7 Temmuz 2017 Cuma

Portekiz’in kutsal mekânı Fátima

Guimaraes’den sonra Lizbon’a doğru yola çıkıyoruz ama Lizbon’a varmadan önce Porto ve Lizbon arasında görmek istediğimiz bir iki yer olacak. Endülüs turumuzun içinde asıl bu geziyi renkli kılacak olan destinasyonlar ‘extralar’a tabi olan yerler. Gideceğimiz yer de extralardan biri olan Fátima. (Lizbon'a 123 km, Porto'ya ise 187 km uzaklıkta.) 
Her ülke, içinde barındırdığı farklı bölgelerin ve kültürlerin birer sentezi.  Bir ülkeyi tanıyabilmek için sadece o ülkenin bulunduğu coğrafi yapıyı görmek yeterli değil elbette! o ülkenin coğrafi yapısı ve tarihi dokusu yanında, sosyal yaşamını şekillendiren inanç sistemi, gelenek ve görenekleriyle de buluşmak gerek. Demem o ki, Portekiz gezimizin 3. gününde Hıristiyanlığın en büyük hac ve ibadet merkezlerinden biri olarak kabul edilen üstelik adını Müslüman bir isimden, Hz Muhammet’in kızı FATİMA’dan alan bölgeyi ziyaret edeceğiz.
Düşünün bir kere, burası dünyanın en ünlü Hıristiyan yörelerinden biri ve buraya popüler bir Müslüman adı verilmiş! Acaba neden? 
Rehberimiz Eser Hn, Fatima’ya varmadan önce bu sorumuza açıklık getiriyor. Efendim bir söylenceye göre: vakti zamanında burada “Fatima” isimli Müslüman bir kız yaşarmış ve bu kız günün birinde bu yörenin 5-10 km. yakınında yaşayan bir Hıristiyan şövalyesine aşık olmuş ve bu yüzden yöreye “Fatima” adı verilmiş. 
Adı konusunda bir diyeceğimiz yok elbette adı ister Müslüman ister Hıristiyan bir ad olsun. Sonuç olarak tüm dinlerin inanç merkezleri olan ibadethaneler;  kiliseler, camiler, tapınaklar... dilek ve yakarışlar, insanların medet umdukları ve şükran duygularını gösterdikleri yerlerdir. Ve bütün inanan insanlar dönüp dolaşıp aynı yerde 'Allah'ın evinde' buluşmaktadır!. 
Gerçekleştirdiğimiz bu yolculuklar bizi, daha özgürce düşünmeye, tüm insanlara karşı, din, dil, ırk ayrımı gözetmeksizin önyargısız ve hoşgörüyle yaklaşmaya, anlamaya sevk ediyor.  Gördükten sonra ise bize ( aslında dünyanın ne kadar küçük olduğu ve insanların birbirine benzeyen-ayrışan ne çok ortak özellikleri olduğu yönünde...)   bir dolu düşünceyi değerlendirip, yorumlamak kalıyor. Fatima’yı görmek istememe neden olan şeylerden biri ise, söylencelerin özelliklede dini anlam taşıyan bu söylencelerin büyük insan topluluklarını nasıl bu denli etkilemiş olduğunu anlamaya çalışmak!.
Hıristiyanlığın Hac merkezlerinden biri olarak kabul edilen Fatima'da yılın her günü binlerce ve her 13 Mayıs günü de yüzbinlerce insan toplanıyor!..Bu insanların bazıları ise çok uzaklardan yürüyerek geliyor.
Söylentiye göre 13 Mayıs 1917 tarihinde üç küçük çoban (10 yaşındaki Lucia Santos ve kuzenleri, 7 yaşındaki Jacinta ve 9 yaşındaki Francisco Marto) koyunlarını otlattıktan sonra, ellerinde dua tespihleriyle, bugünkü büyük bazilikanın bulunduğu “Cova da Irina”  (Qurem) isimli alanda, her zaman yaptıkları gibi taştan evlerle oynayarak vakit geçirirler. Aniden beliren kuvvetli ışık karşısında 10 yaşındaki Lucia, 9 yaşındaki Francisco ve onun 7 yaşındaki kuzeni Jacinta korkarak kaçmaya başlar. Akabinde ise çocukların yolunu bir şimşek keser. Bu sırada çocuklar, birden karşılarındaki ağacın üzerinde, elinde beyaz bir tespih tutan, güneşten daha parlak bir kadın 'hayaleti' görürler. Hayalete “Fatima Our Lady” ismi verilir.
Daha sonra, Meryem’e ait olduğu düşünülen bu hayalet (kutsal kadın) çocukların, daha çok dua etmelerini kendisinden “korkmamalarını” ve “buraya bir kilise yaptırmalarını” söyler. Bunun üzerine çocuklar gördüklerini ve kendilerine söylenenleri, yaşadıkları Alijustrel Köyü'nde ki din adamlarına anlatırlar. 
Lucia görünen hayaleti “güneşin yakıcı ışıkları ile delinmiş bir kristal camdan daha net ve daha güçlü ışıkları olan, güneşten daha parlak” olarak tarif eder. 
Kutsal kadın, çocuklara bundan sonraki beş ay boyunca, her ayın on üçüncü günü aynı yere gelmelerini söylerÜç çocuk çok etkilendikleri bu karşılaşmadan sonra Haziran ve Temmuz aylarının 13. günü aynı yere gelerek kutsal kadınla buluşurlar. Ancak bu durumdan hoşnut olmayan şehrin yöneticileri çocukları hapse atınca, Ağustos ayının randevusu 13 yerine, çocukların serbest bırakıldığı 19 Ağustos gerçekleşir. Her üç görünmede de melek hayaleti çocuklara günahlardan kurtulmaları için çeşitli vaazlar verir. (görsel burdan)

