14 Aralık 2022 Çarşamba

Gladyatörler Kenti Kibyra

Göller Yöresi gezimizin 5. gününde rotamız Kibyra. Antik kente gelmeden önce Burdur Arkeoloji Müzesi'ni gezmiş ve Kibyra'dan çıkarılan eserleri görmüştük. Özellikle Kibyra'da gladyatörlerin aslanlarla kapışmasını betimleyen 'Gladyatör Frizleri' oldukça dikkatimizi çekmişti. Ve daha pek çok eser... Bu yüzden gezi planımıza bu kenti de dahil etmiş ' Kibyra'yı da mutlaka görmeliyiz' demiştik. 

Ve, artık harekete geçme zamanıdır. Sabah erkenden kalkıyor, Gölhisar'a doğru yola koyuluyoruz.

Methini hep duyduğumuz Gölhisar, Burdur'un en güzel ilçelerinden biri. Dalaman Çayı'nın yukarı çığırında bulunan Gölhisar geçmişte de doğasıyla ünlü Likya'nın yamacına kurulmuş. Temiz havası, yerleşmeye ve yaşamaya uygun iklimi ve konumuyla yöre, ilkçağlardan bu yana büyük uygarlıkların yaşadığı, çevresinde büyük kentlerin toplandığı bir merkez konumunda olmuş. Antik kent tabi sadece konumuyla değil, tarih boyunca bu bölgenin önemli bir kültür ve sanat kenti misyonunu da üstlenmiş. 

Kibyra, 'Gladyatörler Kenti' olarak da ünlenmiş. Antik coğrafya yazarı Strabon'a göre, Büyük İskender dönemindeki bir Anadolu kenti olan Kibyra'da 30 bini aşkın bir ordu ve 2 binin üzerinde bir atlı birliği vardır.  Bu inanılmaz bir sayıdır! Askeri gücünün bu denli yüksek olması nedeniyle Kibyra çevresindeki diğer antik kentlerin güvenliğinden de sorumlu olmuş. 

Güre Dağları ve Bozdağ'ın eteklerinde yer alan Gölhisar'ın güneyinde Gölhisar Gölü ve gölün çevresinde de Gölhisar Ovası yer alıyor. Nasıl güzel bir coğrafya burası, bir düşünün ve siz de bir hayal edin! Kokulu ardıç ve sedir ormanlarıyla kaplı yol seyrimiz, harika manzaralar eşliğinde geçiyor. Tepelere doğru çıktıkça Gölhisar Ovası ve Gölü tüm ihtişamıyla gözlerimizin önüne seriliyor.  Gölhisar Gölü dışında çevrede yayla gölleri de bulunuyor. Doğayla iç içe ve antik kalıntılar arasında bu bölge kesinlikle doğa yürüyüşleri için de çok müsait. 

Keyifli bir yol seyrinin ardından Gölhisar ilçesinin Horzum mahallesinde, derin yarlarla ayrılmış olan ve hakim üç tepelik üzerine kurulmuş olan Kibyra Antik Kenti'nde ören yerine giriş yapıyoruz.
Ören yerinde bizi İsa Eryurt Bey; "Cesur Yürekli İnsanların Yaşadığı, Hızlı Savaş Atlarının Yetiştirildiği Kibyra'ya Hoşgeldiniz!" sözleriyle karşılıyor. Ardından "Kibyra Antik kentinin, antik dönemde sloganı budur." diyerek ekliyor. Ve, Kibyra'nın tarihine dair oldukça kapsamlı bilgilerle bizi aydınlatıyor.
2016'da UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'ne alınan Kibyra'nın kültür turizmine kazandırılması açısından önemine işaret ediyor. En büyük vurgusu antik dünyada oldukça ünlü olan ve kentin ana ticarisi olan Kibyra atlarından söz ediyor. Bu yüzden geçmişte olduğu gibi bugün de sembolik de olsa tıpkı 'pony treking' tarzı, atla doğa yürüyüşleri ile turizmi canlandırmak... buranın yöre halkını da kucaklayacak düzenlemelerle (hediyelik eşya satıcıları, kafe ve restoran tipi yerler vs...) tam teşekküllü bir ören yerine dönüştürülmesine yönelik düşüncelerinden bahsediyor. Gönüllü kültür elçiliği işte budur diyoruz. Bizim de benzer düşüncelerde olduğumuz ve ortak paydalarda buluştuğumuz konular bunlar.  Dileriz tıpkı Sagalassos gibi Kibyra ve Kremna'da hak ettiği bir şekilde, ülkemiz ve dünya turizmine kazandırılır. Böylece Kibyra Antik Kenti Unesco Dünya Mirası 'Geçici' değil 'Asıl listeye' alınır.  

