30 Haziran 2021 Çarşamba

Korona Günlerinde Nisan-Mayıs-Haziran ayı günceleri

Nihayet yaz sıcaklarına kavuştuk. Aşılarımızı da büyük bir çoğunlukla olduk. Bünyelerde bir ferahlık hafif de olsa bir rahatlama ile sayfiyelere, kırlara koşmaya başladık. Biz henüz sayfiyeye uzanamadık, ama Mayıs Ayı'nın son haftasında Anadolu'nun bir ucuna gidip, dağlara, bayırlara çıkıp geldik. Gezi yazılarımı anlatmaya başlayacağım elbet, ama öncelikle korona günlüklerimi kaldığım yerden özetle toparlamak istiyorum. 

Uzun aralıklar verince yazma moduna girmem de pek kolay olmuyor. Öncelikle günün en sakin anını belirliyorum. Günlerden pazar ve Haziran'ın bu son kapanma gününde sokakların sessizliği de işime yarıyor. Zaman ayarlaması tamamdır diyorum ancak kafamın içinde arılar vızır vızır uçuyor!. Hangisini yakalayıp, hangisini salacağımı bilemez bir halde... //zannetmeyin ki her günüm ayrı telde!.// yine de nereden? hangisinden başlamalı?! diye sorarken kendime, imdadıma instagram fotoğrafları yetişiyor. Mutlak, hemen her gün gibi instagrama fotoğraf koymasam da! önemli bulduğum anlarımda günlüğüme not düşer gibi o mecrayı kullanıyorum ben de. İşte o fotoğraflar, şimdi işime yarıyor ve 'korona günlüklerim'de yol haritamı belirlerken bana bir hayli yardımcı oluyor. Böylece o vızırtılı seslerin yerini rengârenk kanat çırparak uçuşan kelebekler alıyor. 

Fona güzel bir müzik koyuyorum. Ve kahvemi alıp klavyemin başına geçiyorum. Artık hazırım. Yazmaya/anlatmaya başlayabilirim...

Nisan 2021

Soğuk ve endişe yüklü geçen kış aylarından sonra Nisan'da havalarda da bir yumuşa ve bahar kokusu gelmeye başlıyor. Hafta sonu cumartesi günleri serbest olunca soluğu her zaman olduğu gibi yine Anadolu Hisarı'nda alıyoruz. 

Uzun uzun yürüyor, biraz deniz, biraz çimen kokusu alıp bahar mevsimine 'merhaba' diyoruz. Özlemişiz doğanın içinde olmayı. 

Anadolu Hisarı

Kimileri piknik çantalarını hazırlayıp gelmiş. Sınırlı sayıda da olsa kamelyalar özellikle pandemi sürecinde açık havada piknik yapmak için güzel bir alternatif. Aklımızın bir köşesine yazıp, bir dahaki sefere biz de hazırlıklı gelelim diyoruz! 

Ama bahar hiç umduğumuz gibi geçmiyor. Hatta sonbahardan rol çalmışcasına, pek kasvetli ve soğuk günlerle bizi sürekli şaşırtıyor!. İklimlerin de her şey gibi değiştiğine bir kez daha tanık oluyoruz. Bu yüzden 'bir dahaki sefere' dediğimiz o pikniği hemen hayata geçiremiyor, Nisan ayında çok da fazla plan program yapamıyoruz. 

***

Günlerim daha çok resim yaparak geçiyor. Nisan ayı'nda sadece iki kitap okuyabiliyorum. Gönlüm daha çok okumak istese de, resim çalışmalarım gözlerimi bir hayli yorduğu için iki kitap kâfi geliyor.

