2018'den 2019'a izler ve yansımalar
Yıllar ne çabuk geçiyor. ‘Zaman’ derseniz, o en büyük sermayemiz. Ve biz, her geçen gün sermayemizi tüketiyoruz. Yazarın söylediği gibi; "Zaman hayatın sayfalarıydı. Okunduğu anda silinip giden satırlardı ömür."*
Koskoca bir yılı devirdik
ve yeni bir yıla daha “merhaba” dedik. Sanki dün gibi kutladığımız onca yıl, ne
çabuk akıp geçti hayatımızdan!. Kimi yılları hiç anlamadık, eşiklerden
atladığımız yıllar da oldu! kimi yıllar var ki, yüreğimize hançer
saplanırcasına; kanatarak, derin yarıklar açarak… kazıyıp geçti ömrümüzden. İşte 2018’de benim ve ailem için, çok ama çok
zor bir yıl oldu. Ve ömür defterime şerh koyacağım bir çentik bıraktı geriye.
Oysa güzel bir şekilde karşılamıştım 2018’i. Bir yıl önce gerçekleştirdiğimiz Endülüs gezimizde, Malaga’da dolaşırken, Picasso’ya söz vermiştim! İşte o sözü tutmuş ve 2018’in başlarında, çok sevdiğim resim çalışmalarına -birkaç yıl aradan sonra- yeniden başlamıştım.
Yıllar ne çabuk geçiyor. ‘Zaman’ derseniz, o en büyük sermayemiz. Ve biz, her geçen gün sermayemizi tüketiyoruz. Yazarın söylediği gibi; "Zaman hayatın sayfalarıydı. Okunduğu anda silinip giden satırlardı ömür."*
Oysa güzel bir şekilde karşılamıştım 2018’i. Bir yıl önce gerçekleştirdiğimiz Endülüs gezimizde, Malaga’da dolaşırken, Picasso’ya söz vermiştim! İşte o sözü tutmuş ve 2018’in başlarında, çok sevdiğim resim çalışmalarına -birkaç yıl aradan sonra- yeniden başlamıştım.
Pablo Picasso ve bendeniz :)
Haftanın birkaç
günü Resim Atölyesi'nde, diğer günler sanatsal etkinlikler, sergiler ve kitaplarla içimden geldiğince dingin bir şekilde zamanımı geçirirken...bir yandan eski dostlarla
buluşmuş, aradan geçen onca yılın ardından, hayatlarımızın özetini, dört beş
saate sığdırdığımız muhabbetlerle özlem gidermiştim. Özellikle Londra yaşamımda
ayrı bir yeri olan arkadaşımla buluştuğum için oldukça mutlu olmuştum.Bu arada yazılarını ilgiyle takip ettiğim ve bir gün görüşebilmeyi ümit ederek daima gönül birliği içinde olduğum blog dostlarımla da hayatın akışı içinde yol almaktaydım. Bazılarıyla görüşebilme fırsatını yakalayabilmiş ve daha buluştuğum anda tahminlerimde yanılmadığımı görerek sevinmiş, tanımaktan mutlu olmuştum. Sevgili blog arkadaşım 'Klio'nun Şarkısı' ile tanıdığınız Sezer ile ilk buluşmamız iki yıl önce İstanbul'da :) ikinci buluşmamız da bu yıl, spontane bir şekilde Venedik'te! gerçekleşmişti ;)
Sezer'cimle zamanın nasıl geçtiğini anlayamadığım buluşmalarımızın anısına
hatıralık fotoğraflarımızdan bir kolaj ;)
hatıralık fotoğraflarımızdan bir kolaj ;)
İşte böyle “bloglar iyi ki var! iyi ki varsınız sevgili dostlar!. “ dediğim günleri yaşamaktaydım...
Bloglar
da koca bir dünya!. Yazmak hepimizi rahatlatıyor, paylaşmak çoğaltıyor, öğretiyor.