Verdiği değerli bilgiler için İsa Bey'e teşekkür ediyor ve birer hatıra fotoğrafı çekilerek... antik kent alanına giriş yapıyoruz. 
Günümüze değin iyi korunmuş olan Kibyra Antik Kenti oldukça geniş bir alana yayılmış. Aracımızı park ettikten sonra ören yerinde yaşlı karaçam ve ardıç ağaçları arasında yön işaretlerini takip ederek antik kenti turlamaya başlıyoruz. 

Havanın rengi soluk ve biraz parçalı bulutlu olsa da, biz yine de yeni yerler görecek olmanın heyecanı içindeyiz. Fotoğraflarda ışık yetersiz olacak sadece... "ama olsun varsın...yeter ki bizim havamız  aydınlık olsun!" diyoruz. 

Artık fotoğraflar eşliğinde Kibyra Antik Kenti'ni gezebiliriz :))

Gölhisar Ovası'nın batı yamacına hakim bir tepede
2 bin 300 yıllık Kibyra Antik Kenti 2006 yılında başlatılan
ve devam eden arkeolojik kazılarla tarihe ışık tutuyor. 


Roma İmparatorluk Dönemi Hamamı   
Antik kent gezimize tepe noktadan başlıyoruz. Karşımıza çıkan ilk yapı Roma Hamamı oluyor. 2019 yılı itibariyle hamamın doğu ve güney dış cephelerinin kazı çalışmaları tamamlanmış. Ebatları ile Anadolu'daki en görkemli antik hamamlardan biri olan yapıya dair tabelada yazılanlardan; Anıtsal ebatlarda 3 kemerli olan yapıda; çok amaçlı koridor ve yan-yana yıkanma birimleri ile Roma İmparatorluk Dönemi 'Anadolu Sıralı Tıp Hamamları' ile aynı planı sergilemekte olduğunu ve güney önündeki düzlükte ise spor eğitim alanı olduğunu öğreniyoruz.  
Bastığımız toprak yolda ayağımızın altında yer yer çömlek kırıntılarıyla karşılaşıyoruz. Burdur Müzesi'nde sergilenen ve antik kentten çıkarılan toprak kaplar geliyor gözümün önüne!. bu yüzden yürürken o küçük tuğla ve çömlek parçacıklarına basmamaya gayret ediyorum. Çömlek parçacıkları kim bilir kaç asırlık ?! ve kim bilir gün yüzüne çıkarılmayı bekleyen daha nice  eserler saklıdır diye düşünmeden duramıyorum. 

Bu arada kazı heyetlerini görüyoruz. Burada devam etmekte olan Kibyra Kazı ve Araştırmaları Türk Tarih Kurumu tarafından desteklenmekteymiş. 


Roma Hamamı'nı gördükten sonra istikametimiz Kibyra Antik Tiyatrosu oluyor. Ancak biraz patikalarda yürümemiz gerekiyor.  

Hava biraz serin lâkin antik kent gezisi içinse ideal bir hava bu. Mis gibi tertemiz havayı içimize çekerek ve etrafımıza bakınarak, börtü böceği seyrederek yürürken kadrajımıza ne hoş kareler giriyor. 

 

Ve....Kibyra'nın görkemli Roma Tiyatrosu artık karşımızda... 


Anıtsal kapıdan geçerek içeriye giriyoruz. 


9 bin kişilik kapasitesiyle Kibyra Antik Tiyatrosu 

Kibyra tiyatrosu ile Odeon aynı konumda bulunuyor. Oturma sıraları tepenin yamacına yaslanarak inşa edilmiş. Yarı dairesel planlı, üç katlı oturma sırası, beş kapılı sahne binası, ve yaklaşık sekiz bin kişilik izleyici kapasitesiyle Kibyra Antik Tiyatrosu, Anadolu'daki büyük tiyatrolar arasında yer alıyor.

