11 Mart 2021 Perşembe

Korona günlerinde Aralık ayı güncesi

Hiç bu kadar uzun süre bloğumdan ayrı kalmamıştım. Neredeyse "kaç yıl oldu saymadım köyden göçeli mevsimler geldi geçti görüşmeyeli!" diyeceğim. Özledim mi? evet. Sizlerle hoş-beş etmeyi, sayfalarınızda gezinmeyi, okuyup yazdıklarınızı, seyrettiklerinizi...ve paylaştıklarınızla bilgi dağarcığıma ektiğiniz yenilikleri özledim. Her insan ayrı bir dünya. Ve neler yok ki o dünyalarda! İnsan bilgilendikçe, okudukça, öğrendikçe zenginleşiyor, paylaştıkça çoğalıyor. Ayrıca yazmak da başlı başına bir terapi bunu da göz ardı edemeyiz değil mi!

Tabi geçerli bir sebebim vardı, sayfamı takip edenler biliyor. Keşif yolculuğumun rotası bu defa uzaklara değil, kendime doğruydu.  Baktım ki orada eşelenmeyi bekleyen bir vaha var ve beni bekliyor hevesle koyuldum işe. Kendimle başbaşa kalınca, renklerin dünyasına öyle bir daldım ki! çıkarabilene aşk olsun! Günlerim nasıl geçti, ben bu günlerin içinden nasıl geçtim hiç anlamadım. Gündüzüm, gecem birbirine karıştı. Günler, haftalar ve aylar aynı rutinlikte akıp giderken bende de adeta bir zaman kayması oluştu. 

Özellikle portre çalışmalarım saatler boyu sürdü. Bir trans hali miydi yoksa bu saatlerim? hiç bilemiyorum! :)) portrelerim adeta ete, kemiğe bürünecek bir hâle geldi benimse heyecanım daha da arttı. Onları periyodik olarak yaptığım aylık 'Korona Günceleri'nde sizlerle paylaştım ve biraz rötarlı da olsa, arası daha da açılmadan yine paylaşmaya devam edeceğim.  

Bu kadar uzun süre ayrı kalınca sözlerime nereden başlayacağımı da bilemez bir haldeyim. Aralarda hamleler yapıp, yazmaya girişmiş ama hepsi taslakta kalmış dört beş yazım olsa da, o yazılar da an itibariyle güncelliğini yitirdi. "Beklediğimiz kar, nihayet geldi" demişim yaklaşık 2-3 hafta önceki yazımda oysa şimdi, eli kulağında baharı kucaklamak üzereyiz. Ama soğuğu ayazı yerinde yine de. Eskiler "Mart kapıdan baktırır kazma kürek yaktırır" diye boşuna söylememişler. Neyse yeter ki içimiz kış olmasın.   

Malum pandemideyiz, yüz yüze kimseyle görüşemiyoruz. Diyeceksiniz ki telefonlar ne güne duruyor? Ben oldum olası telefonla çok fazla konuşmayı sevmem. Ama bu konuşmayı sevmediğimden, sevdiklerimi düşünmediğimden değil! // hepsi takibimdedir, sosyal ağlar, eş dost sağ olsun!. //ancak hiçbir şekilde haber alamamışsam işte o zaman meraklanır harekete geçerim :) duygusal yanım ağır basar... sevdiklerimle gözlerinin içine bakarak uzun uzun muhabbet etmeyi severim. Telefonla olunca sanki bir şeyler eksik kalır, olur da tam anlatamam kelamımı, yada hiç havamızda değilizdir! insanlık hali işte; kırılırız, dökülürüz diye korkarım biraz. Yerine göre ararım tabi ki. Yaşlıları hiç ihmal etmem mesela. Bir de görüntülü telefonlarda komik suratlarımızı görünce, gülmekten  kendimi alıkoyamam yine de akıllı telefonların hayatımızda olması artı bir avantaj bunu da yadsıyamam. Velhasıl yerine göre konuşmayı ve içimden geldiği gibi yazmayı, çizmeyi seviyorum. Hele ki burası bize ait bir dünya. Kapımız açık herkese. Benzer pencereden hayata bakanlar birbirlerini buluyorlar nasılsa.