Neredeyse on yıldır takip ettiğim blog dostlarım
var. Az bir zaman değil bu!. Yüz yüze
gelemesek de birbirimiz hakkında bir hayli fikir sahibi olduğumuz doğrudur. Hayatıma bir şekilde dokunan ve anlarımı değerli kılan blog dostlarımın olduğunu bilmek ayrı bir
güzellik… Çünkü insanız sonuçta! içimizi
açmaya ve kelimelerimizle birbirimizle köprüler kurmaya da ihtiyacımız var. / Bu
yüzden aklımda olan ve görebilmeyi arzu ettiğim blog dostlarımla da bir gün bir yerlerde buluşabilmeyi ümit ediyorum./ Şairin dediği gibi; hayat kısa, kuşlar uçuyor!..
Diğer yandan, ülkemizin sürekli değişen gündemine bir yenisi
eklenmiş ve baş role “dolar” oturmuştu!. her ne kadar dolar endekslerinin
sürekli inişli çıkışlı hareketleriyle piyasalar sarsılsa da, her koşula uyum
sağlamayı becerebilen, ayağını yorganına göre uzatmayı bilen bir insan olarak çok
da zorlanmayacaktık bu durumdan. Ne de
olsa elindekilerle yetinmeyi bilen, küçük şeylerle de mutlu olabilen bir yapım
var benim. Böyle anlarda; “ yeter ki Allah sağlık versin” der geçerim. Sağlığın en büyük zenginlik olduğunu, bizzat yaşamışım
ömrümde. Sen varsan, her şey var bunu bilirim. Ve, her anın ne kadar
değerli olduğunun da farkındayım.
Zaman geçiyor ve yaşadığın, hep yanına kâr kalıyor! Çünkü hiçbir şey olduğu gibi durmuyor, zamanla
coğrafyalar da, insanlar da değişiyor!. Bu
yüzden planlarımızı da öncelik sırasına göre değerlendirip, kimilerini eledik,
kimilerinden de taviz vermedik. Yıl içindeki gezme maceralarımıza belli kotalar
koyduk ve bütçemizi sarsacak hareketlerden kaçınmaya çalıştık. Çünkü bir önceki
yıldan hayalini kurduğumuz bir Orta Avrupa Gezisi vardı. Öncelikle kredimizi bu
geziye ayırdık ve 2018’de de biz, bir hayali daha gerçekleştirmiş olmanın
mutluluğunu yaşadık. Tersini de
yaşayabilir, bu geziye çıkamayabilirdik de! yine de bunu sorun etmezdim. Gezmeler
de ertelenebilir elbet! “yeter ki sağlık olsun, sevdiğim, sevdiklerim benimle olsun!” derim.
Buraya kadar hemen her şey ‘çok şükür’ diyeceğim bir
akıştaydı yaşamımızda. Ancak ne olduysa Ağustos sonunda, büyüklerimize
gerçekleştirdiğimiz bayram ertesinde oldu. Ve “hayat sen planlar yaparken başına
gelenlerdir!” sözünü kanıtlarcasına, bizim dışımızda gelişen başkaca planlar
yürürlüğe girdi ve yaklaşık iki ay içinde babamızı bizden aldı! Ölümün o soğuk nefesi iliklerimize kadar işledi. İnsanın kendi babası olunca kabullenmesi de ne zor oluyor. Hayat damarlarımdan biri kesildi adeta, eksildik, can evimizden vurulduk!.
Yaşam bir döngü ve sürekli ilerliyor. Küçükler hızla büyüyor,
büyükler yavaşça küçülüyor! sonra küçüle küçüle, bir gün geliyor kuş olup, uçup
gidiyor! Bazen sıralı, bazen sırasız bir
sonla yaşam/lar bitiyor. Sermayemizse her geçen gün azalıyor. Neşe ve keder sanki hep kol kola geziyor. Ve böyle anlarda
devreye aile içindeki dayanışma ruhu giriveriyor. Yaşadığımız zorlu süreçlerde,
en büyük desteği ve dayanma gücünü aile bireylerinin kenetlenmesiyle yumuşatmaya
ve yaralarımızı sarmaya çalıştık. Sonra, herkes yavaş yavaş kendi iç dünyasına
döndü, hayatın akışı içinde dengelerini bulmaya çalıştı. Her ne kadar, zamanla acılar küllense de, yeri doldurulamaz canların sızısı kolay kolay geçmiyor. Can evine düşen kor bir başka yakıyor!.