Bölgenin ne denli büyük bir alana sahip olduğunu antik tiyatronun en üst basamaklarına çıkınca daha iyi anlıyoruz.  Buradan kuşbakışı baktığımızda Gölyazı Gölü ve ovası gözlerimizin önüne seriliyor. 

 Kibyra Odeonun karşıdan görünümü

Anadolu'nun yerli halkı Luvilere dayanan adının Ana Tanrıça'dan geldiği sanılmakta. Yaklaşık 80 bin kişinin yaşadığı  Lykia Birliği'nin yüksek adalet divanının bulunduğu bu kenti Strabon bakın nasıl anlatmış:

Bu kent iyi yasaları sayesinde kuvvetlendi ve köyleri Pisidia ve komşusu Millias'tan Lykia ve Rhodosluların  Peraia'sına kadar yayıldı. Kentin civarında 3 kent daha kuruldu. Bunlar Boubon, Balboura ve Oinoanda’dadır. Bunların oluşturduğu konfederasyona 'Tetrapolis' adı verildi. Bunlardan her birinin bir oy; fakat Kibyra'nın iki oy hakkı vardır.; çünkü Kibyra 30 bin piyade ve 2 bin at çıkarabiliyordu. Burası daima tiranlar tarafından idare edildi; fakat gene de insaflı bir yönetim uyguladı. Ancak tiranlık Moagetes zamanında sona erdi. (MÖ 82 yılında) Romalı Komutan Murena tiranlığı yıktı ve Balboura'yla, Boubon'u Lykia topraklarına kattı. Fakat bugün kaza yetkisi Asia'dakilerin en genişi sayılmaktadır. 

Kibryalılar Pisidia, Solym, Helen ve Lydia dilleri olmak üzere dört dil kullanırlardı; fakat Lydia'da Lydialıların diline ait en ufak bir ipucu yoktur. Kibyralıların başka bir özelliği de demir işçiliği ve kakmacılığındaki ustalıklarıdır." * 


 Kibyra Odeonun dış cephesi

Kibyra, II. Eumenes (MÖ 197-159) zamanında Bergama Krallığı egemenliğinde olmuş. Sonrasında ise, Strabon'un da belirttiği gibi, yakın çevresinde konumlanmış antik kentlerden Boubon, Balboura ve Oinoanda’dan teşekküllü dörtlü birliğin (MÖ 2-1'nci yüzyılda) yönetim merkezi olmuş.

Söz konusu birlik MÖ 82 yılında Romalı General Murena tarafından dağıtılarak ortadan kaldırılmış; Asia eyaleti ve diğer kentler Likya Birliği’ne dâhil edilmiş. MS 23 yılında meydana gelen büyük bir deprem sonucunda yerle bir olan kent, Roma İmparatoru Tiberius tarafından yeniden inşa edilmiş. Kibyra özellikle MS 1 ve 3'üncü yüzyıllar arasında en parlak dönemini yaşamış. **


Kibyra Odeonu (Müzik Evi)

Kibyra Odeon yapısı aynı zamanda
meclis binası 'bouleterion' olarak da kullanılmış.

Meclis binası/müzik evi 3 bin 600 kişi kapasitesiyle
Antik Çağ Anadolu’sunun en görkemli eserlerinden biridir.

Burada konserler ve tiyatrolar düzenlenmekte, kent meclisleri toplanmakta
ve uluslararası mahkemeler yapılmaktaymış.


Kibyra Odeonu

Yine meclis binası önünde, Geç Roma Dönemi’ne ait
 (MS 6-7'nci yüzyıl) 
Roma Hamamı
 ve seramik atölyesi bulunmuş.
Yapının dış cephesinde ise geometrik şekillerle döşenmiş 
bir mozaik daha bulunmakta.

2011 yılında meclis binası önünde, Anadolu’nun en sağlam ve
en büyük mozaik alanı olma özelliği taşıyan,
540 metrekare alanı kaplayan mozaik ortaya çıkarılmış. 


Medusa Mozaik / Odeon

Meclis binası/orkestranın tam merkezinde bulunan; 
3 Boyutlu ve 7 ayrı renk kullanılarak mermerden yapılmış olan, 
yılanlardan oluşan saçları ve insanları taşa çeviren bakışlarıyla 
Medusa Mozaiği Anadolu’da tektir. 
Dünyanın hiçbir yerinde bu tarz yapılmış bir mozaik türü yok.  Bu muhteşem medusa mozaiği dahi  tek başına Unesco kalıcı listesine girmeye yeterlidir. 

