17 Ocak 2021 Pazar

Korona günlerinde Kasım ayı güncesi

Nihayet, yakamızdan düşsün, gitsin artık dediğimiz 2020'yi kapattık ve yeni bir yıla kavuştuk sonunda...Şükür ki, bu zorlu yılı gerek kendi hanemizde, gerek yakın ve dost çevremizde ciddi sağlık sorunları yaşamadan atlatabildik. Endişe duyduğumuz günler hep oldu, hayatını kaybedenleri duydukça, kederlendik. Her can kaybı haberinde, özellikle sağlık çalışanlarının birbiri ardına Covid19'a yenik düştüklerini öğrendiğimizde, işin ciddiyetini anlarken, pandemi kurallarına uymanın da ne denli hayati olduğu gerçeğiyle bir kez daha yüzleştik. Bunalsak dahi, "sıkıldık" demek gibi bir lüksümüz ve sorumsuzluğumuz olmamalıydı. Bunları yaşayarak gördük, öğrendik!. Şimdi bir umutla sarılırken yeni yıla, dünden bu güne hemen ne değişebilir ki!. Ancak biz değişirsek, değişecek! bunu bilirsek ne alâ! 

2021'e geldik ve 2. haftasını bile bitirdik. Su gibi geçiyor günler. Bu arada pek çoğunuz gibi ben de ne çok istemiştim; 'şöyle salına salına, köpük gibi kar taneleriyle yeni yıla girmeyi. Ama öyle olmadı, onun yerine göğümüzü aydınlatan,içimizi ısıtan pırıl pırıl bir güneş vardı. Sanki karanlık geçen eski yılın, üzerimizdeki ağırlığını atmak için, kendisine vazife edinmiş bir güneş; ' korkmayın, endişe etmeyin arkanızda ben varım!' dermiş gibi!. Yağsaydı kar, tam bir bonus olacaktı bizim için. 

Bir an, geçmişte yaşadığımız yılbaşı gecelerini düşündüm. Sevdiklerimizle birlikte, geniş sofralarda, gülüş cümbüş, eğlenerek karşıladığımız o günler!.. Hele 2016'ya girerken ne çok kar yağmıştı İstanbul'a. Yollar araç trafiğine kapatılmış...caddeler yayalara kalmıştı. En az 30 cm.lik karla kaplı yollarda, kütür kütür yürümek ve çocuksu bir sevinçle birbirimize kar topu attığımız, kardan adamlar yaptığımız o günler meğer ne güzelmiş. Her geçen gün daha da çok anar olduk maziyi. 

Dünya, olanca hızıyla değişiyor, çehresini değiştiriyor artık. Saçları vaktinden önce dökülmüş, dişleri çürümüş, beli bükülmüş yaşlı bir insan gibi! Oysa onu bu kadar hızlı yaşlandıran kim? Biz onun dengesini bozduk, doğayı katlettik! o da şimdi bizden, adeta intikam alır gibi!. Bir yıldır evlerde kapana kısılmış gibi yaşıyoruz! Bir virüs nasıl da hapsetti hepimizi dört duvara!. Kıran kırana bir mücadele içindeyiz. Şu yaşadıklarımız, bütün bir yıl boyunca tıpkı sizler gibi benim de aklımı kurcaladı durdu. İzlediğimiz filmler bile değişti. Ne romantizm kaldı, ne de o naif duygulardan eser!. Hâl böyle olunca, sık sık kendi dünyama çekildim ben de... beni bu dünyadan kopartacak bir limandı resim, orada soluklandım, orada nefes aldım... bir anlamda kendimden geçtim :) Ve anılara tutundum çokça!.. 

Beynim hallaç pamuğu!. Oysa yeni yıldan bahsediyordum size...bir anda elimde tuttuğum kar topunu,  fazla uzağa atmış olmalıyım ki!. Oradan oraya derken ramak kaldı çocukluğuma :))

Hani derler ya; herkes zamanda yolculuk yapıyor aslında, anıları ile geçmişe, hayalleriyle geleceğe!. benimki de o hesap!. 

Peki nerde kalmıştık!?  

2021 güneşle karşıladı bizi! diyordum değil mi? 