Bu uzun girizgâhtan sonra artık heybemdekileri boşaltabilirim. En son, Kasım Ayı Güncesi'nde kalmışım. Bakalım Aralık ayı güncemizde neler var?

Kasım Ayı'nın aksine Aralık ayı olabilecek en sessiz ve en sakin ama bir o kadar da çok üretken olduğum bir ay oldu. Değil şehrimizin, mahallemizin dahi sınırlarını aşmadım. Bir tek alışveriş ve yürüyüş için dışarıya çıktım, onun dışında dünyam dört duvar arasında ve tuvalimin karşısında idi hep. Tabi o duvarlarda kimler yok ki! Kalabalığız. 

" Yaşamın gürültülerinin ses geçirmez odası olan sessizliğin gücünü hatırlamak gerekir. Sessizlik zamanları da tıpkı nefesler gibi parantezlerdir. Sevdiğimiz seslerin değerini ortaya çıkarır. 

Sessizlik kadar, onun kuzeni olan sakinliğin de gücü önemlidir. O ise gürültülerin olmadığı anlamına değil, gereksiz sözlerin, yapay müdahalelerin yokluğu anlamına gelir. Bu yolla sessizlik ve sakinlik bize yaşamın bütün müziklerini duyma ve dinleme fırsatı verir.  " * diyen Christophie Andre'nin sözleriyle derin bir dinleyiş içindeyim.  

 

'Aziz Jerome Çalışma Odasında'
Antonello da Messina (yaklaşık 1430-1479)
Aziz Jerome'nin karşısında, meditasyonla kendi içinde kapanmanın ve dünyaya açılmanın düzenli olarak birbirini izlediği tam farkındalık uygulamasını düşünüyorum. Bir de sabırlı ve düzenli çalışmayı. 
Penceresindeki Adam, Samuel Va Hoogstraten (1627-1678)
Sonra; kafası pencereye sıkışmış gibi duran üzgün bakışlı adamı görüyorum. Ama o hiçbir şey görmüyor, hiçbir yere bakmıyor aslında.
/ Bir an babamın ölmeden önceki bakışlarını görür gibi oluyor, irkiliyorum! /   
Yaşlı adam bakışını, dışarıya değil, içeriye çevirmiş. Kafası gibi bakışı da içindeki acı ve kederlerin arasına sıkışıp gömülmüş kalmış. Sanki bu göz yanılması bize diyor ki; 

" Gör! Düşünce ve kuruntularının farkındalığını nasıl anlatabildiğini gör. Eğer kendini onlara bırakır, onların içine kapanır, onları beslersen onlar da gerçekmiş gibi sağlamlaşırlar. Eğer onlara karşı kendi kendini korumazsan seni hapsederler." 

Acaba çözüm, pencerenin kenarında duran o küçük şişeciğin içinde mi bulunuyor? Orada sihirli bir iksir mi var? Peki öyleyse ona nasıl ulaşabiliriz? 

*' Meditasyon' Sanatla Farkındalığa Ulaşmak İçin 25 Ders

BALABAN

Derken... bu defa karşımda “Balaban” ben ona, O ise uzaklara bakıyor! Aydınlık yüzünü, güneşe, bozkırlara, çayırlara çevirmiş. Elinde ise kalem kağıt, uzun uzun baktıktan sonra bir şeyler karalayıp çiziyor. Çizdikleri de sanki sayfadan taşıyor. Sorunca anlatıyor;

“Çayırlarda çiçekler açarken, ağaçlarda kuşlar öterken, keçiler koyunlar otlanırken, atlar kişneyip eşekler anırırken, öküzler karasabana koşulmuş toprağı sürerken, ve bunları görüp duyan ben, sadece seyre dalıp bakamazdım.