Güneş Mucizesi, 1917 (Sun Miracle of Fátima )
Ve asıl enteresan olay ise şimdi aktaracaklarımda.  
Tarihlerden yine 1917, Ekim ayının 13. günü, olayın duyulduğu aynı yerde pek çok basın mensubuyla birlikte toplanır 70 bin kişi.  Vakit öğle saatleridir, derken... birdenbire yağmur başlar ve alanda bulunan insanlar sırılsıklam ıslanırlar, yerler çamur içinde kalır, gökyüzü kararır. Karanlık bulutların ardından bu defa gökyüzünde çok renkli ışık huzmeleri içinde güneş belirir. Bu buluşmanın gerçekleştiği dakikalarda orada bulunan herkesin şahit olduğu bir "Güneş Mucizesi" gerçekleşir.  (Video görüntüleri için bkz)
Şekil değiştiren güneş, tekerleğe benzeyerek değişik renklerle dünyaya yaklaşır. Görgü tanıkları olayı böyle anlatır. Kimine göre güneş, bir opak şeklinde huzmelerini yaymıştır evrene. (görsel burdan)
Bütün bu yaşananlar o anda, alanda toplanan ve olanlara tanıklık edenler tarafından: “dünyanın sonu geldi” düşüncesinin oluşmasına neden olur. Çünkü yağmur yağdığında olaya şahit olanların üstü başı sırılsıklam olduğu halde, toplandıkları alanın zemini aniden kurumuştur. Bunu akılla izah etmeleri imkânsızdır. Tüm bu görüntülerin yaklaşık 40 km. lik bir alanda izlendiği ve sadece 10 dakika sürdüğü belirtilmiş, ayrıca alandaki topluluğun içinde bulunan o üç çoban çocuk tarafından, Fatima Our Lady’nin hayaletinin kendilerine göründüğü söylenmiştir. Bunun üzerine yaşanılan bu olay, Roma Katolik kilisesi tarafından da bir mucize olarak kabul edilir. 
Ancak olaya şüphe ile yaklaşan insanlar pek çok eleştiride de bulunmuşlardır. Örn: 'güneşe uzun süre bakan topluluktaki insanların, optik etkileri, güneşin mucizesi gibi değerlendirdikleri... hatta; insanların gözlerindeki retina etkisinin de oluştuğuna inanılan görüntülerle bağlantı kurulabileceği'...gibi!.. 
Bütün bu anlattığımız olaylar 'söylenceler' sanmayın ki çok uzak bir tarihte yaşanmıştır hepi topu 100 yıl öncesine aittir! (1917) Daha sonra Hz. Meryem'in isteği yerine getirilerek bu alana tıpkı Vatikan'da ki gibi bir Kilise yapılır. 
Önceleri Portekiz Hükümeti tüm bu yaşananlara karşı çıksa da daha sonra Fatima, 13 Mayıs ve 13 Ekim günlerinde mucize görmek isteyen insanlarca dolup taşar ve Hıristiyanlar’ın önemli hac merkezlerinden biri haline gelir. 
Ayrıca Fatima ya da görüldüğü söylenen hayalet melek gelecek hakkında çocuklara kehanetlerde de bulunur.  Bu kehanetler “üç sırlar” olarak tanımlanır.  
Kimilerine göre bu sırlardan iki tanesi, Hitler'in iktidara gelmesiyle 2. Dünya Savaşı'nın çıkması ve Papa'nın suikaste uğrayacağının bilinmesidir. Üçüncü sırrın ne olduğu ise bilinmemektedir. Papa 2. Jean Paul'ün defalarca ziyaret ettiği kiliseye gelerek, kendisine sıkılan kurşunu getirdiği ve burada saklatmış olduğu da söylenmektedir. 