Bir Atı Kanatlandırma Sanatı, ilginç fikirlerle dolu ezber bozan bir kitap. Yaratmanın, icadın ve keşfin gizli tarihi. Kitabın konusu da içeriği de çok güzel, ayrıca ilham verici. Yaratıcılık efsanesi sadece bazı insanların yaratıcı olduğunu ima eder! Büyük buluşların bizlere, çok az insanın sahip olduğu dehalar tarafından çeşitli mucizelerle getirilmiş olduğunu, onlar için ise yaratıcılığın son derece kolay olduğunu anlatır değil mi! Oysa Kevin Ashton tüm bunların gerçek olmadığını, yaratıcılığın gerçekte hemen her insanda olduğu ve bunu nasıl kullanmamız gerektiğini bize, yaşanmış hikâyeler üzerinden çarpıcı bir dille aktarıyor. Önemli bulduğum bazı bölümlerden birkaç alıntı; 

Eğer deha yaratıcılığın önkoşulu olsaydı yaratıcılığın çok önceden anlaşılabilir olması gerekirdi.

Yaratım düşünmenin sonucudur. Tıpkı yürürken olduğu gibi. Sol ayak, problem. Sağ ayak, çözüm. Varana kadar devam et. Başarınıza karar verecek olan şey adımınızın büyüklüğü değil, kaç adım attığınızdır. Sf. 87 

Yaratıcılık her zaman deneysel bir süreçtir. 

Yaratıcılık, doğası gereği toplumsal bir edim, toplumun laboratuvarında yürütülen bir deneydir. Yeni yapıtlar kültürel bir bağlamda değerlendirildiğinden, herhangi bir yeniliğin nasıl karşılandığı, o yeniliğin öncülerine ve onlara ne kadar yakın yada uzak olduğuna bağlıdır. Bizler bu ortamda sürekli olarak karar vermeye çalışır ve toplumsal standartlara bağlı kalmak ile biraz uzaklara yol almak arasında gider geliriz. Aradığımız, aslında aşinalık ile yenilik arasındaki can alıcı noktayı yakalamaktır. Sf. 114

Portekiz'in Yüce Dağları, 2002 yılında dünyanın en prestijli edebiyat ödüllerinden 'Man Booker' ödülünü kazanan Yann Martel'den. Okyanus kıyısındaki Portekiz'i renkli kültürüyle ve coğrafi konumuyla çok beğenmiştim. Bu yüzden 1904, 1938 ve 1981 yıllarında Portekiz'de geçen üçü farklı olsa da yine de sembollerle birbirine bağlanan ve olağanüstü kurgu ve hikaye anlatıcılığı ile Portekiz'in Yüce Dağları heyecanla okuduğum bir kitap oldu. Martel, aynı zamanda filme de uyarlanan 'Pi'nin Yaşamı'nın beğenilen yazarı. 

Dokunaklı mesajlarla dolu hikâye örgüsü içinde Martel, 'dinin bir insan için inanç yapısı olurken bir diğerini nasıl komik duruma düşüren bir şey olabilir' bunu masal örgüsü içine gizlenmiş mesajlarla okuyucuya hicvederek anlatıyor. Acayip fikirlerle dolu satırlar arasında, fakat büyülü bir gerçeklik içinde kitabı okurken, Portekiz'in kutsal mekânı Fatima**da gördüğüm manzaralar bir kez daha gözümün önüne seriliyor. 

Hafta sonları ise devam eden karantinalarla ve hava da parçalı bulutlu olunca genellikle film seyrederek geçiyor. İzlediğim filmler içinde Aamir Khan'ın muhteşem filmi Peekay Pk 'ı oldukça beğendim. “Din” konusunu bu kadar güzel işleyen, komik olduğu kadar düşündüren bu filmi izleyenler mutlaka çoktur, izlemediyseniz eğer öneririm. Filmdeki şu söz dikkate değer;

 “İki Tanrı var. Biri bizi yaratan biri de sizlerin yarattığı”.

Zaman zaman Netflix'de bulamadığım ama seyretmek istediğim bazı filmleri de elimde tablet you tube üzerinden de izlediğim oldu.

Rus yönetmen Andrei Tarkovski’nin (1966) yapımı Andrei Rublev filmi 

Usta yönetmen Andrei Tarkovski’nin en önemli yapımlarından biri olan Andrei Rublev filmi, 15. yüzyıl Rusyası’nda geçiyor. Film hem bir keşiş hem de ikona ressamı olan Andrei Rublev‘in hayatını anlatıyor ama asıl, Moğol saldırıları nedeniyle yokluk ve sefalet içinde Rusya'nın dönemindeki günlük yaşamına bir ayna tutuyor. 