İşte, Karapınar tarlasında, baban Hasan Başçavuş çift sürerken, ( ben yedi yaşımda bir çocuk, elimde kalem kağıt) öküzlerimizin ne kadar büyük olduğuna, babamın ne kadar becerikli ve güçlü olduğuna, karasabanın toprağı nasıl sürdüğüne bakıp bakıp çizmeye çalışırdım. 

Ama bizim öküzler öyle kocaman ve babam öyle büyüktü ki, nasıl çizersem çizeyim, bir türlü defterime sığdıramıyordum.” 

O konuştukça, artık daha iyi anlıyorum,
neden iri eller, iri ayaklar çizerdi Balaban!.

“ Kişinin sanatçı olması rastlantı değildir.
Bastığı topraklar yetiştirir sanatçıyı.”
“ Konu bir özdür, her öz kendi kabuğunu yapar” diyor. 

"Şair Baba" dediği Nazım Hikmet'in mapushane arkadaşı,
Anadolu'nun büyük ressamı İbrahim Balaban'ı saygıyla selamlıyorum.

***


Elimde füzen kalem eskizler çiziyorum. Bayılıyorum hünerine.
Hüner bende mi, kömürde mi? Bunu kim buldu ise şapka çıkaracağım önünde...
derken  “Sanatın Öyküsü” ne bakıyorum. 

Ve işte orada Picasso’nun kağıt üzerine
kömür kalemle 1938’de çizmiş olduğu Horoz’u görüyorum. 


Picasso sadece horozun görünüşünü vermekle yetinmemiş, horozun saldırganlığını, kibrini ve bönlüğünü de dile getirmek istemiş. Başka bir deyişle karikatürize etmiş. Ama oldukça inandırıcı olmuş. 

Ortaçağ, Rönesans, Modern çağ...resimleri derken, zaman tünelinde geziniyorum. Profesör Gombrich sanat alanındaki derin bilgisini sanat çalışmalarına duyduğu sevgi ile birleştirip, ilk mağara resimlerinden günümüzün deneysel sanatlarına kadar uzanan geniş bir dönemi, yalın ve anlaşılır bir şekilde okuyucuya aktarmış. Ben de, Ortaçağ, Rönesans, Modern çağ...resimleri derken, zaman tünelinde merakla geziniyorum. Sanat uzun ve sonsuz bir yolculuk. Çalışmalarıma katkı verdiği için Profesörümüz Gombrich’e teşekkür ediyorum.

Tam çizimlerime doğru yöneltmişken başımı, hüzünlü bir sesle irkiliyorum.
Fridakendi gerçeğimin resmini yapıyorum” diyor.
Öylece kala kalıyorum!
Gözümün önüne bir bir geliyor yaptığı resimler!
Anımsıyorum yeniden o muhteşem sergiyi* 

O sözlerine devam ediyor.
“ İnsan ilişkilerinde ayna gibiyim. Bana nasıl gelirseniz öyle karşılık veririm. Sevgiyse sevgi, iyi niyetse iyi niyet, umursamazlıksa umursamazlık. Ne gösterirseniz onu görürsünüz.” 

“ Hissettirilmeyen sevginin değeri yoktur.”  

“Hayatımın geri kalanını beni güldüren, özel hissettiren ve ne olursa olsun beni desteklemekten vazgeçmeyen insanlarla geçirmek istiyorum.”  diyor.

Her cümlesinde dakikalarca düşünüyorum. 

Sonra, kömür bulaşığı ellerimde bir nem... anlıyorum ki küçük bir mola, küçük bir nefes aralığı zamanıdır.  Ellerimi yıkıyor, doğru mutfağa gidiyorum. Veee kahve makinasının önündeyim, burcu burcu dumanı üzerinde mis gibi kahve kokusu ile dönüyorum tekrar yerime. Bir yudum alıyorum sabırsızca! kendime geliyorum ve bu keyfe biraz da müzik!.

