31 Mart 2009 Salı

Hayatımızın Vazgeçilmezi Müzik...


Hepimizin hayatında özel yeri olan ve "bu bizim şarkımız!" dediğimiz, bazen bizi hüzünlendiren, bazen sevindiren anılarımızın birer görülmez şahididir şarkılar...


salif keita feat cesaria evora Yamore

Müzik evrensel bir duyguyla hangi dilden ve ırktan olursa olsun her birimizi ortak bir dille birleştiriyor. Bu yüzden tüm dünya insanlarının belkide tek ve en önemli buluşma noktası seslerin dünyası...


Benim büyük bir zevkle dinlediğim dünya müziklerinden oluşan çok sevdiğim müzisyenlerin en favori parçaları...

Eminim sizlerde beğenerek dinleyeceksiniz...

27 Mart 2009 Cuma

Durusu Gölü ve Ormanlı Sahilinde Bir Haftasonu


İstanbul'a yakın olması sebebiyle bizim tercih ettiğimiz önemli bir "haftasonu kaçamağıdır!" Ormanlı sahili.

Çatalca’nın az bilinen bir köyü Ormanlı. Adı gibi ormanla içiçe, geniş ve çok güzel bir sahili var. Nefis orman içinden sahile uzanan yolu ile yaptığımız araba yolculuğu dahi farklı bir keyif oluyor bizim için.

Kısa bir süreliğine de olsa İstanbul' un o yoğun trafiği ve gürültüsünden uzak kalmak ve dinlenmek için önereceğim önemli bir yer diyebilirim.

Tabi ki bunun içinde sabah birazcık uykudan fedakarlık edip, erken saatlerde yola koyulmak şartı ile..Trafiğe takılmadan sabahın erken saatlerinde yola koyulup, açtığınız pencereden ciğerlerinize çektiğiniz temiz oksijen ve sizi kucaklayan harika sahil manzarası ile Ormanlı size; " iyi ki gelmişiz! " dedirtecek bir günü yaşatacaktır. Aynı zamanda, İstanbul yakınlarında yamaç paraşütü yapılabilen tek adres oluşu nedeni ilede keyifli paraşüt seyri yapabilir hatta meraklı iseniz sizde deneyebilirsiniz.

Ormanlı, İstanbul’dan 70 km uzakta. Çatalca’nın 43 köyünden biri. Nüfusu bin 200. Köylülerin büyük kısmı çeltikle uğraşıyor. Ormanlı’nın Karadeniz sahili, dört mevsim tam poyraz alıyor ve hava sıcak olsa da hep esiyor. Durusu (Terkos) Gölü’nün başlangıcı, Ormanlı köyünün sınırları içinde.


Gölün etrafında balıkçılar sıralanmış. Burada piknik yapabilir, balıkçılardan taze balık satın alabilirsiniz.
Ayrıca Durusu Parkı’nda bulunan dünyanın değişik yerlerinden getirilen av hayvanlarının özel işlemlerle ve özel ortamlarda sergilendiği bir Av Müzesi de mevcut.


Durusu Park Yaban Hayatı Müzesi
Görkemli bir kulenin giriş katında bulunan av müzesinde dünyanın çeşitli yerlerinde avlanmış, içi doldurulup, ilaçlanmış 200 e yakın hayvan türü sergileniyor. Görevlinin ziyaretinizle beraber devreye soktuğu kaset eşliğinde müzeyi gezerken hem bilgi sahibi oluyor, hem de doğal hayatta kaydedilmiş çeşitli hayvan seslerini duyuyorsunuz. Ne var ki loş ışıklı müzede flaşlı ve flaşsız fotoğraf çekimine izin verilmiyor. 1997 yılında bugünkü yerine taşınan müzede Ali Üstay’ın altı kıta 30 ülkeden 25 yıllık birikimini oluşturan türler elde edilmiş. (Detaylı bilgileri Sihirlitur gezi sitesinden de elde edebilirsiniz.)



İkarus Sportif Havacılık, 2000’den beri yamaç paraşütü eğitimlerini Ormanlı’da veriyor. Köyün arka kısmında, sahili karayolundan ayıran yamaçtan sahile doğru atlayış yapılıyor. Rüzgar avantajının yanısıra, 30-40 metre yükseklikteki kum duvarlar, yamaç paraşütü için nadir bulunan bir ortam yaratıyor. Yamaçların ve tepelerin yumuşak topraktan oluşması, paraşüt yapanların güvenliğini artırıyor. Nisan-ekim ayları arası yamaç paraşütü için en uygun dönem.