Goya’nın Hayaletleri: Yönetmen Milos Forman’ın, romantizm akımının önde gelen isimlerinden İspanyol ressam Francisco Goya’nın hayatını anlattığı bir film. 1792 yılının İspanya’sında geçen film, tarihi sahneleriyle oldukça etkileyici. Goya, sanatının doruğa ulaştığı dönemlerde bir yanda Katolik Kilisesi'nin zorluklarıyla mücade eder, bir yandan da büyük aşkı Ines’le fırtınalı bir ilişki yaşar. 


Yine Netflix'de izlediğim Kelebeğin Rüyası 2013 yapımı yerli bir film. Filmi Yılmaz Erdoğan yazıp yönetmiş. Başrollerini Kıvanç Tatlıtuğ ve Mert Fırat'ın paylaştığı film, II. Dünya Savaşı döneminde Zonguldak'ta yaşayan ve bir kömür madeninde çalışmak zorunda olan iki genç şairin hayatını anlatıyor.  Tesadüf o ki her iki şair de aynı kadına aşık oluyor!.. Uzun zamandır Türk filmi izlemiyordum. 


Bir de bol aksiyonlu, gündemle de ilintili, Kolombiya’nın dünyaca ünlü uyuşturucu baronu Pablo Escobar’ın gerçek hayatını konu alan Narcos (Narkoz) dizisine başlıyoruz.  Artık hiç bir şeye şaşırmamak gerektiğini öğrenmiş olsak da yine de gerçeklerden uyarlanan bu diziyi hayretler içinde izliyoruz. ( Diziyi henüz bitiremedik...)

***

Geçen yıl bu zamanlarbaşladığım sanal resim eğitimi ile toz pastel tekniğine hakimiyetim artarken aynı zamanda pek çok da resim yaptım. Ellerim/iz kullandıkça açılıyor, ne kadar çok yazıp çizersek, ellerimizin esnekliği artıyor, ne kadar çok okursak, okuma hızımız ilerliyor ve buna paralel yazma becerilerimiz artıyor. Yazdıkça yazası geliyor insanın, yada tam tersi! Velhasıl, sürekliliğin ve istikrarın ne denli önemli olduğunu bizzat yaşayarak öğreniyor insan. En önemlisi de emek vererek yaptığımız her şeyin sonuçları da güzel oluyor. 

esinbozdemir.art

Toz pastelde portrelerden sonra manzaralara geçmiştik. İkinci manzaramız, gün batımında 'Kuleli Askeri Lisesi' oluyor. Hepimiz aynı resmi yapıyor olsak da, herkesin görme biçimi ve hocamızın tekniğini yorumlaması yine de farklı oluyor. Ama çoğunluk gayretli ve istekli, bu yüzden gözle görülür bir ilerleme yaşandığı da bir gerçek.  

Manzara resimlerine başlıyor olsak da, ben portre çalışmalarımı da özgün portrelerimle sürdürmeye devam ediyorum. Portre eğitimlerine yeni başladığım ve sadece birkaç teknik öğrendiğim zaman bir hevesle ilk babamın portresini yapmıştım. Ortalama 9 aylık portre çalışmalarımızı tamamladığımızda ise ikinci özgün portre çalışmamı çok sevdiğim kadın, Cumhuriyetimizin Çınarı, bilim insanı, ' Son Sümer Kraliçesi' Muazzez İlmiye Çığ ile taçlandırmak istiyorum. 

Muazzez İlmiye Çığ
esinbozdemir.art

Mayıs 2021

Mayıs ayı, en sevdiğim ay oluyor. Bahar şenliği içinde geçiyor günlerim. Öncelikle bir ritüele dönüştürdüğüm hıdrellez kutlamamı yapıyorum balkonumda :) bir gül dibine ekemesem de, yine de Hızır ve İlyas'a iletiyorum dileklerimi!. Baklagillerden ne bulursam, bazen nohut, bazen kuru bakla veya fasulyeleri tesbih dizer gibi diziyorum. Yazıyorum isteklerimi !:))  dileklerimin baş harfleri yeterli oluyor kelamımı iletmeye:) Sağlık, Huzur, Bereket.... diyerek açılışı yapıyorum :)) O geceyi ay ışığında bir başka halet-i ruhiye içinde yaşıyorum. Hızır ve İlyas'ın her defasında elimden tutuşuna şükranla, kalbim pır pır atarak geceyi kapatıyorum.  