Güneşin aydınlığı şifa olsun hepimize. 2021 daha umut dolu bir yıl olsun. Eninde sonunda Covid19 bizi terk edecektir. Nihayetinde ruhumuzu ısıtan güneş!. 'Enerjimiz, ışığımız, gıdamız hep güneş. Olası zorlukları da ondan alacağımız güçle kolay atlatalım; sağlıklı kalalım, dingin olalım, sabrımızı, sükunetimizi koruyalım!. ' diyelim, diliyelim

Bu girizgâhtan sonra şimde gelelim 'Korona Günlükleri'ne. En son Ekim günlüğünü yazmışım. Yeniden heybemizi açalım ve bakalım Kasım Ayı'mız nasıl geçmiş!

Ekim Ayı, değil bir şehirden diğerine, İstanbul içinde dahi bir semtten diğerine çıkamadığımız bir ay olmuştu. Ama Kasım ayı öyle olmayacak. Bir ayın ardından yeniden Bandırma'ya ana ocağımıza gitmek üzere yola koyuluyoruz. Malüm gündemi takip ediyor ve coronadaki artışları düşünerek...olur da şehirler arasına çıkmak yasaklanırsa annemizi uzunca bir süre göremeyiz endişesi ile iki kardeş annemize sürpriz yapıyoruz. Birbizimizi kucaklayamasak da, ana ocağında olmanın huzuru içinde -maske ve mesafemizi koruyarak - özlem gideriyoruz. Kardeşim işlerini online, ben resim eğitimimi sanaldan sürdürdüğüm için rutinimizde aksayan bir şeyimiz olmuyor. 

İstanbul'dan sonra Bandırma'nın sessiz ve sakin dokusu, denizin ve hemen yakınımızda yer alan küçük çamlığın rüzgârın esintisiyle mest olduğumuz kokusunu özlemle içimize çekiyoruz. Her daim yeşilliğini koruyan, sincaplarıyla, mantarlarıyla ve kokusuyla dahi enerji veren çam ağaçlarıyla kaplı ormanları, çocukluğumdan beri hep çok sevmişimdir. Bu miss gibi çam kokusu beni, çocukluk günlerime uçurmaya yeter :) bkz*

Mevsim sonbahar olsa da bahar tadında bir hava vardı Bandırma'da. Buraya kadar gelir de Tatlısu'yu ziyaret etmeden dönermiyiz hiç!. Hem anneme hem de bize hava değişimi, biraz da d vitamini gerek -kısa günün kârı oluyor:)  Ne de olsa önümüz kış, pandemi hükmünü sürüyor, belli ki sürecek halâ!. 

Güneşli bir günde Tatlısu'da alıyoruz soluğu. Yazlıkçılar gidince sahiller, kedilere, martılara kalmış. Gözümüze kestirdiğimiz bir kıyıya şezlonglarımızı çıkartıp kuruluyoruz. Termosta çaylarımız, yanında köy fırınından aldığımız sıcacık çıtır baston simitlerimiz de hazır... Artık an, keyif anıdır bize :) denizi seyredip, güneşi içiyoruz adeta...şimdi Bandırma karşımızda!. uzatsak kollarımızı dokunacakmış gibi de yakınımızda!. böyle güneşli ve pırıl pırıl aydınlık günlerde Bandırma'nın sahile bakan ara sokaklarında yürürken de sanki arada deniz, tül perde gibi incelir, karşı kıyılar yaklaştıkça yaklaşır size. Aynı anda hem burada hem karşıda olma- gözükme hali bana hep; John Berger'in "Görme Biçimleri"'nde görüşün iki yönlülüğünü anımsatır. **

Simitlerimizi kedilerle bölüşüyoruz. Sahiller boşalınca kedileri gözetecek insan da kalmamış gibi. Oysa köyde yerleşik bir yaşam var. Sevimli tekirin karnını bir güzel doyuruyoruz. O da gösterdiğimiz ilgiden memnun, şirinlikler yapıp duruyor bize.  Hele ki annemin yamacından hiç ayrılmıyor. Giderken ardımızdan da uzun uzun bakıyor. Neyse ki biz ayrılırken sahilden, başka bir araç da bizim yerimizi alıyor, kedi de yönünü yeni ziyaretçilere çeviriyor. 