Günübirlik yapılabilecek ve İstanbul'a da oldukça yakın olan, Ormanlı Köyü çevresinde ve Durusu Gölünde sabah kahvaltısı yapmanın keyfini sizde yaşayın...Havaların yavaş yavaş ısınmaya, toprağın yeşermeye ve bahar çiçeklerinin açmaya başladığı şu sıralar tam zamanıdır gezmenin...







Fotoğraflar: izler ve yansımalar

26 Mart 2009 Perşembe

Bilimsiz Kurgusal Güldürü 2019


Ferhan Şensoy'un halen oynamakta olduğu son oyunu 2019

Bilimsiz Kurgusal Güldürü

Ferhan Şensoy tarafından yazılan ve yazarın tiyatro topluluğu olan Ortaoyuncular tarafından sahnelenen tiyatro oyununu mutlaka izlemenizi tavsiye ederim. Eşimle hafta başında izlediğimiz iki perdelik oyunda, 2019 yılı Türkiye' sinin sosyal ve siyasi hayatı hicvediliyor.


Yazan / Yöneten: Ferhan Şensoy Gibi Yapanlar:
Ferhan Şensoy, Erkan Üçüncü, Ali Çatalbaş, Orhan Ertürk, Özkan Aksu, Elif Durdu , Ebru Soyuerden, Neslihan Çakıner, Begüm Alpaslan

Ferhan ŞENSOY'un son oyunu 2019 müthiş bir oyun.. Epik öğelerle büyük usta karanlığın , yobazlığın karşısında tek başına dimdik ayakta duruyor...

Oldukça düşündüren ve içinde bulunduğumuz siyasi durumuda sorgulayan bu oyunu sizlerde mutlaka İzleyin...

Biletixi hemen arayın ve oyun biletiniz kurye ile hemen elinizde olsun...Sizlere şimdiden iyi seyirler dilerim.




23 Mart 2009 Pazartesi

Şimdi evimiz mis gibi sümbül kokuyor!

Geçen gün semt pazarında dolaşırken, özellikle eşimin isteği olan çiçeği almak üzere, vazgeçilmez duraklarımdan biri olan ve birbirinden güzel çiçeklerle dolu tezgahından alışveriş yapmakdan kendimi alıkoyamadığım çiçekçimize uğradım.

Görünümü ve kokusuyla beni etkileyen, rengarenk çiçekleriyle pembe, beyaz, mor renkli sümbül çiçeğinden özellikle mor ve katmerli olanından bir saksı aldım. Tabi ki ilk işim bu zarif çiçeğin bakımı hakkında bilgi almak için internete göz atmak oldu. Sümbül, hem kolay yetiştirilen bir bitki olması, hem de mis gibi kokması nedeniyle en sevilen çiçeklerlerden biridir. Sümbülümün rengine ve zerafetine yakışır elimin altında bulunan büyüklü küçüklü mevcut olan saksılardan birine de yerleştirerek salonumda ışığa uygun konumda bir yere koydum.

19 Mart 2009 Perşembe

Farid Farjad' ın kemanından yansıyan nağmeler...


İnsanın içine işleyen tınılarıyla kemanı bu derece güzel konuşturan Farid Farjad, beni etkilediği kadar öyle sanıyorum ki sizide etkileyecektir.

Eski bir Fars çalgısı olan Rebabın modern şekli olan kemana belki de tarihi bağları nedeniyle bu kadar melankolik bir anlam yükleyebilen FARID FARJAD İranlı bir keman virtüözü.

Çok yakın bir tarihte Türkiye'de de konser verecek olan sanatçının bu harika performansı kesinlikle izlenmeye değer nitelikte olacaktır. Ben bu konseri izlemeyi çok istiyorum. Eğer izleme fırsatım olabilirse mutlaka konser hakkındaki yorumlarımı da sizlerle paylaşacağım.Şu an dışarıda yağmur yağıyor ve ben çok beğendiğim bir iki eseri sizin için seçtim. Şimdi gözlerinizi kapatın ve yüreğinizin götürdüğü yere doğru kısa bir yolculuğa yelken açın...