Nisan ayı'nın tersine, Mayıs ayında havalar zaman zaman fırtınalı, atarlı da olsa çoğunlukla güneşli ve tutarlı geçiyor. İklimlerin psikolojimize etkisi büyük. Mayıs, ışığıyla, enerjisiyle aydınlık bir ay oluyor. 

İlk aşımızı oluyoruz. Tam olamasak da hafif bir rahatlık içinde ikinci aşı için randevu kovalıyoruz. Zira aşı bulabilene aşk olsun. Adeta karaborsa!. Hiçbir yerde yok! Meğer kısmetimizde ikinci aşıyı da başka şehirde olmak varmış, onu da oluyoruz. 

Bahar çiçekleri 

Artık hafta sonlarını /pazar kapalı olsa da/ cumartesi günlerinin serbestliği ve havaların da ısınmasıyla engellere takılmadan daha uzun yürüyüşler yaparak geçiriyorum.

Sitelerin bahçeleri bahar dallarıyla renklenmiş,  çimenler yeşermiş... kıyafetlerimiz hafiflemiş, biraz daha ferahlamış bir hâl içinde...bahar coşkusu yaşıyorum.


***

esinbozdemir.art

Resim çalışmalarım olanca hızıyla devam ediyor. Mayıs ayı'nda yine bir manzara  resmi var. Bu defa bir kar manzarası yapıyorum.  

Ve Mayıs ayı'nda bir de 'Mecmua İstanbul' ekibinden bir söyleşi teklifi alıyorum. Bu defa gezgin kimliğimle değil, resim çalışmalarımla ilgili soruları yanıtlıyorum.  https://www.mecmuaistanbul.com/ressam-esin-bozdemir/

Mayıs Ayı'nın son haftasında ise 2 hafta sürecek olan Anadolu seyahatine çıkıyoruz. Geçtiğimiz yıl planladığımız ancak korona salgını dolayısıyla ertelediğimiz bu seyahatı gerçekleştirmek bu yıla kısmet oluyor. İstanbul'dan Van'a, oradan Erzincan'a giderken....daha önce görmediğimiz şehirlerden geçiyor, bir kez daha coğrafyamıza hayran kalıyoruz. 

***

Ve bu seyahatten pek çok anıyla, heybemiz dolu dolu ayrılıyoruz. Şimdilik bu kadarcık değinmiş olayım, daha sonra detaylarıyla bu seyahati sizlerle paylaşacağım. 

Nasıl başlarsa, öyle biter denir ya hani!. Mayıs ayı da güzel başlayıp, bir dolu güzellikle biten bir ay oluyor. 

Haziran 2021

Anadolu Seyahatinden sonra pek çok anıyla ve fotoğrafla dönüyoruz ama gezmenin diğer adı da yorgunluk tabiki!. Haziran'ın ilk haftası valizleri aç, yıka-pakla-yerleştir ile geçiyor. Uzun ama burcu burcu toprak kokan Anadolu yolları güzeldi...ve sayılı günlere çok şeyler sığrdırmaya çalışırken... göz açıp kapayıncaya kadar da çabucak geçti. Her güzel şey gibi!. 

***


***


Tatil dolayısı ile ara vermek durumunda kaldığım resim çalışmalarıma yeniden devam ederek, kar manzarasından sonra, gün batımında dalgalı bir deniz manzarası yapıyorum. Renk cümbüşü içinde, toz pastel tekniklerini uyguladığım ve severek yaptığım bu çalışma,  manzara resimlerinin finali oluyor. 

Resim çalışmalarım, Anadolu seyahatimiz, biraz müzik, biraz sinema ve biraz da okumalarım derken... özellikle son bir ayım oldukça renkli geçiyor. 