Kasım ayı aynı zamanda bizim ailenin kutlama ayı. Doğumlar, birlikteliğini evlilikle taçlandır sözleşmiş gibi hep bu ayı seçmişler. Dolayısı ile kendi aramızda küçük bir pasta ile kutlamalarımızı yapıyor, " iyi ki doğmuşuz " diyoruz :)

Sayılı gün, ayrılmak zor gelse de İstanbul'da da bizi bekleyen canlarımız var. Pandemiyi böyle idare edeceğiz. Temkinli, mesafeli...  yeter ki sağlık olsun. 

Temiz havasını içimize çektiğimiz, dinginliği ile huzur bulup ana ocağında özlem giderdiğimiz Bandırma ziyaretimizin ardından, rotamızı yeniden İstanbul'a çeviriyoruz.

Gemlik'te kısa bir mola verip ardından sele zeytini yapmak için biraz zeytin alıyoruz. Bu yıl mahsülümüz bir hayli azdı, bu yüzden takviye olması için biraz kardeşim, biraz da ben, kışın tüketmek üzere sele zeytini alıyoruz. 

Ve...dönüp dolaşıp yine geliyoruz kürkçü dükkanına!

Ayağımın tozuyla eve gelir gelmez ilk önce zeytinleri bidonlara yerleştiriyor, içlerine uygun miktarda kaya tuzu serperek kışlık zeytinimizi hazırlıyorum. Yapımı çok kolay. Gün aşırı bidonları çeviriyorsunuz. Bu işlemi çuvala koyarak da yapanlar var. Bizim için en uygun ve pratik yöntem 3 veya 5 lt.lik bidonlara koymak. Yaklaşık bir ayda zeytin yenecek kıvama geliyor. Şimdi içimize sinerek sele zeytinimizi tüketiyoruz. Size de tavsiye ederim. 

***

Kasım Ayı'nda fırsat buldukça bol bol film ve dizi izledik. Beğendiğim filmlerden bir kolajı  şuraya bırakıyorum. Hepsi çok güzeldi. 

Netflix Filmleri:

- The Prestige - 2006

Yönetmen: Sinemanın dahisi Christopher Nolan
Oyuncular: Christian Bale, Hugh Jackman, Scarlett Johansson 

Konusu:
İki rakip sihirbazın birbirlerini yok etmek adına giriştikleri ve
 inanılmaz ölümcül hilelere başvurdukları kıran kırana bir mücadeleyi anlatıyor.
 Özellikle 'The Prestige' filminin replikleri kayda değerdi. Sayfamda da olsun istedim.

✔ “Siz sırrı çözmek değil, kandırılmak istiyorsunuz.”

✔ “İnsanların sahnede yaptıklarıma inandıklarını düşünürsek,
alkışın yerini çığlık sesleri alacaktır.”

✔ “Bunu neden yaptığımızı hiçbir zaman anlamadın.
İzleyici gerçeği biliyor. Dünya basit, rezil, en başından beri böyle…"

✔ “ (...) Ama onları bir saniye bile şaşırtabilirsen, 
merak etmelerini sağlayabilirsin. 
Ve çok özel bir şey görürsün -sen bilmesen de- yüzlerinde o bakış.

✔ “Sır hiç kimseyi etkilemez, onu yapmak için kullandığın yöntem etkiler.”

✔ “Hileyi bilince çok kolay anlaşılabilirmiş gibi geliyor.”

✔ “Anlatman için peşinden koşacaklar ama sırrı söylediğin anda
gözlerinde bir hiç olursun.

✔ “Şöyle bir deyiş vardır bilirsiniz; “İnsan, hayal gücünün sınırlarını aşar.
 Ama yalan! İnsanın hayal gücü, cesaretinin sınırlarını aşar.”

- The Old Guard - 2020 

Yönetmen: Gina Prince ve  Bythewood'un
çizgi roman uyarlaması aksiyon ve gerilim tarzı filmin 
Başroldeki oyuncu kadrosunda: 
Charlize Theron, KiKi Layne, Marwan Kenzari  yer alıyor. 