Üç çocuktan biri olan Lucia de Jesus, 22 Mart 1907'de doğmuş. (sol baştaki) Dini eğitim gördükten sonra rahibe olarak hayatına manastırda devam etmiş ve 2000 yılında geri döndüğünde Fatima'da uzun bir hayattan sonra (97 yaşında) 13 Şubat 2005'de ölmüş. Lucia'nın vücudu Cova İria Bazilikasına gömülmüş ve Papa tarafından azizlik mertebesine yerleştirilmiş.
Diğer iki çocuğun ise yaşam yolculuğu bu kadar uzun sürmemiş.
Çocuklardan ikincisi Fransisco Marto (ortadaki erkek çocuk), 11 Haziran 1908'de Aljutrel'de doğmuş ve 1919'da ölmüş. Bu çocuğun kemikleri 1952 yılında aynı bazilikaya (Cova İria) taşınmış.

Çocukların üçüncüsü olan Jacinto Marto da, 11 Mart 1910'da Aljutrel'de doğmuş ve 1920'de ölmüş. (sağdaki foto) Kemikleri de kardeşi ile aynı anda Cova İria 'Yeniden Doğuş'  Bazilikasına taşınmış.

Francisco Marto ve Jacinta Marto, 13 Mayıs 1989 tarihinde, Papa John Paul II tarafından aziz ilan edilirler.
Verdiğim bu bilgilerden sonra artık kutsal mekanı gezebiliriz. 

Vatikan’ı çağrıştıran mimarisi ile Fatima kutsal alanındayız.
Tarih 4 Haziran 2017 ve günlerden pazar... yaşanan bu hadisenin üzerinden tam 100 yıl geçmiş, bu yüzden zannımca bu yıl ki kutlamalar daha bir görkemli olmalı ki!.. kutsal alan hınca hıç dolu, bir de ziyaretimiz bir pazar ayinine denk geliyor. Bu Bazilika'nın içini görmemize engel olsa da yine bunu şans adlediyoruz kendimize, böylece ibadet eden insanları daha iyi gözlemleyebilme fırsatını elde etmiş olacağız. 
 Ana Kilise -Our Lady Of Basilica-
Cova İria 'Yeniden Doğuş'  Bazilikası, 1928'de inşa edilmiş. Neo-barok tarzında inşa edilen bu yapı, dünyanın en önemli Hıristiyan dini turizm merkezlerinden biri olur. Azize'nin ilk defa görüldüğüne inanılan yerde bugün mermerden geniş bir alan bulunuyor.


