlama yöntemleri engellenmezse ithal balık yemek zorunda kalacağız.

    YanıtlaSil