Ve ayrıca  'Mecmua İstanbul' Kültür - Sanat -Yaşam Dergisi gezi yazılarıma yer verme teklifinde buluyor. Ben de bu teklifi memnuniyetle karşılıyorum.
https://www.mecmuaistanbul.com/iskenderin-fethedemedigi-kartal-yuvasi-termessos/
https://www.mecmuaistanbul.com/gorkemli-kral-mezarlari-ile-kaunos-antik-kenti/


Ve...naturmortlara geçiyoruz. İlk naturmort çalışmamız 'vazoda güller' ile
Haziran ayını noktalıyorum. 



Geçen yıl bu zamanlar tıklayınız
**Portekiz'in kutsal mekânı Fatima
yazısı için tıklayınız

24 yorum:

  1. Merhabalar.
    Pandemi dönemini en iyi bir şekilde değerlendirip, en güzel bir şekilde geçirmişsiniz. Çok güzel bir paylaşımdı. Emeğinize ve yüreğinize sağlıklar dilerim. Allah ağzınızın tadını bozmasın.
    Selam ve saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Recep Altun,
      Ziyaretiniz ve değerli yorumunuz için çok teşekkür ederim Recep Bey. Amin. Ben de sizlere sağlık ve esenlik dolu güzel günler diliyorum.

      Sil
  2. Merhabalar.
    Prof. Dr. Muazzez İlmiye Çığ'ın Sümerlerle ilgili kitaplarını okuyorum. Ayrıca bir de elimde "Muazzam Muazzez" isimli ve Sedef Kabaş'ın kaleme aldığı kitabından muazzam Muazzez'i tanımaya çalışıyorum. Allah sağlıklı ve kaliteli bir ömür geçirmesini nasip ve müyesser eylesin. Paylaşım için tekrar teşekkür ederim.
    Selam ve saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok özel bir insan Muazzez İlmiye Çığ ve uzun yaşamın hakkını öylesine güzel veriyor ki! Cumhuriyet kadını oluşuyla, eserleriyle ve duruşuyla bizlere harika bir örnek. Birkaç kitap hariç, çoğu kitabını okudum Okumadıklarımdan biri de Sedef Kabaş'ın kitabıdır. "Muazzam Muazzez" i iyi oldu hatırlattınız. Aklımdaydı, notlarıma ekliyorum hemen. Çok teşekkür ederim Recep Bey. Temennilerinize ben de yürekten katılıyorum. Sağlıkla ve esenlikle kalın..

      Sil
  3. Güzel bir yazı. Resimleriniz muhteşem. Kitaplarıda not alıyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Yüreğimin İklimi,
      Çok teşekkür ederim. Sağolun. Sevgilerimle...✿

      Sil
  4. Böylece korona günlerini kapsamına giren 2021 bahar ayları da sona erdi ve yazdan bile 1 ay çaldık, öyle değil mi Esinciğim? Ah zaman! Neyse ki aşı sayesinde söylediğin gibi bünyelere bir ferahlık, bir rahatlama hissiyatı geldi. Anlaşılması güç karşıt çabalar da hız kazandı bu arada ama bilim kazanacak, bu çok netleşti. Seneye çok daha güzel ve rahat geçecek ilkbahar. Buna tüm kalbimle inanıyor ve işte buraya da yazıyorum:)
    Okuduğun kitaplar, izlediğin film ve diziler, resim çalışmaların, Mayıs ayındaki Anadolu'nun bir ucuna yaptığınız seyahatin dahilinde günlerin dolu dolu ve kaliteli geçmiş yine. Keyifle okudum hepsini. ''İki Tanrı var. Biri bizi yaratan, biri de sizlerin yarattığı'' sözü ne kadar da doğru. Bizi yaratan Tanrı'yı boş verip kendi yarattıklarına tapanların da farkındayız tabii! Resim çalışmalarına tek tek ve hayranlıkla baktım yine Ellerine emeğine sağlık Esinciğim. Profesyonel bir ressamsın artık sen. O resimleri yapanın başka tanımı yok bende.👏👏👏
    Mecmua İstanbul'dan ne güzel bir teklif gelmiş öyle. Yazıların çok yakışmış sayfalarına. Tebrik ediyor, daha nicelerine diyorum. Anadolu Seyahati notlarını merakla bekliyorum bu arada.
    Keyif ve huzur dolu günler senden yana olsun Esinciğim. Selam ve sevgilerimle... 😊💐💐🙏