Filmin Konusuna gelince; para karşılığı askerlik yapan ölümsüz bir savaş ekibi vardır. Oysa onlar günümüz dünyasında yer alsalar da Yunan mitolojisinden gelen tanrısal insanlardır. Yıllara meydan okuyan bu ekip, tuhaf bir oluşum gösteren başka bir ölümsüzün varlığını keşfedeceklerdir. Sonrasında ise derken.... olaylar daha da ilginç hale gelecektir. Devamını anlatmayayım ki siz de filmi merak edip izleyin :)

Filmi izlerken çok etkilendim. Sahneler ürperti vericiydi.
Ütopik görünse de, ben böyle bir dünya olsun istemem şahsen:( 

 - Spectral - 2016

Yönetmen: 
Nic Mathieu

Başroldekiler: James Badge Dale,Emily Mortimer,Bruce Greenwood
Bilim-kurgu olarak geçse de, bu film de 
bir aksiyon ve macera filmi idi. 

Filmde Einstein teorilerine de atıfta bulunuyordu.

Filmin Konusu:  Savaş sonrası yerle bir olan bir Avrupa kentinde tuhaf şeyler yaşanmaktadır. Çünkü kent, gözle görünmeyen doğa üstü güçlerin tehtidi altındadır. Hayat durma noktasına gelmiş, esrarengiz ölümler giderek artmıştır. Destek için devreye Amerikan askerleri gimiş ve bir mühendis de ölüm perdesini aralamak için görevlendirilmiştir. Görünmeyen güçler nedir??? 

 - Extracion - 2020

Yönetmen: Sam Hargra -  Senaryo: Joe Russo 
Başrol oyuncular: Chris Hemsworth, Rudhraksh Jaiswal, Randeep Hooda

Filmin Konusu: 

Hapiste olan Hintli bir uyuşturucu baronu,  kaçırılıp dünyanın en ücra şehrine gönderilen oğlunun kurtarılması için bir adam kiralar. Silah satıcıları, uyuşturucu baronları ve kaçakcılara ait bir yeraltı dünyası ve bu dünyanın izini süren sert paralı askerler arasında adeta piyon olarak kullanılan küçük Hintli bir çocuğun hikayesidir anlatılan. Hindistanlı genç aktör 'Rudhraksh Jaiswal' filmde bir hayli başarılı. Konu heyecan verici, görüntüler ise oldukça etkileyici idi.  

*** 

Netflix Dizileri: 


- Peaky Beleanders  -  

Daha önce BBC kanalında yayımlanan ve çok ödüllü  bir İngiliz dizisi olan
'Peaky Belanders'in yapım Yılı: 2013
Dram, tarihi ve polisiye türünde olan filmin Yönetmeni: Steven Knight

Başrol oyuncular: Cillian Murphy, Sam Neill, Helen McCrory

Filmin Konusu:  Birinci dünya savaşının hemen ardından yaşanan olayları konu ediniyor. Birmingham'daki bir suç çetesi ve çetenin başında da hırslı ve acımasız bir mafya babası vardır. 

19. Yüzyılın sonu ile 20. Yüzyılın başlarında İngiltere’nin Birmingham şehrinde geçen dizi dram türünün en iyi örneklerinden biri. Görüntüler nefis. 

***

- Bir Başkadır -

Kasım ayında izlediğimiz diğer dizi ise bir Türk dizisi olan ve
medyada çok yer bulan 'Bir Başkadır' dizisi oldu. 

İzlemeyen kalmış mıdır bilemiyorum ancak kısa sürede bu kadar izleyici
rekoru kılıyor olması oldukça dikkat çekici. 

Netflix'te 12 Kasım 2020'de gösterime giren ve Berkun Oya'nın yazıp yönettiği Türk dizisi gerçekten izlemeye değerdi. Farklı sosyo- ekonomik durumlardaki insanların hayatlarını konu edinirken bu insanların birbirlerinin hayatlarına da nasıl dokunduklarını  anlatan film, konusu gereği de İstanbul’un değişik semtlerinde çekilmiş. Ben diziyi çok beğendim. 8 bölümden oluşan diziyi de arayı fazla açmadan peş peşe birkaç gün içinde izleyip bitirdim.

