Homo Erectus’ a dönüşmemize çeyrek kala!
İnsan evrimi ile ilgili 2 yeni bulgu daha ortaya atılmış. Bu bulgular pek yabana atılır türden de değiller. Hani insanlığın bu gün geldiği noktayı düşündüğümüzde, akıl-almaz gelişen teknoloji ile bundan 100 küsur yıl önce dedelerimizin, ninelerimizin söyleyip de işaret ettikleri radyoları dinlerken bir yandan da elleri ile gösterip; “işte o kutuların içine bir gün insanlar girip konuşacaklarmış!” sözlerinin çok ötesine varan gelişmeleri bu gün görseler, gözlerine inanamazlardı herhalde değil mi!.. Ama bir yandan da onca gelişmeye karşın insanların o, en ufak olaylar karşısındaki gelir geçer şuur-suzlukları, daha dün söylenilenlerin çok çabuk unutulup hafıza kaybına uğramışçasına boş boş bakan o yüzleri gördükçe! 'boşuna değilmiş meğer' diye düşünmeden de edemiyor insan.
Öyle ki kimi görüşe göre iyi, kimine göre ise kötü olarak değerlendirilen ama doğrusunu söylemek gerekirse benim pek bir dikkatimi çeken bulgulardan birisi;
Son yapılan araştırmalar taş devrinden sonra beynimizin küçüldüğünü gösteriyormuş. İnsan evrimini inceleyen bilim insanları küçülen beynin olası nedenleri konusunda farklı görüşler ileri sürüyorlarsa da; Taş devrinden sonra insan iskeletinde ve kafatasında meydana gelen değişiklikleri inceleyen paleontologlar, son 20.000 yılda insanda beyin hacminin ortalama 1.500 cm3’ten 1.350 cm3’e düştüğünü keşfetmiş. Bu da beynin tenis topu büyüklüğündeki bir parçasını yitirdiği anlamına geliyormuş .
Wisconsin Üniversitesi’nden antropolog Dr. John Hawks ise, beynimizin bu hızda küçülmeye devam etmesi durumunda yarım milyon yıl önce yaşayan Homo Erectus’un beyninin boyutlarına yaklaşacağını öne sürüyormuş. Tahminlere göre Homo Erectus beyni 1.100 cm3 hacmindeydi! düşünebiliyor musunuz…yavaş yavaş küçülen beyinlerimizle “kuş beyinli “ iken hepten “beyinsiz” olup Homo Erectus’ a dönüşüyoruz :)
Wisconsin Üniversitesi’nden antropolog Dr. John Hawks ise, beynimizin bu hızda küçülmeye devam etmesi durumunda yarım milyon yıl önce yaşayan Homo Erectus’un beyninin boyutlarına yaklaşacağını öne sürüyormuş. Tahminlere göre Homo Erectus beyni 1.100 cm3 hacmindeydi! düşünebiliyor musunuz…yavaş yavaş küçülen beyinlerimizle “kuş beyinli “ iken hepten “beyinsiz” olup Homo Erectus’ a dönüşüyoruz :)
İnsan beyninin küçülmesinin nedenlerini araştıran paleontologlar, gri maddede gözlenen bu erozyonun ne anlama geldiği konusunda çeşitli varsayımlar geliştiriyorlarmış… kimi araştırmacılar küçülen beyin ile birlikte insanların giderek aptallaştığını ileri sürerken kimileri de bunun tam tersini..
İnsan beyninin boyutları uygarlığın şekillenmesinde çok önemli bir rol oynamış olabilir.
Küçülen beyin ile ilgili varsayımlara gelince kısaca:
EQ KURAMI (Ensafalizasyon Katsayısı): Stringer’e göre genel kural şöyleymiş: “Kemikler ne kadar fazla miktarda kas taşırsa, bu kas kütlesini kontrol eden beynin de o kadar büyük olması gerekir.” Örnek olarak gösterilen fil beyni insan beyninden 4 misli büyüktür. Son yapılan araştırmalara göre modern dönemde insan beyni, vücuduna oranla daha hızlı bir şekilde küçülüyormuş.