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Zeugma,
      Hem de nasıl Zeugmacığım! su gibi geçiyor zaman. Yalan yok aşılananınca bir ferahlık geldi tabi, ama biz her zaman olduğu gibi hep temkinliyizdir. Tedbiri elden bırakmayız yine de. Bir de 'Delta Varyantı Virüsü' girdi gündemimize!. Hal böyle olunca şimdi 3. aşı da sırada sanırım!. Nasıl değişti heşey! Ümit ediyorum öyle olur ve bilim kazanır. Ve seneye çok daha güzel geçer ilkbahar. :)

      PK çok güzeldi. Altı çizilesi cümleler doluydu. Gördük hep, ve görmekteyiz hâlâ!. Kendi krallıklarını, kendi tanrılarını ve tapınaklarını yaratanları!.

      Çok teşekkür ederim güzel sözlerin için Zeugmacığım. Yolumuz uzun... :)
      Yazılarımın, böyle nitelikli bir kültür-sanat platformunda yer alıyor olmasından ben de memnuniyet duydum. Gösterdiğin içtenlik ve samimi duygulara yürekten sevgilerimle...Sağolasın Zeugmacığım. Havaların sıcaklığı üzerime bir rehavet kondurmazsa eğer...ben de Anadolu Seyahatimizin notlarını arayı fazlaca açmadan yazmayı istiyorum. Ben de sana sevgi ve selamlarımı gönderiyor, keyfince geçecek güzel bir yaz diliyorum. ✿❤✿🙏

      Sil
  5. Esinciğim resimlerin o kadar güzeller ki, her birini hayran hayran seyrettim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Handan,
      Çok teşekkür ederim Handan'cım. Sevgilerimi gönderiyorum. Keyfin, enerjin, tatlı sinerjin hep çok olsun☀✿❤✿

      Sil
  6. Çalıştığın Kar manzarasına özellikle dönüp dönüp baktım sevgili Esin.
    Gezi yazıların için ne kadar güzel bir mecra. İnsanın emeklerinin değerlenmesi ne güzel :)
    Tebrik ederim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @tülin,
      Doğa manzaraları huzur veriyor. Ben de çok severek çalıştım. Emek vererek yaptığımız işlerin er yada geç değer bilindiğini görmek, hiç bir şeyin boşa gitmediğini gösteriyor. Bilgiler paylaşıldıkça çoğalıyor. Çok sevdiğim bilim kadını, değerli Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ'ın bir Sümer tabletinden dilimize çevirdiği (Sümerli şair ve eğitmen Ludingirra tarafından söylenmiş olan) 4000 yıllık atasözünde dediği gibi; 'Madem ki biliyorsun neden öğretmiyorsun'. Bu yüzden blog dünyası içinde takip ettiğim değerli dost kalemlerin her birinin özenle, bilgi birikimleriyle kaleme aldıkları yazıları çok önemsiyorum. Birbirimizden ne çok şey öğreniyoruz. Beğenilerin için çok teşekkür ederim Sevgili Tülin. Keyifli tatiller diliyorum. ✿❀✿

      Sil
  7. Fotograflar ayri güzel, Resimler apayri güzel, yazi güzel, yasanmisliklar güzel..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Akşam Sefası,
      Çok teşekkür ederim Sevgili Berfin. Senin o hafta sonu yürüyüşlerinizde çektiğin İsviçre fotoğraflarına ve yaptığın "Ah evet 2. ortak noktamızdı:))" soyut resimlere de ben bayılıyorum. :)) film şeridi gibi gözümüzün önünden akıp geçen, sonra durduğumuzda sarıp, tekrar tekrar izlediğimiz o yaşanmışlıklarımız her haliyle yine de güzel :)) Teşekkür ediyorum. Ziyaretin ve öz-içten sözlerin için. Sevgilerimle... ☀❣☀