Hz Meryem'in çocuklara söylediği sözler ise kayde değer:
“barış içinde yaşa” 
ve 
"Bir şeyler elde etmek için acı çek"
Bu düşünceye inanıldığı için insanlar o tarihten bu yana meydanı (bir uçtan diğerine; ana kiliseye) dizleri üzerinde yürüyerek ulaşıyorlarmış. Biz de tanık oluyoruz bu görüntülere..

Kalabalığın etrafından sessizce süzülerek aralara giriyoruz, fotoğraf çekerken de yine rehberimizin uyarısı ile son derece temkinliyiz, çünkü bazıları görüntü alınmasına tepki gösterebiliyormuş!. Ama ben yine de özellikle dizlerinin üzerinde yürüyenleri tedirgin etmeden, usulca kadrajımıza almak istiyorum.. 
Bu arada fotoğraf tutkumuz yüzünden eşimi kalabalık içinde kaybediyorum!. biz bunu hep yaşıyoruz! :)) meğer o esnada eşim cehennem ateşinin ortasına düşmüş, kan ter içinde!.. ellerinde dilek mumlarıyla upuzun kuyruklarda bekleyenlerin arasından geçerek, mumların tutuşturulup yandığı sis ve duman altında görüntü çekmekle meşgul imiş!. nihayet görüyorum kendisini;)
Bazıları ağlamaklı...bazıları ise huşu içinde... dilek diliyor, dua ediyor! derdine çare arıyor.  Buraya hasta gelen bir Hıristiyan’ın buradan iyileşerek döndüğüne dahi inanılmakta imiş! tüm bunları anlatırken tahmin edin siz de!. ve gözünüzde canlandırın! Kabe'yi, Mevlana'yı, diğer muhterem zatların kabirlerini, tarikat ve dergâhlardaki insan manzaralarını!.. dinler arasındaki ritüeller farklı da olsa, niyet hep aynı!. insanoğlunun hayattan beklentisi hiç bitmiyor ve mucizelere olan inancı 20. yüzyılda dahi halen hüküm sürüyor!. ilginç ve düşündürücü gerçekten.. (mucizeler bkz.)


Alanın bulunduğu yerde ki danışma bürosundan  (Turist information Center) Fatima'daki etkinliğe dair bilgiler edinebilmek için broşür alıyorum, broşürle birlikte bir de elime çocukların fotoğrafını uzatıyorlar, yalnız dikkatimi çekiyor, niye fotoğraf karesine yalnızca 2 çocuğun fotoğrafı bulunuyor, üçüncü çocuk niye yok! Bunu da bir başka söylence üzerinden şöyle yorumluyorum.  
13 Haziran 1917 tarihinde kutsal kadın (ikinci kez göründüğünde!) çocuklara iki ölüm kehanetinde bulunur. Lucia: “Melek’e hitaben: kısa sürede onları cennete alıp almayacağını sorduğunda, Melek: evet, ben yakında Jacinta ve Francisco’yu cennete alacağım” şeklinde cevap verir. Nitekim, takip eden süreçte: Francisco Marto ve Jacinta 1919 - 1920 yılındaki İspanyol gırip salgınında ölürler.  
 - Bu yüzden Papa bu 2 çocuğu aziz ilan eder. Yani cennete ilk girenler bu iki çocuk da ondan mı dersiniz! ancak haksızlık etmiş olmayalım, Papa, Lucia'yı da 2005'de öldüğünde azizlik mertebesine erdirmişti! ne diyelim, burası ve hepsi aslında!!! ?? 'yorumsuzdur'. 'güneş mucizesi'nin yaşandığı bu yeri görmek için biz 'Fatima'ya geldik mi geldik!. buna 'inanç turizmi' deniryor mu ? deniyor!.. benzerleri var mı? var!.. artık söz bitmiştir!.. 