Yanık sesiyle sevdiğim sanatçı Yasmin Levy 'La Alegria' yi seslendirirken coşkumu daha da yukarılara taşıyor.

 

İşte böyle. Renklerdi, ezgilerdi, anılardı... derken zaman da akıp gidiyor. Resim çalışmalarım, evin genel işleri, alışveriş, karantina günleri...ve bazen de, ruhumdaki gel-gitler ile bir an önce bitsin, gitsin diyerek gözünün içine baktığım bir ay oluyor Aralık ayı. Neyse ki çabuk atıyorum üzerimden o haleti ruhiyeyi :)) Koronanın verdiği hasarı ve koca bir yılın yükünü, bir ayın üzerine atmak da pek inandırıcı değil!. Bunda 'Aralık'ın ne suçu var :) Elbet bugünler de geçecek. Özgürce dolaşacağımız o güzel günleri de göreceğiz diye ümit ediyorum :) 

Bir önceki aydan yarım kalan kitaplar vardı onları tamamlıyor yeni kitap siparişleri veriyorum. Aralarda ise kafamı dağıtmak ve sürekli odak yapmaktan yorulan gözlerimi bir nebze olsun rahatlatmak için kâh aksiyon,  kâh biyografi ve tarihi, bazen de köpük misali filmler izliyorum. Birkaçını paylaşmış olayım.

SARAJEVO -  SARAYBOSNA

2014 Avusturya yapımı olan film politik drama türünde
Yönetmen: Andreas Prochaska Senarist: Martin Ambrosch
Başroldeki Oyuncular: Florian Teichtmeister, Heino Ferch, Melika Foroutan

Film 1. Dünya Savaşı'nın başlamasına neden olan
suikastler ve olayların perde arkasını anlatırken
aynı zamanda bir dönemi de gözler önüne seriyor. 

Film bu anlamda sadece drama değil aynı zamanda bir tarihi film.
Görüntüler ise bir  dönemi çok iyi yansıtıyor
bu yüzden son derece gerçekçi.

Politik dram sevenler için izlemeye değer. 


ROGUE CITY

2020 Fransız yapımı olan film, suç-aksiyon türünde 
Yönetmen: Olivier Marchal.
Başroldeki Oyuncular: Lannick Gautry'ye Jean Reno,
Claudia Cardinale ve Gérard Lanvin
Netflix yapımı olan filmi Marsilya'da geçiyor. 
Polisiye filmleri seviyorsanız bol aksiyonlu bu filmi de seversiniz. 


EMILY IN PARIS

Paris'i sevenler, özleyenler için köpük gibi bir dizi. 
Emily anbean instagram paylaşımlarıyla günümüz gençliğini
( ve hep genç/ergen kalanları😉) anlatan tatlı ve sevimli bir karakterdi.
10 bölümlük diziyi, çerez niyetine izledim. 

Harika Paris görselleri ve müzikleriyle
'Emily in Paris' i ruhumu ferahlatan bir dizi oluyor. 

***


FINAL PORTRAIT
Son Portre

2017 İngiliz- Amerikan Yapımı olan film
 Dramatik komedi ve Biyografi türünde
Yönetmen Stanley Tucci
Oyuncular: Geoffrey Rush, Armie Hammer, Tony Shalhoub 

Film, Sürrealizm, Ekpresyonizm, Kübizm ve Formalizm gibi sanat akımlarının öncülerinden biri olan, İsviçreli sanatçı, ressam ve heykeltraş Alberto Giacometti’nin başyapıtlarından birinin oluşumunu mercek altına alıyor. 
Ünlü sanatçı Paris'te eski dostu Amerikalı yazar James Lord’a rastlıyor.  Ve enteresan bir yüze sahip olan Lord’un portresini yapmayı teklif ediyor. Gururu okşanan Lord sonunda teklifi kabul ediyor. Film dahi sanatçının hayatını, eserlerindeki yalınlığı, kırılganlığı anlamamıza da olanak sağlıyor.  
 