KÜRESEL ISINMA: Bilim insanları Dünya’da ısınma eğiliminin 20.000 yıl önce başladığına dikkat çekiyor. Kütlesi daha fazla olan vücutlar ısıyı içlerinde daha iyi koruyabildikleri için soğuk havalarda daha rahat yaşarmış. Gezegen ısındıkça doğal seçilim, tercihini gövdesi daha küçük olan canlılardan yana kullanır. Dolayısıyla sıcaklık arttıkça iskeletler ve kafatasları küçülürmüş
TARIMIN ORTAYA ÇIKMASI: Beynin küçülmesini avcı/toplayıcı insanların tarım ile birlikte yerleşik düzene geçmesine bağlayan görüş ilk bakışta çelişkili gibi görünebilir. Ne var ki çok sayıda antropolog bu görüşe kuşkuyla yaklaşıyor, çünkü tarım devrimi Güney Afrika ve Avustralya’ya çok geç gelmiş olmasına karşın, burada yaşayan insanların da beyinlerinin küçüldüğü tespit edilmiş.
APTALLAŞMA KURAMI: Hiç kimsenin duymak istemeyeceği bu kuram insan beyninin küçülmesiyle insanların aptallaştığını ileri sürüyor. Missouri Üniversitesi’nden bilişsel gelişim uzmanı David Geary, yürüttüğü bir araştırmada beynin büyüklüğü ile popülasyon yoğunluğu arasında bir ilişki olduğunu ortaya çıkartmış. Popülasyon yoğunluğu düşük olduğu zaman kafatası büyürmüş. Bu gözlem sonucunda Geary ve meslektaşı Drew Bailey şu sonuca varmış: Toplumlar yapısal olarak geliştikçe, beyin giderek küçülür, çünkü insanların hayatta kalmak için çok akıllı olmalarına gerek kalmaz. Hayatta kalmalarına yetecek kadar zekâsı olmayan insanlar, sosyal dayanışma kurumlarının yardımıyla yaşamlarını sürdürebilirmiş…
Bu hiç yabancı bir durum gibi gelmedi bana :)
BEYNİN ENERJİ TALEBİ: Bronz çağında başlayarak Avrupa’da yaşamış insanların kafataslarını inceleyen Hawks, beyin ile enerji talebi arasında bir ilişki olduğunu ileri sürüyor. Hawks’a göre beyin tükettiğimiz enerjinin %20’sini emiyor. Büyük beyin tahminen daha fazla işlevsel olmasına karşın, gelişimi daha uzun zaman alıyor ve daha fazla enerji tüketiyormuş. Hawks bu soruna çözüm olarak evrimin en az enerji ile çalışan zeki bir beynin gelişimini teşvik ettiğini söylüyor. Evrim, böyle bir ürünü ortaya çıkartmak için nadir görülen yararlı mutasyonlara ihtiyaç duyuyor. İşte son 20.000 yılda beyinle ilgili DNA mutasyonlarının ortaya çıkmasıyla beyin küçülmekle birlikte bilişsel yeteneği aynı oranda arttıyor.
SALDIRGANLIK EĞİLİMİ: Harvard Üniversitesi’nden primatolog Richard Wrangham ise insan beyninin küçülmesi ile saldırganlık arasında bir bağlantı kuruyor. Wrangham’a göre doğal seçilim, saldırganlığı azaltmak için tercihini vücuduna oranla daha yavaş gelişen beyinlerden yana kullanıyormuş. Bundan 100.000 yıl önce saldırganlık eğilimi fazla olan bireylerin toplum tarafından dışlanması ve cezalandırılması saldırganlığın istenilmeyen bir özellik olarak ortaya çıkmasına yol açtı. Bunun için de evrimsel gelişim insan beyninin küçük kalmasına zemin hazırladı.