      Sil
  8. Mecmua istanbul'daki yazıları sonraya bıraktım, çünkü yazın zengin içerikli bir dergi tadındaydı. Elbette tablolar! Muazzez İlmiye Çığ için, ilk görenlerden biri olarak diyeceğimi demiştim zaten ki bu arada Rabbim nazarlardan saklasın bir yaşına daha girdi, çok seviyoruz kendisini elde değil.:) Kelebeğin Rüyası'nı yılında sinemada izlemiştim ve çok beğenmiştim hatta bazı oyuncular haklarındaki önyargılarımı yerle bir etmişlerdi, bence hem hikâyesi, hem dönem vurgusu ve bakış açısı dolayısıyla sıkı yerli yapımlardan biri; izlenmeli, gerek duyulursa eleştirilmeli diye düşünürüm. Çengelköy- Kuleli resmininin ışıklarını çok sevdim, ve denizin ve dalganın kırılmasındaki duyguya bayıldım, ve vazodaki çiçekler, detaylar falan etkileyiciydi fazlası ile; sabırsız, çok anlamaz ben bile ince ince baktım ki... ve kendimce görebildim işte:) Ellerine sağlık, Sen ve Klio'nun Şarkısı sayesinde resim sanatıyla -öğrendikçe- yakınlaşıyor, görme konusunda gelişiyor ve kaynaşıyorum:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @buraneros,
      Muazzez İlmiye Çığ'ı hepimiz çok seviyoruz. Bilgeliği yanında bir de o sempatik ve güleç hali ile nasıl sevilmez ki:) çoğumuz gibi ben de Allah'ın bu özel kuluna hep 'MAŞALLAH' diyorum!.
      Son yıllarda Türk filmlerinde hatırı sayılır bir ilerleme gözlemliyorum ben de!. 'Kelebeğin Rüyası' filmini oldukça beğendim. Resimlerimi ne güzel okumuşsun:) ışık, gölge, detaylar, duygu!..kesinlikle görebiliyorsun:) çok değerli izleyicime bunları yansıtabildiğim için bahtiyar oldum ben de:) beğenilerine çok teşekkür ediyorum. Sanat tarihi desteğini Sezer'le tamamlarken, roman tadındaki yazılarıyla duygu ve hayal dünyamızı zenginleştiren arkadaşlarımızla da ne mutlu bize. Sevgiyle, esenlikle ve sanatla kal değerli buraneros ヅ☀

      Sil
  9. Tatlı Esincim, kar manzarasında ışığı o kadar güzel vermişsin ki... Bayıldım bayıldım. Ellerine sağlık! Harika işler çıkarıyorsun. Bu arada 2 haftalık bir seyahati, kitapları, filmleri, dizileri de ihmâl etmemişsin:) Maşallah sana.
    Okuduğun kitaplar yine çok iyi. Kimi üst düzeyleri saymazsak yetenek konusu bence de geliştirilebilir bir şey. Epeydir hobilerimle ilgilenmiyorum fakat faâl olduğum zamanlar sergi gezdikçe, okudukça aklıma fikirler gelirdi, istek artardı:) Gezmek, görmek, analiz etmek önemli.
    Mecmua İstanbul'daki yazılarını da okuyacağım. Kocaman sevgiler benden sana...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Klio'nun Şarkısı,
      Çok teşekkür ederim Sezer'cim. Toz pasteli kullandıkça birbirimize ısındık. Ustalarımızın izinde keyifli bir yola koyulduk:) Bu konu derin, yolumuzsa uzun. Sırlarını keşfettikçe bu gizemli ve renkli yolculuktan daha da keyif alacağımı düşünüyorum.
      'Bir Atı Kanatlandırma Sanatı' çok iyi bir kaynak kitap, öneririm. Kevin Ashton, sayıları az da olsa, kimi üst düzey olarak düşündüğümüz o dahi'lere bakış açımıza ve onların yaratım süreçlerindeki eylemlerine odaklanıyor. Bunu sayısız araştırma, inceleme, referans… ile sunuyor. Kitabın sonunda 100 sayfalık bir kaynakça yer alıyor. Ve tabi ki her zaman bir numaramız; ‘John Berger ;) Normal hayatlarımıza hafiften göz kırpar gibiyiz. Müzeleri, sergileri, tiyatroyu ve sinemayı özledik. Yerinde görmek, capcanlı yaşamak, hissetmek, yorumlamak… başka bir duygu! Arabada seyahat ederken, antik kentlerde gezerken, güzel bir sergi sonunda veya keyifle bir ‘flanöz’ edası içinde yürüyüş yaparken… işte en ilginç fikirler de en çok böyle zamanlarda beynimizde uçuşuyor değil mi! Ben de ziyaretine ve değerli yorumuna teşekkürlerimi iletiyor, sana sevgilerimi gönderiyorum. Keyifli tatiller dilerim. ✿♥✿