17 Mart 2009 Salı

Ne zaman Almanya'dan mektup gelse !


Geçen gün kütüphanemin tozunu alırken, elime aldığım kitabın arasından yere düşen kurumuş yapraklar ve küçük çiçek tomurcuklarının sayfaya yayılan o kendine has kokusuyla bir an geçmişe doğru yol aldım.

Yaprakları ve küçük çiçekleri, çok sevdiğim biricik Şengül ablam gönderirdi. Ne zaman Almanya’dan mektup gelse kalbim hep heyecanla çarpar… “ Acaba Şengül ablam, bu defa yine ne gibi bir sürpriz yapmış ! “ diye düşünürdüm. Bana yazdığı duygu yüklü mektupları büyük bir heyecanla okur, onun bembeyaz kalem tutan ellerini, iri iri bakan gözlerini ve siyah upuzun saçlarını gözümde canlandırırdım. Hele ki benim için dağlardan toplayıp kuruttuğu çiçeklerin ve yaprakların üzerine yazdığı o küçük notlar beni öylesine etkilerdi ki, onları biriktirir ve kitaplarımın arasında özenle muhafaza ederdim.

Bazen mektupları, kendine ait kara kalem çizimlerden oluşan kâğıtlara yazardı ki, benim için o mektuplar şaheser kadar değerli olurdu. Ben de, kendi duygu ve özlemlerimi dile getirdiğim sayfalar dolusu mektupları, aynı özenle Şengül ablama gönderirdim.

Öylesine güzel bir duygu alışverişine vesile olurdu ki bu mektuplar…Abla kardeş olmanın dışına taşan özel arkadaşlığımızın gelişmesinde apayrı bir önemi ve yeri olurdu mektupların.

Benim biricik Şengül ablam, bak nasılda hatırlattın kendini o sararmış mis gibi kokan çiçeklerin ve kurumuş yaprakların arasından…

Düşünüyorum da artık sadece nostaljik birer kültür olarak kalan mektup yazmanın yerini şimdilerde, kısacık notlara dönüştürülmüş mesajlar ve e-postalar aldı.

Hızla akıp giden hayatlarımızda, gelişen teknoloji ve hız çağının getirdiği avantajlar yanında manevi olarak eksilmelerimizin yarattığı o boşluğu ve yalnızlığı bakalım neyle dolduracak insanoğlu…


9 Mart 2009 Pazartesi

İstanbul baharı karşılamaya hazırlanırken....



İstanbul’ da havalar hala kışın izlerini taşırken bir yandan da baharı karşılamaya hazırlanıyor. Her insan yeni gelen bahar mevsimiyle birlikte kışın o ağır tortusunu ve yorgunluğunu atmaya ve kendisini yenilemeye ihtiyaç duyar. Mevsimlerden baharsa hele ki yaşadığın yer birde İstanbul olunca, böylesi eşsiz güzellikteki bir şehirde yaşamanında farkında olmalı insan! İstanbul’un baharı diğer şehirlerle kıyaslandığında apayrı güzelliktedir. Rengarenk açan laleleri, erguvanları, çam kokulu ormanları, dantel gibi işlenen koyları ve harika boğaz manzarasıyla, Kız Kulesi ve Adalarıyla, tarihi dokusu ve kültürel zenginliği yanında sanat merkezli konumuyla da çok özel bir öneme sahip özel bir şehirdir İstanbul.

4 Mart 2009 Çarşamba

Hayatın izlerini birlikte paylaşmaya var mısınız?



Uzun bir bekleyiş ve sessizliğin ardından dilimi çözmeye, içimden süzülüp dökülüveren seslerle; hayatıma dokunan ve yaşamımı renklendiren izleri ve yansımalarını sizlerle paylaşmaya karar vererek bende sanal ortamda yeni açtığım bloğum aracılığı ile sitemi ziyaret eden sizlere " hoşgeldiniz " diyorum. :)

Gezdiklerimi, gördüklerimi ve belleğimde unutamadığım bende iz bırakan anılarımı; Hayatın renklerini, mevsimlerin gizemini, tarihin esrarengiz dokusunu ve yaşamın gerçeği tüm duyguları tattığımız anların renkli karelerini sizlerle paylaşmak üzere...
Siteyi kurarken desteğini her zaman hissettiğim 
sevgili eşimede sonsuz teşekkürler ederim.


Esin Bozdemir