Bilirsiniz Alberto Giacometti ince uzun bacaklı heykelleriyle meşhurdur.  


***

Bir başka biyografi filmi de merak ettiğim sanatçı 
Amedeo Modigliani oluyor.

MODIGLIANI

Mick Davis'in yazıp yönettiği, 
Başrollerde; Andy García, Elsa Zylberstein, Omid Djalili,
Hippolyte Girardot, Eva Herzigova ve Udo Kier'in oynadığı
2004  (Fransa, Almanya, İtalya, Romanya, İngiltere) yapımı
Biyografik dram filmi.

Film 1919 yılının Paris'inde geçiyor. Picasso'nun yakın arkadaşı ve rakiplerinden biri olarak da anılan, daha çok ressam olarak bilinse de ressamlığın yanı sıra heykeltıraşlıkla da yakından ilgilenen İtalyan Sanatçı, Amedeo Modigliani’nin hayatından bir kesit. Sanatçının sıradışı öyküsünü merak edenler için harika bir film.  

 

Modigliani’nin birçok eserinde boş gözler görürüz, işte filmde bunun nedenini öğreniyoruz. Modigliani’ye neden resimlerde insanlarının gözlerini göremiyorum? diye sorulduğunda ;

“Ruhunu görmeye başladığımda, gözlerini çizeceğim.” şeklinde verdiği yanıtla bunun  cevabını öğreniyoruz.

Sadece Modigliani’yi değil filmde Utrillo, Rivera, Cocteau, Renoir, Matisse ve Picasso’nun da izine rastlıyoruz. “Pablo Picasso! Söyle bana Pablo! Aşkı nasıl küpe çevirirsin?”


Ve Aralık Ayı güncemin finalini bu defa çok özel bir portre ile noktalıyorum.

FRİDA KAHLO


Sıradışı yaşam öyküsü ve eserleriyle Frida Kahlo portresi
ç
ok severek yaptığım çalışmalardan biri oldu.

Toz Pastel ile portre çalışmak oldukça zor ama sonuçlarını görünce ve 
olumlu geri dönüşümler alınca hissettiğim güzel duygular her şeye değiyor.

Frida Kahlo Portresi, 2021
(40x50) Soft Pastel 


Ben şevkle çalışmalarıma devam ederken,
 h
erkese sağlıklı, keyifli ve umut dolu günler diliyorum.

Bu defa arayı çok fazla açmadan, en kısa zamanda görüşmek ümidiyle...


* Frida Kahlo - Diego Rivera Sergisi, Pera 

24 yorum:

  1. Frida Kahlo portresi muhteşem olmuş. Bayıldım. Tebrikler. Korona günleri dolu dolu geçmiş ne güzel. Ben de hiç konuşmadığım kadar telefonla konuşuyorum ve hiç izlemediğim kadar film ve dizi izliyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @hüznün tadı,
      Çok teşekkür ederim. Hepimiz bu zorlu süreçleri kendi gerçeğimize, tercihlerimize göre geçiriyoruz. Siz de doğru yapıyorsunuz. Üretirken kendimizle baş başayız. Sonrasında ise paylaşınca, bölüşünce, dostlarla birlikte olunca hayatın bir anlamı var. Konuşmak bir ihtiyaç hele ki sevdikleriyle. Evet pandemide, film konusunda herkes rekor kırdı. Sinema salonunda izlemek gibi olmasa da, evin konforunda, sinemanın büyülü dünyasına dalmak da başka bir terapiydi. Dilerim en kısa zamanda pandemi son bulur, biz de gönül rahatlığıyla, özgürce sevdiklerimizle, dostlarımızla birlikte oluruz. Ziyaretiniz ve değerli yorumunuz için çok teşekkür ederim. Sağlıkla, esenlikle kalın. ✿

