25 Nisan 2016 Pazartesi

Eğirdir Gölü'nden izler ve yansımalar


Likya Kentleri gezimizin son durağında Termessos Antik Kentini ziyaret etmiş ve bu turumuzu da tamamladıktan sonra İstanbul’a dönmek üzere yola koyulmuştuk. Ama bir kez insan gezgin bir ruha sahip olmaya görsün, keşif merakımızla farklı yollara sapmayı kâr bildiğimizden, elimizde haritalar 'bu defa acaba hangi yol üzerinden gitsek ??' derken... Isparta üzerinden gitmeye karar vermiş,  ama velâkin Isparta yolunda tabelalardaki oklar sürekli gözümüzün içine bakıp bize bir de Eğirdir’i gösterince 'bu davete de hayır demek olmaz!' diyerek; bu defa da yönümüzü ‘Eğirdir’ e çevirmiş ve öyle bir manzara ile karşılaşmıştık ki! ardından ‘iyi ki yolumuzdan sapmışız’ demiştik ;) 

Tıpkı içinden geçtiğimiz bu günlerdeki gibi, doğanın içindeki renklerin ve hareketliliğin sürekli dinamik olduğu; gökyüzünün zaman zaman parçalı bulutlu ve sağanak yağışlı, ardından ise pırıl pırıl açan güneşle mis gibi toprak kokusunu içimize çektiğimiz bir bahar mevsimiydi.

İşte şimdi sizlere bu düşüncemizin ne denli isabetli olduğunun birer göstergesi olan o görüntülerden izler ve yansımalar...


*****


Bizim keşfimiz planlarımızın dışında, bir yol sapması kadar kısa ve anlık olunca ancak görsel bir zenginlik içinde, pastoral bir keyif yaşattı bize, manzaraya hayran kaldık. Ve görünce anladık ki, doğa ve tarihin içiçe geçtiği Isparta'nın şirin ilçesi Eğirdir aslında başlı başına gezilip görülmeyi ve keşfedilmeyi bekliyor. 

Frigler'den, Lidyalılar'a, Pers İmparatorluğu'ndan, Seleukoslular'a  ve Romalılar’a kadar pek çok medeniyetin hüküm sürdüğü ilçe; Anadolu Selçuklu egemenliğinde iken, Selçuklu sultanlarının doğal güzellikleri sebebiyle yaklaşık olarak 75 yıl sayfiye şehri olarak kullanılmış ve bu yüzden Eğirdir bu dönemde ‘Cennetabad’ olarak isimlendirilmiş.


*****


Ayrıca, endemik çeşitlilik oldukça dikkat çekiciydi. Sığla ormanlarıyla çevrili olan bölgede, ardıç ağaçları ve kasnak meşesi ile çok sık karşılaştık.  Ve bir de, sadece Eğirdir'de görülen bir kelebek cinsi olduğunu öğrendik.  'Apollon Kelebeği', insan sırf bu güzel tür için dahi Eğirdir'e gelebilir...

Doğa yürüyüşleri, yamaç paraşütçülüğü, kamp faaliyetleri ve mağaraları, botanik parkları, ormanları ve ferah gölü ile hem gezip ve gezerken spor yapacağınız hem de huzur bulacağınız Eğirdir’de eminim keşfe değer pek çok öğreti bizleri bekliyordur. Biz gezi planlarımız içine bu defa Eğirdir'i tadımlık değil, doyumluk bir şekilde gezeceğimize dair kendi hanemize not düşüyoruz...


*****

Ve.... Tiziano Terzani’nin ‘Atlı Karıncada Bir Tur Daha’ kitabındaki şu sözleri geliyor aklıma.
" Hindu dininde gezginlerin koruyucu bir tanrısı varmış İndra. O bir gence diyor ki; “düş yollara, yolculuk insanın insan olmaktan kaynaklanan kusurlarını giderir, yeni ufuklar açar. Yolculuk yapmayana mutluluk yoktur.” Ama daha da önemli bir şey daha söylüyor: “Gezginin ayaklarında çiçekler açar.”

 *****
Şimdi ben, beton yığınlarının içinde sıkışıp kalmış, toprak kokusuna hasret yaşarken… pıtır pıtır pencereme düşen yağmur damlalarının ardından rüzgârla birlikte savruluveriyorum yine, derin bir göle;)  
Ve bir anda benim de ayaklarımda çiçekler açıyor J
Esin Bozdemir 


Haritada Isparta, Eğirdir Gölü 
Isparta, Akdeniz Bölgesinin iç batı kesiminde yer alıyor. Bölgenin bu kesiminde çok sayıda göl olduğu için buraya Göller Yöresi de deniyor. Güney sınırı Toroslar'ın Antalya Körfezine doğru alçalmaya başladığı yamaçlardan geçen Isparta ili toprakları, doğuda Beyşehir gölü kıyısından batıda Burdur Gölü kıyısına kadar uzanıyor. (Harita görseli buradan)

9 yorum:

  1. Bazen bir fotoğraf, bir resim, bir yazı, bir görüntü insanı uzaklara sürükler, anı dağarcığını tazeler.Yıllar öncesine gider gelir insan...
    Elinize, emeğinize, yüreğinize sağlık. Her zamanki titizliğinizle hazırlanmış harika bir çalışma olmuş.
    Bir zamanlar görev nedeniyle Burdur'da 9 yıl kaldık. Eğirdir mola yerimizdi. Gölün doğal güzelliği, bitki örtüsü bizi de hayran bırakmıştı. Şimdi var mıdır bilmiyorum, kereviti meşhurdu.
    Çiçekler harika. sadece ayaklarınızda değil, tepede tırnağa çiçeklerle donanmışsınız sanki.
    Nazım Alpman eskiden Milliyet Gazetesinde yazardı.Anlatımını çok severim. Bu kitabını bilmiyorum. Okumayı çok istedim.
    Tekrar elinize sağlık.
    Sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Makbule Abalı,
      Ardı ardına dikilen ruhsuz yapılarla, yaşadığımız şehirler öylesine bir beton yığınına dönüştü ki, bu yüzden doğaya/yeşile ve doğanın içindeki renklere olan özlemimiz de artık. Likya Kentleri gezimizin dönüş güzergahı bize böyle hoşluklar yaşattı...Eğirdir'i transit geçsek de, Eğirdir Gölü ve çevresini çok beğendik. Nazım Alpman'ın 'Yollardan Sonra' kitabını da ilgi ile okumuştum, öneririm Makbule Öğretmenim.Değerli yorumunuz için teşekkür ederim.
      Esenlikler dilerim.

      Sil
  2. Blogları geziyordum, bir uğrayayım dedim. Fotoğraf zaafım beni buraya getirmiş olabilir. Pek güzeller. Bana da beklerim kardeş :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Emine Bektaşi,
      Kim bilir belki de muzip bir rüzgardır
      sizi buraya savuran 'kardeş':)
      beğendiğiniz için teşekkür ederim..

      Sil
  3. elinize sağlık güzel bir çalışma olmuş ;)

    YanıtlaSil
  4. Küçüklüğümden hatırlıyorum. Konu komşu, eş dost tarafından Eğirdir kelimesiyle ayrılmaz bir bütün olarak kullanılırdı ''Kemik Hastanesi'' :)) Herhalde şimdi de halen oralardadır. Acaba havası, suyu, iklimi nedeniyle mi oraya kuruldu. Birden aklıma geldi, yazayım dedim.
    Hakikaten çok güzel bir yermiş. Boşuna ''Cennetabad'' denmemiş...
    Bir gezgin programında olmasa da, karşısına ısrarla çıkıp duran davete icabet etmeliymiş demek ki. Bu sayede oradaki pastoral şölene şahit olduk. Sizin ayaklarınızda çiçek açmış, o harika görsellere baktıkça bizim de ruhumuzda açmakta şu an:))
    Ellerinize, emeğinize sağlık Esinciğim. Çok güzeldi...
    Huzur ve keyifle dolu bir hafta sonu diliyorum.
    Sevgilerimle.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Zeugma,
      A... şimdi senden böyle bir yorum gelince baktım bende internete, Eğirdir'de ne güzel bir yerdeymiş bu kemik hastanesi. Ayyhh ayh..taşınmalarımızdan sonra, hem anneme hem de bana gerekli olacak sanırım bir rehabilitasyon :)) not aldım hemen, özellikle annemin ayaklarında, sırtında kadıncağızın neredeyse tüm eklemlerinde sıkıntılar var, bende sıradayım!. Daha sonra kapsamlı bir şekilde inceleyeceğim bu hastaneyi anneciğime :)) teşekkür ederim Zeugöacığım iyi ki aklına geldi bak :))

      Diğer yandan, şu güzelim dünyada hayatlarımız, kafasız insanlar yüzünde ne çekilmez hale geldi gerçekten.. Oysa doğanın içindeki yaşamda hayvanlar ve bitkiler dahi nasıl da daha bir uyumlular! Neredeyse sıfır terör sorunundan şu an geldiğimiz noktaya bakar mısın!. Ne şehirlerdeki yaşamda, ne sınırlarımızda güven ve huzur kaldı..aklı başında insan da kalmadı..insanlar daha bir tuhaflaştı, karman çormanız..bu cinnet hali daha ne kadar sürecek bilmiyorum!. düzelecek elbet.. ilk işimiz de sınır bölgelerini yeniden inşa etmek, bina dikmek olur artık..!! yer gök beton yığını..bu betonlar çoğaldıkça, insanların da ruhu kalmadı, kalmayacak.. ne kadar yeşillik o kadar canlılık ve hayat demek :) bu yüzden atıyorum kendimi doğaya Zeugmacığım, şimdi içinde bulunduğum koşullar fiili olarak bunu mümkün kılamasa da, yaşanmış günleri yad ederek ;) yüreğimi kanatlandırıp havalandırıyorum doğanın kucağına:) çiçeklenelim, biraz da şenlenelim istiyorum.. bu şenlikle bizim de ruhumuzda çiçekler açsın...

      Çok teşekkür ederim, ben de sana,sevdiklerinle birlikte güzel bir hafta sonu diliyorum..
      Sevgilerimle..

      Sil
  5. Ispartalı hali vakti yerinde bir ailenin (kim olduklarını hatırlamıyorum şimdi) Eğirdir Gölü kıyısındaki evlerini görmüştüm bir dekorasyon dergisinde. Bayılmıştım. O aklıma geldi şimdi:) Manzara şahaneydi tabii.

    YanıtlaSil