      Sil
  10. Merhabalar.
    Paylaşımda yer alan tablolarınız için hiçbir şey yazmadığımı fark ettim. Aslında çizdiğiniz ya da yaptığınız o resim/tablolar hakkında o kadar çok söylenecek ve yazılacak şeyler var ki, önce oturup şöyle sakince tabloları bir sanatçı ruhuyla incelemek gerekir. Tablonun altında pastel renkli kalemler gördüm. Siz resimlerinizde hep bu çizim boya kalemlerini mi kullarsınız? Yoksa, yağlı boya ve fırça kullandığınız da oluyor mu?
    Resimler gerçekten bir harika. Kullandığınız renkler ve renk çeşitleriniz çizgilere o kadar güzel modüle olmuş ki, her bir tablonuz ayrı bir sanat eseri olarak yerini almış. Kaleminize, emeğinize ve yüreğinize sağlıklar diler, bu güzel resim/tablo çalışmalarınızda size başarılar dilerim.
    Selam ve saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Recep Altun,

      Resimlerimde bütün malzemeleri kullanmaktayım. İki yıldır pastel duayeni Javad Soleimanpour'dan toz pastel eğitimi alıyorum. Bu yüzden son zamanlarda yaptığım resimler, ağırlıklı olarak toz pasteldir.
      Beğenileriniz ve güzel sözleriniz için çok teşekkür ederim. Sağlıkla, esenlikle kalın...

      Sil
  11. Esinciğim merhaba, epeydir uğrayamadım buralara. Affola... Ne güzellikler yazmışsın, yaşamışsın, okumuş ve izlemişsin. Doğu Anadolu gezi notlarını merak ediyorum. Selam ve sevgiler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Arzu Sarıyer,
      Merhaba Arzu Öğretmenim, rica ederim ben de eskisi gibi sık giremiyorum bloguma, bu yüzden sizin yorumunuzu da yeni görüyorum. Değerli yorumunuza çok teşekkür ediyorum. İnşallah ben de arayı fazla açmadan Anadolu gezi notlarımı yazmak istiyorum. Benden de çok sevgiler, selamlar...✿❤✿

      Sil
  12. Merhabalar.
    Sümerolog, Prof. Dr. Muazzam, Muazzez İlmiye Çığ'ın portresini atlamışım. Aslında aklımdaydı. Yorum yazarken ne kadar daldıysam tek tek eserlerinize değinmeden genel itibariyle bir değerlendirme yapmıştım.

    Muazzez hanımefendinin portresi de çok müthiş olmuş. Kendisine ulaştırırsanız son derece mutlu olacağından eminim. Sümerolog hanımefendiyle ilgili bir kitap hazırlayan Sedef Kabaş'ın "Muazzam Muazzez" isimli kitabını inceledim. Sümerolog hanımefendinin Sümerlerle ilgili yayınlarını hep inceliyorum.
    Tekrar teşekkür eder, selam ve saygılarımı sunarım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Recep Altun,
      Yaptığım Muazzez İlmiye Çığ'ın portresini bizzat kendim takdim edebilmeyi çok isterim ben de! Sedef Kabaş'ın "Muazzam Muazzez" kitabı okunacaklar listemde yer alıyor. Değerli yorumunuza ve beğenilerinize çok teşekkür ederim Recep Bey. Esenlikler dilerim...

      Sil