Wrangham bu varsayımına örnek olarak büyük beyinli kurtları ve köpekleri gösteriyor. Kurtlar sorunlarını saldırganlık yoluyla çözümlerken daha küçük beyne sahip olan köpekler insanlardan yararlanarak çözüme ulaşıyormuş.
Çok ilginç gerçekten…
Ortaya atılan bu kuramlar bana son derece mantıklı geldi.. Günümüzdeki kurtlar ve kuzuları düşündüm!.. bilinçli olarak küçültülen beyinlerimizle aptallaştığımızı, aptallaştırılmaya çalışıldığımızı…
Zira son zamanlarda gerek ülkemizde gerek ise dünyada olup biten onca akıl dışı olaylara karşın, tepkisiz kalan, hafızası olmayan, araştırmayan, analiz etmeyen, duymayan, görmeyen, kayıtsız kalan ve daha pek çok…
Zira son zamanlarda gerek ülkemizde gerek ise dünyada olup biten onca akıl dışı olaylara karşın, tepkisiz kalan, hafızası olmayan, araştırmayan, analiz etmeyen, duymayan, görmeyen, kayıtsız kalan ve daha pek çok…
İnsanları düşündükçe,
Homo Erectus’ a dönüşmemize çeyrek kala! kuş beyinlileri daha iyi anlıyorum!..
İki kedi kavga ediyor, kavga eden kedilerden birinin destekçisi bir karga.Evet şaka gibi...
Ama karga ile kedi bir olmuşlar başka bir kediyi dövüyorlar!
Esin Bozdemir
Yardımcı Kaynak: Cumhuriyet "Bilim-Teknoloji Dergisi"
Ana Kaynak: Discover Magazine,
Eylül 2010 (Türkçesi: Reyhan Oksay)
Sevgili esmir çok değerli yazını ilgiyle okudum.beynin küçülmesi konusunda bloğumda kü-re-sel-leş-meeeeeeee diye bağlantılı bir yazıda yayınlamıştım.yinede bir başka ayrıntıyı söylemek istiyorum.
YanıtlaSilBeynin ebadının zekayla ilgisi olduğunu sanmıyorum öyle olsaydı filler bizden dört kat daha zeki olurdu.diğer yandan küçülmenin nedeni genetik felsefeden kaynaklanıyor diye düşünüyorum,insan kendi bedenini her yenilediğinde eski beynin yüzde yüz genetik olarak yenilenmediğini düşünüyorum buda insan beyninin git gide küçülmesine
neden oluyor.ama asıl sorun beynin yozlaşıp işlevini yitirmesinden kaynaklanıyor.bizden önceki nesillerin çok daha zeki olduğu bir
gerçek,bir örnekle yorumu bitireyim
biraz uzun oldu gerçi bu konuda bir kitap yazabilirim ama tembel ruhum buna gerek yok diyor.eskiden insanlara bir şey anlattığında doğru ve yanlışı ayıracak kadar zekiydiler şimdi anlat bakayım yanlışa inananlara doğru bir şeyi,
onları yanlıştan asla döndüremezsin.
Uzmanlar bu orantısızlığı: Beynin gelişim sistemine bağlı olarak DNA’mızın üzerinde çeşitli uyum mutasyonları birikim yaptığı için beyin küçülmüş olsa dahi, beynin içsel bağlantılarının önemi üzerinde duruyorlar!
YanıtlaSilDaha basit anlatmak istersek; "işleyen demir pas tutmaz!" misali beynimiz de biz ona bilgi yüklersek ve o yüklediğimiz bilgileri de işletip çalıştırırsak...beyin gerçek anlamda fonksiyonunu yerine getirebilir...aksi halde içi boş beyinlere ne anlatsanız nafile!..
Küçüle küçüle bilime ve sanata yer kalmadı;
YanıtlaSilresim ve video da yazı kadar harika.