      Sil
  2. Sanatçının türküsü şöyle sonlanır; " Kalk evimize gidelim küheylan,kalk özümüze dönelim küheylan,kendimize varalım.." gibi,muazzam insan arayışı ve erdemi,arayışların,merakların ve eşelenmelerin sonucu çok daha görkemli ve üretken oluyor...Esin dönmüş; ALKIŞLARIMLA...Her daim üreten,merak eden,eşeleyen güzel insan...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İçimdeki nefesle, dışarıdaki dünyanın meltemi birbirine karıştı! sonra baktım olmayacak ruhumdaki gevezelikler susmuyor, durmam lâzım. Sessiz ve sakin kalınca içimi daha berrak görmeye başladım. Eşeledim, eşelendim durdum. Ama bak ellerimde çiçeklerle döndüm :) HOŞ BULDUM Güven :)
      Ziyaretine, güzel düşüncelerine teşekkür ederim. Sağlıkla, esenlikle kal.❀

      Sil
  3. Neden kısa yazdın:) Bayılarak gidilmiş, sonunda aaa bitti denmiş uzun yol tadı vardı, yazıda. Okurken soluksuz muydum bilmiyorum, özel bir üslup tadı var hep yazdıklarında fakat bu kez biraz sersemledim, ki bayılırım böyle sersemlemeye. Okurken korktum, yorumsuz kalacağım diye. Sonuçta halini yazarsın, dedim. Enfesti, sanat, edebiyat, yaşam dokundu! Ki bu da ne hoştu. Vallahi bak:)

    Telefon konusunda içime su serptin, bunun da altını çizerim:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @buraneros,
      Hay Allah korkuttum mu? ;) hepsini bir postta yazmayayım,, uzatıpta okuru sıkmayayım istedim:) Önce, uzun saatlerimi geçirdiğim hem salon, hem kütüphane, hem atölyemden başlayayım söze, sonra sırasıyla, balkon, bağ bahçe açılırım dedim:) Gönüllerimiz hep hoş olsun. Yorumsuz bırakmadığın için teşekkür ederim. Esenlikle, keyifle kal.☀

      Sil
  4. Öbür portrelerinizi de beğenmiştim ama buna bayıldım.Ellerinize, emeğinize sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Arzu Tırak,
      Çok teşekkür ederim. Sizin de yüreğinize sağlık. Esen kalın. ✯

      Sil
  5. Bir konuda gerçekten yetenekli olmak ve onu kullanarak insanlara güzellikler sunmak ilahi bir hediye Esincim. Ne kadar şanslısın :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @tülin,
      Güzel düşüncelerine, zarif sözlerine çok teşekkür ediyorum. "Şans, bir uğraşın eseridir." diyor Branch Rickey. Yetenek önemli ama tek başına yeterli değil, abartısız çok çalıştığımı, çok emek verdiğimi söylemeliyim. Senin de şansın çok olsun sevgili Tülin. Esen kal.. ❀

      Sil
  6. Esincim, öncelikle pastel çalışmalarına bayıldığımı belirtmek istiyorum. Tekrar ve tekrar:) Ellerine sağlık! Şu süreci şahane pastel çalışmalarınla ne güzel değerlendirdin. Aralık ayı okumalarının şahaneliği de ayrı konu:) Zor zamanlar ama her şeye rağmen satırlarından taşan coşkuya bayıldım. Keyifli günlerin çok olsun. Sağlık ve sevgi dileklerimle kucaklıyorum seni.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Klio'nun Şarkısı,
      Çok teşekkür ediyorum Sezer'cim. Gerçekten düşündüğün gibi, neredeyse "resim çalışmalarıma bundan daha iyi bir süreç olamazdı!" diyeceğim;) Portrelerde ciddi bir konsantrasyon şart çünkü. İçinde bulunduğum şartlar çok denk düştü, ben de çok çalıştım. Sadece odak yapmaktan biraz gözlerim ilerledi, kolumu da sabit tutmaktan omzumdaki ağrılar (tendom iltihabı) geçemedi. Büyük dertler değil bunlar. Dinlenince geçer. :) Paylaştığım kitapların ikisi sürekli elimin altında oluyor. Özellikle Meditasyon şahane bir kitap (adı yanıltmasın, bu klasik bir meditasyon kitabı değil.) Pskiyatrist, araştırmacı yazar Christophe Andre, sanatla farkındalığa ulaşmak için, ünlü tablolar yardımıyla bize gerçek anlamda 'görme deneyimi' yaşatıyor. Başucu kitabım oldu diyebilirim. Kesinlikle tavsiye ederim. Ben de sana gönlünce geçecek güzel günler diliyor, seni çok öpüyorum. Sağlıkla, esenlikle, keyifle kal. Sevgilerimle...❀♥