*** 

Kentin bugün görülen mimari kalıntıları  Roma İmparatorluk dönemi ve geç Antik Çağ dönemine ait. 

Kibyra'da kazılar halen devam etmekte. Kim bilir daha ne hazineler saklıdır bu toprakların altında. Kibyra'da gerçekleştirilen kazılar sayesinde buranın bir başkent, büyük bir sanayi kenti, güçlü bir ordu ve ekonomiye sahip olduğu anlaşılır.

Günümüzden yaklaşık 7 bin yıl önce ilk köylerin kurulduğu tespit edilen Kibyra geniş bir coğrafyaya yayılmış. Erken Kibyra olarak tespit edilen yamaçlarındaki yerleşimler de göz önüne alındığında bu kentin aynı zamanda çok katmanlı kozmopolit bir kent olduğu tespit edilir.

 Kibyra Ana Caddesi

Bu caddenin, Kibyra kentinin kuruluşundan itibaren
(MÖ. 4. yüzyıldan MS. 8. yüzyıla kadar)
terk edilişine dek kullanıldığı tespit edilmiş. 


Kibyra Agora Kapısı ve
kapıdaki muhteşem detaylar


Kibyra Agora - Sütunlu Yol
(Çarşı ve Pazar yeri)

Antik çağda Kibryalıların alışveriş yapmak üzere geldikleri,
üzerinde dükkanların bulunduğu bu yol sağlı sollu sütunlarla kaplı.
Bu yüzden bu yol 'Sütunlu Yol' olarak da anılıyor. 

Kibyra Agora'da Sütunlu Yol 


Kibyra Agorasındaki kaideler, sütunlar ve
taşlı sütunlarda okuyamadığımız yazıtlar....


***


Antik bir su teknesi. 



Yuvarlak planlı çeşme yapısı


*Sütun başlarında ve kaideler üzerindeki kabartmalarda
ve rölyeflerde muhteşem detaylar...

Ve Agorayı dolaştıktan sonra Stadyuma doğru ilerliyoruz.


Geç Antik Çağ Anıt Mezarı
(Stadyumun Anıtsal giriş kapısının doğu kenarında konumlanmış.)
İki katlı yapının bodrum katı gömü odası olarak tasarlanmış.


Antik kent gezimizin son durağı
Kibyra Stadyumu
Kentin kamu yapılarının yer aldığı merkez tepesinin doğu yamacında yer alan yapı, güney ucundaki kavisli dönüşüyle u formülünü almış. 10 Bin kişilik kapasiteye sahip olan ve 200 metreye varan pist uzunluğuyla Kibyra Stadyumu Anadolu'nun en görkemli antik stadyumları arasında yer alıyor.  

Kibyra Stadyumu
Stadyuma kuzeyden anıtsal bir kapıdan giriş yapılıyor. Stadyumun mimarisine MS 2. yüzyılın sonları ile MS 3. yüzyılın başlarında başlandığı tespit edilmiş. Bir zamanlar bu görkemli stadyumda, atletizm yarışmaları ile gladyatör ve 'venetiones'lerin (hayvanlarla mücadele eden, oyunlar sergileyen gladyatörlerin) gösterileri olurmuş.


Gladyatör filmlerinden sahneler geliyor gözlerimin önüne, kısacık bir an da olsa zamanda yolculuk yapıyorum... // atlar yarışıyor, gladyatörler dövüşüyor....// derken... eşimin sesiyle yeniden günümüze geri dönüyorum. 

Zamanın nasıl geçtiğini anlamadığımız antik kente, artık veda vaktidir! 
'Cesur yürekli insanların yaşadığı, hızlı savaş atlarının yetiştirildiği Kibrya'ya, son kez bakıyor ve  'hoşçakal' diyoruz. 

Kibyra Antik Kenti kesinlikle görmeğe değer. Göller Yöresine geldiğinizde mutlaka burayı siz de ziyaret edin derim, benden söylemesi...