Yapımını Ali Ferhunde ve Nisan Ceren Göçen'in üstlendiği dizinin kurgusu Ali Aga'ya ait  

Oyuncu kadrosunda ise;  Öykü Karayel, Fatih Artman, Funda Eryiğit, Defne Kayalar, Tülin Özen, Alican Yücesoy, Nesrin Cavadzade, Derya Karadaş, Bige Önal, Settar Tanrıöğen, Öner Erkan ve Gökhan Yıkılkan gibi isimler yer alıyor

Kış mevsiminde film seyretmenin yeri de bir başka oluyor. Evin sıcak ortamında, ekran karşısına geçip, şöyle rahat koltuklara da uzanıp, yanında bir de kestane ve patlamış mısır eşliğinde film izlemek ayrı bir keyifti. :)) 

Film öncesinde biraz kahkaha :))
 'Olacak O kadar ' derken,
zamlardan bahsediyor Levent Kırca.

2 haftadır sürümcede kalan şu yazıya son ilaveleri yaparken, bir yandan da İstanbul'a yeni yılın ilk karı yağmaya başlıyor :))) 'yaşasın kar geldiiii! :))

Dilerim kar "ce eee" deyip hemen kaçmaz!. İçime temiz havayı çeke çeke, karla kaplı aydınlık yollarda yürümek istiyorum çokkk .) sonra trene binip gitsemmmm uzaklara diyorum :)) * 

©EsinBozdemir.art 
Genç Adam Portresi -
2020 
Soft Pastel (35x50)

Ve Kasım ayı'nın finalini yaptığım 'Genç Adam' portresi ile noktalarken, 
herkese sağlıklı ve umut dolu, aydınlık günler dilerim. 

Esin Bozdemir

💙

16 yorum:

  1. Merhabalar.
    O kadar çok zengin ve güzel bir paylaşım hazırlamışsınız ki; pandemi ve onun getirdiği sıkıntı ve yüklerin haricinde diğer bölümleri büyük bir keyif alarak zevkle okudum. Genç adam portresini de çok güzel çizmişsiniz. Elinize ve emeğinize sağlıklar dilerim.

    Canınız sıkılıp, içiniz daraldığın da stres atıp, enerji depolayacağınız deniziniz ve yeşiliniz var. Ne güzel. Biz dışarı çıksak bile park alanlarının dışında, asfalt yol ve kenarlarına tespih taneleri gibi dizili apartmanlarımızdan başka bir şey yok!.. Biraz yüksekten baktığımız zaman, bizim de apartmanlarımızın çatılarından oluşan kırmızı denizimiz var. Kırmızı deniz de içimizi açacağı yerde, cehennem ateşi gibi içimizi yakıyor. Her şeye rağmen, buna da şükrediyoruz. Çünkü, bu imkanı bulamayanlar da vardır diye düşünüyoruz.
    Selam ve saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Recep Altun
      Merhabalar, kesinlikle ‘doğa’ her zaman en büyük şifa, huzurun, dinginliğin adresi. Ne yazık ki sizin gibi ben de aynı sıkıntılardan muzdaribim, çünkü ben de İstanbul’da yaşıyorum. Bu yüzden ana ocağım olan Bandırma şu pandemide can yeleğim oldu adeta. Tabi ki, asıl ziyaret nedenimiz annemiz olsa da, bu ziyaretler hepimize iyi geldi. Tüm bunlara rağmen yine de İstanbulda gün aşırı yürüyüşlerimi ihmal etmemeye çalışıyorum. Her yüksek binayı uzun bir selvi ağacı yada çınarmış gibi hayal ederek...yürüyorum!.

      Değerli ziyaretinize ve yorumunuza çok teşekkür ediyorum. Esen kalın.