Bazilikanın önünde pirinçten yapılmış “İsa” anıtı bulunuyor. Anıt: 13 Mayıs 1932 tarihinde, burayı ziyaret eden bir hacı tarafından yaptırılmış. Heykel 4.73 metre uzunluğunda ve 14 ton ağırlığında imiş.

Meydanda,  kilise'nin çevresinde ve cephesinde hep 2 çocuğun portlerinin, heykellerinin yer aldığını görüyorum.  
Biz ziyaret ettiğimizde böyle bir ayine denk geldiğimiz için bazilikanın içini göremiyoruz ancak rehberimiz, binanın içinin, pembe, gri ve beyaz granit mermerlerle bezendiğini, ortada ise Fatima 'Our Lady’yi gören üç çocuğun mezarlarının bulunduğunu söylüyor. Ancak, mezarlar konusunda da çelişkili bilgiler olduğunu, zira ilk ölen iki çocuğun, bölgede tam 6 tane mezarı bulunduğuna dair söylemlerin bulunduğunu belirtiyor.   


Ana kilisenin karşısında, 1-2 kilometre uzaklıkta başka bir yapı daha dikkatimizi çekiyor, burası yeni kilise olarak da tanınmakta olan Holy Triniti Bazilikası oluyormuş. İşte Hacı olmak isteyenler de, aradaki bu mesafeyi, dizlerinin üzerinde ilerleyerek geçiyorlar. 
Bazilikanın önündeki meydan, aynı anda 1 milyon kişinin ibadet edebileceği şekilde düzenlenmiş. Bu meydan her yıl 7 milyon civarında insan tarafından ziyaret edilmekte imiş. 

Papaz'ın konuşma yaptığı alana doğru yaklaşıyoruz. 


Protokol alanı halka kapalı...
biz ise yakın mesafeden görüntü almak için 
yan taraftan dolanıyoruz veee 
 gördüğünüz gibi protokole bir hayli yakınız artık :)


*****

Bir uçtan diğer bir uca kutsal alanın içinde dolaşıyoruz. Bu arada zamanımız kısıtlı, bir yandan güneş tam tepemizde, bir yandan da şiddetli bir rüzgâr savuruyor bizi :)
teyzeler, amcalar güneşten şikayetçi değiller, ne de olsa kutsal bir alan burası, sonra belli mi olur belki de o mucizevi ışıkla karşılaşmaları an meselesidir kim bilir!..

bu arada kazara o ulvi güneş  
bize de görünür mü dersiniz ! :))


Ve... Fatima'da kutsal alanda, bu anı ölümsüzleştirmek üzere
 güneşle hemhal olmuş bir vaziyette pozumu veriyorum :)

ardından...
koştura koştura tur otobüsüne...!

takipte kalınız efendim,
gezimiz devam ediyor

Esin Bozdemir

***

Portekiz Gezimizin (bir sonraki) 5. Durağı: Nazare
Portkezi Gezimizin 4. Durağı: Fatima  Portekiz Gezimizin 3. Durağı: Guimaraes
Portekiz Gezimizin 2. durağı: Braga - Portekiz Gezimizin ilk durağı: Porto

***

Yardımcı Kaynak: 'Fatima' broşür ve kitapçığı, 2017
'Portekiz' Tureb Ödülü- Yuvarlak Dünyanın Köşeleri, Bülent Demirdurak, 2016

2 yorum:

  1. Yalnız bu kutsal yerler de hala yöneticiler için protokol yeri olması ilginç değil mi? :))
    Bence, insan her zaman biraz müjdeye ihtiyacı var.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @bahce perim,
      Güvenlik gerekçesi olabilir!
      Müjdeler, mucizeler..umudu diri tutan beklentiler belki de :)

      Sil