Esin Bozdemir 


Göller Yöresi Gezimizin tüm destinasyonları;
Sagalassos Antik Kenti buradan 
Kremna Antik Kenti  buradan
Burdur'dan izler ve yansımalar buradan
Burdur Arkeoloji Müzesi buradan
Salda Gölü buradan



Yardımcı Kaynaklar:
Gölhisar- Kibyra Kitabı, Yusuf Erkan
* "Türkiye'nin Antik Kentleri" Yaşar Yılmaz
**  Türkiye Kültür Portalı, Kibyra Antik Kenti

6 yorum:

  1. Burdur ili’ne 110 km uzaklıktaki Gölhisar ilçesinin batısındaki Akdağ kütlesinin eteklerinde, Gölhisar ovasına hakim tepeler üzerinde bulunan gladyatörler kenti Kibyra ile ilgili zengin görsel destekli paylaşımınız çok güzeldi. Kaleminize, emeğinize ve yüreğinize sağlıklar dilerim.

    Antik kentleri gezerken ben de çok etkisinde kalırım ve bizlere kadar ulaşan her antik kalıntısında o zamanın yaşayan insanlarını hayal ederim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Recep Altun,
      Antik Kentlerin gizemine kapılmamak ne mümkün. Dokunduğumuz taşlarda, yürüdüğümüz yollarda tarihin derin izleri var. Her yeni buluntu ayrı bir heyecan...bize hissettirdiği duygular tarifsiz. Bunu ancak yaşayan bilir!.

      Değerli ziyaretinize ve yorumunuza çok teşekkür ederim Recep Bey. Ben de size ve ailenize sağlıklı, huzurlu...güzel günler dilerim.

      Sil
  2. Uzun bir aradan sonra paylaşımlarınızı görmek ne güzel. Belki de ben ulaşamadım. Yıllardır harika anlatımınız ve nefis fotoğraflarınızla çok uzak yörelere sizlerle birlikte biz de geziler yaptık, bilgilerimizi tazeledik.
    Burdur, 19 82'den 91'e kadar eşimle birlikte görev yaptığımız, çok güzel anılarımızın olduğu, çok sevdiğimiz bir il. Ben Burdur Cumhuriyet Lisesi'nde iki yıl Rehber Öğretmen olarak görev yaptıktan sonra Burdur Eğitim Fakültesi' nde de 7 yıl çalışmıştım. Eğitim Müfettişi olan eşim, Burdur Merkez ve diğer tüm ilçelerinde okulları teftiş etti. Burdur, okuma- yazma oranı çok yüksek bir ilimizdi.
    Yazı ve fotoğraflarınızla bizi tekrar o güzel ilimize götürüp getirdiniz. Doğal güzelliklerle birlikte daha önce görme fırsatını bulamadığımız bazı antik kentleri de hayranlıkla izledik.
    Bu değerli anıları bir kitapta toplamayı düşünmüyor musunuz? Yazınızın bir bölümünde "ışık, fotoğraf çekimi için yeterli değil" diyordunuz. Oysa yazı ve fotoğraflarınızla günümüzü aydınlattınız.
    Yüreğinize, emeğinize sağlık.
    Eşimle birlikte, size ve eşinize teşekkürlerimizi, selamlarımızı iletiyoruz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Makbule Abalı,
      Merhabalar Makbule Öğretmenim. Ne yazık ki resim çalışmalarım dolayısıyla eskisi kadar sık bloguma giremiyorum. Yine de gezilerimi fırsat buldukça yazmaya çalışıyorum. Yazmak da, çizmek de severek yaptığım işler.
      Yazılarımı bir kitapta toplamayı ben de düşünmüyor değilim, ancak bu ne zaman olur, bunu kestirmek güç! şimdilik bu platformlarda devam...
      Burdur gibi aydınlık güzel bir yerde yaşamış olmanız ne hoş. Okur-yazar oranının yüksek olması da kayda değer. Ziyaretiniz ve yorumunuz için asıl ben teşekkür ederim. Biz de size ve ailenize sevgi ve selamlarımızı gönderiyoruz.

      Sil
  3. Kalıntıları bile güzel eski halini düşünemiyorum ☺️

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @ Derya,
      Kibyra Antik kentini gezerken biz de aynı şeyleri düşündük.
      Asıl kurulduğu çağda, kim bilir nasıl görkemli bir şehirdi değil mi?

      Sil