      Sil
  2. Kasım ayını da sağlıkla, huzurla geride bırakmışsınız. Bundan sonrası hızla daha iyiye, daha güzele doğru ilerler, eski normalimize sağlıkla döneriz dilerim. Bazen düşünüyorum da, neredeyse 1 yıl olacak ama, hiç yaşanmamış bir yıl gibi hissediyorum. Sanki çok çabucak bitti onca süre. Oysa tam tersi oldu. Nice endişe ve sıkıntının içinde kafes hayatından hallica yaşadık. Bahara doğru temizlenmeye başlarız, kökleriz inşallah şu illeti. Bu yazılar da burada hatıra kalır, arada gelip okur ve iç çekeriz. Yeniden özgür ve güzel günlerimize kavuşup doya doya yaşarız her bir saniyesini. Geçmiş doğum günün kutlu olsun bu arada Esinciğim. Baba ocağında ne de güzel kutlamışsınız. Sağlık ve huzur dolu daha nice yıllarda hep sevdiklerinle birlikte ol dilerim. Bandırma'yı izlediğiniz alan harika ötesiymiş. Ocak ayı bitecek neredeyse ama sele zeytinlerinin halen satılıyor olması da bu yılın sürprizi. Ben de birazcık tuz ilavesi, cam kavanoz ve arada yuvarlama yöntemiyle en fazla 15 günde olduruyorum. Nefis oluyor. Acaba tuzunu mu çok atıyorum da çabuk oluyor bilmem artık. En son yaptığım 5 litrelik cam kavanoza 4 kg zeytin 1 su bardağı iri tuz. 5 ay açmamak üzere. Hazır zeytinleri asla yiyemez oldum:) Güle güle tüketin.
    Filmlerini not alıyorum bir yere, teşekkürler emeğine. En sondaki resim hiç ama hiç abartısız süpper ötesi diyorum. Eline koluna, omuzuna, emeğine sağlık Esinciğim. Sağlıklı ve keyifli günler dilerim. Sevgilerimle...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Zeugma,
      Hakikaten 2020 hepimizin hayatında unutulmayacak bir yıl olarak kalacak. Zor da olsa bu yılı salimen atlattık çok şükür 🙏 Dilerim virüs, bu yıl tamamen hayatımızdan çekip gider. Benim için bu yılın en önemli artısı çok isteyip atölyede başladığım ve pandemiyle birlikte aralık vermeden sanalda devam ettiğim Javad hocadan aldığım resim dersleri oldu. Programımız oldukça yoğundu, belli bir disiplin içinde ilerlerken o anlamda zaman da nasıl geçti hiç anlamadım. Bir saniyem dahi boş değildi. Hatta bu yüzden bloğuma sık veri giremedim, ama yine de ‘korona günlükleri’ ile bir anlamda kendi kişisel tarihime not düşmeye çalıştım. Senin yazılarını hep ilgiyle okudum. Her yazın pandemiye dair kesinlikle harika bir arşiv oldu. Senin de dediğin gibi, yeniden o özgür günlerimize kavuşacağımız günler yakındır diyelim. Bandırma, gençliğim, baba ocağım...annemizi sık ziyaret ettik, mesafeleri akıllı telefonlarla kapatmaya çalıştık. Bu zamanda teknolojinin nimetlerinden faydalanmamak olmazdı. Annem de görüntü konuşmayı öğrendi. Hatta başarabildiğini gördükçe çok mutlu oldu😀 bir tuşla çocukları karşısında🤗 kasım ayı bizim ayımız☺️ Çok teşekkür ediyorum Zeugmacığım...ben de senin doğum gününü kutluyorum. Sevdiklerinle birlikte, sağlıkla, esenlikle kal...güzellikler hep seninle olsun.❣️🙏❣️ Zeytinler harika oldu. Hazır hiçbir şey almıyorum artık...yapımı son derece kolay, içimize sinerek tüketiyoruz. Senin de ellerine, emeklerine sağlık. Ziyaretine, değerli yorumuna çok teşekkür ederim Zeugmacığım. İyi haftalar dilerim. Sevgilerimle.🌸

      Sil
  3. O sahilin güzelliği...
    Ve tabi pastel çalışmalarına ayrı bir parantez açmak gerekir Esincim. Harikasın!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Klio’nun Şarkısı,
      Küçük sahil kentlerinin huzuru. Tatlısu’yu seviyoruz. Sonbaharda da ayrı bir güzeldi.
      Teşekkür ederim Sezer’cim. Sevgilerimle 🌷