Albümdekiler romanını imzalarken, Değerli Gülsen Varol Hocam.
2018 sadece kendi hanemizde değil, blog camiasında da arka arkaya yaprak dökümlerinin yaşandığı
bir yıl oldu. İlk önce, blog yazılarının ardından bir şiir kitabı ve öykü romanı çıkaran Mehmet Osman Çağlar’ı, ardından kalemine hayran olduğum, kendisini blog üzerinden takip edenlerin çok iyi
bildiği, öğretmen kimliğinin yanında, çok iyi bir şair ve usta bir yazar olan Değerli Gülsen Varol
Hocamızı kaybettik! İnanmakta zorlandığım bu acı kayıplar, beni oldukça etkiledi ve hayatın gerçek yüzünü bana bir kez daha anımsattı. Ölüm kaçınılmaz bir gerçek/ti! Onlar şimdi geriye bıraktıkları eserleriyle daima anılacaklar. Ruhları şad olsun. İşte bu yüzden 2018, kendi ve yakın çevremiz
için oldukça zor bir yıl oldu.
Kitaplara sarılarak ve renklerin dünyasına dalarak yaralarımı sarmaya çalıştığım ve çokça kendimle baş başa kalmaya
izin verdiğim 2018’e bu şekilde kırık bir kalple ve dualarla veda ettim.
Tüm bunları yaşarken kafamı toparlamakta güçlük çektiğim ve
bu yüzden ilk defa uzun aralıklar vererek yazdığım Orta Avrupa Gezimizi de bir
an önce tamamlamak istiyorum. Daha sonra
ayrı bir yazıda resim çalışmalarımdan da bahsederim.
Dilerim 2019, hepimiz için umut dolu bir yıl olur. Öncelikle sağlığımız yerinde ve sevdiklerimizle birlikte hayatın içinde var olmaya ve hayallerimizi yaşama geçirmeye devam ederiz.
Ömür defterinize güzel şeyler yazmanız dileklerimle...
Ömür defterinize güzel şeyler yazmanız dileklerimle...
Esenlikle kalın sevgili dostlarım!.
Esin Bozdemir
*İsmail Güzelsoy, "Değmez"
Not: Bold olarak yazdığım kelimelere tıklarsanız ilgili linklere ulaşabilirsiniz.
*İsmail Güzelsoy, "Değmez"
Not: Bold olarak yazdığım kelimelere tıklarsanız ilgili linklere ulaşabilirsiniz.
Harika buluşma olmuş..
YanıtlaSilİyi gezmeler dilerim...
@sibel özer,
SilBazı mekânlar çok sevimli ve şık!. Sevdiğimiz dostlarla birlikte olunca bir de,
daha da güzel. Teşekkür ederim. Sevgiyle kalın...
ay hadiiiii bu sene bol gezi olsuuun bol resim olsuuun hiç kayıp olmasıııın :)
YanıtlaSil@deeptone,
SilÖyle olsun Deep! hepimiz için güzel bir yıl olsun ❀
Dolu dolu bir yazi olmus. Blog arkadaslarimizla bir bag kuruluyor gercekten de. Ben ülkemde gibi hissediyorum kendimi sizlerle yazisirken 😊
YanıtlaSil@Derya,
SilAkıp giden reel hayatımızın dışında, bir de kendimizle başbaşa kaldığımızda, susturamadığımız iç seslerimiz oluyor!İşte bu platformlarda, bazen hiç kimselere açamadığımız iç seslerimizle yazışarak konuşuyorken, bloglar arasında öyle bir sinerji yayılıyor ki!.. o bağ kendiliğinde oluşuyor...sizin de kendinizi ülkenizde gibi hissetmeniz ne güzel!. kelimelerle köprüler kuruyoruz. Bu yüzden bloglar iyi ki var. İyi ki varsınız. ㋡ Sevgiyle, esenlikle kalın...❁