      Sil
  7. Gecenin dinginliğinde ekstra huzur veren satırlarınla dolaşmak öyle iyi geldi ki. Nasıl da özlemişim kaleminden dökülenleri, sanatla hemhal olmuş kelimelerini, naif hallerinin yansımasını...
    Balaban'ın önünde saygı ile eğilirken Picasso'nun horozuyla gülümsettin. Frida'nın sözleri nasıl da derin sahiden. Seçkilerin her biri ayrı güzel. Bir yılı doldurmuş pandemi sürecini sanırım en güzel, verimli şekilde değerlendiren sen oldun Esinciğim. Bu çok güzel. Hiç abartısız söylüyorum ki, resim çalışmalarına verdiğin önem ve disiplinli çalışmalarınla bu sanatta zirveye oturdun. Frida Kahlo tablon da tam manasıyla kusursuz, muhteşem! Ellerine, emeğine sağlık diyor, sevgiyle kucaklıyorum seni. Keyif ve huzurla dolu, sağlıklı bir hafta sonu geçirmen dileğiyle.. 💖💖💐💐

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Zeugma,
      Sevgili Zeugmacığım sen de her zaman çok zarifsin. Güzel düşüncelerine, içten sözlerine çok teşekkür ediyorum. Ben de sizleri, yazılarınızı çok özledim. Resim yapmayı seviyorum o artık tescillendi :) ancak en az 12-13 yıldır tuttuğumuz şu ilk göz ağrımız olan bloglarımızdan hiç vazgeçebilir miyiz? Ne mümkün!. aralarda hafif boşluklar olsa da, döner dolaşır yine geliriz yurdumuza:)

      Hocamızın seçtiği son portre sürpriz oldu. Çok severek yaptım. Pek çok yerde paylaşıldı, hatta 'Frida Kahlo Müzesi' ig hesaplarının hikayesine taşıdığını görmek beni son derece memnun etti. Doğru yolda olduğumu hissettim.
      Pandemide sen de çok verimliydin, bloğuna ne güzel yazılar yazdın. O yazılar bir gün geriye dönüp baktığında şu yaşadığımız günleri anmak adına çok ama çok daha değerli olacak. Senin de emeklerine, yüreğine sağlık. Ben de sana güzel bir hafta sonu diliyor, en içten sevgilerimi gönderiyorum. Sağlıkla, esenlikle ve hep sevgiyle kal. ✯❤✯❀

      Sil
  8. Frida şahane olmuş, bravo! Uzun süre buralaradan ayrı kaldığını yazmışsın ama sanat dolu bir zaman geçirmişsin, bu her şeye değer. Bahsettiğin filmleri ve kitapları ayrıca incelemek için tekrar geleceğim. Sevgiler Esin`cim:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Mutlu Eller,
      Çok teşekkür ederim Semi’cim. Blog ortamından uzak kaldım biraz ancak dediğim gibi haklı gerekçem vardı. Bir müddet daha böyle gidecek. Hocamız pastel sanatında duayen. Derslerimiz oldukça yoğun.Ciddi bir eğitim. 😇 Ben de çalışkan bir öğrenciyim. Her zaman ki gibi😉 Filmler güzel. Değerli ziyaretine ve yorumuna çok teşekkür ederim. Her zaman beklerim🤗 Sevgiler, selâmlar...💕🌸🌹🌸

      Sil
  9. Güzel bir yazı, teşekkürler:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Rica ederim. Ziyaretinize asıl ben teşekkür ederim.