      Sil
  4. Merhaba.emeğinize sağlık nasıl içten bir yazı olmuş ! Yazlıkçılar gidince Deniz kendine geliyor değil mi ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Mavinindenizi,
      Merhaba. Sayfama hoş geldiniz. Ziyaretiniz ve yorumunuz için çok teşekkür ederim. Yaşam, bütün canlılarla birlikte, uyum içindeyken ‘doğaya ve insana verilen değerle; saygıyla, sevgiyle’ çok güzel. Değilse tam tersi. Sayfiye yerleri sonbaharda sakin ve dingindi. Bu haliyle de bir başka güzeldi. Hayatın dengesi tüm bunlar. Her mevsimin ayrı bir yeri var. Sevgiyle ve esenlikle kalın.🌼

      Sil
  5. Çok iyi yapmışsın, benim de annemi görmeyeli mart ayında bir yıl olacak. Benim için çooook uzun bir dönem, daha önce hiç bu kadar ayrı bir süreç geçirmedik. Pandemi dönemi bitmeden ya da en azından rahatlamadan da görüşmemiz zor:((
    Zeytini taze alıp yapmışlığım var, birkaç sene yaptım. Annem hala yapar. Aynen senin anlattığın gibi, çok da lezzetli olur.
    Sıkıcı da olsa senin için belli ki üretken bir dönem olmuş. Genç Adam Portresi harika! Pastel olduğunu hiç anlamadım desem.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Mutlu Eller,
      Seni çok iyi anlıyorum. Kim bilir nasıl özlemişsindir anneciğini. Ancak pandemide en doğrusu uzak kalmak. Hele ki, küçük ve sakin kentler İstanbul’dan çok daha sağlıklı. Biz de yaklaşık ayda bir gidiyoruz...gidince de şöyle doyasıya kucaklayamıyoruz birbirimizi...ama yine de hasretlerimizi gidermiş oluyoruz. Herkes bir boşlukta gibi! Yaşadıklarımız birer düş gibi! Dilerim pandemi dayanma gücümüzü daha fazla zorlamadan bir an önce son bulur.
      Bizim baba ocağında kendimize yetecek kadar zeytin ağaçlarımız var, her yıl anemler yaparlardı. Bu yıl mahsul verimsizdi, takviye alıp yaptık. İyi de oldu. Gerçekten yapımı hem çok kolay, hem de çok lezzetli. İçimize sinerek tüketiyoruz. 😊
      Kesinlikle Semi, hiç bu kadar üretken olduğum bir yıl hatırlamıyorum. Aldığım sanal resim eğitimin programı çok yoğun. Her ay bir portre yaptık. Çok emek verdim ama hepsini severek yaptım, bu yüzden hiç “yoruldum” demedim. Bu sıkıntılı, zorlu süreçlerde, resim yapmak çok iyi geldi bana. Beğenmene sevindim. Ziyaretin ve değerli yorumun için çok teşekkür ediyorum. Sağlıkla, esenlikle kal. Sevgilerimle💕💕🌸

      Sil
  6. Ben yorum yapmıştım geçen hafta ama nerde acaba? Spam`de kalmış olabilir mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Semi’cim doğru tahmin etmişsin. Niye spam’a düşmüş bilemedim. Ayrıca şu yeni ara yüzü de hiç sevemedim, sürekli herkeste ayrı bir sorun çıkıyor. Yine de ortak bir platformda toplanabildiğimiz için “iyi ki bloglarımız var” diyorum. ☺️🙏❣️

      Sil
    2. Eskisi gibi yazamasam da bence de "iyi ki bloglarımız var" ve iyi ki blog yazmaya başlamışım yıllar önce. Çok güzel arkadaşlıklar edindim, hiçbir sosyal medyada böyle olmuyor.
      İyi pazarlar diliyorum, sevgiyle kal...

      Sil
    3. @Mutlu Eller,
      Aynı duygu ve temennilerimle...
      Ben de sana şimdiden güzel bir hafta sonu diliyorum. Sevgilerimle 💕💕🌸

      Sil
  7. Yazının harikalığı... emek! Hepsi şahane yüreğine sağlık

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Mavinindenizi,
      Çok teşekkür ederim. 🌺🙏🌺

      Sil