      Sil
  10. Ellerinize sağlık sizi gerçekten tebrik ediyorum çok iyi bir pastel çalışması olmuş :) aah ne marifetlisiniz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @ESRA KAFKASLI,
      Ziyaretinize ve değerli yorumunuza çok teşekkür ediyorum. Sağlıkla, esenlikle kalın.

      Sil
  11. Sevgili Esin, neresinden başlasam bilemedim... Nasıl alkışlasam... Nasıl kıskanmasam... Fonda en sevdiğim, bağır bağır dinlediğim, Yasmin Levy "la alegria"... Konserin sonunda çılgınlar gibi koşup sarılmak istemiştim.
    Frida tablonu görünce, sergindeyim diye hayal ettim, koşarak gelip sarıldım. Yetenekli insanlara hep gıpta etmişimdir; benim çizmek, çalmak, söylemek yeteneğim yok ya, burkuluyor içimin bir köşesi... Herkes de olsa zaten olmazdı ama ucundan da mı vermedin hay Allahım demeden duramıyorum. :)
    Sevgiler. Özlemişim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Evren,
      Sevgili Evren'cim sayfama hoş geldin. İyi ki bloğumu ziyaret etmişim, bu vesileyle bıraktığın yorumu çok fazla gecikmiş olmadan gördüm ve yayınladım. Artık bloğuma biraz misafir edaları içindeyim. Evde de pandemiden dolayı, gelen-giden olmayınca, büyük masalarda dostları ağırlayamıyoruz!. hal böyle olunca yemek masasından çalışma masasına evrilmiş olan masamın bir ucunda şövale diğer ucunda pc... aralarda geziniyorum işte öyle :)) Havalar da ısınmaya başladı...ya sabır! diyerek, karantina günlerinin içinden geçiyoruz.

      Güzel sözlerin için çok teşekkür ediyorum Evrencim, inşallah pandemi sonrası sergimde buluşur, özlemle sarılırız birbirimize!. Ama aşkolun sana! senin yeteneklerin az mıdır ki!. O kalemi eline aldığında, nasıl ustalıkla konuşturursun! Edebi diline hep hayranım. Ayrıca sen, hayatı güzelliştiren kadınlardansın!. İncelikli, zevkli, keyifli...şimdi hayat arkadaşınla birlikte ne hoş 'yolda2yolcu' sunuz...ben de size özeniyorum inan! sizi ve karavanlarıyla doğanın içinde olanları keyifle takip ediyorum. Eşimin çalışıyor olması ve içinde bulunduğumuz koşullar, şu an için buna elvermiyor. Oysa paylaşımlarımızdan bilirsin gezginciyiz normalde...şimdi durum farklı! 4 duvar içindeyiz. İnşallah bu günler de geçecek. Tek dileğim, kendi ailem, sevdiklerim, dorstlarım bu süreçleri salimen atlatabilelim. Yeter ki sağlık olsun. Her şeyin başı sağlık. Ben de seni özlemişim...iyi ki -gerçeğin yerini tutmasa da- iyi ki bloglar var. Ben de sana sevgilerimi gönderiyor; sağlıklı günler, keyifli yolculuklar... diliyorum. Esen kal.❤

      Sil
  12. Öyle nefis olmuş ki Frida'ya bakmaya doyamadım. Yazmadan geçip gidemedim. Ellerinize, yüreğinize sağlık. Sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Şaşkın,
      Çok teşekkür ederim. Çok zarifsiniz. Sağlıkla, sevgiyle, esenlikle kalın...

      Sil